Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/815 E. 2019/182 K. 18.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/815 Esas
KARAR NO : 2019/182

DAVA : Marka hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 29/12/2017
KARAR TARİHİ : 18/04/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka hükümsüzlüğü talepli davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA;Davacı vekili dava dilekçesinde, özetle; davacının uzun senelerdir ticari faaliyetlerini “…” ibaresi altında tescilsiz marka olarak sürdürdüğünü, markanın ağırlıklı olarak 25. sınıf emtiaları bakımından ve 25. sınıf emtialarını kapsayacak şekilde 35. sınıfta kullanıldığını,davacının marka üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu, gerçek hak sahibinin yalnızca tescil ile belirlenemeyeçceğini, davalılar adına TPE nezdinde tescilli … nolu “…”, … nolu ” …” ibareli markaların hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA; Davalılar vekili beyan dilekçesinde;davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık; davalılar adına TPE nezdinde tescilli … nolu “…”, … nolu ” …” ibareli markaların hükümsüzlüğüne ilişkindir.
Türk Patent ve Marka Kurumundan marka tescil belgesi celp edilmiştir.
HMK 266. madde gereğince markanın ilk olarak kim tarafından kullanıldığının tespiti icin bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Mali yönden ticari kayıtlar üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen raporun denetim ve hüküm kurmaya elverişli bulunduğu anlaşılmıştır. Marka hukuku yönünden tüm iddia ve savunmalar ise ihtisas mahkemesi sıfatıyla mahkememizce incelenmiştir.
Talimat yoluyla alınan raporda;Davacı … ile Davalılar …, …, … arasında ticari bir ilişkinin olduğu davacının davalılara triko kazak sattığı faturasında … unvanı kullandığı, Davacının davalıya belirtilen unvan ile ilk ticari satışını 18.07.2014 tarihinde …’e (…) yaptığı çocuk kazağı olarak satış yaptığı satış faturalarında bu durumun mevcut olduğu bu satışlar 2015-2016-2017 yıllarında da devam ettiği. Davacının 2014 yılı satış cirosunun 9637,90 kısmını davalıya sattığı, 2016 yılı satış cirosunun 9621,75 kısmını da davalıya sattığı. Davacının 2017 yılı satış cirosunun %11,53 kısmını davalıya sattığı. Davacı …’in ilgili vergi dairesi vergi levhasında, Ana Faaliyet konusunun kodu ve adı; Dış giyim eşyası imalatı, dokuma ,örme (trikotaj) ve tığ işi(kroşe) vb. kumaştan olanlar (kaban, palto, ceket, pantolön, takım elbise, döpiyes, yağmurluk gece kıyafetleri vb.)iş giysilerine terzilerin faaliyetleri hariç olarak belirtildiği hususları taspit edilmiştir.
Davacı davasını gerçek hak sahipliği iddıası kapsamında açmıştır Gerek mülga 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesi kapsamında gerçek hak sahipliği iddiası ile ilgili olarak, 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesi; “Tescilsiz bir markanın veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaretin sahibinin itiraz etmesi üzerine, tescili istenilen marka, aşağıdaki hallerde tescil edilmez:
a) Markanın tescili için yapılan başvuru tarihinden önce veya markanın tescili için yapılan başvuruda belirtilen rüçhan tarihinden önce bu işaret için hak elde edilmiş ise,
b) Belirtilen işaret, sahibine daha sonraki bir markanın kullanımını yasaklama hakkını veriyorsa.” hükmünü içermekteydi.
6769 sayılı SMK’nun 6/3 maddesinde de aynı düzenleme korunmuştur.
Marka hukukundaki genel ilkeye göre bir markayı ihdas ve istismar eden kimse o markanın gerçek sahibidir ve açıklayıcı etkiye sahip tescile karşı üstün ve öncelikli hak sahibidir. Eskiye dayalı kullanım yoluyla gerçek hak sahipliği söz konusu olabilmesi için bu kullanımın markasal nitelikte olması gerekli değildir. Ticaret sırasında, tanıtımda kullanılmış olsa bile bu yeterlidir. Gerçek hak sahipliği hem hükümsüzlük sebebi hem de şeklen hak sahibinin tescile güvenerek açacağı davalarda bir def’i sebebidir.
Somut olayda da davacının sunduğu faturalar mali inceleme raporu, marka tescil belge tarihleri dikkate alındığında; davalının hükümsüzlük istemine konu markalarını 17.10.2016 tarihinde tescil ettirdiği, davacının ise davalılardan …’e 18.07.2014 tarihinde satış yaptığı, marka da ve fatura üzerindeki baskın unsurun … ibaresi olduğu, sport wear ibaresi ile birlikte kullanıldığı, marka üzerinde gerçek hak sahibinin davacı olduğu, satış rakamlarına göre de markasına belirli bir işlem hacmi kattığı, giyim alanında ticari faaliyetini bu marka adı altında sürdürdüğü, davalıların ise “…” ve ” …” ibareli markaları izinsiz tescil ettirdiği, … ibaresinin her iki markada yer aldığı, … ibaresinin yan unsur olup, markaya ayırt edicilik katmadığı, sunulan delillere göre davacı yanca tescilsiz olarak kullanılan markanın kullanım tarihinin davalılardan önce olduğu, Bu hususun dosyaya ibraz edilen faturalar ile ispat edildiği, Davalıların ise dava konusu marka müracaatlarını davacının “…” ibareli markalarından haberdar olduktan sonra yani davalılara kesilen fatura tarihlerinden sonra gerçekleştirdiği ve davalı yanca markanın ilk kez kendilerinde ihdas edildiğinin davalılarca ispat edilemediği, taraflar arasında Cumhuriyet Savcılığına yapılan şikayet kapsamında ürünlere el konulması yönünde işlem tesis edilmişse de huzundaki dava kapsamında hükümsüzlük davasına bir etkisinin bulunmadığı, 2014 senesinde belirtilen fatura tarihinden sonra da davacı tarafından davalılara 2014, 2015, 2016, 2017 senelerinde belirli bir meblağ içeren oranlarda fatura kesilerek “…” markalı ürün satışının yapıldığı, Bu durumun faturalar üzerinden mali inceleme kapsamında tespit edildiği, davacının “…” markasını faturalarda, ticari iş evrakında kullandığı, faturaların içeriğinden işbu markanın ağırlıklı olarak 25. sınıf emtiaları bakımından ve 25. sınıf emtialarını kapsayacak şekilde 35. sınıfta kullanıldığı hususunun anlaşıldığı, yüksek mahkemenin markanın tescilinin kurucu değil açıklayıcı etkiye sahip olduğu yönündeki yerleşik içtihatları da dikkate alındığında davacının davasının esastan kabulüne karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davalı adına … (…) nolu ve … ( …) nolu markaların HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE,
2-Kararın kesinleşmesini mütakip kesinleşmiş karar örneğinin ilgili sicile işlenmek üzere Türk Patent ve Marka Kurumuna gönderilmesine, devrin önlenmesine yöneik tedbirin karar kesinleşene kadar devamına,
3-44,40 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 13,00 TL harcın davalılardan tahsiline,
4-Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 3.931 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 31,40 TL başvuru harcı, 31,40 peşin harç 254,20 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 750,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.067,00 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 HAFTA içerisinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi.18/04/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır