Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/7 E. 2019/218 K. 09.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/7 Esas
KARAR NO : 2019/218

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/01/2017
KARAR TARİHİ : 09/05/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA; Davacı vekili dava dilekçesinde; hükümsüzlüğünü talep ettikleri marka üzerinde gerçek hak sahibi müvekkili olduğunu, müvekkilin markasının TPE nezdinde … no ile tescilli olduğunu, müvekkilin dünya çapındaki tescilleri ve gerçek hak sahipliği ve tanınmış marka olması dikkate alındığında davalı adına TPE nezdinde tescilli … sayılı “…” markasının gerçek hak sahipliği iddiaları kapsamında hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA; Davalı vekili beyan dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesi gerektiğini,davacının yabancılık teminatı yatırması gerektiğini,ayrıca … 4.FSSHM’nin … esas sayılı dosyasının beklenmesi gerektiğini, davacının markasını kullanmadığını, davanın reddi gerektiğini beyan etmişlerdir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık,davalı adına TPE nezdinde tescilli … sayılı “…” markasının gerçek hak sahipliği ve tanınmışlık iddiaları kapsamında hükümsüzlüğü taleplerine ilişkindir.
Türk Patent ve marka kurumundan marka tescil belgesi celp edilmiştir.
HMK 266. madde gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Ancak somut uyuşmazlıkta son nihai karar toplanan delillere göre ve marka hukuku ilkelerine ve 6769 sayılı SMK hükümleri de dikkate alınarak mahkememizce değerlendirilmiştir.
Bilirkişiler kök ve ek raporlarında; Davacı yana ait uluslararası markaların ve … kod numaralı ulusal markanın 18.08.2015 tarihinden önce TANINMIŞ olduklarının dosyada yer alan deliller çerçevesinde ispatlanamadığını, davacı yana ait … Kod numaralı … İbareli marka ile Davalı yana alt … kod numaralı … ibareli Markaların Ortalama Tüketici Nezdinde İltibasa Sebebiyet Verecek Kadar Benzerlik Arz Ettiğini, Davacı yanın markasının tescilli olduğu “HER TÜRLÜ TATLILAR VE ŞEKERLEMELER” emtiaları ile davalı yan adına tescil edilmiş olan markanın tescilli olduğu “… ÇİKOLATA ESASLI İÇECEKLER, BAL, TOZ ŞEKER, KESME ŞEKER, PUDRA ŞEKERİ, DONDURMALAR, YENİLEBİLİR BUZLAR,PEKMEZ..”emtialannın benzerlik arz ettiği; davalı markasının İlgili emtiaları bakımından hükümsüzlüğüne karar verilmesi için şartların mevcut olduğunu, Davalı yanın dava konusu marka tescil müracaatını gerçekleştirmesinin kötü niyetli olarak değerlendirilebileceğini, nihai takdirin mahkeme ait olduğunu beyan etmişlerdir.
Davalı yan … 4 .FSHHM’nin … e sayılı dosyası ile davacının … markası aleyhine kullanılmama nedeni ile iptal davası ikame ettiğini dolayısıyla marka iptal edildiğinde davacının huzurdaki davayı ikame etmesinde bir yarar kalmayacağını ileri sürmüştür.
Uyap sisteminden dosya celp edilmiş ve ilamın istinaf edilmemesi üzerine 5.10.2018 tarihinde kesinleştiği ve … nolu markanın Türkiye’de ciddi olarak kullanılmadığından iptaline karar verildiği anlaşılmıştır.
Huzurdaki davada alınan gerek kök gerek ek raporda davacı markasının tanımış marka olmadığı , davacının da tanınmış olduğuna dair delil sunmadığı anlaşılmıştır.
Davalı şirket adına ayrıca , 30. Sınıfta tescilli … nolu , … nolu, … nolu, … molu … nolu markaların da bulunduğu, davalının seri … adı altında 1997 yılınan beri seri marka oluşturma çabası içinde bulunduğu dolayısıyla “…” ibareli markalarını tescil ettirerek üzerinde hak elde ettiği, hükümsüzlük istemine konu markayı da salt … ibaresi ile tescil ettirmediği, dolayısıyla davaya konu “…” markasının ülkemizde kullanılmadığından tüketiciler nezdinde davalının markası ile karıştırılma ihtimalinin de bulunmayacağı, nitekim davacının markasının ülkemizde kullanılmadığının kesinleşen mahkeme ilamı ile de subuta erdiği dolayısıyla ülkemizde kullanılmayan bir markanın davalının markası ile karıştırılmaya yol açacağı yönündeki bilirkişi raporuna itibar edilmemiştir. Öte yandan davacının markası “…” olduğundan anılan markayı gören tüketicinin aklında ilk olarak davalının şirketi ve davalının markaları ile ürünleri canlanacaktır. Davacı markası Türkiye’de kullanılmayan bir marka olduğundan ayrıca bilirkişi raporu kapsamına göre tanınmış marka da olmadığından mahkememizce marka bütünsel olarak incelendiğinde yani marka bölünmeden incelendiğinde markada asli unsurun … ibaresi olduğu hususu da nazara alındığında, davalının kötüniyetinden da bahsedilemeyeceği, kaldiki davalının kötüniyetli hareket ettiğine dair somut hiçbir delilin dosyada bulunmadığı, yine davalının hükümsüzlüğü talep edilen … tescil nolu¸ markası “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez” alt gruplarında tescilli olduğu , davacının ise kullanmama nedeniyle hükümsüz kılınan … tescil nolu¸ markasının “Her türlü tatlılar ve şekerlemeler.”Alt gruplarında tescilli olduğu, Davacının ise Türkiye’de tescilli olmayan ve fiilen ticaretini yapmadığı alt gruplarda hükümsüzlük talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacının markasının tanınmış olduğu hususu da ispat edilememiştir. Ülkesellik prensibi ve tescil ilkesinin bir istisnası olan tanınmışlık ilkesinden yararlanabilmek için, markayı, karşı tarafın marka tescillerinin başvuru tarihinden veya kullanımından daha önce tanınmış hale getirdiğini davacı yanın ispat etmesi gerekmektedir.Somut dava dosyasında ise davacının Türkiye’de veya dünya çapında “…” markasının tanınmışlığına dair verilmiş bir tescil belgesi, kurum kararı yada bunlara yönelik sunduğu delil bulunmamaktadır.
Davacı kötüniyet iddiasında bulunmuş ise de; Davalının hükümssüzlüğü talep edilen markası “…” olup davalının aynı zamanda ticaret unvanında da … ibaresi yer almaktadır. Dolayısıyla birebir davalının markası için tescil alınmamıştır. Tescil alınan markada davalının ticaret unvanının kılavuz unsuru olan Saadet ibareside yer almaktadır.
Davacı yan markasını Türkiye’de kullanmadığından davalı tarafından markanın kullanım alanının genişletilmesi imaj transferi gibi bir durumun varlığıda söz konusu değildir. Öte yandan davalının seri marka oluşturduğu, bilindiği üzere tescilli bir markanın zaman içindeki değişiklik ve işletmenin ihtiyaçlarına uyum sağlaması amacı ile zaman içinde markanın kök unsuruna ekler konulması suretiyle seri markalar meydana getirilebileceği, davalınından buradan hareket ile marka oluşturduğu, ancak bu durumun kötüniyetli bir davranış olduğu hususu ispat edilemediğinden kötüniyetli tescile dayalı iddianın ispat edilemediği anlaşılmıştır.
Öte yandan tescil markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise halk tarafından karıştırılma ihtimalinin bulunduğu hususu da yine marka hukuku ilkelerine göre çözümlenmelidir.
Uygulamada ve doktrinde benzerlik, iltibas ve iltibas tehlikesinin belirlenmesinde bazı kriterlerden hareket edilmesi önerilmektedir. Bunlardan birincisi görsel, biçimsel, anlamsal ve sescil benzerlik, ikincisi tescili istenilen işaret ile buna engel olduğu düşünülen marka veya işaretin bütünsel anlamda potansiyel tüketiciler üzerinde bıraktığı genel intiba, üçüncüsü tescil edilen işaretin bir diğer marka veya işareti andırıp andırmadığı, dördüncüsü markanın kullanılacağı ürün veya hizmetin ekonomik değeri ile bunların hitap ettiği alıcı grubunun sosyal ve ekonomik düzeyi, nihayet beşincisi alıcı grubunun markanın kullanılacağı ürün veya hizmetleri aldıkları sırada gösterecekleri muhtemel dikkat, ihtimam ve özenin derecesidir. Esasen tüm bu unsurların belli bir olayda hep birlikte ve aynı anda mevcut olması da şart değildir. Bunlardan biri veya bir kaçının bulunması hallerinde, somut olayın özelliklerine göre markalar arasında bir iltibas veya iltibas tehlikesine neden olabilecek bir benzerlikten bahsetmek mümkün olabilecektir.
Tüketici karşılaştırılan markaları genellikle yan yana koyarak inceleme imkanına sahip olamaz. Karşılaştırmada esas itibariyle markaların ayırt edici yada baskın (asıl) unsurları göz önüne alınmalıdır. Markaların ayırt edicilik sağlamayan yada herkesin kullanımına açık tali unsurları değerlendirme dışı bırakılır.
Olayın özelliklerine göre, yapılan karşılaştırmada, işitsel, görsel veya kavramsal benzerliklerden bir yada birkaçının önemi ön plana çıkabilir. Şekil markalarında doğal olarak görsel benzerlik önem taşır. Şekil ve sözcük bileşimi ile oluşturulan markalar da ise, ‘söz görünümden daha yüksek sesle konuşur’ ilkesi gereği genellikle sözcük baskın ve ayırt edici unsurdur.(BENTLY, Lionel/SHERMAN, age. Sh. 817-818) Marka kapsamındaki mal veya hizmetin türü de bu konuda ağırlık kazanabilir. Buna göre giyim ürünlerinde görünüm, lokanta hizmetlerinde işitsel benzerlik daha önemli role sahiptir. Yine özellikle, sözcüğün önceki markadan kısmen veya önemli bir bölümü itibariyle alınması yada değiştirilmesi suretiyle kullanılması durumlarında, sadece işitsel benzerlik karıştırılma ihtimalini için yeterli olabilir. Sözcük markalarında vurgunun hangi hece yada birden fazla sözcük olması halinde hangi sözcükte olduğu değerlendirilmelidir. Bu husus sözcüğün hangi dilde olduğuna göre de değişebilir. Görsel işitsel ve kavramsal benzerlik karşılaştırmasında özellikle önceki markanın tercih edilmesinin arkasında yatan fikrin gözden uzak tutulmamasında yarar vardır. Aynı düşünce hükümsüzlüğe konu markanın seçilmesinde de etkili ise, bu durum vurgunun yada baskın unsurun görsel veya işitsel öğelerden birinde hatta bir sözcüğün tek bir hece veya harf gurubunda ortaya çıkmasını sağlayabilir.
Yargıtay karıştırılma ihtimalinin tespitinde mal veya hizmetin hitap ettiği orta seviyedeki tüketicinin dikkatini esas almaktadır. Yargıtay 11. HD’nin 13.11.2003 tarih ve 2003/4003E., 2003/10839 K. sayılı kararında halk tarafından karıştırılma ihtimalinden anlaşılması gerekenin ne olduğunu şöyle açıklamıştır:“Halk tarafından karıştırılma ihtimalinde ölçü ise bu işin ilgilisi veya uzmanı değil tüketici olan halkın olduğu göz önünde tutulacaktır. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurmasıdır. Burada işitsel veya görsel bir benzerlik ve hatta genel görünüş açısından umumi intiba olmasa bile halk tarafından iki marka arasında bir bağlantı kurulması ve hatta çağrıştırması dahi karıştırılma ihtimali için yeterli bir ölçü olarak kabul edilmelidir.”
Toplanan delillere göre davacının kulllanmama nedeniyle hükümsüz kılınan markasının Türk dilinde bir anlamının bulunmadığı, davalının ise markasında yer alan … ibaresi Türk dilinde hem kadınlara verilen özel bir isim hemde mutluluk , huzur anlamına gelmekte olup, davalının markasının diğer bir unsuru ise yogueta ibaresidir. Her iki markada da “yogueta ” ibaresi müşterek olduğu, bu çerçevede yapılan karşılaştırma neticesinde; davalı adına tescilli markada esas unsurlu markanın bütün halinde davacının hükümsüz kılınan markasının içinde aynen yer aldığı ve bu durumun benzerlik yarattığı, ancak davalının markasında … kelimesinin ayırt ediciliği dikkate alındığında markada Türkçe ibarenin tüketici zihninde daha çok yer edeceği hususu da tartışmasız olduğundan , … kelimesi baskın unsur olacağı, keza ayrıca, soldan sağa okuma prensibi gereği ortalama tüketici kelimenin ilk hecesine, kelimenin diğer kısımlarına nazaran daha büyük dikkat verdiği, özellikle kelimelerin sonunda yaygın biçimde karşılaşılan son ekler /kelimelerin veya hecelerin kelimenin işitsel karakteri üzerinde daha az etkiye sahip olduğu, somut olayda da davalı markalasında yoguetanın markada iki kelime olarak kullanıldığından davalı markasında öncelikli algılanan kelime … ibaresi olacağı, tüketici dikkatinin daha çok markanın başlangıç kısmına yoğunlaştığı hususu marka hukukuna hakim içtihatlar kapsamı ile kabul gördüğünden ve davalının … ibaresinin daha önce tescilli olması nedeniyle zaten markada belli bir ayırt edicilik sağladığı hususunun kabulünün gerekli olduğu, … ibaresinin markanın ilk oluşturulma anında kimliğini kaybetmediği, davalının kullanmadığı bir marka yönünden ise tüketicinin taraf markaları arasında bir bağlantı kurarak aldanacağının ileri sürülmesinin hakkaniyete aykırı olduğu, öte yandan kesinleşen … 4 .FSHHM’nin … esas sayılı dosyası ile davacının … markasını kullanmadığı hususunun da mahkeme ilamı kapsamına göre kesinleştiği, 6769 sayılı SMK’nun getirdiği en önemli yeniliklerden birinin ise 25/7. madde düzenlemesine göre; 6. maddenin birinci fıkrası uyarınca açılan hükümsüzlük davalarında 19. maddenin 2. fıkrası hükmünün def’i olarak ileri sürülebileceğini hüküm altına aldığı, dolayısıyla karıştırma ihtimali üzerine açılan davada markaların tanınmış olup olmadığı yönünde bir ayırım dahi yapılmaksızın markanın itiraz eden yada hükümsüzlük isteminde bulanan tarafından ülkemizde ciddi olarak kullanıldığı ispat edilmediği sürece hükümsüzlük isteminde bulunmasında hukuki yarar bulunmadığı hususlarınında gözetilmesinin gerektiği, kesinleşen mahkeme ilamında da davacı markasının ülkemizde ciddi olarak davalının tescil aldığı alanda faaliyetinin bulunmadığı dolayısıyla kesinleşen mahkeme ilamının kesin delil/hüküm niteliği de gözetilerek davacının davasının esastan reddine karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre,
1-Davanın reddine,
2-44,40 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile 13,00 TL eksik harcın davacıdan tahsiline,
3-Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 3.931 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafın yapmış olduğu yargılama gideri bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde taraflara iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.09/05/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır