Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/772 E. 2019/395 K. 16.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/772 Esas
KARAR NO : 2019/395

DAVA : Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/08/2013
KARAR TARİHİ : 16/10/2019

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 29/12/2015 tarih ve 2013/170-2015/248 sayılı kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/5154 esas, 2017/4359 karar sayılı ilamı ile dava dosyası bozularak mahkememizin 2017/772 esas numarasına kayıtlanmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili, davalının davacı … birliğine üye yayın evlerinin mali hak sahibi olduğu eserleri izinsiz (korsan) olarak sattığını, davacıya üye yayın evlerine ait kitapların izinsiz çoğaltım ve yayınlanması nedeniyle davacının zarara uğradığını ileri sürerek; tecavüzün önlenmesini, FSEK 68. gereğince fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 1.000,00 TL tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiş; ıslah dilekçesiyle tazminat talebini 23.000,00 TL’ye yükseltmiştir.
SAVUNMA;Davalı vekili, olayın geçtiği tarihte … sokakta işletmesinin bulunmadığını, ceza davasında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE;
Dava konusu, davacı … Birliğine üye yayın evlerinin mali hak sahibi olduğu eserlerin izinsiz ve sözleşmesiz olarak çoğaltılıp satılması sebebiyle FSEK 68. madde gereğince 3 katı tazminatın tahsili ve tecavüzün önlenmesi istemlerine ilişkindir.
Bozma öncesinde; İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 29/12/2015 tarih ve 2013/170-2015/248 sayılı ilamı ile davacının fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 23.000,00 TL tazminatın 20/01/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsiline, davaya konu eserlerin davalı tarafından bundan sonra yayınının önlenmesine karar verildiği,Kararı, davacı vekili ve davalının temyiz ettiği Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/5154 esas, 2017/4359 karar sayılı bozma ilamına göre; “… 6100 sayılı HMK’nın 266 vd. (Mülga 1086 sayılı HUMK 275 vd) maddeleri uyarınca mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, tarafların talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verebilir. Hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer kanıtlarla birlikte serbestçe değerlendirir. Mahkeme, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendirebileceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabilir. Somut olayda, mahkemece, bilirkişi görüşüne başvurulmuşsa da bilirkişi raporunda yer verilen hesaplamaya itibar edilmemiş, davalının değişik yayın evlerine ve değişik yazarlara ait ve özellikle de çok satan kitapları satışa arz ettiği sabit olduğundan satışın arama sırasında bulunan kitaplarla sınırlı olmadığı ve daha öncesinde de satışın yapıldığı ancak miktarının belli olmadığı gerekçesiyle, Borçlar Kanunu’nun 50. 51. maddeleri uyarınca ele geçirilen eserlerin 6 katı kadar kitap satıldığı varsayımıyla tazminat hesabı yapılarak maddi tazminata hükmedilmiştir. Davalının daha önceden yoğun şekilde korsan kitapları sattığına dair dosyaya delil sunulmadığı, bu suretle bilirkişi raporunda belirtilen davalının her kitaptan satmış olabileceği belirtilen rakamların adil bulunmadığı belirtilmişse de dava dilekçesinde davalı hakkında açılmış davaların UYAP ortamında tespiti istenmiş ve bu dosyalar delil olarak gösterilmiş olup, davacı vekilince bildirilen davalı hakkında fikri sınai haklar ceza mahkemelerinde açılan dava dosyaları ile varsa UYAP kaydı ile tespit edilebilecek dosyalar araştırılarak, sonuçlarına göre bir değerlendirilme yapılması gerekmektedir. Somut uyuşmazlığın çözümü, özellikle davalının izinsiz olarak satmış olabileceği eserlerin sayısının belirlenmesi özel ve teknik bilgiyi gerektirmekte olup bilirkişinin rey ve mütaalasına başvurulmasını zorunlu kılar niteliktedir. Bu nedenle, davalının iştigal ettiği faaliyetler, iş yerinin çalışma potansiyeli, davalının konumu, açıklandığı üzere hakkında açılmış ceza ve hukuk davaları varsa bunların sonuçları da gözetilerek, davalıda ele geçirilen her bir kitap için güncelliği, önceki baskıları, iş yeri çevresindeki alıcı talebi gibi hususlar nazara alınarak içinde bir yayın evi sahibinin de bulunduğu bilirkişi kurulundan alınacak bilirkişi raporuyla rayiç kitap adedinin belirlenmesi ve buna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi ve mahkemece re’sen belirlenen tazminata hükmedilmesi doğru olmamış, kararın taraflar yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekili ve davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.480 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 14/09/2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verilmiş ve bozma sonrasında bozma ilamı usul ve yasaya uygun bulunduğundan uyulmasına karar verilerek , uyap sisteminden davalı hakkındaki ceza yargılamasına ilişkin dosya bulunup bulunmadığı araştırılmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmıştkır.
Bozma sonrasında alınan kök raporda 15.5.2018 tarihli raporda özetle bilirkişiler; sektör uzmanı üyelerince davalı yan tarafından satılmış olabileceği değerlendirilen kitap adetlerin, aynı ürünler için yayın evlerince aynı adetlerde satabilmelerinin düşünülemeyeceğini,Diğer bir İfade ile davacı yanın kar kaybının, davalı yanın gerçekleştirdiği satış adetleri üzerinden hesaplanmasının doğru bir yaklaşım olmayacağını,Dolayısıyla, varsayımsal yaklaşımla davalı yanın satabileceği düşünülen adetler üzerinde hesaplanan 187.140,00 TL kar kaybı tutarı üzerinden tenkis yapılması gerektiği hususunda takdirin Mahkemeye ait olduğunu bildirmişlerdir.
Bilirkişiler ek raporlarında; Davalıda bandrolsüz alarak yakalanan kitaplarının sayısının 111 adet olduğu,Geniş bir mekânda değil, bilinen çelik dolaplar içinde muhafaza edilip satıldığı,Davalının korsan basım ve ana dağıtım yaptığına ilişkin dosyada bir veri olmadığı, satıcı sıfatı ile değertendirme yapıldığı, Her kitap türünün ana raporda belirtildiği gibi ortalama 1000 adetten fazla olarak raporlandığını ve değerlendirmenin piyasa rayicine göre yapıldığını, değişik yazarlara ait 42 kitap içinde yalnız iki kitabın (600 ve 600 adet) binin altında, diğerlerinin 1000 ve 8 kitabın da 1500 adet satılabileceğini kök raporda yer almakta olduğunu,Yine kök raporda, günümüz teknolojisine göre fotokopi makinelerinde aslına uygun olarak bir ve birden çok kitapların kopyalanıp basılabileceği de dikkate alınması gerektiğini, Kök raporda ayrıntılı olarak açıkladığı düşünce ve kanaatlerinde bir değişiklik olmasını gerektirecek yeni bir bilgi ve/veya belge sunulmamış olduğundan, kök raporda yer alan kanaatlerinin geçerli olduğunu bildirmişlerdir.
Davalı hakkında … 2.FSCM’nin… esas-… karar ve 12.12.2012 tarihli ilamı ile 10 ay hapis ve 80-TL adli para cezasının hükmün açıklanmasının geri bırakılması kapsamında olduğu ve 18.1.2013 tarihinde kesinleşen ilam kapsamına göre, huzundaki davalının sanık sıfatıyla yargılandığı ceza yargılamasında sanığın korsan kitap sattığı, yakalama tutanağı kapsamında 590 adet bandrolsüz kitap ele geçirildiği, dolayısıyla Davalının daha önceden korsan kitap satıp satmadığı hususu uyap sisteminden araştırılmış, ilgili ceza mahkemelerine yazı yazılmış, sadece marka hakkını ihlal suçundan yargılama yapıldığı gelen ilam içeriğinden anlaşılmıştır.
Yargıtay bozma ilamı kapsamında gerekli araştrımalar yapılmıştır. Somut uyuşmazlığın çözümü, özellikle davalının izinsiz olarak satmış olabileceği eserlerin sayısının belirlenmesi özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden davalının iştigal ettiği faaliyet , iş yerinin çalışma potansiyeli, davalının konumu, gözetilerek, davalıda ele geçirilen her bir kitap için güncelliği , önceki baskıları, iş yeri çevresindeki alıcı talebi gibi hususlar nazara alınarak içinde bir yayın evi sahibinin de bulunduğu bilirkişi kurulundan görüş alınmış olup,ancak bilirkişiler de ortalama ve farazi beyanda bulunduklarından somut olayda bozma öncesinde alınan raporlarda incelenmek suretiyle BK hükümlerine göre bir karar verilmesi gerekmiştir.
Davalı kitapların yakalandığı Ankara olgunlar sokakta işletmesinin bulunmadığını savunmuş ise de , ceza soruşturması hazırlık aşamasında alınan arama kararının 20/01/2012 tarihinde infazı sırasında belirtilen adreste davaya konu kitapların bulunduğu bizzat davalı tarafından da imzalanan tutanakla sabit olduğundan davalıya ait iş yerinde 590 adet bandrolsüz korsan kitap bulunduğu hususu tespit edilmiştir.
Ceza dosyasında yer alan 23.02.2012 tarihli bilirkişi raporunda; Emniyet Müdürlüğü ekiplerince … tarihinde şüpheli … isimli şahıstan elde edilen 590 adet kitabın 5846 sayılı Yasa ile ilgili yönetmelik kapsamında değerlendirilmesi sonucunda roman türünde yayınlanmış kitapların Kanunun 2. maddesi uyarınca İlim ve Edebiyat Eseri kapsamında sayıldığı ve bandrollenmesi zorunlu eser grubunda yer almasına rağmen tamamının bandrolsüz olduğu, kitapların yasal çoğaltılmış orjinal baskı özelliği taşımadığı ve 2.el olmadığı belirtilmiştir.
Mahkememizce tazminat hesabı için alınan ilk bilirkişi raporunda; yakalanan kitaplardan 111 adedinin mali haklarının 9 yayın evine ait olduğu tespit edilerek bunlar üzerinden 2.051,94 TL tazminat hesabı yapılmıştır. davacının rapora itirazı üzerine alınan Ek raporda yasa dışı yollardan bir kitaptan en az 1.000 adet çoğaltıldığı ve bunun 3.000 adede kadar çıkabildiği, bazen birden çok mecra tarafından yapılabildiği belirtilerek çoğaltılan miktar 1.000 ile 1.500 kabul edilerek bu miktar üzerinden yapılan hesaplamada KDV hariç 172,477 TL telif bedeli hesaplanmış ve davacı vekili de davasını ıslah ederek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 23.000 TL talep etmiştir.
Arama tutanağı ve ilk bilirkişi raporunda da yer verildiği üzere davacıların üzerinde mali hak sahibi olduğu kitap yani sanıkta yakalanan kitap sayısı 111 adet olup, aynı yazarın her kitabından basılan kitap sayısı da çok düşük miktardadır. Telif sahibi ile yayıncılar arasında yapılan sözleşmelerde ihtilaf durumunda söz konusu kitabın muhtemel baskı adedine göre alacağın belirlenmesi söz konusu ise de, dava konusu olayda daha önce yasal olarak çok sayıda baskıları yapılan kitapların korsan satışı da söz konusu olmaktadır.
Keza arama üzerine yakalanan kitap sayısı davacılar bakımından mali hakları temsil belgelerine göre 111 adettir. Ceza davasında sanığın sabıkasının bulunmaması nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına da karar verilmiştir. Davalının daha önceden yoğun şekilde korsan kitapları sattığına dair dosyaya delil yoktur.Bozmadan sonra uyap kayıtlarında da araştırma yapılmış, ancak huzurdaki ceza yargılamasına konu dava dışında ceza dosyası bulunmadığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla da bilirkişi raporunda belirtildiği şekilde davalının her kitaptan asgari 1000 ve 1500 adet kitap satmış olduğu varsayımı mahkememizce doğru ve adil bulunmamıştır. . Bu sayıda kitabın satışı uzun zaman aldığından bu süre boyunca yakalanmamış olması düşünülemeyeceğinden bu sayılara itibar edilmemiştir. Ancak davalının değişik yayın evlerine ve değişik yazarlara ait ve özellikle de çok satan kitapları satışa arz ettiği ve olgunlar sokak gibi işlek bir işyerinde aramada kitapların ele geçmiş olduğu hususu da sabit olduğundan bu satışın arama sırasında bulunan kitaplarla sınırlı olmadığı ve daha öncesinde de satışın yapıldığı ancak miktarın belli olmadığı korsan kitap işi ile iştigal edenlerin bu işi uzun süreli olarak yaptıkları, dağitim ve satış kanallarının da bulunduğu hususu bilenen bir gerçekliktir.
Zararın veya tazminatın gerçek değerinin tespitinin mümkün olmadığı hallerde TBK hükmünün 50. Maddesi ile tazminatın tespiti konusunda hakime takdir hakkı tanınmıştır. Söz konusu maddeye göre” uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hakim olayların olağan akışını ve zarar verenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” mahkememizce Borçlar Kanununun 50. 51. maddeleri dikkate alınarak ilk bilirkişi raporunda gerçek sayısı belirtilen kitapların toplam 6 katı kadar kitap satıldığı varsayılarak ilk raporda bulunan 2.052 TL ‘nin 6 katı 12,306 TL tazminat alacağı bulunduğu kabul edilip FSEK 68. madde gereğince bulunan 3 katı karşılığı 36,418 TL tazminattan fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 23.000 TL tazminatın 20/01/2012 tarihinde yürütülecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davaya konu eserlerin davalı tarafından bundan sonra yayınının önlenmesine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre;
1- Davacının fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 23.000 TL tazminatın 20/01/2012 tarihinden itibaren yürütülecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davaya konu eserlerin davalı tarafından bundan sonraki muhtemel tecavüzlerinin( yayınlanması, çoğaltılması ve satışınının ) önlenmesine,
2-1.571,13 TL ilam harcının peşin ve ıslah harçtan mahsubu ile eksik kalan 1.170,83 TL harcın davalıdan tahsiline,
3-Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 2.760 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 24,30 TL başvuru harcı 24,30 TL peşin harç, 376 TL ıslah harcı 456 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 3.750 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.630,60 TL yargılama davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde Yargıtay nezdinde temyizi kabil olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi.16/10/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır