Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/519 E. 2018/438 K. 20.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/519 Esas
KARAR NO : 2018/438

DAVA : Tarife tespiti
DAVA TARİHİ : 27/06/2016
KARAR TARİHİ : 20/11/2018

Taraflar arasında tarife tespiti istemiyle açılan dava dosyası 3 nolu Fikri ve Sınai Haklar Hukuk mahkemesinin 2017/70 Esas numarasına tevzii edilmiş bu mahkemece yargılama devam ederken HSK’nun 02/08/2017 tarihli ve 1071 sayılı kararı uyarınca İstanbul 3 ve 4. FSH Hukuk Mahkemelerinin 08/08/2017 tarihi itibarıyla faaliyetlerinin durdurulmasına, 3. FSH Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan dava, iş ve arşiv dosyalarının 1. FSH Hukuk Mahkemesine devrine karar verilmiş ve dava dosyası uyap tevzii bürosunca mahkememizin 2017/519 Esas numarasına kayıtlanarak yargılamaya mahkememizde devam edilmiştir
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA; Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin iştigal konusunun televizyon ve radyo yayıncılığı olduğunu, 2016 yılında yayıncılık hayatına başlamak adına iştigal konularından televizyon yayıncılığına ilk adımını attığını, sadece … A.Ş’ye ait olan … platformunda yayın yapmak üzere … A.Ş ile anlaşmış ve 3 adet müzik kanalı kurduğunu, bu kanalların hali hazırda 147, 148 ve 149. kanallarında davalıdan alınan izin ile test yayını olarak iletildiğini, müzik kanallarını kuran müvekkil şirketlerin Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereği 26/02/2016 tarihinde davalıya şirketlerini lisanslama başvurusunu yaptığını, davalının lisanslama birimi sorumlularından Seda Sinel 07/03/2016 tarihli maili ile başvurularınnın kendilerine ulaştığını bildirdiğini, tarifelerinin netleşmediğini, netleşince kendilerine dönüş yapacaklarını, bu süreçte de test yayını yapmalarının kendilerinde bir sakınca olmadığının bildirildiğini, resmi yazı istenince, resmi yazının da 10/03/2016 tarihinde müvekkillerine verildiğini, ancak … A.Ş.’nin müvekkili şirketlerden test yayını sonlandırarak normal yayına geçmeleri istediğini, 31/05/206 tarihinde tekrar davalıya başvurarak lisans bedelini göndermelerini ve anlaşma yapmak istediklerini bildirdiklerini, ancak davalıların taleplerini geri çevirdiğini, tekel konumunda bulunan davalıların müvekkillerine aradan 4 ay geçmesine rağmen sözleşme imzalamadığı gibi, lisans bedelini dahi bildirmediğini ve meslek birliklerince yayınlanan 2016 tarifesindeki belirlenen ücretin çok fahiş olduğunu iddia ederek, davalı … birlikleri tarafından yayınlanan 2016 tarifesindeki kablo tv çok İl (0-1.000.000 TL arası) için belirlenen 598.379,70 TL bedelinin iptali ile Mahkemece belirlenecek bedel üzerinden lisans sözleşmesi yapılmasına karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
SAVUNMA; Davalılar vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili meslek birliklerinin davacılara repertuarlarında yer alan eser, icra veya fonogramların yayınlanmaları hususunda FSEK’in 43. maddesinin atıf yaptığı 41/10. maddesinde geçen mahiyette herhangi bir izin vermediğini, davacıların numberone medya grubunda yer alan ve 2016 yılı itibariyle test yayını yapmaya başlayan yayın kuruluşu olduklarını, sözleşme başvurusunda bulunan davacılara test yayınına başlayabilmelerini sağlamak ve …’a sunulmak üzere tanzim edilerek izin yazıları verildiğini, ancak meslek birliklerinin yayın kuruluşlarının mağdur olmalarının önüne geçmek için iyi niyet ile bu yazıları tanzim ettiklerini, davacı vekilinin de kabul ettiği gibi bu yazıların FSEK’in 43. maddesi kapsamında 52. maddeye uygun olarak verilmiş yayın yayın lisansını içermediğini ve müsaade/muvafakat anlamını hiçbir şekilde kapsamadığını, mail ortamında davacı vekiline gönderilen yazının bu iradeyi içermediğini ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmişlerdir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlığın davacı ile davalı … birlikleri arasında tarife gereği 598.379,70-TL lisans bedelinin iptali ile mahkemece belirlenecek makul bir miktar olarak tarifenin tespiti talepli olduğu anlaşılmıştır.
HMK 266. madde gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılması için ara karar oluşturulmuş,davacıya kesin süre verilmiş ve 20.2.2018 tarihli oturumda da kesin sürede masraf verilmediği takdirde mevcut deliller ile inceleme yapılacağı ve kesin sürenin hukuki sonuçları davacı vekiline ihtar edilmiştir.
Davacı vekili verilen kesin sürede bilirkişi ücretini yatırmadığından, kesin sürenin tarafları bağladığı gibi Mahkemeyi de bağladığı bilindiğinden ve davalılarda yeniden süre verilmesini kabul etmediklerini bildirdiklerinden mecvut dosyadaki delillere göre inceleme yapılması gerekmiştir. Bilirkişi incelemesi delilini davacı talep etmiştir.Ancak verilen kesin sürede davacı tarafından bilirkişi ücreti yatırılmadığından davacı vekilinin bu delile dayanmak hakkından vazgeçtiği anlaşılmıştır.
Anayasamızda da düzenlenmiş bulunan hak arama hürriyetinin somutlaşmış ifadesi olan yargılama; neticeten o çekişmeyi karara bağlamak zorunda olan hakimin ikna edilmesi faaliyetidir. Davanın yanları; sunacakları kanıtlarla kendilerinin haklı, karşı tarafın ise haksız olduğunu ispat etmek durumundadırlar. Çünkü ‘…Hukuki anlamda ispat faaliyetinde amaç, esasen hakimin dışında ve davadan önce gerçekleşen uyuşmazlığa ilişkin vakıaların gerçekliği konusunda o anda hakimde kanaat uyandırmaktır. Yani hakim geçmişte ve bilgisi dışında gerçekleşen bir olayın oluş şekli konusunda bugün bir kanaate sahip olacaktır.İspat faaliyeti ve bunun sonucu gösterilecek delillerle geçmiş, dış alemde ki olay ve olgular hakkında, dava sırasında hakimin iç dünyasında bir kanaat uyandırılır…’ Bilhassa özel hukuk ve bu alandaki yargılamalara ilişkin düzenlemeler uyarınca ‘…hakim, kural olarak taraflarca ileri sürülmeyen vakıaları araştıramaz ve bunların taraflarca ispatını isteyemez…’ Bu yüzden yanların; savlarını ve bunları destekler kanıtlarını sürelerinde ve usulüne uygun şekilde sunmaları esastır. Çünkü; ‘…Davanın temelini oluşturan vakıalar ve bu vakıalara dayanarak talep edilen netice açık olursa hakim, doğru bir karar verebilecektir.. Usulün 75/2.fıkrasına konu; hakimin, müphem ve mütenakız gördüğü iddia ve sebepler hakkında izahat isteyebileceğine ilişkin istisna dışında dosyadaki bilgi ve belgelere göre değerlendirme yapılacaktır. Oysa davacı vekilinin belirlenen kesin süre içinde bilirkişi incelemesine ilişkin gideri yatırmadığı anlaşılmaktadır. .Bilindiği gibi kesin süre davanın taraflarını bağladığı gibi Mahkeme Hakimini de bağlayıcı etkiye sahiptir. Bu açıdan dava dosyasında talep edilen tarife tespiti Hakimin hukuki bilgisi çözümlenecek nitelikte bir dava değildir .
Kesin süreye uyulmaması nedeniyle davacı bilirkişi incelemesi delilinden vazgeçilmiş sayılmıştır.Davacı sonraki oturumlarda davasını takip etmemiş başka delil bildirmemiştir. Ancak davalı vekilleri davayı takip ettiklerini açılan davanın haksız olduğunu beyan ile davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Tüm dosya kapsamı dikkate alındığında ispat edilemeyen davanın reddine karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe kapsamına göre;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-35,90 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile 6,70 TL eksik harcın davacılardan tahsiline,
3-Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 3.145 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafın yapmış olduğu yargılama gideri bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde taraflara iadesine,
Dair karar davacı vekilinin yokluğunda davalı vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 20/11/2018

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır