Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/49 E. 2018/70 K. 06.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/17 Esas
KARAR NO : 2018/78

DAVA : Marka (Kullanmamaya Dayalı Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 11/06/2015
KARAR TARİHİ : 08/03/2018

Taraflar arasında Kullanmamaya dayalı markanın hükümsüzlüğü istemiyle açılan dava dosyası Ankara 3.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2015/229 Esas, 2016/10 Karar ve 18/02/2016 tarihli ilamı ile mahkemenin yetkisizliğine karar verilerek dosya mahkememize gönderilmiş olup, dava dosyası tevzii bürosunca mahkememizin 2017/17 esas numarasına kayıtlanarak yargılamaya mahkememizde devam edilmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı adına tescilli … sayılı “…” ibareli …, …, … ve … sınıflarda tescilli marka ile … sayılı “…” ibareli …sınıfta tescilli markanın kullanmama nedeniyle hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetkisizlik itirazında bulunduğu, davanın yetkili İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde görülmesi gerektiği belirterek yetki itirazında bulunmuş ve öncelikle yetkisizlik kararı verilmesini ve ayrıca davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE;
Davanın konusu; davalı adına tescilli … sayılı “…” ibareli marka ve … sayılı “…” ibareli markaların tescilli olduğu belirli emtia sınıfları yönünden kullanmama nedeniyle iptaline ilişkindir.
TPE’den iptali talep edilen markalara ait kayıtlar celp edilmiştir..
Dava harç tahsil müzekkeresi kapsamına göre 11/06/2015 tarihinde açılmıştır.
Yargılamanın devamı sırasında, dava açıldıktan sonra Anayasa Mahkemesinin 2016/148 Esas ve 2016/189 Karar sayılı 14/12/2016 tarihli 556 Sayılı KHK’nın 14. Maddesinin Anayasanın 91. Maddesinin birinci fıkrasına aykırı olması sebebiyle iptaline dair kararın 06/01/2017 tarihli Resmi Gazetede yayınlandığı anlaşılmıştır.
Markanın hükümsüzlük sebeplerinin sayıldığı MarkKHK m. 42/1-c’de “markanın kullanılması” kenar başlığını taşıyan 14. maddeye atıf yapılmakta ve söz konusu 14. maddeye aykırılığın bir terkin sebebi olduğu belirtilmekteydi, AYM’nin ilk iptal ettiği hüküm 42. madde düzenlemesi olduğundan, son iptal kararına kadar 14 . madde yürürlükte idi ancak iptali ile ilgili düzenlemenin resmi gazetede yayınlanması ile yasal boşluk oluştuğundan bu boşluğun hakimin hukuk yaratması ile doldurulup doldurulmayacağı hususunun tartışılması gereklidir. Zira AYM kararının sonuçlarının doğrucağı zaman ile 6768 sayılı yasanın markanın kullanılması gerekliliğini getiren SMK 9.maddesinin yürürlük tarihi dikkate alınıdığından zaman bakımından uygulanma sorunu doğmuştur.
6769 sayıyı yasanın 192. maddesi uyarınca 9.madde ancak SMK’nın RG’de yayımlandığı tarih olan 10.01.2017’den itibaren uygulanabilicektir, bilindiği gibi kanunlar kural olarak ileriye etkili olup, geçmişe etkili olmamaları esastır. Kanunun geçmişe etkili olması için buna ilişkin kanuni bir hüküm bulunmalıdır. Oysa 6769 sayılı yasa hükümleri incelendriğinde SMK’nun kanunun geriye etkili olacağına ilişkin bir hüküm bulunmadığı gibi bunun yorum yolu doldurulması da mümkün değildir.
Usul hukukumuza geçerli olan hüküm her davanın açıldığı tarihteki duruma göre karara bağlanması yönündedir. Bu açıdan yargılama devam ederken iptal edilen bir yasa hükmüne göre yargılamanın sürdürülmesi mahkemelerden beklenemez.
Her ne kadar Anayasamızın 90/5.maddesi uyarınca “usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir.”düzenlemesi mecvut ise de esesen kişiye yada tüzel kişiliklere bir nevi mülkiyet hakkı tesis edilen bir belgenin( Marka hakkı, sahibine inhisari yetkiler veren ve gayri maddi bir nitelik arz eden sınai mülkiyet hakkıdır.) yasal dayanağı ulusal mevzuatta iptal edilmiş ise bunun uluslarası hükümlerin yorum yoluyla hakim tarafından doldurulması düşünülemez. Konvansiyon hükümlerinin yorum yöntemi TRIP’in 19.maddesinde düzenlenmektedir. Ancak , Konvansiyon hükmünün başlangıcında “tescil edilen markanın kullanılması bir memlekette mecburî ise” hükmü yer almakta, keza TRIPs’deki madde de “tescilin idame ettirilmesi için markanın kullanılması gerekli ise” şeklinde başlamaktadır. Hükümden anlaşılan tescil sonrasındaki döneme yönelik olarak marka sahibinin kesin bir kullanım zorunluluğundan madde metninde bahsedilmemekte, markanın tescil sonrasında kullanılması yönünde ilgili ülkede bir şart/zorunluluk varsa, bu şartın uygulanmasına yönelik sınırlayıcı kurallar belirlenmektedir. Dolayısıyla Konvansiyon’un yöneldiği amaç, kullanım zorunluluğunu tanımak değil, markanın tescil sonrasındaki dönemde kullanılması düzenini kurallara bağlamaktır. İptal edilen KHK düzenlemesinde kanunkoyucu markanın kullanım zorunluluğunu marka sahibine öngörmüştü, dolayısıyla artık böyle bir hüküm bulunmadığı için uluslararası antlaşma hükümlerinin ancak var olan bir yasal düzenlemede “düzenleyici” etkisinden söz edilebilir, Uluslararası düzenleme hükümlerinin yorum yolu ile genişletilerek bir mülkiyet hakkı tesis eden belgenin yorum kuralları ile hakim tarafından boşluk doldurulması söz konusu değildir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararları 153./6. Bendinde belirtildiği üzere, geriye yürümez ise de; H.G.K’nun 31/03/2004 tarihli ve 156/194 sayılı kararında benimsenen görüşe göre de, iptal kararının kesinleşen işlem ve kararlara etkili olmayacağı, görülmekte olan davalarda ise, geriye yürümeme kuralının uygulanmayacağı, dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin iptal kararının derdest dosyalar ve kesinleşmemiş dosyalar yönünden de uygulanacağı sonucuna varıldığından, somut uyuşmazlıkta da dava dosyasının henüz derdest olması sebebiyle 556 Sayılı KHK’nın 14. Maddesinin iptalinden dolayı davanın yasal dayanağı kalmamış bulunmaktadır.
Yukarda açıklanan nedenle ülkemizin taraf olduğu TRİPS hükümleri, Anayasanın 90. Maddesi kapsamında Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşme olması nedeniyle fikri mülkiyet haklarından kaynaklanan uyuşmazlıklarda düzenleyeci etkisi yönünden uygulanabilir ise de, TRİPS ve Paris Sözleşmesinde belirtilen kullanmamaya ilişkin iptal sebebinin yasal boşluk doldurur şekilde yorumlanamayacağı, TRİPS’in markayı kullanma başlıklı 19. maddesinde yer alan Uluslar arası düzenlemenin doğrudan iç hukukta uygulanması gereken hüküm niteliğinde olmayıp, iptalle ilgili oluşturulacak ulusal yasalarda yapılması gereken uygulamaya ilişkin belirlemeyi yapacak referans hüküm niteliğinde bulunduğu anlaşıldığından somut olayda TRİPS 19. Maddenin uygulanamayacağı hususu sabittir.
Dolayısıyla esasen bir mülkiyet hakkı tesis eden marka tescil belgesinin (Marka hakkı, sahibine inhisari yetkiler veren ve gayri maddi bir nitelik arz eden sınai mülkiyet hakkıdır.) iptalininde ulusal yasa ile düzenlenmesinin gerektiği,yasal bir düzenleme olmadan oluşan boşluğun hakimin takdiri ile yada Uluslar arası mevzuat hükümleri ile doldurulamayacağı anlaşıldığından ; Anayasa Mahkemesinin 6.1.2017 tarih ve 29940 sayılı RG.yayınlanan 148/189 sayılı ilamları ile 10.1.2017 tarih ve 29944 sayılı Resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun yürürlük tarihi dikkate alındığında, 6.1.2017 tarihi öncesinde açılmış tüm kullanmamaya dayalı hükümsüzlük/iptal davaları açısından yasal boşluk oluştuğundan ESAS HAKKINDA BİR KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulması gerekmiştir.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan gerekçe kapsamına göre;
1- Anayasa Mahkemesinin 6.1.2017 tarih ve 29940 sayılı RG.yayınlanan 148/189 sayılı ilamları ile 10.1.2017 tarih ve 29944 sayılı Resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun yürürlük tarihi dikkate alındığında , 6.1.2017 tarihi öncesinde açılmış tüm kullanmamaya dayalı hükümsüzlük/iptal davaları açısından yasal boşluk oluştuğundan ESAS HAKKINDA BİR KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-35,90 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile; 8,20 TL eksik harcın davacıdan tahsiline,
3-Davanın dayanağı olan 556 Sayılı KHK.’nın 14.maddesi yargılamanın devamı sırasında Anayasa Mahkemesi’nin 6.1.2017 tarih ve 29940 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 148/189 sayılı ilamları ile 10.1.2017 tarih ve 29944 sayılı Resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren kararı ile iptal edildiğinden HMK 331.maddesi de dikkate alınarak davacı vekili ve davalı vekili adına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Tarafların yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı.
08/03/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır