Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/788 E. 2021/376 K. 12.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/788 Esas
KARAR NO : 2021/376

DAVA : Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli), Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli)
DAVA TARİHİ : 12/12/2017
KARAR TARİHİ : 12/10/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli), Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin; … tescil nolu … markasının sahibi olup, diş tedavisinde kullanılan elmas frezleri satışa sunan bir şirket olduğu, Davalı şirket ile arasında herhangi bir kullanım ya da bayilik ilişkisi olmamasına rağmen, davalı şirketin, depolarında bulundukları ve satışa sundukları ürünlerde, davacı firmaya ait tescilli marka ve ürün görsellerinin ayrıt edilmeyecek kadar benzerlerini kullanarak, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil edecek eylemlerde bulunduğunu, bu durumun, dilekçe ekinde sundukları davalı şirket tarafında kesilmiş faturalı ürün ve müvekkiline ait ürün ile sabit olduğunu, Davalılar tarafından satılan ve şikayet konu taklit ürünlerin, diş tedavisinde kullanıldığından, sağlık açısında ciddi problemlere yol açmakta olduğunu, davalılar, müvekkil şirketin markasını kullanarak, düşük imalat maliyeti ve kalitesiz ürün sattığı, bu durum hem” …” markası adı altında kalitesiz ürünlerin satılarak toplum sağlığının etkilendiği hem de müvekkil şirketin ticari itibarının zedelenmesine, satımların azalmasına ve ürünleri duyulan güveni sarstığı, Davalı tarafça yapılan iltibasın, … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen … soruşturma numaralı dosya ile tespit edildiğini, 16.11.2017 günü davalı şirkette yapılan arama sonucunda, 1875 tane müvekkili markası olan “…” adlı “ taklit ürün bulunduğu, ürünlere el konulduğunu, SMK m. 29 ve md. 149 uyarınca; davacı şirkete ait … tescil nolu … markasına vakit tecavüzün tespitine, davalı şirketin “ …” ibaresini ticari faaliyetlerinde kullanılmasının önlenmesine ve durdurulmasına, 1000- TL maddi (davacı vekili 20.5.2019 tarihli ıslah dilekçesiyle maddi tazminat istemini 37.687.50 TL olarak talep etmiştir) ve 50.000 manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, hükmün ilanına karar verilmesini vekaleten talep edilmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde; Yetkisizlik nedeniyle davanın reddine karar verilmesini, davaya konu talebin, zaman aşımına uğradığından davanın reddine karar verilmesini, Ürünlerin benzerlik ihtiva ettiği yönündeki iddialar ile ilgili olarak ise; davacı tarafın ileri sürüldüğü gibi bir benzerlik söz konusu olmadığı, ürünler çalışma prensipleri ve uygulama alanları yönünden birbirinden ilk bakışta bile ayırt edildiğini, dava konusu ürünün müvekki firma tarafından satıldığı iddiasında bulunmuş ve dayanak olarak bir adet fatura sunmuş ise de söz konusu fatura sureti dava dilekçesi ekinde taraflarına gönderilmediğini ve davacının iddialarına dayanak olarak sunulması da mümkün olmadığını, Zira böyle bir satımın söz konusu olmadığını, Ayrıca davacı tarafın dava dilekçesinde belirtmiş olduğu iddialar hakkında, öncesinde davalı tarafa ulaşan ihtarname ve/ veya herhangi bir tespit dosyası nın bulunmadığını, marka sahibinin ürünlerini kullanan kişi aleyhine dava açmasının mümkün olmadığını, müvekkili firmanın ek de sunmuş olduğu fatura suretinden anlaşılacağı üzere dava konusu ürün satmadığını, marka hakkına tecavüze vaki bir eylemin bulunmadığını, davacı tarafın hukuka ve usule aykırı kötü niyetli davasının reddi ile yargılama giderleri ve ücret vekaletin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; Davacının … nolu “…” markasının sahibi olduğunu, davalının piyasaya sürdüğü ürünlerde davacı markasının izinsiz kullandığını, bu kapsamda marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, eylemin önlenilmesi, durdurulması, şimdilik SMK 151/2-a kapsamında 1000TL(davacı vekili 20.5.2019 tarihli ıslah dilekçesiyle maddi tazminat istemini 37.687.50 TL olarak talep etmiştir) maddi tazminat ve 50.000TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ve hükmün ilanı istemin ilişkindir.
Davanın açılmasını müteakip davacı ve davalının dava, cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, beyanlarında geçen deliller toplanmış, yetki itirazı yerinde görülmediğinden reddine karar verilmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
HMK 266. madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi …’ın 24/02/2020 tarihli bilirkişi raporunda: Davalı …Tic. Ltd.Şti’nin 2017 yılı ticari defterlerinin T.T.K. ya uygun şekilde açılış ve kapanış tasdiki yapıldığı, kayıtların T.T.K. uygun ve uyumlu kayıt edildiği, delil niteliği taşıdığı, Davalı … Ltd.Şti; Dava konusu 18750 adet … ‘leri, …’den 28/10/2017 tarihli faturası ile aldığı, bu faturadan başka … Markalı … alışı olmadığı, almış olduğu … marka frezlerden hiç satış yapmadığı, 18750 adet … marka … Sulh Ceza Mahkemesi tarafından el konulduğu, satışını yaptığı elmas frezlerin; … marka elmas frezler olmadığı, görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Bilirkişiler …, …ve …’in 03/05/2019 tarihli bilirkişi raporlarında: Davaya ilişkin … Sulh Ceza Hakimliği … D. İş dosyasına ilişkin 16.11.2617 tarihli ARAMA VE EL KOYMA TUTANAĞI” nda; … Sulh Ceza Hakimliğinin … D. İş dosyası …Soruşturma numarası ile davalı …” tin … adresinde davacı … A.Ş.’ ne ait tescilli markası … ibareli 1875 ( Bin Sekizyüz Yetmişbeş) adet … diye tabir edilen 1 adedinde 10 tane uç bulunan malzeme bulunarak taklit olduğu değerlendirilerek el konulduğunu, bu durumda, SMK 151- a maddesi “Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir.” kapsamında maddi tazminat tutarı 1875 Adet X 10 Tane— 18750 Tane, 18.750 tane (Davalı Şirkette El Konulan Ürün) X 2,01TL (Davacı Şirketin tane Faaliyet Karı) — 37.687,50 TL otarak hesap edildiğini bildirmişlerdir.
Ancak mahkememizce alınan raporlar ele geçen ürünlerin taklit olduğu varsayımına dayalı olarak düzenlendiğinden mahkememizce hükme esas alınmamıştır.
Mahkememizce HMK 165. madde kahsamında Bekletici Mesele yapılan … 3.Asliye Ceza Mahkemesinin … esas- … karar ve 1.10.2019 tarihli ilamının Bam 10.CD nin 2019/5328 esas-2020/2255 ve 11.9.2020 tarihli ilamı gözetilerek kesinleştiği anlaşılmış olup, kesinleşen dosya mahkememiz dosyası içine celp edilmiştir.
Toplanan deliller, marka tescil belgesi, taraf iddia ve savunmaları, kesinleşen ceza yargılamasına esas dosya kapsamında alınmış raporlar bir bütün olarak incelendiğinde,
… 3.Asliye Ceza Mahkemesinin … esas- …karar ve 1.10.2019 tarihli ilamının gerekçesinde : katılan vekilinin sanığın işyerinde … marka elmas frezlerinin kullanıldığını, söz konusu şirketin marka hakkına tecavüzde bulunulduğunu iddia etmesi üzerine soruşturmaya başlanıldığı ve … Sulh Ceza Mahkemesinin … D.İş sayılı kararı üzerine sanığa ait işyerinde arama yapılmış ve elmas frezlerine el konulduğunu, Söz konusu elmas frezleri üzerinde mahkeme tarafından bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve 13/05/2019 tarihli rapor uyarınca sanıktan ele geçen ürünlerin taklit ürün olmadıklarının orjinal ürün olduklarının bu orjinal ürünlerin bir kez marka sahibi tarafından piyasaya sunulmuş olması sebebi ile marka tescilinden doğan hakların tüketildiğinin, sanığın eyleminin marka hakkına tecavüz oluşturmadığının tespit edildiğini, Katılan vekilince … 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunu mahkem dosyasına ibraz etmesi üzerine aynı olaya ilişkin iki çelişkili rapor sebebi ile mahkemece 3 kişilik heyet oluşturularak yeniden rapor alındığını, alınan 12/09/2019 tarihli raporda sanığın işyerinde ele geçirilen elmas frezlerinin taklit ürün olmadığının, orjinal ürün olduğunun ve marka hakkına tecavüz teşkil etmediğinin belirlendiğini, sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmadığı, sanıkta ele geçirilen ürünlerin orjinal ürün olduğunun maddi olay bakımından tespit edilerek sanığın beraatine karar verildiği ve ilamın istinaf edilmesi üzerine yerel mahkeme ilamına yönelik istinaf talebinin reddine karar verildiği ve ilamın kesinleştiği anlaşılmıştır.
Kesinleşen Ceza Yargılamasına esas dosya içinde alınmış bilirkişi …imzalı rapor ile heyet olarak alınan 12.9.2019 tarihli DR öğretim üyesi …; marka uzmanı …, marka vekili … imzalı raporda özetle; yapılan aramada 1875 adet ürün ele geçtiği,.el konulan ürünler ile orijinal ürünler incelendiğinde ürünlerin taklit olmadığı, orijinal ürünler olduğu, marka sahibi tarafından orijinal ürünün bir kez piyasada sunulması sonrasında marka üzerindeki hakkın tükendiği ve marka hakkına tecavüzden söz edilemeyeceğini, ürünlerin orijinal olduğunu bildirdikleri anlaşılmıştır.
Gerek öğretide ve gerekse Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hakiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” olgusu ile hukuk hakiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemleri saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşıyacağından hukuk hakimini de bağlayacaktır. Eş söyleyişle, hukuk hâkiminin kural olarak ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı olmadığı ancak aynı olay nedeniyle ceza yargılamasında hükme dayanak alınan maddi olgular ile bağlı olduğu yargısal uygulamada yerleşik biçimde kabul edilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 74. maddesinde “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” hükmü ile hukuk hâkimi, ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında ilke olarak bağımsız kılınmıştır. İlkenin esası; bir ceza kuralı ile kamu hukuku yönünden yaptırım amaçlanmışken, aynı uyuşmazlığa ilişkin hukuk kuralı ile kişilerin birbirlerine karşı hak ve ödevlerini düzenleyen medeni hukuk alanında bir yaptırım amaçlanmasına dayanmaktadır.
Bu açık hüküm karşısında; ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Ancak, hemen belirtilmelidir ki, gerek öğretide ve gerekse Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hâkiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hâkiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.04.2011 tarihli ve 2011/17-50 E., 2011/231 K. sayılı kararı ile de aynen benimsenmiştir.
Vurgulamakta yarar vardır ki, hukuk usulü bir şekil hukukudur. Davanın açılması, itirazların ileri sürülmesi, tanıkların ve diğer delillerin bildirilmesi belirli süre koşullarına bağlı kılındığı gibi, ikinci tanık listesi verilememesi, iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı gibi, yargılamanın süratle sonuçlandırılması gayesi ile belirli kısıtlamalar getirilmiştir. Bunun sonucunda, hukuk hâkimi şekli gerçeği arayacak, maddi gerçek öncelikli hedef olmayacaktır. Ancak ceza hâkimi bunun tersine, öncelikli hedef olarak maddi gerçeğe ulaşmaya çalışacaktır. O hâlde ceza mahkemesinin maddi nedensellik bağını (illiyet ilişkisi) tespit eden kesinleşmiş hükmünün hukuk hâkimini bağlamasına, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi bir engel oluşturmaz (Hukuk Genel Kurulunun 16.09.1981 tarihli 1979/1-131 E., 1981/587 K.; 27.04.2011 tarihli ve 2011/17-50 E., 2011/231 K. sayılı kararları).
Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına ve öğretideki genel kabule göre, maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hâkimini bağlar. Ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (Hukuk Genel Kurulunun 11.10.1989 tarihli ve 1989/11-373 E., 1989/472 K.; 27.04.2011 tarihli ve 2011/17-50 E., 2011/231 K.; 09.04.2014 tarihli ve 2013/4-1008 E., 2014/490 K. sayılı kararları).
Bu kapsamda Huzurdaki davanın hukuk yargılaması yönünden dinlenebilir olması için ele geçen ürünlerin taklit olması gereklidir. Oysa ceza yargılamasında alınmış raporlarda ele geçen ürünlerin orijinal olduğu ve tükenme ilkesinin gerçekleştiği maddi olay bakımından kesin olarak tespit edilmiştir. buna dayalı olarak da sanık yönünden suç oluşmadığından beraat kararı verildiği ve yüksek mahkeme denetiminden de geçerek ilamının kesinleştiği anlaşılmıştır. … 3.Asliye Ceza Mahkemesinin … esas- … karar ve 1.10.2019 tarihli ilamının Antalya Bam 10.CD nin 2019/5328 esas-2020/2255 ve 11.9.2020 tarihli ilamı gözetilerek kesinleştiği anlaşılmış olup, kesin hükmün hukuk hakimini bağlayıcı etkisi gözetilerek ve kesinleşen yargılama kapsamında alınmış rapor içerikleri gözetilerek davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre,
1-Davanın reddine,
2-59,30 TL ilam harcının peşin ve ıslah harçtan tahsili ile artan 1.438,20 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
3- Marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, talebinin reddi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 5.900 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Reddedilen manevi tazminat talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 5.900 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Reddedilen maddi tazminat talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 5.900 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 12/10/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır