Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/10 E. 2023/96 K. 04.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/10 Esas
KARAR NO : 2023/96
DAVA : Marka (Tecavüzün Mevcut Olmadığının Tespiti İstemli), Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/12/2013
KARAR TARİHİ : 04/04/2023

BİRLEŞEN MAHKEMEMİZİN 2014/… ESAS SAYILI DOSYASI;
DAVA TARİHİ: 19/03/2014
KARAR TARİHİ: 05/04/2023

… Hukuk Mahkemesi’nce verilen 23/12/2014 tarih ve 2013/… -2014/… sayılı kararın temyizen incelenmesi sonucunda Yargıtay … HD’nin 2015/… esas, 2015/… karar ve 4.112015 tarihli bozma ilamı ve Yargıtay … HD’nin 2016/… Esas , 2017/… karar ve 28.112017 tarihli karar düzeltme isteminin reddine dair ilam ve ekindeki dosya mahkememize gönderilmiş olmakla mahkememizin 2018/10 esas numarasına kayıtlanmış olup, bozma ilamına uyulmuş olmakla yapılan yargılama sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … nin A ve B bloktan oluştuğunu, proje tamamlanınca A Blok’un … A.Ş.’ye B Blok’un ise davalı kooperatife verildiğini, … A.Ş.’nin ise bağımsız bu bölümleri elektronikçiler kooperatifine sattığını ve A bloktaki 2200 bağımsız bölümün farklı kişilere verildiğini, davalının kendilerinden habersiz ve haksız olarak ticaret merkezinin adı olan “…” ibaresini marka olarak tescil ettirdiklerini öğrendiklerini, kendilerinin de uzun yıllardır …, … Ticaret Merkezi ve P şeklini ticaret merkezinin genel adı olduğu için kullandığını, davalı kooperatifin markanın kullanılmaması için ihtarname çekmesi üzerine işbu davayı açmak zorunda kaldıklarını ileri sürerek söz konusu kullanımın davalının marka haklarına tecavüz oluşturmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekilini cevap dilekçesinde, davacının yönetim olarak tüzel kişiliği olmadığı için dava açmaya ehliyeti olmadığı gibi dava açmakta hukuki yararının da olmadığını, müvekkiline ait ilk marka tescilinin 1995 yılında yapıldığını, daha sonra 2002 yılında yeni bir marka tescili yapıldığını, … ibaresinin ilk yönetim planında sınırlı sorumlu … Kooperatifi’nin kısalması olarak kullanıldığı ve yönetim planında yazılı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Birleşen 2014/… Esas sayılı dosyasında;
Davacı vekili; müvekkili adına tescilli markalarının … İşhanı A Blok yöneticileri olan davalılar tarafından izinsiz kullanıldığını, markadan doğan haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek marka hakına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti önlenmesi ve hertürlü kullanımın önlenmesini, hükmün ilanının, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili; A Blok yönetim kurulu başkanı ve yardımcısı olan müvekkillerine husumet yöneltilemeyeceği, yöneticiliğin dava ehliyeti bulunduğundan davanın A Blok yöneticiliğine karşı açılması gerektiği savunarak davanın redddini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık: Asıl dava davacı yönetimince “…” ibaresinin kullanımının davacının marka haklarına tecavüz oluşturmadığının tespiti, birleşen dava ise marka haklarına tecavüzün tespiti ve önlenmesine ilişkindir.
BOZMA ÖNCESİNDE; Mahkememizce iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı Kooperatifin …+P şekil markasını pek çok sınıf için 09/11/2004 tarihinde, aynı işaret ve ibareden oluşan 2012/… nolu markasını da 2012 yılında adına tescil ettirdiği, P ibareli şekil markasının tescilini ise 1995 yılına dayandığı, davacı … Ticaret Merkezi A Blok Yönetimi adına 2012/… nolu www……com.tr marka başvurusunun ise itirazı üzerine red edildiği, ancak davacı A Blok yöneticiliğin aynı ibareden oluşan alan adı kullandığı tüm yazışmalarında davalının tescilli markasını markasal olarak da kullandığı, A Blok yönetiminin tuttuğu defterler incelendiğinde markanın ilk kez 29/11/2006 tarihinden 16/03/2007 tarihine kadar kullandığı, bir süre kullanıma ara verilip 25/08/2010 tarihinde tekrar aidat giderlerinde yazışmalarda tabelalarda markayı kullanıldığı, bu kullanım süresince davalı ile yazışmalar olmadığından marka tescilinden sonraki bu kullanıma davalının sessiz kaldığının kabul edilemeyeceği, davacı yönetimin markayı kullanmasının 556 sayılı KHK’nın 12.maddesindeki istisnayı aşan bir içerikte olduğu, 12. madde gereğince davacının sadece blok’un iş merkezine aidiyetini açıklama kapsamında kullanma hakkı olduğu, bunun dışındaki kullanımların markasal kullanım olduğu, yöneticiliğin kat maliklerinin bizzat dava konusu etmediği kuruluştan gelen isim hakkına dayanması mümkün olmadığı ve ayrıca (B) blok yöneticiliği ile davacı aralarındaki isim hakkından doğan uyuşmazlığın davacının sıfatı itibariyle bu dava içinde çözümü mümkün olmadığı, mülkiyet hakkının aidiyeti nin tespiti konusunda davacı yöneticiliğin dava hakkı bulunmadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen dava bakımından davalıların davacı markasından doğan haklara tecavüzün haksız rekabetin tespitine ve önlenmesine, … markasını davalılar tarafından her türlü tanıtımlarda, tabelalarda kullanımının önlenmesine, www.perpayonetim.com alan adına erişimin engellenmesine, web sayfalarına bu ibarenin kulanımının engellenmesine, perpayönetim şeklindeki facebook ve twiter’da kullanımın önlenmesine, karar kesinleştiğinde hüküm fıkrasının masrafı davalılardan alınarak günlük bir gazetede ilanına karar verildiği,
Kararı, asıl dava davacısı vekili ile birleşen davanın davalıları vekili temyiz ettikleri ve Yargıtay 11.HD’nin 2015/3847 esas, 2015/11548 karar ve 4.112015 tarihli bozma ilamı kapsamına göre;
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, asıl davada davacı vekilinin asıl davaya yönelik tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince, birleşen davanın davacısı … adına tescilli “…” markasının davalı gerçek kişilerin yöneticisi oldukları A Blok Kat Malikleri Yöneticiliği tarafından kullanımının önlenmesi, marka hakkına tecavüzün tespiti ve durdurulması, www…. .com alan adının kullanılmasının engellenmesine vs. karar verilmesini talep etmiştir. Bu durumda, her ne nekadar A Blok Kat Malikleri Yöneticiliği namına gerçek kişiler davada hasım gösterilmiş ise de, yukarıda da açıklandığı üzere davacının talebi söz konusu A Blok Yöneticiliği tarafından gerçekleştirilen markaya tecavüz eyleminin önlenmesine ilişkin olduğundan, husumetin A Blok’u oluşuran kat maliklerinin tümüne yöneltilmesi gerekirken birleşen davada sadece davalı gerçek kişiler aleyhine yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, birleşen davadaki hükmün davalılar yararına bozulması gerekmiştir.
3- (2) numaralı bentte açıklanan bozma sebep ve şekline göre, birleşen davaya yönelik sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin asıl davaya yönelik tüm temyiz itirazlarının reddine; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle birleşen davadaki hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle birleşen davaya yönelik sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden birleşen davada davalılara iadesine, alınmadığı anlaşılan 27,70 TL temyiz ilam harcının asıl davada davacıdan alınmasına, 04/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” Şeklindeki bozma ilamı üzerine , karar düzeltme yasa yoluna başvurulmuş olup, Yargıtay 11.HD’nin 2016/4000 Esas , 2017/6631 karar ve 28.112017 tarihli karar düzeltme isteminin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce bozma sonrası yapılan yargılamada usul ve yasaya uygun görülen bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamı doğrultusunda ; Birleşen davada ; birleşen davanın davacısı … adına tescilli “…” markasının davalı gerçek kişilerin yöneticisi oldukları A Blok Kat Malikleri Yöneticiliği tarafından kullanımının önlenmesi, marka hakkına tecavüzün tespiti ve durdurulması, www…. com alan adının kullanılmasının engellenmesine vs. karar verilmesini talep edildiğinden, Bu durumda, her ne nekadar A Blok Kat Malikleri Yöneticiliği namına gerçek kişiler davada hasım gösterilmiş ise de, bozma ilamında da işaret edildiği üzere davacının talebi söz konusu A Blok Yöneticiliği tarafından gerçekleştirilen markaya tecavüz eyleminin önlenmesine ilişkin olduğundan, husumetin A Blok’u oluşuran kat maliklerinin tümüne yöneltilmesi gerekirken birleşen davada sadece davalı A blok kat malikleri yöneticileri aleyhine dava açıldığından taraf teşkilinin sağlanması yönünden davacıya süre verilmiş, ancak davacı yanca somut taraf teşkili için belge sunulmamış tapu müdürlüğüne yazı yazılmış, ancak her blokda 2000 den fazla keza ortak alanlar ile bağımsız bölüm 5000 e kadar çıktığından sistemden bunun alınmasının mümkün olmadığı anlaşılmış( … C.Başsavcılığı MEMUR SUÇLARI bürosunun 2021/… sor ve 2022/… karar ve 10.1.2022 tarihli KYOK kararları ve içeriğindeki savunmalar kapsamından anlaşılmıştır)
Taraf sıfatı bir başka deyişle husumet ehliyeti, dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Taraf sıfatının bu anlamda önemli özelliği ise def’i değil itiraz niteliğinde olması nedeniyle taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği gibi taraflar ileri sürmemiş olsalar bile mahkemece resen nazara alınması gereklidir.
Huzurdaki dava kamu adına yürütülen yada ceza yargılama hukukuna göre resen araştırma yapılacak nitelikte bir dava türü olmayıp, hukuk hakimi taraflarca hazırlama ilkesine göre haraket etmelidir. Davacının davanın başında yapması gereken araştırmanın aradan geçen uzun yıllar nedeniyle mahkemeden beklenmesi davanın uzamasından başka bir sonuç doğurmamıştır. Tapu müdürlüğüne yazılan yazılara olumsuz cevap verilmiş, mahkememizce suç duyurusunda bulunulmuş ancak savcılık makamınca KYOK kararı verilmiştir. Kaldi ki 8.5.2018 tarihli celsede davacı vekiline taraf teşkilinin sağlanması için kesin süre de verilmiş, ancak kesin sürede belirlenen eksiklik giderilmemiştir. Bu durumda husumetin A Blok’u oluşuran kat maliklerinin tümüne yöneltilmesi gerekirken birleşen davada davanın başında husumetin doğru yöneltilmediği, bozmadan sonra da davacı yanca kesin sürede A Blok’u oluşuran kat maliklerinin tespit edilmediği anlaşılmıştır.
Toplanan delillere göre huzurdaki yargılamada; ASIL DAVA KESİNLEŞMİŞ OLMAKLA YENİDEN KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, BİRLEŞEN DAVANIN USULDEN REDDİNE (Husumetin doğru yöneltilmemesi nedeniyle) karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-ASIL DAVA KESİNLEŞMİŞ OLMAKLA YENİDEN KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2- BİRLEŞEN DAVANIN USULDEN REDDİNE,
3-Birleşen davada 179,90TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 154,70 TL harcın birleşen dava davacısından tahsiline,
4-Birleşen davada Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Birleşen davada davalı tarafın yargılama giderlerinden olan 150 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair verilen karar davacı vekili, davalılar vekili ve davalı … a.ş vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde YARGITAY NEZDİNDE TEMYİZ YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi.04/04/2023

Katip …

Hakim …