Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/550 E. 2020/128 K. 10.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/550 Esas
KARAR NO : 2020/128

DAVA : FSEK’ten Kaynaklanan Tazminat ve Ref
DAVA TARİHİ : 08/06/2017
KARAR TARİHİ : 10/03/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan FSEK’ten Kaynaklanan Tazminat ve Ref davasının yapılan açık yargılamasının sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesi ile ; davacının davalı firmada 10/05/2015 tarihinde pazarlamacı pozisyonunda çalışmaya başladığını, esnek ödeme sistemi isimli bir yazılım geliştirdiğini, bu yazılımın davacının birlikte çalıştığı dava dışı … ile birlikte 22/06/2015 tarihinde üretildiğini, 26/10/2016 tarihinde yazılımın aleniyet kazandığını, Kültür Bakanlığı nezdinde 23/01/2017 tarihinde kayıt ve tescil edildiğini, davalı firmanın davacıyı 16/10/2015 tarihinde işten çıkardığını, FSEK kapsamında 68.maddeye göre ödenmesi gereken bedelin tespitine, tecavüzün refi’ne, ihtiyati tedbire karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde; Eser üzerinde mali hakları kullanma yetkisi çalıştıran durumundaki davalı şirkete ait oiduğu, davacının tazminat talebinin reddi gerektiği, davacının var olan bir yazılımı eksikleri nedeniyle geliştirdiği, davalı şirketin davacıya bir süre ödül olarak bir ücret ödediği ve sonra durdurduğu, davacı vekilinin 06.11.2018 tarihinde … 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne sunduğu dilekçede (diğerlerinden farklı olarak) dava konusu yazılımın birçok firma tarafından kullanılan ve her şirketin ihtiyacına göre şekillendirilebilen … programlarından biri olduğu, bu konuda oluşan taleplere göre şirket yazılım çalışmalarını yapan …’ın görevlendirildiği, davacının sadece arada müşteri temsilcisi olarak görev yaptığı ve bu süreçte şirkette yöneticiler dahil çalışan başka kişiler de bulunduğu, davacının bu sürece ön ayak olduğu, ancak bu yazılımı tek başına yapmadığı, bu yazılımın özgün bir eser sayılamayacağı savunarak davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI ve GEREKÇE:
Dava konusu; davacının davalı firmada çalıştığı dönemde esnek ödeme sistemi isimli bir yazılım geliştirdiğini, bu yazılımın davacının birlikte çalıştığı dava dışı … ile birlikte 22/06/2015 tarihinde üretildiğini, işten çıkarıldıktan sonrada bu proğramın halen kullanılmaya devam ettiğini bu nedenle FSEK kapsamında 68.maddeye göre ödenmesi gereken bedelin tespiti, halen devam eden tecavüzün refi taleplidir.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava dilekçesi davalıya tebliğ olunmuş, dilekçe teatilerinin sonlanması sonrasında dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, beyanlarında geçen deliller toplanmış, gösterilen tanıklar dinlenmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
Taraflarca gösterilen tanıklar mahkeme huzurunda dinlenmiştir.
TANIK. … mahkeme huzurundaki beyanında aynen”… davacıyı ben çocukluk arkadaşım olması nedeni ile tanırım, 2015 senesinin son dönemi idi, davacı yazılım ile ilgili bir proje geliştirdiğini bana söyledi, bende yazılıma ait yöntemler ile ilgili teknik olarak başka arkadaşlarım ile kendisine yardımcı olabilieceğimi söyledim, davacı … Bey (şirket içinde bir kişi olup, ismi şu an aklımda bu şekilde kaldı, farklı bir isim olabilir) isimli bir şahıs ile de projesi kapsamında çalıştığını söyledi, daha sonra işten ayrıldığını bana ifade etti, … isimli bir firmadan da teklif aldığını bana iletmiştir, ben yazılımı içeriği ile ilgili bilgi sahibi değilim sadece teknik yönden yardımcı olabieceğimi söylemiştim, yeni oluşturacağı programın yazılımın hızlanması ile ilgili içerikler taşıdığını da davacı bana söylemişti, ben beyanda bulunurken bu şahsın adını hatırlayamamıştım, … dır bu şahısla çalıştığını davacı bana beyan etmişti” şeklinde beyanda bulunmuştur.
TANIK. …, mahkeme huzurundaki beyanında aynen”…ben davalı firmada 2015 yılı Ocak ayında işe girdim, davacı … ise benden sonra işe girdi ancak tam tarihini hatırlamıyorum, müşteri temsilcisi olarak işe girmiştim, … ise bilgi işlem sorumlusu olarak davalı iş yerinde çalışıyordu, …’ın kod yazarak kampanyalar ile ilgili bir yazılım geliştirdiğini biliyorum, yönetim kurulu ile toplantılar yapılıyordu, müşteri temsilcileri de yazılımın yapılması sürecinde halil …’a destek verdiler, … müşteri temsilcili işinden sonra teslimat biriminde çalışmaya başladı, daha sonra da iş akdi sonlandırıldı” şeklinde beyanda bulunmuştur.
TANIK. … mahkeme huzurundaki beyanında aynen”. ben ilgili firmada yaklaşık 18 yıldır yazılımcı olarak çalışıyorum, lise mezunuyum, davalı firmada yazılım konusunda kendimi geliştirdim, bu firmada yazılım ile ilgili deneyim kazandım, davacı kampanya hakları ile ilgili müşterilere bilgi veriyordu, sistemin müşterilere aktarılması ile ilgili önerilerde bulundu, bizim yaklaşık 12 çeşit kampanya sistemimiz bulunmaktadır, davacı sistemlerin birbiri olan farklarını tespit etmiş, sistemlerin birleştirilerek üzerine bazı modüller yazılabileceğini, müşterilerin taleplerine göre değişkenlik arz eden bir kampanya sistemi oluşturulabileceğini söyledi, bende teknik kodlamasını yaptım, şirketimizde değişik personellerden bilgi alışverişi olmaktadır, ancak davacı bana bu sistem ile ilgili bilgi vermese ben bu önerileri yazılıma geçiremezdim, modüller yazılmaya başladıktan sonra yazılım sürecinde benim yazılıma önemli katkılarım oldu, kodlamasını a dan z ye ben yaptım” şeklinde beyanda bulunmuştur. Ayrıca tanığa surulan sorular üzerine tanığın beyanına devamla”… şirket bana kampanyalar ile ilgili bir ödeme yapıyordu, bende … hanım ile birlikte uygulamayı geliştirdiğim için bana ödenen her ödeme sonrası ben davacıya da ödeme yaptım, davacı mesai sonrasında da telefon ile olsun, kendi kişisel çabaları ile olsun bu yazılıma destek vermek için sürekli iletişim halinde idik, mesai sonrası da davacı çalışıyordu, esnek ödeme sistemi şuan bildiğim kadarı ile halen satışta ve müşterilere uygulanıyor, ödemelerin kesilme sebebi tamamen yönetim ile ilgidir, bana ödeme yapılmadığı için bende … hanıma ödeme yapamadım, ben 18 yıldır iş yerinde çalışıyorum, bazen iş yerine mesai saatlerinden sonra geldiğimiz ancak akşam 11 e kadar da çalıştığımız oluyordu, şirket bilgisayarları ile işlem yapıyordum, gerek bu uygulama gerekse başkaca uygulamalarda hem şirket çalışanlarından hem de müşterilerden gelen talepler ve bilgiler doğrultusunda değerlendirmeler yaparak bunları yazılımlara ve modüllere ekliyorduk, yönetim kurulu toplantılarında modüller ve yazılımlar ile ilgili dahil olmak üzere işletmeye katkısı ve getirisi ile tüm boyutları ile değerlendiriliyordu, toplantılara satış temsilcileri ve genel müdürler dahil katılım oluyordu ve değişik fikirler, beyin fırtınası tabir edilen görüşler meydana gelebiliyordu, bunlar herhangi bir şekilde tutanağa vs. bağlanmıyordu” şeklinde beyanda bulunmuştur.
HMK 266. madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler …, …, … 09/09/2019 tarihli raporlarında; Dava konusu programın FSEK m.2 kapsamında bilgisayar programları olarak tanımlanan ilim ve edebiyat eseri niteliğinde olduğu, bu programın dava dışı … ile davacının davalı şirkette alıştıkları dönemde meydana getirildiği ve aynı dönemde aleniyet kazandığı, söz konusu program üzerinde davalı şirketin FSEK m. 18/2 uyarınca mali hakları kullanma yetkisine sahip olduğu, bu nedenlerle davacının tazminat taleplerinin yerinde olmadığını bildirmişlerdir.
5846 sayılı FSEK 18. Maddesinin 2. Fıkrasında belirtilen “Aralarındaki özel sözleşmeden veya işin mahiyetinden aksi anlaşılmadıkça; memur, hizmetli ve işçilerin işlerini görürken meydana getirdikleri eserler üzerindeki haklar bunları çalıştıran veya tayin edenlerce kullanılır. Tüzel kişilerin uzuvları hakkında da bu kural uygulanır.” hükmü bulunmaktadır.
Toplanan deliller, dinlenen tanık beyanları, Kültür Bakanlığı yazısı bilirkişi raporu ile birlikte değerlendirildiğinde davacının üzerinde tek başına hak iddia ettiği programın sadece davacı tarafından tek başına ortaya konan bir fikir ve çabanın ürünü olmadığı, müşterilerden gelen taleplerin, davalı şirkette çalışan diğer müşteri temsilcilerinin de görüşleri, yönetim kadrosunun uygulanabilirlik konusundaki değerlendirmeleri de alınarak ortak olarak geliştirildiği, kodlamasının şirket çalışanı … tarafından, davalı şirketin bünyesinde çalışanlarına sunduğu mekan, araç, gereç ve imkanlar ile gerçekleştirildiği anlaşılmıştır.
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunumuza göre eser niteliğini haiz bir ürünün meydana getirilmesi ve o eserin sahibinin rızası ile aleniyet kazanması ile birlikte eser sahipliği statüsü ve buna bağlı haklar kendiliğinden (ipso iure) doğduğu, bunun için eseri herhangi bir makama tevdi ya da tescile gerek bulunmadığı bilinmektedir. Fikri mülkiyet hukukunda yapılan tescilin hiçbir biçimde eser üzerindeki hakların doğumu ile ilgili olmayıp, sadece hak sahipliğinin tespitinde kolaylık sağlamak bakımından bir etkisinin bulunduğu, başka ifade ile eser sahipliği bakımından aksi ispat edilebilen bir karine niteliğinde olduğu, bilinmektedir. Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden dava konusu programın davalı işyerinde … isimli kişi tarafından oluşturulduğu, davacının bu işyerinde 10.05.2015-16.10.2015 tarihleri arasında 5 aylık bir süre ile davalı çalıştığı ve bu programın daha iyi sonuçlar vermesi için bir kısım düzeltmelerin yapılmasına katkıda bulunduğu, dosya içerisinde yer alan Kültür ve Turizm Bakanlığı Kayıt ve Tescil Belgesinde dava konusu eser üzerinde dava dışı … ile davacının hak sahibi olduğu belirtilmekte ise de bu ürünün üretim tarihinin 22.10.2015, aleniyet tarihinin 26.10.2015 olduğunun anlaşıldığı,öte yandan huzurdaki davada birlikte eser sahipliği olan durumlarda birlikte dava açılmasının zorunlu olduğu, davacının tamamen çalıştığı şirketin imkanlarından istifade edilmesi suretiyle bu programa katkı sunduğu, 5646 sayılı yasanın FSEK m 18/2 hükmüne göre; ” Aralarındaki özel sözleşmeden veya işin mahiyetinden aksi anlaşılmadıkça; memur, hizmetli ve işçilerin işlerini görürken meydana getirdikleri eserler üzerindeki haklar bunları çalıştıran veya tayin edenlerce kullanılır. ” hükü dahi gözetildiğinde hakların davalı şirkete ait olduğu anlaşılmaktadır.
Öte yandan mahkememizin İhtisas Mahkemesi olması sıfatıyla bu tarz programların çoğu içinde bulunulan pek çok şirkette kullanılan yazılımlar olup, yazılımlar her şirketin ihtiyacına , sorununa, müşterilerden gelen taleplere göre şekillendirilebilmekte olup, bu husus tanık anlatımlarıyla da sabit kabul edilmiştir. Zira fikri mülkiyette fikrin bizatihi kendisi korumayıp, ifade edilme şekli korunmaktadır. Şirketin diğer çalışanı …’ın da beyanı kapsamına göre şirketin faaliyet konusuna uygun, müşteri bilgilerinin kaydedilebileceği, en hızlı ve kolay şekilde bu bilgilere ulaşılabileceği, yine şirketin faaliyet konusuna uygun olarak ev ve araç satımlarında yapılacak taksitlendirme işlemleri için hızlı sonuç veren matematik formüllerinin yer aldığı, zamanla ortaya çıkan ihtiyaçlar doğrultusunda şekillendirilmeye uygun bir program hazırlandığı teknik desteğinde bu kişi tarafından verildiği anlaşılmaktadır. … programları birçok şirket tarafından kullanılan proramlardan olup, hesaplama yöntemleri bir çeşit excell formülüdür.
Davacı kendi iş alanında gördüğü eksiklikleri, Şirkette çalışan diğer pazarlamacılar ve müşteri talepler, Yönetim Kurulu ve …ın da görüşleri ile birlikte değerlendirerek şirketin sağladığı imkanlarla “esnek ödeme sistemi” isimli hesaplama yöntemi oluşturmuş, bu programın teknik çalışmalarını ise yine şirket çalışanı … isimli şahsa yaptırmıştır. Dolayısıyla bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davacının süreçte geliştirilen bu programın sadece davacı tarafından tek başına oluşturulmadığı anlaşılmıştır. Öte yandan davacı yazılımcı olmayıp, Bilirkişi tespitlerinde de açıkça ortaya konduğu üzere dava konusu programı Şirket çalışanları tarafından çalıştıkları esnada ortaya konmuş olup ortaya konduğu tarih itibariyle aleniyet ve eser mahiyeti kazanmıştır.
Toplanan tüm deliller, dosyadaki deliller ve Yüksek Mahkeme ilamları ile uyumlu Denetim ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu ile birlikte değerlendirildiğinde; davacının eser sahibi olmadığı, 5846 sayılı FSEK madde 18/2 uyarınca “Aralarında özel sözleşmeden veya işin mahiyetinden anlaşılmadıkça; memur, hizmetli ve işçilerin işlerini görürken meydana getirdikleri eserler üzerindeki haklar bunları çalıştıran veya tayin edenlerce kullanılır.” düzenlemesi nazara alındığında, bu programın dava dışı … ile davacının davalı şirkette çalıştıkları dönemde meydana getirildiği, söz konusu program üzerinde davalı şirketin FSEK m. 18/2 uyarınca mali hakları kullanma yetkisine sahip olduğu, bu nedenlerle davacının tazminat isteminin ve ref talebinin yerinde olmadığı anlaşıldığından subut bulmayan davanın essatan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-DAVANIN REDDİNE,
2-54,40 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 23 TL harcın davacıdan tahsiline,
3-Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 4.910 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafın yapmış olduğu 284 TL yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı adli yardımdan faydalandığından Sarf kararı yazılarak bilirkişilere ödenen toplam 2.250 TL bilirkişi ücretinin davacı tarafından devlet hazinesine yatırılmasına,
6-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
7-Karar kesinleştiğinde, 2.250 TL ücretin tahsili için Devlet Maliye Hazinesine müzekkere yazılmasına,
Dair karar taraf vekillerinin ve davacı asilin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 10/03/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır