Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/234 E. 2018/498 K. 12.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/234 Esas
KARAR NO : 2018/498

DAVA : Fikir Ve Sanat Eseri (hak sahipliğinin tespiti)
DAVA TARİHİ : 31/05/2018
KARAR TARİHİ : 12/12/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir Ve Sanat Eseri (hak sahipliğinin tespiti) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA;Davacı vekili dava dilekçesinde, FSEK 15/3 maddesine göre “…” eserin beste ve güftesinin ayrı ayrı davacıların murisi …’a ait olduğunun tespitini talep ve etmiştir.
SAVUNMA; davalı vekili beyan dilekçesinde; davanın Teknik Bilim Kurulu kararının iptali talebini içermeyip, eserin kime ait olduğunun tespiti niteliğinde olduğundan, meslik biliğine husumet düşmeyeceğinden davanın esasa girimmeden husumet yönünden reddi gerektiğini, öte yandan … Teknik Bilim Kurulu başvuru üzerine, eserlere ilişkin mevcut delillerle hareket etmekte ve nihai karar vermemekte olduğunu, Teknik Bilim Kurulu Yönergesinin Kurulun Görevleri ve Yetkileri başlıklı 7/f maddesinde: ” Kurul yargıya intikal etmiş şikâyet veya ihtilafları ele almaz, ele almış ise yargıya intikal ettiğini öğrendiği an inceleme yapmayı durdurur, karar oluşturmuş ise uygulamasını durdurduğunu ve mahkeme kararının sonucuna uygun olarak işlem yapılacağını ilgililere bildirir.” hükmü düzenlenerek ilgili kararların kesin olmadığı ve yargı kararının esas olduğunun belirtildiği halde davacının meslek birliği davalı olarak göstermesinin usule aykırı olduğunu, davanın hasımsız olarak açılması gerektiğini, … Teknik Bilim Kurulu taraf sıfatını haiz olmadığından davanın husumet yönünden reddi gerektiğini beyan etmişlerdir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlığın; FSEK 15/3 maddesine göre “…” eserin beste ve güftesinin ayrı ayrı davacıların murisi …’a ait olduğunun tespitine ilişkin olarak açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı yan husumet itirazında bulunduğundan esasa gerilmeden bu husus ön mesele olarak incelenmiştir.
“Dava ehliyeti, kişinin bizzat veya vekili aracılığıyla bir davayı davacı veya davalı olarak takip etme ve usuli işlemleri yapabilme ehliyetidir. Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir; dolayısıyla, medeni hakları kullanma ehliyetine (fiil ehliyetine) sahip gerçek ve tüzel kişiler dava ve taraf ehliyetine de sahiptirler.
Taraf sıfatına gelince; bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu, (o davada davacı sıfatının kime ait olacağı) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Ancak, bir davanın davacısının o dava yönünden davacı sıfatına yada davalı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceği ve sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanındadır.
Eş söyleyişle, sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir (Baki Kuru-Ramazan Arslan-Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 7. baskı, Ankara 1995, s. 231). Bu nedenle, davanın tarafları, taraf ehliyetine sahip olmalıdır. Yani, bir davada taraf olabilmek için, ya, hakiki şahıs; ya da, hükmi şahıs olmak gerekir.
Taraf ehliyeti, 6100 Sayılı HMK’nın 50. maddesinde açıkça düzenlenmiş olup, bir davada taraf olabilme yeteneğini ifade eder. Taraf ehliyeti, medeni (maddi) hukuktaki TMK’nın 8. maddesinde düzenlenen medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekil olarak anlaşılmalıdır. Davacının gerçek kişi ise sağ olması, tüzel kişi ise tüzel kişiliğinin bulunması taraf ehliyeti ile ilgili olup 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-d maddesi gereğince dava şartlarındandır.Dava şartlarının varlığının yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekir.
Taraf sıfatı bir başka deyişle husumet ehliyeti, dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Taraf sıfatının bu anlamda önemli özelliği ise def’i değil itiraz niteliğinde olması nedeniyle taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği gibi taraflar ileri sürmemiş olsalar bile mahkemece resen nazara alınması gereklidir.
Dava FSEK 15. maddesine dayalı bir tespit davasıdır. Bu tür davalar hasımsız olarak açılmaktadır. Meslek birliğinin huzurdaki davada davalı sıfatı bulunmadığından yapılan husumet itirazı yerinde görülmüş ve davanın husumetten reddine karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.
HÜKÜM;Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre,
1-Davalı Meslek birliğine husumet düşmediğinden ancak davada davalı sıfatıyla yer aldığı, husumet itirazında bulunulduğu gözetilerek davanın husumet nedeniyle reddine,
2-35,90 TL ilam harcı yatırıldığından, tekrar harç alınmasına yer olmadığına,
3-Husumet reddi nedeni ile Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 3.145 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 12/12/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır