Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/154 Esas
KARAR NO : 2022/9
DAVA : Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini
DAVA TARİHİ : 04/04/2018
KARAR TARİHİ : 12/01/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin …’ın tek varisi olduğunu davalının müvekkilinin murisinin 4 makalesinin de içinde yer aldığı başka yazarlara ait toplam 13 makale ile birlikte “…” ismiyle basıp kitabın editörleri arasında …’ın da bulunduğunu belirtip piyasaya sürdüğünü, davalının dava konusu eserin müellifi ve editörü …’mış gibi göstererek algı oluşturmaya yönelik bu tavır ve davranışı ile okurlara ve araştırmacılara aldatıcı mahiyette bilgi vermiş ve eserin satışını arttırarak haksız kazanç sağlamış olduğunu bu sebeplerle FSEK 68 ve 70 çerçevesinde 10.000 TL maddi tazminatın ve 10.000 TL manevi tazminatın tahsiline tecavüzün ref ve menine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA; Davalı vekili cevap dilekçesinde; Dava konusu kitabın daha önceki basılarının da aynı şekilde basıldığını, kitabın editörleri yapılan sözleşmenin 4.2. maddesinde sorumluluklarının bu editörlere ait olduğunu, ayrıca davalı ile 4 makalenin yayını için telif sözleşmesi imzalandığını sözleşmenin 4 üncü maddesinde yayınevinin kapak tasarımları konusunda yetkili olduğunu ve yayınevinin kitabın üzerinde isim değişikliği hakkının bulunduğunu bu nedenlere davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili, tecavüzün ref’i, muhtemel tecavüzün men’i, ihtiyati tedbir kararı verilmesi taleplerine ilişkindir.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava, davalının cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, beyanlarında geçen deliller toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
HMK 266. madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler …, … ve …’nın 05/06/2020 tarihli bilirkişi raporlarında: Davalı yayınevinin daha önce kitabın ismi … iken son basıda kitabın ismini “… ” olarak belirtilmesinin takdiri mahkemeye ait olmak kaydıyla TMK 26 hükmünün ihtali sayılabileceğini, davacının men ve ref taleplerinin takdiri mahkemeye ait olmak kaydıyla yerinde sayılabileceğini, davalı yayınevinin kitabın adında davacının murisinin adına yer vermesinin kusurlu bir davranış olduğuna mahkemece kanaat getirilmesi halinde davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin de yerinde sayılabileceğini, maddi tazminata hükmederken davacının murisinin adının kitap ismi olarak kullanımın kitap satışlarına yaptığı etkinin oranının davalı taraf ticari defterleri incelenerek tespit olunmayacağından maddi tazminatı TBK 50 ve 51 çerçevesinde tespitinin gerekeceği bu çerçevede vaki kullanımın şekli, kullanıldığı mecra, yararlanmanın şekli ve süresi ile türü dikkate alındığında ve arttırıp eksiltme hususunda takdir mahkeme ait olmak kaydıyla 10.000 TL olabileceği ,görüş ve kanaatine varıldığını bildirilmiştir.
Bilirkişiler …, …ve …’nın 02/04/2021 tarihli bilirkişi ek raporlarında: Kök rapordaki değerlendirmelerin aynen geçerli olduğunu bildirilmiştir.
İkinci Bilirkişi heyeti …, …, …’ın 28/09/2021 tarihli bilirkişi raporlarında: Davalı … Ltd. Şti kitabı yayınlamadan önce, kitabın adı “…” iken Davalı yayınevi “… ” olarak bastığı, bandrol talep formlarının her birinde, eser sahibi olarak …’ın gösterilmediği, diğer iki editörün adının yazıldığı, yayınevinin, davacı ile 29.01.2018 tarihinde yapmış olduğu sözleşmede, yalnızca davacının murisinin eserlerinin baskısının yer alacağı kanısının oluşturulup, diğer yazarların makalelerini kapsamadığı algısının oluşturulduğu; ancak eserde başkaca yazarlara ait makalelerin de yer aldığı, eserde yer alan 13 makaleden yalnızca 4 tanesinin …’a ait olmasına rağmen, eserin adının “… ” olmasının, kitapta yer alan tüm makalelerin …’a ait olduğu izlenimi verdiği, halbuki eserlerin tamamının …’a ait olmadığı, bu nedenle eserin isminin üçüncü kişileri yanıltıcı ve sözleşmede kararlaştırılan hükümlere aykırı olduğu, davalı yayınevinin kitabın adında davacının murisinin adına yer vermesinin kusurlu bir davranış olduğuna mahkemece kanaat getirilmesi halinde davacının maddi tazminat taleplerinin de yerinde sayılabileceği, Maddi tazminata hükmederken davacının murisinin adının kitap ismi olarak kullanımı kitap satışlarına yaptığı etkinin oranının davalı taraf ticari defterleri incelenerek tespit olunamayacağından, maddi tazminatı TBK 50 ve 51 çerçevesinde tespitinin gerekeceğini, bu çerçevede vaki kullanımın şekli, kullanıldığı mecra, yararlanmanın şekli ve süresi ile türü dikkate alındığında ve artırıp eksiltme hususunda nihai takdir Mahkemeye ait olmak kaydı ile 10.000,00 TL olabileceği görüş ve kanaatine varıldığını bildirmişlerdir.
HER İKİ HEYET RAPORUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ, YASAL DÜZENLEMELERİN İNCELENMESİ VE MAHKEMEMİZİN KABULÜ;
FSEK’te eser sahibine tanınan manevi haklar; umuma arz hakkı (FSEK m.14), adın belirtilmesi hakkı (FSEK m.15), eserin bütünlüğünü koruma hakkı (FSEK m.16) ve esere ulaşma hakkı (FSEK m.17) olarak düzenlenmiştir.
Buna göre; bir eserin umuma arzedilip edilmemesini, yayımlanma zamanını ve tarzını munhasıran eser sahibi tayin eder. Bütünü veya esaslı bir kısmı alenileşmemiş olan, yahut ana hatları her hangi bir suretle henüz umuma tanıtılmıyan bir eserin muhtevası hakkında ancak o eserin sahibi malumat verebilir. Eserin umuma arzedilmesi veya yayımlanma tarzı, sahibinin şeref ve itibarını zedeleyecek mahiyette ise eser sahibi, başkasına yazılı izin vermiş olsa bile eserin gerek aslının gerek işlenmiş şeklinin umuma tanıtılmasını veya yayımlanmasını menedebilir.
Eseri, sahibinin adı veya müstear adı ile yahut adsız olarak, umuma arzetme veya yayımlama hususunda karar vermek salahiyeti munhasıran eser sahibine aittir. Bir güzel sanat eserinden çoğaltma ile elde edilen kopyelerle bir işlenmenin aslı veya çoğaltılmış nüshaları üzerinde asıl eser sahibinin ad veya alametinin, kararlaştırılan veya adet olan şekilde belirtilmesi ve vücuda getirilen eserin bir kopye veya işlenme olduğunun açıkça gösterilmesi şarttır. Bir eserin kimin tarafından vücuda getirildiği ihtilaflı ise, yahut her hangi bir kimse eserin sahibi olduğunu iddia etmekte ise, hakiki sahibi, hakkının tesbitini mahkemeden isteyebilir. (FSEK m. 15)
Eser sahibinin izni olmadıkça eserde veyahut eser sahibinin adında kısaltmalar, ekleme ve başka değiştirmeler yapılamaz. Kanunun veya eser sahibinin müsaadesiyle bir eseri işleyen, umuma arzeden, çoğaltan, yayımlayan, temsil eden veya başka bir suretle yayan kimse; işleme, çoğaltma, temsil veya yayım tekniği icabı zaruri görülen değiştirmeleri eser sahibinin hususi bir izni olmaksızın da yapabilir. Eser sahibi kayıtsız ve şartsız olarak izin vermiş olsa bile şeref veya itibarını zedeleyen veya eserin mahiyet ve hususiyetlerini bozan her türlü değiştirilmeleri menedebilir. Menetme yetkisinden bu hususta sözleşme yapılmış olsa bile vazgeçmek hükümsüzdür (FSEK m. 16).
FSEK’te eser sahibine tanınan mali haklar; işleme hakkı (FSEK m.21), çoğaltma hakkı (FSEK m.22), yayma hakkı (FSEK m.23), temsil hakkı (FSEK m.24), umuma iletim hakkı (FSEK m.25) ve pay alma hakkı (FSEK m.45) olarak düzenlenmiştir.
Buna göre; bir eserden, onu işlemek suretiyle faydalanma hakkı münhasıran eser sahibine aittir (FSEK m.21). Bir eserin aslını veya kopyalarını, herhangi bir şekil veya yöntemle, tamamen veya kısmen, doğrudan veya dolaylı, geçici veya sürekli olarak çoğaltma hakkı münhasıran eser sahibine aittir. (FSEK m.22).
Bir eserin aslını veya çoğaltılmış nüshalarını, kiralamak, ödünç vermek, satışa çıkarmak veya diğer yollarla dağıtmak hakkı münhasıran eser sahibine aittir. Eser sahibinin izniyle yurt dışında çoğaltılmış nüshaların yurt içine getirilmesi ve bunlardan yayma yoluyla faydalanma hakkı münhasıran eser sahibine aittir. Yurt dışında çoğaltılmış nüshalar her ne surette olursa olsun eser sahibinin ve/veya eser sahibinin iznini haiz yayma hakkı sahibinin izni olmaksızın ithal edilemez. Kiralama ve kamuya ödünç verme yetkisi eser sahibinde kalmak kaydıyla, belirli nüshaların hak sahibinin yayma hakkını kullanması sonucu mülkiyeti devredilerek ülke sınırları içinde ilk satışı veya dağıtımı yapıldıktan sonra bunların yeniden satışı eser sahibine tanınan yayma hakkını ihlal etmez. Bir eserin veya çoğaltılmış nüshalarının kiralanması veya ödünç verilmesi şeklinde yayımı, eser sahibinin çoğaltma hakkına zarar verecek şekilde, eserin yaygın kopyalanmasına yol açamaz (FSEK m.23).
Türk Medeni Kanunu’nun 24 üncü maddesine göre; “Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırıları kimse, hâkimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir. Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapıları her saldırı hukuka aykırıdır”
TMK 25 hükmüne göre; “Davacı, hâkimden saldırı tehlikesinin önlenmesini, sürmekte olan saldırıya son verilmesini, sona ermiş olsa bile etkileri devam eden saldırının hukuka aykırılığının tespitini isteyebilir. Davacı bunlarla birlikte, düzeltmenin veya kararın üçüncü kişilere bildirilmesi ya da yayımlanması isteminde de bulunabilir.
TMK 26 ıncı maddesine göre ise; “Adının kullanılması çekişmeli olan kişi, hakkının tespitini dava edebilir. Adı haksız olarak kullanılan kişi buna son verilmesini; haksız kullanan kusurlu ise ayrıca maddi zararının giderilmesini ve uğradığı haksızlığın niteliği gerektiriyorsa manevi tazminat ödenmesini isteyebilir. Görüldüğü üzere TMK 26’da adın korunması iki halde söz konusu olur; adın kullanılmasının çekişmeli olması ve adın haksız kullanılması”. Bir kimsenin hakkı olmadan başkasına ait bir adı kendi adı olarak kullanması ya da bir eşyayı belirtmek amacıyla kutlanması adın haksız kullanımıdır.
29.01.2018 tarihli Sözleşmede eser olarak davacı murisinin 4 makalesinden söz ederken, kitaba dâhil olacak başka yazarların makale ve yazılarına yer verilmediğinden, eserin 4 adet makaleden oluşacağı izlenimi oluşturulmuştur; ancak diğer makalelerin de kitapta yer alması ve kitap kapağında büyük fontlarla … yazması, eserin tamamının … tarafından kaleme alındığı izleniminin oluşmasına yol açmıştır.
Her iki heyet raporunda da maddi tazminat isteminin BK hükümlerine göre belirlenmesi gerektiği belirtilmiş olup,.Davalı …Ltd. Şti kitabı yayınlamadan önce, kitabın adı “… “iken Davalı yayınevi “…” olarak bastığı, Bandrol talep formlarının her birinde, eser sahibi olarak …’ın gösterilmediği, diğer iki editörün adının yazıldığı, Yayınevinin, Davacı ile 29.01.2018 tarihinde yapmış olduğu sözleşmede, yalnızca davacının murisinin eserlerinin baskısının yer alacağı kanısının oluşturulup, diğer yazarların makalelerini kapsamadığı algısının oluşturulduğu; ancak eserde başkaca yazarlara ait makalelerin de yer aldığı, Eserde yer alan 13 makaleden yalnızca 4 tanesinin …’a ait olmasına rağmen, eserin adının “…” olmasının, kitapta yer alan tüm makalelerin …’a ait olduğu izlenimini verdiği, halbuki eserlerin tamamının …’a ait olmadığı, bu nedenle eserin isminin üçüncü kişileri yanıltıcı ve sözleşmede kararlaştırılan hükümlere aykırı olduğu, davalı yayınevinin kitabın adında davacının murisinin adına yer vermesinin kusurlu bir davranış olduğu, davacının murisinin adının kitap ismi olarak kullanımı, kullanılan mecra, kullanım şekli , süresi , hakkaniyet ölçüsü gözetilerek TBK 50 ve 51 çerçevesinde 10.000 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faiz ile davalıdan tahsiline(davacı vekilinin 12.1.2022 tarihli zapta geçen beyanı da dikkate alınarak faiz başlangıcı olarak dava tarihi esas alınmıştır) karar verilmiştir.
Davacı manevi tazminat da talep etmiştir.
Eser sahibinin ölümüyle eserle ilgili olarak tanınan mali haklar miras hükümlerine göre intikal edecektir (FSEK m. 63). Mirasçılar Türk Medeni Kanunu m. 495-501 hükümlerinde gösterilmiştir.
FSEK m.63 sadece mali hakların miras yoluyla intikal edeceğini hükme bağlamıştır. Bu nedenle manevi haklar terekeye dahil olmazlar. Somut olayda davacının FSEK hükümlerine göre değil ancak TMK hükümlerine göre manevi tazminata hak kazandığı anlaşılmıştır.
Zira kitaptaki tüm görüşler …’ın görüşü gibi lanse edilmeye çalışılmış, eser sahibinin belirlediği ve adını gösterdiği biçimi ile ayrıca eserin kamuya sunulmasını öngördüğü şekil ile bütünlükle varlığını sürdürmediği, eserle ilgili üçüncü şahısların kitap kapağına bakarak kitabın tamamındaki yazıların … tarafından yazıldığını düşünmelerinin kaçınılmaz olduğu, dolayısıyla mirasçının eserin bütünlüğünün korunmasında, adın yanlış yada aldatıcı şekilde gösterilmesinde yani esere yönelik tecavüzlerin kaldırılmasında menfaati vardır. Çünkü bir yandan eserden mali yönden yararlanmaktadırlar; diğer yandan da eserin başkaları tarafından kullanımını manevi yetkilere dayanarak gözetme hakları bulunmaktadır. Öte yandan ülke kültürünün bir parçası olan eserler içinde yer alan görüşler sonraki nesillere sahibi tarafından yaratıldığı biçim ve bütünlükte kültürel miras olarak aktarılması gerektiğinden başka yazarların görüşlerinin …’ın görüşleri gibi aktarılmasında davacının manevi haklarının ihlal edildiğinin kabulü gerekmiştir.
Somut olayda da davalı yayın evi eserin içindeki tüm makalelerin …’ın görüşleri gibi gibi sunulmasından ötürü ölenin tek mirasçısı olan davacı …’ın yaşadığı üzüntü de dikkate alındığında TMK hükümleri gereğince manevi tazminata hak kazandığı anlaşılmış olup, keza manevi tazminatın manevi tatmine yönelik bir talep olması, davalının ise kusurlu bulunması, talep edilen manevi tazminatın tarafların dosyaya yansıyan sosyo ekonomik durumlarına göre 10.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekmiştir.
Toplanan deliller, HMK 266 madde kapsamında denetim ve hüküm kurmaya elverişli , birbiri ile uyumlu sektör bilirkişilerinde görüşlerinin tartışıldığı iki heyetten alınan rapor içerikleri, yüksek mahkeme ilamları gözetilerek; Haksız eylem nedeniyle 10.000 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faiz ile davalıdan tahsiline,Haksız eylem nedeniyle 10.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile davalıdan tahsiline,Davalının tecavüzünün ref ve muhtemel tecavüzünün men’ine, bu kapsamda hüküm kesinleştiği takdirde dava konusu … ADALET KİTABI isimli çoğaltılmış mevcutlarının satışının tedbiren önlenmesine, durdurulmasına, toplatılmasına, hükmün ilanında davacının hukuki yararı bulunduğundan Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin masrafı davalıdan alınarak Türkiye çapında yayın yapan tiraji yüksek 3 gazeteden birinde bir kez ilanına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre;
1-Haksız eylem nedeniyle 10.000 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faiz ile davalıdan tahsiline,
2-Haksız eylem nedeniyle 10.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile davalıdan tahsiline,
3-Davalının tecavüzünün ref ve muhtemel tecavüzünün men’ine, bu kapsamda hüküm kesinleştiği takdirde dava konusu … isimli çoğaltılmış mevcutlarının satışının tedbiren önlenmesine, durdurulmasına, toplatılmasına,
4-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin masrafı davalıdan alınarak Türkiye çapında yayın yapan tiraji yüksek 3 gazeteden birinde bir kez ilanına,
5-1.366,20 TL ilam harcının 341,55 TL peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 1.024,65 TL harcın davalıdan tahsiline,
6-kabul edilen Maddi tazminat talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-kabul edilen Manevi tazminat talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Kabul edilen Tecavüzün ref’i ve men’i talepleri yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 35,90 TL başvuru harcı 341,55 TL peşin harç , 255 TL tebligat masrafı, 3.000 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.632,45 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davalı tarafın yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
11-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair verilen karar davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı,gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yoluaçık olmak üzerekarar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi. 19/01/2022
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır