Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/122 E. 2023/11 K. 24.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/200 Esas
KARAR NO : 2023/5

DAVA KONUSU : Marka Hakkına Tecavüz ve Mali haklara tecavüzün önlenmesi
DAVA TARİHİ : 23/06/2008
KARAR TARİHİ : 24/01/2023

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 27.07.2011 tarih ve 2008/116-2011/173 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve HSK’nun 02/08/2017 tarihli ve 1071 sayılı kararı uyarınca İstanbul 3 ve 4. FSH Hukuk Mahkemelerinin 08/08/2017 tarihi itibarıyla faaliyetlerinin durdurulmasına, 3. FSH Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan dava, iş ve arşiv dosyalarının 1. FSH Hukuk Mahkemesine devrine karar verilmiş ve Yargıtay 11.HD’nin 2012/2306 esas, 2013/8233 karar ve 25.4.2013 tarihli bozma ilamı üzerine , bozma ilamı usul ve yasaya uygun görüldüğünden bozma ilamına uyulmuş, mahkemelerin birleştirilmesine ilişkin tasarruf sonrasında dava dosyası uyap tevzii bürosunca mahkememizin 2017/200 esas numarasına kayıtlanarak yargılamaya mahkememizde devam edilmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacılar vekili, müvekkili şirketin 1999 yılından beri bilgi ve iletişim sistemleri üzerine faaliyet gösterdiğini, diğer davacı …’in ise Profesör olarak … Üniversitesi’nde bilişim ve iletişim sistemleri üzerine ders verdiğini, müvekkili …’in kurucusu olduğu diğer … Ltd. Şti. bünyesinde 2003 yılında … isimli bir yazılımın çalışmalarına başladığını, … yazılımının, müvekkili … Ltd. Şti. tarafından oluşturulmuş diyabet hastalarının bazı uygun verilerinin kayıt altına alınmasını sağlayan, hastaya hastalığı ile ilgili olarak yapması gereken ölçüm, test, doktor kontrol ve ziyaretlerini SMS (Kısa Mesaj) ve cep telefonu yolu ile otomatik olarak hatırlatan, internet ve SMS ile entegre çalışan, hasta-doktor işbirliği sağlamaya yönelik olarak çalışan bir iletişim sistemi olduğunu, 2005 yılında … ve … ile yapılan sözleşmeler neticesinde, hastaların cep telefonlarını kullanarak ve cep telefonlarına yüklenmiş olan özel program ve formlar vasıtası ile verilerini müvekkili şirket tarafından oluşturulmuş ve işletilen merkezi bir veri tabanına gönderebildiklerini, aynı zamanda doktorların da hastalarının kayıtlarına bilgisayarları ve özel tasarlanmış internet ekranları vasıtası ile ulaşabildiklerini, yazılımın temel olarak 5 ana bölümden oluştuğunu, yazılımın web tabanlı olması sebebiyle de sistemin ilk iki kısmına … isimli web sitesinden ulaşılabildiğini, müvekkillerinin haklarının korunması açısından … 6. Noterliği’nce düzenlenen … ve … tarihli beyanname ile yazılımla ilgili bazı hususların üçüncü kişilerin muhtemel tecavüzünün önlenmesi açısından kayıt altına alındığını, … yazılımı üzerindeki FSEK çerçevesinde tanınmış tüm hakların müvekkillerine ait olduğunu, Dava dışı …Şti. ile yazılım geliştirmesine ve tanıtımına yönelik sözleşme imzalandığını, bu sözleşme çerçevesinde bir test dönemi oluşturulduğunu, anılan süreç içerisinde davalılardan …’ın tıbbi konularda danışman olarak… Ltd. Şti.’ne önerildiğini, diğer davalılardan …’ın, …’ın yanında çalışıyor olması sebebiyle müvekkiline tanıtıldığını, diğer davalı …’in ise müvekkiller tarafından hatırlanmadığını, davalı karşı davalılarca müvekkillerine dava konusu çalışma üzerinde hak sahibi oldukları iddiası ile ihtarname keşide edildiğini, “…” ibareli … numaralı markanın müvekkili, adına tescilli olduğunu, davalıların müvekkillerine ait yazılım ve müvekkili şirkete ait marka üzerinde hak sahipliği iddiasında bulunmalarının müvekkillerinin haklarına tecavüz teşkil ettiğini ileri sürerek, haksız tecavüzün tespiti ile önlenmesini, üçüncü şahıslara yönelik yapılmış haksız fiil oluşturan ve yanıltıcı beyanların düzeltilmesini ve hükmün ilanını talep ve dava etmiş, karşı davanın da reddini istemiştir.
SAVUNMA VE KARŞI DAVA; Davalı-karşı davacılar vekili, müvekkillerinden …’ın diyabet alanında çalışan bir uzman olduğunu ve 2005 yılında başlanan dava konusu eserin bilgisayar programına dönüştürme projesi çalışmalarına diğer müvekkillerinin de kendi konuları ile ilgili katkıda bulunduklarını, üç kişilik tıp ekibi olarak devam eden çalışmalar sonucunda 24 ana ve 414 alt bölümden oluşan eserin ortaya çıktığını, müvekkillerinden …’ın … 26. Noterliği’nin … tarihli hibe sözleşmesi ile diğer müvekkillerinin de 03.04.2008 tarihinde …ile yaptıkları devir sözleşmesi ile eserden kaynaklanan fikri mali hakları …’na devrettiklerini, dava konusu bilgisayar programının konunun uzmanı olan tıp uzmanlarının katkısı ile hazırlanabileceğini, bu programın verilerinin …’ın özgün çalışması olduğunu ve 2002 yılından bu yana kullanıldığını, davacı …’in diyabet konusunda müvekkili …’dan 2005 yılından bu yana bilimsel destek aldığını, davacı …’in 2005 yılı Eylül ayı içinde müvekkili ile görüşerek diyabetli hastaların bilgisayar üzerinden verilerini doktorlarına aktardığı bir çalışmanın yapılabileceğini anlatarak müvekkili …’dan bu hususta yardım talep ettiğini, müvekkilinin projeye bilimsel desteğinin dava dışı … şirketinin beyan yazısı ile sabit olduğunu, dava dışı …Şti. ile yapılan anlaşma uyarınca müvekkiline projenin ulusal koordinatörlüğü teklifinde bulunulduğunu, müvekkilinin bilgi birikimi ve fikri emeği sayesinde yarattığı ve böylece literatüre ilk kez giren “… Modeli” ismi verilen ve bu sistemle çalışan “Diyabet Hasta, Muayene, Tetkik, İzlem ve Tedavi” programını hazırladığını, tüm bu gelişmelere rağmen www…..net adresine girildiğinde, müvekkilinin izin ve onayı alınmadan, tıbbi programın tamamında her bölüm ve penceresinde, “her hakkı … Şti.’ne aittir” ibaresinin yazılı olduğunun görüldüğünü ileri sürerek, dava konusu bilgisayar programına esas olan veri tabanının eser olduğunun ve doktor müvekkillerinin söz konusu eserin sahibi olduklarının tespitini, davacı-karşı davalıların eser üzerindeki müvekkilleri haklarına tecavüz ettiklerinin, haksız rekabette bulunduklarının, veri içeriklerinin kullanımı nedeniyle geçici 8. maddeyi de ihlal ettiklerinin tespiti ile davalıların tecavüz ve haksız rekabetlerinin önlenmesini, telif haklarına tecavüz ve haksız rekabet nedeniyle fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın, davacı-k.davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile mali hak sahibi …’na verilmesini, doktor müvekkillerin her biri için ayrı ayrı esere tecavüz ve eser sahibi olduklarının belirtilmemesi nedeniyle 10.000,00 TL’den toplam 30.000,00 TL manevi tazminatın davacı-k.davalılardan tahsilini talep ve dava etmiş, asıl davanın da reddini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE
Dava konusu; Asıl dava, “…” yazılımı ile ilgili davalıların hak sahibi oldukları izlenimi uyandıracak şekilde üçüncü şahıslara yönelik beyanda bulunmalarını ve davacının bu yazılımla ilgili mali haklarına tecavüz etmelerinin, haksız tecavüzün men’i … markasını kullanmalarının önlenmesi ve kararın ilanına yönelik talepli olup, karşı dava ise, asıl davada tecavüz edildiği iddia olunan bilgisayar programına esas olan veri tabanının eser olduğunun ve gerçek şahıs karşı davacıların eserin sahibi olmadığından kaynaklı olarak davalıların eser üzerindeki davacı haklarına tecavüz ettiklerinin tespiti ile önlenilmesine ve gerçek şahıs davacıların eserlerine tecavüz sebebiyle, her biri için ayrı ayrı manevi tazminat ve eserin mali hakları sahibi olan karşı davacı vakıf için ise maddi tazminat taleplidir.
Mahkemece bozma öncesinde verilen karar kapsamına göre; karşı davacı …’ın davacılar vekilinin iddiasında belirttiği gibi … Ltd.Şti’nin danışmanı olduğuna dair dosyaya hiçbir belge sunulmadığı, sponsor firmanın davacı … Ltd. Şti.’ne … ücret ödemesi hususunda yazılan yazıların da danışmanlık iddiasını çürüttüğü, bilirkişiler her ne kadar …ın söz konusu yazılım ve oluşan veri tabanı ile ilgili … Ltd. Şti.’ne danışmanlık yaptığını belirtmiş iseler de davanın başından itibaren davacıların önce …ın bu konuda hiçbir ilgisinin bulunmadığını iddia ettikleri, danışmanlık konusunda herhangi bir anlaşma veya ücret ödendiğine dair bir belge sunmadıklarından bilirkişilerin çoğunluğunun bu konudaki görüşüne itibar edilmediği, … isimli veri tabanına konulan verilerin büyük bir bölümü karşı davacı …’ın Proje Başkanı olduğu ekip tarafından oluşturulduğundan, diyabet hastaları ile ilgili tıbbi açıklama ve sonuçlara ilişkin hususlar içeren programın proje yapım sahibinin hususiyetini yansıttığı, orijinal olduğu, söz konusu olan fikir ve programdaki bilgiler ülkemizde veya başka ülkelerde çok yaygın olan ya da kamuca bilinen bilgi dizgesi niteliğinde olmadığından, bu orijinal nitelikteki bilgilerin teknik olarak bilgisayara programlaştırılarak davacı … Ltd. Şti.’nce oluşturulan veri tabanının FSEK’nın 6/11. maddesi anlamında eser niteliğinde veri tabanı olduğu, hususiyet taşıyan fikirden oluşan verileri hazırlayan proje başkanının davacı şirketin ücreti çalışanı olmaması, aralarında herhangi bir sözleşme yapılmış olmaması ve sponsor ilaç firmaları ile de herhangi bir surette iş ilişkisi içerisinde veya danışmanlık pozisyonunda bulunmaması sebebiyle bu eser üzerinde verilerin sahibi olarak malik sıfatını taşıdığı, davacı şirketin ise verileri teknik olarak yerleştirmek suretiyle veri tabanı üzerinde yine malik sıfatının bulunduğu, ancak bu veri tabanı niteliğindeki eserde tarafların mülkiyet paylarının belirlenemediği ve iştirak halinde malik oldukları, … ibareli markanın davacı şirket adına tescilli olduğu, davalı karşı davacıların marka üzerinde herhangi bir hak iddia etmedikleri gibi, markaya tecavüz fiillerinin de bulunmadığı, asıl davada ileri sürülen taleplerin yerinde olmadığı, davacı … Ltd. Şti.’nin marka sahibi olması, davacı …’in … markasının sahibi olmadığı gibi veri tabanı ve yazılımla ilgili işlemlerin şirket adına bu şahıs tarafından yapıldığı, dosyaya sunulan tüm sözleşmelerde görüldüğü üzere işlemlerde tarafın … Ltd. Şti. olduğu ve şirketi temsilen bu davacı imza attığından davacı …’in aktif dava ehliyetinin bulunmadığı, 17 sayfadan ibaret diyabet hasta muayene tetkik izlem ve tedavi programı başlıklı metnin eser niteliğinde olduğu iddia olunmuş ve bilirkişilerden tıp doktoru bu çalışmanın özgün olduğunu, ekip çalışması olması sebebiyle katkısı olan doktorların birlikte mülkiyet sahibi olduğunu mütalaa etmiş ve mahkemece çalışmanın özgünlüğü konusunda kanaat oluşmuş ise de bu metnin FSEK’nın 2. maddesi anlamında eser niteliği aşamasına ulaşmadığı, özgün olan bu çalışmanın teknik çalışma ile birleştirilerek veri tabanına yerleştirilmesi suretiyle FSEK’nın 6/son maddesinde ifade edilen eser niteliğini oluşturduğu, her ne kadar davacılar … ve …’in veri tabanına yerleştirilen metinin oluşumunda katkıları mevcut ise de bu metnin ekip olarak yapılan çalışma sonucu oluştuğu, ancak ekip ve proje başkanının … olduğu, bu metin ile ilgili fikri hakların yine aynı şahıs tarafından … hibe edilmesi hususu da nazara alındığında, bu çalışmanın ve dolayısıyla … Ltd. Şti. ile oluşturulan eser niteliğindeki veri tabanının üzerinde davacılar … ve …’in mülkiyet hakkı oluşturacak düzeyde katkılarının bulunmadığı, ulusal diyabet hattı adlı … programı sebebiyle üçüncü şahıslardan para tahsili yapılmadığı, karşı davacı …adına da mali hakkın ihlali sebebiyle para tahsil edildiği yolunda somut iddiada bulunulmadığı gibi, bu hususta delil de sunulmadığından tecavüz ve haksız rekabete dayalı maddi tazminat talebinin kanıtlanamadığı, … Ltd. Şti. ile karşı davacı … …’ın ulusal diyabet hattı isimli programı birlikte hazırlamak üzere anlaştıkları ve bu programın tıbbi ayağının tamamiyle …’ın başkanlığında ve onun ekibi diye adlandırılabilecek …ve çalışanlarının katkısıyla, bilgisayarla ilgili ve teknik ayağı diye adlandırılacak kısmın ise …’in sahibi olduğu … Ltd. Şti.’nce hazırlanarak oluşturulduğu, çalışmalarda ilaç firmalarının sponsorluk yaptığı, tıbbi ayağı yönünden veriler sebebiyle …’ın, teknik ayağı yönünden ise … Ltd. Şti’nin eser niteliğindeki veri tabanında FSEK’nun 9. maddesi anlamında birlikte eser sahibi oldukları tespit edilmiş ise de bilirkişilerce sahiplik oranının belirlenemediği, bu halde de birlikte meydana getirilen eserin her iki tarafın iştirak halinde sahibi oldukları sonucuna varılacağı, dava konusu birlikte çalışma sonucunda yazılım suretiyle oluşan veri tabanı üzerinde … Ltd. Şti.’nin tek başına hak iddia etmesi ve ihtarnamelerde görüldüğü üzere çalışmanın bu davacı ile ilgisinin bulunmadığını beyan etmesinin yanında veri tabanına yerleştirilen bilgileri de kapsayacak şeklide noterde tespit yaptırmış olması hususları nazara alındığında davacının tecavüze uğrayan manevi hakları sebebiyle taktiren 5.000 TL tazminatın davalı şirketten alınarak davacıya verilmesi gerektiği kanaatiyle asıl davanın, davacı … yönünden sıfattan reddine, davacı … Ltd. Şti. yönünden esastan reddine, karşı davanın kısmen kabulü ile, davacılardan … tarafından hazırlanan diyabet hasta muayene tetkik izlem ve tedavi programı isimli çalışmanın davacı … Ltd. Şti.’nce işlenerek kullanıldığı veri tabanının eser olduğunun ve bu esere 5846 Sayılı Kanunu’nun 9. maddesi gereğince … Ltd. Şti. ile birlikte davacı …’ın iştirak halinde malik olduğunun tespitine, taktiren 5.000,00 TL manevi tazminatın davalı … Ltd. Şti.’nden alınarak davacı …’a verilmesine, fazla talebin reddine, davalı … hakkındaki davanın husumetten reddine, diğer davacıların taleplerinin reddine karar verilmiştir. Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
YARGITAY 11.HD’NİN 2012/2306 ESAS, 2013/8233 KARAR VE 25.4.2013 TARİHLİ BOZMA İLAMI “…1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve asıl davada marka hakkına tecavüz eyleminin gerçekleşmemiş bulunmasına, ayrıca karşı davacıların dayandığı 24 ana bölüm ve 419 alt bölümden oluşan 17 sayfalık metnin 5846 Sayılı FSEK 2/1. maddesi anlamında veri akışı ya da benzeri biçimde bir sonraki aşamada program sonucu doğuracak şekilde dava konusu bilgisayar programının hazırlık tasarımları ya da aynı Kanunun 6/11. maddesinde sayılan müstakil bir veri tabanı niteliğinde bulunmadığının bilirkişi raporundan anlaşılmasına göre, taraf vekillerinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Mahkemece, karşı dava dilekçesinde veri tabanı ve eser sahipliği iddiası da ileri sürüldüğü gerekçesiyle yapılan hukuki niteleme sonucunda; karşı davanın davacılarından …’ın başkanlığında nitelikli bir ekip çalışması ile hazırlanan 24 ana bölüm ve 419 alt bölümden oluşan 17 sayfalık metinde yer alan ve orijinal vasıflı tıbbi bilgileri içeren verilerin; asıl davanın davacılarından … İnternet şirketi tarafından teknik olarak FSEK 6/11. maddesi anlamında veri tabanı uygulama programı halinde getirildiği ve FSEK 9. maddesi uyarınca da adı geçenlerin söz konusu veri tabanı üzerinde iştirak halinde eser sahibi oldukları sonucuna varılmıştır.
Ancak, gerek asıl gerekse de karşı davanın taraflarınca açılan davalarda iştirak halinde ya da ortak eser sahipliğine dair bir iddia, savunma ya da talep bulunmayıp, her iki tarafça da kendi meydana getirdikleri fikri ürünlerin eser olduğu ve eser üzerinde kendilerinin eser ve hak sahipliği sıfatına haiz olduklarını ileri sürmüşlerdir. 1086 Sayılı HUMK 76. maddesi (6100 Sayılı HMK 33) uyarınca hukuki niteleme hakime ait ise de aynı Kanunun 74. (HMK 26) maddesine göre de hakim talep edilenden fazlasına ya da talepten başka bir şeye karar veremez.
Bu nedenle, asıl davada davacı-karşı davalı tarafça meydana getirildiği ileri sürülen bilgisayar programı nedeniyle haksız tecavüzün men’inin istendiği, karşı davada da davalı-karşı davacıların 17 sayfalık çalışma metnine dayalı eser ve mali hak sahipliği iddia ederek, kendilerinden izinsiz kullanıldığı gerekçesiyle telif haklarına tecavüzün ref ve men’i ile tazminat talep ettikleri, her iki davada da söz konusu fikri ürünler üzerinde iştirak halinde ya da müşterek eser sahipliğine dair bir talepte bulunulmadığı halde, mahkemece bilirkişi raporundaki tıbbi bilgi ve verilerin de yer aldığı belirtilen “veri tabanı vasfındaki bilgisayar programı” üzerinde taraflardan … İnternet şirketi ile Mehmet…’ın iştirak halinde eser sahibi olduklarının tespitine şeklinde karar verilmesi doğru görülmemiş kararın asıl ve karşı dava bakımından temyiz eden tüm taraflar yararına bozulması gerekmiştir.
3- Öte yandan, mahkemece karşı dava bakımından dava konusu 17 sayfalık tıbbi bilgi ve verilerin bulunduğu çalışma metninin başlı başına bir veri tabanı olmadığı, anılan metnin karşı davanın davacıları olan tıp doktorları tarafından oluşturulan özgün bir çalışma olmasına rağmen bu özgünlüğün de FSEK 2. maddesi anlamında eser vasfına ulaşmadığı kabul edilmiştir. Bilirkişi heyeti raporunda da karşı davada dayanılan söz konusu 17 sayfalık çalışma metninin bir veri tabanı niteliğinde olmadığı mütalaa edilmekle birlikte, anılan metnin FSEK 2/1.maddesine göre ilim ve edebiyat eseri vasfındaki bir bilimsel çalışma olup olmadığı hususunda bir görüş ve değerlendirmede bulunulmamıştır. Bu durumda, karşı davada dayanılan tıbbi bilgi ve verilerin yer aldığı 17 sayfalık çalışma metninin FSEK 1/B ve 2/1. maddesine göre bilimsel eser sayılıp sayılmayacağı hususu; Dairemizin yerleşik kararlarında da açıklandığı üzere özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği halde, bu hususta bilirkişi heyetinden görüş alınmaksızın anılan metnin FSEK 2. maddesinde sayılan eser kapsamına girmediğine dair mahkemenin eksik incelemeye dayalı olan kabulü de doğru görülmemiştir.
O halde, uyuşmazlık konusu tıbbi bilgi ve verilerin yer aldığı 17 sayfalık çalışma metninin ilim ve edebiyat eseri vasfında olup olmadığı hususunda bilirkişi heyetinden ek rapor alınarak, karşı davada davacıların hukuki durumlarının belirlenmesi ve asıl ve karşı davada ileri sürülen hususların bu çerçevede değerlendirilmesi, şayet karşı davacıların dayandığı 17 sayfalık metninin FSEK 2/1. maddesine göre bilimsel eser olmadığının anlaşılması halinde de uyuşmazlıkta haksız rekabet hükümlerinin uygulama yeri bulunup bulunmadığının tartışılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmesi isabetli olmayıp kararın karşı davacılar yararına bozulması gerekmiştir.
4- Mahkemece, karşı davada uyuşmazlık konusu veri tabanı uygulama programının iştirak halindeki eser sahiplerinden birisinin de asıl davanın davacılarından …Tic. Ltd. Şti. olduğu kabul edilmiştir. Oysa, FSEK 1/B-b ve 8. maddesi uyarınca eser sahibi eseri meydana getiren gerçek kişidir. Zira, tüzel kişilerin yaratıcı faaliyetlerinden söz edilemeyeceğinden gerçek kişi dışındaki tüzel kişilerin eser üzerinde ancak mali hak sahipliği sözkonusu olabilecektir. Nitekim FSEK 18. maddesi de bu sonucu doğrulamaktadır. Bu nedenle mahkemenin karşı davada adı geçen şirketin eser sahibi olduğuna dair kabulü isabetli olmadığından kararın karşı davaya ilişkin olarak temyiz eden davalı-karşı davacılar yararına bozulması gerekmiştir.
5- Yukarıda (4) nolu bentte açıklanan gerekçe itibariyle de, asıl davanın davacısı …’in aktif dava ehliyeti bulunmadığından bahisle bu davacı bakımından asıl davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş asıl davaya ilişkin kararın davacı … yararına bozulması gerekmiştir.
6- Karşı davanın davacıları … ve … hakkındaki dava nın da reddine karar verilmiş ise de, yukarıda (1) nolu bentte açıklandığı üzere adı geçen davacıların karşı davanın diğer davacısı … ile birlikte meydana getirdikleri iddia edilen dava konusu 24 ana ve 419 alt bölümden oluşan 17 sayfalık tıbbi bilgi ve verilerin yer aldığı çalışma metninin FSEK 2/1. maddesi anlamında ilim ve edebiyat eseri olup olmadığı ve bu çalışma üzerinde bu kişilerin hak sahipliği belirlenmeksizin yazılı gerekçe ile bu kişilerin açtıkları karşı davanın reddine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
7- Bozma sebep ve şekline göre de taraf vekillerinin tazmainata yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile asıl ve karşı davada verilen kararın tüm taraflar yararına BOZULMASINA, (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile karşı davaya ilişkin kararın davalı-karşı davacılar yararına BOZULMASINA, (5) nolu bentte açıklanan nedenlerle asıl davaya ilişkin kararın temyiz eden asıl davanın davacısı … yararına BOZULMASINA, (6) nolu bentte açıklanan nedenlerle karşı davaya ilişkin kararın temyiz eden davalı-karşı davacılar … ve … yararına BOZULMASINA, (7) nolu bentte açıklanan nedenlerle de taraf vekillerinin tazminata yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 25.04.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.” Şeklindeki bozma ilamı usul ve yasaya uygun görüldüğünden BOZMA ilamına uyularak bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
BOZMA SONRASINDAKİ YARGILAMA SAFAHATI
Bozma sonrasında alınan bilirkişi raporlarında özetle;
Bilirkişiler …, …, … tarafından düzenlenen 16.10.2017 tarihli raporda özetle; Dosyada mübrez 24 ana ve 419 aft bölümden oluşan 17 sayfalık tıbbi bilgi ve veriler incelendiğinde şeker hastalığı ile ilgili olarak hastanın hastalık ve tedavi bilgileri, hastanın laboratuar tahil bilgilerinin kağıda döküldüğü metin formatında içerikler olduğu ve bu alanda sıkça kullanılan …, …,…, … gibi programlarda kullanılan içerik ve başlıkları içerdiği sistematiksel, içeriksel ve Üslupsal olarak herhangi bir hususiyet taşımadığı bu nedenle FSEK 2/1 anlamında ilim ve edebiyat eseri vasfının bulunmadığı, 24 ana ve 419 alt bölümden oluşan 17 sayfalık tıbbi bilgi ve verilerin haksız rekabet hükümleri çerçevesinde korunmasının mümkün olabileceği, Dosyada mübrez bilgi belgeler, mail yazışmaları,tarafların beyan dilekçeleri ile tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde … isimli veri tabanı uygulama programını koordine edenin, meydana getirilmesine katkı sunanın davacı/karşı davalı … olduğu, bu koordinasyonu davacı/karşı davalı şirket adına, şirket faaliyetleri çerçevesinde yaptığı …’in … isimli veri tabanı uygulama programının eser sahibi olduğu, davacı karşı davalı şirketin ise FSEK 18 hükmü çerçevesinde proğramın mali hak sahibi olduğu, Dosyada mübrez bilgi belgeler, mail yazışmaları, tarafların beyan dilekçeleri ile tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde, 17 sayfalık tıbbi bilgi ve verilerin yer aldığı çalışma metninin davalı/karşı davacı … koordinatörlüğünde … ve …’in katkıları ile birlikte oluşturulduğu, dosya kapsamında bu metnin içeriğe sunulan katkının ne kadarının hangi davalı tarafça oluşturulduğu yönünde bir bilgi bulunmadığından …, … ve …’in 17 sayfalık tıbbi bilgi ve verilerin yer aldığı çalışma metninin birlikte hak sahibi oldukları, … veri tabanı sistemine sponsor olan …Ltd şti’nin … hitaben yazdığı, davacı/karşı davalı … şirketi ile yapılan sponsorlu sözleşmesi kapsamında projede koordinatör ve koordinatör yardımcısı olarak yer alan davalılardan … ve …’a verilmek üzere davacı … şirketine 14.000 usd ödemenin verildiği şeklindeki yazı imzasız olduğundan bu hususun dava dışı ….Ltd Şti’nden sorularak teyit edilmesi ve doğruluğunun teyidi halinde Dosyada mübrez …tarihli … 26 Noterliğinde … yevmiye nosu ile düzenlenen hibe sözleşmesi ile davalı/karşı davacılardan Mehmet …’ın “… Hasta Muayene Tetkik İzlem ve Tedavi Programı’na ilişkin tüm hakları bilabedel diğer davalı/karşı davacı … hibe ettiği görülmekle olup, maddi tazminatında mali hak sahibi olan … şirketi tarafından davalı/karşı davacılardan … ile … ve …’e verilmesinin gerektiğini bildirmişlerdir.
Bilirkişiler …, …,…tarafından düzenlenen 8.5.2018 tarihli EK raporlarında özetle;kök rapordaki görüşlerini tekrar etmişlerdir.
Bilirkişiler …,…, … tarafından düzenlenen 12.7.2019 tarihli raporlarında özetle; Davaya konu tıbbi bilgi ve verilerin ver aldığı 17 sayfalık çalışma metninin FSEK 1/B ve 2/1. maddesine göre ilim ve edebiyat eseri niteliğinde olduğunu bildirmişlerdir.
Bilirkişiler …, …, … tarafından düzenlenen 5.1.2021 tarihli raporlarında özetle: Dava dosyası içinde eklenmiş belgeler de bahsedilen 24 Ana bölüm ve 414 altbölümden oluşmakta olan “… Hasta Muayene Tetkik İzlem ve Tedavi Programı” bilgisayar programlama dili üzerinden bakıldığında bir bilgisayar programı olmadığı, dosyaya sunulan 24 Ana bölüm ve 414 altbölümden oluşmakta denilen liste, şeker hastası tanımı ile ilgili hastanın geçmiş hastalık ve tedavi bilgileri, hastalıkla ilgili tıbbı laboratuvar tahlil tip bilgilerinin yapısal biçimde sunumunu içermekte olduğunu, Şüphesiz bunların şeker hastalığını tespit ve tedavisinde kullanılması öngörülen bilgiler olduğunu, bu bilgilere konu ile ilgili kaynaklardan ulaşmanın mümkün olduğunu,bu bilgilerin ışığında bilişimci veri tabanı analisti bu bilgilere göre web uygulamasında kullanılacak veri tabanına ait tabloların yapılanmasını oluşturduğunu, ancak söz konusu bu (dosyaya sunulan bu 24 Ana bölüm ve 414 altbölüm) bilgilerin kendi içinde özgün yapılanması olmakla birlikte çoğu tıbbı kaynaklardan elde edilebilecek bilgilerden olduğunu, diğer yandan, davalı-karşı davacının dava konusu programın geliştirilmesi sürecinde danışman olarak çalıştıkları (her iki tarafından da kabul edilmekte) göz önüne alındığında,davacı-karşı davalı tarafın geliştirdiği bu programda davalı-karşı davacının sunduğu bu bilgiyi kullanması söz konusu bu danışmanlığın bir neticesi olarak görülebileceğini, Davacı-karşı davalı danışmanlık hizmeti karşılığında diyabet hastalarına ilişkin değerlendirme şemasına ilişkin bilgileri sağladığını,ancak söz konusu bilgiler alanında uzman hekimler tarafından da oluşturulabilecek bilgiler niteliğinde olduğunu, Söz konusu veri tabanı yapısının oluşumu üzerine dünyada benzerlerinin olduğu göz önüne alınırsa eser değerlendirmesi yapılmasını sağlayacak özellikleri görmenin mümkün bulunmadığını,raporda belirtildiği gibi “….” markasının tescil edildiğini, Bilgisayar programlarının oluşturulmasının farklı bir emeği, çabayı, sonucu ve dolayısı ile eseri oluşturduğunu, belirtilen ana ve alt başlıkların davacıya verilmiş olduğu kabul edilse bile, ortaya çıkan sonuç ve fonksiyonu tamamen farklı bir eseri tanımlayacağını, Bu nedenle fikir ve sanat eserleri kanununda bilgisayar programları ve hazırlık tasarımlarının ayrıca korunduğunu, Bilgisayar programlarının bilgisayar programlama dilleri kullanılarak tanımlandığı ve ifade bulduğunu, Davalı taraf iddialarında “orijinal” ve kendilerine ait bir veri tabanını davacıya “metin” olarak verdiğini ifade ettiklerini, davalı tarafın sözünü ettiği 24 ana bölüm ve 414 altbölüm başlıklarının dava dosyasında sadece bir metin olduğunu ve bu haliyle bilgisayarda kullanılabilecek şekilde yapılandırılmış bir veri tabanını ifade etmediklerini, Dolayısıyla davalının verdiğini iddia ettiği metnin FSEK kapsamında eser olmadığını, İnternet üzerinden detaylı ve uzun araştırmalar yapıldığı zaman da, dosya sunulan bu (24 Ana bölüm ve 414 altbölüm) bilgilerin kendi içinde özgün yapılanması olmakla birlikte çoğu tıbbı kaynaklardan elde edilebilecek bilgilerden olduğunu ve bilişim anlamında dava konusu web sistemi uygulamasının kullanılabilir veri tabanı olacak yapıda bulunmadığını, Davalıların danışman sıfatı ile söz konusu web sisteminde katkı sağladığının anlaşıldığını,ancak söz konusu danışmanlığın, veri organizasyon yapısını oluşturacak nitelikte olmadığı, orijinal olmadığı, hususiyet taşımadığını, bilgisayar programının bu veri temelinin işlenmesi sonucu oluşturulmadığı, bilgisayar programının eser niteliğinde olduğu ve hak sahipliğinin davacı …’e ait olduğu, davacıların açık kabulü ile mali hakların diğer davacı … Şirketine ait olduğu kanaatine ulaşıldığını, rapordaki teknik incelemede veri yapısı üzerinde davalı(karşı davacıların) sağladığı bir orijinalliğin olmadığının tespit edildiğini,her ne kadar davalı(karşıdavacıların) iddiaları veri tabanının eser sayılması için orijinal olmasının yeterli olduğu şeklinde olsa da, bir eserdeki orijinallik tamamen yeni olması değil, eserin meydana getirilişinde sahibinin kattığı hususiyette aranacağından Ancak dosyada yapılan değerlendirmede, bir diyabet hastasının takibinin nasıl ve ne şekilde yapılması gerektiğine ilişkin sadece başlıklardan oluşan akış şemasının orijinal olmadığı, diğer bir deyişle oluşturulmasının sahibinin hususiyetinin katılmadığı, dolayısıyla da eser niteliğine sahip olmadığının heyetlerince tespit edildiğini, teknik incelemeler de hastaların bilgilerinin derlenmesi, hastaların takibinin bilgisayar programı üzerinden sağlanması fikri de orijinal bir fikir olmayıp, bu yöndeki fikrin eser niteliği sağlayacak şekilde metne aktarılmasının söz konusu olmadığını, heyetin diğer bilirkişi raporu ile aynı olarak; bilgisayar programının FSEK kapsamında eser olduğunu, eserin manevi haklarının davacı(karşı davalı) …’e, mali haklarının diğer davacı(karşı davalı) … Ltd. Şti. ait olduğu, davalı(karşı davacılar) tarafından hazırlanan veri organizasyon şemasının eser niteliğinde olmadığı ve bilgisayar programının bu metnin işlenmesi neticesinde oluşturulmadığı sonuç ve kanaatine ulaştıklarını, söz konusu bilgilerin herkes tarafından ulaşılabilir olduğunu , bu kapsamda davalı(karşı davacıların) iş ürünü olarak değerlendirilemeyeceğini netice olarak;Davalılar tarafından yazılı hale getirilen ve bilgisayar programının temelini oluşturduğu iddia edilen metnin sahibinin hususiyetini taşımadığı bu kapsamda eser olmadığı, Söz konusu veri organizasyon yapısının iş ürünü olmadığı,Veri organizasyon yapısının bilgisayar programının temelini oluşturmaya elverişli olmadığı, bilgisayar programının bu veri organizasyon yapısından farklı olduğu ve işlenmesi suretiyle oluşturulmadığı, Bilgisayar programının bağımsız bir eser olduğu, bu kapsamda manevi haklarının davacılardan …’e, mali haklarının ise diğer davacı … Ltd, Şti.’ne ait olduğunu bildirmişlerdir.
Bilirkişiler …, …, …, …tarafından düzenlenen 12.10..2021 tarihli raporlarında özetle ;FSEK m. 2/1’de her biçim altında ifade edilen bilgisayar programları ve bir sonraki aşamada program sonucu doğurması koşuluyla bunların hazırlık tasarımlarının ilim ve edebiyat eseri olarak korunduğu, uyuşmazlığa konu … yazılımının da her biçim altında ifade edilen bilgisayar programları ifadesi kapsamına girdiği, işbu yazılım eser/manevi hak sahibinin davacı/karşı davalılardan …’e mali hak sahibinin ise davacı/karşı davalılardan … Ltd. Şti. olduğu,işbu yazılımın veri tabanının FSEK m. 6/1, b. 11 kapsamında işlenme eser olarak korunduğu, davalı/karşı davacılar tarafından oluşturulan uyuşmazlık konusu 24 ana bölüm 414 alt bölümden oluşan 17 sayfalık dokümanın veri tabanı niteliğinde olamayacağı, FSEK m. 2 kapsamında ilim ve edebiyat eseri olarak da korunamayacağı fakat veri tabanımın oluşumunda kullanılmış bir çalışma niteliğini haiz olduğu, veri tabanının davacı/karşı davalılardan …’in ve davalı/karşı davacılardan … ve davalı/karşı davacı gerçek kişilerden oluşan ekibinin katkılarıyla oluşturulduğu, bu katkıların bağımsız olarak eserden ayrılamaz nitelikte olduğu, bahsedilen kişilerin veri tabanı üzerinde iştirak halinde eser birliğinin ortakları olduğu, bu birliğe adi ortaklık kurallarının uygulanacağı hükmü doğrultusunda kural olarak tek başlarına eser üzerinde tasarrufta bulunamayacakları, Mahkeme’nin iştirak halinde eser sahipliğini kabul etmediği durumda işbu 17 sayfalık metnin iş ürünü olarak kabul edilip TTK m. 55/1-c hükmünce korunamayacağı, zira işbu metnin herkes tarafından bilinebilecek nitelikte bir ürün olduğu, somut olayda davalı/karşı davacıların veri tabanı üzerinde eser sahipliğinin belirtilmemesinin FSEK m. 15 kapsamında korunan manevi haklardan olan adın belirtilmesi hakkına tecavüz teşkil ettiği, aynı şekilde davalı/karşı davacıların hazırladıkları diğer davalı/karşı davacı olan …’na davacı/karşı davalı … Sevinçin izni olmaksızın devretmenin de iştirak birliği ortaklarının kararlarını birlikte alma zorunluluğuna aykırılık teşkil ettiği, bu anlamda tecavüz oluşturduğu, davalı/karşı davacının FSEK Ek 8. maddenin ihlal edildiği iddialarının kabul edilemeyeceği zira davalı/karşı davacıların veri tabanı yapımcısı olarak sayılamayacağı, aynı şekilde davacı/karşı davalının tescilli … markasına haksız tecavüz yapıldığı iddialarının da kabul edilemeyeceği, zira somut olayda bu tecavüzü kanıtlar nitelikte bir delil olmadığı, asıl dava bakımından veri tabanını oluşturan içeriğin bir kısmının davacı/karşı davalının haberi olmadan davalı/karşı davacılardan …’na devredilmesinin eser sahipliği haklarına tecavüz oluşturduğu, karşı dava bakımından …’nın 17 sayfalık metnin -eser sahipliği çerçevesinde-mali hak sahibi olamayacağı, zira bu metnin FSEK kapsamında bağımsız olarak eser kabul edilemeyeceği, aynı şekilde veri tabanı içeriğini oluşturan 17 sayfalık metnin devrinin hukuka uygun şekille yapılmadığından bahisle de mali hak sahibi olamayacağı, dolayısıyla lehine manevi tazminata hükmedilemeyeceği, diğer davalı/karşı davacılar bakımından eser üzerinde ismin belirtilmemesi ile manevi haklara tecavüzün oluştuğu, bu anlamda tazminata hak kazandıkları, aynı şekilde veri tabanı üzerinde eser sahipliklerinin belirtilmemesinin yanıltıcı beyan ve açıklamalarda bulunma kapsamına girdiği, bu anlamda haksız rekabet teşkil ettiği, ne var ki özel hüküm-genel hüküm ilkesi gereği somut olayda özel düzenleme niteliğini haiz FSEK’in esas alınmasının gerektiği, maddi tazminat konusundaki takdirin mahkemeye ait olduğunu bildirmişlerdir.
Bilirkişiler …, …,…, …tarafından düzenlenen 31.8.2022 tarihli EK raporlarında özetle ; Davalı/karşı davacı tarafça derlenen 24 ana 414 alt bölümden oluşan 17 sayfalık belgenin tek başına eser vasfını haiz olmadığı, 24 ana 414 alt bölümden oluşan, davalı/karşı davacı yan tarafından hazırlanan 17 sayfalık doküman her ne kadar tek başına FSEK kapsamında eser sayılmayacaksa da bu dokümanların dava konusu “…” adlı yazılımın- veri tabanının oluşturulmasında eser sahipliğini sağlayacak derecede katkı sunmasından dolayı, bunu meydana getiren davalı/karşı davacılar …, … ve … ile davacı/karşı davalı …’in “…” adlı yazılımın- veri tabanının üzerinde iştirak halinde eser sahibi oldukları, İştirak halinde eser sahipliği sebebiyle var olan birliğe adi ortaklığa dair hükümlerin uygun düştükleri ölçüde kıyasen uygulanacağı, adi ortaklık hükümleri uyarınca birlik üyelerinin kural olarak eser üzerinde münferiden tasarrufta bulunma yetkilerinin olmadığı, Davacı/karşı davalı tarafından davalı/karşı davacıların yayımda eser sahipliğinin belirtilmemiş olmasının FSEK m.15 kapsamında korunan manevi haklardan olan adın belirtilmesi hakkına tecavüz teşkil ettiği, bu kapsamda davalı/karşı davacıların tecavüz teşkil eden eylemler sebebiyle tazminata hak kazandığı, bunun yanında davalı/karşı davacı gerçek kişilerin eser üzerindeki mali haklarını davacı/karşı davalı …’in onayı olmaksızın diğer davalı/karşı davacı …’na devretmesinin de adi ortaklık hükümleri uyarınca birlik Üyelerinin birlikte hareket etme yükümlülüğüne ve her bir birlik üyesinin eser üzerindeki tasarruflara dair sahip olduğu söz hakkına tecavüz teşkil eder nitelikte olduğu, bu yönden de Davacı/karşı davalının tecavüz teşkil eden eylemler sebebiyle tazminata hak kazandığı, bu tazminatların miktarının belirlenmesi noktasında takdirin Mahkeme’ye ait olduğu, Sayın Mahkeme’nin iştirak halinde eser sahipliği hususunda farklı kanaatte olması durumunda, 17 sayfalık dokümanın iş ürünü olarak da nitelendirilemeyeceği ve TTK m.54. madde çerçevesinde korunamayacağı ,sonuç olarak; kök rapordaki görüşlerden ayrılmayı gerektirir bir durumun bulunmadığını bildirmişlerdir.
… VERİ TABANININ ESER SAHİPLİĞİNİN ve 17 SAYFALIK ÇALIŞMA METNİNİN ESER SAHİPLİĞİNİN İNCELENMESİ
Veri tabanı, belli bir sistem veya metod dahilinde düzenlenmiş elektronik, mekanik veya herhangi bir vasıta ile erişilmesi mümkün eserlerden, verilerden veya diğer materyallerden oluşan derlemeler ve koleksiyonlar için kullanılan bir kavramdır. AB müktesebatında “eser” niteliğinde olmayan veri tabanları bağımsız ve sui generis hak kategorisi ile korunurken, ülkemizde bu koruma sadece 5846 sayılı FSEK çerçevesinde sağlanmaktadır.
FSEK 6/11. Maddesinde yer alan “Belli bir maksada göre ve hususi bir plan dahilinde verilerin ve materyallerin seçilip derlenmesi sonucu ortaya çıkan ve bir araç ile okunabilir veya diğer biçimdeki veri tabanları (Ancak, burada sağlanan koruma, veri tabanı içinde bulunan veri ve materyalin korunması için genişletilemez)” düzenlemesi uyarınca, bu niteliği haiz veri tabanlarının FSEK anlamında aynen bir “eser” gibi korunması gerekmektedir. Bu tür eserlerde temel amaç emeğin ve yatırımların korunması olup, FSEK 1/B maddesi anlamında “sahibinin hususiyetini taşıma” şartı aranmamaktadır. Bununla birlikte FSEK Ek-8. Maddesinde yer alan düzenleme uyarınca da, eser niteliğini haiz olmayan diğer veri tabanları aleniyetten itibaren 15 yıl süreyle korunmaktadır. Yatırımcı veri tabanı yapımcısı bu hakkına dayanarak, veri tabanının içeriğinin önemli bir kısmının veya tamamının her hangi bir araçla herhangi bir şekilde sürekli veya geçici olarak başka ortama aktarılması ve veri tabanının herhangi bir yolla dağıtılması, satılması, kiralanması veya umuma iletilmesini önleme hakkına sahiptir. Eser koruması niteliğinde olmayan veri tabanlarının haksız rekabet kuralları çerçevesinde korunması gerekir.
Bir veri tabanının hangi hallerde FSEK anlamında eser koruması, hangi hallerde haksız rekabet korumasını gerektirdiği hususunda oluşacak tereddütleri gidermek için belirli kıstasların kabulü gerekir. Buna göre bir veri tabanının eser olarak korunabilmesi için, “sahibinin hususiyetini taşıma” anlamında bir özelliğe sahip olması gerekmese bile, önceki veri tabanlarına göre belirli bir ölçüde orjinallik (özgünlük) içermesi, belirli konularda oluşan bilgi ihtiyacını karşılama konusunda, ihtiyaç duyulan verilerin; alfabetik, kronolojik veya başka bir mantık silsilesi içerisinde veri tabanı dizgesine yerleştirilmesi, aranıldığında kolaylıkla bu bilgilere ulaşabilmesini sağlayacak nitelikte olması gerekir.
BOZMA ÖNCESİNDE ALINAN…, … ve …’den oluşan heyet tarafından düzenlenen 18/03/2011 havale tarihli raporda; dava konusu web sitesine ilişkin program ve bu programın kullandığı veri tabanı yapısı gereği doğrudan hasta tedavisine yönelik olmayıp, doktor hasta ilişkisinde uygun bir bilişim alt yapısı kullanılmasına olanak sağlayan bir sistem olduğu ve tıbbi anlama gelebilecek bir tedavi yöntemi bildiriminin web sitesi tarafından otomatik olarak yapılmasının mümkün olmadığı, ayrıca karşı davacıların verdikleri 24 ana bölüm ve 414 alt bölüm başlıklı belgenin teknik bir formatta olmadığı, metin olarak bulunduğu, veri tabanı ihtiva etmediği, davalı karşı davacı yanın dava konusu programın geliştirilmesi sürecinde danışman olarak çalışmış oldukları göz önüne alındığında, tıbbi içerikli bilgiyi kullanmanın danışmanlığın bir neticesi olarak görülebileceği, dava konusu veri tabanı yapısının yazılı bir formunda ifadelerden oluşması sebebiyle FSEK kapsamında bir eser olarak değerlendirilebileceği, … markasıyla ilgili tescilden doğan haklara tecavüz iddiasının yerinde olmadığı. Bunu kanıtlayacak delillerin bulunmadığı yolunda görüş beyan etmişlerdir.
Bozma sonrasında alınan Bilirkişiler …, …, … tarafından düzenlenen 16.10.2017 tarihli rapor ve ek rapor ile Bilirkişiler …, …, … tarafından düzenlenen 5.1.2021 tarihli raporlar keza Bilirkişiler …, …,…, …tarafından düzenlenen kök ve 31.8.2022 tarihli EK raporlar kapsamı bilimsel olarak hazırlandığından mahkememizce hükme esas alınmış bozma sonrasında bu bilirkişilerce bozma ilamı kapsamında yapılan incelemede 24 ana 414 alt bölümden oluşan 17 sayfalık belgenin tek başına eser vasfını haiz olmadığı belirlenmiştir. Bilirkişiler …,…, … tarafından düzenlenen 12.7.2019 tarihli rapor ise bilimsellikten uzak olup, yasa maddelerinin rapora yazılması, dr bilirkişilerin hayat özetlerini anlatan tarzda mahkemeye hiçbir şekilde yol göstermeyecek tarzda ve ne şekilde 17 sayfalık çalışma metninin eser olduğunu açıklamaya elverişli nitelikte bulunmadığından bilimsellikten uzak olarak ve özensiz olarak hazırlandığından mahkememizce hükme esas alınmamıştır.
MAHKEMEMİZİN KABULÜ:
Somut olayda gerek bozma öncesi alınan raporlar,gerekse bozma sonrasında alınan raporlar kapsamına göre ; FSEK m. 2/1’de her biçim altında ifade edilen bilgisayar programları ve bir sonraki aşamada program sonucu doğurması koşuluyla bunların hazırlık tasarımlarının ilim ve edebiyat eseri olarak korunduğu, uyuşmazlığa konu … yazılımının da her biçim altında ifade edilen bilgisayar programları ifadesi kapsamına girdiği, işbu yazılım eser/manevi hak sahibinin davacı/karşı davalılardan …’e mali hak sahibinin ise davacı/karşı davalılardan … Tic. Ltd. Şti. olduğu tüm bilirkişi raporları ile sabittir.
Ancak somut olayda bozma ilamı kapsamına göre 24 ana 414 alt bölümden oluşan 17 sayfalık belgenin tek başına eser vasfını haiz olup olmadığı, hususunun da tartışılması gereklidir.
FSEK’nin 2. maddesinde ilim ve edebiyat eserleri olarak ifade edilen kategori; herhangi bir şekilde dil ile ifade edilen, herhangi bir dilde ve herhangi bir ifade aracı (söz, yazı, rakam, şekil, çizgi veya simgeler) ile ortaya konulan eserleri içine alır. Bütün bilim ve sanat dallarına (spor, müzik, güzel sanatlar, fen bilimleri, matematik, tıp, vb.) ait eserler bu ifade araçları ile ortaya konulmak şartıyla bir ilim ve edebiyat eseri sayılır. O hâlde bilimsel eserler hususiyet şartını sağladıkları takdirde FSEK’nin 2. maddesi kapsamında korunacaklardır.
Bilimsel eserlerde hususiyet muhtevadan ziyade ifade şeklindedir. Eserin özünü oluşturan muhteva çoğu zaman uzun deney ve gözlemler sonucu elde edilir. Başka bir deyişle bilimsel eserlerin muhtevası oluşturulurken aynı alanda daha önce yapılan bilimsel çalışmalardan ve uzun süreli deney ve gözlemlerden büyük ölçüde yararlanılır. Bilimin ortaya koyduğu bulgular üzerinde kural olarak mülkiyet hakkı söz konusu değildir. Zira bunlar insanlığın ortak malı sayılır. Bu nedenle bilimsel eserlerde hususiyet tayini yapılırken içerikten çok şekle bakılır. Bilimsel eserlerde şekil ise; olguların, tabloların, formüllerin, sonuçların, düşüncelerin açıklanışı, yorumlanışı, sunuluşu yani bunların ifade ediliş biçiminde oluşur (Ateş, Mustafa: Fikrî Hukukta Eser, Ankara, 2007, s. 132). Başka bir deyişle bilimsel eserlerde korumanın kapsamını yorum ve düşüncelerin açıklanış şekli, stili ve dilin kullanışı gibi unsurlar teşkil eder. Bununla birlikte bilimsel eserde yer alan resim, şekil, tablo, grafik ve şema gibi unsurlar hususiyet taşımaları kaydıyla eserin ayrılmaz parçası sayılır ve eser kapsamında korunur.
Bilimsel eserlerdeki fikir, düşünce, teori, formül ve yöntemler bilimin gelişmesine engel olacağı endişesi nedeniyle koruma kapsamında yer almazlar. Gerçekten de bu endişeden dolayı Türkiye’nin de taraf olduğu hem Ticaretle Bağlantılı Fikrî Mülkiyet Hakları Anlaşması’nda (TRIPS) hem de Dünya Fikrî Mülkiyet Örgütünde (WIPO) korumanın “fikirleri, usulleri, işletme yöntemlerini veya matematiksel kavramları içermediği, sadece düşünceyi ifade biçimini kapsayacağı” hükme bağlanmıştır. Ancak fikri hukuk koruması dışında tutulan söz konusu unsurlar gerekli şartların varlığı hâlinde genel hükümler kapsamında korunabilmektedir.
Tıp alanındaki bilimsel eserlerde genellikle sonuçlar ve çıktılar önemli olduğundan hususiyet incelemesinin bu noktalarda yapılması gerekir. Örneğin bir ilacın etkisini ortaya koyan çalışmada hususiyet bu etkinin yorumlanarak ortaya konulmasında görülür (Bozgeyik, Hayri: Fikir ve Sanat Eserlerinde Hususiyet, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, C. XXV, S. 3, 2009, s. 194).
Dosyada somut uyuşmazlığa konu olan davalı/karşı davacı gerçek kişiler tarafından YAZILIM’a sunulduğu iddia olunan 17 sayfalık dokümanın bilirkişi raporları kapsamına göre Yazılım Geliştirme Yaşam Döngüsünün ilk adımı durumundaki “araştırma” evresinde, Ileriki mantıksal veri modeli tasarımında girdi olarak kullanılmak üzere, YAZILIM’ın etkileşimde bulunacağı varlıklar ve varlıkların sahip olması gereken özellikleri bir liste halinde içerdiğinin anlaşıldığı, anılan içeriklerin bir sır olmayıp alandaki diğer uzmanlar ve/veya sağlık çalışanlarınca da bilindiğinin, alan kaynaklarında geçtiğinin, raporlarda da ifade olunduğu üzere araştırma yöntemleri kullanılmak suretiyle bilişim alanında görev alan sistem analistlerince temin edilebileceğinin anlaşıldığı, dolayısıyla bu yönüyle emek sonucu üretilmiş bir İş olmakla, müellifinin hususiyetini barındıran ve emsalsiz özgünlük içeren nitelikte bir çalışma olmadığı , 2010’lu yıllardan itibaren tıbbi veri toplama yeteneğine sahip ve halen gelişim sürecinde olan, akıllı saat ve bileklik, akılli ölçüm aletleri gibi giyilebilir/kişisel kullanıma mahsus teknolojilerle sağlanan verilerle beslenebilen yeni nesil uygulamaların da geliştirilmekte olduğu, aynı alanda geliştirilmiş yazılımlarının ana kaidece benzerlikten karşılanmakla; içeriksel ve üslupsal bir hususiyet taşımamasından dolayı FSEK kapsamında eser olmadığı, dava konusu “…” isimli eser üzerindeki hak sahipliği hususunun incelenmesinde ise; FSEK m.1/B-g’ye göre bilgisayar programı “bir bilgisayar sisteminin özel bir işlem veya görev yapmasını sağlayacak bir şekilde düzene konulmuş bilgisayar emir dizgesini ve bu emir dizgesinin oluşum ve gelişimini sağlayacak hazırlık çalışmaları” dır. FSEK m.2/1 de “her biçim altında ifade edilen bilgisayar programları ve bir sonraki aşamada program sonucu doğurması koşuluyla bunların hazırlık tasarımları”nın ilim ve edebiyat eseri olarak korunacağını düzenlemektedir. Bu kanuni düzenlemelere ilave olarak 12.10.2021 tarihli bilirkişilerin raporları kapsamına göre , dava konusu “…”” yazılımı/veri tabanının eser niteliğine haiz olduğu ve FSEK kapsamında öngörülen korumalardan yararlanacağı, mali hakların …Ltd.Şti’ne ait olduğu anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere iştirak halinde eser sahipliği ise ; birden fazla kimsenin katılımı yani esere yaratıcı fikri emekleriyle hususiyet kazandıran şahısların eseri birlikte yaratması suretiyle meydana getirmesidir ve bu eser üzerinde hak sahipliği, onu ortaya koyan kişilerden oluşan birliğe aittir. Bilirkişilerin kök ve ek raporlarında da işaret edildiği üzere“…” adlı yazılımın- veri tabanının oluşturulmasında 24 ana 414 alt bölümden oluşan, 17 sayfalık dokümandan faydalanılmışsada
17 sayfalık belge özel bir hususiyet taşımadığı ve tek başına FSEK kapsamında eser olarak korunmasa da; katkı sunmasından dolayı, bunu meydana getiren davalı/karşı davacılar …, … ve … ile davacı/karşı davalı … ‘in katkılarının iş ürünü sahibi olarak korunacakları bilinmektedir . 24 ana ve 419 alt bölümden oluşan 17 sayfalık tıbbi bilgi ve verilerin haksız rekabet hükümleri çerçevesinde “iş ürünü” olarak korunmasının mümkün olduğu yönündeki 8.5.2018 tarihli bilirkişiler …, …ve …’ın raporları mahkememizce yerinde görülmüş olup, haksız rekabet oluşmayacağına ilişkin son rapor ise hukuki açıdan yerinde görülmemiş olup, haksız rekabet nitelik itibarıyla hukuki bir değerlendirme gerektirdiğinden ve mahkememizce karşı davada haksız rekabet taleplerinin yerinde olduğu gözetilerek haksız rakabetin tespiti ve men’ine karar verilmesi gerekmiştir.Zira tüm İş mahsulleri, bir işletmenin faaliyeti kapsamında ürettiği değerlerdir. Bu bağlamda bir patent, tasarım, makale, film, sahneye koyuş bir icra da iş ürünüdür. İş mahsullerinin kapsamına yazılım programları da girer. Bu programların haksız rekabete konu olması da mümkündür. Aynı şekilde bir ürüne ilişkin oluşturulan projeler de iş mahsulü sayılır ve bunların iltibas yaratacak şekilde kullanımı haksız rekabet teşkil eder.
6102 sayılı TTK 54 ve devamı maddelerinde haksız rekabet düzenlenmiş, ve TTK 55/ c bendinde, başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma, özellikle; kendisine emanet edilmiş teklif,hesap veya plan gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmanın haksız rekabet oluşturacağı açıklanmıştır.
FSEK 84. ,FSEK 83. ve devamı maddeler, “haksız rekabet” başlığını taşımaktadır. Başkasının ekonomik değer taşıyan iş ürününden, haksız yararlanmak da haksız bir eylem niteliğindedir. Davalıların üzerinde çalışıp bir araya getirdiği 17 sayfalık çalışma eser olmasa dahi belirli bir zaman ayrılarak hazırlanarak bir araya getirildiğinden dolayı bir iş ürünüdür. Dolayısıyla mutlak bir hak olup bu hakkın mutlaka ticari bir işletme ite ilgili olmasına da gerek yoktur. Aksi halde davalı –karşı davacıların üzerinde çalışıp bir araya tıbbi bilgi ve verilerin korumasız bırakılması hakkaniyet ilkeleri ile bağdaşmaz ve bu nedenle haksız rekabet hükümleri çerçevesinde korunması gereklidir. Dolayısıyla bu yönde görüş beyan eden bilirkişilerin görüşleri mahkememizce kabul edilmiştir. Zira yüksek mahkeme ilamlarında da işaret edildiği üzere; Bilinen yöntemler/bilinen hasta tedavi usulleri vb.. üzerinden yapılan çalışma sonuçlarının bir araya getirilmesinin fikri faaliyet ürünü olduğu tartışmasız olmakla birlikte, böyle bir yöntemin FSEK anlamında sahibinin hususiyetini yansıtan ve anılan Kanun kapsamında korunması gereken birer eser olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Zira bir fikri ürünün elde edilmesi için kullanılan işletme metodu, yöntem ya da matematiksel kavramlar vb. faaliyetler eser olarak korunamaz (TRIPS, m. 9/2). Bununla birlikte davalı-karşı davacıların yazılıma temel olacak verileri bir araya getirmeleri ve bu iş ürününün ise izinsiz kullanılması Türk Ticaret Kanunu’nda “hüsnüniyet kaidelerine aykırı surette başkasına ait iş mahsullerini kullanmak” şeklinde ifadesini bulan haksız rekabet olarak değerlendirilmelidir. (Aynı yönde HGK’nun 20.2.2020 tarih ve 2017/11-7 esas, 2020/185 karar )
Dosyada toplanan deliller nazara alındığında; Asıl davada davalıların hukuka aykırı fiilleri sebebiyle … yazılımı ile ilgili bilgi ve belgeler çerçevesinde ticari bir kullanıma girerek mali haklara tecavüz etmelerinin ve … markasını kullanmalarının önlenmesine karar verilmesi istenilmiş ise de, , … ibareli markanın davacı şirket adına tescilli olduğu, asıl davadaki davalıların marka üzerinde herhangi bir hak iddia etmedikleri gibi, markaya tecavüz fiillerinin de bulunmadığı, davacının markasına yönelik fiili bir hareket veya marka kullanımının söz konusu olmaması nedeniyle markaya ve dolayısıyla bu markanın kullanımına ilişkin hukuka aykırı ve haksız tecavüz fiili oluşmadığı ancak izinsiz olarak veri tabanını oluşturan içeriğin mali hak sahibinin izni olmaksızın devri nedeniyle karşı davacıların eyleminin haksız eylem niteliğinde bulunduğu gözetilerek haksız tecavüzün men’ine karar verilmesi gerekmiş olup, ilan isteminde davacıların hukuki yararı bulunduğundan Karar kesinleştiğinde masrafı davalılardan alınmak suretiyle ülke çapında yayın yapan tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına karar verilmesi gerekmiştir.
Karşı davada; 17 sayfadan ibaret diyabet hasta muayene tetkik izlem ve tedavi programı başlıklı metnin eser niteliğinde olduğu iddia olunmuş ise de, bu metnin FSEK 2. maddesi anlamında eser niteliği aşamasına ulaşmadığı, haksız rekabet hükümlerine göre korunan bu çalışmanın teknik çalışma ile birleştirilerek veri tabanına yerleştirildiği, … yazılımının ise FSEK 2/1 maddesi kapsamında eser/manevi hak sahibinin davacı/karşı davalılardan …’e mali hak sahibinin ise davacı/karşı davalılardan … İnternet Sistemleri San. Tic. Ltd. Şti. olduğu, davalı/karşı davacılar tarafından oluşturulan 24 ana bölüm 414 alt bölümden oluşan 17 sayfalık dokümanın bizatihi veri tabanı niteliğinde olmadığından tek başına FSEK m. 2 kapsamında ilim ve edebiyat eseri olarak da korunamayacağı fakat veri tabanının oluşumunda kullanılmış bir çalışma niteliğini haiz olduğundan(çalışmanın …’in ve davacılardan … , … ve … den oluşan ekibinin katkılarıyla oluşturulduğu, kimin daha çok katkı verdiğinin tespitinin mümkün olmadığı, meydana getirilen bu iş ürününün ise Mahkememizce izinsiz kullanılması halinde Türk Ticaret Kanunu’nda “hüsnüniyet kaidelerine aykırı surette başkasına ait iş mahsullerini kullanmak” şeklinde ifadesini bulan haksız rekabet olarak değerlendirildiği, dolayısıyla davalı gerçek kişilerin … şirketinin tek başına hak iddia etmesi ve ihtarnamelerde görüldüğü üzere çalışmanın karşı davacılar ile ilgisinin bulunmadığını beyan etmesinin yanında veri tababına yerleştirilen bilgileri de kapsayacak şeklide noterde tespit yaptırmış olması hususları nazara alındığında ) meydana gelen iş ürünü üzerinde isimlerinin belirtilmemesinden kaynaklı olarak davacılar … , … ve …’in manevi olarak zarar görmüş olmaları nedeniyle eylemin meydana geliş şekli gözetilerek takdiren ayrı ayrı 5000TL manevi tazminatın davalı …Ltd.Şti.’nden alınarak davacılar … , … ve …’ e ayrı ayrı verilmesine, manevi tazminatta fazla talebin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Her ne kadar Davacı … yönünden maddi tazminat talep edilmişse de, mali haklar bu davacıya usulen devr edilmediğinden dolayısıyla mali yönden zarar görmeyen davacı …yönünden talep edilen maddi tazminatın reddine karar verilmesi gerekmiştir. 24 ana ve 419 alt bölümden oluşan 17 sayfalık tıbbi bilgi ve verilerin haksız rekabet hükümleri çerçevesinde “iş ürünü” olarak korunmasının mümkün olduğundan Davalı yanca gerçekleştirilen haksız rekabetin tespiti ve önlenmesine, Veri kullanımı yoluyla geçici 8. Maddenin ihlal edildiği yönündeki istemin ve eser sahipliğine(telife dayalı) dayalı istemlerin reddine karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
ASIL DAVA YÖNÜNDEN :
I-Asıl davada: Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine,
1-Marka hakkına tecavüzün gerçekleşmediği anlaşılmakla bu yöndeki istemin reddine (11.HD’nin 2012/2306 esas-20213/8233 karar ve 25.4.2013 tarihli bozma ilamının 1 ndolu bendi kapsamı dikkate alınarak)
2-Davalılarca gerçekleştirilen haksız tecavüzün men’ine(izinsiz olarak veri tabanını oluşturan içeriğin mali hak sahibinin izni olmaksızın devri nedeniyle)
3-Karar kesinleştiğinde masrafı davalılardan alınmak suretiyle ülke çapında yayın yapan tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına,
4-Asıl davada 179,90 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 165,90 TL harcın davalılardan tahsiline,
5-Haksız tecavüzün men’i talebinin kabulü nedeniyle; Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
6-Marka hakkına tecavüzün reddi nedeniyle, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
7-Asıl davada davacıların yargılama giderlerinden olan 14 TL peşin harç, 14 TL başvuru harcı, bozma öncesi ve sonrası olmak üzere 8.716 TL bilirkişi ve tebligat gider olmak üzere toplam 8.744 TL yargılama giderinin taktiren 1/2 sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
II-Karşı davada: Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine,
1-… yazılımının FSEK 2/1 maddesi kapsamında eser/manevi hak sahibinin davacı/karşı davalılardan …’e mali hak sahibinin ise davacı/karşı davalılardan … Ltd. Şti. olduğu, davalı/karşı davacılar tarafından oluşturulan 24 ana bölüm 414 alt bölümden oluşan 17 sayfalık dokümanın veri tabanı niteliğinde olmadığı,FSEK m. 2 kapsamında ilim ve edebiyat eseri olarak da korunamayacağı fakat veri tabanının oluşumunda kullanılmış bir çalışma niteliğini haiz olduğundan(çalışmanın …’in ve davacılardan … , … ve … den oluşan ekibinin katkılarıyla oluşturulduğu, bu katkıların bağımsız olarak eserden ayrılamaz nitelikte olduğu) dolayısıyla davalı gerçek kişilerin … isimli yazılımın veri tabanının oluşturulmasında birlikte katkı sunmaları nedeniyle haksız rekabet hükümleri dikkate alındığında eser üzerinde isimlerinin belirtilmemesi nedeniyle … , … ve …’ için takdiren ayrı ayrı 5000TL manevi tazminatın davalı …Tic.Ltd.Şti.’nden alınarak davacılar … , … ve …’ e ayrı ayrı verilmesine, manevi tazminatta fazla talebin reddine,
2-Davacı … yönünden talep edilen maddi tazminatın reddine,
3-Davalı yanca gerçekleştirilen haksız rekabetin tespiti ve önlenmesine,
4-Veri kullanımı yoluyla geçici 8. Maddenin ihlal edildiği yönündeki istemin ve eser sahipliğine(telife dayalı) dayalı istemlerin reddine,
5-Karşı davada 1024,65 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 484,15 TL harcın davacı-karşı davalılardan tahsiline,
6-Karşı davada , Avukatlık ücret tarifesi gereğince, … , … ve …’ için takdiren ayrı ayrı 5000TL manevi tazminatın Davacı karşı davalı davalı …Ltd.Şti.’nden alınarak davacılar … , … ve …’ e ayrı ayrı verilmesine,
7-Karşı davada, reddedilen manevi tazminat talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 5000- TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacılardan alınarak, alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine,
8-Karşı davada, reddedilen maddi tazminat talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 10.000 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacı …’dan alınarak, alınarak davacı-karşı davalılara verilmesine,
9-Karşı davada davalı yanca gerçekleştirilen haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi talebinin kabulü yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
10- telife dayalı talaplerin reddi nedeniyle Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
11-Karşı davada davalı-karşı davacının yargılama giderlerinden olan 540 TL peşin harç, bozma öncesi ve sonrası olmak üzere 9.455,25 TL bilirkişi ve tebligat gideri olmak üzere toplam 9.995,25 TL yargılama giderinin taktiren 1/2 sinin davacı karşı davalılardan alınarak, davalı-karşı davacıya verilmesine,
12-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Davacı karşı davalı vekilinin yüzüne karşı, davalı karşı davacı vekilinin e duruşma ile yüzüne karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay nezdinde Temyiz yasa yolu açık olmak üzere, açıkça okunup anlatıldı, hazır olanlara duruşma zaptından bir suret verildi. 24/01/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır