Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/804 E. 2021/164 K. 07.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/804 Esas
KARAR NO : 2021/164

DAVA : Marka hakkına Tecavüzün ve haksız rekabetin Tespiti , markanın hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 25/12/2017
KARAR TARİHİ : 07/04/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka hakkına Tecavüzün ve haksız rekabetin Tespiti , markanın hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde; … tescil no.lu “… ” markasının davacı adına 29, 30, 43. sınıflarda tescil edilmiş olduğunu, müvekkilinin markayı ile uzun yıllardan beri kullanarak yatırım yaparak tanınan ve aranılan bir marka haline getirdiğini, davalı tarafın … tescil nolu “…” markasını 30. sınıfta adına tescil ettirmiş olduğunu; davalı adına tescil edilmiş olan markanın müvekkili markası ile benzer olduğunu ve iltibas yarattığını, davalı tarafın bununla da kalmayarak markasını tescil ettirdiği şekilde değil, müvekkil markası ile birebir aynı şekilde ve müvekkili markasına tecavüz eder şekilde kullandığını, kötü niyetli olarak tescil edilmiş olan davalıya ait …tescil nolu markanın hükümsüz kılınarak sicilden terkinini; davalı adına tescil edilmiş olan … tescil no’lu “…” markanın tescil edildiğinden farklı şekilde kullanıldığı ve bu kullanımın müvekkilinin markasına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, tecavüzün önlenmesi ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davalı …’in … sektöründe tanınan markaların sahibi olduğunu,“…” Markasına havi … Ticaret no’lu, 05,29,30 emtia no’lu,“…” Markasına havi … Ticaret no’lu, 29,30 emtia no’lu,… no’lu Grafik Ambalaj Tasarım’ın,,•… no’lu Gıda Ambalajı Tasarımının, “… ” Markasına havi … Ticaret no’lu,, “…” Markasına havi, 29,30 Emtia nolu, … Ticaret no’lu,, “… ” Markasına havi … Ticaret no’lu, 30 Emtia no’lu, , “…” Markasına havi … Ticaret no’lu, 29,30 Emtia no’lu, “…” Markasına havi … Ticaret no’lu, 30 Emtia no’lu,markaların yasal hak sahibi olduğunu, tescilli markaların tamamının, münhasıran, Türkiye’nin … tatlısının en önde gelen temsilcilerinden olan dava dışı …LTD. ŞTİ ile tanzim ve imza edilen … 25. Noterliği’nin …Tarihli, … Yevmiye numaralı Marka Lisans Sözleşmesi ile işbu şirket üzerinden kullanılmakta olduğunu,
Davacının Alt Üst Soy nüfus kaydından da açıkça görüldüğü üzere, … sektöründe tanınan ve markalarda belirtilen “…’ ın Müvekkilin babasının babası olup, davacının …’ın …’ olduğunu, davacının soyunun…, …’ı geleneksel tatlı olarak kazandıran, sektördeki en önemli yapı taşlarından olduğunu, davacının marka lisansı sözleşmesi yaptığı dava dışı şirket üzerinden yüksek meblağlarda, Türkiye’nin en önemli süpermarketlerinde müşterileri bulunduğunu, davacı yanın, sektörde kendilerinin bilinir, tanınır ve hatta markaları hususunda ciddi meblağlar harcadığı iddialarının asılsız olduğunu, Davacı yanın, 30.04.2008 tarih ve … tescil numarası ile “kırımlı saffet güllaçları …’den beri” adlı markaları bulunduğunu, Müvekkilinin ise, 08.11.2017 tarihli …sayılı markası ile, kendilerinden çok sonra, marka tescili olduğu iddialarında bulunmuş ise de, davacının , kendi ataları ve soyunun adlarına havi birçok markası bulunduğunu, davacı yanın Nisan 2008 yılında ilk tescil ettiği markadan dahi, daha evvelden, 2007 yılında, markalarını ve tasarımlarını tescil ettirenin davalı olup, ilk hak sahibinin davalı olduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2005/13788 Esas, 2007/4831 Karar, 27.03.2007 Tarihli Yargıtay İlamı, uyarınca, tescilli markanın mirasçılar tarafından birlikte kullanabileceği ve haksız rekabet oluşturmayacağı yönünde karar verildiğini, ayrıca ; davacı tarafından, Müvekkili ile hiçbir ilişiği bulunmayan, Müvekkiline ait olduğu ve kullanıldığı hiçbir şekilde tespit edilmemiş olan dava konusu şekle havi ambalajın nerede ve ne şekilde Müvekkili tarafından kullanıldığı yönünde delil olmadan dava açılıdğından davacının ambalajı nerede, kimden, hangi müşteriden ve/veyahut ne şekilde ele geçirildiği açıklamak ve ispatlamak zorunda olduğunu, davanın hukuki mesnedi bulunmadığından reddini talep etmişlerdir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; … tescil nolu “…” markasının hükümsüzlüğü , davalının markasını tescil ettirdiği gibi kullanmadığının tespiti , kötü niyetli ve iltibas oluşturacak şekilde kullanım nedeniyle marka hakkının ihlal ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti , önlenmesi sonuçlarınn ortadan kaldırılması , ihtiyati tedbir kararı verilmesi ve ilan istemine ilişkin bir davadır.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava, davalının, cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, beyanlarında geçen deliller toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, marka tescil ve tasarım tescil dosyaları celp edilmiş, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
HMK 266. Madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler …, …, …29/03/2019 tarihli bilirkişi raporlarında; Davaya dayanak yapılan … tescil no.lu “…” markasının 29, 30 ve 43.sınıfta davacı şirket adına tescil edilmiş olduğu, Hükümsüzlüğü talep edilen … tescil no.lu “ …” markasının 30. sınıfta davalı adına tescil edilmiş olduğunu, Davacı tarafa ait marka ve ambalaj kullanımı ile davalı tarata ait ambalaj kullanımı arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı, bu sebepte benzer olarak algılandıkları, Davaya dayanak … tescil no lu “…” markası ile hükümsüzlüğü talep edilen … tescil nolu“…” markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu; markaların bir bütün olarak benzer olduğunu; Markalar 30. sınıfta aynı/benzer ihtiyaçları gideren emtialar için tescil edilmiş oldukları göz önüne alındığında, hükümsüzlük davasında SMK m.25/1 ve 6/1’e dayalı hükümsüzlük şartının mevcut olduğunu, Davalı adına tescilli marka … tescil no.lu markasın iken fiilen kullandığı iddia olunan markanın raporda görseline yer verilen ambalajdaki markasal kullanımın tescilli olan markadan farklılaştırılmış hali olduğu, Davalının tescil ettirdiğinden farklı şekilde kullandığı markanın, davacı adına tescilli olan marka ite benzerliğinin grafik unsurlarla birlikte artmış olduğu; davacı markasının daha önceki bir tarihte tescil edildiği dikkate alarak, davalının da davacı markalan île bağlantılı olduğu izlenimi verecek görsel unsurlara yer vererek tescilli markasını farklılaştırarak kullanmasının dürüst bir kullanım olmayacağı, Dava konusu edilen ambardaki kullanımın davalıya ait olup olmadığı yönünde davalı yanca ileri sürülen itirazların takdirinin ise Mahkemeye ait olduğunu bildirmişlerdir.
Davalı yan rapora itiraz etmiş ve sundukları Yargıtay ilamı gözetilerek davanın reddi gerektiğini ileri sürmüşler, davacı yan ise raporun lehlerine olduğunu ve tahkikatın sonlandırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmişlerdir.
Taraflara ait marka ve delil listesinde beyan edilen tasarım tescil dosyaları Türk Patent ve marka kurumundan celp edilmiştir.
Delil olarak gösterilen Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2005/13788 Esas, 2007/4831 Karar, 27.03.2007 Tarihli ilamı ile tarafların yargıya intikal etmiş dava dosyaları mahkememizce uyap sisteminden incelenmiştir.
… 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 14/09/2006 tarih ve …sayılı kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2005/13788 Esas, 2007/4831 Karar, 27.03.2007 Tarihli ilamı ile onanmasına karar verildiği ve ilam içeriğine göre: davacı ve karşı davalı‘nın … ,davalı/karşı davacının … ve … -… LTD. ŞTİ. Olduğu ( Davacı vekilinin müvekkilinin güllaç imalatı ve satışı yapan şirket olduğunu, davacı şirket ortaklarının dedesinin adı olan “…” isminin 21.02.1989 tarihinde marka olarak tescil ettirildiğini, piyasada zincir marketler olarak faaliyet gösteren … satılan benzer üründe müvekkiline ait markanın taklit edilerek kullanıldığını, davalılar eyleminin müvekkiline zarar verdiğini ileri sürerek, bahse konu markanın sahibinin müvekkili olduğunun hüküm altına alınmasına, markaya vaki tecavüzün önlenmesi babında bu markanın davalılar tarafından kullanılmasına son verilmesini talep ve dava ettiğini,Davalılar (karşı davacılar) vekili, müvekkillerinden …’in … markası ile faaliyette bulunduğunu ve markayı 13.06.2003 tarihinde tescil ettirdiğini, müvekkillerinin tescilli bu markayı kullandığını, davacı markasının taklit edilmediğini, davacı (karşı davalı) tarafın müvekkillerini güç durumda söylentisini yayarak müvekkillerine maddi ve manevi zarar verdiğini belirterek, asıl davanın reddine; karşı dava ile de şimdilik 1.000 YTL maddi, 1.000 YTL manevi tazminatın faiziyle birlikte karşı davalıdan tahsilini talep ve dava ettiğini, Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre davacı şirketin … numaralı markayı 30. sınıftan güllaç emtiası için tescil ettirdiği, davalı …’in de 29, 30 ve 32. sınıflarda güllaç emtiasını da kapsayacak biçimde …numaralı markayı tescil ettirdiği, işbu davada markaların hükümsüzlüğü talebinde bulunulmadığı, güllaç emtiası üzerinde gerek davacı, gerekse karşı davacı …’ın markalarının müşterek dedelerinden dolayı hak sahibi olduğunu, tescilli marka sahibi olan davalı … aleyhinde açılan davanın yerinde olmadığı, tescilli marka sahibi olan davacı şirketin marka tescilinden kaynaklanan haklarını talep etmek amacıyla tespit, arama talep edebileceği, marka sahibi olarak toplatma talebinde bulunacağını söylemesinin hak arama özgürlüğü kapsamında olduğu sonucuna varılarak, asıl ve karşı davaların reddine karar verildiği, taraf vekillerince hükmün temyiz edildiği ancak mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması nedeniyle ilamın onandığı anlaşılmıştır.
Davalı yanca davalının alt ve üst soyunu gösteren nüfus kaydı sunulmuş olup, …’in babasının babası olduğu nüfus kaydı kapsamından anlaşılmıştır.
6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (“SMK”) 6. maddesinde öngörülen marka tescilinde nisbi red sebepleri şekilde düzenlenmiştir.
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa İtiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmıştık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.”
6769 Sayılı SMK’nın 7. maddesinde öngörülen marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları şu şekilde düzenlenmiştir.
(1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmıştık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.
(4) Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
6769 Sayılı SMK’nın 25. maddesinde öngörülen marka hükümsüzlük hâlleri ve hükümsüzlük talepleri şu şekilde düzenlenmiştir.
(1) 5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir.
(2) Menfaati olanlar, Cumhuriyet savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir.
(3) Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez.
(4) Bİr marka, 5 inci maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz.
6769 Sayılı SMK’nın 29. maddesinde öngörülen marka hakkına tecavüz sayılan fiiller şu şekilde düzenlenmiştir.
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c)Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
HÜKÜMSÜZLÜK İSTEMİNİN İNCELENMESİ
Davaya dayanak Davacının … tescil no lu “…” şekil markası ile hükümsüzlüğü talep edilen… tescil nolu“ …” şekil markanın kıyaslanması yapıldığında;
Davacı markasının … no ile yatay dikdörtgen zemin üzerine … ibaresinin pembe zemin içinde büyük harflerle beyaz olarak yine dikdörtgen zemin içinde yazıldığı ve üzerinde daha küçük harflerle siyah yazı ile Kırımlı ibaresi bulunduğu, alt kısmında ise …ibaresinin küçük punto ve küçük harflerle siyah tonda yazıldığı ve dikdörtgen formun üçe bölünerek grafikleştirildiği, markada ilk etapta göze çarpan unsurun … ibaresi olduğu,
Davalı markasının ise …tescil no ile koyu pembe bir kare grafik unsuru içinde dikdörtgen form ile her bir yazı 3 e bölünmüş diktörtgen şekli içine yazılması suretiyle oluşturulmuş, orta bölümde yer alan “…” ibaresinin daha görünür ve büyük punto ile yine koyu pembenin farklı bir tonu içine siyah yazı ile yazıldığı,bu yazının üzerinde daha küçük harflerle açık pembe zemin üzerinde …ibaresinin siyah ton ile daha küçük harflerle ve rakamlarla yazıldığı ve alt bölümdeki açık pembe diktörtgen fonda biten ilk bölümdeki yazı ile Saffet ibaresinin fonunu da içine alacak şekilde sağ alt köşesinde siyah beyaz bir adam figürü ile grafik şekli oluşturulduğu ve markada esaslı unsurun … ibaresi olduğu anlaşılmaktadır.
Halk tarafından karıştırılma ihtimalinin varlığı için iki koşulun bir arada olması gereklidir. Bu iki koşuldan birincisi davalı tarafından kullanılan markanın daha önce tescilli bulunan markanın aynısı veya benzeri olması ve her iki markanın aynı veya benzer mal ve hizmetlerde kullanılıyor olmasıdır. Malın veya hizmetin tüketicisi, bir markayı almak isterken yanılarak diğer markayı tercih ediyorsa karıştırma ihtimalinden bahsedilebilecektir. Markalar arasında karıştırma ihtimali değerlendirilirken markalar parçalara ayrılarak her bir unsur üzerinden değil, esaslı unsurların belirlenmesi ile bütüncül bakış açısı ile gerçekleştirilmesinin asıl olduğunu, Yargıtay 11 HD. E. 2015/6865, K. 2016/1103, T. 8.2.2016 ilamında da bu hususa işaret edilmektedir. Somut olayda bu bilgiler ışığında ; davacı markasınında esaslı usurun … ibaresi olduğu, Davalı kullanımı incelendiğinde de markada baskın esaslı unsurun … ibaresi olduğu, esaslı unsurlar yönünden markaların aynı oldukları , Görsel Değerlendirmede ; davacı markasının … no ile yatay dikdörtgen zemin üzerine … ibaresinin pembe zemin içinde büyük harflerle beyaz olarak yine dikdörtgen zemin içinde yazıldığı ve üzerinde daha küçük harflerle siyah yazı ile … ibaresi bulunduğu, alt kısmında ise … ibaresinin küçük punto ve küçük harflerle siyah tonda yazıldığı ve dikdörtgen formun üçe bölünerek grafikleştirildiği, markada ilk etapta göze çarpan unsurun … ibaresi olduğu, davalı markasının ise …tescil no ile koyu pembe bir kare grafik unsuru içinde dikdörtgen form ile her bir yazı 3 e bölünmüş diktörtgen şekli içine yazılması suretiyle oluşturulmuş, orta bölümde yer alan “…” ibaresinin daha görünür ve büyük punto ile yine koyu pembenin farklı bir tonu içine siyah yazı ile yazıldığı,bu yazının üzerinde daha küçük harflerle açık pembe zemin üzerinde … ibaresinin siyah ton ile daha küçük harflerle ve rakamlarla yazıldığı ve alt bölümdeki açık pembe diktörtgen fonda biten ilk bölümdeki yazı ile … ibaresinin fonunu da içine alacak şekilde sağ alt köşesinde siyah beyaz bir adam figürü ile grafik şekli oluşturulduğu ve adam görselinin altında da küçük punto ile … ibaresinin yer aldığı dolayısıyla markada esaslı unsurun ve büyük punto ile yazan yazının markanın esaslı unsurunun … ibaresi olduğu anlaşılmaktadır. Bütünsel Yaklaşım- Halk üzerindeki Genel İntiba yönünden incelemede ise; davacı markasını almak isteyen tüketicinin davalı markasını alma ihtimalinin markadaki esaslı ve ana unsurun … ibaresi olması nedeniyle çok yüksek olduğu, markada karıştırma değerlendirmesi yapılırken markaların bir bütün olarak değerlendirilmesi nin gerekli olduğu, Hatta tüketicinin çok zaman harcamadan reyonda gördüğü Güllaç ürünü yönünden ilk bakışka göze çarpan … ibaresi ile alışveriş yapabileceği, markanın ambalaj yönünden farklı olduğunu öngörse bile her iki firma ve marka arasında idari ve ekonomik bağ kuracak olmaları nedeniyle tüketici tarafından markaların karıştırma ihtimalinin bulunduğu hususu sabit kabul edilmiştir.
Markalar bütünsel olarak incelendiğinde: Her iki markanın bütünsel görünümü ve bütünlüğü oluşturan parçaların ( dikdörtgen forrmda hazırlanmış olması) benzer olduğu, kaldı ki davacının … ibareli markasında … ibaresinin esas unsur olduğu ancak … ibaresinin ürünün niteliğine cinsine yönelik markada esaslı olmayan unsur olarak yer aldığı görülmektedir. Davalının sunduğu marka tescilleri ve tasarım tescillerinde ise davacıdan daha önceki tarihlerde … ibareli tescilli bir markasının bulunmadığı, eski tescillerin … esas ibareli olduğu , dolayısıyla … esas unsurlu davacı markasının piyasadaki eskiliği nedeniyle ayırt edicilik kazanması ve her iki markanın ortak 30.sınıfta tescilli olması, ürünlerin aynı emtia sınıfına dahil olması nedeniyle orta dikkatli tüketicinin markaları karıştırma ihtimali yüksek olduğundan markanın hükümsüzlük koşullarının oluştuğu, davalının sunduğu Yargıtay ilamının davanın tarafları yönünden kesin hüküm niteliği taşıdığı, öte yandan karar içeriğinden davalının torun olma sıfatıyla babasının babasına ait … ismini salt nüfusta yer alması nedeniyle markasal olarak kullanabileceği şeklinde yorumlamayacağı anlaşılmıştır.
Yine dosyaya sunulan lisans sözleşmeleri kapsamında davalının sunduğu lisans sözleşmesi 24.3.2010 tarihli olup, … nolu markanın …markasının kullanımına ilişkin olup tek başına … markasının kullanımı için hak tesis etmediği, davalının sunduğu tasarım tescilinin de … ibaresi ile tescil edildiği … ibareli tasarım tescili bulunmadığı , bilirkişi raporunda isabetle belirtildiği üzere; Davaya dayanak … tescil no lu “…” markası ile hükümsüzlüğü talep edilen… tescil nolu“ …” markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğu; markaların bir bütün olarak benzer olduğu; Markalar 30. sınıfta aynı/benzer ihtiyaçtan gideren emtialar için tescil edilmiş oldukları göz önüne alındığında, 6769 sayılı SMK m.25/1 ve 6/1’e dayalı hükümsüzlük şartının mevcut olduğu gözetilerek markanın hükümsüzlüğü isteminin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
MARKA HAKKINA TECAVÜZ VE HAKSIZ REKABET İDDİLARININ İNCELENMESİ;
6769 Sayılı SMK m. 29/l-(b) hükmü uyarınca markanın hak sahibinin izni olmaksızın aynı veya ayırt edilemeyecek şekilde benzerinin kullanılması yoluyla taklit edilmesi doğrudan marka tecavüzü olarak öngörülmüştür.
Tescilli marka ile aynı olan işaretin tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması da marka tecavüzü olarak öngörülmüştür (SMK m, 7/2-(a)), Öte yandan tescilli marka ile aynı veya benzer olan ibarenin tescilli markanın kapsadığı aynı veya benzer mal ve hizmetlerde kullanılması durumunda halk nezdinde karıştırılma ihtimalinin söz konusu olması halinde ilgili kullanım marka hakkına tecavüz teşkil edecektir (SMK m. 7/2-(b)).
TTK MADDE 54- (1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.
Bilindiği üzere TTKm.54 uyarınca ‘“haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır”. Kanun koyucunun ETKm.56’da yer alan “Haksız rekabet, aldatıcı hareket veya hüsnüniyet kaidelerine aykırı sair suretlerle iktisadi rekabetin her türlü suistimalidir” şeklindeki tarifinden çok daha geniş ve çok daha kapsamlı bir haksız rekabet hükmüne yer verdiği açıktır. Bir eylemin haksız rekabet olarak nitelendirilmesi için taraflar arasında dar anlamda rekabet ilişkisinin olmasına, yani tarafların aynı sektörde olmalarına ve birbirlerine rakip konumda olmalarına gerek yoktur (POROY R/ YASAMAN H, Ticari işletme Hukuku, 15. Bası, İstanbul 2015, s. 334; NOMER ERTAN, F, Haksız Rekabet Hukuku, İstanbul 2016, s. 115).
Yasal mevzuatta da işaret edildiği üzere TTK m. 54 hükmü, haksız rekabetin tanımlanmasında “dürüstlük kuralı”nı temel kriter olarak görmüştür. Buna göre bir eylemin haksız rekabet olup olmadığının belirlenmesindeki, o eylemin dürüstlük kuralı ile örtüşüp örtüşmediğine bakılmalıdır.
Haksız rekabetin genel tanımını veren bu hükmün yanı sıra, TTK m. 55 hükmü uygulamada sıkça karşılaşılan haksız rekabet hallerini sınırlayıcı olmayacak şekilde saymıştır. Bununla birlikte TTK m. 55’te sayılan haksız rekabet hallerinin sınırlayıcı olmadığı, sadece TTK m. 54/2’de belirtilen haksız rekabet eyleminin örnekseme yoluyla sayılmış örnekleri olduğu açıktır. Ayrıca TTKm.55 özel olarak bazı haksız rekabet eylemleri sayılmıştır. Bunlardan TTK m.55/4’de yer alan “Başkasının malları, işi ürünlerini, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” şeklindeki eylem açısından davalı tarafın eyleminin değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu hükmün uygulanabilmesi için, bir kimsenin bir başkasının iş ürünlerini, mallarını, faaliyet veya eylemlerini veyahut haklı olarak kullandığı işaretlerini haksız yere vere karıştırılmaya sebep olacak şekilde kullanması gerekli ve yeterlidir.
Haksız rekabet ve marka hakkını ihlal iddiası hukuki bir nitelendirme olduğundan mahkemece sunulu delillere göre incelenmesi gereklidir.
Davacı yan davalının ihlal teşkil ettiğini ileri sürdüğü ürün ambalajının görselini dilekçesinde sunmuş ancak ürünü nerden nasıl temin ettiği yönünden hiçbir delil sunmamış, davalının bu yöndeki savunmasına da ispat hukuku anlamında suskun kalmıştır.
Öte yandan davacının ihlal iddiasına dayalı olan dayanak markası … nolu marka olup, markanın renkli görselinde sarı kırmızı tonda bir tescil bulunmamaktadır. Tescil grafik unsuru yönünden beyaz pembe şekilde kombin edilmiş olup, davacının dilekçesinin 3.sayfasında davacı ve davalı kullanımlarını görsel olarak fotoğraflamış , ancak dava dilekçesindeki görselde de davacının markasını tescil ettirdiği şekilde değil sarı kırmızı ton ile kombin ederek kullandığı yani tescil ettirdiği şekli ile kullanmadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla davacının tescilli marka hakkının ihlal edildiği iddiası dinlenemez. Öte yandan davalı şekil3 olarak görseli dilekçede yer alan şekilde bir üretimi bulunmadığını ileri sürmüş olup, davacı yanca da ambalajın ne şekilde elde edildiği tespit edilmemiştir. Şekil 2 de yer alan davalı kullanımı iddiası yönünden ise davalı tıpkı şekil unsuru yönünden…nolu tescilinde yer alan yazı unsuru ile markayı kullanmakta olup, sadece renk tonu yönünden turuncu ve kırmızı fon ile yani davalıda tescilden farklı olan renkler ile yani turuncu ve kırmızı renkler ile markasını kullanmaktadır. Dolayısıyla davacı markasının tescilli olduğu beyaz pembe olarak değil sarı kırmızı olarak , davalı markasında ise kırmızı ve turuncu olarak kullandıkları, piyasada firmaların tecilli olduğu şekilden farklı olarak markalarını kullanabilecekleri , her iki firmanın ise marka yazılarını tescilli olduğu hali ile ürün ambalajı üzerinde kullandıkları bu durumun marka hakkını ihlal yada haksız rekabet oluşturmadığı, davalının tescil anında kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden markasının hükümsüz kılındığı ana kadar yaptığı kullanımların tecavüz ve haksız rekabet olarak değerlendirilemeyeceği hususları gözetilerek davacı yanın marka hakkını ihlal ve haksız rekabet kapsamındaki taleplerinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarda açıklanan gerekçe kapsamını göre,
1-Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine
2-Davalı adına … nolu markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, Kararın kesinleşmesini mütakip kesinleşmiş karar örneğinin ilgili sicile işlenmek üzere Türk Patent ve Marka Kurumuna gönderilmesine
3- Marka hakkını ihlal ve haksız rekabete dayalı tüm istemlerin reddine,
4- Tedbir ve ilan isteminin reddine,
5-59,30 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 27,90 TL harcın davalıdan tahsiline,
6-Hükümsüzlük isteminin kabulü nedeniyle, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 5.900 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Tecavüz isteminin reddi nedeniyle Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 5.900 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 31,40 TL başvuru harcı 31,40 TL peşin harç, 252 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 2.250 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.564,80 TL yargılama giderinin taktiren 1/2 sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı tarafın yargılama giderlerinden olan 100 TL’nin taktiren 1/2 sinin inin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 HAFTA içerisinde İstanbul bölge adliye mahkemesi nezdinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi.07/04/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır