Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/514 E. 2018/9 K. 12.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/477 Esas
KARAR NO : 2018/19

DAVA : Marka Tescilinin İptali
DAVA TARİHİ : 09/02/2017
KARAR TARİHİ : 17/01/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Tescilinin İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA; Davacı … dava dilekçesinde özetle;Davalı …’ün kardeşi olan … adlı kişiye markayla alakalı her türlü işlemi yapabilmesi için tarafınca … 35.Noterliği’ nin … tarih ve … yevmiye numaralı devir yetkisini de İçeren geniş bîr vekâletname verildiğini, … vekalet görevini kötüye kullanarak markayı … 35.Noterliği tarafından düzenlenen … tarih ve … yevmiye numaralı marka devir sözleşmesi ile 1000 TL gibi marka değerinin çok altında bulunan komik bir bedel karşılığında ablası …’e devir ettiğini,… adlı markanın … adına yapılan tescilinin iptali istemiyle açılmış bir davadır.
SAVUNMA; Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; Pasif Husumet İtirazında bulunarak,
Dava tarihinde, TPE nezdinde … numaralı … adlı markanın sahibinin müvekkili … olmaması nedeniyle esasa girilmeden davanın HUSUMET yününden REDDİ gerekmekte olduğunu, ayrıca markanın gerçek hak sahibininde davacı … olmadığından davacını aktif dava ehliyetinin de bulunmadığını, dava dilekçesinin HMK m.119 anlamında eksik olduğunu, Fikri Sınai Haklar Mevzuatında “usulsüz tescilin iptali” şeklinde bir dava türünün olmadığını, eğer dava herhangi bir şekilde marka hükümsüzlüğü davası ise Dava konusu markanın 2006 yılında tescil edilmiş olup, 5 yıllık zamanaşımı süresi geçmiş olduğu gibi, markanın asıl sahibi veya kullananı hiçbir zaman davacı olmadığından esas yönünden de davanın reddi gerektiğini beyan etmişlerdir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE;
Dava konusu; TPE nezdinde … numaralı … adlı markanın asıl sahibinin davacı olması nedeniyle usulsüz olarak yapılan marka tescilinin iptali istemine ilişkin (sonucu itibarıyla bir hükümsüzlük davasıdır) olarak açılmıştır.
Türk Patent ve Marka kurumundan marka tescil belgesi celp edilmiştir. Dava konusu …. numaralı … adlı markanın sahibinin marka tescil belgesi kapsamına göre hakkında dava açılan … değil, … adına tescilli olduğu kurum tarafından gönderilen 3.3.2017 tarihli resmi yazı ve eklerinden anlaşılmıştır.
556 sayılı KHK 15. maddesi uyarınca tescilli bir marka üzerindeki sağlar arası işlemler yazılı şekle tabidir. Aynı KHK 16. maddesinde markanın tescil edildiği mal veya hizmetlerin tümü veya bir kısmı için devredilebileceği ve ikinci fıkra hükmü hariç olmak üzere, bir markanın devrinin, mahkeme kararının sonucu olan devir hariç, yazılı olarak yapılacağı ve devrin taraflardan birinin talebi üzerine sicile kayıt edileceği hüküm altına alınmıştır.
Dava konusu … numaralı … adlı marka tescil belgesinin ekinde marka sahibinin marka tescil belgesi kapsamına göre markanın 24.01.2017 tarihinde şu anki marka sahibi … adına TPE nezdinde marka devir talep formunun düzenlendiği, aynı tarihte elektronik ortamda TPE bilgi işlem kayıtlarına işlenmiş olduğu, davanın ise davacı tarafından 2.2.2017 tarihli harç tahsil müzekkeresi ile açılmış olduğu, yani davanın açıldığı tarih itibarıyla davacının dava dilekçesinde gösterdiği …’ün marka üzerinde bir hak sahibi olmadığı, husumetin doğru kişiye yöneltilmediği anlaşılmaktadır.
Davada husumet ehliyetinin varlığı mahkemece res’en incelenmelidir. Zira marka hükümsüz kılındığında, iptal edildiğinde tescil belgesi sahibi olan kişi yönünden hukuki sonuçlarını doğacak olması nedeniyle 3.kişilere davanın ihbarı yada dahili davalı gibi taraf eklenmesi suretiyle yargılamaya devam edilemez. Markanın iptalini isteyen basit bir araştırmayla TPE sicilinde kimin hak sahibi olduğunu araştıracak durumdayken, dava doğru kişiye yöneltilmediğinden esasa girilmeden davanın husumetten reddi gereklidir.
Husumetin doğru kişiye yöneltilmesi mahkemece resen nazara alınacak hususlardan olup davanın devamı sırasında dava konusunun devredilmesi durumunda ancak HMK madde 125 hükümleri nazara alınacağından davanın başında ise husumet doğru kişiye yöneltilmediğinde bu husus dava şartı olduğundan davanın başkaca bir araştırmaya gerek olmadan husumetten reddi gereklidir.
Öte yandan marka sicilinde kayıtlı markaların, nitelikleri itibariyle mülkiyetlerinin devri taşınır ve taşınmazlardan farklı olarak, özel bir düzenleme ile yazılı geçerlilik koşuluna bağlanmıştır. Bunun sonucu olarak, alıcı ancak satış senedinde belirtilen hukuki neden gereğince markanın mülkiyetini kazanabilecektir. O nedenle, satış ise satış, bağış ise bağış sözleşmesinin yazılı olarak düzenlenmesi sonucunda marka hakkının devri gerçekleşebilecektir. Somut olayda da davacı kendisi yönünden irade fesadı vb iddiası olmadan markanın devrinin temini için dava dışı 3. bir kişiye vekalatname vermiş, 2014 yılında marka davacı yanca davalıya devir edilmiş, davacı markanın kendisine ait olduğunu ve tescilin usulsuz olduğu iddiasıyla davasını 02.02.2017 tarihinde açmış ancak husumeti doğru kişiye yönlendirmemiştir. Davacının dava dışı 3. kişiye karşı vekalet verdiği tarih 2010 yılı olup, markanın davalıya 22.1.2014 yılında devir edildiği, davacının bu sürede de dava açmadığı, davalının ise markayı marka devir sözleşmesi ile dava dışı 3. kişiye devir ettiği( 13.1.2016 tarihli noterlik belgesi) ve devrin dava öncesinde resmi TPE kayıtlarına işlendiği(24.1.2017), sicilin aleni olduğu, davacının dava açmadan markanın üzerine kayıtlı olduğu kişiyi araştırması yükümlülüğü olduğu, dolayısıyla bu hususlara riayet edilmeden 2.2.2017 tarihinde açılmış olan davanın husumetten reddine karar verilmesi gereklidir.
Zira Marka devri, 40/94 sayılı Avrupa Birliği Marka Tüzüğü’nün 17.maddesine uygun olarak düzenlenen 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 16.maddesinde düzenlemektedir. Markanın devri başlıklı madde hükmü uyarınca, “Marka, tescil edildiğini mal veya hizmetlerin tümü veya bir kısmı için devredilebilir…. bir markanın devri, mahkeme kararının sonucu olan devir hariç, yazılı olarak yapılır ve devir sözleşmesi taraflarca imzalanır. Aksine sözleşmeler hükümsüzdür. ….devir, taraflardan birinin talebi üzerine, sicile kayıt edilir ve yayınlanır. Devir, sicile kayıt edilmediği sürece, taraflar markanın tescilinden doğan yetkileri iyi niyetli üçüncü kişilere karşı ileri süremez.”
Bu açık düzenleme de göstermektedir ki, markanın devri, bir tasarrufi işlem olup; mahiyeti itibariyle bir hakkın yani alacağın temlikinin sonuçlarını doğurur. Marka devrinin yazılı olması geçerlilik koşuludur. Devir sicile kayıt edilmediği sürece, taraflar markanın tescilinden doğan yetkileri iyi niyetli üçüncü kişilere karşı ileri süremezler.
Marka devrinin tescil ve ilanı, kurucu değil, bildirici etkiye sahiptir. Türk Medeni Kanunu’nun 7. maddesi anlamında resmi mahiyette olan marka sicili, kamuya güven ilkesinin geçerli olduğu sicillerdendir. Kamuya güven ilkesinin bir sonucu olarak, mülkiyet değişikliği sicile yansımadıkça sadece sözleşmenin tarafları yönünden bağlayıcı olup, üçüncü kişileri etkilemeyecektir. TPE kayıtlarına göre mülkiyet değişikliği sicile işlenmiştir. Ancak davacı yanca dava doğru hasma yöneltilmemiştir.
556 sayılı KHK’de markanın hükümsüzlüğü, Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkındaki 554 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 44/son fıkrasında ve Patent Haklarının Korunması Hakkındaki 551 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 130/son fıkrasında da, sınai mülkiyet belgelerinin hükümsüzlüğü davasının, davanın açıldığı anda sicilde hak sahibi olarak kayıtlı kişi aleyhine açılacağı açıkça düzenlenmiştir (Aynı düzenleme 6769 sayılı yasanın 25/3,26/3 maddelerinde de yer almaktadır)
Somut uyuşmazlıkta, dava konusu marka, dava tarihinden önce dava dışı 3.kişiye 13.1.2016 tarihinde devredilmiş, TPE den gelen kayıtlarda da tpe kayıtlarına 24.1.2017 tarihinde işlendiği mahkememize gönderilen belgeler kapsamından anlaşılmıştır. 6769 sayılı SMK’nun 41/2 maddesinde de ” marka sicilinin aleni olduğu, Talep edilmesi halinde sicil örneği verilir “ hükmü yer almakta olup, dava tarihi itibarıyla dava doğru hasma yöneltilmediğinden davanın husumetten reddine karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapasamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulması gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-DAVANIN HUSUMET NEDENİYLE REDDİNE,
2-35,90 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile 4,50 TL eksik harcın davacıdan tahsiline,
3-Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 3.145 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafın yapmış olduğu yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde taraflara iadesine,
Dair DAVACI ASİL VE DAVALI vekilinin yüzüne karşı,gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi.17/01/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır