Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/485 E. 2018/473 K. 06.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/485 Esas
KARAR NO : 2018/473

DAVA : Marka’nın hükümsüzlüğü ve markaya tecavüzün önlenilmesi talepli
DAVA TARİHİ : 22/02/2017
KARAR TARİHİ : 06/12/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka’nın hükümsüzlüğü ve markaya tecavüzün önlenilmesi talepli davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … markasının müvekkili firmaya ait ve TPE tarafından TANINMIŞ MARKA lisansına sahip olduğunu,…. markasının tanınırlığını sağlamak için müvekkili şirketin uzun yıllar boyunca milyonlarca TL tanıtım harcaması yaptığını,Davalının … marka başvurusunun müvekkilin tanınmış markasıyla aynı olması,Davalının başvurusundaki esas vurgunun … ibaresinde toplanması,Davalının kötü niyetli söz konusu başvuruyu yapmış olması nedenleri ile davalının … tescil numaralı … markasının hükümsüzlüğüne ve markanın sicilden terkin edilerek müvekkili şirketlerin markalarına yapılan tecavüzün önlenmesine, menine ve ref’ine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA; Davalı vekili dava dilekçesinde özetle;Davacı ve davalı firma “…” markasını farklı mal veya hizmetler için kullanmakta olduğunu,Davacı firma … markasını “7,9,11,12,20,21,23,24,25,26,27” sınıflarında tescil ettirdiğini, Davacı firmanın, müvekkilinin tescil ettirdiği 16. ve 30. sınıflarda tescilli … markası bulunmadığını,tescilli sınıfları arasında hiçbir aynı yön bulunmadığından tüketiciler tarafından karıştırılma durumunun mevcut olmadığını,… markasının tanınmış marka olduğunu iddia ettiği mallar, “ev aletleri” “su arıtma sistemleri, “temizlik robotu” gibi elektrikli aletler olup; müvekkilinin tescil ettirdiği mallar kağıt havlu, tuvalet kağıdı, peçete, çay, pekmez gibi malzemeleri kapsadığını, kötüniyet iddalarını da kabul etmediklerini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE;
Dava konusu uyuşmazlık, davalının … tescil numaralı … markasının hükümsüzlüğüne ve markanın sicilden terkin edilerek müvekkili şirketlerin markalarına yapılan tecavüzün önlenmesine, menine ve ref’ine karar verilmesini talebine ilişkindir.
HMK 266. madde gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Düzenlenen raporun denetim ve hüküm kurmaya elverişli bulunması nedeniyle rapor mahkememizce kabul edilmiş ve hükme dayanak yapılmıştır.
Bilirkişiler 16.5.2018 tarihli raporlarında özetle, Davacı adına tescilli “… markasının genel görünümü, görsel,işitsel manası ile davalı adına tescilli … markasının birbiri ile iltibas oluşturduğunu, Ortalama zeka sahibi tüketiciler nezdinde bu markaların karıştırma ihtimalleri bulunduğunu,tarafların tescilli oldukları emtia sınıflarının farklı olduğunu, Davalı yan emtialarının 16. Sınıfta emtia bazında tescil edildiğini ancak Davacı markasının adına ilk kez 14.08,1992 yılında “…” ibaresi ile tescil alıp sonraki yıllarda … ibareli birçok başvuru ve teşcili bulunduğu gibi, davacı markasının tanınmış marka olduğunu, Davalı yan markasının tescilli olduğu ürünler her ne ürünlerden farklı olsa da markaların zarar görme ve itirabırının zarara uğrama ihtimalinin bulunduğunu bildirdikleri anlaşılmıştır.
TPMK belgelerindan davacı markasının tanınmış marka olduğu anlaşıldığı gibi bilirkişi raporu ile de davacı markasının tanınmış marka olduğu tespit edilmiştir.
Davacı aynı zamanda tanınmış marka olması nedeniyle de korumadan faydalanacağını ileri sürmüştür. Türkiye’nin 1995 yılında taraf olduğu, Dünya Ticaret Örgütü Anlaşması Eki Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşmasıdır (TRIPS). Anlaşmasının 16/3 maddesinde “Paris Sözleşmesinin (1967) 6 ncı mükerrer maddesi, markanın tescil edildiği mal veya hizmetlere benzemeyen mal veya hizmetlere de gerekli değişiklik yapılmış olarak uygulanacaktır, ancak şu koşulla ki, markanın bu mal veya hizmetlerle ilgili kullanımı, bu mal veya hizmetlerle tescilli markanın sahibi arasında bir bağlantı olduğunu göstermeli ve bu kullanım şekli nedeniyle tescilli ticari marka sahibinin menfaatlerinin zarar görme olasılığı mevcut olmalıdır” hükmüne yer verilmiştir. Bu düzenleme ile Paris Sözleşmesinde öngörülen koruma kapsamına farklı mal veya hizmetler de dahil edilerek, Paris Sözleşmesi ile getirilen tanınmış marka kavramının kapsamı genişletilmiştir. TRIPS Sözleşmesi hükümlerine göre, markanın “ait olduğu sektörde tanınmışlığı” ve şartlarının varlığı halinde farklı mal ve hizmetleri de kapsayacak şekilde korunma sağlanması düzenlenmiştir.
556 Sayılı KHK m. 8’de nispi red nedenleri düzenlenmiştir. Maddenin 4. fıkrasında “Marka, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir markanın aynı veya benzeri olmakla birlikte, farklı mallar veya hizmetlerde kullanılabilir. Ancak, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınıııış/ık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir” hükmü yer almaktadır. Bu düzenlemenin kaynağı 89/104 sayılı AB Yönergesidir. Yöııerge’de, tanınmış markanın ayırım gücüne zarar verilmesine veya itibarının zedelenmesine neden olabilecek hallerde markanın aynı veya benzerinin farklı mal/hizmetler için tescil edilemeyeceğini veya tescil edilmiş ise, bu sonraki tescilin iptal edileceğini bildirmektedir. Yüksek Yargıtay uygulamasında haksız bir yararın sağlanması, markanın itibarına zarar verilmesi veya markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurması hususlarınında tanınmış marka iddialarında tartışılması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı bir tacirdir, bu nedenle basiretli bir tacir gibi hareket etmekle yükümlüdür, Davalı birebir davacının markasını kendisine marka olarak seçmiştir. Emtia sınıfları farklı olsa dahi tüketiciler nezdinde aralarında bağlantı ihtimali bulunduğu düşünüldüğünde, davalı yanca sunulan hizmetin kalitesi düştüğünde bu gerçekte tanınmış davacı markasına mal edilebilecektir. Davalı davacının zarar görme ihtimali çok yüksek olan hizmet alanlarında tescil almıştır. Örneğin tuvalet kağıdı emtia sınıfında dahi tescili bulunmaktadır. Markasına tanınmışlık katarak bu konuda yoğun emek, zaman ve para harcayarak , bir başkasının salt emtia sınıfı farkı var değerlendirmesi ile dürüst tacirin buna katlanmasını beklemek hakkaniyet ilkesi ile bağdaşmaz. Davalının marka tescillerinin davacının haklı ününden yararlanmaya neden olacağı, davacı markasının itibarına zarar vereceği, tüketici gözünde markanın sulandırılmasına ve markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurmasına neden olacağı hususları dikkate alınarak hükümsüzlük isteminin kabulüne , davalı markası terkin edilmediği sürece kullanımlar ihlal teşkil etmeyeceğinden bu yöndeki davacı talebinin reddine karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulması gerekmiştir.
HÜKÜM; Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre;
1-Davalı adına … no ile tescilli “…” markasının hükümsüzlüğüne, karar kesinleştiğinde karar örneğinin sicile işlenmek üzere TPMK’ya gönderilmesine,
2-Tescilli marka tescil olduğu sürece tecavüz oluşturmayacağından tecavüzün tespiti, men’i ve ref’i taleplerinin reddine,
3-35,90 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 4,50 TL harcın davalıdan tahsiline,
4-Hükümsüzlük davasının kabulü nedeniyle avukatlık ücret tarifesi uyarınca 3.145 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Tecavüzün tespiti davasının reddi nedeniyle Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 3.145 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 31.40 TL başvuru harcı, 31.40 peşin harç, 144 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 1.500 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.706,80 TL yargılama giderinin 2/3’ünün davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.06/12/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır