Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/801 E. 2018/284 K. 10.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/801 Esas
KARAR NO : 2018/284

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/12/2017
KARAR TARİHİ : 10/07/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şahsa ait, TPE nezdinde … no ile şekil markasının hükümsüzlüğü istemiyle açıldığı anlaşılmışıtır.
SAVUNMA; Davalı cevap dilekçesinde; markanın tescil edildikten sonra hiç kullanılmadığını, dava açıldıktan sonra ise markanın geri çekildiğini davanın konusuz kaldığını bu sebeple davanın davanın reddi gerektiğini, bildirmiştir.
DELİLERİN TARTIŞILMA SI VE GEREKÇE;
Dava konusu; Davalıya ait TPE nezdinde … no ile tescil edilen şekil markasının hükümsüzlüğü istemiyle açılmıştır.
Türk Patent ve Marka kurumundan davacı ve davalıya ait marka tescil belgeleri celp edilmiştir.
Dava kayden 22.12.2017 tarihinde açılmış, Türk patent ve marka kurumundan davalının markasının geri çekme tarihi 3.1.2018 tarihi olup, kurum tarafından gönderilen yazı kapsamına göre markanın hükümden düştüğü anlaşılmıştır.
Dolayısıyla dava açıldıktan sonra dava konusuz kaldığından ancak taraf vekillerinin yargılama ve vekalet ücreti ile ilgili talepleri bakımından dosyanın sunulu delillere göre incelenmesi gereklidir.
Uyuşmazlık gerçek hak sahipliği, tanınmış marka , kötüniyetli tescil , karıştırma iddilarına dayalı olduğundan marka hukununun genel ilkelerine göre çözüleceğinden bilirkişi incelemesine gerek görülmeden uyuşmazlık ihtisas mahkemesi sıfıtayla mahkememizce incelenmiştir.
Davacının sunduğu deliller kapsamına göre davacı … ye ait “…” markasının dünya genelinde, tescil kayıtları ile koruma altına olduğu, markanın 03, 05, 08, 09, 14, 16, 18, 20, 21,24, 25, 27, 28 ve 35. Sınıflarda TPE nezdinde tescilli … sayılı “…” ibareli, … sayılı “…” ibareli, … sayılı “…” ibareli, … sayılı “…” ibareli, … sayılı “…” ibareli, … sayılı “…” ibareli, … sayılı “…”, … sayılı “…” ibareli, … sayılı “…” ibareli, … “…” ibareli, … sayılı “…” ibareli, … sayılı “…” , … sayılı “…” ibareli, … sayılı “…” ibareli, … sayılı “…” ibareli, … sayılı “…” ibareli, … sayılı “…” ibareli, … sayılı “…” ibareli, ve … sayılı “..” ve at üstünde polo oyuncusu figürlü … sayılı “¸ ” , … sayılı “¸ ” … sayılı “¸ ” markalarının sahibi olduğu davacı yanca sunulan marka tescil belgelerinden anlaşılmıştır.
Davacının marka tescil belgeleri kapsamına göre davalıdan çok önce marka tescil belgeleri bulunduğu, sunduğu deliller incelendiğinde sunulu belgeler kapsamına göre yurt dışında da tescilli markalarının bulunduğu, tanıtım ve reklam için ciddi yatırım yaptıkları dolayısıyla tanınmış marka olma kriterlerini sağladığı anlaşılmaktadır.
556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi uyarınca, “Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa” tescil edilemez.
8/1-b bendi kapsamına ibareler arasındaki benzerliğin yanında, “aynı tür” mal veya hizmetlerle, “benzer” mal veya hizmetler girmektedir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığı; söz konusu mal veya hizmetlerin benzer ihtiyaçları giderip gidermediği, üretim yerlerinin, dağıtım kanallarının ve satış yerlerinin aynı olup olmadığı, ikame imkanlarının ya da birbirini tamamlayıcı yönlerinin bulunup bulunmadığı, dikkate alınarak belirlenir.
Davalıya ait marka ve davacıya ait tescilli markalara ait TPE kayıtları incelendiğinde ; Davalının müddet olan markasının üç adet at üzerinde polo oynayan oyuncu figüründen oluştuğu ve 3,9,14.sınıf açısından 13.11.2012 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır.
Davacının ise TPE nezdinde 03, 08 ,09, 14, 16, 18, 21, 24, 25 ve 27. ve 35. sınıflarda tescilli markalarının tümünün esas unsuru da aynı şekilde “…” ibaresi ve at üstünde polo oyuncusu figüründen oluşan şekilden ibaret olduğu anlaşılmıştır.
Davalının markasında yer alan at üzerinde polo oynayan 3 adet binici figürüdür. Dolayısıyla markada esas unsur olan at üstünde polo oyuncusu figürünü gören tuketicinin markalar arasında bağlantı kurma ihtimali yüksektir. Markada yer alan 3 adet şekil görüntüsü markaya ayırt edicilik katmadığı gibi davacı markasının devamı gibi algılanması yüksektir. Öte yandan davalı da tescilden itibaren markasına yatırım yaptığına ve kullanım yolu ile markasının ayırt edici olduğuna dair delil sunmamıştır. Hatta markasının kullanılmadığını beyan etmiştir.
556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendinde sayılan “Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa..” şeklindeki düzenleme karşısında davacı va davalı markalarının ortalama tüketici tarafından karıştırma ihtimalı bulunduğu, davalının davacıdan önce markayı bulup ihdas ettiğine marka üzerinde gerçek hak sahibi olduğuna dair hiçbir delil de sunmadığı anlaşılmıştır.
Davacı tanınmış marka olduğunu ileri sürmüştür.
Davacı vekili “…” ve “ şekil ” markalarının tanınmış marka olduğunu hususunun, birçok farklı Yerel Mahkeme ilamı ve TPE kararı ile de kabul edildiğini, Dilekçe ekinde sundukları TPE kararları ile birlikte, … 3. FSHHM’nin 2013/98 E. – 2014/105 K. sayılı ilamında müvekkili şirketin “…” markasının 556 sayılı KHK’nın 8/4 ve 7/i madde hükümleri anlamında tanınmış marka olduğunu, … 2. FSHHM’nin 2012/40 E. – 2013/214 K. sayılı ilamında da hem “…” markasının hem de “şekil ¸” markasının, 556 sayılı KHK’nın 8/4 ve 7/i madde hükümleri anlamında tanınmış marka olduğuna karar verildiğini sundukları delillerinde bildirdikleri anlaşılmaktadır.
Davacı markasının ulaştığı tanınmışlık olgusu dikkate alındığında davacının dava açmakta hukuki yönden korunmaya yüksek menfaatinin bulunduğu, yargılama sırasında marka hükümden düşmüş ise de dava açılmasına davalı yan sebep olduğundan keza Türk Patent ve marka kurumundan gelen 20.5.2018 tarihli yazı içeriği de dikkate alınarak marka hükümden düştüğünden bu nedenle DAVA KONUSUZ KALDIĞINDAN ESAS HAKKINDA BİR KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,davalının yasal tarife hükümlerine göre yargılama gideri ve vekalet ücreti ödemesine karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulması gerekmiştir.
HÜKÜM; Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre;
1-Türk Patent ve marka kurumundan gelen 20.5.2018 tarihli yazı içeriği de dikkate alınarak marka hükümden düştüğünden bu nedenle DAVA KONUSUZ KALDIĞINDAN ESAS HAKKINDA BİR KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-35,90 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 4,50 TL harcın davacıdan tahsiline,
3-Dava konusuz kaldığından Avukatlık ücret tarifesi ve HMK 331.maddesi uyarınca 3.145 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, (Avukatlık asgari ücret tarifesinin 6.maddesi( anlaşmazlık, davanın konusuz kalması nedeniyle ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse, Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra giderilirse tamamına hükmolunur.) Yargıtay 11.HD’nin 12.12.2016 tarih ve 2016/748 esas, 2016/9479 saylılı ilamları ile vekalet ücretine ilişkin HMK hükümleri dikkate alındığında( 6100 sayılı HMK’nın 331/1. maddesi gereğince hakim, davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.) davanın konusuz kalması halinde mahkemenin dava açıldığı tarihte hangi tarafın haksız olduğunu tespit edip o taraf aleyhine vekalat ücreti takdir etmesi gerektiği belirtilmektedir. )
4-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi.10/07/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır