Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/600 E. 2018/126 K. 29.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/600 Esas
KARAR NO : 2018/126

DAVA : Endüstriyel tasarıma tecavüzün önlenmesi
DAVA TARİHİ : 18/08/2017
KARAR TARİHİ : 29/03/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan Endüstriyel tasarıma tecavüzün önlenmesi davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA; Davacı vekili dilekçesinde özetle, davayı … (TC NO: …) adına açtığını, Müvekkil davacının, Türk Patent Enstitüsünün … marka nolu, Marka Tescil Belgesi ile … markasını 28.03.2013 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle 21.03.2015 tarihinde tescil ettirdiğini, … markasını da … marka nolu, Marka Tescil Belgesi ile 29.01.2009 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile 25.01.2010 tarihinde tescil ettirdiğini, Ayrıca davacı müvekkilinin … markasını ve bu markaya bağlanan listede yazılı olan ürünleri … başvuru no … nolu tescil yayın bülten no ile tescil ve ilan ettirdiğini,. … markasını ve buna bağlanan listedeki ürünleri de … tescil yayın bülten no, … ile 05.07.2017 tarihinden itibaren kendi adına tescil ve İlan ettirdiğini,davalının, müvekkilin markalarına bağlanan ve Türk Patent Entitüsüne tescilli emtiaları kopyalamak, taklitlerini üretmek ve satmak suretiyle normal zekadaki herhangi bir tüketiciyi yanıltacak benzerlikte korsan ürünler üreterek emtialarınsatışını gerçekleştirmek suretiyle müvekkilin markasına bağlanan ürünleri kopyalayıp satarak haksız kazanç sağladığını,Markalara bağlanan emtialar marka ve patent hakkı sahibi …’nın kendi şirketi … Sistemleri LTd Şirketi ile markaya bağlı olan emtiaların ticaretini yapmakta olduğunu,5.07.2017 tarihinde davalı şirketten … seri nolu … sevk irsaliveli fatura ile alışveriş yapılarak müvekkilin patent hakkı sahibi olduğu emtiaların bire bir korsan üretiminin satışının yapıldığının tesblt edildiğini, Davalı şirketin 554 sayılı KHK gereğince tecavüzünün tesbiti ve men-ine, aynı zamanda TTK 57 maddesi gereğince davalı şirketin haksız rekabet teşkil eden tecavüzünün durdurulmasına ve yasaklanmasına karar verimesini talep ve dava etmiştir.
DAVACI VEKİLİ 25.11.2017 TARİHLİ DAVACI SIFATINDAKİ MADDİ HATANIN DÜZELTİLMESİ İSTEMLİ DİLEKÇESİNDE; davacının adı her ne kadar sehven tasarımcının adı belirtilmiş ise de patent belgelerinden patent hakkı sahibinin … Sistemleri LTD ŞTİ olduğunu, aynı belgelerden …’nin ise tasarım hakkı sahibi olduğu nu, davalı vekilinin tasarım belgesi olmadığına ilişkin beyanının gereksiz olduğunu, 22.07.2017 tarihli 62tasarım sayısı/ tasarım tescil başvuru formu (… ), (… … ) tasarım tescil başvuru formu 27.7.2017 tarihli 4 sayfalık belgeyi ibraz ettiklerini, davalarının dayanağının bu belgeler olduğunu, patent veya faydalı modele ilişkin koruma tarihi başvuru tarihinden itibaren başladığını, Davalı şirketin patent hakkına tecavüzünün tesbiti ve men-ine ve yasaklanmasına, aynı zamanda davalı şirketin haksız rekabet teşkil eden tecavüzünün durdurulmasına ve yasaklanmasına karar verilmesini, İhtiyati tedbir taleplerinin kabul edilmesini, davalı şirketin bugüne kadar elde ettiği haksız kazancın miktarının tüm ticari defter ve kayıtları incelenerek uzman bilirkişi marifetiyle tesbit edilmesini talep ettiğine dair beyan dilekçesi sunmuştur.
Davacının halen 25.11.2017 tarihli dilekçesinde dahi tasarım, patent ,marka haklarını karıştırmış olması neticei talebinin net olmaması nedeniyle ön inceleme oturumunda davacı vekilinden açıklamada bulunması istenilmiştir.
Ön inceleme oturumunda davacı vekili; patent hakkı sahibinin … sistemleri Ltd Şti olduğunu, ıslah dilekçelerinin 6.sayfasında bildirdikleri …, …,…, … tasarım tescil başvurusu ayrıca müvekkilinin patent hakları kapsamındaki belgelerine de dayanarak haklara tecavüzün tespiti, durdurulması, hükmün ilanı kapsamında talepte bulunduklarını, bu kapsamda dava dilekçelerinde yeterli açıklık yok ise yeniden sunabileceklerini, , müvekkilinin gerek tasarım gerek patentten kaynaklanan haklarına tecavüz gerçekleştiğinden , durdurulması ve önlenmesini talep ettiğini beyan ettiği anlaşılmıştır.
SAVUNMA; Davalı vekili beyan dilekçesinde; Öncelikle Dava Konusu Tasarıma Tecavüzün Tespiti istemli davanın dayanağı olarak ileri sürülen belgeler dört adet marka tescil belgesi olup; herhangi bir tasarım belgesi bulunmadığını, Davacının, “markaya bağlı tasarım veya patentli ürünler” gibi bir kavram üreterek ve haksız rekabet ileri sürmesinin de herhangi bir yasal dayanağı bulunmadığını, dava dilekçesinin yeterli açıklık içermediğini, derdestlik itirazında bulunduklarını, … 6. Asliye Ticaret Mahkemesi … esas,… 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi … Esas sayılı dava dosyaları ile davaların görülmekte olduğunu, davacının tescilli olduğunu ileri sürdüğü diğer …, … nolu marka belgelerinin tescilli olup olmadığının belli olmadığını, bu belgeleri Türkpatent kayıtlarında bulamadıklarını, Ayrıca Tasarım belgesi olarak da aradıklarını online sorguda bulunmadıklarını,tescil edilmemiş bir belgeye göre herhangi bir markaya tecavüz davası açılamayacağının açık olduğunu, dilekçe kapsamına göre zaten markaya tecavüz davası açılmadığı, dava dilekçesinin sonuç bölümünde Tasarıma tecavüz ve haksız rekabet ileri sürüldüğü; Tasarıma tecavüzün ise markaya bağlı tasarım gibi bir uydurma kavram üretilerek ileri sürüldüğünü, Kaldı ki, zaten işbu davanın davacısı hakkında … 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı davası ile Müvekkili … tarafından dava açıldığı ve davanın derdestliği nedeniyle haksız rekabet konusunda da henüz herhangi bir karar verilmediğini, Davacı vekilinin sadece yasal dayanaktan yoksun farklı kavramlar (markaya bağlı tasarım gibi veya patentli ürünler gibi ) kullanılarak, davasına sanki konusu farklı imiş gibi bir dayanak bulmaya çalıştığını ve fakat herhangi bir yasal dayanağının bulunmadığını ,Dava dilekçesinde, yürürlükten kalkmış 554 ve 556 sayılı KHK lar ve yine yürürlükten kalkmış eski TTK maddeleri ileri sürüldüğünü,bütün bunlarla yetinilmeyerek, (markaya bağlı tasarım gibi veya patentli ürünler gibi ) uydurma kavramlar üretildiğini, bu nedenlerle gerekçeli cevaplarını öncelikle Türk Patent Marka Sicilinden istenen …, …, …, … nolu belgeler geldikten sonra hazırlayıp sunma haklarının saklı tutulmasını talep ettikleri anlaşılmıştır.
Davalı vekili 2.cevaplarında; Davacının gerek 08.10.207 tarihli cevaba cevap dilekçesinde dava dayanağı olarak ileri sürdüğü ve gerekse 08.10.2017 tarihli delil dilekçesi ekinde davaya dayanak olarak sundukları 22.07.2017 tarih ve … ve …Tasarım Tescil başvuru belgelerinde, başvuru sahibi … LTD. ŞTİ. olduğunu, İşbu davanın Davacısı …nın dava tarihi itibariyle tasarım sahibi değil, sadece tasarımcı olduğundan ve tasarım başvurusu … LTD. ŞTİ. adına yapıldığından …’nın dava ehliyeti bulunmadığından davanın reddi gerektiğini, Davacının 08.10.2017 tarihli cevaba cevap dilekçesinde dava dayanaklarının 22.08.2017 tarih ve … ve … Tasarım Tescil Başvuruları olduğunu belirttiğini ve 08.10.2017 tarihli delil dilekçelerinde ise bu başvuru belgelerinin tpe başvuru kayıtlarını sunduklarını, davacının herhangi bir tescilli tasarımıolmadığını, sadece tescil başvurusu bulunduğunu,davacı 08.10.2017 tarihli cevaba cevap dilekçelerinde ise tasarım tescil başvurusundan söz ederek davalarını ıslah ettiklerini ileri sürdüğünü, davanın bu şekilde davayı ıslahını kabul etmediklerini, davacının 22.07.2017 tarih ve … ve … tasarım tescil başvuruları henüz daha tescil edilmeden tescilli olduğu iddiasıyla dava açıldığını, 08.10.2017 tarihli dilekçe ekinde sunulan başvuru belgelerinde başvuru sahibinin … olmaması nedeniyle …’nın dava ehliyetinin yokluğu nedeniyle ilk itirazları da dikkate alınarak, Davanın ıslahına muvafakat etmediklerinden davanın reddine karar verilmesini talep ettikleri anlaşılmıştır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE;
Davacı vekili davacı … adını açtığı 18.8.2017 tarihli dilekçesinde tasarım ve patent hakkı sahibi olarak bu şahıs adına tescilli belge kapsamındaki hakların davalı yanca ihlal edildiğini ileri sürmüş, ıslah dilekçesi ile belgelerin kendilerine yeni gönderildiğini gerçekte belge sahiplerinin … SİSTEMLERİ LTD. ŞTİ. Olduğunu bildirmiş ve Davalı şirketin patent hakkına tecavüzünün tespiti ve menine, tedbire hükmedilmesine ve taraf değişikliği yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı davada marka hakkına dayanmadığını bu yönde bir talepleri olmadığını beyan etmiş, 8.10.2017 tarihli dilekçelerinde patent belgelerinin sunumu başlıklı dilekçesi ile TPE sayfasından almış olduğu, … SİSTEMLERİ LTD. ŞTİ. Adına başvuru kaydı olan … ve … BAŞVURU NOLU TASARIM TESCİL BAŞVURU BELGERİNİ sunduğu başvuruların 22.7.2017 ve 27.7.2017 tarihleri olduğu sunulu belge kapsamından anlaşılmış, henüz tescilli bir sinai mülkiyet hakkının bulunmadığı, ayrıca başvuru sahibinin davacı olmadığı , başvuru sahibinin … SİSTEMLERİ LTD. ŞTİ. olduğu anlaşılmıştır.
Davacı her ne kadar ıslah dilekçesinde patent hakkından bahsetmekteyse de davacı adına tescilli bir patent belgesi mecvut olmadığı, tasarımın koruduğu sınai mulkiyet hakkının farklı bir koruma alanı olduğu, dolayısıyla dava tarihi itibarıyla tescilli bir hak söz konusu olmadığı gibi, davacının da başvuru sahibi olmadığından huzurdaki davayı açmaya ehil olmadığı anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nin 114. maddesi uyarınca, aktif husumet ehliyeti dava şartı olup, aynı Kanunun 115. maddesi uyarınca, dava şartı noksanlığını taraflar her zaman ileri sürebilecekleri gibi, mahkemelerin de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının mevcut olup olmadığını araştırması gereklidir.
6100 sayılı HMK’nın 114. maddesinde açıkça sayılmamakla birlikte taraf teşkilinin dava şartlarından olduğu hususunda öğreti ve uygulamada duraksama bulunmamaktadır.
Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hukukumuzda ilk derece yargılamasının beş temel aşamadan oluşması öngörülmüştür. Bunlar sırası ile; dilekçelerin karşılıklı verilmesi, ön inceleme, tahkikat, sözlü yargılama ve hükümdür.
Yargılamanın gereksiz yere uzamasının engellenmesi; mahkemenin ve tarafların yargılamada gereken hazırlığı davanın başında yapmasının sağlanması bakımından, Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile dilekçelerin verilmesinden sonra ve tahkikat aşamasından önce gelmek üzere “ön inceleme” adıyla yeni bir yargılama aşaması kabul edilmiştir.
Davacı vekili daha sonra sunduğu dilekçe ile davada davacı sıfatını değiştirmek istediğini bildirmiş ancak ön inceleme oturumunda davalı vekili sıfat değişikliğine muvafakat etmemiştir. Öte yandan davacı sıfat değişikliği talep ettiği tüzel kişiliği temsile yetkili olduğuna keza vekili olduğuna dair de vekalet sunmamıştır. Usulüne uygun vekaletnamenin varlığı HMK 114/f gereği dava şartıdır.( Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması.)
Madde 115- (1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
Tarafta İradi Değişiklik :
Madde 124- (1) Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür.
(2) Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır.
(3) Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir.
(4) Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.
Bu yasal düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, davacının dava açtığı tarihte, hak sahibi olan davacı kişiyi/tüzel kişiliği bilmesi ona göre dava açması ve dilekçesindeki maddi vakalar ile hak sahipliğini açıklaması gereklidir. Oysa davacı vekilinin dilekçesi incelendiğinde marka , tasarım ve patent haklarının hukuki niteliğini karıştırdığı gibi özensiz olarak dilekçesini hazırladığı, yasanın aradığı kriterlere uygun olmayan şekilde dilekçesini hazırladığı , ilk dava dilekçesinde davalının davacıya ait tescilli emtiları kopyadığını, tasarım hakkına tecavüzün tespitini istemiş, ıslah dilekçesi ile ise patentli ve tescilli ürünlere tecavüz iddiasıyla talepde bulunmuş, ancak sunduğu belgeler incelenidğinde tescile bağlanmış bir patent belgesinin mecvut olmadığı, … ve … BAŞVURU NOLU TASARIM TESCİL BAŞVURU BELGERİNİ dayanak yaparak talepde bulunduğu dolayısıyla talebini halen ön inceleme oturumunda dahi somutlaştırmadığı, ıslah harcı yatırılmadığı, ıslah etmek istediği şirketi temsile ilişkin vekalet sunulmadığı dolayısıyla tüm bu hazırlıkların dava açarken yapılması gerekli olduğu, bu hususun yanılgıdan değil ihmalden kaynaklı olduğu anlaşılmıştır.
Dava ikamesi ciddi ve çok önemli bir yargısal faaliyettir. Herhangi bir şekilde haksızlığa uğradığına inanan kişi; bu konudaki son makama, yargıya başvurmaktadır. Dolayısıyla dava açarken; hukuk sistemimizin bir gereği olarak, ceza yargılamaları aksine özel hukukta (istisnai durumlar hariç) re’sen araştırma metodunun uygulanmadığı gerçeğini gözden uzak tutmamak gerekir. Nitekim, taraflar; istem ve kanıtlarını süresinde ve usulüne uygun şekilde öne sürmek zorundadırlar. Fikri haklar alanında dava açarken ise; davacının tedbir de talep etmiş olması gözetildiğinde hak sahipliği belgelerinin davanın başında sunulması,en azından usul ekonomisi bakımından yarar sağlayacaktır.Huzurdaki davada davacı; hangi fikri hak koruması nedeniyle haklarının ihlâl edildiğini karıştırmış, başvuru aşamasındaki belgeleri ise tescile bağlanmış gibi beyanda bulunmuştur. Keza dilekçelerinde bildirdikleri … VE … ibarelerinin bir patent tescil belgesi olmayıp , TPE tarafından başvuruyu takip borkodu olduğu bu hususun dahi dilekçelerde özensiz olarak ayrı bir tescil gibi ifade edildiği anlaşılmıştır.Bilindiği üzere Türk Patent ve Marka Kurumunun resmi sisteminden başvuru kaydı yada taraf adı sorgulaması ile marka, patent, tasarım, faydalı model sorgulamalarının herkes tarafından yapılabildiği hususu da bilinen bir gerçektir.
Bilindiği üzere marka, endüstriyel tasarım,faydalı model ve patent haklarının koruduğu haklar koruduğu alanlar ve koruma süreleri ile farklı fikri mülkiyet haklarıdır. Ayrıca korumadan yararlandığını iddia eden yani hakların koruduğu belgelerin sahiplerinin, başvuru sahiplerinin yada lisans alanların ancak bu tür davaları açabilecekleri hususu da bilinmektedir. Davacı vekili korunan hakları birbirine karıştırdığı gibi hak sahibi olmayan bir kişi hakkında dava açmıştır.Dolayısıyla bu husus maddi bir hatadan kaynaklanmadığı tamamen özensiz ve hiçbir araştırma yapılmadan hazırlandığından taraf değişikliği talebi de davalı yanca kabul edilmediği gibi somut olayda taraf değişikliğinin yasal şartları da mevcut bulunmadığından davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın aktif husumetten reddine,
2-35,90 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 4,50 TL harcın davacıdan tahsiline,
3-Davanın husumetten reddi nedeni ile Avukatlık ücret tarifesi 7/2.maddesine uyarınca 3.145 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 29/03/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır