Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/159 E. 2020/384 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/159
KARAR NO : 2020/384

DAVA :MARKAYA TECAVÜZ VE HAKSIZ REKABETİN TESPİTİ, MEN’İ, DURDURULMASI, MADDİ-MANEVİ TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 09/04/2018
KARAR TARİHİ : 10/12/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Markaya Tecavüz Ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men’i, Durdurulması, Maddi-Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili … AŞ. (Eski ünvan: … AŞ.) “…” ve “…” markalarının TPMK nezdinde tescilli marka sahibi olduğunu, … markasının TPMK nezdinde … tescil numarası ile 18.-24.-25. , … tescil numarası ile 23.,40. sınıflarda, … markasının TPMK nezdinde … tescil numarası ile 23 ve 25. sınıflarda müvekkilinin adına tescilli olduğunu, marka tescil belgeleri ve markaların yeni ünvana devrine dair TPMK’nun … sayılı yazısında ekli olduğunu, ayrıca … ibaresinin, … A.Ş. ünvanlı … şirketinin de tescilli ticaret Unvanı olduğunu, … Markasının TPMK’da … numarası ile tanınmış marka statüsünde kayıtlı olduğunu, tüm bu ibareleri içeren marka ve logoları ticari iş, faaliyet ve ürünlerinde kullanma hakkının münhasıran müvekkiline ait olduğunu, davalının “…” ünvanlı satış mağazasında vitrin camı üzerinde büyük boy puntolarla … ibaresinin yer almakta olduğunu, işyerinde satışta olan tekstil ürünlerin “…, …, …, …” gibi farklı markalı olduklarını ve ürünlerin birarada satıldığının tespit edildiğinin, buna rağmen müvekkilinin tescilli markasının davalı tarafından reklam ve tanıtım amaçlı, ön plana çıkarılarak kullanıldığını, bu kullanım şeklinin tüketiciler nezdinde bağlantı ve karıştırılma ihtimali yaratacak tarzda markasal bir kullanım olduğunu ve müvekkillerinin buna izni olmadığını, bu hususta davalı tarafa gerekli uyarılar yapıldığını ve kullanım devam ettiği için … 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … D.İş dosyasından tespit yaptırıldığını ve rapor alındığını, raporda da davalının marka kullanımının tanınmış markanın ekonomik ve tanıtım işlevlerinden yararlanılarak markasal bir kullanım olduğunun tespit edildiğini, bu rapor alındıktan sonra davalının markasal kullanıma son verdiği için kendisine dava açılmadığını, aradan geçen zaman zarfında ise davalının tekrar aynı şekilde tabelada ve kapı girişinde … marka ve logosunu kullanmaya başladığının tespit edildiğini ve bu davanın açıldığını, davalının müvekkillerine ait tescilli marka ibaresini ve aynı zamanda ticaret ünvanını haksız ve yetkisiz olarak ticari ilan ve reklamlarında bu şekilde kullanmasının tescilli markaya ve ünvana tecavüz ile haksız rekabet teşkil ettiğini, davalının işyerinde halen markasal kullanımın devam etttiğini, bu nedenle müvekkillerinin marka hakkına yapılan ihlalin ve tecavüzün ortadan kaldırılması için ihtiyati tedbir talep ettiklerini, söz konusu marka hakkına yapılan ihlalin ve tecavüzün ortadan kaldırılması için davalının belirtmiş oldukları mağaza adreslerinde gereken tüm işlemlerin yapılmasını, davalının, müvekkilinin uzun yıllara dayanan zahmetli ve masraflı bir çalışmayla markaya kazandırdığı imajdan herhangi bir ücret ödenmeksizin karşılıksız yararlandığını ve bu suretle haksız kazanç elde ettiğini, 6769 SMK’nun 7 ve 29.maddeleri ile TTK’nun ilgili hükümlerine istinaden marka hakkına ve ticaret ünvanına tecavüz ile haksız rekabetin tespitini, men’ini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 5.000 TL maddi ve 5.000-TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkilinin … isimli şahıs şirketinin sahibi olduğunu ve … isimli erkek giyim mağazasını işlettiğini, müvekkiline ait mağazada birçok marka ile beraber … kumaşlarından üretilmiş olan ürünlerin de satışa sunulduğunu, müvekkilinin yıllarca ticaret ile uğraşmış basiretli bir tacir olduğunu, müvekkilinin mağazasında davacının markasının bağlantı ve karıştırılma ihtimali bulunmadığını, müvekkilinin satış mağazasına gelen herhangi bir müşterinin objektif olarak her markanın ürünlerini aynı planda görebilmekte olduğunu, müvekkilinin, davacının markalarından istifade etme kastının bulunmadığını ve işyerindeki her marka ürünü eşit düzeyde müşterilerinin beğenisine ve hizmetine sunmakta olduğunu, … 4. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi’nin …D.İş kararı ile müvekkilinin mağazasının vitrin camında ‘…’ ibaresinin yer alması sebebiyle davacı tarafça söz konusu kullanımın markasal bir kullanım olduğuna ilişkin tespit kararı alındığını, karardan sonra davacı şirketin de dava dilekçesinin 4 numaralı bendinde belirttiği ve ikrar ettiği üzere müvekkilince markasal kullanıma son verildiğini, müvekkilinin tespit kararının ardından satış mağazasının vitrininde yazan ‘’…’’ ibarelerini kaldırdığını, bu ibareleri kartvizitinden ve satış mağazasında kullanmakta olduğu poşetlerden sildirdiğini, müvekkilinin tanınmış markanın ekonomik ve tanıtım işlevlerinden yararlanma anlamına gelebilecek tüm ihlallerden kaçındığını, tespit kararının alındığı tarih 25.12.2012 tarihi olup o tarihte müvekkilinin satış mağazasının bulunduğu yer şu anki mevcut iş yeri adresinden farklı bir adreste olduğunu, zira müvekkilinin satış mağazasının 2012 tarihinde … adresinde iken, 2014 tarihinde … adresine taşındığını, dava dilekçesinin eklerinde hem Maltepe’de bulunan eski işyerine hem de …’de bulunan mevcut işyerine ilişkin fotoğrafların mevcut olduğunu ancak 4. ve 5. sayfada yer alan görsellerin mevcut işyerine ait olmadığını, dolayısıyla eski işyerine ait eski tarihli görseller olduğunu, bu farklılığın satış mağazasının bulunduğu binaların dış cephelerinden anlaşılabileceğini, aynı şekilde 7. sayfada yer alan kartvizit ve yazar kasa fişlerinin de eski tarihli görseller olduğunu, artık kullanılmadığını, müvekkilinin eski adresinde de, şu anki adresinde de ön cephesinde … yazılı tabelayı kullandığını, eski iş yerinde söz konusu tabelanın yan cephelerinde ayrı bir tabela şeklinde küçük puntolarla … ibaresi yer almakta iken ilgili tespit kararı ve yapılan ihtarlar neticesinde müvekkilinin tabelanın yan kenarlarındaki bu tabelaları da kaldırıldığını, fakat ön cephede yer alan … ibaresinin sağ alt ve sol alt köşelerinde küçük puntolarla yazılı … ibareleriyle birlikte tabelanın aynı kaldığını, davacının ön cephedeki tabelayı bu şekli ile bir marka tecavüzü olarak nitelendirmediğini, davacının tespit kararının aldığı 2012 tarihinden 2018 tarihine kadar müvekkiline ihtar göndermediğini ve dava açma yoluna gitmediğini, 6 yıl boyunca müvekkiline markasının sair yerlerde kullanılmaması için herhangi bir girişimde bulunmadığını, tüm bu açıklamalar ışığında müvekkilinin söz konusu ön cephedeki tabelanın sağ ve sol alt köşelerinde küçük puntolarla yazılı ‘’…’’ ibarelerini, daha öncesinde davacının söz konusu tabelanın bu şekilde kullanımına müsaade etmiş olma yönündeki iradelerine rağmen kaldırmış olduğunu, ne işyeri tabelasında ne de kartvizit pano vs. gibi sair yerlerde söz konusu ibarenin yer almadığını, müvekkilinin iyi niyetinin her şekilde ispatlandığını, davacının ihtiyati tedbire yönelik taleplerinin, manevi tazminat taleplerinin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
… 4. FSHHM’nin … D.İş dosyası istenmiştir.
TPMK kayıtları istenmiş, HMK 266. madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
11/06/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporu ibraz edilmiştir.
11/06/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Dosyadaki belgeler ve resimlerden anlaşıldığı üzere ihtilafın ilk başladığı 2012 yılında davalı dükkanının vitrininde, poşet ve kartvizitlerinde … markasını izinsiz olarak kullandığı, sonra bu kullanımlarına son verdiği, davacının iddialarına göre bu kullanım daha sonra devam ettiğini, davalının ise bu durumu ret ettiğini, yapılan incelemede bu dükkanın belirtilen adreste olmadığı, komşuların belirttiklerine göre de 7-8 ay önce bu adresten taşındığının belirtildiği, ancak %15 kriteri dikkate alarak; Dosyadaki belge ve resimlere dayanarak ihtilafın ilk başladığı 2012 yılında davalı işyerinde ve bazı … malzemelerinde … logo ve imajını %15’ten biraz fazla kullandığı (%20 civarı olabilir) ama sonra başka bir adrese taşındığı, 6 yıl sessiz kalındığı, burada da kullanılıp kullanmadığının tam olarak anlaşılamadığı, kullanımın yapıldığı sürede, büyük oranda, davalının sattığı ürünün (davacının ürünleri) dükkanında satıldığını vurgulamak amacıyla olduğu, bunda kötü bir niyet aranmaması gerektiği, bu uygulamaların %15 civarında birçok esnaf tarafından yapıldığı, büyük markaların da buna ses çıkarmadıklarını, bunda kötü niyet aramadıklarını, somut olayda marka tecavüzünün tüm unsurlarıyla ve tamamıyla oluşmadığı, dükkanında davacının ürünlerini satarak sadece davalının değil, davacının da para kazanmış olduğu, davalının, davacıya göre çok küçük boyutta bir esnaf olduğu, davalının haksız kazanç, haksız rekabet sağlayacak büyüklük ve güçte bir işyeri olmadığı, bu nedenle konunun davalı için maddi, manevi tazminat gerektiren boyutta olmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: Davacıların tescilli “…” ibareli markasından doğan haklarına davalı tarafından yapılan tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, meni, durdurulması, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5000TL maddi ve 5000TL manevi tazminat ile hükmün ilanına ilişkindir.
Davanın açılmasını müteakip davacı ve davalının dava, cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, beyanlarında geçen deliller toplanmış, taraflara ait mali kayıtlar celp edilmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
Davanın açıldığı tarih itibarıyla 6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU uygulanacaktar.
Madde 7 – (Marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları)
“(1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.
(4) Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
(5) Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez:
a) Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi.
b) Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması.
c)Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.”
Madde 29 – (1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
Madde 149/1 de Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi mahkemeden;
“Tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini , Araçlara elkonulması, Elkonulan araçlarda kendisine mülkiyet hakkının tanınması, araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya imhası, kararın ilanı ” şeklinde talepte bulunabilir.
6769 sayılı SMK’nun 151.maddesine göre; “(1) Hak sahibinin uğradığı zarar, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsar. (2) Yoksun kalınan kazanç, zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden biri ile hesaplanır:
a) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir.
b) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç.
c) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli.
(3) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenler göz önünde tutulur.
(4) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, ikinci fıkranın (a) veya (b) bentlerinde belirtilen değerlendirme usullerinden birinin seçilmiş olması hâlinde, mahkeme ürüne ilişkin talebin oluşmasında sınai mülkiyet hakkının belirleyici etken olduğu kanaatine varırsa, kazancın hesaplanmasında hakkaniyete uygun bir payın daha eklenmesine karar verir. (5) Mahkeme, patent haklarına tecavüz hâlinde, patent sahibinin bu Kanunda öngörülen patenti kullanma yükümlülüğünü yerine getirmemiş olduğu kanaatine varırsa yoksun kalınan kazanç, ikinci fıkranın (c) bendine göre hesaplanır.
(6) Coğrafi işarete veya geleneksel ürün adına tecavüz hâlinde bu madde hükmü uygulanmaz.” hükmü amirdir.
Marka:Bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye sağlar, markalar işletmelerin üretmiş olduğu emtia veya sunmuş oldukları hizmetlerin birbirinden ayrılmasını sağlamaktadır.
Ticaret unvanı: Tacirin, ticari işletmesine ilişkin iş ve evraklarında kullandığı ismidir. Buradan anlaşılacağı üzere, ticaret unvanının amacı tacirleri birbirinden ayırmaktadır. Bu nedenle tacir, işletmesine ilişkin olarak yaptığı bütün işlemlerde ticari unvanını kullanmakla yükümlüdür.
Karıştırılma ihtimali: Bir tescilsiz işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir. Karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekmektedir. Markaların esas unsurlarının ve vurgu sözcüklerinin aynı veya benzer olması, markanın genel görünümüne etkisi az olan diğer unsurlardaki farklılığa rağmen iltibasa yol açabilir. Sözcük markalarında, sözcüklerin başlangıç ve kökleri bütünsel benzerliğin tayininde önemlidir. İki marka arasındaki iltibasın varlığının saptanmasında, markaların yan yana konularak karşılaştırma yapılmaması gereklidir. İltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığının saptanmasında ilgili mal ya da hizmetin orta yetenekteki alıcılarının dikkat ve özeni esas tutulur. Bu alıcıların markaları, aynı anda göz önünde bulunduramayacakları da dikkate alınarak ayrıntılara ilişkin farklar ve bütüne ilişkin benzerlikler üzerinde durulur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda haksız rekabet düzenlenmiştir.
Madde 52 ” (1) Ticaret unvanının, ticari dürüstlüğe aykırı biçimde bir başkası tarafından kullanılması hâlinde hak sahibi, bunun tespitini, yasaklanmasını; haksız kullanılan ticaret unvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini, tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, gereğinde araçların ve ilgili malların imhasını ve zarar varsa, kusurun ağırlığına göre maddi ve manevi tazminat isteyebilir. Maddi tazminat olarak mahkeme, tecavüz sonucunda mütecavizin elde etmesi mümkün görülen menfaatinin karşılığına da hükmedebilir.
(2) Mahkeme, davayı kazanan tarafın istemi üzerine, giderleri aleyhine hüküm verilen kimseye ait olmak üzere, kararın gazete ile yayımlanmasına da karar verebilir.” hükmü yer almaktadır. Madde 54 “(1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” hükmü,
Madde 55 “(1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:
a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar
b) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek;
c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak;
d) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek;
e) İş şartlarına uymamak;
f) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak.; ” hükmü,
Madde 56 “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse;
a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,
b) Haksız rekabetin men’ini,
c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilm esini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,
d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini,
e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini, isteyebilir. “hükmü yer almaktadır.
Mevzuat, kanun hükümleri ve Mahkememizce itibar edilen 11/06/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda da belirtildiği üzere: Taraflar arasında ihtilafın ilk başladığı 2012 yılında davalının işyerinde ve bazı malzemelerinde … logo ve imajını kullandığı sonra başka bir adrese taşındığı, burada da kullanıp kullanmadığının tam olarak anlaşılamadığı, kullanımın yapıldığı sürede büyük oranda davalının sattığı ürünün (davacının ürünleri) dükkanında satıldığını vurgulamak amacıyla olduğu, bunda kötü niyet aranmaması gerektiği, bu uygulamaların birçok esnaf tarafından yapıldığı ve büyük markaların buna ses çıkarmadıkları, davalı kullanımlarının markaya tecavüz ve haksız rekabet olarak nitelendirilemeyeceği ve maddi – manevi tazminat koşullarının oluşmadığı ayrıca ihtilafın başladığı 2012 yılından davanın açıldığı 2018 yılına kadar uzun süre sessiz kalmak sureti ile markaya tecavüz iddialarının hak kaybına uğradığı kanaatine varıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-DAVANIN REDDİNE,
2-54,40 TL ilam harcının, peşin harçtan mahsubu ile fazla 116,38 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde davacılara iadesine,
3-Markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men’i, durdurulması talepleri yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 5900,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
4-Maddi tazminat talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 5.900 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
5-Manevi tazminat talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 5.900 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacıların yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
Dair davacılar vekilinin yüzüne karşı davalı vekilin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 10/12/2020

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır