Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/735 E. 2018/270 K. 26.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/735 Esas
KARAR NO : 2018/270

DAVA : Marka hükümsüzlüğü, sicilden terkin
DAVA TARİHİ : 08/04/2014
KARAR TARİHİ : 26/06/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka hükümsüzlüğü, sicilden terkin talepli davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davacı vekili, “…” ibaresinin müvekkilinin ticaret unvanının ayırt edici unsuru olduğunu, aynı ibareyi taşıyan tescilli markalarının bulunduğunu, bu ibare üzerinde üstün hak sahibi olduğunu, davalının kötüniyetli olarak müvekkilinin tanınmışlığından istifade etmek için, “…”, “…” markalarını tescil ettirdiği, bunların müvekkili markalarıyla iltibas oluşturduğunu ileri sürerek, … nolu markanın tümden, … nolu markanın ise dava dilekçesinin sonuç kısmında belirtilen sınıfla sınırlı olarak hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Davacı markasının tanınmış marka olmadığını, kullanımın da çok eski olmadığını, … ibaresinin müvekkil tarafından fiilen kullanıldığını belirterek asıl davanın reddini, karşı dava olarak da davacı adına tescilli … , … , … , … nolu markaların hükümsüzlüğüne, hükmün ilanına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE;
Bozma öncesinde istanbul 1.FSHHM’nin 30/12/2014 tarih ve 2014/86-2014/273 sayılı kararında “…” markasının 1988’den beri, önce babası sonra da davalı tarafından kesintisiz kullanıldığı, davalının markayı kötüniyetle tescil ettirmediği, davalının 556 sayılı KHK 8/3 maddesi anlamında marka üzerinde tescilsiz kullanımla hak kazandıktan sonra tescil ettirdiği ve ilk kullanımdan bu yana 20 yılı aşkın süre geçtiği, karşı davanın ise davacı markalarının da tescilden önce davacıya devir yapan tarafından çok uzun senelerden beri kullanıldığı ve tescilden bu yana çok uzun süre geçtiğinden hak düşümü nedeniyle reddine karar verildiği, Kararı asıl davada davacı, karşı davada ise davalı-karşı davacı vekilinin temyiz ettiği ve Yargıtay 11.HD’nin 2015/4127 esas, 2015/11886 karar sayılı bozma ilamı ila dava dosyasının bozularak mahkememize iade edildiği ve bozma sonrasında mahkememizin 2017/735 esas numarasına kayıtlanmış, bozma ilamı taraflara tebliğ edilerek bozmaya karşı taraf vekillerinin beyarları alınmıştır.
Türk Patent ve marka kurumundan bozma öncesinde taraflara ait marka tescil belgeleri renkli görselleri ile celp edilmiştir.
Taraflara ait ticari sicil kayıtları celp edilmiştir.
HMK 266. madde gereğince marka hukukunun genel ilkeleri kapsamında çözümlenecek bir uyuşmazlık olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmamıştır.
Bozma ilamının gerekçesinde; “….Dairemizin uygulamada kararlılık kazanan içtihatları uyarınca markada öncelik ve teklik ilkesi geçerli olup, kural olarak mükerrer marka tescili mümkün değildir. Yine, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b ve 42/ 1-b bendine dayalı olarak açılacak hükümsüzlük davasının 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerekir. Somut uyuşmazlıkta, yukarıda açıklandığı şekilde hükümsüzlük davası 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı halde, mahkemece tarafların tescilden önceki dönemde tescilsiz olarak kullanımlarının devam ettiği uzun bir süre boyunca sessiz kalınmak suretiyle işbu davada hükümsüzlük isteme hakkının da kaybedildiği gerekçesi ile dava reddedilmiştir. Oysa, hak düşürücü sürede hükümsüzlük davası açıldığına göre, süresinde açılan davanın sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğranıldığından bahisle reddi mümkün değildir. Bu nedenle, uyuşmazlığın esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddi doğru görülmemiş, hükmün temyiz eden davacı-karşı davalı yararına bozulmasına, Bozma sebep ve şekline göre davacı-karşı davalı vekilinin sair, davalı-karşı davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, açıklanan nedenle davacı-karşı davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı-karşı davalı yararına BOZULMASINA, …” karar verildiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE;
Türk patent ve marka kurumundan bozma öncesinde gönderilen belgeler kapsamına göre … nolu markanın … adıına 14.sınıf açısından … ibaresi ile 4.12.2009 tarihinde 10 yıl süre ile tescil edildiği ve tescilin sicile 3.5.2012 tarihinde kayıt edildiği ve 31.7.2012 tarihli marka bülteninde yayınlandığı,
… nolu … adına 35.sınıf yönünden kayıtlı …YALI markasının 27.9.2010 tarihinde 10 yıl süre ile tescil edildiği ve tescilin sicile 3.3.2014 tarihinde kayıt edildiği ve 31.4.2014 tarihli marka bülteninde yayınlandığı anlaşılmıştır.
… TİC LTD ŞTİ adına ise … nolu 14.sınıfta tescilli … markasının 23.11.2004 tarihinde 10 yıl süre ile tescil edildiği ve tescilin sicile 21.7.2006 tarihinde kayıt edildiği ve 30.9.2006 tarihli marka bülteninde yayınlandığı, markanın salt isim markası olmayıp kare şeklide karenin sol tarafının üçgen görünümünde sağ tarafının ise geometrik bir logo ile kombin edilerek sol taraftaki üçgene monte edilmiş kare görünümlü iki adet uzun üçgen çizgi şekli verilmiş bir logo ile oluşturulduğu altında … ibaresinin yer aldığı bir şekil markası olduğu anlaşılmıştır.
… TİC LTD ŞTİ adına … nolu 14.sınıfta tescilli … markasının 11.2.2010 tarihinde 10 yıl süre ile tescil edildiği ve tescilin sicile 1.4.2011 tarihinde kayıt edildiği ve 31.05.2011 tarihli marka bülteninde yayınlandığı, markanın salt yazı ile oluşturulduğu anlaşılmıştır.
… TİC LTD ŞTİ adına … nolu 14.sınıfta tescilli … ŞEKİL markasının 11.2.2010 tarihinde 10 yıl süre ile tescil edildiği ve tescilin sicile 5.4.2011 tarihinde kayıt edildiği ve 31.5.2011 tarihli marka bülteninde yayınlandığı, markanın salt isim markası olmayıp sırt sırta Dayalı ters C şeklini andıran ortasında ince bir çizgi barındıran siyah mor renkle kombin edilmiş altında … ibaresinin yer aldığı bir şekil markası olduğu anlaşılmıştır.
… TİC LTD ŞTİ adına ise … nolu 14.sınıfta tescilli … MÜCEVHERAT ŞEKİL markasının 9.2.2001 tarihinde TESCİL EDİLDİĞİ, 9.2.2011 tarihihden itibaren 10 yıl süre ile yenilendiği,tescilin sicile24.3.2003 tarihinde kayıt edildiği ve 15.10.2003 tarihli marka bülteninde yayınlandığı, markanın salt isim markası olmayıp kare şeklinde karenin sol tarafının üçgen görünümünde sağ tarafının ise geometrik bir logo ile kombin edilerek sol taraftaki üçgene monte edilmiş kare görünümlü iki adet uzun üçgen çizgi şekli verilmiş bir logo ile oluşturulduğu altında … MÜCEVHERAT ibaresinin yer aldığı bir şekil markası olduğu anlaşılmıştır.
… Kuyumcular odasının yazısından davalının babasının … ünvanıyla Kuyumculuğa 1988 yılında başladığı ve 2001 de kaydını sildirdiği aynı adreste …’in … Kuyumculuk ünvanı ile devam etmekte olduğu ,Bursa ticaret sicil gazetesinin 3.6.2002 tarihli yazısında …’in ünvanının … olarak yer aldığı, meslek dalı olarak kuyumcu olarak faaliyet gösterdiği, yine sunulan faturalarda 1985 yılında …’in ünvanının … olarak noter belgelerinde yer aldığı, 1983 yılına ait envanter defterinin sunulduğu ve … ibaresinin yer aldığı, sunulu faturaların üzerinde … ibaresinin yer aldığı, yine sunulu begelerden … in babasının 1966 yılında odaya kayıt yaptırdığı ve 2001 yılında kaydı silinerek aynı yerde …’in … olarak oda kaydının devam etttiği,… kuyumcular odasının dosyada mübrez yazılarından anlaşılmıştır. Yine bozma öncesindeki kararda da belirtildiği üzere noterdeki 1983-1985 tarihli defter tasdiklerinde …’in (davacının babası) … ismiyle kuyumculuk faaliyeti yürüttüğü, yine sunulan 1988 yılına ait faturalarda ve defter kayıtları ile işyeri fotograflarında bu ismi kullandığı gibi Bursa Sicil gazetesinin dosyaya sunulan 3 Haziran 2002 günlü nüshasında da davacının … kuyumculuk ismiyle tescilli olduğu anlaşıldığından davalının 1988 yılından beri kullanmakta olduğu tescilsiz markayı 2009 ve 2010 yılında … ve … ibareleri ile marka olarak tescil ettirdiği anlaşılmaktadır.
Davacı şirketin ise, markayı …’dan noterde düzerlenen marka devir sözleşmesi ile 19.kasım 2004 yılında devir aldığı anlaşılmaktadır.
Böylece her iki tarafında markayı tescilsiz olarak yani … ibaresini marka tescil belgesi olmadan çok uzun yıllardır kullandıkları sunulu deliller ile sabittir.
Bir önceki bozmaya konu kararın gerekçesinde; … markasının 1988 den beri, önce babası sonra da davalı tarafından kesintisiz kullandığı, markayı kötü niyetle tescil ettirmediği gibi kullanımın çok önceye dayalı olduğu, ilk kullanımdan bu yana 20 yılı aşkın süre geçtiği , aynı şekilde davacı markalarında tescilden önce davacıya devir yapan tarafından çok uzun senelerden beri kullanıldığı ve tescilden bu yana çok uzun süre geçtiği gerek davacı gerekse davalının kullanımlarının önceye dayalı olduğu, bozma ilamında ise tarafların taleplerinin esas yönünden incelenmesinin gerekli olduğu ve davada hak düşürücü sürenin gerekçe olarak belirtilmesinin yerinde olmadığına işaret edilmektedir.
Bu kapsamda öncelikli olarak marka üzerindeki gerçek hak sahipliğinin tartışılması, markalar arasında iltibas bulunup bulunmadığının incelenmesi gereklidir.
Delil olarak gösterilen … 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’nin 2014/1-2014/78 karar sayılı ilamı içerik olarak somut olaya uygun değildir. Sunulan kararda davalı yanca markanın tescil edildiğinden farklı kullamına vurgu yapıldığı gibi tarafları, konusu, sunulu delillerin tartışılması yöntemi dikkati alındığında huzurdaki davada emsal alınamayacıktır.
Davacı-karşı davalı vekili davasını ticaret unvanından ,marka hakkından kaynaklanan üstün hakka dayalı ve kötü niyet nedeniyle hükümsüzlüğe ilişkin olarak açmış olup, tescilsiz bir markanın işaretin, ticaret unvanının eskiye dayalı kullanım yoluyla bu marka, işaret, unvan üzerinde hak sahibi olan kimsenin bu markayı tescil ettirenin tescil başvurusunu engelleme veya tescil gerçekleşmiş ise hükümsüzlüğü için talepte bulunma yetkisi mevcuttur. 556 sayılı KHK’ nın 8/3 maddesindeki düzenlemeye göre tescilsiz bir markanın veya ticaret sırasında kullanılan başka işaretin sahibinin itirazı üzerine tescili istenilen markanın tescil için yapılan başvuru tarihinden önce veya markanın tescili için yapılan başvuruda belirtilen rüçhan tarihinden önce bu işaret için hak elde edilmiş ya da belirtilen işaret sahibine daha sonraki bir markanın kullanımını yasaklama hakkı veriyorsa o marka tescil edilemez. Bu hüküm markanın gerçek sahibinin eskiye dayalı kullanımını tescilden üstün tutarak gerçek hak sahibinin korunmasını amaçlamaktadır. Buna göre bir markayı ihdas eden ve tanıtan kimse o markanın gerçek sahibidir ve açıklayıcı etkiye sahip tescile karşı üstün ve öncelikli hak sahibidir. Eskiye dayalı kullanım yoluyla gerçek hak sahipliği söz konusu olabilmesi için bu kullanımın markasal nitelikte olması gerekli değildir. Ticaret sırasında, tanıtımda kullanılmış olsa bile bu yeterlidir. Gerçek hak sahipliği hem hükümsüzlük sebebi hem de şeklen hak sahibinin tescile güvenerek açacağı davalarda bir def’i sebebidir. Ancak somut olayda davalı karşı davalı da kendi kullanımının üstün hakka ve önceye dayalı olduğunu savunmaktadır.
Davanın açıldığı tarihte yürülükte olan mülga 556 sayılı KHK’nin 7/1-b bendi “Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer markaların” tescil edilemeyeceği hükmünü amirdir. Bu düzenleme marka hukukuna hakim olan öncelik ve bir markanın tek bir sahibi olması ilkelerini ifade eder.
Tescile konu işaretin daha önce tescil edilmiş (veya başvurusu yapılmış) marka ile aynı olması, karşılaştırılan işaretlerin özdeş, farksız, tıpa tıp taklit, aynen veya bire bir kopya olmalarını ifade eder. Aralarında küçük de olsa farlılık bulunan markalar ise aynı sayılamazlar. Ancak markaların farklı büyüklükte olması veya sözcük markalarının yazı karakterinin, renginin farklılaştırılması aynı olma durumunu etkilemez. Ayırt edilemeyecek kadar benzerlik ise, karşılaştırılan işaretler aynı olmamakla birlikte, orta düzeydeki alıcıda bıraktığı genel izlenimlerinin hemen hemen aynı olmasıdır.
Yüksek Yargıtay yapılacak değerlendirmenin “işaretlerin bütün olarak ortalama tüketici kitlesi nezdinde bıraktıkları izlenim dikkate alınması suretiyle yapılması gerektiğine işaret etmektedir.
Yargıtay “aynı veya ayırt edilemeyecek derecede” benzer olmaktan ne anlaşılması gerektiğine açıklık getirmiş ve emsal bazı mahkeme ilamlarında “Aynı markadan kasıt, bir markada kullanılan işaretlerin diğerine tıpa tıp benzemesi ve müşteriler nezdinde tamamen aynı şeyi ifade etmesidir. Aralarında küçük de olsa farklılıklar olan markalar aynı sayılmazlar. Ancak, markaların farklı büyüklükte olması veya sözcük markalarının yazı karakterinin veya tipinin farklılaştırılması aynıyeti etkilemez. Ayırt edilemeyecek derecede benzerlik ise, karşılaştırılan markaların aynı olmamakla birlikte, orta düzeyde alıcıda bıraktığı genel izlenimin hemen hemen aynı olmasıdır şeklinde ifade edilmektedir.
Ancak bu genel belirlemeler emtianın tescilli olduğu alan ile ürünün sık tüketilen ürünlerden olup olmadığı gibi temel bazı özelliklere göre her dosyaya özgü deliller ile ve önemlisi hakkaniyet ilkesine göre çözümlenmelidir.
Toplanan delillere göre davacının markasının kendi alanında faaliyet gösterenlerce bilindiği halde toplumun tün kesimini kapsayacak derecede tanınmış bir marka olduğu yönünde dosyada delil bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu açıdan karıştırma ihtimalinin değerlerderilmesinde bu husus da dikkate alınarak inceleme yapılması gereklidir.
Karıştırma ihtimali ortalama tüketicilerin her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Başka bir anlatım ile halkın söz konusu mal ve hizmetleri aynı ya da bağlantılı işletmelerden geldiğini düşünme tehlikesidir. Hem markanın hem de mal veya hizmetlerin aynı olması durumunda marka hakkının ihlali söz konusu olmaktadır. Karıştırma ihtimalinden söz edilebilmesi için öncelikle tescil başvurusuna konu veya tescil edilmiş marka ile daha önce tescil edilmiş ve tescil başvurusu yapılmış markanın kapsadığı hizmetlerin aynı ya da benzer olması gerekmektedir. Eğer bu mal ve hizmetler aynı ya da benzer ise bu kez markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenecektir. Karıştırma ihtimali hem marka, hemde sınıf bakımından benzerlik gerektirdiğinden iki markanın tescil edildikleri, tescil başvurusunda bulunulduğu ya da kullanıldığı mal ve sınıfların ne kadar birbirine benzer ise karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkmaması için markaların da o oranda birbirinden farklı olması gerekecektir. Markalar arasında sözcük, harf karakteri, şekil, grafik gibi renk unsurlarında hiçbir fark yok ise markalar arasında ayniyetten söz edilir. Eğer bu unsurlardan birinde küçük fark var ise benzer markalardan söz edilir. Markalar arasında karıştırma ihtimali incelenirken her bir unsura göre değil bir bütün olarak iki markanın bıraktığı genel global izlenimin markanın bütünüyle bıraktığı etki dikkate alınır.
AB Adalet Mahkemesi uygulamalarında karıştırma ihtimalinin belirlenmesinde bir takım ilkeler mevcuttur. Uygulamalara göre karıştırma ihtimali ilgili tüm faktörler dikkate alınmak suretiyle marka veya işaretler birer bütün olarak değerlendirilmeli bu değerlendirme yapılırken uyuşmazlık konusu mal veya hizmetin talep edebilecek durumdaki ortalama tüketici gözü ile bakılmalı ortalama tüketicinin detayları incelemeden markayı bir bütün olarak algılayacağı gözönünde bulundurulmalı markadaki ayırt edici ve egemen unsurların bıraktığı genel intibaya göre görsel ve işitsel ve kavramsal anlamda karıştırma ihtimali bulunup bulunmadığı tartışılmalıdır.
Markalar arasında daha az derecedeki benzerlik mal veya hizmetler arasında daha çok benzerlik ile dengelenebilir. Bunun tersi de mümkündür. Ayrıca eğer önceki markanın ayırt ediciliği kendiliğinden çok yüksek ise veya kullanım sonucunda yüksek ayırt edicilik sağlanmış ise karıştırılma ihtimali de çok yüksek olacaktır. Salt çağrıştırma ihtimalinin varlığı karıştırma ihtimalini de mevcut olduğunun kabulü için yeterli değildir. Önceki markanın tanınmışlığı da tek başına karıştırılma ihtimalinin varlığı için yeterli değildir. Eğer her iki marka arasında çağrıştırma ,tüketicide bu markayı taşıyan ürünlerin aynı ya da ekonomik olarak bağlantılı işletmelerden kaynaklandığı yolunda bir kanaate yol açacak nitelikte ise, bu durumda karıştırma ihtimalinin bulunduğu düşünülmelidir. Markalar arasında görsel , işitsel,kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı her iki markanın asli ve tali unsurları ile birlikte bütünü itibariyle bıraktığı izlenimler bakımından benzerlik olup olmadığı çağrıştırma söz konusu olup olmadığı, markaların ait oldukları mal veya hizmetlerin hitap ettiği tüketici kitlesinin eğitim ve toplumsal durumu, markaların tescilli oldukları malın ya da hizmetin değeri , buna bağlı olarak alıcının mal almaya gittiğinde harcadığı zaman kriterleri dikkate alınarak ortalama düzeydeki tüketici gözü ile karıştırma ihtimali mevcut olup olmadığı tespit edilecektir.
Somut olayda, …’ tarafından söz konusu markanın içerdiği ibarenin kullanımı açısından sunulan belgelere göre davacı tarafın markatescili aldığı tarihten öncesinde … ibaresini uzun zamandan beri kullanıldığı söz konusu marka üzerinde her iki tarafında kullanım hakkı olduğu anlaşılmıştır.
Ancak … TİC LTD ŞTİ ise markayı 2004 yılında devir alarak markasını tescilli olarak kullanma sürecine girmiş ayrıca ticaret unvanında da çekirdek unsur olarak tescil almıştır.
İlk tescili ve devire konu marka( …) bir şekil markası olup, markada dikkat çeken ibare … ibaresi ile şekil ibaresi olup, alt bölümdeki … yazısı ise daha küçük ve koyu olmayan bir yazı stili ile yazılmış olup tek başına … ibaresini içirmediğinden diğer yana ait … ve … markaları ile iltibas yaratmamaktadır.
Yine … nolu … markasıda bir şekil markası olup salt yazıdan ibaret olmadığından diğer yana ait … ve …markaları ile iltibas yaratmamaktadır.
… TİC LTD ŞTİ adına tescillli … ve … nolu … ibareli markalar yönünden ise markalarda yer alan … ibaresinin diğer yana ait … ve … markaları ile iltibas yaratıp yaratmadığı hususu incelenmelidir.
Tarafların markalarının ve kullanımlarının karşılaştırılmasında davacı tarafa ait markalarının 1 marka hariç tamamının şekil markası olması, …’e ait markaların ise salt yazı ile oluşturulmuş marka olması, … ve…. ifadelerinin markaya ayırt edicilik unsuru kattığı, … TİC LTD ŞTİ adına kayıtlı markalarda yer alan şekil ibarelerinin de bu markalara bir ayırt edicilik sağladığı, … TİC LTD ŞTİ adına tescillli … ve … nolu … ibareli markalar yönünden ise markalarda yar alan … ibaresinin markada yer alan asli unsurlardan olduğu ancak bu ibareyi özellikli kılıp markaya ayırt edici karakter katılmadan yani tescilsiz olarak her iki tarafın uzun yıllardır markayı kullandıkları ,marka tescillerinin 14. sınıfda kullanıldığı dikkate alındığında kuyumculuk ürününe ilişkin tescillerde … ibaresinin yaygın olarak her iki tarafça da uzun süredir
kullanımı dikkate alındığında asıl dava karşı davada hükümsüzlük istemlerinin yerinde olmadığı , … ibaresinin her iki yanca uzun süredir tescilsiz kullanımını nedeniyle markaların aynı işletmeden gelen seri marka imajı yarattığının da düşünülemeyeceği, öte yandan kuyumculuk sektörünün hitap ettiği tüketicinin ise günlük tüketime yönelik ürünler satmayıp, tüm kuyumcularda bulunan çeyrek vb altın emtiası yönünden tüketicinin bir tercihinin olamayacağı, ancak fiatı yüksek ve özellikle tasarım içeren belirli takı ve ürünler açısından ise tüketicinin markadan daha çok tasarımı ön planda tutarak alış veriş yaptığı, tüketici grubunun tek bir ürün satan işletmeye gidip ürün almadığı, piyasa araştırması yaptığı dolayısıyla özellikle kuyumculuk alanında tüketicinin ilk tercihinin ürünün tasarımına yörelik bulunduğu, …’in Bursa ilinde faaliyet göstermesi ve tescil ettirdiği markalarında ise markaya ayırt edici özellik katması nedeniye taraf markalarının tüketici nezdinde karıştırma ihtimalinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Zira … markası kelime grubu olarak ayrı ayrıdeğil uzun bir kelime gurubunun bir araya gelmesi ile oluşturulmuş, gold ibaresi genel bir ibare olup, markaya özellik katan husus … ibaresi olup, … ibaresi iki kez tekrar edilmesi suretiyle Karşıya spor klübünün kısaltması olan ve klüp ile özdeşleşen … ibarelerini içermekte markaya özellik katan ibarenin yani markanın orjininin de bu ibare olduğu, yine kafkaf ibaresinin Denizbank’a ait takımın attığı gol kadar ilave bonus veren bonuscard özellliğinde de kullanılan bir ibare olması nedeniyle ilk etapda davacı ile değil, karşıyaka klübü ve denizbank bonus card tanıtımlarında geçen … ibarelerini çağruştırdığı gibi başına eklenen … ibaresinin yine örtü anlamına geldiği dolayısıyla bir markada aranan gerekli orjinaliteyi sağladığı, anlaşıldığından taraf markalarının benzer olmadığı,karıştırma ihtimalinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bir diğer hükümsüzlüğe konu marka ise … markası olup marka bir bütün olarak incelendiğinde içinde … ibaresi geçmekteyse de; bilindiği üzere … ülkemizin doğu sınırında uzanan bölgeye verilen coğrafi alan adı olup, Karadeniz ve Hazar denizi arasında yer alan iki bölgeye ayrılmış coğrafi alanın adıdır.
… ise halkı belirten bir ibare olup, … ibaresi bir çoğrafya belirtmez. Zira ülkemizde de bu halklardan insanlar ülkemizin bir çok yerinde yaşamaktadır. En bilinen … halkları; gürcüler, megreller, lazlar, acarlar.. dır.
Tükçe de lı- li ekleri bir yere aitlik bağlılık katan eklerdir. (asya-lı, üniversite-li gibi ) . dolayısıyla bu ekler Türkçede yeni kelimeler yaratmak için kullanılan vazgeçilmez yapım ekleridir. Yapım ekleri kelimeye anlam incelikleri katarlar. Yani kelimenin türetilmesinde yardımcı olurlar. Ülkemizde yılda binlerce genç üniversite kazanmakla üniversiteli tabir edilmekte, ancak bölüm ve branş olarak ise örneğin … Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi denildiğinde somuta indirgenmektedir.( kısaca nereyi kazandığı hangi ilde okuduğu önemli olmadan hukukçu olarak tabir edilmektedir) Somut olayda da tıpkı verilen örnekte olduğu gibi; Taraf markalarında da … ve … ibareleri anlam itibarıyla tamamen farklı anlam ifade etmekte olup, … ibaresi yeterince markaya bir anlam yüklediğinden tüketici zihninde karıştırma ihtimali yaratmayan markalar olarak mütalaa edilmesi gereklidir.
tarafından açılan hükümsüzlük davaları yönünden ise; … TİC LTD ŞTİ’nin … ibaresini hem ticari unvan hemde marka olarak uzun yıllardır kullanıldığı bu durumda her iki tarafında kullanımlarının dürüst ticari kullanım kapsamında bulunduğu, tarafların içinde faaliyet gösterdikleri sektörün özelliği gereği tüketicinin kolay aldanacak tükekici grubu içinde olmadığı, altın ve türevlerinin çok lüks tüketim grubu içinde olduğu, bu durumun adate bazen banka görevi gibi para ,döviz işlemleri yapan kuyumcular açısından dahi düşündüğümüzde tüketicinin büyük kesiminin gerekli araştırma ve inceleme keza araştırma sonucu bu işletmeleri tercih ettiği, markanın ilk etapta belirleyeci bir unsur olmadığı, esnafın ticari ahlakının , o yöre halkı üzerinde bıraktığı etkinin özellikle kuyumculuk faaliyetleri kapsamında belirleyici bir etkisinin bulunduğunun bilinen bir ticari gerçeklik olduğu, … ve babasının yıllardır Bursa ilinde aynı yerde faaliyet göstermiş olması, bu kapsamda diğer davacınında markalaşma süreci içinde tanınmış marka olmasa da markasını belirli bir alanda tanıtmak için faaliyet gösterdiği, markalaşma sürecine girdiği bu nedenle …’İN markanın gerçek hak sahibi olduğu savı ile karşı taraf markalarının hükümsüzlüğünü talep edemeyeceği, … TİC LTD ŞTİ tarafından açılan davada ise yukarda ayrıntısı ile açıklandığı üzere taraf markaları arasında iltibas bulunmadığı, her iki yanın tescilsiz olduğu süre içindeki kullanımları da nazara alındığında MK .2 maddesinin hakkaniyete ilişkin genel düzenlemesi ışığında asıl dava ve karşı davanın ayrı ayrı reddine karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.
HÜKÜM;Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre,
I- ASIL DAVANIN REDDİNE
1-35,90 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 10,70-TL nin davacıdan tahsiline,
2-Avukatlık ücret tarifesi gereğince 3.145 TL vekalet ücretinin asıl davadaki davacıdan alınarak asıl davadaki davalıya verilmesine,
3-Asıl davada davalı tarafın yapmış olduğu 26,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Asıl davadaki davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Karşı dava yönünden;
II-Karşı davanın reddine,
1-35,90 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 10,70-TL nin karşı davadaki davacıdan tahsiline,
2-Avukatlık ücret tarifesi gereğince 3.145 TL vekalet ücretinin karşı davadaki davacıdan alınarak karşı davadaki davalıya verilmesine,
3-Karşı davada davalı tarafın yapmış olduğu tebligat ve müzekkere masrafları olmak üzere toplam 486,20-TL yargılama giderinin karşı davadaki davacıdan alınarak karşı davadaki davalıya verilmesine,
4-Karşı davadaki davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair verilen karar davacı-karşı davalı vekili ile davalı-karşı davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde YARGITAY NEZDİNDE TEMYİZ YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi.26/06/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır