Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/714 E. 2018/468 K. 04.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/632 Esas
KARAR NO : 2018/504

DAVA : Marka Hakkına Tecavüzün Önlenmesi, Ünvan Terkini
DAVA TARİHİ : 14/09/2017
KARAR TARİHİ : 13/12/2018

Mahkememizde görülmekte bulunanMarka Hakkına Tecavüzün Önlenmesi, Ünvan Terkini davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde, Davalı şirketin “…” çekirdek unsurlu ticaret unvanının, müvekkili markaları aleyhine iltibas, marka tecavüzü ve haksız rekabet yaratması nedeniyle söz konusu durumun tespiti ve önlenmesi ile davalı unvanının sicilden terkinini,ticaret unvanının ve tescilsiz “…” ibaresinin tüketiciyi yanıltacak, ürünler arasında ilişki kurulmasına neden olabilecek ve/veya haksız rekabet yaratacak suretteki kullanımının lıer türlü yayınlar, hizmetler ve mallar, ürünler; ambalajlar; ilan, reklam, broşür, afiş vc sair her türlü tanıtım malzemesi; basılı kağıtlar, faturalar ve sair her türlü ticari evrak, he alan adları da dahil olmak üzere internet üzerinde,Türkiye’de ve yurtdışında kullanmasının önlenmesine, davalının “…” inşaat ve malzemeleri emlak makina gıda ve turizm sanayi ve ticaret limited şirketi” ticaret unvanının ve tescilsiz “sabancı” ibaresinin kullanıldığı ilan, reklam, broşür, afiş ve sair her türlü tanıtım malzemesinin; basılı kâğıtlar, faturalar ve sair her türlü ticari evrakın ve bu şekilde bastırılmış olan materyalin dahi bulundukları yerlerden toplanarak emin bir yerde muhafaza altına alınmasına, hüküm kesinleştiğinde imhasına,…,com.tr alan adının iptaline, www,…,com alan adlı internet sitesine erişimi engellemesine, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
SAVUNMA; Davalı vekili beyan dilekçesinde; Müvekkili şirketin kurumsal yönetim anlayışı ile inşaat işleri, mimari projeler ve mühendislik danışmanlık hizmetleri ile Türkiye genelinde elde ettiği başarıları sonucunda sektörün önde gelen firmalarından olduğunu,şirketin tarihçesinin 1980 yılına dayandığını,şirket ortaklarından …’nın babası olan … tarafından 1980 yılında kurulan … İnşaat isimli İşletmenin, İşlerinin …’nın oğlu olan … tarafından devir alması ile şirketleşme yoluna gittiğini, … ve eşi … tarafından 2002 yılında ….Limited Şirketi olarak kurulduğunu,…’in ortaklığa dahil olması ile başarılarını devam ettirdiğini, 2002 yılında dava konusu ticaret unvanını tescil ettirerek kullanmaya başladığını,“… inşaat” ibaresinin ise 1980 yılından beri işletmesinde kullandığını, davacı her ne kadar tanınmış marka olduğunu iddia etsede, davalının çalıştığı faaliyet alanı olan inşaat işleri, uygulamaları ve proje ekimleri, mühendislik danışmanlık hizmetleri konusunda davacının tanınmış marka olmadığını, davacının davalının fâaliyet alanlarında hiçbir zaman markasını kullanmadığını, ülkemizde çekirdek kısmında “…” ibaresi bulunan yüzlerce şirket bulunduğunu, öte yandan davacının unvanının çekirdek kısmı … olmayıp … olduğunu, davalının ise … ibaresini hiçbir şekilde kullanmadığını, davalının tescil ile elde ettiği yasal hak uyarınca bir kullanımda bulunduğunu, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu gereğince davacının kullanım ispatı yapmasınında mümkün bulunmadığını zira davacının belirtilen markayı hiçbir zaman İnşaat sektöründe kullanmadığını,markanın 37 ve 42. sınıf anlamında eşya listesinde belirtilen faaliyetler yönünden davalının eskiye davalı kullanım ve öncelik hakkı bulunduğunu, Hiçbir zaman faaliyet yapılmayan bîr alanda haksız olarak tescilli olduklan iddiası ile keşide edilen ihtarname ve açılan davanında kötüniyetli olduğunu, marka kullanımının tamamen yasal ve iyiniyetli bir kullanım olup, kesinlikle kötüniyetli olmadığını,davalı şirketin ilgili unvanı kuruluş tarihi olan 15 yıldır kullandığını,tarihçesi 1980’li yıllara dayandığından, web sitesi ve yaptığı işler ve başarıları ile her daim gündemde iken, davacı şirketin 15 yılı aşkın süredir bir hak talebinde bulunmayıp 15 yıl sonra ileri sürdüğü iddianın tamamen mesnetsiz olduğunu, davacının iddialarını kabul etmemekle birlikte sessiz kalmak suretiyle hak kaybının da bulunduğunu,Davacının “…” markasını, 37. ve 42. sınıfları kapsayan faaliyet alanlarında hiçbir suretle kullanmadığını, davacının marka tescil başvurusunun tarihininde 2015 yılı olduğunu, davalının ise “… inşaat” ibaresini 37. ve 42. sınıfları kapsayan faaliyet alanlarında kullanımının ise çok daha eski tarihlere dayandığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlirdir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık, Davalı şirketin “…” çekirdek unsurlu ticaret unvanının, davacı markaları aleyhine iltibas, marka tecavüzü ve haksız rekabet yaratması nedeniyle söz konusu durumun tespiti ve önlenmesi ile davalı unvanının sicilden terkinini,tedbir,…,com.tr alan adının iptali, www,…,com alan adlı internet sitesine erişimi engellemesi,,alan adının terkini, taleplerine ilişkindir.
Türk Patent ve marka kurumundan marka tescil belgesi ticari sicil kayıtları, şirket faaliyet alınına gösterir kayıtlar web sitelerine ait who’s kayıtları celp edilmiştir.
HMK 266. madde gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler … ve sektör bilirkişi …’nun 20.6.2018 tarihli raporlarında; davalı yana ait ticaret unvanının … Tic. Ltd. Şti. şeklinde olmak ile birlikte; davalı yanın 22.08.2002 tarihinde … Ticaret Odasına kaydı ile; ilgili ticaret unvanı kullanımı bakımından faaliyet alanının ağırlıklı olarak arazi ve arsa sahipleri ile anlaşarak kat karşılığı veya sözleşmeyle belirlenecek şartlara göre bedel karşılığı arsa arazi satın alarak veya sözleşmelerle kendisine tescil edilecek arsa veya arazi üzerine her türlü mesken işyeri işhanı toplu konut v.s, inşaatları yapmak ve ana mukavelesindeki diğer hususlarda iştigal etmek” şeklinde belirlendiği; davalı yanın dosyaya arz ettikleri fatura görsellerinden de davalı yanın 2002 yılından bu yana ilgili hizmetler bakımından kesintisiz olarak ticari faaliyetlerini sürdürdükleri; davalı yanın ticari faaliyetlerini sürdürdükleri hizmetlerin ağırlıklı olarak Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Tebliğ’in 37. ve 42. Sınıflarında yer alan sırasıyla “inşaat hizmetleri ve mühendislik hizmetlerinde” yoğunlaştığını,”bir ticaret unvanının iyi niyetli tescili ile uzun süre nizasız fasılasız kullanımı halinde ticaret unvanının iptaline karar verilemeyeceğini, iyiniyet olgusu yönündeki takdirin mahkemeya ait olduğunu, yerleşik uygulamara göre de , ticaret unvanları arasında var olan farklılıklar ,davacı yanın ticaret unvanının çekirdek unsuru … iken davalı yanın ticaret unvanının çekirdek unsuru … olması, Gerek davalı yanın ticaret unvanı kullanımlarım gerçekleştirdiği inşaat ve mühendislik hizmetleri (37, Ve 42, Sınıfta yer alan ilgili hizmetler} bakımından davalı yanın 2002 yılındaki kullanımlarından önce davacı yanın tescili herhangi bir markasının bulunmaması,gerekse de davacı yana ait tanınmış marka müracaatının 2007 tarihinde ( davalı yanın ticaret unvanı kullanımına başlamasından yaklaşık 5 yıl sonra ) gerçekleştirilmiş olması; 2007 yılından önceki döneme ilişkin olarak davacı markasının tanınmışlığı ile ilgili dosyada herhangi bir bulgunun bulunmaması nedenleri ile davalı yanın ticaret unvanının terkinini gerekmeyeceğini, dosya içerisinde yer alan bilgi ve belgelerden davacı yarın 02,09,2004 tarihi itibari ile … ibaresi ile ilgili olarak 37. ve 42. Sınıflarda yer alan inşaat hizmetleri ve mühendislik hizmetleri bakımından hak sahibi olduğunun anlaşılmadığı; ilgili alanlarda … ibaresi ile davalı yandan eski herhangi bir kullanımlarının varlığının tespit edilemediğini, marka hakkı bir işareti ilk kez oluşturan kişiye aittir ,marka hakkı sahibinin adına herhangi bir tescil başvurusunda bulunmaması halinde ve başkaca herhangi bir kişi ya da firmanın İlgili markayı adına tescil ettirmesi halinde ise; doktrin ve Yüksek Mahkeme yerleşik içtihatları “tescilin marka hakkı sahibine karşı kullanılamayacağı” yönünde içtihat birliği bulunduğunu, somut olayda da … ibaresinin 37, ve 42. Sınıflarda yer alan “inşaat hizmetleri ve mühendislik hizmetleri” bakımından marka hakkının davalı yana ait olduğu, davacı yanın davalı yanın kullanımlarından sonra adına yaptırmış olduğu marka tescilleri sebebi ile davalın kullanımlarının marka ihlali teşkil etmeyeceğini,ancak mahkemece davalının kötüniyetli olduğu tespit edildiği takdirde bu hususun mahkemece değerlendirilmesi gerektiğini bildirmişlerdir. HMK 266. madde gereğince bilirkişilerce düzenlenen raporun somut deliller ile tutarlı, çelişmeyen, yüksek mahkeme içtihatlarına uygun , marka hukuku ilkelerine uygun olması nedeniyle denetim ve hüküm kurmaya elverişli bulunması nedeniyle rapor mahkememizce kabul edilmiştir. Davacı yanca ileri sürülen tüm itiraz sebepleri marka hukukuna ilişkin olup yeni bir incelemeye gerek olmadığı anlaşılmıştır.
Tescilsiz bir markanın işaretin, ticaret unvanının eskiye dayalı kullanım yoluyla bu marka, işaret, unvan üzerinde hak sahibi olan kimsenin bu markayı tescil ettirenin tescil başvurusunu engelleme veya tescil gerçekleşmiş ise unvan terkini, marka hükümsüzlüğü için talepte bulunma yetkisi mevcuttur. 556 sayılı KHK’ nın 8/3 maddesindeki düzenlemeye göre tescilsiz bir markanın veya ticaret sırasında kullanılan başka işaretin sahibinin itirazı üzerine tescili istenilen markanın tescil için yapılan başvuru tarihinden önce veya markanın tescili için yapılan başvuruda belirtilen rüçhan tarihinden önce bu işaret için hak elde edilmiş ya da belirtilen işaret sahibine daha sonraki bir markanın kullanımını yasaklama hakkı veriyorsa o marka tescil edilemez. Bu hüküm markanın gerçek sahibinin eskiye dayalı kullanımını tescilden üstün tutarak gerçek hak sahibinin korunmasını amaçlamaktadır. Buna göre bir markayı ihdas eden ve tanıtan kimse o markanın gerçek sahibidir ve açıklayıcı etkiye sahip tescile karşı üstün ve öncelikli hak sahibidir. Eskiye dayalı kullanım yoluyla gerçek hak sahipliği söz konusu olabilmesi için bu kullanımın markasal nitelikte olması gerekli değildir. Ticaret sırasında, tanıtımda kullanılmış olsa bile bu yeterlidir. Gerçek hak sahipliği hem hükümsüzlük sebebi hem de şeklen hak sahibinin tescile güvenerek açacağı davalarda bir def’i sebebidir. Ancak somut olayda davalı yan inşşaat alanında davacının bir kullanımını olmadığı gibi kendi kullanımlarının gerek unvana gerek markasal olarak üstün hakka ve önceye dayalı olduğunu da savunmaktadır.
Davalı vekilince sunulan deliller incelendiğinde;şirketin tarihçesinin 1980 yılına dayandığı,şirket ortaklarından …’nın babası olan … tarafından 1980 yılında kurulduğu, … İnşaat isimli İşletmenin, İşlerinin …’nın oğlu olan … tarafından devir alması ile şirketleşme yoluna gittiğini, … ve eşi …. tarafından 2002 yılında … Ticaret Limited Şirketi olarak kurulduğu, 2002 yılından beride dava konusu ticaret unvanını tescil ettirerek kullanmaya başladığı,“sabancı inşaat” ibaresinin de yine 1980 yılından beri işletmel olarak kullanıldığı, davalı şirket kurucularından birinin ticaret unvanında soyadını kullanmasından daha doğal bir durumun söz konusu olamacağı, öte yandan davalının faaliyet alanının inşaat isteri, uygulamaları ve proje ekimleri, mühendislik danışmanlık hizmetleri olduğu, davacının tanınmış markasının bu alana ilikin olmadığınında toplanan deliller ile sabit olduğu, davalının uzunca bir süreçte gerek ticarat unvanı gerekse tescilsiz kulanımı için emek, çaba , maddi ve sektörel anlamda birikim ve yatırım yaparak çaba harcadığı, sunulu delillede göre kötüniyetin iddiadan ibaret olduğu, davacının uzun süre sessiz kalarak ticaret unvanı terkini ile bağlı taleplerde bulunmasının sessiz kalma yoluyla hak kaybı ilkesi gözetildiğinde yerinde bir talep olmadığı, davalı yanca sunulu delillere göre ülkemizde … ibaresi ile faaliyet gösteren farklı firmalarında bulunduğu. Davalının tacir olarak kötüniyetli haraket ettiğinin ispat edilmediği, yine davacının davalının fâaliyet alanlarında hiçbir zaman markasını kullanmadığı itddiasına karşı davacının bu alanlarda davacının faaliyette bulunduğunu da ispat edemediği, öte yandan davacının unvanının çekirdek kısmı … olmayıp…. olduğundan davacının bir aile şirketi olarak ülkemizde bilinmesi ve tanınması nedeniyle çok tanınmış markalarda karıştırma ve tüketicinin aldanma ihtimalinin de bulunmadığı, MK .2 maddesinin hakkaniyete ilişkin genel düzenlemesi ışığında davacının subut bulmayan davasının reddinin gerektiği, somut olayda davacının ayrıca uzun süre sessiz kalarak hak kaybına uğradığı, zira davalının ticari sicile tescil tarihinin 2002 yılı olduğu, davanın ise kayden 14.9.2017 tarihinde açıldığı, somut olayda … ibaresinin 37, ve 42. Sınıflarda yer alan “inşaat hizmetleri ve mühendislik hizmetleri” bakımından marka hakkının tescilsiz de olsa kullanım hakkının davalı yana ait olduğu, davacı yanın davalı yanın kullanımlarından sonra adına yaptırmış olduğu marka tescilleri sebebi ile davalın kullanımlarını engelleyemeyeceği, davalı eyleminin marka ihlali yada haksız rekabet teşkil etmeyeceği, unvan terkini ile sair taleplerin yerinde olmadığı, anlaşıldığından davanın reddine karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.
HÜKÜM;Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre,
1-DAVANIN REDDİNE,
2-35,90 TL ilam harcının peşin harçtan tahsili ile eksik kalan 4,50 TL harcın davacıdan tahsiline,
3-Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 3.145 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı tarafın yapmış olduğu 100 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar davacı vekilinin ve davalı yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi. 13/12/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır