Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/640 E. 2018/33 K. 25.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/640 Esas
KARAR NO : 2018/33

DAVA : Fikir Ve Sanat Eseri (Tecavazün Meni İstemli)
DAVA TARİHİ : 20/09/2017
KARAR TARİHİ : 25/01/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir Ve Sanat Eseri (Tecavazün Meni İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA; Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili tarafından hazırlanan … ili, … ilçesi, … mahallesi, … caddesi, … pafta, … ada, … parsel sayılı ve KENTSEL SİT ALANI içinde kalan taşınmazla ilgili olarak restitüsyon cephe projelerinin davalı tarafından onaylanmak üzere IV Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kuruluna tevdi ettiği sabit olduğu, kurulca henüz işlem yapılmadığından her türlü maddi ve manevi tazminat talep haklarımız saklı kalmak kaydıyla öncelikle projenin kullanılmasının durdurulması konusunda tedbir kararı verilmesini, haksız iktibas nedeniyle tecavüzün ref’ine karar verilmesini yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA; Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davalı vekilinin cevap dilekçesinde, davacının uygulamasının kaldırılmasını talep ettiği … Ltd. Şti. tarafından uygulanmakta olduğunu, müvekkilinin müeliflik iddia edilen Otel ve Bina grubundaki haklarına ilişkin … Ltd. Şti ile sözleşme akdettiğini, bu şirket ve yetkilisi …’un davacı yana müvekkilin projesi üzerinde tasarrufta bulunma hakkı tanımadıklarını, şirketin ve şahsın davaya dahil edilmeleri gerektiğini, binanın tek ve gerçek müellifi müvekkili olduğunu, davacı tarafından … Ltd. Şti’ne çeşitli davalar açıldığını, bunlardan ikisinin reddedildiğini savunarak, haksız ve yersiz açıldığı sabit olan davanın reddini, yargılama gider ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE;
Dava, Türk Hava Kurumu mülkiyetindeki … Apartmanında yapılacak restitüsyon çalışmalarıyla ilgili olarak davacının ortağı olduğu …Şti ile dava dışı …Şti arasında akdedilen sözleşme kapsamında davacı tarafından hazırlanan restitüsyon projesinin taraflar arasındaki sözleşmenin feshinden sonra davalı tarafından onaylanmak üzere Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kuruluna tevdii edildiği iddiasıyla tecavüzün önlenmesi, esere ismin yazılması ve ref istemlidir.
İstanbul 1 .FSHM’nin 2010/153 Esas, 2015/131 karar sayılı ilamı bozma öncesinde verilen hükümde; davacı vekilinin 24/03/2015 tarihli oturumda … ile sulh olduklarını, … tarafından kendisine ödeme yapıldığını ve projenin .. tarafından kullanılmasının önlenmesine yönelik bir itirazının bulunmadığı, dava açma nedenlerinin projenin davalı tarafından sahiplenilmek istenmesinden kaynaklandığına yönelik beyanları nedeniyle ve zaten … ile ilgili dava da sulh ile sonuçlandığından ancak oradaki sulh kararı davalıyı kapsamadığı gibi davacının eser üzerindeki hak sahipliğinin kabulü anlamında bulunduğu gerekçesi ile, davanın kabulüne, müdahil … Ltd. Şti’nin kullanım hakkı saklı tutularak, davalı tarafından Kültür Bakanlığı’na sunulan Cephe Restitüsyon Projesinin davacı tarafından yapılmış olduğunun tespitine, projenin davalı tarafından kullanımının önlenmesine, karar karar verildiği Kararın davacı ve feri müdahil tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2015/13767 esas, 2017/2704 karar sayılı bozma ilamı ile “ 1-Mahkemece verilen karar fer’i müdahil … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi vekili tarafından temyiz edilmiş ise de, fer’i müdahil sıfatıyla temyiz isteminde bulunan şirket, mülga HUMK 57 ile yürürlükteki HMK’nın 66 ve devamı maddeleri uyarınca yanında katıldığı tarafla birlikte hareket etmek zorunda olup, mahkemece fer’i müdahil aleyhine de bir hüküm kurulmadığından fer’i müdahilin tek başına temyiz hakkı bulunmadığından fer’i müdahil vekilinin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde değildir. 3- Dava, eser sahipliğine dayalı tecavüzün tespiti, men’i, ref’i, istemlerine ilişkin olup, davacı dava konusu projenin kendisi tarafından hazırlandığını ancak projenin ilgili idari kurumda onay işlemi sırasında davalının adının göründüğünü iddia etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de; bu konuda davacının talebi bulunmasına rağmen eser sahipliğine dair hüküm kurulmamıştır. Oysa somut uyuşmazlıkta davacı ref talebinde de bulunmuş olup, dava konusu restitüsyon cephe projesinin sahibinin hususiyetini taşıdığı ve “eser” niteliğinde olduğu ve davacının bu projenin sahibi olduğu, bu durumda proje üzerindeki mali hakları kullanma yetkisi fer’i müdahil şirkete ait olsa dahi davacının “eser üzerinde adın belirtilmesi hakkı”nın korunacağı ve eser olduğu kabul edilen projede eser sahibi olarak 5486 sayılı FSEK’nın 62/2. maddesi gereğince davacının adının yazılması gerektiği açıktır. Bu nedenle mahkemece eser üzerine davacının isminin yazılmasına yönelik karar verilmesi gerekirken bu yönde olumlu olumsuz bir karar verilmemesi doğru olmamış kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir gerekçesi bozularak mahkememize iade edilmiş ve mahkememizin 2017/640 esas numarasına kayıtlanmış tarafların bozma ilamına karşı beyanları alınmış ve usul ve yasaya uygun görülen bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
MAHKEMEMİZİN BOZMA ÖNCESİ GEREKÇESİNDE; Kültür Bakanlığı’nın … tarihli cevabi yazısında; davacının müellifi olduğu ve .. tarih ve … Sayılı Kurul kararıyla geçersiz sayılan Cephe Restitüsyon Projesinin bir başka müellif imzasıyla kuruma tevdii edildiği bildirilmiş olduğundan davalının kuruma sunduğu projenin davalının projesiyle birebir benzer olduğu anlaşılmaktadır.
Alınan bilirkişi raporunda; tarafların Cephe Restitüsyon Projelerinin örtüştüğü, davacı tarafından hazırlanan 1981 onanlı cephe röle, 1987 onanlı cephe restitüsyon, 2006 onanlı cephe restitüsyon ve cephe revizyon restorasyonlarını içeren projede davalı tarafından hazırlandığı görülen 1987 onanlı restorasyon projesinin yer aldığı ancak bazı farklılıkların bulunduğu ifade edilmiştir. Alınan ek bilirkişi raporunda; dava konusu projelerde özgün olan unsurun yapıların arasındaki sokakların üstünü örten kaskatlı, şeffaf tonozun olduğu, bu kaskatlı şeffaf tonuzun 1987 yılında davalı tarafından hazırlanan restorasyon projesi kapsamında oluşturulduğu, davacı tarafından projeye katılan bir özgünlüğün olmadığı, restitüsyon projelerinin ilgili yasa ve yönetmelikleri ile kurul kararı kapsamında oluşturulan standartlar doğrultusunda hazırlanan, mevcut bilgi ve belgeler ile mevcut durumun gösterildiği çizimler olduğu, davalı ve davacı tarafından hazırlanan restitüsyon ve restorasyon projelerinde bazı farklılıklar bulunduğu, bu bağlamda davacının projesinin bir özgünlüğünün olmadığı ifade edilmiştir. İtiraz üzerine 24/03/2015 günlü oturumda dinlenen bilirkişi davacı ile davalının davaya konu restitüsyon projelerinin birbirinin aynısı olduğu, hiçbir farklılık bulunmadığı, restitüsyon projesinin yapının ilk kurulduğu tarihteki durumunu yansıttığı, bu projenin hazırlanabilmesi için binanın ilk oluşturulduğu tarihteki özelliklerinin bilinmesine ihtiyaç bulunduğunu, restitüsyon yapan kişinin binanın başlangıçtaki konumunu bilebilmesi için bazı araştırmalar yapması, belge toplaması, bunun için de geniş bir araştırma yapması gerektiği, restorasyon projesinin ise binanın restore edildiği tarihteki mevcut durumunun onarılması hali olduğu, bu durumda binanın mevcut olduğu ve binanın mevcut olmayan unsurlarının orijinaline uygun oluşturulmaya çalışıldığı, restitüsyonda ise; binanın olmayabileceği, kısmen veya tamamen yıkılmış olabileceği veya daha sonradan değişikliğe uğramış olabileceği, dava konusu binanın 1987 yılında davalı tarafından restorasyon projesinin yapılıp konuttan otele dönüştürüldüğü, restorasyon tarihinden restitüsyon projesinin yapıldığı tarihe kadar hem geçen süre içinde binayı kullananlar tarafından hem de restorasyon projesinin konuttan otele dönüştürülmesi sırasında fonksiyonel değişiklikler yapılması,restitüsyon projesinde ise bu değişikliklerin dikkate alınmadan binanın başlangıçtaki var olan ilk inşa edildiği şekliyle resmedilmesi nedeniyle dava konusu restitüsyon projesi hazırlanırken davalının restorasyon projesinin dikkate alındığı ancak davacının yaptığı restitüsyon projesi ile davalının 1987 yılında yaptığı restorasyon projesinin birebir aynı olmadığı, çünkü restorasyon projesinde binanın başlangıcında var olup da restorasyon projesinde yer almayan unsurların da var olduğu ifade edilerek davacının Bakanlığa sunduğu proje ile davalının sunduğu projenin tıpa tıp kopya düzeyinde aynı olduğu ifade edilmiştir.
Bilirkişi görüşüyle de açıkça anlaşıldığı üzere; restitüsyon ve restorasyon projeleri birbirinden farklıdır, biri onarıma ilişkinken diğeri binanın ilk inşa edildiği zamanki orijinalliğinin verilmesidir. Bilirkişi raporunda her ne kadar restitüsyon projesinin binanın inşa edildiği zamandaki konumuna uygun olması gerekliliği nedeniyle proje yapanın seçenek özgürlüğüne sahip olmadığı, bakanlıkça hazırlanan standartlara göre hazırlamakla yükümlü olduğu ifade edilmiş ise de, yine bizzat bilirkişi beyanından binanın başlangıçtaki konumunun tam bilinmemesi nedeniyle projeyi yapan mimarın zorunlu olarak araştırma ve bilimsel çalışmalar yapması gerektiği ve kısmen de kendi bilgi ve becerisini kullanmak zorunda oluşu nedeniyle kısmen yaratıcılığının söz konusu olduğu tartışmasızdır. Çünkü binanın yüzyıl önceki konumu kesin olarak bilinmemektedir. Dolayısıyla da %100 aslına uygun proje yapılması mümkün olmadığından kısmen de olsa seçenek özgürlüğü ve yaratıcılık söz konusudur. Yapılan çalışmanın da belli bir fikir ürünü olduğu uzun çalışma araştırma ve çabalar sonucunda gerçekleştirildiği açık olduğundan FSEK anlamında eser olarak kabul edilme unsuru gerçekleşmiştir. Davacının gerçekleştirdiği bu eser davalı tarafından üzerine ismi yazılmak suretiyle bakanlığa sunulduğundan, davacının telif haklarına tecavüz gerçekleşmiştir.
Aynı binayla ilgili olarak davalının daha önce eski tarihli restorasyon projesi var ise de, bilirkişi beyanıyla da anlaşıldığı üzere restitüsyon ve restorasyon projeleri birbirinden farklı olup, restitüsyon projesinde; binanın başlangıçtaki orijinal hali esas olup, restorasyon nedeniyle fonksiyonel olarak gerçekleştirilen değişiklikler restorasyon projesinde dikkate alınmadığından iki proje birbirinden farklıdır. Dolayısıyla da davacının, davalının restorasyon projesini kopya etmesi söz konusu değildir. 17/09/2010 tarihli oturumda 1987 tarihli restorasyon projesinde değişikliklerin yapılmasına ilişkin olarak davacı tarafla iş sahibinin, müvekkilinin muvafakatı ile anlaşarak bu projenin oluşturulduğunu, ancak iş sahibi ile davacı uyuşmayınca müvekkilinin muvafakatının da geçerliliğinin kalmadığını beyan ettiğinden bu projenin yapılmasına davacının muvafakat ettiği de anlaşılmaktadır. Dolayısıyla da proje yapılırken davacının restorasyon projesinden yararlanmasına davalının muvafakat ettiği anlaşıldığından bir an için kısmen benzerlik olduğu varsayılsa bile bu ancak işleme eser olarak değerlendirilebileceğinden buna da davalının muvafakatı nedeniyle işleme eser üzerindeki haklar davacıya aittir. Davalının kendi restorasyon eserinden bazı unsurlar içerdiği iddiasıyla davacının projesini sahiplenmesi mümkün olmayıp, eser ve işleme eserler birbirinden farklıdır. İşleme eserin sahibi önceki eser sahibi değil, işlemeyi gerçekleştiren kişidir. “ Şeklindeki bir önceki mahkememiz gerekçesi ile bozma ilamına uyulmuş olmakla; tüm dosya kapsamına göre; Müdahil … Şti.’nin kullanım hakkı saklı tutularak, davalı tarafından Kültür Bakanlığına sunulan Cephe Restitüsyon Projesinin davacı tarafından yapılmış olduğunun ve eser sahibinin davacı olduğunun tespitine, projenin davalı tarafından kullanımının önlenmesine, (… Ltd. Şti.’in kullanma hakkı saklı tutularak) Davacı ref talebinde de bulunmuş olmakla dava konusu restitüsyon cephe projesinin sahibinin hususiyetini taşıdığı ve “eser” niteliğinde olduğu ve davacının bu projenin sahibi olduğu, bu durumda proje üzerindeki mali hakları kullanma yetkisi fer’i müdahil şirkete ait olsa dahi davacının “eser üzerinde adın belirtilmesi hakkı”nın korunacağı ve eser olduğu kabul edilen projede eser sahibi olarak 5486 sayılı FSEK’nın 62/2. maddesi gereğince eser üzerine davacının isminin yazılmasına, bu suretle davacının ref talebininde kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulması gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Müdahil … Ltd. Şti.’nin kullanım hakkı saklı tutularak, davalı tarafından Kültür Bakanlığına sunulan Cephe Restitüsyon Projesinin davacı tarafından yapılmış olduğunun ve eser sahibinin davacı olduğunun tespitine, projenin davalı tarafından kullanımının önlenmesine, (… Ltd. Şti.’in kullanma hakkı saklı tutularak)
2-Davacı ref talebinde de bulunmuş olmakla dava konusu restitüsyon cephe projesinin sahibinin hususiyetini taşıdığı ve “eser” niteliğinde olduğu ve davacının bu projenin sahibi olduğu, bu durumda proje üzerindeki mali hakları kullanma yetkisi fer’i müdahil şirkete ait olsa dahi davacının “eser üzerinde adın belirtilmesi hakkı”nın korunacağı ve eser olduğu kabul edilen projede eser sahibi olarak 5486 sayılı FSEK’nın 62/2. maddesi gereğince eser üzerine davacının isminin yazılmasına , bu suretle davacının ref talebininde kabulüne,
3-35,90 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 8,20 TL harcın davalıdan tahsiline,
4-Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 3.145 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 17,15 TL başvuru harcı 17,15 peşin harç 392 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 1.000 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.426,30 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair karar davacı vekili ve feri müdahil vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 HAFTA içerisinde YARGITAY NEZDİNDE TEMYİZ YASA YOLU açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi. 25/01/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır