Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/667 E. 2021/131 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/667
KARAR NO : 2021/131

DAVA : MARKAYA TECAVÜZ VE HAKSIZ REKABETİN TESPİTİ, DURDURULMASI, ÖNLENMESİ, MEN’İ, MADDİ-MANEVİ VE İTİBAR TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 29/09/2017
KARAR TARİHİ : 11/03/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Markaya Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi, Men’i, Maddi-Manevi ve İtibar Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili … şirketinin … markalarının TPMK nezdinde tescilli olduğunu, bu markaları taşıyan orijinal tasarım ürünlerin ülkemizde üretilmekte olduğunu, aralarında ülkemizin de bulunduğu dünyanın pek çok farklı ülkelerinde satılmakta olduğunu, 2015 yılında bahsedilen markalı ürünlerin 10 milyon adetten fazla satıldığını, yüksek popülarite ve kaliteyi garanti fonksiyonu sayesinde daha yüksek fiyata ve daha kolay alıcı bulduğunu, bu nedenlerle kötü niyetli üçüncü şahıslar için istismar veya haksız yararlanma bakımından cazip ürünler olduğunu, daha fazla tecavüz ve iltibas tehdidi atında olduğunu, davalı tarafın işyerinde müvekkiline ait markaları izinsiz taşıdığını, müvekkiline ait orijinal tasarımların birebir aynısı taklit ürünlerin pazarlama ve satışının tespit edilmiş olduğunu, delil olarak numune alımı gerçekleştirilmiş olduğunu, fiş ve resimlerle sabit olduğunu, davalı tarafça piyasaya sürülen ürünler üzerinde … markalarının birebir aynılarının kullanıldığını, genel görsel bütünlüğü iie tüketici zihninde oluşturdukları genel intiba yönünden tüketiciler nezdinde karışıklığa ve iltibasa yol açacak nitelikte kopyası olduğunu, davalının davacının markalarını taşıyan, orijinal tasarımlannın birebir kopyası anılan taklit ürünlerin satış ve pazarlamasının yaptığının tespiti üzerinde … tarihinde davalıya … 24,Noterliği marifetiyle ihtarname gönderildiğini, ihtarnamenin 05.09.2016 tarihinde davalıya tebliğ edilmiş olmasına rağmen davalı adresinde 13,05.2017 tarihînde yapılan kontrolde müvekkiline ait davalı işyerinden alınan görsel ile de sabit olduğu üzere müvekkilinin markalarım taşıyan, orijinal tasarımlarının birebir kopyası taklit ürünlerin satış ve pazarlamasının devam etliğinin tespit olunduğunu, davalı eylemleri ile müvekkilinin aleyhine marka ve tasarım haklarına tecavüz ile haksız rekabet teşkil ettiği, bu nedenle davalının adresinde keşif yapılmasını ve davalı eylemlerinin müvekkiline ait marka ve tasarım haklarına tecavüz ile haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitini talep ettiğini, davalının delilleri ortadan kaldırma İhtimali olduğunu, işin aciliyetine istinaden davalıya tebligat yapılmaksızın alanında uzman bilirkişi marifetiyle davalı adresinde keşfen İnceleme yapılarak tespit edilmesini, davalının kötü niyetli olduğunu, tacir olan davalının kötü niyetli şekilde süregelen mükerrer haksız eylemlerinin dürüst davranma yükümlülükleri ile bağdaşmadığını, davalının eylemlerinin gerek 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ve 6100 sayılı Türk Ticaret Kanunu ilgili hükümleri gerek uluslar arası mevzuat gerekse emsal Yüksek Mahkeme kararları çerçevesinde haksız rekabet ile marka ve tasarım haklarına tecavüz teşkil ettiğini, 6769 sayılı kanunun md29, md.81, md.149, md.55/l-a-4, TTK md,56 göre müvekkilinin uğramış olduğu itibar kaybı nedeniyle de manevi tazminat miktarı tespit edilirken 6769 sayılı kanunun 150. Maddesinin de göz önüne alınmasını, … markasının …’ın ticaret unvanının asli unsuru olduğunu, davalının dürüstlüğe aykın kullanımının tespit edilmesini ve yasaklanmasını, tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, ihtiyati tedbir taleplerinin kabulü ile davalıya tarafa tebligat yapılmaksızın dava konusu markalan taşıyan ürünlere her türlü ticaretinin önlenmesini teminen nerede bulunurlarsa bulunsunlar üretim, perakende, toptan satış noktalarında el konulmasını ve dava sonuna kadar muhafazası yönünde ihtiyati tedbir karan verilmesine, el konulan ürünlerden yapılacak bilirkişi incelemesi için numune alınmasını ve davanın kabulü ile şimdilik 2000TL maddi, 5000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalıya usule uygun tebligat yapılmasına rağmen davaya cevap verilmemiştir.
TPMK kayıtları istenmiş, HMK 266. madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
… 3.Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığı ile alınan 15/12/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle: “…” ve “…” markalı ürünlerin üretiminin yapılmadığı, üretime yarar tekstil – konfeksiyon makineleri ve yardımcı ekipmanlarının bulunmadığı, yine aynı şekilde kumaş – iplik – fermuar – etiket vb. tekstil materyallerinin bulunmadığının tespit edildiği, iş yeri sahibi …’ın beyanında; “..ben bu iş yerini yaklaşık 10-15 yıldır işletiyorum. Tespite konu ürünleri yaklaşık 4 yıl önce …gelen tanımadığım bir firmadan aldım, sahte olduğunu bilmiyordum, bilseydim almazdım..” dediğini, keşif mahalinde “…” ve “…” markalı ürünlerin hangi firmadan / şahıstan hangi fiyatlardan alındığını gösteren bir bilgiye veya belgeye rastlanmadığı, piyasada yapılan araştırmada sweat shirtslerin 30-45 TL arasında toptan olarak satıldığının tespit edildiği, bu fiyat aralıklarının sezon, model, renk, desen ve kullanılan aksesuarlara göre farklılık gösterdiği, “…” ve “…” markalı ürünlerin vitrinlerde, mağaza içinde yerde ve duvarda bulunan raflarda ve cansız mankenlerin üzerlerinde görsel olarak satışa hazır şekilde arz edildiği ve pazarlandığının tespit edildiği, …” ve “…” markalı ürünlerinden 23 adet sweat shirts bulunduğunun yapılan sayımda tespit edildiği, Sweat shirtsler 15(min) – 20(max) Avro arasında, fiyatlarda satıldığının tespit edildiği, fiyatlar arasında ki farkların ürünlerin sezon, model, renk, desen ve örgü kalitesine göre farklılık gösterdiği, “…” ve “…” markalı ürünlerden bu zamana kadar kaç adet satılmış olduğuna dair bir bilgiye veya belgeye rastlanmadığı, davacı vekilince gönderilen orijinal model numuneler ile keşif esnasında inceleme için alınan numuneler karşılaştırıldığı ve aşağıdaki sonuca varıldığı, keşifte alınan numunelerde yıkama talimatı etiketleri farklı ve eksik olduğu, keşifte alınan numunelerin örgü, aksesuar, işçilik ve dikiş kalitesi orijinal numunelere göre düşük olduğu, keşif esnasında inceleme için alınan ürünlerde orijinallerindeki gibi fermuar ve etiket kullanılmadığı, keşif esnasında inceleme için alınan ürünler orijinal ürünlerin ambalajında olmadığı, keşif esnasında inceleme için alınan ürünler ve keşif mahalinde bulunan ürünler orijinal olmadığı, keşif esnasında inceleme için alınan ürünlerin kumaş, aksesuar, işçilik ve dikiş kalitesi ile orijinal ürünlerin karşılaştırılmasında “Lup (Büyüteç)” kullanıldığı, Lup İle yapılan incelemede ipliklerde ve örgü sıklıklarında orijinal ürüne göre bariz farklılıklar ve tuşe farkı (gramaj) tespit edildiği bildirilmiştir.
… Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığı ile alınan 15/02/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle: Davaya konu ürünler üzerindeki markanın davacı tarafa ait tescilli bir marka ile aynı ibare ve şekilde olması, ürün üzerindeki davaya konu ibare ve işaretlerinin açıkça belirtilmiş olması, söz konusu ibare ve işaretlerin normal bir müşteri ya da kullanıcı nezdinde karıştırma ve tescilli marka ile ilişkilendirme durumu yaratacağı, söz konusu ibare ve işaretlerin normal bir müşteri ya da kullanıcı nezdinde karıştırma ve tescilli marka ile ilişkilendirme durumu yaratacağı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
… Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığı ile alınan 28/09/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle: Davalı defter kayıtlarına göre davalının defterini işletme defteri usulüne göre tuttuğu, işletme defterinde dava konusu markalı ürünlere ilişkin rapor ekindeki defter fotokopilerinden de görüldüğü üzere gelir ve gider kısmında bir bilgi yer almadığından hangi firmadan alındığı ve hangi tutarda satıldığı hususunda bir bilgiye ulaşılamadığı, dava konusu markalı ürünlerin defter kayıt üzerinde ne kadar tutarda alındığı ve satışı yapıldığına ilişkin bir bilgi tespit edilemediğinden defter kayıtları üzerinden dava konusu ürünler için net karı tespit edilemediği, dava konusu ürünlere ait davalının elinde tespit edilen 23 adet ürüne göre 23 x 30-45 = 690,00-1.035,00-TL tutarları arasında stoğu bulunduğu bildirilmiştir.
31/05/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Davalının kanunen tutması zorunlu olduğu, kanuni defteri olan İşletme Defterinin açılış kapanış onaylarının yasal süresinde yapıldığı, ancak basiretli bir tacir gibi hareket ederek tutması gereken ticari defter kayıtlarının uygun olarak tutulmadığı, kayıtlarda davaya konu olan … markalı ürünlerin hareketleri görülmediğinden, kayıtlarla ve diğer delillerle yapılan hesaplamalar yetersiz kaldığından istenen hesaplamaların yapılamadığı, son 3 yılın kar ortalaması … markalı ürünler ve diğer ürünler dahil yıllık ortalama: 13.764,85 / 3 = 4.588,28 TL olduğu, davacının dosyaya delil olarak sunduğu Kredi Kartı Slipinin, fatura veya Perakende Satış Fişi gibi mali bir özelliği olmadığından sadece davalıdan bir mal veya hizmet alınarak bunun bedelinin ödendiğini gösterdiği, dolayısıyla hangi ürünün satın alındığının belirsiz olduğu, davalının 2017 yıl sonu itibariyle … markalı ürünleri 20,783.- TL’lik toplam stokunun ortalama olarak 23 X37.5 = 862,50 TL’lik yani 862,5 / 20.783 = % 4’lük kısmını teşkil ettiği, davalının davacının tescilli markalarını taşıyan, orijinal tasarımlarının birebir kopyası olan taklit ürünlerin alış, satış ve pazarlamasını yapan bir tacir olduğunun anlaşıldığı, davalı ile davacının herhangi bir ticari münasebetinin bulunmadığı, marka sahibinin izni olmadığı sürece marka kullanımı markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanarak markanın taklit edilmesi ve taklit markayı taşıyan ürünleri, bu durumu bildiği veya bilmesi gerektiği halde satan, dağıtan, bir başka şekilde ticaret alanına çıkaran, ithal ve ihraç eden, ticari amaçla elde bulunduran veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunan kişiler de marka hakkına tecavüz etmiş olacağından marka hakkına tecavüz ettiği, bu nedenle ilgili kanun gereğince cezalandırabileceği, 23.11.2017 keşif tarihinde yapılan sayımda … markalı ürünlerden 23 adet satışa arz için bulunduğunun tutanakla sabit olduğu ve dolayısıyla bu ürünlerin satışının gerçekleştiğinin tespit edildiği anlaşıldığından, kanunda yer alan marka hakkına tecavüze ilişkin cezai hükümlere göre, başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal üreten veya hizmet sunan, satışa arz eden veya satan, ithal ya da ihraç eden, ticari amaçla satın alan, bulunduran, nakleden veya depolayan kişi olarak davalının ilgili kanun gereğince cezalandırılabîleceği kanaatini bildirmişlerdir.
30/03/2020 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda özetle: Kök rapordaki görüş ve kanaatlerini değiştirme lüzumu görülmediğinden aynen tekrar edildiği, itibar tazminatı talebininin mahkemenin takdirinde olduğu bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: Davalının eyleminin, davacıya ait “…” ve “…” markalı ürünleri iş yerinde taklit olarak satmak suretiyle davacının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti, durdurulması, önlenmesi, men’i, SMK 151/2-b maddesi gereğince fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 2.000 TL maddi tazminat ve 5.000,00-TL manevi tazminatın haksız eylem tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile hükmün ilanına ilişkindir.
Davacı vekili 07/01/2021 tarihli dilekçesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000,00-TL itibar tazminatı talep etmiştir.
Davanın açıldığı tarih itibarıyla 6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU uygulanacaktar.
Madde 7 (Marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları)
“(1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.
(4) Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
(5) Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez:
a) Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi.
b) Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması.
c)Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.”
Madde 29 – (1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
Madde 149/1 Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi mahkemeden;
“Tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini , Araçlara elkonulması, Elkonulan araçlarda kendisine mülkiyet hakkının tanınması, araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya imhası, kararın ilanı ” şeklinde talepte bulunabilir.
6769 sayılı SMK’nun 151.maddesine göre; “(1) Hak sahibinin uğradığı zarar, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsar. (2) Yoksun kalınan kazanç, zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden biri ile hesaplanır:
a) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir.
b) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç.
c) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli.
(3) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenler göz önünde tutulur.
(4) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, ikinci fıkranın (a) veya (b) bentlerinde belirtilen değerlendirme usullerinden birinin seçilmiş olması hâlinde, mahkeme ürüne ilişkin talebin oluşmasında sınai mülkiyet hakkının belirleyici etken olduğu kanaatine varırsa, kazancın hesaplanmasında hakkaniyete uygun bir payın daha eklenmesine karar verir. (5) Mahkeme, patent haklarına tecavüz hâlinde, patent sahibinin bu Kanunda öngörülen patenti kullanma yükümlülüğünü yerine getirmemiş olduğu kanaatine varırsa yoksun kalınan kazanç, ikinci fıkranın (c) bendine göre hesaplanır.
(6) Coğrafi işarete veya geleneksel ürün adına tecavüz hâlinde bu madde hükmü uygulanmaz.” hükmü amirdir.
Marka:Bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye sağlar, markalar işletmelerin üretmiş olduğu emtia veya sunmuş oldukları hizmetlerin birbirinden ayrılmasını sağlamaktadır.
Karıştırılma ihtimali: Bir tescilsiz işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir. Karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekmektedir. Markaların esas unsurlarının ve vurgu sözcüklerinin aynı veya benzer olması, markanın genel görünümüne etkisi az olan diğer unsurlardaki farklılığa rağmen iltibasa yol açabilir. Sözcük markalarında, sözcüklerin başlangıç ve kökleri bütünsel benzerliğin tayininde önemlidir. İki marka arasındaki iltibasın varlığının saptanmasında, markaların yan yana konularak karşılaştırma yapılmaması gereklidir. İltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığının saptanmasında ilgili mal ya da hizmetin orta yetenekteki alıcılarının dikkat ve özeni esas tutulur. Bu alıcıların markaları, aynı anda göz önünde bulunduramayacakları da dikkate alınarak ayrıntılara ilişkin farklar ve bütüne ilişkin benzerlikler üzerinde durulur.
6102 sayılı TÜRK TİCARET KANUNU
Madde 54 “(1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.”
Madde 55 “(1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:
a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar
b) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek;
c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak;
d) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek;
e) İş şartlarına uymamak;
f) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak.”
Madde 56 “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse;
a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,
b) Haksız rekabetin men’ini,
c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilm esini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,
d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini,
e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini, isteyebilir. “hükümleri yer almaktadır.
Haksız rekabet hükümlerinin amacı yasada “bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması” şeklinde tanımlanmıştır. Türk Ticaret Kanunu’nun haksız rekabete ilişkin hükümlerinin uygulanması açısından varlığı gereken iyi niyet kurallarına aykırılık kriteri kaynağını Türk Medenî Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenmiş olan dürüstlük kuralından almaktadır. Bu iyiniyet kuralına aykırı hareketler iktisadi rekabetin kötüye kullanımıdır.
SMK, TTK hükümleri, mevzuat, bilirkişi raporları ve bütün dosya kapsamından : TPMK nezdinde …numaralı “…” ibareli markanın … sınıflarda ve … numaralı “…” ibareli markanın …sınıflarda davacı şirket adına tescilli oldukları anlaşılmıştır.
Davalıya ait iş yerinde ele geçirilen ürünlerin orijinal olmadığı, ürünlerin davacı adına tescilli markalara iktibas yapılarak taklit edildikleri, davalının taklit ürünleri teşhir ve satışa sunduğu bu nedenle davalının eylemlerinin davacının tescilli markasından doğan haklara tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine ve men’ine karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafça fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 2.000,00-TL maddi tazminat talep edilmiştir. Maddi tazminat miktarı yapılan bilirkişi incelemesinde net tespit edilemediğinden somut olayın özeliği, 28/09/2018 tarihli bilirkişi raporu dikkate alınarak maddi tazminat istemi Borçlar Kanunu hükmlerine göre belirlenmiş ve takdiren 1.035,00-TL maddi tazminatın 13/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafça 5.000,00-TL manevi tazminat talep edilmiştir. Marka hakkı tecavüze uğrayan marka sahibinin manevi tazminat talep edebileceği belirtilmiştir.
Mütecavizin kusurlu olması şartıyla, markası ile işletmesinin ticari hayattaki imajının ve kendisine duyulan güvenin sarsılması nedeniyle, marka sahibinin ticari ve kişisel varlığında meydana gelen olumsuz sonuçların ortadan kaldırılması amacıyla manevi tazminat ödenmesine karar verilebilir. Davalı tarafından satılan taklit ürünler ticari saha içinde yani işyerinde ele geçirilmiştir. Davalı, basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğünü ihlal ederek, davacıya ait markayı taşıyan ürünleri taklit olduğunu bilerek satışa sunduğu ve davacının marka hakkına tecavüz eylemini gerçekleştirdiği anlaşılmaktadır. Davalı, davacıya ait tescilli markanın popülerliğinden yararlanarak, taklit ürünler satması, davacının haksız rekabet içinde bulunduğunu da göstermektedir. Davalının, davacının marka hakkına tecavüz eylemi ve haksız rekabeti kusur niteliğinde olduğundan davacı manevi tazminata hak kazanacağından somut olayın özelliği, hak ve nesafet ilkesi gereği takdiren 1.000-TL manevi tazminata, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafça fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 1.000,00-TL itibar tazminatı talep edilmiştir. Gerek mülga 556 sayılı KHK’nın 68. maddesine göre gerekse SMK madde 150/2 madde düzenlemesine göre “Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilmesi durumunda, hakka konu ürün veya hizmetlerin, tecavüz eden tarafından kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu şekilde üretilen ürünlerin temin edilmesi yahut uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi sonucunda sınai mülkiyet hakkının itibarı zarara uğrarsa, bu nedenle ayrıca tazminat istenebilir ” şeklinde düzenleme mevcuttur.
Görüldüğü gibi madde metninde itibar tazminatının oluşabilmesi için tecavüz eden tarafından kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu şekilde üretilen ürünlerin temin edilmesi yahut uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi şartını aramıştır. Söz konusu taklit markalı ürünler davalı işyerinde tespit sonucu ele geçmiştir. Söz konusu mallar orijinal lisanslı ürünler değildir ve sahte olarak hazırlanmıştır. Davalı da tacir olarak bilerek ürünü ticari saha içine alarak kabul etmiştir. İtibar tazminatına hükmedilebilmesi için, Davalının kusurlu eylemi, Marka sahibinin itibarının zarara uğraması ve Davalının kusurlu eylemi ile itibarın zarara uğraması arasında illiyet bağı aranır. Bu durumda söz konusu taklit markalı ürünler piyasaya sürüldüğünden söz konusu markayı kullanan tüketici nezdinde, ürünlerin çocuklara hitap ettiği hususu da göz önüne alındığında davacının emek, masraf ve uzun zaman sonucunda oluşturduğu itibarının, markasının çekim gücü ve reklam değerinin kalitesiz taklit/ sahte ürünler satılarak zedelendiği ve markaya olan çekim gücünün azalmasına sebebiyet verdiği anlaşıldığından davacının itibar tazminatı talebinin kabulü ile takdiren 1.000-TL itibar tazminatına, el konulan taklit ürünlerin, bu ürünlere ait etiket, ambalaj, katalog, ilan, reklam ve tanıtımında kullanılan araç ve gereçlerin masrafı davalıdan alınmak sureti ile imhasına, diğer taleplerin reddine, hükmün ilanında davacının hukuki yararı bulunduğundan karar kesinleştiğinde hüküm özetinin masrafı davalıdan alınarak Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
1-Davacının tescilli marka hakkına, davalının tecavüz ve haksız rekabet ettiğinin tespitine, durdurulmasına, önlenilmesine, menine,
2-BK hükümlerine göre takdiren 1.035,00-TL(BinotuzbeşTL) maddi tazminatın 13/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-1000TL manevi tazminatın 13/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
4-1000-TL itibar tazminatın 13/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-El konulan taklit ürünlerin, bu ürünlere ait etiket, ambalaj, katalog, ilan, reklam ve tanıtımında kullanılan araç ve gereçlerin masrafı davalıdan alınmak sureti ile imhasına,
6-Diğer taleplerin reddine,
7-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan tahsiline,
8-207,32 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 87,77 TL harcın davalıdan tahsiline,
9-Marka Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulma, Önlenilmesi, Men’ine ilişkin talepler yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Maddi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 1.035,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 1.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
12-İtibar tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 1.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
13-Davacı tarafın yaptığı 119,55 TL peşin harç, 31,40 başvuru harcı, 626 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 4.550 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 5.326,95 TL yargılama giderinden, davanın kabul ve red oranı dikkate alınarak takdiren 3.551,30-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
14-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 11/03/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır