Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/450 E. 2018/231 K. 24.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/450 Esas
KARAR NO : 2018/231

DAVA : Marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, meni, refi
DAVA TARİHİ : 20/12/2016
KARAR TARİHİ : 24/05/2018

Mahkememizde görülmekte bulunanMarka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, meni, refi davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davalıların müvekkil adına tescilli ve tanınmış … ve … şekil markaları üzerindeki tescilsiz, izinsiz ve hukuka aykırı kullanımı İle yarattığı marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men’i- ref i talepleri ile 6769 sayılı SM ve HMK m, 389 gereğince söz konusu fiillerin durdurulması ve …, …, …, …, …,…,…,…,…,… web sitelerine ve davacı markasının görsellerinde kullanıldığı anlaşılan”… özel … servisi – …- …”, “… yedek parça” ve “…” isimli Facebook ve linkedin hesaplarındaki … ibareli markaların ve … logolarının site içeriklerinden çıkartılmasına, çıkartılmalarının mümkün olmaması halinde belirtilen sitelere dava sonuçlanıncaya kadar Türkiye de erişimin engellenmesi hususlarında ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ederek, Davalıların tescilli ve tanınmış …» … şekil markalarını izinsiz ve hukuka aykırı olarak kendi kartvizitlerinde adeta müvekkili tarafından yetkilendirilmiş yetkili bir kuruluşmuş gibi kullanmakta ve kendisini “… SERVİSI olarak tanıtmakta olduğunu, davalının mezkur kullanımları … 6 Sulh Hukuk Mahkemesinde acılan … D. İs tespit dava dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporu ile marka hakkı ihlalinin tespit ettirildiğini, davalıların ilgili kullanımlarının ortalama hatta bilinçli tüketiciler nezdinde karıştırılma ihtimaline neden olacağını, kendisini “…” olarak tanıtarak dünyaca ünlü müvekkili şirketin adeta yetkili bir kuruluşuymuş gibi de göstermekte ve haksız kazanç elde ettiğini, erişimin engellenmesine ve işbu tedbir kararının dava sonunda verilecek hüküm kesinleşene kadar devamına. Davalının tescilsiz olarak hukuka aykırı bir şekilde kullandığı markalarının kullanımın ve kendisini “…” olarak tanıtmasının, müvekkil aleyhinde marka hakkına tecavüz ve haksız rekabete yol açtığının tespitine, tespit edilen söz konusu hukuka aykırılıkların durdurulmasına, önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına karar verilmesini, talep ve dava etmişlerdir.
SAVUNMA; Davalı cevap dilekçesinde özetle; davalı kullamının dürüst nitelikte olduğunu, markasal nitelikte bir kullanım olmadığını,davalının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığını, uzun süre ses çıkarmayarak dava açmasının kötüniyetli olduğunu, davanın reddi gerektiği beyan etmişlerdir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE;
Dava davacının tescilli ve tanınmış … markasına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti , durdurulması, önlenmesi istemlerine ilişkindir.
HMK 266. madde gereğince dava hakimin hukuki bilgisi ile çözümlenecek nitelikte bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmamıştır. Değişik iş dosyasında alınan rapor kapsamı yeterli görülmüştür.
TPMK’dan davacıya ait tescilli marka tescil belgeleri celp edilmiştir. …” ibaresini Türk Patent Enstitüsü nezdinde ilk kez 5.7.1955 tarih 120139 sayı ile 01, 02, 03, 05, 06, 07, 08, 09, 11, 12, 16, 18, 20, 21, 22, 24, 25 ve 27. sınıflarda tescil edilmiştir. Huzurdaki yarglamaya konu davalı kullanımı da bu marka ve logoya ilişkindir.
“…” markasının … sayı ile TANINMIŞ MARKA olarak TPE nezdinde özel olarak da korunduğu davacı markasının tanınmış marka olduğu sunulu deliller kapsamından anlaşılmıştır.
… 6.Sulh Hukuk Mahkemesinin … diş sayılı dosyası celp edilmiştir. Dosyanın incelenmesinde bilirkişi … tarafından davalıya ait web sayfalarında yapılan incelemede “…” ve şekil markalarının kullanıldığı ve davalının kendisini …’nun özel servisi olarak tanıttığını tespit ettiği sunulu rapor kapsamından anlaşılmıştır.
Marka hakkı bakımından karıştırılma / iltibas markanın kendisinin ve/veya esaslı unsurunun üçüncü kişinin web sitesinde alan adı olarak yada site içinde markanın kullanılması ile de ortaya çıkabilmektedir. “Markanın tescil edilmesiyle marka sahibi, bunu mal ve hizmetinin tanıtılmasında kullanmak konusunda mutlak ve tekelci bir hakka sahip olur. Marka sahibi, üçüncü kişilerin bu hakkı kullanmasını yasaklayabilir.”.556 sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK’nin 9. maddesinde “Marka tescilinden doğan hakların kapsamı” sayılmıştır. Bu çerçevede;“Bir işletmeye ait markanın aynısının üçüncü kişi tarafından internette alan adı olarak kullanılması, markanın reklamlarda kullanılması olarak değerlendirilebilecektir. Zira burada reklam kavramına yer verilmiş, ancak md. f. 2’deki reklamın vasıtaları (şekli, mahiyeti) konusunda bir sınırlama getirilmemiştir. Bu nedenle bir alan adı altındaki web sitesi aynı zamanda reklam yollarından birisini oluşturduğu için, alan adı yoluyla marka hakkına yönelik eylemler md. 9 f. 2 (d) bendi kapsamında değerlendirilecek, böylece markanın bir başkasınca kötü niyetli olarak alan adı olarak tescili önlenebilecektir.”. Alan adı kullanımı nedeniyle web sayfasında iltibasın varlığı açısından aynı/benzer mal ve hizmetlere yer verilmesi yani web sayfası içeriğinin markanın tescilli olduğu mal ve hizmetlere karşılık gelmesi gibi bir zorunluluk olmadığı belirtilmektedir.“Alman LG Dusseldorf Mahkemesi … “ karıştırılmaya uygun mal veya hizmet alan adı ile ulaşılan sitenin kendisi olup, onun içeriği değildir.” (Mahkeme, bu sonuca varırken karşı karşıya bulunulan durumu, adları aynı olan iki ayrı derginin karıştırılmasına benzetmiştir. Nitekim, aynı ada sahip dergiler arasında karıştırılma ihtimalinin belirlenmesinde, onları içerikleri rol oynamaz.)
Huzurdaki somut olayda ise davacıya ait tescilli logo ve marka davalının web sayfalarında aynen kullanılmakta, ayrıca … ibaresinin belirleyici unsuru olan … ibaresi …com ve … … ibereli sitede sanki asıl marka sahibinin izni ve onayı ile oluşturulmuş bir site görüntüsü altında kulanıldığı, web sayfalarının içinde de davacının tanınmış logo ve markasının yer aldığı, Davalının bu eylemi tüketicileri yanıltmakta ve tüketiciler nezdinde karışıklığa da yol açmaktadır. Davalı şirketin bu eylemleri nedeniyle davacının tüketiciler nezdinde itibarı ve güvenilirliği zedelenmekte, markası sulandırılmaktadır.
Haksız olarak davalının yarattığı bu benzerlik, tüketiciler ve internet kullanıcıları tarafından bu markaların aynı kişiye ait olduğunu sanmaları ve bu malları üreten işletmeler arasında idari-ekonomik anlamda bir bağlılığın bulunduğu düşüncesine kapılmalarına da neden olacaktır. Davalı eyleminin gerek 6769 sayılı SMK kapsamında marka hakkını ihlal oluşturduğu gerekse ,TTK 54 vd. maddeleri anlamında haksız rekabet teşkil ettiği tüm dosya kapsamı ile subuta ermiştir.Dolayısıyla marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet eylemleri sabit görüldüğünden buna dayalı tespit, ref, önleme, sonuçlarının ortadan kaldırılması taleplerinin kabulü gerekmiştir.
Davalı kullanımlarının dürüst olduğunu ileri sürmüştür.
6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 7/V fıkrasında “Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez.” hükmü yer almaktaysa da; bilindiği üzere “Dürüstçe ve ticari veya sanayi konularıyla ilgili olarak kullanılmaları koşuluyla üçüncü kişilerin, ad ve adresini, mal veya hizmetlerle ilgili cins, kalite, miktar, kullanım amacı, değer, coğrafi kaynak, üretim veya sunuluş zamanı veya diğer niteliklere ilişkin açıklamaları kullanmaları marka sahibi tarafından engellenemeyeceğini belirtmektedir. Ancak somut deliller ve davalı kullanımı açıkça markasal kullanım olduğundan davalının bu savunması dinlenemez bir savunma olarak kabul edilmiştir.
Davalı tacirdir. 6102 sayılı TTK’nda tacir olmaya bağlanan hükümlerden biri de ”basiretli olma” yükümlülüğüdür. Basiretli tacir gibi hareket etme yükümlülüğü olan davalının tanıtım faaliyetlerinde kullandığı ifadelerin halkı yanıltacak nitelikte olmamasına dikkat etmesi, bu konuda gereken özeni göstermesi de bu kapsamdadır.
556 sayılı KHK ve 6769 SAYILI SMK uyarınca davacı adına tescil edilmiş ve tanınmış olan markanın esas unsuru … ve … şekil ibaresidir.
Davacının tescilli … markası ile davalının ticari faaliyet alınındaki tanıtımlarında ve internet sitesinde davacının tanınmış markası ile karıştırılacak şekilde yani markasal olarak kullanması nedeniyle orta dikkatli tüketicinin markaların orijinini karıştırma ihtimali bulunduğundan 6769 sayılı SMK ‘nun 29. maddesi gereğince marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturur. Haksız rekebetin söz konusu olması için hizmet verilen alanların aynı olmasına da gerek yoktur. Zira Türk Ticaret Kanununda “Dürüstlük kuralına aykırı davranışlar, ticari uygulamalar” kenar başlıklı 55. maddesinde haksız rekabet hâllerinin “başlıcalarını” (6) bent halinde (12) adet davranış biçimi olmak üzere “haksız rekabet örnekleri” olarak saymıştır. Belirtilen maddenin a, b ve c bentlerinde sayılan davranış şekillerinden önce “özellikle” terimine vurgu yapılması, sayılan davranışların sınırlı olmayıp, başkaca biçimlerle de dürüstlük kuralına aykırı davranışların gerçekleştirilebileceğine vurgu yapmaktadır. Dolayısıyla yalnızca 55. maddede örnek olarak sayılan hallarde sınırlı olmadan, aldatıcı veya dürüstlük kuralına aykırı diğer hallerdeki davranışlar ve ticari uygulamaların da TTK’nın 54 ve 55. maddeleri kapsamında haksız rekabet oluşturacağı belirtilmektedir.
Haksız rekabetin varlığı için, davranışı gerçekleştiren kişinin kusurunun bulunması aranmamaktadır.
Dosyada toplanan deliller, davacı markasının tescil tarihi,TPMK dan celp edilen belgeler , davacı markasının tanınmış marka olması, davalının davacı ile aynı alanda faaliyet göstermesi, Davalının web sayfası, ticari kullanım şeklinin markasal kullanım olması nedeniyle davacının tescilli marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, mahkememizin 30.12.2016 tarihinde vermiş olduğu tedbir kararının devamına karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulması gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-DAVANIN KABULÜNE,
I- Davalıların davacıya ait tescilli marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine,
II- 6769 sayılı SMK’nun 159 ve HMK 389 vd. .maddeleri kapsamında verilen 30.12.2016 tarihli tedbirin devamına, 50.000 TL teminatın karar kesinleştiğinde DAVACIYA iadesine, (davalıların 6769 sayılı SM ve HMK m, 389 gereğince söz konusu fiillerin durdurulması ve …, …, …, …, …, …, …,…,…,… web sitelerine ve davacı markasının görsellerinde kullanıldığı anlaşılan”… özel … servisi – …”, “… yedek parça” ve “…” isimli Facebook ve linkedin hesaplarındaki … ibareli markaların ve .. logolarının site içeriklerinden çıkartılmasına, çıkartılmalarının mümkün olmaması halinde belirtilen sitelere dava sonuçlanıncaya kadar Türkiye de erişimin engellenmesi HUSUSUNDA VERİLEN TEDBİRİN DEVAMINA)
2-35,90 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 6,70 TL harcın davalılardan tahsiline,
3-Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 3.145 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine
4-Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 29,20 TL başvuru harcı 29,20 peşin harç 205,40 TL tebligat ve müzekkere masrafı toplam 263,80 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair verilen karar davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi. 24/05/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır