Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/1 E. 2021/104 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1
KARAR NO : 2021/104

DAVA : MARKANIN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ
DAVA TARİHİ : 02/01/2018
KARAR TARİHİ : 04/03/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Markanın Hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılamasının sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin, …’da kurulduğunu, yerleşik bir şirket olduğunu, …’nın önde gelen giyim tasarımcısı ve üreticilerinden olduğunu, müvekkilinin yüksek kalitede abiye ve günlük giysiler tasarlayarak ürettiğini ve bu ürünlerini … markası altında satışa sunduğunu, müvekkilinin … markasını taşıyan ürünlerin aynı markayı taşıyan mağazalarında 1978 yılından beri tüketicilere sunulduğunu, son derece orijinal bir marka olan … markasının dünyada ilk defa müvekkilinin kullanıldığını, ve tescil edildiğini, uzun süredir kullanımla müvekkilinin, söz konusu markanın gerçek yaratıcısı ve gerçek hak sahibi olduğunu, müvekkilinin … markasını taşıyan ürünlerin müvekkilinin resmi internet sitesi … ve … üzerinden görülebileceğini, müvekkilinin … markasının başta … olmak üzere …, …, …, … , … gibi … İle …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … gibi ülkelerde de başta 25 ve 35. sınıflarda 1978 senesinden bu yana tescille korunduğunu, bunun yanı sıra, müvekkilinin … markası için, Avrupa Birliği Marka Tescil Otoritesi olan EUIPO nezdinde, Avrupa Birliği üyesi 22 ülkeyi de kapsayacak şekilde, 28.02.2017 tarih ve … sayı ile 25 ve 35. sınıflarda marka başvurusu bulunduğunu, müvekkilinin başvurusunun 16.03.2017 tarihinde yayına çıkarıldığını, tescil sürecinin henüz tamamlanmadığını, müvekkilinin dünya çapında uzun yıllardır yaygın ve yoğun satış aktiviteleri ve pazarlama reklam faaliyetleri sonucunda “…” markası altında sunulan son derece kaliteli ürünleri dünya çapında çok sayıda müşterisi ve tüketicisi ile çok tanınmış konuma geldiğini, müvekkilinin dünyaca ünlü … markasının yaratıcısı ge gerçek hak sahibi olup müvekkilinin marka üzerindeki öncelikli hakları 25 ve 35. sınıfları kapsadığını, müvekkili şirketin, … markasını dünya çapında 1978 yılından bu yana kullandığını ve müvekkilinin markanın tüm dünyada ve Türkiye’de gerçek hak sahibi olduğunu, müvekkilinin … markasını Türkpatent nezdinde henüz tescil ettirmediğini, müvekkiline ait “…” markasının her ne kadar müvekkilinin adına Türkiye’de tescil edilmemiş olsa da Paris Konvansiyonuna taraf olan birçok devlette tescilli olmasının yanı sıra 1978 yılından itibaren menşei ülkesi …’da da tescilli marka olarak koruma altında ve fiilen de kullanımda olduğunu, müvekkilinin “…” markasına dünya çapında çok büyük yatırım yaptığını, yoğun reklam çalışmaları ile markayı dünya çapında tanıttığını ve markasını kısa sürede tanınmış marka statüsüne ulaştırdığını, bu kapsamda, müvekkiline ait söz konusu tanınmış “…” markasının, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu uyarınca, tescilli olmasa dahi Türkiye’de de koruma altında olduğunu, müvekkilinin … Limited Şirketi adına yapılan ve 25. 35. sınıftaki mallar ve hizmetler için tescil edilmek istenen 08.12.2016 tarih ve …sayılı “…” ibareli marka başvurusundan, başvurunun 27.01.2017 tarih ve 269 sayılı Resmi Marka Bülteninde yayınlanmasıyla haberdar olduğunu, müvekkilinin bu esnada yaptığı araştırmalar neticesinde davalı … Limited Şirketi adına; 05, 25 ve 35. sınıflarda tescili …sayılı …, 24, 25 ve 35. sınıflarda tescilli … sayılı …, 25 ve 35. sınıflarda tescilli … sayılı …, 25 ve 35. sınıflarda tescilli … … markalarının tescili olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin “…” markasının Türkiye’de müvekkili adına tescilli olmasa da, müvekkilinin söz konusu markaları yurtdışında davalının tescilli markalarından çok daha önce kullandığını, yurtdışında tescil ettirdiğini ve ayırt edici hale getirdiğini, bu durumda, müvekkilinin bu marka üzerindeki haklarının, SMK’nın 6/3 maddesi uyarınca “gerçek hak sahipliği” ilkesi uyarınca Türkiye’de de öncelikle korunduğunu, müvekkilinin … markasının tanınmış marka olduğunu, tanınmış markalara sağlanan korumadan yararlanması gerektiğini, bu durumda dava konusu markaların Paris Konvansiyonu 1. mükerrer 6. maddesi ve SMK’nın 6/4 maddesi uyarınca da hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, dava konusu markaların, … tarafından çok açık bir şekilde kötü niyetli olarak tescil edildiklerini ve ve SMK 6/9 maddesi uyarınca da hükümsüz kılınması gerektiğini, zira markaların, müvekkilinin … markasının birebir aynısı veya ayniyet derecesinde benzerleri olduğunu, davalının müvekkilinden ve tanınmış markasından haberdar olmaksızın tesadüfen aynı ibareyi yarattığını kabul edebilmenin mümkün olmadığını, davalı şirket adına tescilli, dava konusu “…” ibareli markaların SMK’nun 25/1. maddesinin 6/3, 6/4,6/6 ve 6/9 hükümlerine atfı gereği hükümsüz kılınması gerektiğini, müvekkilinin, 1978 yılından beri kullanılan ve tescilli … markasını 24.06.2015 tarihinde … Limited adlı şirketten devraldığını, Türkiye’de tescilli olmayan bir markanın başkası adına tescil edildiği hallerde, markanın gerçek hak sahibinin açtığı hükümsüzlük davalarında asıl dava sahibinin gerçek hak sahipliğini ihlal eden markaları korumadığını, tescil edilen markanın, bir başkasına ait ve yurt dışında tescilli ve kullanılmakta olan markanın renk-biçim-şekil bakımından birebir aynı olması halinde mahkemelerin bu markalara karşı yaklaşımının son derece net olarak ortaya çıktığını, Türk Ticaret Kanunu 18/2 maddesi anlamında basiretli bir tacir gibi hareket etme yükümlülüğü bulunan davalının, müvekkilinin ülkemizde ve dünya çapında tanınmış olan … markasından haberinin olmadığını ve aynı mallar ve hizmetler üzerinde iyi niyetle tescil ettirdiğini iddia etmesinin kabul edilemeyeceğini, … bir şairin soy isminden esinlenerek oluşturulan ve stilize yazı karakteri İle yazılan bu İbarenin aynısının davalı tarafından tesadüfen seçilmiş olduğunun kabulünün mümkün olmadığını ve davalının müvekkilinden ve müvekkilinin dünyaca tanınmış … markasından haberdar olduğunu, bu itibarla, davalının markalanın kötü niyetle tescil ettirmiş olduğunun da aşikar olduğunu, ülkemizde telif haklarına sahip eserlerin 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) kapsamında korunduğunu, her türlü çizimlerin, FSEK 4. maddede, fikir ve sanat eserlerinin bir çeşidi olan “Güzel Sanat Eserleri” başlığı altında bîr eser türü olarak belirtildiğini, bu nedenle telif hakkının da dahil FSEK sayılan her türlü mali ve manevi haklarının yasa gereği korunduğunu, FSEK kapsamındaki eserlerin, eser sahibi tarafından yaratıldıkları tarihten itibaren herhangi bir tescil ve kullanma mecburiyeti olmaksızın korunduklarını, yani eserlerdeki durumun markalardan farklı olup tescil prensibinin geçerli olmadığını, keza eser sahibinin yabancı olduğu durumda bîr eser üzerindeki hakların o eser sahibi eserini ülkemizde halihazırda kultanmasa dahi ülkemizin de taraf olduğu Bern Konvansiyonu çerçevesinde korunduğunu, davaya konu markanın telif hakkına tabi eser olması nedeni ile SMK’nın 6. maddesinin 6. paragrafı gereğince de hükümsüz kılınması gerektiğini, dava konusu markaların davalı tarafından dava sırasında üçüncü şahıslara devrinin önlenmesi amacıyla Türkpatent e yazı yazılarak dava konusu markalar üzerine üçüncü şahıslara devir yasağının konulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmenin de zorunlu olduğunu, müvekkilinin maddî ve manevi tazminat hakları dahil tüm sair dava açma hakları saklı kalmak kaydıyla, davalının, haksız olarak tescil ettirmiş olduğu … sayılı … markasının 25. sınıftaki ve 35. Sınıftaki,… sayılı … markasının 25. sınıftaki ve 35. sınıftaki, … sayılı … markasının 25. sınıftaki ve 35. sınıftaki, … sayılı … markalarının 25. sınıftaki ve 35. sınıftaki hizmetleri bakımından SMK’nın 25. maddesi uyarınca geçmişe etkili olarak, korumanın başlangıcı olan başvuru tarihinden itibaren kısmen hükümsüzlüğüne, hükümsüz kılınan mallar ve hizmetler bakımından markaların sicilden kısmen terkinine, davalının halihazırda tescilli bulunan … sayılı …, … sayılı …, … sayılı … ve … sayılı … markalarının üçüncü şahısların devrinin engellenmesini teminen, dava sonuna kadar dava konusu markalar üzerine devir yasağının konulması hususunda takdiren teminatsız olarak İhtiyati tedbir kararı verilmesine ve bu konuda Türk Patent ve Marka Kurumu’ na yazı yazılmasına tensiple birlikte karar verilmesini, masraf ve yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacının iddialarına rağmen dava dosyası içerisinde bir tane dahî adlarına tescil belgesi bulunmadığını, markanın kullanımı ile ilgili olarak davacının, Paris Konvansiyonu kapsamında birçok ülkede tescilli olduğunu beyan ve iddia ettiğini, davacının diğer iddialarında olduğu gibi bu iddiasının da tamamen soyut, hiçbir delile dayanmayan ve dayanaksız bir iddiadan başka bir şey olmadığını, derdest olan davanın, öncelikle usule aykırı olup reddinin gerektiğini, Türkiye’de ikametgahı bulunmayan davacının, müvekkilinin uğrayabileceği muhtemel zararlar sebebiyle teminat göstermesinin gerektiğini, davanın, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 25/6 maddesi hükümleri gereğince reddinin gerektiğini, Türk Marka ve Patent Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kuruluna yapılmış olan itiraz sonuçlanmadan markanın hükümsüzlüğü davasının açılamayacağını, davacı tarafından açılmış olan davada davacının beyan ve iddialarının tamamen haksız ve yersiz olduğunu, davacı tarafından açılmış olan davada hangi marka üzerinde hak iddia edildiğinin belli olmadığı gibi hak iddiasında bulunulan konunun marka mı yoksa marka ile ilgili logo mu olduğunun belli olmadığını, davacının, kendi çalışanı olan …’in 1978 yılında …’ya yaptığı bir iş gezisi dönüşünde kendi el yazısı ile tasarladığını, bu tasarım sonucunda da o tarihten buyana aynı logonun kendilerince kullanıldığını iddia ettiğini, bu iddiada bulunan … tarafından sözde bu olayları anlatır bir yeminli beyan hazırlandığını, davacı tarafından dosyaya sunulan bu belgenin incelendiğine belgenin orijinalinin 22.062017 tarihli olduğunun sürüldüğünü, davacının, münhasıran hak sahibi olduğunu iddia ettiği logo ile ilgili olarak daha öncesinde hiçbir belgesinin olmamasının ve sadece bu dava için özel olarak hazırlanmış olduğu açıkça ortada olan bir beyan belgesiyle haklılığını ispat etmeye çalışmasının oldukça ilginç olduğunu ve kanaatlerince yasal gerçeklilİkten uzak ve hukuki dayanaktan da yoksun olduğunu, davacının ülkesinde sektöre yakın kişiler tarafından davacının, marka oluşumu konusunda iddialarının tamamen dışında ancak davacının iddialarından daha mantıklı ve olabilir nitelikte farklı bir iddia ileri sürüldüğünü, bu iddiaya göre davacının kendi ülkesi olan … ’nde markanın ilk oluşumunda davacının … markasının “…” hecesini ve … markasının “ucci” hecelerini birleştirmek suretiyle “…” markasını oluşturduğunu, davacının …’in yeminli beyanı olarak sunduğu metnin 23 nolu paragrafında iddia edildiği şekilde 1978 yılında … Cumhuriyetinde … … şehrinin telefon rehberini bulup buradan soyadları taramak suretiyle … kelimesini bulduğunu ve bunun da Nobel Edebiyat ödüllü …nin soyadı olduğu iddiasının o günün şartlarına göre kabul edilebilir ve mantıklı bir açıklamasının olmadığının açıkça ortada olduğunu, … markasının tescil edilmek istenmesi halinde … isminin kendi ülkesi …’da ve uluslararası tanınırlığı olan ünlü … ’nin ismini çağrıştırdığı ve bu ismin bir kişinin ticari faaliyetlerine hasredilemeyeceği gerekçesiyle … tarafından bu ismin marka olarak kabul edilmediğini ve reddedildiğini, bu konuda müvekkili şirket de …’na marka tescil başvurusu yapmışsa da aynı gerekçelerle bu tescil başvurusunun … Marka Kurumu tarafından reddedildiğini, yine … kelimesinin … ve …’de bulunan Italyan kökenli … vatandaşları tarafından yoğun bir şekilde soyadı olarak kullanılıyor olması sebebiyle … tarafından da bu kelimenin marka olarak tescil edilmesine izin verilmediğini, yine müvekkili tarafından …’de … markasının tescili için yapılmış olan başvurunun bu sebepte reddedildiğini, bu çerçevede davacının da dilekçesinde …’de marka tescili için başvurduklarına dair beyanlarının hiçbir yasal sonucu olmayacağından bu beyanların, kendilerinin haklılığını göstermeyeceğini, reddedilecek bir başvuruyu bilerek yapmanın davacı dahil hiçbir kimseye bir hak kazandıramayacağını, davacının marka oluşturma konusundaki süreçlere ilişkin iddialarının kendi içinde çelişkili olduğunu, … markasının davacı adına tescilli olduğunu gösterir hiçbir belge sunulmadığını, müvekkili şirkete ait görsellerin ve web sitesi kayıtlarının davacının kendi kayıtlan gibi dosyaya sunulduğunu, davacının bildirdiği (iddia ettiği) yurtdışı satışlarının gerçek dışı ve cüzi olduğunu, davacının Türkiye’de hiçbir ticari faaliyeti olmadığı halde ülkemizde üstelik müvekkili şirket tarafından fiilen ve resmen kullanılmakta olan … markası üzerinde hak iddia etmesinin hukuken korunabilir bîr durum olmadığı gibi bu talepleriyle müvekkili şirkete zarar verme çabasının açıkça ortada olduğundan davasının bu kötü niyetli tavrının hukuken korunmasının da mümkün olmadığını, … markasının müvekkili şirket ve kardeş şirket niteliğindeki şirketler tarafından 20 yıla yakın zamandan bu yana kullanıldığını, bu çerçevede … markasının müvekkili şirket tarafından İlk olarak 2005 yılmda Türkiye’de tescil ettirildiğini, İlk tescil tarihi olan 06.12.2015 tarihinden bu yana müvekkilinin Türkiye’deki tescili ile İlgili hiçbir itiraz ve hak iddiasının olmadığını, tescilin müvekkili adına varlığının davacı tarafından da ilk günden bu yana bilindiğini, geçmişte davacı şirket İle müvekkili şirket yetkililerinin ticari İlişkiler çerçevesinde bir araya gelmiş olup karşılıklı olarak ziyaretlerin de gerçekleştiğini, 2013 yılında gerçekleşen bu ziyaret ve görüşmeler sonucunda davacı şirket yetkilileri tarafından müvekkili şirketin ürünlerinin incelendiğini, oldukça yüksek kalitede ürünler olduğundan kendilerince de beğenildiğini, bu görüşmeler sonucunda davacı şirketin, Türkiye’de bulunan “…” unvanlı firma aracılığıyla 2013 yılmda müvekkilinden … markalı Ürünler satın aldığım, ancak müvekkilinin ürettiği ürünlerin hem kumaş ve hem de işçilik olarak yüksek kalitede olması sebebiyle fiyattan da davacının fiyat aralığının oldukça üzerinde olduğundan davacı şirket yetkilileri tarafından bu ürünlerin … Cumhuriyeti’nde satılmasının mümkün olmadığı beyan edilerek taraflar arasındaki bu satışın bir tek satış olarak kaldığım, bu olayın dahi tarafların birbirlerinin aynı marka İle faaliyetinden daha önce haberdar olduklarını, bu faaliyetlere bir itirazlarının olmadığını açıkça gösterdiğini, her ne kadar … markası ile ilgili olarak davacının Türkiye’de yasal bir hakkı yoksa da markanın ülkemizde kullanımında müvekkilinin haksız ve hatta kötü niyetli olması bir yana geçen zaman içerisinde müvekkili şirket tarafından markaya yatırımlar sonucunda gerçek tanıtım ve markanın büyütülmesi konusunda müvekkilinin yaptıkları karşısında davacının bu davadaki taleplerinin, davacının bu büyümeden kendi başına ve haksız bir şekilde faydalanmayı İstediğini açıkça gösterdiğini, müvekkilinin … Tic. Ltd. Şti/nin ticari faaliyetini devam ettirdiği aynı dönemde 2002 yılında müvekkili şirket ortaklarının da ortağı ve yetkili olan … Tîc. A.Ş.’nin kurulduğunu, dava konusu … markasının bu şirket tarafından da şirketin ticari faaliyetinin devam ettiği süre İçerisinde kullanıldığını, … A.Ş. 06.10.2016 tarihinde tasfiye edilmişse de markanın piyasada bilinirliğinin artmış olması sebebiyle … markasının müvekkili şirket tarafından Türk Marka ve Patent Kurumu’mın … tescil numarası İle 06.12.2005 tarihinde geçerli olmak üzere ilk olarak tescil ettirdiğini, müvekkili şirketin davacının dava dilekçesi ekinde kendileri İçin bahsettiği gibi şirket merkezinin olduğu şehirde showroom düzeyinde tek bir mağazaya sahip olmayıp, müşterilerinin bulunduğu her şehirde … AVM veya caddelerde olduğunu, davacı tarafından müvekkilinin hakkında yaratılmaya çalışıldığı gibi müvekkili şirketin sadece … markası üzerinden çalışması olmadığını, … markası ile birlikte müvekkili şirketin Türk Marka ve Patent Kurumu’nda toplam 28 adet marka tescili olduğunu, bu markaların da yurt dışına yapılan ihracatlarda değişik Ülke ve bölgelerde kullanıldığını, bu markalarla ilgili tescillerin de mevcut olduğunu, … markasının ilk tasarım yazılarının …’nın başkenti …’da bulunan bir meydana verilmiş olan İsimdeki tabela yazı karakteri dahi bu markanın oluşumunda müvekkili tarafından kullanıldığını ve kardeş şirket … A.Ş.’nin zarf, antetli kağıt, bloknot, defter vb. materyallerinde de aynı yazı karakteri kullanılmak suretiyle markanın oluşumunun desteklendiğini, …’da “…” olarak dizayn edilmiş olan meydan tabelasıyla müvekkili şirket ve yan şirketler tarafından kullanılan yazı karakterlerinin birebir aynı olduğunu, markanın WIPO aracılığı İle tescil edildiği ülkelerde müvekkilinin ticari faaliyetlerinin de mevcut olduğunu, müvekkili tarafından yapılmış olan bu tescil işlemlerine rağmen İlgili tescil hakkında davacı tarafından bugüne kadar hiçbir İtirazın ileri sürülmediğini, çünkü davacının, bu tür bir itirazının haklı olmadığını ve kabul edilmeyeceğini bildiğini, dünyanın değişik ülkelerinde 25, ve 35. sınıflarda müvekkili tarafından yapılmış olan marka tescilleri ve yine iştirak niteliğindeki şirketlerin yapmış olduğu tesciller davacının var olduğunu iddia ettiği tescilleri ve tescilin yapıldığı ülkelerdeki kullanım şekli ve miktarı karşılaştırıldığında, müvekkilinin davacının markasından değil davacının müvekkilinin markasından ve tanınırlığından faydalandığının görüleceğini, bununla birlikte dünyada markayı tanıttığını ve tek hak sahibi olduğunu iddia eden davacının bu iddialarının da gerçek dışı olduğunu, … markasının özellikle 25. ve 35. sınıfta kısmen veya tamamen olmak üzere 3. kişiler adına … tescillerinin mevcut olduğunu, davacının uluslararası düzeyde tek hak sahibi olabilmesi için özellikle 25. ve 35. sınıflarda 3. kişilerin bu tür tescillerinin de olmamasının gerektiğini, davacının tanıtım yaptığını iddia ettiği tek yerin, kendi ülkesi olan … Cumhuriyeti olduğunu, örnek olarak gösterilen dergi örneklerinin de yine bu ülkede yayımlanmış olan dergiler olduğunu, buna karşılık müvekkilinin sadece Türkiye içerisinde değil, satışlarının tamamına yakınının doğrudan yurtdışına olması sebebiyle çalıştığı Pazar ülkeler ve potansiyel olarak gördüğü ülkelerde dahi çeşitli reklam çalışmalarına ve çoklu katılımların olduğu moda haftalarına katıldığını, müvekkili şirketin … markası da dahil olmak üzere bütün marka ve ürünlerinin Türkiye’de üretildiğini, bu sebeple … markasının müvekkili şirket tarafından dünyada birçok ülkede tescilli olmasına rağmen yine müvekkili şirkete karşı markanın iptaline tek davanın ülkemizde açıldığını çünkü müvekkili adına Türkiye’de tescilli bulunan … markasının davacı yararına Türkiye’de iptali halinde müvekkilinin üretiminin tamamen durdurulacağını, yıllarca maddi ve manevi büyük fedakarlıklarla elde ettiği başarı ve tüm müşteri portföyünün doğrudan davacının eline geçeceğini, bu düşünceler içerisinde müvekkilinin markasının iptal edilmesinin istenmesinin davacının nasıl bir art niyet ve kötü niyet içerisinde olduğunu gösterdiğini, davacı tarafından sunulmuş olan ve Türkçe dışındaki bazı belgelerin ve özellikle devir sözleşmesi olarak sunulan belgenin Türkçe tercümesinin dosyada olmadığını, yurt dışından temin edildiği anlaşılan belgelerin büyük bölümünün de aynı şekilde tasdikli tercümesinin olmadığını, davacının delil listesinde “5.2” sıra numarası ile sunduğu ve kendi resim ve web resimleri olduğunu iddia etiği resimlerin müvekkili şirkete ait olup davacı ile hiçbir ilgisinin olmadığını, söz konusu resimlerin aynı zamanda video kayıtlarının da müvekkilinde mevcut olduğunu, davacının, elinde mevcut delillerin fazla ve yoğun görünebilmesi için aynı twitter kayıtlarını her biri 80 sayfa olmak üzere İki defa sunduğunu, davacının sunduğu delilerin büyük bölümünün resimlerden ibaret olduğunu, davacının sunduğu bu resimlerin alındığı web sitelerinin ise davacının kullanımı ve kontrolünde olan, son 1-2 yıl içerisinde üretilmiş içeriklerden ibaret olduğunu, bu sebeple sunulmuş olan bu bu resimlerin ve kayıtların markanın tanınırlığını ve bilinirliğini İspat edebilecek nitelikte olmadığını, davacının, müvekkili tarafından … tescil numarası ile … markası için 25. ve 35. sınıflar için yapılmış olan başvuruya itiraz edildiği gerekçesiyle bu başvuruya yapılmış olan itirazlara ilişkin davacının itiraz dilekçesinin ve bu marka tescil başvurusunun davacı tarafından delil olarak bildirildiğini, davacının delil olarak bildirdiği bu tescil başvurusunun da müvekkili tarafından yapılmış olup müvekkilinin bu tescil talebine davacının yaptığı başvurunun da Türk Marka ve Patent Kurumu tarafından reddedildiğini, bu sebeple davacının bu delilinin davacı lehine değil ancak müvekkili lehine delil olabileceğini, müvekkili tarafça yapmış oldukları açıklama ve bildirimler ile yargılama sırasında Mahkeme tarafından yapılacak olan İnceleme ve tespitler ışığında açılmış olan dava ve davacının haksız isnatları sebebiyle doğmuş ve doğacak her türlü yasal hakları saklı kalmak kaydı ile, davacının haksız ve gerçek dışı iddialarına istinaden dava konusu …tescil numaralı …, … tescil numaralı …, … tescil numaralı …, … tescil numaralı … markalarının Türk Marka ve Patent Kurumu siciline koyulmuş olan tedbirlerin kaldırılmasını, davacının yabancı menşeli olması ve Türkiye’de ikametgahının bulunmaması sebebiyle gerek dava masraflarının karşılanması gerekse yargılama ve tedbir kararı sebebiyle müvekkilinin uğrayabileceği zararların tazmininin teminat altına alınabilmesi için 6100 sayılı HMK ve 5718 sayılı MÖHUK hükümleri gereğince Mahkemece belirlenecek makul miktardaki teminatın davacı tarafından yatırılmasını, usule aykırı davanın zamanaşımı sebebiyle reddini, mesnetsiz davanın esastan reddini, dava masrafları ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını beyan etmiştir.
TPMK kayıtları istenmiş, HMK 266. maddesi kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
25/09/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporu ibraz edilmiştir.
25/09/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Davalıya ait 5-25-35. sınıflarda tescilli … sayılı …, 24-25-35. sınıflarda tescilli… sayılı …, 25 ve 35 sınıflarda tescilli … sayılı …, 25 ve 35 sınıflarda tescilli … sayılı … markaların tescilli olduğunun tespit edildiği, tescilli markaların ve kullanımların karşılaştırıldığı ve ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu, ilişkili sınıflarda kullanıldığının tespit edildiği, davacı markası ile ayırt edilemeyecek kadar benzerlik, mutlak red sebepleri, iktibas ve kötü niyet bulunduğundan hükümsüzlük sebeplerinin gerçekleştiği, … ibareli 2005 yılı öncesi yurt dışı marka tescil belgelerinde aynı logonun davacı tarafça kullanılmış olduğu, davalı tarafça birebir aynı logonun 2005 tarihinde TPMK nezdinde tescil edildiği dikkate alındığında, davacı tarafın kullanım ve tescil tarihlerinin daha eski tarihe dayandığının ortaya çıktığı, sair delillerin takdirin Mahkemeye ait olmak üzere, önceki tarihli kullanımın sabit olduğu kanaatinin hasıl olması halinde, SMK 6/3 maddesi uyarınca davacı tarafın gerçek hak sahipliği nedeniyle davalının sonraki tarihli tescillerinin hükümsüzlüğünü talep etme hakkına haiz olduğu, SMK 6/4 maddesi uyarınca tanınmış markaya dayalı hükümsüzlük iddiası hakkında takdirin Mahkemeye ait olduğu, … markasının sektöründe bilinir marka olduğu, dava konusu logonun özgün olduğu ve ayırt edici niteliği bulunduğu kabul edilmekle beraber heyette eser niteliğini değerlendirecek uzman bulunmadığından SMK 6/6 ‘ya dayalı hükümsüzlük sebebinin gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda takdirin Mahkemeye ait olduğu, davacı tarafın kötü niyetle tescil kapsamında SMK 6/9 maddesi uyarınca hükümsüzlük iddiasının değerlendirilmesinde markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu, markaların ilişkili sınıflarda tescilli olduğu, davalının davacının markasını bilebilecek durumda olduğu ve kötü niyetle tescil ettirdiği, davacının tescil önceliği bulunduğu ve iltibas ihtimalinin doğduğu, davalı markalarından hükümsüzlüğü talep edilen bazı markalarının tescil tarihinden itibaren 5 yıllık sürenin geçtiği ancak davalı marka tescilinin kötü niyetli olduğu, kötü niyetli tescil durumunda hükümsüzlük davaları açısından sürenin bulunmadığı, kötü niyetin bölünemeyeceği, kararın tüm sınıflar yönünden verilebileceği ancak davacının ilgili sınıflarda kısmen hükümsüzlük talep ettiği bildirilmiştir.
… 3. FSHHM’nin …E. … K. ve 12/12/2019 tarihli kararı istenmiş, incelendiğinde: Davacının … TİC. LTD. ŞTİ., davalıların TPMK ve … (…) LİMİTED, davanın TPMK YİDK Kararının İptali olup, 12/10/2019 tarihinde davanın kabulüne karar verildiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: Davalı adına TPMK nezdinde tescilli … numaralı … markasının 25. ve 35. sınıfta , … numaralı …+şekil markasının 25. ve 35. sınıfta, … numaralı …+şekil markanın 25. ve 35. sınıfta, … numaralı … & … markasının 25. ve 35. sınıftaki bir takım hizmetler yönünden 6769 sayılı SMK uyarınca kötü niyetli tescil sebebiyle hükümsüzlüğüne ilişkindir.
Davanın açıldığı tarih itibarıyla 6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU uygulanacaktar.
6769 sayılı SMK.nun 5. maddesinde marka tescilinde mutlak red sebepleri aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
Madde 5- (1) Aşağıda belirtilen işaretler, marka olarak tescil edilmez:
a) 4 üncü madde kapsamında marka olamayacak işaretler.
b) Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler.
c) Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler.
ç) Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler.
d) Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek, sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler.
(2) Bir marka, başvuru tarihinden önce kullanılmış ve başvuruya konu mal veya hizmetler bakımından bu kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanmışsa bu markanın tescili birinci fıkranın (b), (c) ve (d) bentlerine göre reddedilemez.
6769 sayılı SMK.nun 6. maddesinde marka tescilinde nisbi red sebepleri aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye ’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
6769 sayılı SMK.nun 25. maddesinde “Marka hükümsüzlük hâlleri ve hükümsüzlük talebi” aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
(1) 5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir.
(2) Menfaati olanlar, Cumhuriyet savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir.
(3) Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez.
(4) Bir marka, 5 inci maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye ’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
SMK hükümleri, mevzuat, Mahkememizce itibar edilen bilirkişi kurulu raporu ve bütün dosya kapsamından: 5-25-35. sınıflarda … numaralı …, 24-25-35. sınıflarda … numaralı …, 25 ve 35 sınıflarda … numaralı …, 25 ve 35 sınıflarda … numaralı … & … markaların TPMK nezdinde davalı adına tescilli olduğu, taraf markalarının ve kullanımlarının karşılaştırıldığında, ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu, ilişkili sınıflarda kullanıldığının tespit edildiği, davacı markası ile ayırt edilemeyecek kadar benzerlik, mutlak red sebepleri, iktibas ve kötü niyet bulunduğundan hükümsüzlük sebeplerinin gerçekleştiği, … ibareli 2005 yılı öncesi yurt dışı marka tescil belgelerinde aynı logonun davacı tarafça kullanılmış olduğu, davalı tarafça birebir aynı logonun 2005 tarihinde TPMK nezdinde tescil edildiği dikkate alındığında, davacı tarafın kullanım ve tescil tarihlerinin daha eski tarihe dayandığı anlaşıldığından SMK 6/3 maddesi uyarınca davacı tarafın gerçek hak sahipliği nedeniyle davalının sonraki tarihli tescillerinin hükümsüzlüğünü talep etme hakkına haiz olduğu, … markasının sektöründe bilinir marka olduğu, … 3. FSHHM’nin … E. ve … K. sayılı davasında alınan 06/11/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda 556 sayılı KHK’nun 8/4 maddesi ve 6769 sayılı kanunun 6/5 maddesi uyarınca gerek davacı … TİC. LTD. ŞTİ.’nin gerekse davalı … (…) LİMİTED’nin ticari faaliyetlerinde ” …” markasını kullandıkları, söz konusu markayı aynı sektörde tanınır hale getirmek için ticari faaliyetlerde bulunmuş olduklarının gözlemlendiği, tanınmışlık hususunda takdirin Mahkemeye ait olduğu, 556 sayılı KHK’nun 8/5 maddesi ve 6769 sayılı kanunun 6/6 maddesi uyarınca çeşitli formatlarda benzerinin kolayca elde edilebileceği gözlemlenen uyuşmazlık konusu logonun “eser” niteliğine haiz olmadığı, bu suretle telif hakkı ihlalinin bulunmadığının bildirildiği görüldüğünden SMK 6/6 ‘ya dayalı hükümsüzlük sebebinin gerçekleşmediği, davacı tarafın kötü niyetle tescil kapsamında SMK 6/9 maddesi uyarınca hükümsüzlük iddiasının değerlendirilmesinde; Markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu, markaların ilişkili sınıflarda tescilli olduğu, davalının davacının markasını bilebilecek durumda olduğu ve kötü niyetle tescil ettirdiği, davacının tescil önceliği bulunduğu ve iltibas ihtimalinin doğduğu, davalı markalarından hükümsüzlüğü talep edilen bazı markalarının tescil tarihinden itibaren 5 yıllık sürenin geçtiği ancak davalı marka tescilinin kötü niyetli olduğu, kötü niyetli tescil durumunda hükümsüzlük davaları açısından sürenin bulunmadığı, kötü niyetin bölünemeyeceği, kararın tüm sınıflar yönünden verilebileceği ancak davacının ilgili sınıflarda kısmen hükümsüzlük talep ettiği görülmekle davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Kısa kararın 4 numaralı bendinde … numaralı … & … yazılması gerekirken sehven … yazıldığı görülmekle, gerekçeli kararda bu husus düzeltilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
DAVANIN KABULÜNE,
1-… numaralı … markasının 25. sınıfta “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış giysiler (İç ve dış giysiler): Penye, triko, kot, deri, kağıt vb. .malzemeden giysiler; spor yaparken giyilen giysiler, banyo ve plaj giysileri; iç çamaşırlar, eldivenler…; Çoraplar,; Ayak giysileri: Ayakkabılar, çizmeler, botlar, terlikler, patikler ve bunların parçalan, spor ayakkabıları ve bunların çivileri, ayakkabı parçalan yani pençeler, topuklar, konçlar, sayalar…; Başlıklar, şapkalar, bereler, kepler, kasketler… ; Bebekler için bu sınıfa dahil özel eşyalar; Bebekler için tekstilden bezler, bebekler için tekstilden kundak bezleri, zıbınlar, naylon donlar, mama önlükleri (kağıt mama önlükleri hariç)… Kravatlar, papyonlar, fularlar, şallar, baş örtüleri, pareolar, geçme elbise yakalan, bandanalar, manşonlar, kol banttan, baş bantları, bileklikler… Kemerler, pantolon askıları, jartiyerler…” ve 35. sınıfta “Müşterilerin mallan elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri.”
2-… numaralı … markasının 25. sınıfta “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar. Ayak giysileri. Baş giysileri.” ve 35. sınıfta “Müşterilerin mallan elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler,çoraplar. Ayak giysileri ve Baş giysilerinin bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)”
3-… numaralı … markasının 25. sınıfta “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri; ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri, şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.” ve 35. sınıfta “Müşterilerin mallan elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri, ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysi feri; şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler, mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazalan, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.).”
4-… numaralı … & … markalarının 25, sınıfta “Koruyucu amaçlı olanlar lıariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri; ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler” ve 35. sınıfta “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri; ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler, mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazalan, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mallar ve hizmetler bakımından HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE VE SİCİLDEN TERKİNİNE,
5-Kararın kesinleşmesini mütakip kesinleşmiş karar örneğinin ilgili sicile işlenmek üzere TPMK’na gönderilmesine,
6-59,30TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 23,40 TL harcın davalıdan tahsiline,
7-Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafın yapmış olduğu 35.90 TL başvuru harcı, 35.90 TL peşin harç, 334.00 TL tebligat masrafı, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.405,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 04/03/2021

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

¸