Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/63 E. 2020/300 K. 23.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/63
KARAR NO : 2020/300

DAVA : MARKAYA TECAVÜZÜN VE HAKSIZ REKABETİN TESPİTİ, MEN’İ, REF’İ, MANEVİ TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 23/03/2017
KARAR TARİHİ : 22/10/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Markaya Tecavüzün Ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men’i, Ref’i, Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının yetkilisi ve sorumlusu olduğu tespit edilen … alan adlı internet sitesinin, Google Adwords aracılığı ile davacının tescilli “…” markası ve tescilli markalarıyla ayırt edilemeyecek derecede benzer “…” ibaresinin izinsiz ve hukuka aykırı olarak anahtar sözcük olarak reklam verilmesi yoluyla kullanılmasını, davacının ve markasının tanınmışlığından haksız bir şekilde fayda sağlanılması ve davacının itibarının zedeleniyor olması ile tüketicilerin aldatılması nedenleriyle marka haklarına tecavüzün ve haksiz rekabetin tespitini, men ve refıni, 10.000 TL (onbin Türk Lirası) tutarındaki manevi tazminatın dava tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve masrafı davalıdan alınarak hüküm özetinin Türkiye çapında yayın yapan ve hükmün kesinleşeceği tarih itibariyle tirajı en yüksek üç gazeteden birinde ilanına, öncelikle “…”, “…” ve “…” markalarıyla bu markaların ayırt edilemeyecek derecede benzeri niteliğindeki ibarelerin davalı tarafından Google Adwords aracılığı ile anahtar sözcük olarak alınarak reklam verilmesinin engellenmesine yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, TPMK nezdinde tescilli “…” markasının hak sahibi olduğunu, davacının markalarının anahtar kelime olarak kullanılmadığını, “…” ibaresi ile arama yapıldığında … kelimesi ile anahtar kelime olarak kullanılan “…” ibaresinin eşleştiğini ve bu sebeple “…” internet sitesine ulaşıldığını, “…” kelimesinin jenerik isim olması sebebiyle sektördeki herkesin kullanımına açık olduğunu, kaldı ki bu ifadelerin ticari fayda yaratacak biçimde kullanılmadığını, ürünlerin tasvirini yapma amacıyla kullanıldığını, davacı markasıyla davalı markası arasında hiçbir benzerlik bulunmadığını, davanın reddini talep etmiştir.
TPMK kayıtları ve (kapatılan) … 4. FSHHM’nin… D.İş dosyası istenmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
20/09/2018 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Davacı firmanın sahip olduğu … markasında iki adet cins isim bulunduğu, “…” ve “…” cins isimlerin hiçbir markanın tekeline girmediği, dolayısıyla başka bir firmanın, markasında, web sitesinde, reklam hesaplarında vb çiçek ve sepet kelimelerini kullanıyor olmasında bir sakınca olmadığı, davalı firmanın Google Adwords hesaplarına bakıldığında anahtar kelime olarak …, … ya da … gibi herhangi bir ibareye yer vermediğinin görüldüğü, aksine firmanın, bu ibareleri negatif anahtar kelime olarak kullandığı ve mümkün olduğunda … adından uzak durmaya çalıştığı, Google arama motoruna … vb kavramlar girilerek arama yapıldığında … sitesine yönlendirmesinin sebebi, kendi kullandığı algoritma olduğu, ayrıca 19.09.2018 tarihinde yaptıkları aramada Google … yazdıklarında …’un görünmediği, ancak … yazdıklarında göründüğü, çiçek kelimesinin yukarıda da belirtildiği gibi tüm markalar tarafından kullanılabilecek bir isim olduğundan kullanılmasının engellenemeyeceği, davalı firmanın isminin, … sitesini hatırlatacak bir nitelik taşımadığını, müşterilerin … girmek isterken yanlışlıkla … sitesine girmiycekleri, davalı firmanın … isminden faydalanarak maddî bir kazanç sağlayamayacağı, davalı firmanın web sitesinde, … ‘u hatırlatacak bir ibarenin bulunmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
17/06/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle; Davalı tarafın Adwords üzerinden verilen reklamlarda “…”; “…” ve “…” anahtar kelimelerinin kullanılmadığı, Google Adwords reklam/pazarlama araçlarında “…” anahtar kelimesinin, hedef anahtar kelime olarak, geçmişte ya da güncel olarak kullanıldığının tespitinin ancak Google firmasından alınacak bilgi ile mümkün olabileceği, “…”, “…”, “…” gibi içinde “…” kelimesi geçen herhangi bir anahtar kelimeye reklam verildiğinde bu reklamlar “tam eşleme” olacak şekilde yapılandırılmadıysa ve “geniş eşleme” ya da “sıralı eşleme” olacak şekilde yapılandırıldıysa bu durumda içerisinde “…” geçen hedeflenen anahtar kelimelerde “…” arama sonuçlarında reklam gösterimi olabileceği, farklı gün ve zamanlarda Google arama motoru kullanılarak “…, “…”, “…”, “…”, “…” arama sorguları ile arama yapıldığı, yapılan aramalarda “reklam” olarak davalının internet sitesinin çıkmadığı, davalının sunmuş olduğu belgelerde “Negatif Eşleme” kelimeleri olarak “…” v.b. kelimeleri kullandığı, davacıya ait incelenen internet sitesinde saksı içerisinde, buket vb. şekillerde çiçek ağırlıklı olmak üzere, çikolata, tatlı ve hediyelik eşyaların tanıtım ve satışının yapıldığı, davacının güncel internet sitesinde “…” ibareli logoyu kullandığı, davalıya ait incelenen internet sitesinde saksı içerisinde, buket vb. şekillerde çiçek ağırlıklı olmak üzere, çikolata, tatlı ve hediyelik eşyaların tanıtım ve satışının yapıldığı, davalının güncel internet sitesinde “…” ibareli logoyu kullandığı, davalı … davacının internet sitelerinin kurulma ve yayınlanma amaçlarının benzer olduğu, tasarım anlamında birbirleri ile minimum düzeyde benzerlikler taşıdığı ancak bu benzerliklerin herhangi bir iltibas yaratmadığı, davacı tarafa ait tanınmış markanın tüketici nezdinde ayırt edici olduğu ve SMK kapsamında korunacağı, SMK hükümlerinin özel koruma bahşetmesi sebebiyle tescilli markalar açısından genel hükümler çerçevesinde haksız rekabet incelemesine gidilmesine lüzum görülmediği, mevcut durumda davacı taraf markasının anahtar sözcük olarak kullanıldığının ispat edilememesi sebebiyle marka hakkına tecavüzün bulunmadığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava: Davalının yetkilisi olduğu “…” adlı internet sitesinde google adworks aracılığı ile davacının tescilli … markası ile ayırt edilemeyecek derecede benzer … ibaresinin izinsiz olarak anahtar sözcük olarak reklam verilmesi suretiyle davacının marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, men’i ve ref’i ile 10.000 TL manevi tazminat istemine ilişkindir.
6769 Sayılı SMK nun 29/1. maddesinde marka hakkına tecavüz teşkil eden eylemler sayılmıştır. Buna göre;
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek. Düzenlemesi mevcuttur.
Marka Tecavüz davalarında Hukuka uygunluk sebepleri
Hak sahibinin rızası,-izni ya da muvafakati- (29.m.)
Temel başvuru eserlerinde jenerik olarak kullanma (8.m.)
Dürüst ticari uygulamalarda tanımlayıcı olarak kullanma , aksesuar,yedek parça ve eşdeğer parça üretiminde kullanım amacını belirtilmesi (7/5 m.)
Marka Hakkının Tüketilmesi (152.m.)
Önceye dayalı kullanım hakkı (6/3 m.)
Müktesep hak (6/6 m.)
Dürüstlük Kuralı-Sessiz Kalma (M.K. 2.m.) sayılabilecektir.
6769 sayılı SMK 149/1 maddesinde Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi mahkemeden;
“Tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini, Araçlara elkonulması, Elkonulan araçlarda kendisine mülkiyet hakkının tanınması, araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya imhası, kararın ilanı ” hükmü yer almaktadır.
Markalar ve unvanlar arasında benzerliğin alıcıların, satın almayı düşündükleri mal ve hizmet yerine, bir başka mal ve hizmet almak durumunda bırakması kadar, alıcıların iki farklı mal veya hizmet karşısında olduklarını bilmelerine rağmen bu markaların aynı kişiye ait olduğunu sanmaları ya da bu mallan üreten işletmeler arasındaki idari – ekonomik anlamda bir bağlılığın bulunduğu düşüncesine kapılmaları, halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi halinde benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olduğu, markalar arasında karıştırma ihtimalinin tespitinde kural olarak orta seviyedeki tüketiciler dikkate alınacak olup malın hitap ettiği ortalama bilgi ve dikkate sahip tüketicilerin tamamının ya da büyük bir bölümünün karışıklık yaşaması değil, bu tüketicilerin bir kısmının karışıklık yaşama ihtimali bulunması benzerlik ve İltibas bulunduğunun kabulü için yeterli bulunmaktadır.
Bu noktada tespiti gereken diğer bir husus halk tarafından karıştırılma ihtimalinden ne anlaşılacağıdır. Doktrinde, halk tarafından karıştırılma ihtimalinin iki koşulun bir araya gelmesi halinde vücut bulacağı kabul edilmiş, bu iki koşuldan ilkinin tescili istenen markanın daha önce tescilli bulunan markanın aynısı veya benzeri olması, ikincisinin ise her iki markanın aynı mal ve hizmetlerde kullanılmasının olacağı belirtilmiştir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, ortalama tüketici olarak tabir edilen alıcının söz konusu iki marka arasında bir bağlantı kurması ve hatta çağrıştırması dahi karıştırılma ihtimali İçin yeterli bir ölçü olarak kabul edilmelidir.
Haksız rekabet hallerinden biri TTK 55/1-a-4 maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak iyi niyet kurallarına aykırı bir davranıştır ve haksız rekabet hali olarak nitelendirilir. Madde hükmüne göre karışıklığa yol açabilecek benzerliklere sebebiyet vermek bir haksız rekabet halidir. Maddede sayılan eylemlere bakıldığında; Bir kişiye ait olan ürün, faaliyet veya işleri ile ilgili olarak üçüncü kişinin karışıklığa yol açacak davranışlarda bulunması halinin haksız rekabetin varlığından söz edebilmek için yeterlidir. Davranışın bilerek yapılması veya bilmeyerek yapılmış olması haksız rekabetin varlığını etkileyecek bir unsur değildir. Haksız rekabet hukuku, kişinin emeğinden haksız olarak yararlanılmasını önlemeyi amaçlamaktadır. Haksız rekabetin söz konusu olabilmesi için iktisadi rekabetin suistimal edilmiş olması gerekir.
Mahkememizce itibar edilen bilirkişi kurulu raporlarında da belirtildiği üzere; Davalı tarafın, Adwords üzerinden verilen reklamlarda “…’; “…” ve “….com” anahtar kelimelerinin kullanılmadığı, davacıya ait internet sitesinde saksı içerisinde, buket vb. şekillerde çiçek ağırlıklı olmak üzere, çikolata, tatlı ve hediyelik eşyaların tanıtım ve satışının yapıldığı, davacının güncel internet sitesinde “…” ibareli logoyu kullandığı, davalıya ait internet sitesinde saksı içerisinde, buket vb. şekillerde çiçek ağırlıklı olmak üzere, çikolata, tatlı ve hediyelik eşyaların tanıtım ve satışının yapıldığı, davalının güncel internet sitesinde “…” ibareli logoyu kullandığı, davalı … davacının internet sitelerinin kurulma ve yayınlanma amaçlarının benzer olduğu, tasarım anlamında birbirleri ile minimum düzeyde benzerlikler taşıdığı ancak bu benzerliklerin herhangi bir iltibas yaratmadığı, davacıya ait tanınmış markanın, tüketici nezdinde ayırt edici olduğu ve SMK kapsamında korunacağı, davacı markasının, anahtar sözcük olarak kullanıldığının ispat edilememesi sebebiyle marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin bulunmadığı kanaatine varıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-DAVANIN REDDİNE,
2-54,40 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 23 TL’nin davacıdan tahsiline,
3-Marka hakkına tecavüz ve haksiz rekabetin tespiti talepleri yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 4.910 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Manevi tazminat talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 4.910 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 22/10/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır