Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/487 E. 2020/278 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/487
KARAR NO : 2020/278

DAVA : MALİ – MANEVİ HAKLARA TECAVÜZÜN TESPİTİ, MADDİ-MANEVİ TAZMİNAT (FSEK’DEN KAYNAKLI)
DAVA TARİHİ : 24/02/2017
KARAR TARİHİ : 15/10/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Mali – Manevi Haklara Tecavüzün Tespiti, Maddi-Manevi Tazminat (FSEK’den Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalı …’ın maxi single albümünde yer alan “…” isimli eserin, müvekkili tarafından bestelendiği halde albümde besteci olarak davalı …’ın adının yer aldığını, bu besteyi davalının talebi üzerine müvekkilinin bestelediğini, davalı ile aralarında oluşan anlaşmazlık nedeniyle müvekkilinin bu bestenin haklarını davalıya devretmekten vazgeçtiğini, davalının buna rağmen albümünde bu besteye yer verdiği gibi besteci olarak da müvekkilinin değil kendi ismini yazdığını, mali ve manevi haklarının ihlal edilmesi nedeniyle tecavüzün refi, belirsiz alacak hükümlerine göre şimdilik 5.000 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminatın haksız fiilin meydana geldiği, eserin davacı adına … ‘ye kayıt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı ile single da yer alan şarkıların aranje edilmesi konusunda anlaşıldığını, davaya konu 4 üncü şarkının bestesini kendisininin davacıya whattsapp ile gönderdiğini, bestecinin kendisi olduğunu davacı olmadığını, davanın reddine karar verilmesini beyan etmiştir.
Davalı… Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, besteci ve icracı sanatçılara ilişkin gerekli izinleri usul ve yasaya uygun olarak temin ettiğini, bu nedenle sorumluluklarının bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesini beyan etmiştir.
Dava konusu “…” isimli eserin, söz ve bestesinin kime ait olduğu, eser için ödenen telif ücretlerinin ne kadar olduğu hususunda meslek birlikleri olan …, … ve … müzekkere yazılmıştır.
… 2. FSHCM’nin … E. Sayılı dava dosyası istenmiş, incelendiğinde: Davacının K.H., katılanın …, sanığının …, suçun Manevi veya Mali Haklara Tecavüz olduğu, 12/09/2019 tarihinde sanığın 5846 sayılı FSEK’nun 5728 sayılı yasanın 138. maddesi ile değişik 71/1 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verildiği ve hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı, kararın 11/10/2019 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Bilirkişi incelemesi yaptırılmış, 04/02/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporu sunulmuştur.
04/02/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: “…” isimli yaratımın FSEK 3.maddesi bağlamında musiki eseri olduğu, davacının FSEK 11. maddesindeki karine çerçevesinde “…” isimli bestenin eser sahibi olduğu, davacının FSEK 22 ve 23.maddelerinde düzenlenen mali haklarının, FSEK 15.maddesinde düzenlenen manevi hakkının ihlal edildiği, davaya konu bestenin izin alınarak single’da kullanımının bedelinin eserin tarzı, türü, kullanımın mecrası, beğeni ölçüsü de dikkate alındığında 2.500,00-TL olabileceği ve davacının FSEK 68.madde çerçevesinde bu bedelin 3 katını talep hakkının bulunabileceği, davacının eser sahibi olduğu halde davalının çıkardığı albümde eserin bestecisi olarak davacının adının yazılmayıp davalı …’ın besteci olarak belirtilmesini, …’ye besteci olarak kendi ismini bildirmesinin eser sahibinin manevi haklarından biri olan FSEK 15.maddesinde düzenlenen “eser sahibi olarak belirtilme hakkı”nın ihlal edildiği bu nedenle davacının manevi tazminat talebinin FSEK 70.madde hükmü dikkate alındığında yerinde olduğu, manevi tazminatın türü ve miktarını tayin ve takdir hakkının Mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava: … isimli albümde bestesi davacıya ait “…” isimli eserin izinsiz kullanımı nedeni ile meydana gelen tecavüzün önlenmesi, eserin kullanımından elde edilen karın davacıya ödenmesi, belirsiz alacak hükümlerine göre şimdilik 5.000 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminatın FSEK 68. maddesi kapsamında 3 katı olarak davacıya ödenmesi, tecavüzün refi ve hükmün ilanına ilişkindir.
Mahkememizce itibar edilen bilirkişi kurulu raporunda da belirtildiği üzere: Yargıtay kararlarına göre, FSEK kapsamındaki uyuşmazlıkta dava konusu fikri ürünün “eser” niteliği taşıyıp taşımadığı re’sen araştırılmalıdır.
5846 sayılı FSEK’in 1/B maddesindeki tanım dikkate alındığında; Bir fikir ve sanat ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi için iki unsuru haiz olması gerekir. Bunlardan ilki, fikir ve sanat ürününün “ sahibinin hususiyetini taşıması”, ikincisi ise “kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dahil olmasıdır. Doktrinde, bu unsurlardan ilkine “sübjektif unsur” veya “esasa ilişkin şart”, ikincisine ise “objektif unsur” veya “şekle ilişkin şart” denilmektedir. Sübjektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilebilmesi için, bu ürünün onu meydana getiren kişinin “hususiyetini” taşıması gerekmektedir, başka bir ifade ile eser onu yaratan zihnin bireyselliğini gösteren özellikler taşımalıdır. Objektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün hukuk alanında korunmayı hak edebilmesi için, sahibinin hususiyet arz eden fikri çabasının somut neticesi olması gerekir. Başka bir ifade ile bu fikri çaba gözle görülebilir, elle tutulabilir, kulakla duyulabilir, kısaca algılanabilir olmalıdır. Fikir ve düşünceler, ancak bir şekle büründüğünde yani eser formunda açıklığında fikri hukuk kapsamına girer . Diğer taraftan eserde algılanabilir olma dışında düşüncenin açıklanış formatı da önemlidir, yani fikir ve sanat ürününün FSEK’te öngörülmüş olan düşünceyi ifade fomatlarından birine dahil olması gerekir. FSEK’te eser formatları olarak; İlim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri, sinema eserleri ve bağlı eser olarak kabul edilen işlenme eserler gösterilmiştir. Dolayısıyla bir fikir ve sanat ürününü bu formatlardan birine sokmak mümkün değilse, onu kanuna göre eser saymak ve korumak da mümkün olmayacaktır.
Dava konusu “ …” isimli şarkının eser vasfını haiz olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. FSEK 3.maddesi anlamında musiki eseri olup olmadıkları yönünde değerlendirme yapmadan önce musiki eserleri ile ilgili açıklama yapmakta yarar vardır.
Musiki eserleri FSEK’in 3. maddesinde; “ her nevi sözlü ve sözsüz besteler” olarak tanımlanmıştır. Musiki eserleri, bir muhtevayı seslerle ifade eden, kulak vasıtasıyla istifade edilebilecek sanat eserleridir . Musiki eserlerinde ifade aracı sestir. Seslerin bir müzik aletinden, elektronik araçlardan veya insan gırtlağından çıkması, seslerin güzel ya da çirkin olması, eserin musiki eser olmasını engellemez. Seslerin eser niteliğinde olması için notalarla yahut manyetik bant veya plakla tespit edilmesine de gerek yoktur. Ancak tespit, eser olabilme ve korunma açısından şart olmamakla beraber, eserin kalıcılığının sağlanması ve tekrar edilebilirlik açısından önemlidir . Himaye konusu, sesler arasındaki sıra ve bağlılık, seslerin melodi, ritim ve harmoni ile belirli karışımlarıdır.
Bir musiki ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi için, bu üründeki şekillendirmenin yani seslerin birbirini izleyişinin, birbirine bağlanışının ve ritmin hususiyet taşıması gerekir. Yargıtay’ın bir kararında da belirtildiği üzere; “…FSEK.’nun 3. maddesine göre, müzik eserleri her nevi sözlü ve sözsüz bestelerdir. Musiki eserlerinde koruma konusu, işitilen sesler arasındaki sıra ve bağlılık, seslerin melodi, ritim ve harmoni ile belirli karışımları ve aynı zamanda ses ile ifade edilen musiki eserlerinin içeriğidir. Musiki eserinde sahibinin hususiyetinin varlığının tespitinde ise, o eserin sıradan bir dinleyici nezdinde yarattığı izlenim esas alınmalıdır. Ancak, söz konusu izlenimin tespitinde her uyuşmazlığın özelliğine göre ve yukarıda açıklanan ilkeler göz önüne alınmak suretiyle bilimsel bir yöntem izlenmelidir… ”
Musiki eserler, beste ve güfte olarak bütün olarak korunabileceği gibi bestenin musiki eseri olarak, güftenin ise eser vasfını haiz olması halinde FSEK 2/1maddesi anlamında dil ve yazı ile ifade olunan ilim ve edebiyat eseri olarak da korunması mümkündür.
Bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde; “…” isimli yaratımın ahenk, akış ve hususiyet yönüyle FSEK 3.maddesi anlamında musiki eser olduğu kanaatine varılmıştır.
FSEK kapsamındaki uyuşmazlıklarda, “eser sahipliği” ya da hak sahipliği sıfatının da re’sen gözetilmesi gerekmektedir.
Davada temel uyuşmazlık, “…” isimli müzik eserinin, eser sahipliğinin kimde olduğu noktasında toplanmaktadır. Davacı, davaya konu musiki eserin bestecisinin kendisi olduğunu iddia ederken davalı … ise bestenin sahibinin kendisi olduğunu iddia etmektedir.
… meslek birliğinin yazılarında, “…” isimli bestenin davalı … adına 06.10.2015 tarihli eser bildirim formu üzerine kayıtlı olduğu belirtilmiştir.
Sunulan whatsaap yazışmaları, mailler ve … 2.FSHCM’nin … E. … K. ve 12/09/2019 tarihli kararı birlikte değerlendirildiğinde: Davaya konu “…” isimli bestenin davacıya ait olduğu anlaşılmıştır.
Davacı ile davalı …’ın 4 şarkılık 1 maxi single çıkarmak üzere anlaştıkları, davacının 3 şarkının arajmanlarını tamamlayarak davalıya teslim ettiği, davalının bu şarkıların bestesinin yapılmasını talep ettiği, bu talebini 25/05/2015 tarihinde mail yolu ile gönderdiği, bu şekilde basit bir demo olarak gönderilen şarkıya ilişkin … ile iletişime geçilerek, besteye söz yazılmasını istendiği, bu şekilde hazırlanan şarkının demo olarak okunarak davalıya gönderildiği ancak daha sonra “…” isimli şarkının söz yazarı ve bestecisi olarak davalının gösterildiği, “…” isimli eserin, davalının albümünde yayınlanması konusunda başta uzlaşma sağlanmasına ve bu hususta davacının beste yapmasına rağmen daha sonra taraflar arasında anlaşmazlık nedeniyle ilişkinin kesildiği, başta bestenin albümde kullanılması iradesinin ortadan kalktığı bu nedenle de davalı tarafça, davacının bestesinin albümde kullanımının izinsiz kullanım olduğu ve davacının mali haklarından FSEK 22.maddesinde düzenlenen çoğaltma ve FSEK 23.maddesinde düzenlenen yayma hakkının ihlal edildiği, davacının eser sahibi olduğu halde davalı …’ın çıkardığı albümde eserin bestecisi olarak davacının adının yazılmayıp, davalının besteci olarak belirtilmesi, …’ye besteci olarak davalının kendi ismini bildirmesinin eser sahibinin manevi haklarından biri olan FSEK 15.maddede düzenlenen “eser sahibi olarak belirtilme hakkı”nın ihlal edildiği kanaatine varılmış, “…” isimli eserin bestecisinin, davacı olduğu ve davacının mali ve manevi haklarına tecavüzde bulunulduğunun tespitine karar verilmiştir.
Davacı, FSEK 68.maddesi çerçevesinde rayiç bedelin 3 katı tutarında tazminat talep etmiştir. FSEK 68/l maddesine göre; “Eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya hertürlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir.” FSEK 68.maddesi kapsamında bu taleplerin ileri sürülebilmesi için, mütecavizin kusurunun olması ya da zararın gerçekleşmiş bulunması şart değildir. Yargıtay kararlarında belirtildiği üzere; Eser sahibinin mali hakları korunurken sadece bu tecavüzün haksız fiil olduğu varsayımından hareket edilmeyecektir. Somut olayın özelliğine göre varsayımsal sözleşme bedeli tayin edilirken eser sahibinin bilimsel/sanatsal yeteneği, üretim kapasitesi gibi sübjektif nitelikleri, eserin beğeni ölçüsü, sayfa sayısı, estetik görünümü, nitelik ve niceliği, ihlal edilen mali hakkın türü, coğrafi kapsamı, ihlal süresi, ihlalin yapıldığı vasıta, bunun geniş halk kitlesine ulaşımı gibi objektif kriterler dikkate alınarak eser sahibi izinsiz yayın yapanda sözleşme yapması halinde, bu sözleşme uyarınca isteyebileceği bedel, bunun faizi 68. madde uyarınca açılacak davada dikkate alınacaktır, ayrıca rayiç bedelin tespitine ilişkin taraflar arasında daha önceden yapılmış bir sözleşme, teklif var ise, başka bir deyişle rayiç bedel somuta indirgenmiş ise, rayiç bedelin tespiti taraflar arasındaki sözleşme, teklif vs. ile tespit edilecektir.
Davacı tarafça, herhangi bir emsal sözleşme veya rayiç bedele ilişkin delil sunulmamıştır. Bilirkişi kurulu raporunda; Davaya konu bestenin izin alınarak single’da kullanımının bedelinin eserin tarzı, türü, kullanımın mecrası, beğeni ölçüsü de dikkate alındığında 2.500 TL olabileceği ve davacının FSEK 68.maddesi çerçevesinde bu bedelin 3 katını talep edebileceği bildirilmiş, FSEK 68. maddeye göre 2.500 TL nin 3 katı olan 7.500-TL olarak hesaplanan rayiç bedel tazminatından, talep ile bağlı kalınarak 5.000 TL maddi tazminata hükmedilmesine, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmiştir.
Davacının eser sahibi olduğu halde, davalı …’ın çıkardığı albümde eserin bestecisi olarak davacının adının yazılmayıp davalının besteci olarak belirtilmesi, …’ye besteci olarak kendi ismini bildirmesinin eser sahibinin manevi haklarından biri olan FSEK 15.maddede düzenlenen “eser sahibi olarak belirtilme hakkı”nın ihlal edildiği bu nedenle davacının manevi tazminat talebinin FSEK 70.maddesi dikkate alındığında yerinde olduğu, takdiren 6.000 TL manevi tazminata hükmedilmesine fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Davalı … Ltd. Şti., davalı …’a ait albümü yayınlamıştır. Davalı şirket tüzel kişi tacir olduğundan, TTK ‘unda tacir olmaya bağlanan hükümlerden biri “basiretli olma” yükümlülüğüdür. “… ” isimli bestenin sahibi davacı olduğu halde albümde davalı olarak yazılmasında, davalı şirketin sorumluluğunun da bulunduğu kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
1-“…” isimli eserin bestecisinin, davacı olduğu ve davalılar tarafından davacının mali ve manevi haklarına tecavüzde bulunulduğunun tespitine,
2-FSEK 68. maddeye göre 2.500 TL nin 3 katı olan 7.500 TL olarak hesaplanan rayiç bedel tazminatının, talep ile bağlı kalınarak 5.000 TL’sinin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına,
3-6.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine,
4-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalılardan tahsiline,
5-751,41 TL ilam harcından peşin harcın düşümü ile 720,01-TL harcın davalılardan tahsiline,
6-Maddi tazminat yönünden Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 4.910 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Manevi Tazminat yönünden Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 4.910 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8-Reddedilen Manevi Tazminat yönünden Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 4.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan 31,40 TL peşin harcı, 31,40 TL başvuru harcı, 326 TL tebligat posta gideri, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.388,80 TL yargılama giderinin ,davanın red ve kabul oranına göre 2.700 TL sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinden olan 26,00 TL posta giderinin üzerlerinde bırakılmasına,
11- Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin ve davacı asilin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 15/10/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır