Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/643 E. 2019/262 K. 28.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/643 Esas
KARAR NO : 2019/262

DAVA : Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini
DAVA TARİHİ : 08/04/2014
KARAR TARİHİ : 28/05/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA;Davacılar vekili dava dilekçesinde, müvekkillerinin murisi …’un 10 kitaplık … serisini 1968 yılında yarattığını, aynı zamanda …’yi çizim olarak da bu kitaplarda kullandığını, davalı şirketin müvekkilinin eserinin ismi ve tasarımı olan bu ibareleri ve logoyu adına marka olarak tescil ettirdiğini, … ismi ve logonun yıllardan beri kullanılıyor olması nedeniyle marka olarak tanınmış olduğunu aynı zamanda da eserin ismi olduğunu eserin isminin de korumadan faydalandığını belirterek davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğünü, haksız kullanımın tespiti ile tecavüzün ref’ini ve men’ini, hükmün masrafı davalıdan alınarak ilanını, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik 1.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın tahakkukundan itibaren en yüksek faiziyle tahsilini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA; Davalı vekili beyan dilekçesinde; , müvekkilinin kullandığı tasarım ile davacının tasarımı arasında iltibasa yol açıcı benzerlik bulunmadığını, bu figürlerin de zaten yaygın olarak kullanıldığını, bunların anonim olduğunu, müvekkilinin kullanımının esere ilişkin olmadığını, faaliyet alanlarının farklı olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE
Davanın konusu uyuşmazlık; davacılar murisi …’un 1968 yılında yarattığı 10 kitaplık … serisinin ismi ve aynı zamanda tasarımı olan tanınmış isim ve figürün davalı tarafından marka olarak tescil edildiği ve izinsiz kullanıldığı iddiasıyla telif ve marka haklarına tecavüzün tespit ve önlenmesi, fazlaya dair hakları saklı tutularak 1000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminata hükmolunması ve ayrıca davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Bozma öncesinde … 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen … tarih ve …-… sayılı kararda; … ve çizgi karakteri 5846 sayılı Yasa bakımından ayırt ediciliği bulunan orijinal bir eser ismi ve öykü karakterini oluşturduğundan 5846 sayılı Yasa’nın 1/b, 2 ve 4.maddeleri anlamında bu isim ve karakter üzerinde eser sahibinin eser sahipliğinden doğan hakları mevcut olduğunu, hükümsüzlük koşulları oluştuğundan tescilli … nolu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini ve tescilli markanın terkinine kadar kullanımı marka haklarına aykırılık oluşturmadığından ve tescile aykırı kullanım da kanıtlanmadığından markaya tecavüz talebi ile buna ilişkin maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verildiği , Kararın taraflarca temyiz edildiği ve Yargıtay 11.HD’nin 2016/850 esas, 2017/4011 karar ve 22.6.2017 tarihli ilamı ile”…1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.2-Davacı taraf, murislerinin oluşturduğu 10 adet kitap serisinden kaynaklı olarak “…” isim ve logosu üzerinde hak sahibi olduklarını ve eser ismi olan bu ibareyi marka olarak da kullanmış olduklarını, davalının ise kendilerinden izinsiz olarak bu ibareyi kendi adına marka olarak tescil ettirdiğini ileri sürmektedir. Mahkemece, davacı tarafın olaya uygulanması gerekli mülga 556 sayılı KHK’nın 8/5 maddesi uyarınca “…” ibaresi ve logosu üzerinde önceye dayalı hak sahibi olduğu ve davalının marka tescilinde kötü niyetli olduğu gerekçesiyle markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi isabetli ise de, KHK’nın 44.maddesi uyarınca, marka hükümsüzlüğü geriye etkili olarak sonuç doğuracağından ve marka sahibinin kötü niyetle marka tescil ettirmesi halinde bundan kaynaklanan zarar için tazminat davası açılabileceğini öngörmüş olması nedeniyle, davacı tarafın marka terkinine kadar markayı kullanmasının tazminat sonucu doğurmayacağına ilişkin görüşü doğru değildir. Bu nedenle, mahkemece, davacı tarafın tescilsiz marka ve telif hakkı ihlallerine dayalı olarak tazminat taleplerinin değerlendirilmesi gerektiğinden hükmün davacı taraf yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. Davalı tarafın temyiz istemlerinin (1) no’lu bentte yer alan gerekçelerle reddine, davacı vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile, yerel mahkeme hükmünün yukarıda (2) no’lu bentteki gerekçelerle davacı taraf yararı BOZULMASINA..” karar verildiği ve bozma sonrası mahkememizin 2017/643 esas numarasına kayıtlanan dava dosyasında bozma ilamı taraflara tebliğ edilerek bozmaya karşı tarafların diyecekleri sorulmuş, bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuş, bozma sonrasında rapor alınmış, taraflardan son diyecekleri sorularak tahkikat sonlandırılmıştır.
Bozma sonrası alınan 29.6.2018 tarihli raporlarında bilirkişiler özetle; Davacının davalıdan 3.000,00 TL maddi tazminatı( FSEK 68.MADDE KAPSAMINDA 1000 TL rayiç bedelin 3 katı olarak 3000 TL tazminatın ödenmesi gerektiğini,) davacının değişen oranlarda avans faizi talep edebileceğini, Davalının eylemleri ile davacı markasına tecavüz ettiğinin sabit görüldüğünden davacının Manevi tazminat talebinin yerinde olduğunu, ancak takdirinin mahkemeye ait olduğunu bildirmişlerdir.
Bilirkişiler 8.2.2018 tarihli ek raporlarında da aynı görüşlerini tekrar etmişlerdir.
Bozma sonrasında alınan raporlar, bozma öncesinde toplanan deliller, davalıya ait mali kayıtlar tüm deliller ile birlikte incelendiğinde;
Türk Patent ve marka kurumundan bozma öncesinde davalı adına tescilli hükümsüzlüğü talep edilen marka tescil belgesi celp edilmiştir.
… nolu marka … ve Erkek figüründen oluşmuş olup 39.sınıflar için tescil edilmiştir. Davacı vekili ise müvekkillerinin murisinin … serisinden oluşan ve … tarihli 1738 sayılı … ile ilkokullara tavsiye edilmiştir ibaresini taşıyan seri kitap örnekleri sunmuştur. Davalının tescilli markasındaki … ibaresi bu seri kitapların ismi olduğu gibi … ibaresinin yanında yer verilen figür de … figürünü çağrıştırmaktadır. Her ikisinin davacı kitabında olduğu gibi birlikte kullanılması nedeniyle davacılar murisinin seri kitaplarının isim ve logosuyla tescilli marka ve logosu arasında figürdeki küçük ayrıntılar dışında birebir benzerlik bulunmaktadır. İçinde yayıncının da bulunduğu bilirkişi kurulundan alınan raporda “… kitaplarının yayınlandığı günden beri gerek yayıncılık sektöründe gerekse öğretmenler arasında çok ilgi gördüğü uzun yıllardan beri yayın hayatında varlığını sürdürdüğü, resim ve metinleriyle bir bütün olarak bilinirliği nedeniyle marka halini aldığı, kitaptaki öykünün kahramanının isminin … olduğu, olayların … etrafında şekillenip geliştiği, kitapların resimlerinin renkli olduğu, tüm karakterlerin de çizgi (çöp adam) görünümünde olduğu, davalı tarafından kullanılan … isminin font ve puntoları farklı olsa da birebir aynı olduğu, davacının kitabındaki … karakterinin başında kırmızı şapka, siyah saçları, boynunda beyaz kırmızı yakalık, ayağında mavi beyaz ayakkabı ve ayakkabıların üzerinde kırmızı kurdela bağlanmış olup çöp adam olarak resmedildiği, davalının logosundaki çizimin ise başı açık siyah saçlı, ağzı açık, boynunda kırmızı yakalık, ayakkabıları siyah, mavi pantolon giymiş bir çöp adam olarak resmedildiği, resimler arasında farklılık olmakla birlikte her iki resmin çöp adam biçiminde çizilmiş olduğu ve … ismiyle birlikte kullanılmış olması nedeniyle davalının logosundaki çizimin kitaptaki karakteri çağrıştırdığı, sonuç olarak 1968 yılından beri Türk yayıncılığında … kitaplarının bulunması, kitapların özel bir teknikle resimlendirilmesi … karakterinin de çöp adam tekniğiyle oluşturulması ve belirtilen özelliğin kazandırılması nedeniyle davalının tescilli marka ve logosuyla davacılar murisine ait söz konusu kitapların kahramanı ve aynı zamanda kitabın ismi ve logosuyla benzerlik oluşturduğu ifade edilmiştir. Yine dava dosyasına sunulan ve bilirkişi raporunda çözümü yapılan 4 adet CD içeriğinden … kitaplarının eğitim sektöründe belli bir tanınmışlığa vardığı anlaşılmaktadır. Böylece … ve çizgi karakteri 5846 Sayılı Yasa bakımından ayırt ediciliği bulunan orijinal bir eser ismi ve öykü karakterini oluşturduğundan 5846 Sayılı Yasa’nın 1/b, 2 ve 4.maddeleri anlamında bu isim ve karakter üzerinde eser sahibinin eser sahipliğinden doğan hakları mevcuttur. Davanın açıldığı tarihte yürrülükte bulanan 556 sayılı KHK’nun 8 ve 5 maddesine göre “tescil için başvurusu yapılmış markanın başkasına ait kişi ismi, fotoğrafı, telif hakkı veya herhangi bir sınai mülkiyet hakkını kapsaması halinde hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusunun reddedileceği, tescil edilmiş ise 42.madde gereğince hükümsüzlüğünün istenebileceği öngörülmüştür. Belirtilen hüküm gereğince davacıların murislerinin eser üzerindeki haklarına dayanarak markanın hükümsüzlüğünü isteme hakları vardır. Davalı vekili her ne kadar müvekkilinin faaliyetlerinin farklı olduğunu savunmuş ise de telif haklarının korunmasında markalardan farklı olarak spesiale prensibi aranmadığı gibi tescil kötü niyetli olduğundan ve ayrıca ürün ismi olarak kullanılan ibarenin (kitap ismi) seri kitap nedeniyle tescilsiz marka olarak da korunma hakları oluştuğundan ve tanınmış olduğundan marka üzerindeki haklara dayanılarak da hükümsüzlük koşulları oluştuğundan markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiş ve bu ilam yönünden hüküm kesinleşmiştir.
Yargıtay uygulamasında FSEK kapsamındaki uyuşmazlıklarda, “eser sahipliği” sıfatının da re’sen gözetilmesi gereğine işaret edilmektedir. Dolayısıyla huzurdaki davada da, uyuşmazlık konusu fikri ürünlere ilişkin “eser sahipliği” sıfatının re’sen irdelenmesi gerekmektedir. Dosya kapsamındaki iddia dikkate alındığında dava konusu … karakterinin davacıların murislerinin oluşturduğu 10 adet kitap serisinden kaynaklı olarak “…” isim ve logosu üzerinde hak sahibi oldukları ve sahibinin davacıların murisi olduğu konusunda bir uyuşmazlık yoktur.Davacıların FSEK kapsamında maddi ve manevi tazminata hak kazandıkları hususu sabittir.
Buna göre FSEK m.68/1 gereği rayiç bedele göre talep edebilecekleri tazminat miktarı hesaplanırken,kullanılan süre de önemlidir. Davacı yanca sunulan gazete görselinde … karakterinin benzerinin tur satış paket turları üzerinde kullanıldığı ve … ibaresi ile çizgi bir karakterin tanıtım materyelleri üzerinde yer aldığı anlaşılmış alınan kök ve ek raporda 3000 TL bedel mahkememizce FSEK 68 göre belirlenecek rayiç bedel olarak kabul edilmiştir.
FSEK’te eser sahibine tanınan manevi haklar; umuma arz hakkı (FSEK m.14), adın belirtilmesi hakkı (FSEK m.15), eserin bütünlüğünü koruma hakkı (FSEK m.16) ve esere ulaşma hakkı (FSEK m.17) olarak düzenlenmiştir.
Buna göre; bir eserin umuma arzedilip edilmemesini, yayımlanma zamanını ve tarzını munhasıran eser sahibi tayin eder. Bütünü veya esaslı bir kısmı alenileşmemiş olan, yahut ana hatları her hangi bir suretle henüz umuma tanıtılmıyan bir eserin muhtevası hakkında ancak o eserin sahibi malumat verebilir. Eserin umuma arzedilmesi veya yayımlanma tarzı, sahibinin şeref ve itibarını zedeleyecek mahiyette ise eser sahibi, başkasına yazılı izin vermiş olsa bile eserin gerek aslının gerek işlenmiş şeklinin umuma tanıtılmasını veya yayımlanmasını menedebilir.
Eser sahibinin izni olmadıkça eserde veyahut eser sahibinin adında kısaltmalar, ekleme ve başka değiştirmeler yapılamaz. Kanunun veya eser sahibinin müsaadesiyle bir eseri işliyen, umuma arzeden, çoğaltan, yayımlıyan, temsil eden veya başka bir suretle yayan kimse; işleme, çoğaltma, temsil veya yayım tekniği icabı zaruri görülen değiştirmeleri eser sahibinin hususi bir izni olmaksızın da yapabilir. Eser sahibi kayıtsız ve şartsız olarak izin vermiş olsa bile şeref veya itibarını zedeleyen veya eserin mahiyet ve hususiyetlerini bozan her türlü değiştirilmeleri menedebilir. Menetme yetkisinden bu hususta sözleşme yapılmış olsa bile vazgeçmek hükümsüzdür (FSEK m. 16).
FSEK’te eser sahibine tanınan mali haklar; işleme hakkı (FSEK m.21), çoğaltma hakkı (FSEK m.22), yayma hakkı (FSEK m.23), temsil hakkı (FSEK m.24), umuma iletim hakkı (FSEK m.25) ve pay alma hakkı (FSEK m.45) olarak düzenlenmiştir.
Buna göre; bir eserden, onu işlemek suretiyle faydalanma hakkı münhasıran eser sahibine aittir (FSEK m.21). Bir eserin aslını veya kopyalarını, herhangi bir şekil veya yöntemle, tamamen veya kısmen, doğrudan veya dolaylı, geçici veya sürekli olarak çoğaltma hakkı münhasıran eser sahibine aittir. (FSEK m.22).
Bir eserin aslını veya çoğaltılmış nüshalarını, kiralamak, ödünç vermek, satışa çıkarmak veya diğer yollarla dağıtmak hakkı münhasıran eser sahibine aittir. Eser sahibinin izniyle yurt dışında çoğaltılmış nüshaların yurt içine getirilmesi ve bunlardan yayma yoluyla faydalanma hakkı münhasıran eser sahibine aittir. Yurt dışında çoğaltılmış nüshalar her ne surette olursa olsun eser sahibinin ve/veya eser sahibinin iznini haiz yayma hakkı sahibinin izni olmaksızın ithal edilemez. Kiralama ve kamuya ödünç verme yetkisi eser sahibinde kalmak kaydıyla, belirli nüshaların hak sahibinin yayma hakkını kullanması sonucu mülkiyeti devredilerek ülke sınırları içinde ilk satışı veya dağıtımı yapıldıktan sonra bunların yeniden satışı eser sahibine tanınan yayma hakkını ihlal etmez. Bir eserin veya çoğaltılmış nüshalarının kiralanması veya ödünç verilmesi şeklinde yayımı, eser sahibinin çoğaltma hakkına zarar verecek şekilde, eserin yaygın kopyalanmasına yol açamaz (FSEK m.23).
Manevi Hakların Eser Sahibinin Ölümünden Sonra Kullanılması ve Yakınların Dava Hakkı yönünden; FSEK m. 18 hükmü yürürlükten kaldırılmış olmasına karşın öğreti ve yargı kararlarında, manevi hakların eser sahibi tarafından sağlığında kullanımı hususu yorum yoluyla doldurulmuş ve kaldırılan hükümde ifade edilenlerle paralel kabuller benimsenmiştir.Buna göre; eser sahibi yaşadığı sürece manevi hakları kullanabilecektir. Eserini vücuda getirdikten sonra umuma arz edip etmemeye, umuma arz edecekse bunun yayımlanma zamanı ve tarzını belirlemeye sahip olacak; eseri ile ilgili kamuya bilgi verebilecek; eserini umuma arz ederken yahut yayımlarken onu kendi adıyla yahut müstear adıyla yahut adsız olarak kamuya sunabilecek; eserinde kendisi değişiklikler yapabilecek ve başkalarının gerçekleştirdiği hak kapsamındaki bu eylemleri engelleyebilecektir.
Eser sahibinin ölümüyle eserle ilgili olarak tanınan mali haklar miras hükümlerine göre intikal edecektir (FSEK m. 63). Mirasçılar ve sıraları Türk Medeni Kanunu m. 495-501 hükümlerinde gösterilmiştir.
FSEK m.63 sadece mali hakların miras yoluyla intikal edeceğini hükme bağlamıştır. Bu nedenle manevi haklar terekeye dahil olmazlar.
Ancak FSEK, eseri başlı başına hayatiyete sahip bir varlık olarak kabul etmiştir. Yasa tarafından eser, sahibinin belirlediği ve adını gösterdiği biçimi ile ayrıca onun kamuya sunduğu bütünlükle varlığını sürdürmekte ve korunmaya devam etmektedir. FSEK’e göre, eser sahibinin mirasçılarının, eserle ilgili üçüncü şahısların ve kamunun, eserin bütünlüğünün korunmasında ve esere yönelik tecavüzlerin kaldırılmasında menfaati vardır. Çünkü bir yandan eserden mali yönden yararlanmaktadırlar; diğer yandan da eserin başkaları tarafından kullanımını manevi yetkilere dayanarak gözetme hakları bulunmaktadır. Öte yandan eser, ülke kültürünün bir parçası olup, sonraki nesillere sahibi tarafından yaratıldığı biçim ve bütünlükte kültürel miras olarak aktarılması gerekmektedir.
FSEK’in 19/I. maddesinde sayılan kişilere sırasıyla, FSEK m. 14/I ve 15/I hükümlerinde düzenlenen manevi hakların kullanım tarzını tespit etme yetkisinin verildiğini, İkinci fıkrada ise yasanın 14/III, 15/III ve 16/III maddelerinde sayılan manevi hakları 70 yıl için kendi namlarına kullanma hakkının verildiğini, Bu suretle manevi hakların koruma altına alındığını, 19/I hükmünde sayılan kişilerin eser sahibinin ölümünden sonra maddede yazılan hakları onun arzusuna uygun olarak belirleyip koruyacaklarını ve yetkileri son arzusuna uygun biçimde yerine getireceklerini, Bunun doğal sonucu olarak bu yetkilere tecavüz eden kişiye karşı tecavüzün ref ve önlenmesi ile tazminat davalarını açabilecekleri anlaşılmaktadır.
Davacılar aynı zamanda Marka hakkına tecavüz nedeniyle lisans seçeneğine göre marka hakkına dayalı maddi tazminat da talep etmiştir. Lisans seçeneğinde tarafların mali kapasitesi 1. derecede etken ise de tek başına lisans ücreti belirleme de bir kriter değildir.Lisans seçeneğine göre bir tazminat seçimi salt taraf cirolarından yada satılan /yürütülen hizmetten hareket ile hesaplanamaz, zira tüketicinin marka olarak bildiği güvendiği daha önce denediği bir ürün yara hizmet yönünden bilinen markanın piyasadaki yarattığı güvenden kaynakı olarak turizm sektöründe aldandığı varsayımı ile bir lisans bedeli belirlenmelidir. Dolayısıyla zararın belirlenmesi davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açacak şekilde geniş olarak yorumlanamayacağı gibi ihlal edeni mükafatlandırır niteliktede olmamalıdır. Somut olayda davalının tacir olarak kusuru bulunduğundan bir miktar tazminat hakkaniyete göre lisans bedeli olarak belirlenmelidir. Zira tazminatın belirlenmesinde turizm sektörünün genelindeki parametreler, davacının tanınmış … zamana göre daralma yada artış göstermesi, ülke ekonomisinin koşulları da taraf ciroları kadar gözetilmelidir. Elbetteki bu açıklanan unsurların bir çoğu bilirkişilerce saptanamadığından bu durumda hakim Borçlar Kanunu’ nun 51. maddesine göre somut olayın özelliklerine,dosyaya sunulan delillere göre ve kusurun ağırlığına ve hakkaniyete göre zararı (lisansı) tespit edecektir.
Mahkememizce de davacının murislerinin yarattığı … karakterinin tescilli olmasa dahi gerçek hak sahibinin davacıların murisi olduğu, belirli bir marka değerinin bulunduğu, zamanında belirli bir kuşağın bu hikaye kitapları ile ilk okumayı öğrendikleri, okumayı söken her öğrencinin ilk okuduğu kitaplar içinde yer alması dolayısıyla … karakterinin belirli bir marka değerinin bulunduğu, lisans bedeli belirlenirken … markasının alelade bir markaya nazaran daha çok korunacak olması hususları bir arada değerlendirildiğinde salt davalı cirosunun dikkate alınamayacak olması bu durumda emsal lisansın BK hükümlerine göre hakim tarafından takdir edilmesi gerekmiştir.
Davalı herşeyden önce kötüniyetli olarak başkasının telif hakkı sahibi olduğu bir karakter için tescil almıştır. Bilindiği gibi, MK 2. maddesi, ‘Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz’ hükümlerini amirdir. Aksi halde, marka tescil sistemi amacından saptırılarak, bizatihi telif hakkı ihlalini makul gösteren markaya tecavüz eylemini meşru gösteren bir araç haline gelebilir. Nitekim 6769 sayılı SMK’da artık kötüniyetli marka sahibi tescil savunması arkasına gizlenemeyecektir.
Bilindiği üzere günümüzde markaların ve logoların, ticari şirketler için önemi sanıldığından daha fazladır. Bunun için ticaret şirketleri söz konusu marka ve logoların yaratılması için, şirket bünyelerinde departmanlar oluşturmakta, bu alanla ilgili çalışan kişiler istihdam etmektedirler. Hatta günümüzde söz konusu alan başlı başına bir sektör haline gelmiş durumdadır. Bu kişiler, ürünlerin diğer ürünlerden farkını ortaya koyan logolar, tasarımlar, şekiller, grafikler yapmak üzere söz konusu şirketler bünyesinde çalışırlar. Bu kişiler meydana getirdikleri eserleri bu şirketler ve onların markaları için yapmaktadırlar. Eser niteliğindeki … karakterinden davalı yan hiçbir çaba sarf etmeden marka olarak tescil ettirdiğinden kusurlu olup, Nitekim, … karakterinin başlı başına markasal değeri olmasa idi, davalı tarafından tescil edilmeyeceği gerçeğinden hareket ile lisans bedeli BK hükümlerine göre mahkememizce takdir edilmiş ve 30.000 TL maddi tazminat lisans bedeli olarak takdir edilmiş ancak davacı fazlaya dair haklarını saklı tutarak dava açtığından talep ile bağlılık ilkesine göre 1000 TL maddi tazminata hükmedilmiştir. Bu takdir sırasında … karakterinin 1968 yılından beri var olması tanınmışlığı, davalının kullanımına ilişkin görseller ve davacıların murisinin … karakterinin aynı zamanda bilinen bir çigzi karakter olarak eser olarakda korunması hususu değerlendirilmiştir.
Davacı yine marka hakkına dayalı olarak manevi tazminat tale ettiğinden ve bilirkişi raporları kapsamına göre davacıların marka hakkı ihlal edildiğinden izinsiz kullanılan marka kapsamında marka hakkına yapılan tecavüzün niteliği, ,davacıların manevi varlığında meydana gelen kayıp durumu, manevi tazminatın amaç ve içeriğine, hak, nesafet ve adalet ilkesine keza manevi tazminatın maddi bir zenginleşme talebinden çok manevi tatmine yönelik bir talep olması, davalının ise kullanımının iyiniyletli olmadığı hususu da gözetilerek keza reklam görselinde adın belirtilmesi hakkının ihlal edildiği gibi izinsiz ve ticari kullanım gözetilerek kasdın yoğunluğu gözetilmek suretiyle takdiren 10.000- TL manevi tazminatın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine( veraset ilamındaki payları oranında) karar verilmesi gerekmiştir.
Davalının eylemi davacıların marka hakkına tecavüz ve aynı zamanda telif haklarına tecavüz olarak kabul edildiğinden hükmün ilanı talebi de yerinde görülmüştür.
Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre bozma ilamı doğrultusunda aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.
HÜKÜM;Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre,
1-Hükümsüzlük kararı kesinleşmiş olmakla yeniden bir karar verilmesine yer olmadığana,
2-Davalının marka tescilinde kötüniyetli olduğu, hükümsüzlük kararının geçmişe etkili olacak şekilde sonuç doğurması nedeniyle davalı eyleminin davacının marka hakkına ve telif haklarına tecavüz eylemlerinin tespitine, ref’ine,men’ine,
3-Davacının uğradığı manevi zarar dikkate alınarak 10.000 TL manevi tazminatın davalının marka başvurusunun tescil tarihi olan 8.11.2013 tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-Davacının FSEK 68 Madde kapsamında 1000 TL nın 3 katı 3000 TL telif hakkından kaynaklı tazminatın davalının marka başvurusunun tescil tarihi olan 8.11.2013 tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5- Davacı haklarını saklı tutarak marka hakkının ihlali kapsamında lisansa dayalı tazminat talep ettiğinden BK hükümlerine göre davacı markasının tanınmıştığı ve gerekçeli kararda açıklanacağı şekilde markanın kullanım süresi ve kullanıldığı alan dikkate alınarak 30.000 TL maddi tazminat ödenmesi gerekmekteyse de taleple bağlı kalınarak şimdilik 1.000 TL maddi tazminat isteminin kabulüne, davalının marka başvurusunun tescil tarihi olan 8.11.2013 tarihinden itibarenmevduata uygulanan en yüksek faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına,
6- Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan tahsiline,
7-Dava üzerinden uzun zaman geçmiş olmakla halen piyasada davacı markası adı altında davalı yanın reklam ve tanıtım faaliyetleri bulunmaktaysa, davanın ref ve önleme kapsamlı olarak açılmış olması da gözetilerek HMK 389 vd maddelerine göre ihtiyati tedbir taleplerinin de kabulüne,
8-956,34 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 931,14 TL harcın davalıdan tahsiline,
9-Manevi tazminat talebinin kabulü nedeniyle, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 1.200 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
10-Telif hakkı ve marka hakkına tecavüz talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 3.931 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
11-Maddi tazminat talebinin kabulü yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 480 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
12-Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 25,20 TL peşin harç, 25,20 TL başvuru harcı, 1089 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 4.050 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 5.189,400 TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
13-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde YARGITAY NEZDİNDE TEMYİZ YASA YOLU açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi. 28/05/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır