Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/188 E. 2019/148 K. 28.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/188 Esas
KARAR NO : 2019/148

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 25/04/2018
KARAR TARİHİ : 28/03/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan Markanın hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA; Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının … tescil numaralı “…” markasının tüm sınıflarda müvekkili adına tescilli olduğunu,yine …, … , … ve … tescil numaraları markalarında davacı adına tescilli olduğunu, davalının ise ” …” ibaresi ile marka başvurusunda bulunduğunu, 6769 sayılı SMK 6/3 uyarınca “Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veva ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka basvurusu reddedilir. Hükmü de dikkate alınarak davalı adına … numaralı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA; Davalı vekili beyan dilekçesinde; yetki itirazında bulunmuş ve esas yönünden ise davanın reddi gerektiğini,davalının tescil aldığı alanda davacı tescilinin bulunmadığını beyan etmiştir.
Davalının yetki itirazı, Adalet Bakanlığı yargı çevresine ilişkin cetvel dikkate alındığında yerinde görülmemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık, davalı adına … numaralı ” …” ibareli markanın hükümsüzlüğüne talebine ilişkindir.
Türk Patent ve marka kurumundan marka ait tescil belgesi celp edilmiştir. Markanın 43. sınıf için 21.12.2017 tarihinden itibaren hizmet markası olarak … ibaresi ile tescil edildiği anlaşılmıştır.
HMK 266. madde gereğince somut uyuşmazlık tamamen marka hukukuna yönelik değerlerdirme gerektirdiğinden, hukuki incelemeler gerektiren hususlar kapsamında bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek görülmemiştir.
Davacının … esas unsurlu seri markalarına ilişkin dosyaları Türk Patent ve Marka Kurumundan celp edilmiş ve örneğin … sayılı … şekil markasının 43.sınıf da dahil olmak üzere 25.6.2012 tarihinde tescil edildiği, … esas unsurlu seri markalarının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davalının markasının ise … ibarelerinden oluştuğu, markada esas unsurun … ibaresi olduğu, … ibaresinin İngilizce’de genel bir kalıp olup, ayırt edici vasfınının bulunmadığı dolayısıyla markayı gören tüketecinin davalı markasının davacının tannımış markalarının bir devamı niteliğinde algılanmasının kaçınılmaz olduğu hususu tartışmasızdır.
Markalar arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlikte dikkate alınması gereken ölçü; tescil kapsamındaki mal ve hizmetlerin yönelik olduğu tüketici kitlesinin markanın “görsel”, “işitsel” ve “kavramsal” özelliklerini dikkate alarak yaptığı genel ve bütüncül bakış açısıdır (bkz. ABM’nin C-251/95 sayılı Sabel BV v. Puma AG, C-39/97 sayılı Canon Kabushiki Kaisha v. MGM Inc. kararları).
Markanın yöneldiği hedef kitleye mensup makul derecede bilgilendirilmiş kişi makul derecede dikkatli ve makul derecede ihtiyatla değerlendirme yeteneğine sahip kişidir (ABM’nin LIDL Belgium/ Colruyt kararı, bkz. EuGH GRUR 2007, 69 par.78 ). Bu kavram uygulama ve öğretide de “ortalama tüketici ” olarak adlandırılmaktadır. Kural olarak markaların benzerliklerinin değerlendirilmesinde, tüketicilerin markaları yan yana koyarak karşılaştırmaları beklenmemeli, bu markaların hedef kitle üzerinde bıraktıkları kaba görüntü ve genel izlenimi esas alınmalıdır. Görüşü dikkate alınacak hedef kitleye mensup kişi bir uzman olmayıp, makul düzeydeki tüketiciler olduğu için markaya esas unsurları detayları ile gözlemlemesi ve ayrıntıları fark etmesi kendisinden beklenmemelidir.
Tescil edilen ve hükümsüzlüğü istenen marka ile tescilli markalar arasında “karıştırılma ihtimaline yol açacak ölçüde benzerlikten” bahsedilmek için; a) Markalar arasında ayniyet, ürünler arasında benzerlik bulunması, b) Markaların benzer, ürünlerin aynı olması, c) Markaların benzer ve ürünler arasında da benzerlik bulunması, şeklinde üç ayrı ihtimalden birinin varlığı (Karan/Kılıç, 556 sayılı KHK şerhi S.197) gerekmektedir. Dolayısıyla markaların karıştırılmasından söz edebilmek için hedef tüketici kitlesi nezdinde, tescilli marka ile hükümsüz kılınması istenen istenen işaret arasında markayı taşıyan her iki ürünün işletmesel kökeninin aynı veya birbirleriyle bağlantılı (idari-ekonomik) işletmeler tarafından üretilmiş olabileceği noktasında bağlantı kurulması (ilişkilendirilme) ihtimalinin bulunması gerekir. Karıştırılma kavramının varlığı için “somut bir karıştırma” eyleminin varlığı şart olmayıp böyle bir tehlikenin varlığı dahi yeterli olacaktır.
Tescilsiz bir markanın veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaretin sahibinin itiraz etmesi üzerine, tescili istenilen marka, a) Markanın tescili için yapılan başvuru tarihinden önce veya markanın tescili için yapılan başvuruda belirtilen rüçhan tarihinden önce bu işaret için hak elde edilmiş ise, b) Belirtilen işaret, sahibine daha sonraki bir markanın kullanımını yasaklama hakkını veriyorsa, hallerinde tescil edilmez düzenlemeleri dikkate alındığında bir markanın aynı veya benzerinin, farklı mal ve hizmetlerde kullanılabileceği ilkesini açıkça ifade eder. Ancak tanınmış markalar bu ilkenin istisnasını oluşturur. Buna göre, toplumda tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, aynı veya benzerinin, farklı mal ve hizmetlerde kullanılması amacıyla yapılan marka başvurusu, tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, itiraz üzerine red edilir.
Tanınmış marka kavramı Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Yukarıdaki marka hukukuna ilişkin genel kriterler, taraf markaları tescil kapsamları ve görsel yönden karşılaştırıldığında;
DAVACI markası …,
DAVALI markasının ise … olup; her iki marka bir bütün olarak incelendiğinde markalardaki esas unsur … ibaresi olup, davacının marka üzerinde gerçek ve üstün hak sahibi olduğu, davacı markasının tanınmış marka olduğu, markaları gören tüketicinin aldanma ihtimalinin yüksek olup, seri marka algısına kapılma ihtimalinin bulunduğu hususları bir arada incelendiğinde 6769 sayılı yasanın 25. maddesi hükmüne göre davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğüne karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçe kapsamına göre;
1-Davalı adına … nolu … markasının HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE,
2-Kararın kesinleşmesini mütakip kesinleşmiş karar örneğinin ilgili sicile işlenmek üzere Türk Patent ve Marka Kurumuna Enstitüsüne gönderilmesine,
3-44,40 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile 8,50 TL eksik harcın davalıdan tahsiline,
4-Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 3.931 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinden olan 35,90 TL peşin harç, 35,90 TL başvuru harcı ve 95,00 TL tebligat masrafı olmak üzere toplam 166,80 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde taraflara iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı , gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 HAFTA içerisinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı. 28/03/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır