Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/709 E. 2020/19 K. 16.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/709 Esas
KARAR NO : 2020/19

DAVA : Tecavüzün Tespiti, Men’i ve Tazminat
DAVA TARİHİ : 18/10/2017
KARAR TARİHİ : 16/01/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Tecavüzün Tespiti,Men’i ve Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının platformunda yer alan başka tüzel kişilere ait televizyon ve radyo kanallarında yayınlanan 5846 sayılı FSEK uyarınca bağlantılı hak sahibi fonogram yapımcıları ile icracı sanatçıların üzerinde hak sahibi olduğu fonogramların izin almadan ve mali hak bedeli ödemeden doğrudan iletimi nedeniyle FSEK den kaynaklanan tecavüzün tespiti, men’i, 2016 yılı resmi tarifesi üzerinden abonelik paketlerinde yer alan TV ve radyoların iletiminden elde edilen yıllık gelirin %2’sinin ödenmesi, bu kapsamda bedelin tespiti, şimdilik 100.000-TL nin FSEK 68.madde kapsamına göre 3 katı tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin yaptığı yayının yeniden yayın olmadığını, müvekkilinin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, davanın reddini beyan etmiştir.
Mahkememizce 3’lü bilirkişi kurulundan rapor alınmıştır.
23/08/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle; Davalının FSEK 25.maddesi çerçevesinde yeniden iletimden kaynaklanan doğrudan bir sorumluluğunun bulunmadığı, dosyada mübrez ihtarlarda somutlaşmanın yapılmadığı dikkate alındığında, davalının FSEK ek 4.maddesi anlamında herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı bildirilmiştir.
Usul ve yasaya uygun bilirkişi raporuna Mahkememizce itibar edilmiştir.
BÜTÜN DELİLLER BİRLİKTE DEĞERLENDİRİLDİĞİNDE: Dava; Davalının izin almaksızın davacı meslek birliğinin üyelerinin eserlerinin kablolu yayın vasıtasıyla yeniden umuma iletiminin gerçekleştirildiği iddiasına dayalı tecavüzün tespiti,meni ve FSEK 68.maddesi gereğince tazminat istemine ilişkindir.
15 Şubat 2011 tarihli ve 6112 numaralı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun 3a maddesinde;Altyapı isletmecisi: Yayın hizmeti iletim altyapısını işleten kuruluşu, 3p maddesinde ise Platform isletmecisi: Çok sayıda yayın hizmetini bir veya birden fazla sinyal hâline getirerek uydu, kablo ve benzeri ortamlardan şifreli ve/veya şifresiz olarak izleyicinin doğrudan alacağı şekilde iletimini sağlayan kuruluş anlamına geldiği belirtilmektedir.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Uydu Yayın Yönetmeliğinin 4. maddesinde, uydu altyapı işletmecisi ile uydu platform işletmecisini tanımı yapılmıştır.Buna göre Uydu altyapı işletmecisi: Yayın hizmeti iletim altyapısını işleten uydu işletmecisi kuruluşu, Uydu platform işletmecisi ise; Çok sayıda uydu yayın hizmetini bir veya birden fazla sinyal hâline getirerek uydu ortamından şifreli ve/veya şifresiz olarak abonelerinin alacağı şekilde iletimini sağlayan kuruluşu ifade eder şeklinde bir düzenleme mevcuttur.
…, sadece yayın hizmetlerinin iletimi için gerekli altyapıyı sağlayan kuruluş ise, uydu altyapı işletmecisi, ancak çok sayıda uydu yayın hizmetinin iletimini sağlıyorsa ve kendisine ait aboneleri varsa, uydu platform işletmecisi olarak kabul edilir. Platform işletmecisine örnek olarak, …,…,…, … gibi platformlar gösterilebilir.
Davalı …, bir yandan altyapı işletmecisi olarak hizmet vermekte ve yayın yapan kuruluşlara yayın hizmetinin iletilmesi için gerekli altyapıyı sağlamaktadır. Bunun dışında …’in uydu yayınlarını, kendi abonelerine iletmesi söz konusu ise, uydu platform işletmecisi olduğu sonucuna da varılmalıdır.
Türkiye 1992 yılında Avrupa Sınır Ötesi Televizyon Sözleşmesini imzalamış ve Kasım 1993’te Bakanlar Kurulu kararı ile onaylanmıştır. Bu sözleşme, 20/04/1994 tarihinde yürürlüğe giren 3984 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanuna da temel oluşturmuştur.
Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3.maddesinin r bendinde “yeniden iletim” şu şekilde tanımlanmıştır. Yeniden iletim: Bir medya hizmet sağlayıcı tarafından sunulan yayın hizmetinin bütününün veya büyük bir bölümünün, kullanılan teknik araç ne olursa olsun alınmasını ve eş zamanlı olarak değişiklik yapılmadan iletilmesini ifade eder.
Avrupa Sınır Ötesi Televizyon Sözleşmesinin 2/b maddesinde ise yeniden iletim; Toplumun izlemesi amacıyla kullanılan teknik araç ne olursa olsun, yayıncılar tarafından iletilen tam ve değişiklik yapılmamış televizyon program hizmetlerinin veya bu hizmetlerin önemli bölümlerinin, alınması ve aynı anda iletilmesini ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.
Yargıtay 11.HD’nin 27.09.2012 tarih 2012/10171 E. 2012/14474 K. sayılı ilamında belirtildiği üzere davalı şirket doğrudan yayın kuruluşu olmayıp 5846 sayılı FSEK’nın 25/2. maddesi uyarınca “eser sahibinin eserinin aslı ya da çoğaltılmış nüshalarını diğer biçimlerde umuma ileten” kuruluş niteliğindedir.
Aynı ilamda davalı kuruluşun bu niteliği itibariyle hak sahiplerinin eser veya bağlantılı haklarının ihlali halinde bu ihlalin giderilmesi için haberdar edilmesi amacıyla kendisine ihtar yapılması gerektiği hususu belirtilmektedir.
Yargıtay 11.HD’nin 2015/5698 E. 2016/2986 K. ve 17/03/2016 tarihli ilamında: İhtarnamede içerikten çıkarılacak ihlale konu eserler veya bağlantılı hak konularının neler olduğunun belirtilmesi gerektiği, bu bakımdan kablo ile iletim yapan davalı şirkete gönderilecek ihtarnamede bu şirket ile anlaşma yapan TV yayın kuruluşları tarafından gerçekleştirilecek yayınlar içerisinde mevcut ve hak ihlali oluşturduğu ileri sürülen eserlerinin hangileri olduğunun belirtilmesi gerektiği, aksi takdirde davalı yayın kuruluşun hukuki statüsü itibarı ile önceden hangi eserlerin ihlal oluşturduğunu bilmesi, bilebilmesi ve içerikten çıkartılmasını sağlamasının mümkün bulunmadığı bu nedenle dava açma koşullarının gerçekleşmemesi nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilmektedir.
Davalı taraf ancak kendisine yapılan ihtara rağmen ihlale konu yayının içerikten çıkarılmaması halinde 5846 Sayılı Yasa uyarınca sorumlu tutulabilir. Huzurdaki davada davacı Meslek Birliği tarafından davalı kuruluşa gönderilen ihtarnamede belirli bir üye ya da üyelere ilişkin eser ve eser adları belirtilmeksizin dava açıldığı anlaşılmıştır.
5846 sayılı FSEK’nın Ek 4/son maddesinde “Dijital iletim de dahil olmak üzere işaret, ses ve/ veya görüntü nakline yarayan araçlarla servis ve bilgi içerik sağlayıcılar tarafından eser sahipleri ile bağlantılı hak sahiplerinin bu Kanunda tanınmış haklarının ihlâli halinde, hak sahiplerinin başvuruları üzerine ihlâle konu eserler içerikten çıkarılır” hükmü düzenlenmiştir. Anılan hükümde de belirtildiği üzere, muhataba gönderilecek ihtarnamede içerikten çıkarılacak olan ihlale konu eserler veya bağlantılı hak konularının neler olduğu belirtilmelidir. Bu bakımdan, davalı şirkete gönderilecek olan ihtarnamede de bu şirket ile anlaşma yapan TV yayın kuruluşları tarafından gerçekleştirilecek yayınlar içerisinde mevcut ve hak ihlali oluşturduğu ileri sürülen eserlerinin hangileri olduğunun belirtilmesi gerekir. Aksi takdirde, davalı yayın kuruluşunun hukuki statüsü itibariyle önceden hangi eserlerinin ihlal oluşturduğunu bilmesi, bilebilmesi ve içerikten çıkarılmasını sağlaması mümkün bulunmamaktadır.
Bütün dosya kapsamından: Davacı Meslek Birliği 01/01/2016 ile 31/12/2016 tarihleri arasındaki izinsiz kullanıma ilişkin talepte bulunmuş ve davalı şirkete ihtarname keşide etmiş ise de, platform içeriğinden çıkartılması gereken eserlerin belirtilmediği, genel olarak gönderilmiş birden çok ihtarname olduğundan ihtarnamenin usulüne uygun bir ihtarname olmadığı, davalı platformun hukuki statüsü de dikkate alınarak sorumlu tutulamayacağı, yasanın aradığı manadaki ihtarın yerleşik Yargıtay içtihatları ile dava şartı olduğu belirlendiğinden, dava açma koşullarının gerçekleşmediği kanaatine varıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
DAVANIN REDDİNE,
1-54,40-TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile artan 1.653,35-TL harcın davacıya iadesine,
2-Reddedilen Tecavüzün tespiti talebi yönünden avukatlık ücret tarifesi uyarınca 4.910,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Reddedilen alacağın tespiti talebi yönünden avukatlık ücret tarifesi 13/4.maddesi uyarınca 4.910,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 16/01/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır