Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/206 E. 2019/436 K. 14.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/206 Esas
KARAR NO : 2019/436

DAVA :Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti-Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 07/05/2018
KARAR TARİHİ : 14/11/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti-Maddi ve Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA; Davacı vekili dava dilekçesinde, Davacının TPMK nezdinde “…” ibareli, 25. Sınıfta … tescil nolu, … tescil nolu ve “…” ibareli, 25, 35.Sınıfta tescilli, … tescil nolu markalarının bulunduğunu, davalı aleyhine … Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … D.iş sayılı tespit dosyasında; zemin katta mağaza girişinde “… ” tabelalı bir iş yeri olduğu, dış cephesinde herkesin görebileceği şekilde “…” ve “… ” tabelalarının yer aldığı, Mağazanın 2. Katında “…” ibarelerinin tabelada yer aldığını, Mağaza içerisinde teşhiri ve satışı gerçekleştirilen ürünlerin üzerinde “…, … ” fiyat etiketinin yer aldığının tespit edildiğini, Tespit esnasında davalı tarafından sunulan ve davalıya ait ” …” ibareli, … tescil numaralı 35.Sınıfa ait, tescil belgesi kapsamındaki sınai hakların değerlendirilmesi neticesinde ise davalının 25.sınıf için tescilli markasının bulunmadığını, gerçek hak sahibinin davacı olduğunu, .151/2 deki seçimlik haklardan (a) fıkrasının seçimi ile “Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir”in belirlenerek şimdilik 5.000,00-TL maddi tazminata, 5.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesini, eylemin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet yarattığının tespit ve önlenmesini, Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınmasını, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere ele geçirilen tabela ve sair ürünlerin imhasını, hükmün özet olarak ilan edilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
SAVUNMA; Davalı vekili beyan dilekçesinde; Müvekkilinin 22.09.2010 tarihinde, şahıs firması olarak kurulduğunu, o tarihten beri de, … moda ad ve markası ile gelinlik perakende ticareti yapmakta olduğunu,. Bu ad ve markayı da, mevzuatın öngördüğü şekilde TPE nezdinde; “… …” olarak …1 no ile 25.04.2012 koruma tarihine sahip, 11.03.2014 tarihinde tescil ettirdiğini,davacının ise “…” ibareli 25. Sınıfta tescilli, … tescil nolu ve 35. Sınıfta tescilli … tescil nolu ve “…” ibareli, 25.,35. Sınıfta tescilli, … tescil nolu markaların sahibi olduğunu, oysa davalının 2012 yılında tescil ettirdikleri … … markasının, davacıya ait 2016 yılında tescil ettikleri … markası ile birebir aynı olduğunu, kendilerince bir kullanım hakkı ya da lisans verilmeden haksız ve hukuka aykırı bir kullanım olduğunu, tüketici nezdinde karışıklığa yol açarak haksız rekabet teşkil ettiğini iddia ettiğini, davalının işe başladığı tarihin 2010’dan beri bu markasını kullanması karşısında, davacının kötü niyetli olduğunu, davacının bayan dış giyim üzerine üretim ve toptan satış faaliyeti gerçekleştirmekte davalının ise işe başladığı günden beri sadece gelinlik perakende ticareti faaliyeti ile iştigal etmekte olduğunu, karıştırılma ihtimali dahi bulunmadığını, gerçek hak sahibinin davalı olduğunu, davacının sessiz kaldığını ve kötüniyetli olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmişlerdir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık, markaya tecavüzün olup olmadığının tespiti, davacı markasına yönelik tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, muhtemel tecavüzlerin önlenmesi, durdurulması, şimdilik 5.000 TL maddi, 5.000 TL manevi tazminat, ilan taleplerine ilişkindir.
… Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … D. İş sayılı tespit dosyası celp edilmiş, marka tescil belgeleri celp edildikten sonra bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
HMK 266. madde gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Düzenlenen raporun denetim ve hüküm kurmaya elverişli bulunması nedeniyle rapor mahkememizce kabul edilmiş ve hükme dayanak yapılmıştır.
Bilirkişiler …, … ve … raporlarında özetle; taraf markalarının işaretsel açıdan benzer olduğu, davalı markasının tescile aykırı kullanımı sebebiyle fiili kullanımına bakılması gerektiği ve “giyim sektörü” bağlamında davacı markasının tescilli olduğu mal ve hizmetler ile davalının markayı kullandığı mal ve hizmetlerin benzer olduğu,davalı tarafın tescilli markasının, davacı tarafın tescilli markası İle benzer olması ve benzer ürünleri kapsayan faaliyetlerde bulunması sebebiyle hitap edilen tüketici nezdinde taraf markaları/işletmeleri arasında bağlantı bulunduğu yönünde iltibas yaratıldığı; bu kapsamda davalı kullanımlarının, davacının markasına tecavüz teşkil ettiği,tecavüz davaları kapsamında da sessiz kalma suretiyle hak kaybının gündeme gelebileceği, buna karşın somut olay çerçevesinde davacının “bilme veya bilmesi gerekme” şartını taşıdığı ispat edilemediği için sessiz kalma suretiyle hak kaybı definin kabul edilemeyeceği, taraf markalarının tescilli olması sebebiyle özel hükümlerden yararlanacağı ve bu sebeple genel hükümlerden olan haksız rekabet değerlendirmesinde bulunmaya luzüm olmadığı, bununla birlikte Mahkemenin kümülatif uygulamaya yönelik bu görüşü benimsemesi durumunda haksız rekabetin de var olduğu, her iki tarafın ticari defterlerinin de usulüne uygun olarak tutulduğu, birbirini teyit eder nitelikte olduğu ve bu kapsamda işbu ticari defterlerin sahipleri lehine delil vasfım haiz olduğu, davacının tazminatın hesaplanma yöntemi noktasında yoksun kalınan kazancın tazminini tercih ettiği, davacı tarafın mali tablolarında Faaliyet Kârında artış olduğunun tespit edilmesi ile yoksun kalınan kazancın hesaplanamadığını bildirdikleri anlaşılmıştır.
Her iki taraf da gerçek hak sahibinin kendisi olduğunu ileri sürmüştür.
Davacı …’nin odaya kayıt tarihinin 31.10.2007 tarihi olduğu, davalının ise cevap dilekçesinde 22.9.2010 tarihihten itibaren … markası ile gelinlik satışına başladığını ikrar etmesi, bu tarihten önceye ait delil bildirmediği keza davacının TPMK nezdinde ise “…” ibareli markası için 25. Sınıfta 21.9.2010 tarihinde başvurusu yapılarak 1.12.2011 tarihide sicile kaydının yapıldığı, 31,.2.2012 tarihli gazetede ilan edildiği, ayrıca … tescil nolu “…”, … tescil nolu ve “…” ibareli, 35.sınıfta tescilli markanın 2.11.2016 tarihinde, … tescil nolu markalarının … şekil markası olarak 25 ve 25.sınıf için 8.9.2016 tarininde tescil edildiği anlaşılmıştır.
Davalının ise TPE nezdinde; “… …” olarak … no ile sadece 35.sınıf için 25.04.2012 başvuru tarihi ile 11.03.2014 tarihinde tescil edildiği, kurumdan gelen üst yazıda davacı yanca kuruma yapılan itiraz sonucunda 25.sınıf mallar için keza 35.sınıfın 6.bendinin çıkartılarak marka tescil belgesi verildiği bildirilmiştir. Dolayısıyla davalının marka başvurusunun 27.12.2012 tarihinde yayınlandığı ve davacının yayına itiraz etmiş olması nedeniyle davacının huzurdaki dava yönünden sessiz kalma yoluyla bir hak kaybının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacının gerek sicile kayıt tarihi gerek markasının davalıdan daha önce 25.sınıfta kullanmış olması nedeniyle davacının marka üzerinde gerçek hak sahibi olduğu anlaşılmıştır.
6102 SY. TTKnun 55/4 maddesinde “başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” fiilleri haksız rekabet olarak düzenlenmiştir. Aynı kanunun 56. Maddesi de “haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, mesleki itibarı, ticari faaliyetleri, veya diğer ekonomik faaliyetleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse, fiilin haksız olup olmadığının tespitini, haksız rekabetin men’ini, haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, kusur varsa zarar ve ziyanın tazminini, manevi tazminat verilmesini” talep edebilecektir. Kanunun 57.Maddesi başkasının emtiası, iş mahsülleri, faaliyeti veya buna müsait bulunan tedbirlere başvurmak hususiyle başkasının haklı olarak kullandığı ad, unvan, marka işaret gibi tanıtma vasıtaları kullanmak veya iltibasa meydan verebilecek surette ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtaları kullanmak veya iltibasa meydan veren malları durumu bilerek veya bilmeyerek satışa arz etmek haksız rekabet olarak nitelenmektedir.
Bilirkişi raporu ve değişik iş dosyasına esas rapor dikkate alındığında davalının hitap ettikleri tüketicinin yanılmasının kaçınılmaz olduğu, davacının markaların satışının gerçekleştirildiği davalı mağazasının … mağazalarının şubesi olduğunu ya da hizmeti veren işletmeler arasında idari ekonomik anlamda bir bağlantı bulunduğu yolunda tüketicinin aldanma ihtimalinin bulunduğu bu durumun aynı zamanda haksız rekabate neden olacağı anlaşıldığından marka hakkına tecavüz ve haksız rakebetin tespiti durdurulması ve önlemesi talepleri yerinde görülmüştür.
Toplanan deliller ve hükme dayanak alınan dosyadaki deliler ile uyumlu bilirkişi raporu kapsamıne göre davalı kullanımı haksız rekabet ve marka hakkını ihlal teşkil ettiğinden, tarafların dosyaya yansıyan mali drumları, davacı markasının tescil tarihi, markanın tanınmış bir marka olmaması, davalının kullandığı süre ve markanın satışlara etkisi hususunun her zaman denetlenmeye müsait bir olgu olmadığı gerçeğinden hareket ile davalının yıllık ödediği kurumlar vergisi, kar zarar oranına göre tazminat BK hükümlerine göre mahkememizce takdir edilmiştir.
Davalı tarafın eylemi, davacının marka hakkına tecavüz olarak kabul edildiğinden ve davalı taraf bu eyleminde kusurlu olduğundan 6769 sayılı SMK’nun 29, 149,163. maddeleri gereğince davacı talepleri yani tecavüzün tespiti, men’i, durdurulması ve ilan talepleri yerinde görülmüştür.
Borçlar kanununun 51/1 maddesinde “Hakimin tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını gözönüne alarak belirleyeceği”, Türk Medeni Kanun’un 4. maddesinde de “Kanun’un takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini yada haklı sebepleri gözönünde tutmayı emrettiği konularda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre karar vereceği” belirtilmiştir.
Davanın açıldığı tarihdeki günün ekonomik koşulları, tarafların tacir sıfatları, bilirkişi raporu, mali kayıtlar, markanın tannımış marka olmaması, ancak davalı yanca markasal olarak kullanılmış olması, verilecek hükmün tecavüz edeni mükaflandırır, haksız rekabeti özendirir nitelikte olmaması gerçeği ile bu kapsamında hakkaniyet ilkelerine göre maddi tazminat miktarı 5000 TL olarak belirlenmiş yine ihlalin niteliği , manevi tazminatın sebapsız zenginleşme aracı olamayacağı, davacının talep ettiği manevi tazminatın mutad sınırlar içinde kalan bir talep olması gözetilirek ; Davalının davacıya ait marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, Marka hakkını ihlal nedeniyle somut olayın özellikleri ve BK hükümlerine göre 5.000- TL maddi, 5000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, hükmün ilanında davacının hukuki yararı gözetilirek karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan tahsiline, davanın etkinliğinin temini açısından HMK 389 vd maddelerine göre masrafları davalıdan alınmak suretiyle değişik iş dosyası kapsamında tespit edilen ihlal teşkil eden tabela ve ürünler üzerinde davalının markasal kullanımın ihtiyati tedbir yoluyla önlenmesine karar verilirek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davalının davacıya ait marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine,
2-Marka hakkını ihlal nedeniyle somut olayın özellikleri ve BK hükümlerine göre 5000- TL maddi, 5000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline,
3-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan tahsiline,
4-Davanın etkinliğinin temini açısından HMK 389 vd maddelerine göre masrafları davalıdan alınmak suretiyle değişik iş dosyası kapsamında tespit edilen ihlal teşkil eden tabela ve ürünler üzerinde davalının markasal kullanımın ihtiyati tedbir yoluyla önlenmesine,
5-683,10 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile 512,320 TL eksik harcın davacıdan tahsiline,
6-Markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti yönünden; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 3.931 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Maddi tazminat talebi yönünden; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 600 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Manevi tazminat talebi yönünden; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince 600 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinden olan 170,78 TL peşin harç, 35,90 TL başvuru harcı, 2.250,00 TL bilirkişi ücreti ve 524 TL tebligat-müzekkere masrafı olmak üzere toplam 2.980,68 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde taraflara iadesine,
Dair verilen karar davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı. 14/11/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır