Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/156 E. 2019/469 K. 17.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/156 Esas
KARAR NO : 2019/469

DAVA : Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/04/2018
KARAR TARİHİ : 17/12/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … (“…”) ‘nin 1907 yılında kurulmuş dünyanın en büyük lojistik, ulaşım ve dağıtım şirketlerinden biri olduğunu, … markalarının TPMK tarafından 09/08/2016 tarih ve … nolu kararla …numarasıyla tanınmış marka olarak kabul edildiğini, … alan adlı internet sitesinde “…” markasının kullanılarak faaliyet gösterildiğini, … 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … D.iş sayılı dosyasıyla da markanın belirtilen sitede kullanıldığının tespit edildiğini, müvekkilinin marka hakkına tecavüz teşkil edildiğini iddia ederek tecavüz eylemlerinin önlenmesini, sonuçlarının ortadan kaldırılmasını, davalının müvekkilinin tanınmış marka hakkından doğan haklarına tecavüze neden olan fiillerinin, … alan adı ve internet sitesine erişimin engellenmesini, hükmün ilanını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalının adresi tespit edilemediğinden herhangi bir cevap verilmediği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu; … alan adı aracılığıyla davacı markasına tecavüzün durdurulması, haksız rekabete neden olan alan adı ve internet sitesine erişimin engellenmesi ve hükmün ilanı kapsamında açılmıştır.
Delil tespit dosyası celp edilmiş, alan adı oluşturulan ve işleten firmanan ABD ülkesinde bulunduğu gerçek yada tüzel kişinin tespit edilemediği anlaşılmıştır.
Türk patent ve marka kurumundan gelen belge kapsamına göre davacı markasının … ibaresi ile taşımacılık alanında tanınmış marka olduğu bildirilmiştir.
Davacı yanca sunulan marka tescil belgesi kapsamına göre davacının marka üzerinde hak sahibi olduğu anlaşılmıştır.
Marka Hakkına Tecavüzde bulunduğu 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 7 ve 29. maddeleri uyarınca subut bulmuştur.
Değişik iş dosyası kapsamında alınan Bilirkişi raporunda davalının yani alan adının 2017 tarihinde alındığı, servislerin gizlenmiş olduğu ve alan adı içinde davacı markasının alan adı olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar dava dilekçesinde davalının açık kimliğinin belirtilmediği, davaya konu internet sitesinin sahip ve yöneticisinin kim olduğunun tespit edilemediği, HMK 119/1-b maddesi gereği davalının ad ve adresinin dava dilekçesinde belirtilmesinin bir usuli zorunluluk olduğu ve eğer dava dilekçesinde bu bilgiler yer almıyor ise HMK 119/son maddesi gereğince davacıya 1 haftalık kesin süre verilmesi ve eğer bu kesin süreye riayet edilmez ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği, bununla birlikte internet ortamında gerçekleşen hak ihlalleri yönünden taraf teşkilinin bazı hallerde mümkün olmadığı, değişken IP kullanımı ve ihlalin gerçekleşmesinden itibaren aradan geçen süre nedeniyle IP numarası üzerinden site sahibine ulaşılmasının imkânsız hale geldiği, bu tür sitelerin genellikle sahte isim ve adres bilgileri kullanılarak oluşturulduğu, bu nedenle de davalının ad ve adres bilgilerinin tespitinin imkânsız olduğu, somut olayda da yapılan tüm araştırma ve incelemelere rağmen de dava konusu internet sitesinin gerçekte kime ait olduğunun belirlenemediği, bu durumda HMK 119/son maddesinin uygulanmasının adil olmayacağı ve ihlallerin durdurulmasını engelleyeceği, buna karşılık internet sitesine erişimin engellenmesine devam olunmasının icap ettiği, taraf teşkili sağlanmasının neredeyse imkansız olduğu, bu gibi hallerde site sahibinin araştırılmasının, dava dosyalarının çok uzun yıllar boyunca derdest kalmasına ve gereksiz zaman ve emek kaybına yol açacağı, bunun usul ekonomisi ilkesine de aykırı olacağı, dolayısıyla bu gibi ihlâl halleri de çekişmesiz yargı benzeri bir usul düzenlemesinin yapılmasının icap edeceği, böyle bir yasal düzenleme yapılıncaya kadar yargılamanın çekişmesiz yargı biçiminde yapılmasının amaca uygun olacağı, site sahibinin mahkememize müracaatı durumunda ise durumun yeniden gözden geçirilebileceği ve eğer ihlal sona ermiş ise bir karar ile tedbir kararının yeniden değerlendirilebileceği gözetilerek, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda HMK 388. maddesi gereği maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmemek üzere aşağıdaki kararın verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe kapsamına göre;
1-Davalının kullanımının markasal kullanım olması nedeniyle davacının tescilli marka hakkına tecavüz oluşturduğunun tespitine, durdurulmasına, önlenmesine,
2- HMK 389 vd maddeleri gereğince … ibareli sitenin erişime kapatılmasına,
3-Taraf teşkili sağlanamadığından ve davalı gerçek yada tüzel kişi tespit edilemediğinden şimdilik davacı taraf lehine yargılama gideri ve avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, yapılan yargılama giderlerinin şimdilik davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
4- 44,40 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile 8,50 TL eksik harcın davacıdan tahsiline,
5-Yargılamanın yukarıda tespit edilen hali kapsamında gerçek yada tüzel kişi tarafından mahkememize müracat edildiği takdirde dosyanın tekrar ele alınabileceğine,
Dair karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı.17/12/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır