Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/790 E. 2020/12 K. 14.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/790 Esas
KARAR NO : 2020/12

DAVA : Marka Hakkına Tecüvüzün Önlenmesi Maddi Ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 13/12/2017
KARAR TARİHİ : 14/01/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka hakkına tecüvüzün önlenmesi maddi ve manevi tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin uzun yıllardır kargo sektöründe faaliyet gösterdiğini ve Türkiye’nin seçkin firmalarından biri olduğunu, “…” ibaresini çeşitli versiyonlarıyla TPE nezdinde tescil ettirdiğini, davalı tarafın … ve… internet sitelerinde ve iş yeri adresinde müvekkiline ait markayı kullandığını ve müvekkilinin marka hakkına tecavüz oluşturduğunu iddia ederek markaya tecavüzün tespitini, durdurulmasını, internet sitelerine erişimin engellenmesini, 1.000 TL maddi ve 4.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini, masrafı davalıdan alınmak suretiyle hükmün ilanını talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 4.10.2019 tarihli talep artırım dilekçesi ile maddi tazminat istemini 9.502.06 TL olarak talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı asil açılan davaya süresi içinde cevap vermemiş, ancak duruşmadaki sözlü yargılama aşamasındaki beyanlarında; iş yerini kendisini işletmediğini, kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, açılan davayı kabul etmediğini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu; davacının “…” ibareli markasının davalı tarafından … ve … internet sitelerinde ve iş yeri adresinde izinsiz olarak kullandığını, markaya tecavüzün tespitini, durdurulmasını, internet sitelerine erişimin engellenmesini, 1.000 TL maddi (4.10.2019 tarihli talep artırım dilekçesi ile maddi tazminat istemini 9.502.06 TL olarak talep etmiştir.) ve 4.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili hükmün ilanına ilişkin olarak açılmıştır.
Türk Patent Ve Marka Kurumundan marka tescil belgesi celp edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava dilekçesi davalıya tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, beyanlarında geçen deliller toplanmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsanında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
HMK 266. madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler 23.1.2017 tarihli raporlarında; Davalı … tarafından, davacının tescilli ve tanınmış …+ŞEKİL ibareli markasıyla ayırt edilemeyecek kadar benzer olan …+Şekil ibaresini davacının tescil kapsamında yer alan hizmetler açısından gerek … isimli web sitesinde ve gerekse basılı evraklarında kullanmasının tüketici nezdinde iltibasa neden olabileceğini bildirdikleri anlaşılmıştır.
Mali bilirkişi 7.1.2019 tarihli raporlarında; Davalının 2017 yılı için davacı şirkete ödemesi gereken lisans ücreti; davalının 2017 yılı hasılat tutarı 63.347,12 TL’nin 0,025 oranında 1.583,68 TL olarak hesap edildiğini, Davalı ile ilgili Vergi Dairesi yazısına göre, Davalının … vergi nolu …’in 25/03/2015 tarihinde “Paket ve koli gibi kargoların toplanması, sınıflandırılması, taşınması ve dağıtımı” faaliyetinden dolayı mükellefiyet açtırdığı ve faaliyetinin devam ettiğini,Davacı şirketin “… KARGO” markasının TPE nezdinde 16/06/2011 tarih ve … sayılı başvurusuyla tanınmış marka olarak tescil edildiğini, Manevi tazminat konusunda takdirin Mahkemeye ait olduğunu bildirmiştir.
Bilindiği üzere ticaretin internet üzerinden de gerçekleşmesi nedeniyle alan adları ve web siteleri tacirler açısından önemli bir fonksiyon ifa etmektedir. Özellikle, internet arama motorları üzerinden yapılacak aramalarda tanınmış markanın itibarından ve tanımışlığından faydalanılması suretiyle hukuka aykırı menfaat temin edilmesi tanınmış markanın itibarına zarar vermektedir.
Marka hakkı bakımından karıştırılma / iltibas /tecavüz markanın kendisinin ve/veya esaslı unsurunun üçüncü kişinin web sitesinde alan adı olarak kullanılması ile de ortaya çıkabilmektedir. “Markanın tescil edilmesiyle marka sahibi, bunu mal ve hizmetinin tanıtılmasında kullanmak konusunda mutlak ve tekelci bir hakka sahip olur. Marka sahibi, üçüncü kişilerin bu hakkı kullanmasını yasaklayabilir.
Bir işletmeye ait markanın aynısının üçüncü kişi tarafından internette alan adı olarak kullanılması, markanın reklamlarda kullanılması olarak değerlendirilebilecektir. Zira İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bir bağlantısı olmaması koşuluyla, işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde, alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri biçimlerde kullanılması yasaktır.
Alan adı kullanımı nedeniyle web sayfasında iltibasın varlığı açısından aynı/benzer mal ve hizmetlere yer verilmesi yani web sayfası içeriğinin markanın tescilli olduğu mal ve hizmetlere karşılık gelmesi gibi bir zorunluluk olmadığı da bilinmelidir. Zira .“Alman LG Dusseldorf Mahkemesi … “ karıştırılmaya uygun mal veya hizmet alan adı ile ulaşılan sitenin kendisi olup, onun içeriği değildir.” Mahkeme, bu sonuca varırken karşı karşıya bulunulan durumu, adları aynı olan iki ayrı derginin karıştırılmasına benzetmiştir. Nitekim, aynı ada sahip dergiler arasında karıştırılma ihtimalinin belirlenmesinde, onları içerikleri rol oynamaz.”. Somut olayda davacıya ait tescilli marka davalı web sayfasında tüketicileri yanıltacak şekilde kullanılmıştır. Davalının bu eylemi tüketicileri yanıltmakta ve tüketiciler nezdinde karışıklığa da yol açmaktadır. Davalı şirketin bu eylemleri nedeniyle davacının tüketiciler nezdinde itibarı ve güvenilirliği zedelenmekte, markası sulandırılmakta ve davalının geçerli bir tescili bulunmadığından davalı eylemi gerek marka hakkını ihlal gerekse haksız rekabet teşkil etmektedir.
Bu durum ayrıca davacının markasının etkisini de zayıflatmakta ve bu da davacının markasına ve itibarına kaçınılmaz olarak zarar vermektedir. Haksız olarak davalının yarattığı bu benzerlik, tüketiciler ve internet kullanıcıları tarafından bu markaların aynı kişiye ait olduğunu sanmaları ve bu malları üreten işletmeler arasında farklı emtialarda tescilli olsalar dahi idari-ekonomik anlamda bir bağlılığın bulunduğu düşüncesine kapılmalarına da neden olacaktır. Zira davacının tescilli markası “…” olup, davalının alan adı ise … ve … ibareli alan adıdır.
Davacının tescilli ve tanınmış markası olan … KARGO ibaresi ile davalının … KARGO ibaresinde kullanılan markaların esas unsuru … ibareleri olup bunlar benzer ibarelerdir. Markaların tali unsuru olan KARGO ibaresi verilen hizmeti nitelemekte olup, talî unsurdur. Ancak markalar arasında benzerliğin tayininde markaları parçalara ayırarak inceleme yapılmaz. Markanın başında yer alan ve bilirkişi raporunda görsellerine yer verilen davalının markasal kullanımına esas kullanımlar dahi incelendiğinde; “…” ibaresini simgeleyen turuncu lacivert şekil neredeyse davalı tarafından birebir, ayırt edilemeyecek kadar aynı olacak şekilde fatura ve kartvizitlerde kullanılmıştır.
Gerek bu grafik tasarım gerekse tercih edilen renkler davacı markası ile aynıdır. Bunun bir tesadüf olduğu da iddia edilemeyecektir. … İLE … ibareleri, bu ibarelerin başında yeralan “…” harflerinin grafik tasarımının ve renklerin kullanımının bir bütün halinde kullanılmasıyla markalar arasında görsel ve fonetik benzerliği pekiştirmektedir.
Davalı …, “…” ibaresini, davacının markasının tescilli olduğu hizmetlerde kullandığından sözkonusu benzerlik ve tüketicinin iltibasa düşme ihtimalini daha da arttırmaktadır. Bu şekilde tüketiciler, bu hizmetleri işletmesel köken olarak aynı firmadan aldıklarını düşünebilecektir
Alan adı hernekadar … adına kayıtlı ise de; sözkonusu web sitesi incelendiğinde, … firmasına ait olduğu, bu firmanın tanıtımının yapıldığı, bu web sitesi üzerinden sipariş ve kargo takiplerinin yapıldığı, firma iletişim adresi olarak da “… olup, telefon bilgilerinin ise (…) …, Gsm (…) …ve E-Mail:… ve Web: …” bilgilerinin yer aldığı anlaşılmaktadır. Öte yandan davalının vergi kaydının incelenmesinde vergi mükellefiyetinin kendi üzerinde olduğu, dolayısıyla davalının kendi sorumluğunun bulunmadığı yönündeki savunmasının da yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
6769 Sayılı SMK mm 6/1 maddesi uyannca “markanın tescil haklarına giren aynı mal ve hizmetlerle İlgili olan, tescilli markanın kapsadığı mal ve hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve hizmetleri kapsayan ve bu suretle tüketici nezdinde tescilli marka arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil olmak üzere davacı markasına iltibas teşkil edecek şekilde gözde ve kulakta tüketicileri yanıltmasına” neden olacak ve bu durum 6769 Sayılı SMKnun 7/2 (a) ve (b) maddeleri uyannca marka hakkına tecavüz teşkil ve haksız rekabet teşkil edecektir.
6769 Sayılı SMK nun 29/1. Maddesinde marka hakkına tecavüz teşkil eden eylemler sayılmıştır. Buna göre;
a)Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak
b)Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c)Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerekliği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak ” şeklindeki eylemler marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirilmiştir.
Davalı tarafın eylemi, davacının marka hakkına tecavüz olarak kabul edildiğinden ve davalı taraf bu eyleminde kusurlu olduğundan 6769 sayılı SMK’nun 29, 149.maddeleri gereğince maddi ve manevi tazminat talebi yerinde görülmüştür.
Davacı yan lisans seçeneğini talep etmiştir. Lisans seçeneğinde tarafların mali kapasitesi 1. derecede etken ise de tek başına lisans ücreti belirleme de bir kriter değildir. Lisans seçeneğine göre bir tazminat seçimi salt taraf cirolarından yada satılan yürütülen hizmetten hareket ile hesaplanamaz, zira tüketicinin marka olarak bildiği bir ürün yönünden yani kargo taşımacılığı alanında tanınmış markanın piyasadaki yarattığı güvenden kaynakı olarak taşıma sektöründe aldandığı varsayımı ile bir lisans bedeli belirlenmelidir. Dolayısıyla zararın belirlenmesi davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açacak şekilde geniş olarak yorumlanamayacağı gibi ihlal edeni mükafatlandırır niteliktede olmamalıdır. Somut olayda davalının tacir olarak kusuru bulunduğundan bu miktar tazminat hakkaniyete lisans bedeli olarak belirlenmelidir. Zira tazminatın belirlenmesinde taşıma sektörünün genelindeki parametreler, davacının tanınmış markasının zamana göre daralma yada artış göstermesi, ülke ekonomisinin koşulları da taraf ciroları kadar gözetilmelidir. Elbetteki bu açıklanan unsurların bir çoğu bilirkişilerce saptanamadığından bu durumda hakim Borçlar Kanunu’ nun 51. maddesine göre somut olayın özelliklerine,dosyaya sunulan delillere göre ve kusurun ağırlığına ve hakkaniyete göre zararı (lisansı) tespit edecektir.
Borçlar kanununun 51/1 maddesinde “Hakimin tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını gözönüne alarak belirleyeceği” , Türk Medeni Kanun’un 4. maddesinde de “Kanun’un takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini yada haklı sebepleri gözönünde tutmayı emrettiği konularda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre karar vereceği” belirtilmiştir.
Davacı markasının bilinen bir marka olması, taşımacılık/kargo alanında markasının belirli bir marka değerinin bulunması, uzun yıllardır piyasada bulunması, ticari sicil kaydının ve marka tescil oluşturulma sürecinin davalıdan çok önceki tarih olması, markaların halen ülkemizde geçerli olması, ticaret odasından sorulan emsal lisans oranlarında odanın emsal dosyalarıra cironun %15 i oranında sabit görüş bildirdikleri, dolayısıyla mali bilirkişinin 2017 yılı için davalının hasılat tutarının 63.347.12 TL olduğunu tespit etmiş olması, bu bedelin %15 inin ise 9.502.06 TL edecek olması gözetildiğinde mahkememizce bu bedel lisans bedeli olarak takdir edilmiştir. Zira 0.025 oranında bir lisans bedeli çok cüzi bir bedel olup, davalının birebir davacı markasını ve logosunu ayniyet derecesinde izinsiz kullanmış olması, davalının asıl amacının davacının bu alandaki tanınmışlığından faydalanmak amacı taşıdığı, bilirkişilerce işyerinde yapılan tespitte de davalı kullanımına esas tanıtım ve fatura belgeleri üzerinde davacının tanınmış markasının aldatıcı şekilde kullanıldığı, davacının dosyaya yansıyan cirosuna göre belirli bir ticari kapasite ile çalıştığı dolayısıyla lisans alacak firmanın da bu gerçekleri göze alarak haraket etmesi gözetildiğinde, tarafların somut dava dosyasına yansıyan vergi kayıtları, davacı markasının tanınmış marka olması, davalının ayrıca alan adı yoluyla da ihlali gerçekleştirdiği hususu gözetilerek 9.502,06 TL’lik maddi tazminat somut olaya ve BK hükümlerine uygun bir maddi tazminat ( lisans bedeli) olarak belirlenmiştir.
Davacı manevi tazminat da talep etmiştir. Manevi tazminat yönünden marka hakkına yapılan tecavüzün niteliği, ,davacının manevi ticari varlığında meydana gelen kayıp durumu, manevi tazminatın amaç ve içeriğine, hak, nesafet ve adalet ilkesine keza manevi tazminatın maddi bir zenginleşme talebinden çok manevi tatmine yönelik bir talep olması, dolayısıyla somut olaya göre takdiren 4.000- TL manevi tazminatın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilmesi gerekmiştir.
Davalı tarafça davacı markası ticari etki yaratacak şekilde kullandığından, bu şekildeki kullanımın hukuka uygun bir kullanım niteliğinde olmayıp, marka hakkına tecavüz oluşturduğundan eylemin tespiti, durdurulması, giderilmesi, men’ i ve sonuçlarının ortadan kaldırılması talepleri de yerinde görülmüştür.
Davalının eylemi davacının marka hakkına tecavüz olarak kabul edildiğinden hükmün ilanı talebi de yerinde görülmüştür.
Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.
HÜKÜM;Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre,
1-Davalının davacıya ait marka hakkına tecavüzüntespitine, durdurulmasına, önlenmesine, marka hakkını ihlal nedeniyle somut olayın özellikleri ve BK hükümlerine göre9.502.06TL madditazminatındavalıya ihtar tarihi olan ve haksızfiil tarihi olarak kabul edilen 15.3.2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyledavalıdan tahsiline,
2-Manevi tazminat istemininkabulü ile 4.000 TL manevi tazminatındavalıya ihtar tarihi olan ve haksızfiil tarihi olarak kabul edilen 15.3.2017tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyledavalıdan tahsiline,
3-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalılardan tahsiline,
4-Mahkememizce verilen ihtiyati tedbirin karar kesinleşene kadar devamına, karar kesinleştiğinde yatırılan teminatın davacıya iadesine,
5-922,32 TL ilam harcının peşin harçtan ve ıslah harcından mahsubu ile 745,72 TL eksik harcın 745,72 TL eksik harcın davalıdan tahsiline,
6-Maddi tazminat talebi yönünden; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince 1.425 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Manevi tazminat talebi yönünden; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince 600 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Marka hakkına tecavüzün durdurulmasına yönelik talep yönünden; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince 4.910 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinden olan 31,40 TL peşin harç, 31,40 TL başvuru harcı, 145,20 TL peşin harç, 1.800 TL bilirkişi ücreti ve 194 TL tebligat-müzekkere masrafı olmak üzere toplam 2.202 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde taraflara iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin ve davalının yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yoluaçık olmak üzerekarar verilip tefhim kılındı. 14/01/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır