Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/135 E. 2019/389 K. 10.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/135 Esas
KARAR NO : 2019/389

DAVA : Marka Hükümsüzlüğü ve Manevi tazminat
DAVA TARİHİ : 22/03/2018
KARAR TARİHİ : 10/10/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hükümsüzlüğü ve Manevi tazminat talepli davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının “…” ibareli … nolu markanın sahibi olduğunu, markasının tanınmış marka olduğunu, davalı firmanın … no ile “…” markasını tescil ettirdiğini, davalı kullanımının davacının marka hakkına tecavüz oluşturduğunu, bu kapsamda eylemlerin tespiti, önlenmesi, durdurulması, … ibaresinin kullanımının engellenmesi için tedbir kararı verilmesine, 10.000 TL manevi tazminatın tahsiline, davalı adına tescilli … nolu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA; Davalı vekilinin cevap dilekçesinde; taraf marka ve logolarının farklı olduğunu, asya ibaresinin coğrafi bir terim olduğunu, TPE nezdinde tescilli … ibareli tescil olduğunu, faaliyet alanlarının farklı olduğunu, Müvekkiline ait … numaralı … markasının; yazı, şekil, faaliyet alanı bakımından davacı yanın markasıyla hiçbir benzerliğinin bulunmadığını, davacı yanın bahsetmiş olduğu internet sitesi … ve …Tic. Ltd, Şti ile müvekkilinin bir bağlantısının olmadığını,Davacı yanın markasının tescil tarihi ile müvekkili davalının tescil başvurusu arasında 1 sene kadar süre olduğu ve bu sürede davacı markasının tanınmış bir hale gelmesinin hayatın olağan akışına ters olduğunu,davanın reddi gerektiğini bildirdikleri anlaşılmıştır.
DELİLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE;
Dava konusu uyuşmazlık; davacının “…” ibareli … nolu markasına davalı firmanın … no ile “…” markası ile tecavüz gerçekleştirdiğini, bu kapsamda eylemlerin tespiti, önlenmesi, durdurulmasına … ibaresinin kullanımının engellenmesi için tedbir kararı verilmesine, 10.000 TL manevi tazminatın tahsiline, davalı adına tescilli … nolu “…” ibareli markanın hükümsüzlüğü istemleriyle açılmış bir davadır.
Türk patent ve marka kurumundan davacı ve davalının marka tescil belgeleri ile armötür alanında … ibaresi içeren diğer dava dışı firmalara ait marka tescil belgeleri celp edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip davacı ve davalının dava, cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, beyanlarında geçen deliller toplanmış, HMK 266. madde kapsamında bilirkişi raporu alınmasını müteakip , HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsanında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
HMK 266. madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Düzenlenen raporun denetim ve hüküm kurmaya elverişli, dosyaya sunulan deliller ile uyumlu olduğu anlaşılmıştır.
Bilirkişi … 1.4.2019 tarihli raporunda; Dosyadaki bilgi ve belgeler ile tannımış markaya dair kriterler ile birlikte incelemeler yapıldığında, davacı yanın markasının; 2015 tarihinde tescil edildiğini, markanın uzun bir geçmişinin olmaması, “…” kelimesinin coğrafi bir bölge ismi olarak ayırt ediciliğinin düşük olması, markanın tanınmış olduğunun bunu iddia eden kimseler tarafından ispat edilmesi gerektiği gözetildiğinde davacının markasının tanınmışlığını ispata yönelik delil sunmamış olması hasebiyle davacı yan markasının tanınmış marka niteliğine bulunmadığını, Davacının dayanak markası olan … tescil numaralı “…’’ markası 11. sınıfla tescilli olup görünümünün bir şekil markası olduğunu, Davalı tarafın dava konusu … tescil numaralı “…’’ markasının ise 6, 7, 8, 11, 17, 19 ve 20, sınıfta tescilli olup yazı ile … ibaresinden oluştuğunu, Markalar arasında benzerlik incelemesi yapılırken, markanın bütün olarak bıraktığı izlenimin dikkate alınması gerektiğini, davacının dayanak markasında yer alan “…” ibaresi ile davalının markasında yer alan “…” ibaresi aynı kelimeler olup; birisi büyük harflerle diğeri ise küçük harfle yazıldığını, taraf markaları arasında yazı tipleri farklı olup aynı zamanda davacı yanın markası ile davalı yanın markası şekil yönündende farklı olduğunu, Davacı yanın markası olan “… su armatürleri kelimeden oluşmakta olup; asıl vurgu “…” kelimcsinde olup, su armatürleri’ ifadesi ise markanın yöneldiği mal ve hizmetlere ilişkin olup ayırt edici olmadığını, Davalı yanın markası olan “… ise 2 kelimeden oluşmakta ve herhangi bir şekil unsuru İhtiva etmemekte olup vurgu hem “…” hem “…” ibareleri üzerinde olup,markalar içerisinde yer alan “asya” kelimesinin zayıf marka olup; ayırt ediciliği ve buna bağlı olarak koruma alanının düşük olduğunu, Bu tür markaların ayırt ediciliğini güçlendiren unsurların ise önüne ve sonuna gelen ekler, yazı tipi ve şekil markaları olabileceğini, Görsel açıdan bakıldığından da davacı yanın markasının yazı tipi, boyutu ve sol kenarında bulunan şekil davalı yanın markasıyla görünüm farkına yol açtığını, taraf markalan arasında bir bütün olarak bakıldığında isaretsel ve is itsel anlamda bir ayniyetin ve benzerliğin bulunmadığını,tüketici bakımından karıştırılma tehlikesinin bulunmadığını bildirmiştir.
Davacı yan tanınmış marka olduğunu iddia etmiştir. Tanınmışlık ile değrelendirme bilirkişi incelemesi kadar sunulacak delillere göre nihai olarak mahkemece takdir edilecek bir olgudur.
Taraf olunan yasalarda tanınmış markanın tanımı ve kriterleri gösterilmemiş, bu husus mahkeme içtihatları ve öğreti ile uygulamaya bırakılmıştır. Yargıtay birçok kararında “bir kişi veya teşebbüse sıkı sıkıya bağlı, garanti, kalite, kuvvetli reklam ve yaygın dağıtım içeren, müşteri, akraba, dost ve düşman ayırımı yapılmaksızın, coğrafi sınır, kültür ve yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışımdır” şeklinde bir tanımlama getirmiş ve bu tanıma nazaran da markanın promosyon sonucunda kazanılan herkesçe veya ilgili kesimce bilinme, emtia söylendiğinde o markanın akla gelmesi, ait olduğu sektörde iyi bilinme ve geniş bir dağıtım ağına sahip olma gibi kıstaslara göre markanın tanınmış marka olup olmadığının tesbiti cihetine gidilebileceğini belirtmiştir. Tanınmış marka konusunda uluslararası boyuttaki çalışmalar ise Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı (wipo) bünyesinde yürütülmektedir. Bu kuruluş uzmanlar komitesince benimsenen A/34-13 nolu tavsiye kararında bir markanın tanınmış olup olmadığının tesbitinde, markanın kullanım süresi, yaygınlığı, kapsamı ve coğrafi alan genişliği, ekonomik değeri, reklam, temsil, promosyon, fuarlara katılım ve fuar düzenleme, kataloglar hazırlama gibi tanıtım faaliyetleri, bu çalışmaların kapsamı, süresi ve mali bütçesi, işletmenin büyüklüğü, cirosu,marka hakkının hangi etkinlikte ve verimlilikte korunduğu, tanınmışlığa yönelik mahkeme ve diğer yetkili makamların kararları gibi olguların göz önünde bulundurulması kararlaştırılmıştır.Yargıtay 11.HD nin 19.4.2002 tarih ve 2001/9903 esas-2002/3699 karar sayılı ilamında bir markanın birden çok ülkede tescilli olmasını tanınmış marka olarak kabul açısından yeterli görmekteyken son uygulamalarda bu hususun markanın tanınmışlığı açısından bir gösterge olabileceği ancak tek başına tanınmış marka olgusu için markanın birçok tescilinin olmasının yeterli olmayacağına işaret edilmiştir. Trips’de ise açıkça tanınmışlığın ilgili sektörde tanınmışlık olarak anlaşılması gerektiği belirtilmiştir. Yine doktrinde Trips deki düzenlemeye benzer görüş Hanife Dirikkan tarafından ileri sürülmüş ve markanın tanınmışlığından söz edebilmek için bir ülkede yaşayanların tamamı tarafından söz konusu markanın bilinmesinin zorunlu olmadığı, marka sahibinin hedef kitlesinin esas alınması gerektiğine işaret edilmiştir.Markanın tacirler yada o malın alıcıları değil, bu mal ile ilgili olmayanlar tarafından da bilinmesi halinde tanınmış markadan bahsedileceği, tanımış markanın maruf marka karşısında daha kapsamlı,ekonomik yönden daha önemli bir kavram olarak karşımıza çıkacağı, bir markanın tanınmış olduğunu söyleyebilmek için markanın konulduğu mamülün birden bire düşünülmeden ve bir hatıranın yardımı ile hatırlanmadan,refleks halinde düşünülmesi gerektiği, genellikle tüketicinin zihninde bir fikir uyandıran markanın tanınmışlık derecesine ulaştığı da doktrinde Hamdi Yasaman tarafından ifade edilmiştir. Gürzumar ise, tanınmış markanın en önemli özelliğinin, tescilli bulundukları mal kategorisinden bağımsızlaşarak ve başlı başına birer kalite sembolü olarak, reklam aracı haline gelen ve geniş kitleler karşısında sahip oldukları etkilerini, tamamen farklı mal kategorileri üzerinde de gösterebileceği markalar olarak tanımlamıştır. Arkan ise tanınmış markadan bahsedebilmek için, reklam gücü yüksek, kalite sembolü haline gelmiş bir markanın, sadece o markayı taşıyan mal ya da hizmetlerle ilgili çevre içinde değil bu çevre dışında, o mal ya da hizmetle ilgisi olmayan kişilerce de bilinmesi gerektiğini belirtmiştir.
Bilindiği üzere Tanınmış marka korunmasında en önemli konunun tanınmışlığın belirlenmesinde izlenilecek yöntem olduğu, her ne kadar hukuki bağlayıcılığı olmasa da WIPO Kriterlerinin baz alınarak tanınmışlık araştırılması yapılması gerektiği bir markanın koruma istenen ülke dışında yabancı ülkelerde tanınmış olmasının, koruma istenen ülkede de tanınmış olduğuna hükmedilmesi için yeterli olmayacağının açık olduğu, her davada tanınmışlık olgusunun o davanın somut özelliklerine göre değerlendirilmesi gerektiği bilinmektedir. Dolayısıyla her somut olayda tarafların dosyaya sunduğu belgeler, beyanlar ve ihtilafın niteliği gözetilerek bahsi geçen kriterlerin Mahkemece o dosyaya özgü sunulan deliller ile tartışılması gereklidir. Somut olayda da davacı bu kriterlere ve denetime uygun delil sunmamıştır.
Karıştırma ihtimali incelemesi şu kriterler gözetilerek çözülebilir.. Bunlar “görsel, işitsel, kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, markanın asli ve tali unsurlarıyla birlikte bütünü itibarıyla bıraktığı izlenim bakımından benzerlik olup olmadığı, çağrıştırmanın söz konusu olup olmadığı, markanın ait olduğu mal ve/veya hizmetlerin hitap ettiği tüketici kitlesinin eğitim ve toplumsal durumu, markayı taşıyan malın değeri ve buna bağlı olarak alıcının bu malı almaya gittiğinde harcadığı zaman” biçiminde sıralanabilir.
Toplanan deliller, taraflara ait marka tescil belgeleri, hükme dayanak alınan denetim ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu nazara alındığında; davacı markası ile davalı markalarının benzer olmadığı, davacı markasının tanınmış marka olmadığı,dava dilekçesine eklediği belgelerin davalıdan sadır olduğunun ispat edilmediği, Türk patent ve marka kurumundan davacı ve davalının marka tescil belgeleri ile armatür alanında … ibaresi içeren diğer dava dışı firmalara ait marka tescil belgeleri inicelendiğinde … ibaresi içeren başka marka tescillerinin de bulunduğu, … ibaresinin tek başına zayıf marka olduğu, kaldiki davalının davacının şekil markası ile birlikte markayı markasal olarak yani marka hakkını ihlal edecek şekilde kullandığının da ispat edilemediği, bu nedele gerek tecavüz gerekse tazminat taleplerinin ispat edilemediği , hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre,
1-Davanın reddine,
2-44,40 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile artan 126,38 TL harcın davacıya iadesine,
3-Reddedilen Marka Hükümsüzlüğü talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 3.931,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Reddedilen Markaya tecavüzün önlenmesi talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 3.931,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Reddedilen manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 3.931,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafın yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.10/10/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır