Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/57 E. 2020/119 K. 05.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/57 Esas
KARAR NO : 2020/119

DAVA : Marka Hakkını İhlal, Tecavüzün Tespiti, Durdurulması, Maddi – Manevi ve İtibar Tazminatı
DAVA TARİHİ : 17/03/2017
KARAR TARİHİ : 05/03/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hakkını İhlal,Tecavüzün Tespiti, Durdurulması, Maddi – Manevi ve İtibar Tazminatı davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde Özetle: Müvekkili …’nın dünyada ve Türkiye’de çokça tanınmış İtalya menşeli köklü bir firma olduğunu, dünyaca bilinen ve tanınan ‘…’ markasının, ticari unvanının ve ‘…’ markasının tüm ibarelerinin hak sahibi olduğunu, Müvekkili şirketin, şirkete adını veren … tarafından 1978 yılında …’da kurulduğunu, kuruluşundan itibaren dünyaca önde gelen şahıslar ve şirketler ile ticari faaliyetlerde bulunduğunu, halen dünya genelinde butik ve mağazalar zincirine sahip olduğunu, her türlü lüks giyim ve aksesuar ile diğer farklı ürünlerin özel olarak tasarımı, üretimi, satışı ve lisanslanmasında uzun yıllardır hizmet vermeye devam ettiğini, ‘…’ markasının müvekkili …adına Türk Patent Enstitüsü nezdinde yıllar önce tescil ve ilan edildiğini, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde de sicile kaydedilmek suretiyle yıllardır kanunen korunmakta olduğunu, müvekkili tarafından ‘…’ markasının ve unvanının kullanımı için herhangi başka gerçek ya da tüzel kişilere kullanım hakkı, lisans veya kanunda sayılmış olan diğer kullanma hakları verilmediğini, marka ve unvan üzerinde münhasır hak sahibi olan müvekkili … dışında söz konusu markanın ve unvanın üçüncü kişiler tarafından kullanılmasının hukuka aykırılık teşkil ettiğini, “…” unvanının müvekkilinden tamamen bağımsız İtalyan asıllı başka bir firmanın ticari unvanı olduğunu, anılan şirket ile müvekkili arasında hiçbir ticari ve/veya hukuki bağ bulunmadığını ve anılan şirkete karşı gerek yurt dışında gerekse yurt içinde müvekkiline ait markanın ihlali sebebiyle davaların açılmış ve müvekkili lehine sonlanmış olduğunu, müvekkili adına tescilli ve korunmakta olan “…’ markasının, davalı …Tic. Ltd Şti tarafından davalının sahibi olduğu ‘…” adresinde yerleşik olan ’…” isimli mağazanın dış ön cephesindeki tabelalarda, mağazada satılmakta olan tüm ürünlerde, markayı ve mağazayı tanıtıcı tüm eşyalarda,e mağazanın içerisinde marka tanıtımı yapılan iç duvarlarda haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak kullanılmakta olduğunun tespit edildiğini, bu davaya dayanak ve delil oluşturmak amacıyla … 4. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde … D.iş dosyası ile tespit istenildiğini,02.03.2017 tarihinde yapılan keşif neticesinde sunulan bilirkişi raporunda, tespit isteyen müvekkiline ait ‘…’ markasını ihtiva eder materyallerin ve ‘…’ markasını içeren tabelanın davalı tarafından hukuka aykırı olarak kullanıldığının tespit edildiğini, davalı tarafından müvekkilinin markasının bilinirliği ve tanınırlığı üzerinden yapılan bu tür tanıtım ve satışların müvekkilinin tanınmış markasının, marka haklarına tecavüz teşkil ettiğini ve dünya çapındaki itibarını da büyük önemde zarara uğrattığını, davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 6769 Sayılı SMK’nın 151.maddesi çerçevesinde müvekkilinin sınai mülkiyet hakkına tecavüz eden davalının bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde ödemesi gereken lisan bedeli de dikkate alınarak 6769 SMK nın 7. ve 149.maddeleri çerçevesinde müvekkilinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000TL maddi, 25.000TL manevi ve 25.000 TL itibar tazminatının dava tarihinden itibaren işletilecek ticari faizi ile davalıdan tahsiline,6769 sayılı SMK nın 149/d hükmü çerçevesinde davalı nezdinde mevcut olan müvekkilinin “…” markasını içeren her türlü tabela, levha, afiş, ilan ve bu ürünleri üretmeye yarayan araç, cihaz, makina gibi vasıtalara masrafları davalıya ait olmak üzere öncelikle tedbiren el konulmasına, el konulan ürün ve diğer materyallerin masrafları davalıya ait olmak üzere imhasına, yargılama sonunda verilecek hükmün Türkiye genelinde yayın yapan yazılı basında ilanına, davalıya ait tüm sosyal medya hesaplarında davanın ve marka tecavüzünün duyurulmasına, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı iddialarının tümüyle haksız ve hukuka aykırı olduğunu,asılsız iddialarla, haksız ve hukuka aykırı olarak açılmış davanın tümüyle reddine karar verilmesini, … 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … D.İş dosyasında bilirkişi tarafından yapılan tespitlerin, gerek haksız ve hukuka aykırı olarak yapılmış olması ve gerekse de müvekkilinin süresi içerisinde itiraz etmiş olması nedeniyle hükme esas alınmamasını, “… ” ibaresinin müvekkilinin satmakta olduğu marka sahibinin ticari unvanı olduğunu, müvekkilinin kullanımının hiçbir şekilde markasal olmadığını, müvekkili şirketin satışını yaptığı ürünlerde yer alan markalar ve ticaret unvanının davacı şirket ile tamamen ilgisiz olduğu gibi müvekkili şirketin satışa konu ettiği ürünlerdeki marka ve ticaret unvanını kullanmaya da yetkili olduğunu, bu ürünlerde yer alan markaların, “…” şirketine ait olduğunu,marka hakkı sahibi şirketin Türkiye’deki lisansörüne bu markaların üretim ve kullanım hakkını verdiğini, Türkiye’de bulunan lisansörünün de satış kanalları vasıtasıyla bu ürünlerin dağıtımını yaptığını ve müvekkili şirketin de bu şekilde dava konusu ürünleri satışa arz ettiğini, davacı “…” isimli şirketten ve tüm dünyadaki faaliyetlerinden haberdar olduğunu, markaların ve ticaret unvanlarının birbirinden farklı olduğuna yönelik, taraflar arasında 2012 yılında Milano mahkemeleri nezdinde bir uzlaşma tutanağı düzenlendiğini, buna göre; … isimli ticaret unvanının bir bütün halinde kullanılmasına açıkça onay verdiğini, davacı şirketten ticaret unvanının kullanımı yönünde onay alan “…” isimli şirketin, Alessandro Versace tarafından 2001 yılında Milano’da kurulduğu ve kurulduğu tarihten bu yana da sahip olduğu markalar ile giysi, aksesuar, ayakkabı, çanta, takı, ev eşyası, dekorasyon malzemeleri gibi ürünler üreten ve dünyanın pek çok yerinde ürünlerini tüketicilere ulaştıran köklü bir şirket olduğunu, aynı şekilde uzun yıllardır Türkiye pazarında faaliyet gösterdiğini, 05.04.2016 tarihli Brindisi Mahkemesinin kesinleşmiş kararı uyannca ürünlerin üzerinde bulunan “…” kelimesinin “…” şirket unvanının bir parçasını oluşturduğunu, AB mevzuatı uyarınca üreticinin ürün üzerindeki ticaret unvanını göstermesini şart koştuğunu, bu sebeple bahse konu Milano Mahkemesi kararının el koyma işlemi için yeterli olmadığını açıkça belirtilerek el koyma işlemlerinin iptal edildiğini, dava konusu malların … şirketine iade edilmiş olduğunu, davacı yanın iddialarının aksine, müvekkili şirketin ve müvekkilinin meşru bir şekilde kullanma hakkını elde ettiği markaların sahibi olan …’nin, davacının markasal haklarını ihlal kastı içerisinde olmadıklarını, şirketler arasında irtibat kurma amacıyla hareket etmediklerini, iyiniyetli ve basiretli tacir unvanına yakışır biçimde kamuoyununu bilgilendirdikleri, … tarafından 03.12.2015 tarihinde … Gazetesı’nde yayınlanan ilan ile de sabit olduğunu, söz konusu ilanda;”… markasının sahibi … birbirinden farklı şirketlerdir…. işbu duyuru 2012 yılı Temmuz ayında Milano Mahkemesi nezdinde …. ve … taraflarınca imzalanan uzlaşı formuna binaen hazırlanmıştır….” şeklinde bir açıklamaya yer verilerek, şirketler arasında herhangi bir bağlantının olmadığının açıkça ifade edildiğini ve kamuoyunun bu konuda aydınlatıldığını, bu nedenlerle haksız açılan davanın reddine karar verilmesini beyan etmiştir.
… 4 FSHHM’nin … D.İş dosyası ve TPMK kayıtları istenmiştir.
Bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi kurulunca 05/12/2018 tarihli rapor ve 11/09/2019 havale tarihli ek rapor ibraz edilmiştir.
05/12/2018 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle; Davacı … ile davalının lisansörü olduğunu iddia ettiği dava dışı … isimli firmaların İtalya’da yerleşik 2 ayrı kuruluş oldukları, aralarında herhangi bir ticari bağın bulunmadığı, … 4.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … D.iş dosyasında davalının işlettiği mağazada yapılan tespit işlemine istinaden hazırlanan bilirkişi raporu ve eklerinde bulunan fotoğrafların taraflarınca incelenerek değerlendirildiğinde: Davacı ile aynı sınıf emtiaların etiketlerinde ve mağazanın muhtelif yerlerinde tescilli 19.69 şekil markası beraberinde, altında kullanılan … ticari unvanının, ticaret unvan kullanımını aşar şekilde olduğu, davalının bu kullanım şekli ile davacı adına tescilli ve tanınmış … ibareli markasına iltibas ve haksız yararlamanın söz konusu olduğu, davalının bu şekildeki kullanımlarının davacıya ait markanın itibarına zarar verecek ve ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikte olduğu, sadece davacı tarafın cirosu esas alınarak, SMK 151-2/c çerçevesinde hesaplanan tazminat tutarının 100.300.000€ (yüzmilyonüçyüzbin Euro) olduğu, 4.FSHHM … D.İş dosyasında bulunan bilirkişi raporunun inceleme ve tespit bölümünün 3 nolu maddesinde işyerinde ağırlıklı olarak kadınlara yönelik deri çanta, cüzdan, ayakkabı satış ve pazarlamasının gerçekleştirildiğinin tespitinin yapıldığı, bu tespitten ve dosva muhteviyatından yola çıkarak mütecavizin sadece aksesuarlar sınıfında marka tecavüzü gerçekleştiği anlaşılmış olup, ödemesi gereken lisans bedelinin 36.166.000 Euro (Otuzaltımilyonyüzaltmısaltıbin Euro) hesaplanmış olduğu bildirilmiştir.
11/09/2019 havale tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda özetle; Davacı … ile davalının lisansörü olduğunu iddia ettiği dava dışı … isimli firmaların İtalya’da yerleşik 2 ayrı kuruluş oldukları ve aralarında ticari herhangi bağlarının bulunmadığı, davalı şirket tarafından, davacının tescilli ve tanınmış … markalarının tescil kapsamındaki aynı sınıflarda yer alan aynı ürünler (ayakkabı,çanta,aksesuar) ve etiketlerinde, mağazanın içinde, vitrinin, duvarlarında, ürün sunumunda, kartvizitlerde, giriş tabelasında dava dışı … adına TPMK nezdinde 18. ve 25.sınıflarda yer alan emtialar için tescilli olan 1969 şekil markası beraberinde, davacının ve tescilli … markası ile benzer olan “…” ünvanının da menşei belirtme amacından farklı olarak markasal olarak kullanıldığı, söz konusu kullanımın ürünlerin hitap ettiği ortalama tüketici kitlesinde iltibasa neden olabileceği, davalının bu şekildeki kullanımlarının davalının haksız kazanç elde etmesine neden olabileceği, davacıya ait markanın itibarına zarar verecek ve ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikte olduğu, sadece davalı tarafın 2016 ve 2017 yılı dava tarihine kadar elde ettiği ciroya %15 lik oranın tatbik edilmesi ile hesaplanan emsal lisans bedelinin 121.824,83 TL olduğu, hakkaniyet indirimine, manevi tazminat talebine ve miktarının tespitine ilişkin takdirin mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun bilirkişi kurulu ek raporuna itibar edilmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava konusu uyuşmazlık; Davacının tanınmış markasına yönelik davalı şirketçe yapılan marka hakkını ihlal, tecavüzün tespiti, durdurulması, 6769 Sayılı Yasa kapsamında lisans sözleşmesi seçim tarzına göre şimdilik 10.000 TL maddi tazminat, 25.000 TL manevi tazminat, 25.000 TL itibar tazminatı ve hükmün ilanına ilişkindir.
6769 sayılı SMK’nun 6.maddesinde “Marka tescilinde nispi ret nedenleri”, 7.maddesinde “Marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları”, 29.maddesinde “Marka hakkına tecavüz sayılan fiiller”, 149.maddesinde” Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibinin ileri sürebileceği talepler”, 150.maddesinde sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan kişinin talep edebileceği “Tazminat”, 151. maddesinde ise “Yoksun kalınan kazanç” ve hesaplanmasının yapılması için tercih edilmesi gereken yöntemler belirtilmiştir.
Marka;Bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye sağlar, markalar işletmelerin üretmiş olduğu emtia veya sunmuş oldukları hizmetlerin birbirinden ayrılmasını sağlamaktadır.
Ticaret unvanı; Tacirin, ticari işletmesine ilişkin iş ve evraklarında kullandığı ismidir. Buradan anlaşılacağı üzere, ticaret unvanının amacı tacirleri birbirinden ayırmaktadır. Bu nedenle tacir, işletmesine ilişkin olarak yaptığı bütün işlemlerde ticari unvanını kullanmakla yükümlüdür.
Karıştırılma ihtimali; Bir tescilsiz işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir. Karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekmektedir. Markaların esas unsurlarının ve vurgu sözcüklerinin aynı veya benzer olması, markanın genel görünümüne etkisi az olan diğer unsurlardaki farklılığa rağmen iltibasa yol açabilir. Sözcük markalarında, sözcüklerin başlangıç ve kökleri bütünsel benzerliğin tayininde önemlidir. İki marka arasındaki iltibasın varlığının saptanmasında, markaların yan yana konularak karşılaştırma yapılmaması gereklidir. İltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığının saptanmasında ilgili mal ya da hizmetin orta yetenekteki alıcılarının dikkat ve özeni esas tutulur. Bu alıcıların markaları, aynı anda göz önünde bulunduramayacakları da dikkate alınarak ayrıntılara ilişkin farklar ve bütüne ilişkin benzerlikler üzerinde durulur.
Dava konusu markalar arasında farklılaşma kriterinin yerine getirilip getirilmediğinin tespiti açısından, markaların esas unsur ve yardımcı unsurlar da gözetilmek sureti ile; Görsel, anlamsal ve fonotik olarak birbirleri ile iltibas tehlikesi oluşturup oluşturmadıklarının incelenmesi gerekmektedir.
Kapatılan … 4 FSHHM’nin … D.İş dosyasında belirtildiği üzere: Davalı …’nin, … adresinde faaliyet gösterdiği, kendi ticaret unvanını kullanmadığı, mağaza girişine kendisine ait ticaret unvanını içeren levhanın asılması gerekli iken bu adreste faaliyet göstermeyen dava dışı “…” ibaresinin bulunduğu tabelanın asılı olduğu, mağazada bulunan ürün kartlarının ön yüzüne, mağaza girişinde ve mağaza içerisindeki muhtelif yerlerde dava dışı şirketin ünvanının kullanıldığı, bu kullanımının yasal bir zorunluluk olmadığı gibi müşterilere doğru bilgi vermeyi amaçlamadığı, dava dışı şirketin ticaret unvanının özellikle iltibas yaratmak amacı ile kullanılmış olduğu, kullanımın markasal olduğu, 07/02/2012 tarihli taraf şirketler (… ) arasındaki İtalya mahkemelerinde yapılan uzlaşma metninde: …’nin markasından feragat ettiği, firma tarafından herhangi bir ürün üzerinde veya reklamında, iletişim ve tanıtım biçiminde … adının kullanılmasından kaçınılacağının taahhüt edileceği, ancak yaza tipini değiştirerek ürün etiketleme, web sitesi için de kanunda belirtilen durumlarda üretici ve/veya ithalatçının tam şirket adını belirtme hakkı ve yükümlülüğüne sahip olduğu konularında anlaşıldığı görülmüştür.
Uzlaşma metninden:Dava dışı olan şirketin … şeklindeki ticaret unvanını sadece yasada belirtilen ve zorunlu olduğu durumlarda ticaret unvanı olarak kullanılmasına izin verildiği, markasal kullanımının yasaklandığı, … ibaresinin hiçbir suretle markasal kullanılmayacağının dava dışı şirket tarafından kabul ve taahhüt ettiği anlaşılmaktadır.
Davacının tescilli ve tanınmış marka kapsamında yer alan emtialar/ ürünler (ayakkabı, çanta, aksesuarlar) üzerinde dava dışı şirketin … ibaresini taşıyan ticaret unvanının yer aldığı, ancak bu ürünler üzerinde markanın basılı olmasının yeterli olduğu, dava dışı üretici şirketin ticaret unvanının ürün üzerinde gözle görülür ve markasal olarak basılmasının zorunlu olmadığı gibi ticaret unvanının basılış ve kullanılış şekli göz önüne alındığında, bu şekilde kullanımın markasal bir kulanım olduğu, davacının … markası ile benzer olduğu ve tüketiciyi iltibasa düşürme ihtimaline neden olabileceği, mağazada ürünlerin sergileniş şekli ele alındığında: Dava dışı şirketin ticaret unvanının (…) davalıya ait mağazanın duvarlarındaki tabelalarda, mağaza vitrinlerinde ve ürünlerin üzerindeki kartlarda kullanılmasının ticaret unvanı kullanımını aşar şekilde olduğu, kullanım şeklinin tek amacının, davacı adına tescilli-tanınmış … markası ile iltibas yaratmaya çalışmak ve tüketici nezdindeki karışıklığa neden olmak sureti ile … markasının sahip olduğu tanınmışlıktan faydalanılarak maddi menfaat sağlamak olduğu, davalı şirketin eyleminin hem SMK hükümlerine hem de 07/02/2012 tarihli taraf şirketler (… ve …) arasındaki İtalya mahkemelerinde yapılan uzlaşma metninde ön görülen anlaşma koşullarına aykırılık teşkil ettiği anlaşılmıştır.
Davacının … markasının tanınmış marka olduğu, bu marka ile davacı şirketin özdeşleşmiş olduğu, … markasını gören tüketicilerin aklına doğrudan davacı şirket ve ürünlerinin geldiği, ayırt edici bir karakter ve ibare olduğu, üçüncü kişilerce “…” ibaresinin kullanılması durumunda bu işlevin zedeleneceği kanaatine varılmıştır.
Davacı taraf SMK 151/2-c maddesi gereğince tazminat talep etmiş ancak emsal lisans sözleşmesi sunmamıştır. Lisans bedeli, götürü bir bedel olarak üretim veya satışa bağlı olmaksızın baştan belirlenebileceği gibi uygulamada daha ziyade ciroya uygulanacak bir orana göre tespit edilmektedir, ancak yoksun kalınan kazanç hesaplanmasında sadece davacı tarafın cirosu esas alınarak belirlenen lisans bedelini hakkaniyete aykırı durumlara yol açılabileceği, bu durumda belirlenecek miktarın hakkaniyet ilkesi çerçevesinde tecavüz edene, mevcut iyi niyetli bir lisans alandan daha kötü bir duruma sokmaması gerektiği dikkate alınarak davalının cirosunun esas alınması ve emsal lisans bedelinin, davalı şirketin davaya konu markaya münhasır olarak elde ettiği ciroya %15’lik oranın tatbik edilmesi ile emsal lisans bedelinin hesaplanması gerektiği, bu doğrultuda mali bilirkişinin de bulunduğu bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan raporda, toplam lisans bedelinin 121.824,83 TL olduğu bildirilmiştir.
11/09/2019 havale tarihli bilirkişi kurulu ek raporu ve bütün dosya kapsamından; Davacı … ile davalının lisansörü olduğunu iddia ettiği dava dışı … isimli firmanın İtalya’da yerleşik 2 ayrı kuruluş olup, aralarında herhangi bir ticari bağın bulunmadığı, davalı şirket tarafından, davacının tescilli ve tanınmış … markalarının tescil kapsamındaki aynı sınıflarda yer alan aynı ürünler (ayakkabı, çanta aksesuar) ve etiketlerinde, mağazanın içinde, vitrinde, duvarlarında, ürün sunumunda, kartvizitlerde, giriş tabelasında dava dışı … adına TPMK nezdinde 18. ve 25.sınıflarda yer alan emtialar için tescilli olan 1969 şekil markası beraberinde, davacının ve tescilli … markası ile benzer olan “…” ünvanında menşei belirtme amacından farklı olarak markasal olarak kullanıldığı, söz konusu kullanımın ürünlerin hitap ettiği ortalama tüketici kitlesinde iltibasa neden olabileceği, bu şekildeki kullanımlarının davalının haksız kazanç elde etmesine neden olabileceği, davacıya ait markanın ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikte olduğu, davalı tarafın 2016 ve 2017 yılı dava tarihine kadar elde ettiği ciroya %15 lik oranın tatbik edilmesi ile hesaplanan emsal lisans bedelinin 121.824,83 TL olduğu anlaşılmakla, Davacı adına tescilli ve tanınmış “…” markasına davalının tecavüzünün tespitine, durdurulmasına karar verilmiştir.
SMK 149/1-ç maddesinde belirtildiği üzere sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazminini talep edebilir.
SMK’nun 150.maddesinde düzenlenen tazminat hükmünde kusur kelimesinin kullanılmadığı, ancak sınai bir hakka dayanan tazminat taleplerinin temelinde, haksız fiil sorumluluğu bulunduğuna göre sınai hak kapsamında tazminat talep edebilmek için hukuka aykırı fiil, kusur, zarar ve illiyet bağı unsurlarının birlikte bulunması gerektiği, marka hakkına tecavüz fiilinin özünde haksız fiil sorumluluğu bulunduğu, hukuka aykırılık unsurunun markaya tecavüz fiilinin özünde mevcut olup, tecavüzün oluşması ile ilgili olduğu, tazminata sebebiyet verme ve özellikle tazminatın hesaplanması bakımından haksız fiilin kusur ve zarar unsurlarının ayrı bir öneme sahip olduğu, TTK 18/2.maddesi gereği her tacirin, ticaretine ait faaliyetinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmek durumunda olduğu, tacir, ticari faaliyetlerinde sıradan insanlara göre daha fazla tedbirli ve dikkatli davranmalıdır. Tacirden beklenen özen yükümlülüğü, objektif kriterlere göre belirlenmelidir. Marka hakkına tecavüz yolu ile kullanılan malları satan kişinin tacir olması halinde, basiretli bir iş adamı gibi davranması, aynı ticaret dalında faaliyet gösteren tedbirli, öngörülü bir tacirden beklenen özeni göstermesi gereklidir. Marka hukukunda özellikle tacirler açısından özen yükümlülüğünün oldukça yüksek olduğu, bir markayı kullanmak isteyen kişinin ilk olarak düşündüğü marka ile ilgili araştırma yapması beklenir.
Bilirkişi kurulu ek raporunda belirtildiği üzere; Davalı tarafın 2016 ve 2017 yılı dava tarihine kadar elde ettiği ciroya %15 lik oranın tatbik edilmesi ile hesaplanan emsal lisans bedelinin 121.824,83 TL olduğu ancak taleple bağlı kalınarak 10.000,00-TL maddi tazminata hükmedilmesine karar verilmiştir.
Markaya tecavüz sayılan fiiller aynı zamanda haksız fiil niteliğinde olduğu için Türk Borçlar Kanunun 58.maddesinde yer alan haksız fiilin kişilik hakkını zedelemesi halinde manevi tazminata hükmedileceği hükmü, SMK bakımından da kabul edilmiştir. Marka hukukunda manevi tazminatın amacı markanın haksız kullanımı veya itibarının zedelenmesi sonucu marka hakkı sahibinin ticari ve kişisel varlığında meydana gelen olumsuz sonuçların ortadan kaldırılmasıdır. Yargıtay kararlarında, markaya tecavüz fiilinin varlığında mutlaka uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğinin belirtildiği, manevi tazminat miktarının tayininde bu tazminatın bir zenginleşme aracı olması ve hukuka aykırı eylemin yapılmasını istenir hale getirecek aşırı miktarlarda olması kabul edilmemekte, zarara uğrayanda manevi huzuru sağlayacak oranda, tecavüzü yapanda da caydırıcı bir etki bırakacak miktarlarda olmasına özen gösterilmesi gerektiği bilinmekle manevi tazminat talebinin kısmen kabülüne ve davalı aleyhine 20.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmiştir.
SMK 150/2. maddesi gereğince marka hakkına tecavüz durumunda hakka konu ürün veya hizmetlerin, tecavüz eden tarafından kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu şekilde üretilen ürünlerin temin edilmesi veya uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi sonucunda markanın itibarı zarara uğrarsa bu nedenle ayrıca tazminat yani itibar tazminatı talep edilebileceği ancak davalının, davaya konu … markasının itibarını zarara uğrattığına dair Mahkememizde kanaat oluşmadığından itibar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı adına tescilli ve tanınmış “…” markasını içeren her türlü tabela, levha, afiş, ilan ve ürünlerin masrafı davalıdan alınarak imhasına, SMK’nun 149/g md. gereğince hükmün ilanında davacının menfaati olduğu gözetilerek masrafın davalıdan alınmak suretiyle hüküm özetinin Türkiye’de yayın yapan tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde 1 kez ilanına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
2-Davacı adına tescilli ve tanınmış “…” markasına davalının tecavüzünün tespitine, durdurulmasına,
3-10.000-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına,
4-Takdiren 20.000-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
5-İtibar tazminatı talebinin reddine,
6-Davacı adına tescilli ve tanınmış “…” markasını içeren her türlü tabela, levha, afiş, ilan ve ürünlerin masrafı davalıdan alınarak imhasına,
7-Hüküm özetinin Türkiye’de yayın yapan tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde 1 kez ilanına, masrafın davalıdan alınmasına,
8-2.049,00 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 1.025,00 TL harcın davalıdan tahsiline,
9-Markaya Tecavüzün tespiti ve durdurulması talebi yönünden Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Maddi tazminat talebi yönünden Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
12-Reddedilen Manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
13-Reddedilen itibar tazminat talebi yönünden Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
14-Davacı tarafın yaptığı 31,40 TL başvuru harcı 1.024,00-TL peşin harç, 390 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 2.000 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.445,40 TL yargılama giderinin, taktiren 2.296,93-TL ‘nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
15-Davalı tarafın yaptığı 1.600,00-TL bilirkişi ücreti ve 52 TL tebligat masrafı olmak üzere toplam 1.652,00-TL yargılama giderinin taktiren 1.101,33 TL ‘nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 30/03/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır