Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/757 E. 2018/105 K. 22.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/757 Esas
KARAR NO : 2018/105

ASIL DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/10/2013
K.DAVA TARİHİ: 21/11/2013
KARAR TARİHİ : 22/03/2018

Bozma öncesinde taraflar arasında görülmekte olan markanın hükümsüzlüğü davası 3 nolu Fikri ve sınai Haklar Hukuk mahkemesinin 2013/221 esas numarasına tevzii edilmiş bu mahkemece yargılama devam ederken HSK’nun 02/08/2017 tarihli ve 1071 sayılı kararı uyarınca İstanbul 3 ve 4. FSH Hukuk Mahkemelerinin 08/08/2017 tarihi itibarıyla faaliyetlerinin durdurulmasına, 3. FSH Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan dava, iş ve arşiv dosyalarının 1. FSH Hukuk Mahkemesine devrine karar verilmiş ve bozma sonrasında dava dosyası uyap tevzii bürosunca mahkememizin 2017/757 esas numarısına kayıtlanarak yargılamaya mahkememizde devam edilmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
İDDİA; Davacı-karşı davalı vekili, davalının … no’lu, “…” ibareli markasını tescil tarihinden beri kullanmadığını ileri sürerek, davalı markasının 43. sınıf yönünden iptalini talep ve dava etmiş, karşı dava yönünden ise, markalar benzer olmadığı gibi, müvekkilinin herhangi bir marka tecavüzünün de söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
SAVUNMA; Davalı-karşı davacı vekili, müvekkilinin markasını kullandığını savunarak, asıl davanın reddini, karşı davada ise, davacı marka başvurusunun müvekkili markası ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğundan iltibasa sebebiyet vereceğini ileri sürerek, markanın hükümsüzlüğü ile karşı tarafın tecavüzü nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000 TL maddi, 5.000 TL manevi tazminatın faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE;
ASIL DAVA konusu uyuşmazlık; davalı adına tescilli … sayılı ve … ibareli markanın KHK 14. maddesi gereğince hükümsüzlük talepli olarak açılmış marka hükümsüzlüğü davasıdır.
İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 10/11/2015 tarih ve 2013/221-2015/214 sayılı ilamı ile ; davalının dava tarihinden önceki beş yıllık süre zarfından dava konusu markayı iptali istenilen 43. sınıf emtialar ile ilgili KHK’nın 14. maddesi kapsamında kullandığını kanıtlayamadığı, karşı dava yönünden ise, “…” ibareli markanın 25/06/2014 tarihinde tescil edildiği, karşı davanın ise 21/11/2013 tarihinde açıldığı, yani dava tarihinde tescilli marka olmaması sebebiyle hükümsüzlük davasının mevsimsiz açıldığı, bir başka deyişle dava tarihinde markanın hükümsüzlüğü talebi koşullarının mevcut olmadığı, markaya tecavüz edildiğine dair somut bir delilin de sunulmadığı gerekçesiyle, asıl davanın kabulü ile, davalı adına tescilli … sayılı markanın, 43. sınıf yönünden kısmen iptaline ve sicilden terkinine, karşı davanın ise, reddine karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine Yüksek mahkeme denetiminden geçen mahkeme ilamınının Yargıtay 11.HD’nin 2016/1620 esas, 2017/4244karar sayılı ilamı ile ASIL DAVADA vekilen hüküm yönünden bozularak mahkememize iade edilmiş ,karşı dava yönünde verilen hüküm kesinleşmiş ve bozma sonrası asıl dava yönünden mahkememizin 2017/757 esas numarasına kayıtlanan dava da taraflara bozma ilamı tebliğ olunmuş,bozmaya karşı tarafların beyanları tespit edilmiş, mahkememizce bozmaya uyularak yargılama devam olunmuştur.
Bozma ilamının gerekçesinde;”..Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı-karşı davacı vekilinin karşı davaya yönelik tüm temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir. Davalı-karşı davacı vekilinin asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince ise; Asıl dava, davalı adına tescilli markanın kullanmama nedenine dayalı kısmen iptali istemine ilişkindir. Her ne kadar mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de, 06/01/2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 14/12/2016 tarih, 2016/148 E- 2016/189 K. sayılı kararı ile 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinin iptaline karar verilmiştir. Bu itibarla, mahkemece anılan hususta değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir…”gerekçesi ile bozularak mahkememize iade edilmiş, taraflar adına bozma ilamı tebliğ edilmiş,bozmaya karşı taraf vekillerinin beyanları alınmış,bozma ilamı usul ve yasaya uygun olduğundan bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
BOZMADAN SONRA YAPILAN YARGILAMADA ANAYASA MAHKEMESİNİN İPTAL KARARININ DEĞERLENDERİLMESİ;
Mahkemece verilen hüküm kesinleşmeden yargılamanın devamı sırasında, Anayasa Mahkemesinin 2016/148 Esas ve 2016/189 Karar sayılı 14/12/2016 tarihli 556 Sayılı KHK’nın 14. Maddesinin Anayasanın 91. Maddesinin birinci fıkrasına aykırı olması sebebiyle iptaline dair kararın 06/01/2017 tarihli Resmi Gazetede yayınlandığı anlaşılmıştır.
Markanın hükümsüzlük sebeplerinin sayıldığı MarkKHK m. 42/1-c’de “markanın kullanılması” kenar başlığını taşıyan 14. maddeye atıf yapılmakta ve söz konusu 14. maddeye aykırılığın bir terkin sebebi olduğu belirtilmekteydi,AYM’nin ilk iptal ettiği hüküm 42.madde düzenlemesi olduğundan, son iptal kararına kadar 14 . madde yürürlükte idi ancak iptali ile ilgili düzenlemenin resmi gazetede yayınlanması ile yasal boşluk oluştuğundan bu boşluğun hakimin hukuk yaratması ile doldurulup doldurulmayacağı hususunun tartışılması gereklidir. Zira AYM kararının sonuçlarının doğrucağı zaman ile 6768 sayılı yasanın markanın kullanılması gerekliliğini getiren SMK 9.maddesinin yürürlük tarihi dikkate alındığından zaman bakımından uygulanma sorunu doğmuştur.
6769 sayıyı yasanın 192. maddesi uyarınca 9. madde ancak SMK’nın RG’de yayımlandığı tarih olan 10.01.2017’den itibaren uygulanabilicektir, bilindiği gibi kanunlar kural olarak ileriye etkili olup, geçmişe etkili olmamaları esastır. Kanunun geçmişe etkili olması için buna ilişkin kanuni bir hüküm bulunmalıdır. Oysa 6769 sayılı yasa hükümleri incelendiğinde SMK’nun kanunun geriye etkili olacağına ilişkin bir hüküm bulunmadığı gibi bunun yorum yolu doldurulması da mümkün değildir.
Usul hukukumuza geçerli olan hüküm her davanın açıldığı tarihteki duruma göre karara bağlanması yönündedir. Bu açıdan yargılama devam ederken iptal edilen bir yasa hükmüne göre yargılamanın sürdürülmesi mahkemelerden beklenemez, her ne kadar Anayasamızın 90/5.maddesi uyarınca “usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir.”düzenlemesi mecvut ise de esesen kişiye yada tüzel kişiliklere bir nevi mülkiyet hakkı tesis edilen bir belgenin( Marka hakkı, sahibine inhisari yetkiler veren ve gayri maddi bir nitelik arz eden sınai mülkiyet hakkıdır.)yasal dayanağı ulusal mevzuatta iptal edilmiş ise bunun uluslarası hükümlerin yorum yoluyla hakim tarafından doldurulması düşünülemez. Konvansiyon hükümlerinin yorum yöntemi TRIP’in 19.maddesinde düzenlenmektedir. Ancak , Konvansiyon hükmünün başlangıcında “tescil edilen markanın kullanılması bir memlekette mecburî ise” hükmü yer almakta, keza TRIPs’deki madde de “tescilin idame ettirilmesi için markanın kullanılması gerekli ise” şeklinde başlamaktadır. Hükümden anlaşılan tescil sonrasındaki döneme yönelik olarak marka sahibinin kesin bir kullanım zorunluluğundan madde metninde bahsedilmemekte, markanın tescil sonrasında kullanılması yönünde ilgili ülkede bir şart/zorunluluk varsa, bu şartın uygulanmasına yönelik sınırlayıcı kurallar belirlenmektedir. Dolayısıyla Konvansiyon’un yöneldiği amaç, kullanım zorunluluğunu tanımak değil, markanın tescil sonrasındaki dönemde kullanılması düzenini kurallara bağlamaktır. İptal edilen KHK düzenlemesinde kanunkoyucu markanın kullanım zorunluluğunu marka sahibine öngörmüştü, dolayısıyla artık böyle bir hüküm bulunmadığı için uluslararası antlaşma hükümlerinin ancak var olan bir yasal düzenlemede “düzenleyici” etkisinden söz edilebilir, Uluslar arası düzenleme hükümlerinin yorum yolu ile genişletilerek bir mülkiyet hakkı tesis eden belgenin yorum kuralları ile hakim tarafından boşluk doldurulması söz konusu değildir. Anayasa Mahkemesinin iptal kararları 153./6. Bendinde belirtildiği üzere, geriye yürümez ise de; H.G.K’nun 31/03/2004 tarihli ve 156/194 sayılı kararında benimsenen görüşe göre de, iptal kararının kesinleşen işlem ve kararlara etkili olmayacağı, görülmekte olan davalarda ise, geriye yürümeme kuralının uygulanmayacağı, dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin iptal kararının derdest dosyalar ve kesinleşmemiş dosyalar yönünden de uygulanacağı sonucuna varıldığından, somut uyuşmazlıkta da mahkememizce verilen hüküm temyiz edilmiş olduğundan kesinleşmediğinden 556 Sayılı KHK’nın 14. Maddesinin iptalinden dolayı davanın yasal dayanağı kalmamış bulunmaktadır.
Yukarda açıklanan nedenle ülkemizin taraf olduğu TRİPS hükümleri, Anayasanın 90. Maddesi kapsamında Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşme olması nedeniyle fikri mülkiyet haklarından kaynaklanan uyuşmazlıklarda düzenleyeci etkisi yönünden uygulanabilir ise de, TRİPS ve Paris Sözleşmesinde belirtilen kullanmamaya ilişkin iptal sebebinin yasal boşluk doldurur şekilde yorumlanamayacağı, TRİPS’in markayı kullanma başlıklı 19. maddesinde yer alan Uluslar arası düzenlemenin doğrudan iç hukukta uygulanması gereken hüküm niteliğinde olmayıp, iptalle ilgili oluşturulacak ulusal yasalarda yapılması gereken uygulamaya ilişkin belirlemeyi yapacak referans hüküm niteliğinde bulunduğu anlaşıldığınan somut olayda TRİPS 19. Maddenin uygulanamayacağı hususu sabittir.
Dolasısıyla esasen bir mülkiyet hakkı tesis eden marka tescil belgesinin(Marka hakkı, sahibine inhisari yetkiler veren ve gayri maddi bir nitelik arz eden sınai mülkiyet hakkıdır.) iptalinin de ulusal yasa ile düzenlenmesinin gerektiği,yasal bir düzenleme olmadan oluşan boşluğun hakimin takdiri ile yada Uluslar arası mevzuat hükümleri ile doldurulamayacağı anlaşıldığından ; Anayasa Mahkemesinin 6.1.2017 tarih ve 29940 sayılı RG.yayınlanan 148/189 sayılı ilamları ile 10.1.2017 tarih ve 29944 sayılı Resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun yürürlük tarihi dikkate alındığında , 6.1.2017 tarihi öncesinde açılmış tüm kullanmamaya dayalı hükümsüzlük/iptal davaları açısından yasal boşluk oluştuğundan davanın dayanağı kalmamış olduğundan ASIL DAVANIN REDDİNE,KARŞI DAVA YÖNÜNDEN verilen RED kararı 11.HD’nin 2016/1620 esas-2017/4244 karar ve 12.9.2017 tarihli ilamı ile kesinleşmiş olmakla yeniden karar verilmesine yer olmadığına, karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşğadaki şekilde hüküm oluşturulması gerekmiştir.
HÜKÜM,
ASIL DAVA YÖNÜNDEN :
1-Anayasa Mahkemesinin 6.1.2017 tarih ve 29940 sayılı RG.yayınlanan 148/189 sayılı ilamları ile 10.1.2017 tarih ve 29944 sayılı Resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun yürürlük tarihi dikkate alındığında , 6.1.2017 tarihi öncesinde açılmış tüm kullanmamaya dayalı hükümsüzlük/iptal davaları açısından yasal boşluk oluştuğundan DAVANIN REDDİNE,
2-35,90 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile 8,20 TL eksik harcın davacıdan tahsiline,
3-Davanın dayanağı olan 556 Sayılı KHK.’nın 14.maddesi yargılamanın devamı sırasında Anayasa Mahkemesi’nin 6.1.2017 tarih ve 29940 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 148/189 sayılı ilamları ile 10.1.2017 tarih ve 29944 sayılı Resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren kararı ile iptal edildiğinden HMK 331.maddesi de dikkate alınarak Davanın Anayasa Mahkemesi’nin dayanak kanun hükmünü iptal etmesi nedeniyle konusuz kaldığı için reddine karar verildiğinden, karşılıklı olarak yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına (Aynı yönde Ankara BAM 20. HD nin 2017/1280 esas, 2018/155 karar , 16.2.2018 tarihli ilamları )
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
KARŞI DAVA YÖNÜNDEN
1-Karşı dava yönünden verilen RED kararı Yargıtay 11.HD’nin 2016/1620 esas-2017/4244 karar ve 12.9.2017 tarihli ilamı ile kesinleşmiş olmakla yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere, açıkça okunup anlatıldı.22/03/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır