Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/492 E. 2021/13 K. 19.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/492 Esas
KARAR NO : 2021/13

DAVA : Marka hakkına tecavüzün önlenmesi,maddi ,manevi tazminat, unvan terkini,
DAVA TARİHİ : 06/03/2017
KARAR TARİHİ : 19/01/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka hakkına tecavüzün önlenmesi,maddi ,manevi tazminat, unvan terkini, davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde, davalının davacıya ait tanınmış “…” markası ile davalının kullanımında olan “… ” adresinde yer alan spor tesisinin işletmesinde ve tüm faaliyet ve tanıtım araçlarında davacı markasına kullandığı benzerlik teşkilettiği bu kapsamda marka hakkına tecavüz oluştuğu iddiaları ile davalının hukuka aykırı kullanımlarının durdurulması, davalı şirket ünvanının sicilden terkini, tecavüz teşkil eden kullanımlara son verilmesi, yarattığı haksız kazanç iddiası ile fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 10000 TL maddi zarar, 10000 TL manevi zararın davalıdan tahsili, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 19.10.2020 tarihli ISLAH dilekçesiyle; maddi tazminat istemini 391.966.28 TL ye yükseltmiştir
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkilinin …’da spor salonu ve doğal yaşam ürünleri bulunan sağlıklı yaşam alanı hizmeti verdiğini; bulunduğu ilde vermiş olduğu hizmetlerin diğer spor salonlarından oldukça farklı olması sebebiyle adeta kompleks bir sağlıklı yaşam birimi oluşturmuş ve diğer spor salonlarının sağladığı hizmetlerden farkı sayesinde kısa sürede adım duyurarak hizmeti ile geniş bir müşteri portföyü oluşturmuş olduğunu; davacı şirketin ise … merkezli olup otel işletmeciliği ve otellerde ve alışveriş merkezlerinde bulunan spor salonu işletmeciliği yapmakta olduğunu; davacı markası olan “…” ibaresi ile müvekkilinin kullandığı “…” İbarelerinin benzer olmadığını; “…” ibaresinin Türkçede “…” anlamına geldiğini ve ayırt edici ibareler eklenmek suretiyle pek çok kişi tarafından kullanılmakta olduğunu; “…” İbaresi genel bir kullanım olduğundan bu İbareyi kullanmanın tek bir kışının tekeline bırakılamayacağını; davacı markasının “…” müvekkili markasının “…” şeklinde telaffuz edildiğini; markalar arasında yazılış, okunuş ve görsel itibariyle farklı olduğunu; taraf şirketlerin işletmelerinin farklı coğrafyalarda bulunduğunu ve müşteri kitlelerinin farklı olduğunu; spor salonlarının yerel bazlı işletmeler olup aylık ve yıllık üyelik Üzerinden hizmet verdiğini; hal böyle olunca davacı şirketin …’da ve müvekkili şirketin ….’da hizmet veriyor olmasının markalar arasında karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırdığını; davacı ile müvekkili şirketin vermiş olduğu hizmetlerin de farklı olduğunu; müvekkili şirketin sıradan spor salonundan ziyade müşterilerin yeme-içme, kişisel bakım, vitamin bar, çocuk aktivite odaları, dans okulu alanlarım da barındırarak dinlenme ve sağlıklı yaşam tarzı hizmetlerini de beraberinde sunarak bütünlük sağlayan bir tesis İşletmekte olduğunu; müvekkilinin … no.lu “…” marka başvurusunun bulunduğunu; müvekkilinin unvanında yer alan “…” ibaresinin kullanım alanı İle davacı markalarının kullanım alanlarının farklı olduğunu; ticaret unvanı ve markanın hukuken kullanım alanlarının farklı olduğunu; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; davalının davacıya ait tanınmış “…” markası ile davalının kullanımında olan “… ” adresinde yer alan ve işletmesinde ve tüm faaliyet ve tanıtım araçlarında davacı markasına kullandığı benzerlik teşkil ettiği bu kapsamda marka hakkına tecavüz oluştuğu iddiaları ile davalının hukuka aykırı kullanımlarının durdurulması, davalı şirket ünvanının sicilden terkini, tecavüz teşkil eden kullanımlara son verilmesi, yarattığı haksız kazanç iddiası ile fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 6769 sayılı SMK 151/2-c maddesine göre 10000 TL maddi zarar,( Davacı vekili 19.10.2020 tarihli ISLAH dilekçesiyle; maddi tazminat istemini 391.966.28 TL ye yükseltmiştir ) ve 10000 TL manevi zararın davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Davanın açılmasını müteakip davacı ve davalının dava, cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, beyanlarında geçen deliller toplanmış, bilirkişi incemesi yaptırılmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
HMK 266. Madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler …, …, …’nın Mahkememize sundukları 13/06/2018 tarihli bilirkişi raporunda; Davalı … A.Ş. adına tescilli Ticaret unvanının, davacının … numarası ile tescilli “…” – … numarası ile tescilli “…” ibareli markalan ile iltibas yaratacak surette benzerlik gösterdiği Dosyada lisans bedeli anlaşması ya da Ticaret Odası muhtemel lisans bedeline İlişkin görüş bulunmadığı, Tazminata hükmedilmesi durumunda dosyadaki eksikliklerin giderilerek dosyanın taraflarına tevdi edilmesi gerektiği görüşünü bildirmişlerdir.
Aynı bilirkişi heyeti 21/12/2018 tarihli ek raporunda, davalı “…AŞ.” adına tescilli Ticaret unvanının, davacının … numarası ile tescilli “…” – … numarası ile tescilli “…” ibareli markalan İle iltibas yaratacak surette benzerlik gösterdiği, Dava tarihi olan 06.03.2017 tarihinden geriye dönük olarak Gelir İdaresi Başkanlığı … Vergi Dairesi Müdürlüğünden celp edilen vergi beyanlarından elde edilen veriler neticesinde davalı …TİC. A Ş. Firmasının elde ettiği cironun 2.613.108,51 TL olduğu, Ticaret odası emsal lisans görüşü cironun %15’i olup hesaplanan lisanslama bedelinin 391.966,28 TL olduğunu bildirmişlerdir.
Rapora itiraz edilmesi üzerine heyete marka değerleme uzmanı İTÜ işletme fakültesi öğretim üyesi Prof DR. … eklenmek suretiyle 3.kez rapor alınmış ve Bilirkişiler …, …, …, …’nın Mahkememize sındukları 10/06/2019 tarihli bilirkişi raporunda; Davalının ödemesi gereken tazminat tutarının davacının cirosu üzerinden hesaplanmasının raporda sıralanan nedenlerden ötürü uygun bulunduğunu, Emsal lisans bedeli, markaya tecavüz eden ile marka sahibi arasında bir lisans sözleşmesi yapılsa idi, lisans alanın (tecavüz edenin) ödeyeceği bedel olduğu, Davalı ile yapılmış böyle bir anlaşmanın olmamasına rağmen, bu anlaşma yapılsaydı ödenecek muhtemel tutar tazminat konusu oluşturabileceğini, Bu noktada emsal bedeli bilinmediğinden İTO tarafından belirlenen %15’lik oran esas alınarak hesaplama yapılabileceği, Her ne kadar hasılatın %15’i gibi yüksek bir rakam belirlenmiş olduğu kanaati taşısalarda dosyada başka bir veri olmadığından bu oran kullanılarak bir hesaplama yapılabileceğini, Bu tutarın kabul edilmesi halinde Ödenmesi gereken tazminat tutarı 2015 yılı için 136.256,78TL, 2016 yılı için 227.582,64TL ve 2017 yılı için 26.208,83TL olmak üzere toplam 390.048,24TL olacağı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Rapora itiraz üzerine farklı bir heyet görevlendirilmiştir.
Bilirkişiler …, …, …’in Mahkememize sundukları 03/07/2020 tarihli bilirkişi raporlarında; Davacı adına tescilli olan … noJu “…”, … no.lu “…” ve … no.lu “…” markaların 41. sınıfta “spor hizmetleri” de dahil olmak üzere tescilli olduğu; Davacının … no.lu “…” markasının 2007 yılından itibaren TÜRKPATENT nezdinde tanınmış marka statüsünde olduğu; Davalının spor kompleksi işletmesinde “…” ibaresini kullandığı, Davalının kullandığı markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğu; ancak “…” ibaresi davacı markasının da esas unsuru olmakla, davalının aynı veya benzer faaliyet alanlarında “…” ibaresini markasal olarak kullanıyor olmasının davacının marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirilebileceği, Huzurdaki davada tazminata hükmedilebilmesi için aranan kusur şartının gerçekleşmiş olduğunun kabul edilebileceği, Davacı ve davalı şirketler unvanının ek/vurgulayıcı unsurunun “…” ve “…” ibareleri olduğu; tarafların ticaret unvanlarındaki ek/vurgulayıcı unsurları aynı veya benzer olmamakla, TTK uyarınca ticaret unvanının terkini şartlarının mevcut olmadığı, Hizmet sektöründe faaliyet gösteren tacirlerin ticaret unvanı ve işletme adı taciri ve işletmeyi tanıtma özelliklerinin yanı sıra üşteriler nezdinde İlgili hizmet ile bağdaşarak hizmet markası olarak tanıtıma yaptığı katkı göz ardı edilemeyeceği; davalının “…Ticaret A.Ş unvanı ile hizmet sektöründe faaliyet gösterdiği ve 06.03.2015 tarihinde ticaret sicile tescil edilmiş olduğu; davacı şirketin “…” markasının tanınmış marka olduğu dikkate alındığında davalı şirket unvanından “…” ibaresinin terkini şartlarının mevcut olduğunun kabul edilebileceğini, (SMK. M.7/3/e) Talep edilebilecek maddi tazminatın ise 391.966,28 TL olduğunu, Manevi tazminat bedelini takdirin Mahkemeye ait olduğunu bildirmişlerdir.
… ticaret sicil müdürlüğünden davalıya ait ticari sicil kaydı celp edilmiş ve 13.2.2018 tarihli yazılar kapsamına göre davalının …TİCARET A.Ş unvanın 6.3.2015 tarihinde tescil edildiği faaliyet alanının turizm(otel..), inşaat,spor ve güzellik merkezi başta olmak üzere birçok alan için tescil edildiği anlaşılmıştır.
Davacının ise ticaret odasına 14.5.1973 tarihinde kayıt olduğu ve … A.Ş olup, eski unvanının … ve … olduğu, web sayfasının … olduğu, firma faaliyet konusunun yurt içi ve yurt dışında turistik tesis yatırımları, ,arazi tahsisleri ve tadil tasarısındaki diğer işleri gerçekleştirmek amacıyla kurulduğu anlaşılmaktadır.
İto’dan emsal bedel sorulmuş,cironun %15 inin lisans bedeli olabileceği 13.7.2018 tarihli yazılar kapsamından anlaşılmıştır.
Türk Patent ve marka kurumundan davacıya ait marka tescil belgesi ve taraflara ait vergi kayıtları bağlı bulundukları vergi dairesinden celp edilmiştir.
Toplanan tüm deliller bilirkişi raporları ile birlikte incelendiğinde :
DAVACININ TANINMIŞ MARKA İDDİASININ İNCELENMESİ;
Davacının 5, 9, 14, 16, 18, 19, 21, 24, 25, 26, 28, 30, 32, 33, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45.sınıf ürün ve hizmetleri de içeren … ve … ibareli birçok markanın sahibi olduğu ayrıca davacının … nolu tanınmış markasının bulunduğu anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere, “tanınmış marka” kavramı, Yargıtay içtihatlarında bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak tarif edilmiştir. Paris Sözleşmesinin 1. mükerrer 6. maddesinde kullanılan ifade ise “Umumen/herkesce tanınan marka” anlamında olup kullanılmış ve Birliğe üye bir ülkede maruf hale gelmiş bulunan markayı ifade etmektedir. Bu tür markalar dünya çapında maruf olmasa bile Paris Sözleşmesine üye ülkelerde, hatta bu üye ülkelerin bazılarında bilinen marka ise bu madde kapsamında kabul edilmektedir. Bu tür markaların Paris sözleşmesinin 1. mükerrer 6. maddesinden yararlanabilmesi için koruma talep eden markanın Türkiye’de (umumen malum olması) yeterli bulunmamaktadır. Öte yandan; TRİPS 16.2 maddesi ile “herkesçe biliniyor olma” koşulundan vazgeçilmiş, “ilgili sektörde tanımışlık” yeterli kabul edilmiştir.
WIPO tarafından “İlgili sektör”; markanın uygulandığı mal ya da hizmetlerin gerçek ya da potansiyel tüketicileri, dağıtım kanallarında görevli kişiler ve söz konusu mal veya hizmetlerle ilgili olan iş çevreleri olarak belirtilmiştir. Tanınmışlık konusunda, WIPO’nun Tanınmış Markalar Uzmanlar Komitesi tarafından belirlenen kıstaslar; markanın ilgili sektörde bilinme/tanınma derecesi; markanın kullanım süresi, derecesi ve coğrafi bölgesi; markanın uygulandığı ürün ya da hizmetlerin fuar veya sergilerdeki tanıtımları, reklam ve sunumlarının süresi, derecesi ve coğrafi bölgesi; markanın tanınmasını ya da kullanımını etkileyen başka tescillerinin ve/veya tescil başvurularının süresi ve coğrafi bölgesi olarak özetlenebilir. WIPO tarafından ayrıca; herhangi bir markanın tanınmış (well kown-iyi bilinen) olup olmadığına karar verecek olan yetkili otoritelere bir rehber ya da yardımcı olmak üzere yukarıda sayılan faktörlerin; ön koşullar olmadığı, bazı durumlarda tümünün bazı durumlarda da bir kısmının yeterli olduğu, kimi durumlarda ise yukarıda sayılanların hiçbirinin değerlendirilmeyip bunların dışındaki etkenlerin değerlendirilerek tanınmışlık kararı verilebileceği, bu tür ek etmenlerin tek başına da yukarıda sayılanların bir veya birkaçı ile birlikte alınabileceği benimsenmiştir.
…” ibareli markanın TPMK nezdinde … numarası ile 27.05.2005 başvuru tarihi ile tescil edilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Davacının … ve … ibareli markasının genel olarak otelcilik-geçici konaklama hizmetleriyle ilgili olarak yoğun ve yaygın olarak kullanıldığı ve belli bir bilinirlik ve tanınmışlığının bulunduğu, davacının uzun yıllara yayılan bir süreçte seri marka olarak marka tescillerine sahip olduğu, sunulan deliller ve bilirkişi raporları kapsamından da anlaşılmıştır.
Dolayısıyla davalının ticari sicil kaydından da anlaşılacağı üzere davacı ile faaliyet alanlarının kesişmesi nedeniyle tüketici nezdinde davalı yanca kullanılacak …ibarelerinin aldanmaya yol açacağı, yada tüketici zihninde davacıdan alınan bir lisans ile davalının faaliyette bulunduğu izleniminin yaratılacağı hususu kaçırılmazdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin gerekli olduğuna işaret eden ilamı da gözetildiğinde davalı kullanımı davacının tescilli markası ile iltibas yarattığından marka hakkına tecavüzün önlenmesine karar verilmesi gerekmiştir.
UNVAN TERKİNİ İSTEMİNİN İNCELENMESİ
6102 sayılı TTK’nın 52. maddesinin 1. fıkrası hükmüne göre, ticaret unvanının, ticari dürüstlüğe aykırı biçimde bir başkası tarafından kullanılması hâlinde hak sahibi, bunun tespitini, yasaklanmasını; haksız kullanılan ticaret unvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini, tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını isteyebilir. Yine TTK’nın 45. maddesi uyarınca, bir ticaret unvanına Türkiye’nin herhangi bir sicil dairesinde daha önce tescil edilmiş bulunan diğer bir unvandan ayırt edilmesi için gerekli olduğu takdirde ek yapılır. Hükmü düzenlenmiştir.
Davalı Şirket niteliği itibariyle bir anonim şirkettir. Dolayısıyla tüzel kişi tacirdir. 6102 sayılı TTK’nda tacir olmaya bağlanan hükümlerden biri de ”basiretli olma” yükümlülüğüdür. Davalı şirket bir tüzel kişi tacir olması sebebiyle, TTKm.18/2 uyarınca basiretli bir tacir gibi davranmak yükümlülüğündedir. Bu hükme göre, faaliyet alanı içerisinde tüm işlemlerini hukuka uygun olarak yerine getirmekle yükümlüdür. Basiretli tacir gibi hareket elme yükümlülüğü olan davalı şirketin, tanıtım faaliyetlerinde kullandığı ifadelerin halkı yanıltacak nitelikte olmamasına dikkat etmesi, bu konuda gereken özeni göstermesi de bu kapsamdadır.
Ticari hayatta, müşteri ve tedarikçiler arasında şirketler genellikte kısaca asıl ve baştaki unsuru ile anıldığı da bilenen bir gerçektir. Davalının ticaret unvanı davacının tescilli/tanınmış markası ile ( …) başlamakta olup, … ibaresi unvana bir farklılık katmamaktadır.
Davalı ticaret unvanı …TİCARET A.Ş olup, 6.3.2015 tarihinde tescil edilmiştir. Faaliyet alanı turizm(otel..), inşaat,spor ve güzellik merkezi başta olmak üzere birçok alan için tescil edildiğinden ve ticaret unvanındaki HİLL ibaresi ticari unvandaki esas unsur olduğundan davalının kullanımı markasal kullanım niteliğinde olmakla unvan terkinin yasal şartlarının oluştuğu anlaşılmıştır.
MARKA HAKKINA TECAVÜZ VE TAZMİNAT İSTEMLERİNİN İNCELENMESİ
Dava 6.3.2017 tarihinde açıldığından somut uyuşmazlıkta 6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10.01.2017 yürürlük) uygulanacaktır.
Madde 7 (Marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları)
“(1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.
(4) Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
(5) Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez:
a) Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi.
b) Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması.
c)Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.”
Madde 29 – (1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.” Olarak düzenlenmiştir.
13.6.2018 tarihli bilirkişi raporunun 11. Sayfasında davalının web sayfasında görsellerde … marka ve logosunun kullanıldığı, bu unvanın ticari unvandan bağımsız olarak markasal olarak kullanıldığı belirtilmiş ve davalının bu kullanımının unvan kullanımından çok daha güçlü etki yaratacak şekilde iltibas yaratacak şekilde gerçekleştiği belirlenmiştir, yine 3.7.2020 tarihli raporda da davacının markasının 41. Sınıf yani spor hizmetleri için tescilli olduğu, davacının markasını turizm, müstakil spor salonu işletmelerinde kullandığı, dolayısıyla davacı ve davalının verdiği hizmetin aynı sınıflarda olması , davalının kullanımının markasal olması nedeniyle karıştırma ihtimalinin bulunduğu alınan tüm raporlar kapsamı ile sabit olduğundan marka hakkına tecavüzün bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacı ayrıca eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep etmiştir.
10/06/2019 tarihli bilirkişi raporunda; Emsal lisans bedelinin, 390.048,24TL olacağını bildirdikleri anlaşılmıştır.
Hükme dayanak alınan3.7.2020 tarihli son raporda gelir tablolarındaki net satışa göre ciro hesaplandığından son rapor mahkememizce hükme dayanak alınmış olup talep edilebilecek maddi tazminatın 391.966,28 TL olduğunu belirlenmiştir.
Davacı yan maddi tazminat hesaplamasında lisans seçeneğini tercih etmiştir. Lisans seçeneğinde tarafların mali kapasitesi 1. derecede etken ise de tek başına lisans ücreti belirleme de bir kriter değildir.. Lisans seçeneğine göre bir tazminat seçimi taraf ciroları kadar, markanın kullanıldığı alan, süre ve markanın tanınmış olup olmadığı, gibi kiretrelere göre de belirlenmektedir. Zira davacının tannımış markasını piyasadaki yarattığı güvenden kaynakı olarak spor /spor salonu gibi popüler bir sektörde tüketecinin aldandığı varsayımı ile bir lisans belirlenmelidir. Borçlar kanununun 51/1 maddesinde “Hakimin tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını gözönüne alarak belirleyeceği” , Türk Medeni Kanun’un 4. maddesinde de “Kanun’un takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini yada haklı sebepleri gözönünde tutmayı emrettiği konularda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre karar vereceği” belirtilmiştir.
Davacı markasının Davacının … ve … ibareli markasının genel olarak otelcilik-geçici konaklama hizmetleriyle ilgili olarak yoğun ve yaygın olarak kullanıldığı, , Davacı adına tescilli olan …noJu “…”, … no.lu “…” ve … no.lu “…” markaların 41. sınıfta “spor hizmetleri” de dahil olmak üzere tescilli olduğu; Davacının … no.lu “…” markasının 2007 yılından itibaren TÜRKPATENT nezdinde tanınmış marka statüsünde olduğu; Davalının spor kompleksi işletmesinde “…” ibaresini kullandığı, Davalının kullandığı markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğu; ancak “…” ibaresi davacı markasının da esas unsuru olmakla, davalının aynı veya benzer faaliyet alanlarında “…” ibaresini markasal olarak kullanıyor olması nedeniyle ve ticaret unvanını da ticari etki yaratacak şekilde seçmesi de dikkate alınarak, taraf cirolarından hareket ile son rapordaki 391.966.28 TL lisans bedeli olarak belirlenmiş ve maddi tazminatta bu bedele hükmedilmiştir.
Davacı manevi tazminat da talep etmiştir. Manevi tazminat yönünden marka hakkına yapılan tecavüzün niteliği, ,davacının manevi ticari varlığında meydana gelen kayıp durumu, manevi tazminatın amaç ve içeriğine, hak, nesafet ve adalet ilkesine keza manevi tazminatın maddi bir zenginleşme talebinden çok manevi tatmine yönelik bir talep olması, dolayısıyla somut olaya göre takdiren 10.000 TL manevi tazminatın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM:yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre;
1-Davalının davacıya ait marka hakkına tecavüzün tespitine, hukuka aykırı kullanımlarını durdurulmasına, önlenmesine,
2- 6769 sayılı SMK’nun 151/2-c maddesi kapsamında belirlenen 391.966.28 TL maddi tazminatın ve 10.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline,
3- Davalının ticaret unvanından … ibaresinin terkinine, karar kesinleştiğinde ilamın ticaret sicil müdürülüğüne gönderilmesine,
4-27.458 TL ilam harcının peşin ve ıslah harçtan mahsubu ile eksik kalan 20.593,40 TL harcın davalıdan tahsiline,
5-Maddi tazminat talebinin kabulü yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 35.887,64 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Manevi tazminat talebinin kabülü yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 5.900 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Marka hakkına tecavüzün tespiti talebinin kabulü yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 5.900 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Ünvan terkini talebinin kabulü yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 5.900 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 31,40 TL başvuru harcı 341,55 TL peşin harç, 6.523,05 TL ıslah harcı, 566,55 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 7.650 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 15.112,55 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair verilen karar davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi.19/01/2021

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır