Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/448 E. 2019/416 K. 24.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/448 Esas
KARAR NO : 2019/416

DAVA : Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 13/12/2016
KARAR TARİHİ : 24/10/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA;Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkiline … tarafından tebliğ edilen … tarih ve … sayılı yazı ile haberdar olduğu üzere, davalılardan …’in editör şirketi olan diğer davalı … Ltd.Şti tarafından …’a sunulan dilekçe ile davalı … adına kayıtlı “…” isimli eserinin sözü ve müziğinin müvekkili adına kayıtlı olan “…” isimli eserin bestesiyle benzerlik taşıdığı gerekçesiyle, konunun … Teknik Bilim Kurulu tarafından incelenilmesinin talep edildiğini, …’ın konuyla ilgili detaylı inceleme yapabilmesi için müvekkilinden “…” isimli eserin müvekkiline ait olduğunu gösterir delilleri taraflarına gönderilmesinin istenildiğini, müvekkilinin …’a sunduğu cevabi yazı ile, eserini ilk olarak 2008 yılında ürettiğini, besteyi yaptıktan 4 sene sonra …’a eserini gönderdiğini, …’nın çeşitli sebepler ile albümünü çıkaramadığını, bu sebeple kendisinin de eserini …’e verdiğini belirttiğini, söz konusu durumun … Teknik Bilim Kurulu tarfından incelendiğini ve eserlerin nakaratlarının işleme farkı olmakla birlikte aynı olduğunun tespit edildiğini, … isimli eszerin yer aldığı yorumcu …’ın, yani diğer davalı … …’ın “…” isimli albümünün kayıt tescil belge tarihinin … olduğunun görüldüğünü, müvekkilinin eserinin ise 2008 yılında ürettiğini iddia etmesi ve 2012 yılına ilişkin mali delil olarak sunduğu ve eserini … tarihinde …’a bildirdiğinin anlaşıldığını ve tarafların mağduriyetine sebebiyet vermemek adına hak sahipliği için yargı yoluna başvurulması gerektiğine karar verildiğini, işbi dava konusu eserin mali haklarını kullanma yetkisinin FSEK 18/1 maddesi uyarınca münhasıran müvekkiline ait olduğunu, ayrıca FSEK 20/1 maddesi uyarınca da, henüz alenileşmemiş bir eserden her ne şekilde olursa olsun yararlanma hakkının da münhasıran eser sahibine ait olduğunu, somut olayda mali ve manevi hakları müvekkiline ait olan “…” adlı bestenin, davalılar tarafından işleme farkı olmakla birlikte “…” adı altında piyasaya sürüldüğünü ve hukuka aykırı yayınlanan bu eserin, müvekkilinin beste üzerindeki mali ve manevi haklarını ihlal ettiğini iddia ederek, müvekkilinin hak sahipliğinin tespitini, FSEK 66. maddesi uyarınca telif haklarına tecavüz ve haksız rekabetin tespitini ve önlenmesini, FSEK 68. maddesi uyarınca üç katı tazminat talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın, reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA; Davalılardan … Ltd.Şti vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin ne eser sahibi olduğunu, ne de eserin tüm haklarını süresiz olarak devralmış olduğunu, bu nedenle kendisine yüklenecek bir kusurun söz konusu olmadığını, müvekkilinin tek tasarrufunun davalı …’in beyanı üzerine eserini kataloğuna almış olması olduğunu ve tüm bu nedenlerle davanın müvekkili açısından husumetten reddini talep ettiklerini, müvekkilinni davada taraf sıfatının bulunmadığını, dava konusu eserin halihazırda herhangi bir lisans sözleşmesine konu olmadığını ve müvekkilinin bu eserle ilgili lisans, devir gibi bir tasarrufu ve dolayısıyla herhangi bir kazancının da olmadığını ve bu nedenle müvekkilinin davacıyı maddi ve manevi zarara uğratıcı bir eyleminin de söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddini istediği,
Davalılardan … vekili cevap dilekçesi ile, bestelerdeki aynılığı tespit eden ve harekete geçenin davacı değil müvekkili olduğunu, müvekkilinin saygı duyduğu ve duayen sayılan …’ın telkinine itibar ederek dava açma hakkını kullanmadığını v e meslek birlikleri yoluyla hak arama yolunu seçtiğini, gerçeğin tam tersi olduğunu, müvekkilinin besteyi daha önce yaptıktan sonra davacı tarafından bestenin kullanıldığını, müvekkilinin FSEK anlamında eser sahibi olduğunu, bundan doğan tüm hakları kullanma hakkına sahip olduğunu, davacının kayıtlı olduğu meslek birliği olan …’a “…” isimli şarkıyı … tarihinde sadece şarkı adı ile bildirim yaptığını söylediğini, resmi bandrollü olarak iki şarkının piyasaya çıkışları karşılaştırıldığında, …’ın 2013, …’in ise 2016 tarihinde eserleri seslendirdiğini, görüldüğü üzere müvekkilinin üç yıl önce bestesini kamuoyu ile paylaştığını, davacının 2008 yılında böyle bir melodi bestelediğini iddia etmesi karşısında üç yıl boyunca hiç harekete geçmemesinin düşündürücü olduğunu, müvekkilinin 2016 yılında piyasaya çıkan … isimli bu eseri duyar duymaz, hiç beklemeden tüm üretimleri ve fikirleri yıllarca kendisine ait olan bir müzik adamı olarak anında harekete geçerek olayın incelenmesini talep ettiğini, davacının … ve …’den ihtar gidene kadar beklemesinin çok manidar olduğunu ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Diğer davalı …’a usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edildiği, ancak dava ile ilgili herhangi bir yazılı yanıtta bulunmadığının anlaşılmıştır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE;
Davada uyuşmazlık konusunun, davacının bestecisi olduğu … isimli eserin müziğinin ayniyet derecede davalılarca … isimli eserde izinsiz kullanılması iddiasıyla davacının FSEK den kaynaklanan haklarına yönelik tecavüz ve haksız rekabetin tespiti ile önlenilmesi ayrıca FSEK 68 ve 70. maddeleri kapsamında şimdilik 1000 TL maddi ve 5000 TL manevi tazminatın müştereken ve müteselsilen tahsili taleplidir.
Davanın açılmasını müteakip davacı ve davalının dava, cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, beyanlarında geçen deliller toplanmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsanında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
HMK 266. madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.Ancak düzenlenen rapor kapsamına göre heyete bilişim alanında uzman bir bilrkişininde eklenmesi kayıtların incelenmesi, eserin kim tarafından oluşturulduğunun heyetçe müzik sektöründeki diğer bilirkişiler ile tartışılması gerekli olduğundan öte yandan 24.1.2019 tarihli celsede davacı vekilinin heyette bilişim uzmanı bir bilirkişininde yer almasını talep ettiği dolayısıyla mahkememizce 24.1.2019 tarihinde bilirkişi incelemesi ile ilgili ara karar oluşturulmuş,davacıya kesin süre verilmiş ve kesin sürede masraf verilmediği takdirde mevcut deliller ile inceleme yapılacağı ve kesin sürenin hukuki sonuçları davacı vekiline ihtar edilmiştir.
Davacı vekili verilen kesin sürede bilirkişi ücretini yatırmamış,kesin sürenin tarafları bağladığı gibi Mahkemeyi de bağladığı bilindiğinden mecvut dosyadaki delillere göre inceleme yapılması gerekmiştir. Bilirkişi incelemesi delilini davacı talep etmiştir.Ancak verilen kesin sürede davacı tarafından bilirkişi ücreti yatırılmadığından davacı vekilinin bu delile dayanmak hakkından vazgeçtiği anlaşılmıştır.
Anayasamızda da düzenlenmiş bulunan hak arama hürriyetinin somutlaşmış ifadesi olan yargılama; neticeten o çekişmeyi karara bağlamak zorunda olan hakimin ikna edilmesi faaliyetidir. Davanın yanları; sunacakları kanıtlarla kendilerinin haklı, karşı tarafın ise haksız olduğunu ispat etmek durumundadırlar. Çünkü ‘…Hukuki anlamda ispat faaliyetinde amaç, esasen hakimin dışında ve davadan önce gerçekleşen uyuşmazlığa ilişkin vakıaların gerçekliği konusunda o anda hakimde kanaat uyandırmaktır. Yani hakim geçmişte ve bilgisi dışında gerçekleşen bir olayın oluş şekli konusunda bugün bir kanaate sahip olacaktır.İspat faaliyeti ve bunun sonucu gösterilecek delillerle geçmiş, dış alemde ki olay ve olgular hakkında, dava sırasında hakimin iç dünyasında bir kanaat uyandırılır…’ Bilhassa özel hukuk ve bu alandaki yargılamalara ilişkin düzenlemeler uyarınca ‘…hakim, kural olarak taraflarca ileri sürülmeyen vakıaları araştıramaz ve bunların taraflarca ispatını isteyemez…’ Bu yüzden yanların; savlarını ve bunları destekler kanıtlarını sürelerinde ve usulüne uygun şekilde sunmaları esastır. Çünkü; ‘…Davanın temelini oluşturan vakıalar ve bu vakıalara dayanarak talep edilen netice açık olursa hakim, doğru bir karar verebilecektir.. Usulün 75/2.fıkrasına konu; hakimin, müphem ve mütenakız gördüğü iddia ve sebepler hakkında izahat isteyebileceğine ilişkin istisna dışında dosyadaki bilgi ve belgelere göre değerlendirme yapılacaktır. Davacı ise belirlenen kesin süre içinde bilirkişi incelemesine ilişkin gideri yatırmadığı anlaşılmaktadır. .Bilindiği gibi kesin süre davanın taraflarını bağladığı gibi Mahkeme Hakimini de bağlayıcı etkiye sahiptir.
Kesin süreye uyulmaması nedeniyle davacı bilirkişi incelemesi delilinden vazgeçilmiş sayılmıştır.
Bu durumda mevcut dosyadaki delillere göre bir karar verilecektir. Davalılar davanın reddini talep etmişlerdir.
Davacı müvekkilin eserinin davalı …’in eserinden daha eski yani 10 gün önce kayıt tarihli olduğunu ileri sürmektedir ve bu süre çok kısa bir zaman dilimi olup, salt bilişim uzmanı bilirkişinin görüşü ile dava dosyası çözümlenecek nitelikte değildir. Davacı kendi beyanı ile 2008 yılında … adlı eserinin söz ve müziğini kompoze ederek, müzik terminolojisinde akapella kayıt olarak bilinen ve enstrüman olarak sadece insan sesinin kullanıldığı bir yöntemle kayıt altına aldığını, DVD’ye aktarılma tarihi 21.10.2008 olduğunu, 2012 yılında albüm hazırlığı yapan dava dışı sanatçı …’na eserin aranje edilerek albümünde kullanılması için teklifte bulunduğunu, demo kaydını e-posta vasıtası ile 14 Ekim 2012 tarihinde eser sahibi … adresine gönderdiğini, dava dışı … ‘nın albüm çalışmalarını tamamlayamamış olduğundan, anlaşmaya varılmadığını bildirmiştir. Bilirkişiler tarafından sunulan demo kayıtları dinlenmiş, eserlerin nakarat bölümlerinin işleme-yorum farklılıkları olduğu tespit edilmiş, ancak gerekçesi denetime uygun olmayan bir şekilde aynı olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Oysa notalar yoluyla raporda bir karşılaştırılma yapılmamıştır. Zira Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2015/13493 esas ve 2017/1474 karar sayılı ilamlarında da işaret edildiği gibi ..” Bir eserden izinsiz iktibas yapılması, eserden esinlenme (ilham alma) ve yararlanma serbestisiyle karıştırılmamalıdır. İktibas bir eserin oluşturulmasında, bir başka eserin parçalarının alıntı yapılarak eserde aynen ve belirli ölçülerde kullanılmasıdır. Esinlenme ise, bir eserin oluşturulmasında, kendisinden önceki eserlerde ortaya konulan düşüncelerden yararlanılması ve bu fikirlerden yola çıkılarak yeni eserin biçimlendirilmesidir. Telif koruması, düşüncenin kendisini değil o düşüncenin ifade ediliş şeklini kapsar. Bir düşüncenin ifade edilmiş şeklinin kısmen dahi alınarak bir başka eserde kullanılması halinde artık esinlenmeden değil, ifadenin kullanılmasından söz edilir. Bir musiki eserinden, hukuka uygun şekilde iktibas suretiyle yararlanılması FSEK m. 35/2 uyarınca, ancak yayınlanmış bir beste yönünden mümkündür. Bir musiki eserinden iktibas ise, o bestenin en fazla, tema, motif, pasaj ve fikir nevinden parçalarının müstakil bir musiki eserine alınmasıyla mümkündür. Ancak hukuka uygun bir iktibastan söz edebilmek için ise kimin eserinden alıntı yapıldığının, sonraki eserde açıkça gösterilmesi gerekir. Aksi halde iktibas sınırı içerisinde dahi olsa kullanım eserden doğan haklara tecavüz anlamına gelecektir. Öte yandan, Dairenin 03.04.2006 T, 2005/3742 E ve 2006/3428 K sayılı kararında da açıklandığı üzere, musiki eserlerinde koruma konusu işitilen sesler arasındaki sıra ve bağlılık, seslerin melodi, ritim ve harmoni ile belirli karışımları ve aynı zamanda ses ile ifade edilen musiki eserinin içeriğidir. Musiki eserinde sahibinin hususiyetinin varlığının tespitinde ise o eserin sıradan bir dinleyici üzerinde yarattığı izlenim esas alınmalıdır. Ancak, söz konusu izlenimin tespitinde kök raporda yeterli açıklama olmadığı halde davacının ısrarla bilişimci bir bilirkişiden rapor alınmasını talep ettiği, mahkemece belirlenen bilirkişi ücretini ise yatırmadığı anlaşılmıştır. Oysa bilirkişilerin somut olayda bir intihal yada esinlenme varsa bu hususu raporda belirtilmesi, ihlal yoksa yani kullanılan nota/beste/melodi, ritim ve harmoninin hangi yönden ihlal teşkil etmediğini açıklaması, her iki eserin bağımsız eser olup olmadığını da denetime uygun olarak yüksek mahkeme ilamına uygun olarak da açıklanan ilkeler dikkate alınmak suretiyle bilimsel bir yöntem izlenmesi suretiyle raporlanması gereklidir.
Somut olayda ilk raporda bu yönde hiçbir tespit olmayıp rapor eksik olarak kendi içinde çelişkilidir. Denetime uygun olarak rapor alınması için bilirkişi incelemesi için ara karar oluşturulmuş ancak mahkemece verilen kesin sürede belirkişi ücreti yatırılmadığından ispat edilemeyen davanın reddine karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur..
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan gerekçe kapsamına göre;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-44,40 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile 58,07 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
3-Reddedilen manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 3.931 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar … ile …’ye verilmesine,
4-Reddedilen maddi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 120 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar … ile …’ye verilmesine,
5-ReddedilenTecavüzün tespiti talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 3.931 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar … ile …’ye verilmesine,
6-Davlalı tarafın yapmış olduğu 50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
7-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı, davalı … …’ın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 24/10/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır