Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/201 E. 2020/367 K. 26.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/201
KARAR NO : 2020/367

DAVA : CAYMAYA İTİRAZ
DAVA TARİHİ : 04/05/2018
KARAR TARİHİ : 26/11/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Caymaya İtiraz davasının yapılan açık yargılamasının sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili ile davalı … arasında 06.02.2014 tarihli sözleşme imzalanmış olup bu sözleşmenin sona erme tarihinin 06.02.2018 olduğunu, davalılar tarafından … 37. Noterliği’nin … tarih, … ve … yevmiye numaralı ihtarnameleri ile cayma hakkının kullanıldığını, bu sözleşmenin feshedildiğini ve bağlı hususların ihtar -ihbar edildiğinin, müvekkiline keşide edildiğini, ihbar ve ihtarın usulüne uygun keşide edilmediğinden geçerli bir ihtar ve ihbarın sonucunu doğurmadığını, cayma hakkı başlıklı FSEK 58. maddesinde “Cayma hakkını kullanmak istiyen eser sahibi sözleşmedeki hakların kullanılması için noter vasıtasiyle diğer tarafa münasip bir mehil vermeye mecburdur. Hakkın kullanılması, iktisap eden kimse için imkansız olur veya tarafından reddedilir yahut bir mehil verilmesi halinde eser sahibinin menfaatleri esaslı surette tehlikeye düşmekte ise mehil tayinine lüzum yoktur. Verilen mehil neticesiz geçerse veya mehil tayinine lüzum yoksa noter vasıtasiyle yapılacak ihbar ile cayma tamam olur.” hükmünün yer aldığını, davalılar tarafından müvekkiline direk cayma ihbarı keşide edilmiş olup uygun bir mehil şartına uyulmadığını, keşide edilen ihtarnamenin 5. ve 6. numaralı bendinde her ne kadar mehil verilmesine lüzum olmadığı belirtilmiş ise de sanatçı davalı …’ın gereği gibi faydalanmamaya kendi kusuru ile sebebiyet verdiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümleri ve kanunun açık lafzı uyarınca taraflar arasındaki ilişkide mehil verilmesine lüzum bulunmayan durumlardan biri bulunmamakta olduğunu dolayısı ile cayma ihbarını usulüne uygun yapmayan davalıların bu ihtar ve ihbara dayanarak cayma hakkını ve sözleşmeyi feshetmelerinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalıların cayma ihbarını kabul anlamına gelmemekle FSEK 58/4. maddesinde ” İktisap edenin mali hakkı kullanmamakta kusuru yoksa veya eser sahibinin kusuru daha ağır ise hakkaniyet gerektiği hallerde iktisap eden, münasip bir tazminat istiyebilir. ” hükmü uyarınca müvekkilinin bu caymadan kaynaklanan tazminat ve fazlaya ilişkin haklarının saklı olduğunu, davalıların taraflar arasındaki söz konusu sözleşmeye uyulmadıkları ve temerrüde düştüklerini, taraflar arasındaki sözleşmenin 3.1 ve 3.2 numaralı bendi uyarınca ”İşbu sözleşme imzalandığı tarihte yürürlüğe girer. İşbu sözleşmenin süresi, imza tarihinden itibaren 4 yıldır. Ancak sözleşme konusu albümler tamamlanmadığı takdirde işbu sözleşme konusu albümler tamalanıncaya kadar devam eder. Yapımcının menajerlik hakları sözleşme konusu olan albümlerin üçüncüsü olan son albümün piyasaya çıkış tarihinden 1 yıl sonra sona erecektir. Bu sözleşmenin konusu en az 10 adet müzik eseri içeren 3 albüm, sözleşme süresi içerisinde 1’er yıllık aralıklarla piyasaya çıkarılacaktır.” Sözleşmenin 3.2 maddesinde yer alan ” albümler 1’er yıllık aralar ile çıkarılacaktır. ” hükmüne ve 4.5 maddesinde yer alan sözleşme hükümlerine sanatçı … tarafından uyularak albüm repertuarı oluşturulsa ve telif bedelleri zamanında ödenmiş olsa idi ve beraberinde albümün sözleşmeye uygun olan tarihte teslim edilmiş olsaydı albümün sözleşme tarihinden 1 yıl sonra 06.02.2015 tarihinde piyasaya çıkmış olacağını, oysa ki sanatçı tarafından sözleşmede kararlaştırılan süreye uyulmayarak söz konusu albümün sanatçı davalı tarafından 20.02.2016 tarihinde tamamlandığını ve diğer dört davalıdan da bu husustaki muvafakatnameleri bu tarihte alınabildiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 4.5 maddesine göre ”albümlerin repertuvarı ve tüm telif ücretleri sanatçı tarafından karşılanacaktır.” ibaresinin yer aldığını ancak bu maddeye rağmen sanatçı …’ın ekonomik imkansızlıklar gerekçesi ile repertuvarını oluşturamadığını, bu nedenle albümün çıkış tarihinin de sözleşmede kararlaştırılan sürede gerçekleşemediğini, devreye müvekkili yapımcının girerek kendi imkanları ile girişimde bulunduğu ve …’nun 11 bestesini alarak repertuvarı tamamlayarak …’dan 07.01.2016 tarihinde muvafatname aldığını, bu repertuvar gecikmesinin müvekkili tarafından çözüldükten sonra davalı … ve orkestra arkadaşlarının Viyana’da besteleri icra etmeye başladıklarını, albüm bitince … ve diğer davalı müzisyenlerden 2016 yılında muvafakatnameler alındığını, akabinde aynı yıl …’nun başka bir orkestra ile yaptığı klasik müzik albümü çıkınca aynı içeriğe ait albümler ortaya çıktığından müvekkili tarafından icra edilen projenin 1 yıl sonrasına ertelendiğini, bu kararın da sanatçı … ile birlikte alınmış olduğunu, ne var ki sonrasında yine …’nun 2017 yılında aynı içerikte başka bir albüm çıkarması üzerine yine ortak bir karar ile albüm projesinin 2018 yılı Nisan ayında piyasaya çıkarılmasının kararlaştırıldığını, bunun üzerine davalılar tarafından keşide edilen cayma ihbarının hem usulen hem esasen haksız ve mesnetsiz olup geçersiz olduğunu, belirtilen nedenlerle müvekkili şirket tarafından taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca edimlerin fazlası ile yerine getirildiğini, temerrütün söz konusu olmadığını, sözleşmeye aykırı davranarak temerrüde düşenin davalılar olduğunu, müvekkiline ihbar ve ihtar edilen sözleşmeden cayma hakkının usülüne uygun olmadığını, davalılar tarafından keşide edilen cayma ihbarının ve sözleşme feshinin geçersizliğine karar verilmesini
talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle:Cayma hakkı prosedürünün 5846 SY’nın 58. Maddesinde düzenlendiğini bu maddeye göre cayma ihbarının tebliğinden itibaren 4 hafta geçtikten sonra caymaya karşı itiraz davası açılamayacağını, yasal mevzuat ve yerleşik yargıtay içtihadlarınca sabit olduğu üzere yasada tanınan bu sürenin hak düşürücü nitelikte bir süre olup Mahkemece resen gözetilmesi gerektiğini, müvekkili … tarafından cayma ihbarının … 37. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ve diğer müvekkilleri …, …, … tarafından cayma ihbarının … 37. Noterliğinin … tarihli ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile davacıya gönderildiğini, her iki ihtarnamenin de davacıya 19.01.2018 tarihinde tebliğ edildiğini, 5846 sayılı Kanun 58/3c.2 maddesi uyarınca; “Cayma ihbarının tebliğinden itibaren 4 hafta geçtikten sonra caymaya karşı itiraz davası açılamaz.” Buna göre davacının huzurdaki davayı cayma ihbarının tebliğinden itibaren 4 hafta içinde yani en geç 16.02.2018 tarihinde ikame etmesi gerekir iken davacının, davasını cayma ihbarından yaklaşık 3,5 ay sonra 04.05.2018 tarihinde ikame ettiğini, müvekkillerinin cayma ihbarının davacıya tebliğinden itibaren 4 hafta içinde caymaya karşı itiraz davası ikame edilmemiş olması sebebiyle, müvekkillerinin cayma işleminin çekişmesiz hale geldiğini, bu çekişmesiz hukuki durumun sonucu olarak 06.02.2014 tarihli sözleşmenin açıklanan cayma ile sona erdiğini ve sözleşmeye konu eserlerin mali haklarının kendiliğinden müvekkillerine avdet ettiğini, davacının şirket olup TTK ve Medeni Kanun uyarınca basiretli ve dürüst bir tacir olarak caymaya itiraz süreleri içinde dava açmadığını, cayma prosedürünün FSEK 58. ve 59. maddesinde belirlenmiş olduğunu, bunun haricinde bir tespit davası dahi açılamıyacağını, hak düşürücü süre içinde açılmayan davanın bir tespit davası olarak dahi kabul edilemeyeceğini, davacı tarafından açılan haksız ve mesnetsiz davanın öncelikle emredici ve hak düşürücü süre içerisinde açılmamış olduğunu, davanın öncelikle hak düşürücü süre içerisinde açılmamış olması sebebiyle usulden reddine ancak bunun kabul edilmemesi halinde esas bakımından davanın reddine verilmesini beyan etmiştir.
… 37. Noterliğinden… tarih ve … – … yevmiye numaralı ihtarnameleri tebliğ şerhleri ile birlikte istenmiş, ihtarnamelerin davacıya 19/01/2018 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Davalıların … 37. Noterliğinin … tarih ve … – … yevmiye numaralı ihtarnameleri ile bildirdikleri caymaya karşı itiraz davasıdır.
“Cayma Hakkı” ve “Caymaya İtiraz Davası” 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 58.maddesinde düzenlenmiştir.
FSEK 58.maddesinde: Mali bir hak veya ruhsat iktisap eden kimse, kararlaştırılan süre içinde ve eğer bir süre tayin edilmemişse icabı hale göre münasip bir zaman içinde hak ve salahiyetlerden gereği gibi faydalanmaz ve bu yüzden eser sahibinin menfaatleri esaslı surette ihlal edilirse eser sahibi sözleşmeden cayabilir.
Cayma hakkını kullanmak isteyen eser sahibi sözleşmedeki hakların kullanılması için noter vasıtasıyla diğer tarafa münasip bir mehil vermeye mecburdur. Hakkın kullanılması, iktisap eden kimse için imkansız olur veya tarafından reddedilir yahut bir mehil verilmesi halinde eser sahibinin menfaatleri esaslı surette tehlikeye düşmekte ise mehil tayinine lüzum yoktur.
Verilen mehil neticesiz geçerse veya mehil tayinine lüzum yoksa noter vasıtasıyla yapılacak ihbar ile cayma tamam olur. Cayma ihbarının tebliğinden itibaren 4 hafta geçtikten sonra caymaya karşı itiraz davası açılamaz.
İktisap edenin mali hakkı kullanmamakta kusuru yoksa veya eser sahibinin kusuru daha ağır ise hakkaniyet gerektiği hallerde iktisap eden, münasip bir tazminat isteyebilir.
Cayma hakkından önceden vazgeçme caiz olmadığı gibi bu hakkın dermeyanın iki yaldan fazla bir süre için meneden takyitler de hükümsüzdür. Hükmünün yer aldığı bilinmektedir.
FSEK 58.maddesi gereğince cayma hakkının kullanılabilmesi için şekle ilişkin ve esasa ilişkin şartların mevcut olması gerekmektedir.
a. Şekle İlişkin Şartlar
Cayma hakkını kullanmak isteyen eser sahibi karşı tarafla arasındaki sözleşmede belirtilen hakların kullanılması için noter vasıtasıyla diğer tarafa münasip bir mehil vermelidir. FSEK 58 maddesinde açık hükmü karşısında mehil verilmesinin noter marifetiyle yapılması gerekir, bu husus sıhhat şartıdır. Ayrıca ihtarnamenin şarta bağlı olmaması da gerekir
Noter vasıtasıyla verilen mehil neticesiz kalmalıdır,
Noter vasıtasıyla verilen mehil neticesiz kaldıktan sonra vasıtasıyla yapılacak bir ihbarın karşı tarafa varmasıyla cayma tamamlanmış olur. Ancak hakkı kullanmaya davet eden ilk ihbara, kullanmama halinde caymanın tamam olacağı yazılmışsa artık yeni bir ihtar göndermeye gerek yoktur.
b. Esasa İlişkin Şartlar
Eser sahibi ile karşı taraf arasında mali hakların devrine veya ruhsat( lisans) verilmesine ilişkin sözleşme yapılmalıdır ve bu sözleşme sona ermemiş bulunmalıdır.
Eser sahibinden bir hak veya ruhsat iktisap eden kimse bu hak veya ruhsatı kullanmamış veya gereği gibi kullanmamış olmalıdır.
Kararlaştırılan sürenin veya halin gereğine göre münasip bir sürenin geçmiş olması gerekir.
Hakkın münasip sürede kullanılması neticesinde eser sahibinin menfaatleri esaslı surette ihlal edilmiş, yani eser sahibi bundan zarar görmüş olmalıdır.
Cayma için karşı tarafın kusurlu olması şart değildir. Kusur halinde eser sahibinin haksız fiil hükümlerine tevfikan tazminat talep etme hakkı vardır. Karşı tarafın kusuru yoksa veya eser sahibinin kusuru daha ağırsa, hakkaniyetin gerektirdiği hallerde karşı tarafta münasip bir tazminat talebinde bulunabilir. Ancak eser sahili kusurlu ise cayma hakkından yararlanamaz.
FSEK’nun 58.maddesine göre cayma ihbarının tebliğinden itibaren 4 hafta geçtikten sonra caymaya karşı itiraz davası açılamaz. Dolayısıyla mali hakkı, ruhsatı kullanmadığı iddia edilen kimsenin, cayma ihtarnamesi kendisine ulaştıktan itibaren 4 hafta içinde caymaya itiraz etmesi gerektiği ve 4 haftalık sürenin hak düşürücü süre olup Mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği bilinmekle: Davalı … tarafından cayma ihbarını içeren Beyoğlu 37. Noterliğinin 17.01.2018 tarih ve 01263 yevmiye numaralı ihtarname ve davalılar …, …, …, … tarafından cayma ihbarını içeren … 37. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamelerin davacıya 19/01/2018 tarihinde tebliğ edildiği, 5846 Sayılı Kanunun 58.maddesi uyarınca cayma ihbarının tebliğinden itibaren 4 hafta geçtikten sonra caymaya karşı itiraz davası açılamıyacağı, davacının cayma ihbarının kendisine tebliğinden itibaren hak düşürücü süre olan 4 hafta içinde dava açması gerekirken, tebliğden yaklaşık 3,5 ay sonra 04/05/2018 tarihinde dava açtığı görülmekle davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi yazıldığı üzere
1-DAVANIN REDDİNE,
2-54,40 TL ilam harcından 35,90 peşin harcın mahsubu ile eksik 18,50 TL harcın davacıdan tahsiline,
3-Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 26/11/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır