Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/180 E. 2019/267 K. 28.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/180 Esas
KARAR NO : 2019/267

DAVA : Eser Sahipliğine Dayalı Tazminat
DAVA TARİHİ : 17/04/2018
KARAR TARİHİ : 28/05/2019

Taraflar arasında eser sahipliğine dayalı olarak davalının elde ettiği 30.000 USD’nin 22/03/2000 tarihinden itibaren yabancı para ile açılmış mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı üzerinden davalıdan tahsilini ilişkin davada İstanbul(Kapatılan) 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 05/05/2010 tarih ve 2006/167-2010/89 sayılı kararın temyiz edilmesi üzerine , dava dosyası yüksek mahkeme denetimdeyken HSK’nun 02/08/2017 tarihli ve 1071 sayılı kararı uyarınca İstanbul 3 ve 4. FSH Hukuk Mahkemelerinin 08/08/2017 tarihi itibarıyla faaliyetlerinin durdurulmasına, 3. FSH Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan dava, iş ve arşiv dosyalarının 1. FSH Hukuk Mahkemesine devrine karar verilmiş ve dava dosyası bozma sonrasında uyap tevzii bürosunca mahkememizin 2018/180 esas numarasına kayıtlanarak yargılamaya mahkememizde devam edilmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
İDDİA; Davacı vekili, davalının sekiz yılı aşkın bir süredir …’nde solist, dramaturg ve rejisörlük görevlerinde bulunduğunu, davalının görevinde iken, kurumun diğer sanatçılarıyla birlikte İstanbul’u müziği ile tanıtmak amacıyla “…” adı altında bir gösteri düzenlenmesinin kararlaştırıldığını ve belirli etkinliklerle gösterime sunulduğunu, davalının müvekkili tarafından görevlendirilen kişiler aleyhine “…” adı altında yapılan gösterinin kendisine ait olduğunu iddia ederek tazminat davası açtığını, adı geçen eserin potbori niteliğinde olduğunu, işleme eser sayılması halinde bile, davalının müvekkili kurum çalışanı olması sebebiyle sahibinin müvekkili olması gerektiğini ileri sürerek, davalının eser sahipliğine dayalı olarak elde ettiği 30.000 USD’nin 22/03/2000 tarihinden itibaren yabancı para ile açılmış mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı üzerinden davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA; Davalı vekili, müvekkilinin davacı kurumda önceleri solist sanatçı ve sonrasında rejisörlük yaptığını, müvekkilinin davacı kurum ile hiçbir zaman yaratıcı sanatçı olarak fikir ve sanat eseri üretmek için bir sözleşme yapmadığını, anılan eserin sadece müvekkiline değil aynı zamanda …’a da ait olduğunu ve eserin işleme eser niteliğinde olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık, davalının eser sahipliğine dayalı olarak elde ettiği bedelin davacıya ödenmesi istemine ilişkindir.
Kapatılan İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 05/05/2010 tarih ve 2006/167-2010/89 sayılı ilamda bozma öncesinde; davalının davaya konu gösterinin düzenlendiği tarihte … yaptığı, … projesi kapsamında …düzenlenen toplantı ile opera eserinin özel türü niteliğinde olan gösterinin davalı tarafından gerçekleştirileceğinin kararlaştırıldığı ve bu gösteri gerçekleştirilmiş ise de gerek davalı gerek ekibince hazırlanan gösterinin diğer bir eserden istifade suretiyle vücuda getirilip de bu esere nispetle müstakil olmayan ve işleyenin hususiyetini taşıyan fikir ve sanat mahsulleri kapsamında olduğunun kabul edilemeyeceği, bir sanat ürününün özgün bir fikre yaslanması gerekmez ise de yararlandığı eserlerden özellikle “…” adlı bölümün sonunda birden mehteranın belirivermesinin tarihsel ve kültürel bağlamda anlamlı olmadığı gibi, Viyana Kuşatması ve Türkler bağlamında … çok önceleri daha anlamlı sayılabilecek doğu-batı karşılaştırmalarının denenmiş olması nedeniyle işlenme eser niteliğinde olmadığı, eserde hususiyet niteliğinin sıradan olmamayı bir anlamda yaratıcı olmayı gerektirdiği, davaya konu gösterinin eser olmadığı ve davacı yanın eser sahibi sayılamayacağı, bu halde de eser sahibi olmayan davacının gösteriyi düzenleyen ve gösterinin sahibi niteliğindeki davalıdan o dönemde görevli olmasına dayalı olarak tazminat talebinde bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği , ilamın temyizi üzerine; Yargıtay 11.HD’nin 2016/5935 esas, 2018/47 karar ve , 08/01/2018 tarihli BOZMA ilamında;”… Dava, davalının eser sahipliğine dayalı olarak elde ettiği bedelin davacıya ödenmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davaya konu gösterinin eser olmadığı, davacının eser sahibi sayılamayacağı ve eser sahibi olmayan davacının gösteriyi düzenleyen o dönem çalışanı olan davalıdan tazminat talebinde bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, davalı tarafça davalının ve dava dışı …’un eser sahibi oldukları ve davaya konu gösteri hakkında İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2006/258 E. sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda dava konusu gösterinin eser niteliğinde olduğunun mütalaa edildiği savunulmuş olduğuna göre, anılan dava dava dosyası celp edilip kesinleşip kesinleşmediği incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi doğru görülmeyip bozmayı gerektirmiştir. Bozma sebep ve şekline göre taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir. (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın taraflar yararına BOZULMASINA..” karar verildiği, bozma ilamı usul ve yasaya uygun bulunduğundan tarafların bozmaya karşı beyanları alındıktan sonra bozma ilamına uyulmuş, bozma ilamında celp edilip incelenmesi gerektiği belirtilen İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2006/258 E. sayılı dosyası celp edilmiş ve incelenmesinde; Kapatılan İSTANBUL 3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’nin 07/11/2013 tarih ve 2006/258 esas -2013/243 karar nolu ilamında; Davacılar …, …, … , … , …LTD.ŞTİ tarafından DAVALILAR …, … A.Ş. , … , …, … ,-…, … A.Ş. VE T.C. … aleyhine açılan davada davacı müvekkillerinin … isimli eserin sahibi olduklarını, değişik müzik ve eserlerin belli bir konsept içinde sunulan işleme eser mahiyetinde bulunduğunu, davalıların ise … ismi ile küçük farklılıklarla eserlerini kopyalayarak Nevşehir’de gösteri yaptıklarını ileri sürerek, FSEK 68. maddesi uyarınca maddi tazminatın tahsilini talep ve dava etmişlerdir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacıların … isimli gösteriyi uzun süreli çalışma ve birimleri sonucu hazırladıkları, bir çok farklı eseri belli bir konsept içinde bir araya getirdikleri, FSEK kapsamında işleme eser niteliğinde olduğu, davalıların gösterisinin ise FSEK 35. madde kapsamında iktibas serbestisi içinde esinlenerek oluşturulduğu, davacıların eserine tecavüzün söz konusu bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verildiği, kararın davacılar vekili tarafından temyiz edildiği ancak ilamın Yargıtay 11.HD’nin 2014/10871 esas, 2015/8371 karar nolu ilamı ile 16.6.2015 tarihinde onandığı anlaşılmıştır.
Onama kararına konu mahkemenin gerekçeli kararında da belirtildiği üzere; … adlı çalışmanın bir çok değişik eserin belirli bir konsept ve yine bu konsepti hazırlayan dosya davacılarının ilgili sanat alanlarındaki uzun süreli çalışmaları nedeniyle oluşan birikim sonucu hazırladıkları, netice itibarıyla da FSEK 6. maddesinde ifade edilen işleme eser niteliğindeki bu çalışmalarına davalıların gösterimini yaptıkları … adlı çalışmanın ise yine klasik denecek nitelikteki bir takım eserlerin bir araya getirilerek oluşturulan çalışmayı sahneledikleri ve bu çalışma davacı yanın işleme eserinden FSEK 35. madde kapsamında iktibas serbestisi çerçevesinde esinlenerek oluşturulduğu tespit edilmiştir.
Somut olayda ise davalının davaya konu gösterinin düzenlendiği tarihte … yaptığı, … projesi kapsamında … koordinatörlüğünde düzenlenen toplantı ile opera eserinin özel türü niteliğinde olan gösterinin davalı tarafından gerçekleştirileceğinin kararlaştırıldığı ve bu gösteri gerçekleştirilmiş ise de kesenleşen mahkeme ilamına konu gerekçede de açıkça ifade edildiği üzere … isimli gösterinin , uzun süreli çalışma ve birimleri sonucu hazırlandığı, bir çok farklı eseri belli bir konsept içinde bir araya getirdikleri, FSEK kapsamında işleme eser niteliğinde olduğu, ancak davalının sanatsal katkılarının salt o dönemde görevde olması nedeniyle davacıya tazminat talep hakkı vermeyeceği hususunun da tartışılması gerektiği, dolayısıyla kesinleşen mahkeme ilamında da davacılar … ve … un sanatsal alandakı uzun yıllara varan birikimleri sonucunda işleme eser niteliğinde bir eser meydana getirdiklerinin tespit edildiği, yine kesineşen ilamda davalıların FSEK 35. madde kapsamında iktibas serbestisi içinde esinlendiğının belirlendiği öte yandan gerek davalı gerek ekibince hazırlanan gösterinin diğer eserlerden istifade suretiyle uzun bir sürede vücuda getirildiğinin de sabit olduğu, bu durumda esere nispetle müstakil olmayan ve işleyenin hususiyetini taşıyan fikir ve sanat mahsulleri kapsamında müstakil bir eser meydana getirilmese de ortaya çıkan gösterinin sanatsal anlamda işlenme eser vasfında bulunduğu, ancak huzurdaki davada davacının gösteriyi düzenleyen ve gösterinin sahibi niteliğindeki davalıdan o dönemde görevli olmasına dayalı olarak tazminat talebinde bulunamayacağı zira davalının kendi sanatsal/kişisel çalışmaları kapsamında gösterinin oluşturulduğu gibi eser üzerinde kendisinin de tek başına hak sahibi olmadığı, … ‘un da esere katkı verdiği anlaşılmakla, davacının bizzat davalının o dönem bakanlık nezdinde çalıştığından bahisle davaladan tazminat isteminde bulunamayacağı anlaşıldığından davanın reddine karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.
HÜKÜM;Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre,
1- Davanın REDDİNE,
2-Davacı …, harçtan muaf olduğundan, harç alınması hususunda hüküm oluşturulmasına yer olmadığına,
3-Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 3.557 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı tarafın bozma öncesi yapmış olduğu 10,50 TL ve bozma sonrası yapmış olduğu 17 TL masraf olmak üzere toplam 27,50 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde taraflara iadesine,
Dair verilen karar davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı.28/05/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır