Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/435 E. 2020/250 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/435
KARAR NO : 2020/250

DAVA : MARKAYA TECAVÜZ VE HAKSIZ REKABETİN TESPİTİ, ÖNLENMESİ, DURDURULMASI, MADDİ-MANEVİ TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 24/11/2016
KARAR TARİHİ : 01/10/2020

HSK’nun 02/08/2017 tarih ve 1071 sayılı kararı gereğince İstanbul 3. ve 4. FSHH Mahkemelerinin 08/08/2017 tarihi itibarıyla faaliyetlerinin durdurulmasına, 3. FSHH Mahkemesinde görülmekte olan dava, iş ve arşiv dosyalarının Mahkememize devrine karar verildiğinden, kapatılan İstanbul 3. FSHHM’nin 2016/231 E. sayılı davası Mahkememize tevzi edilerek 2017/435 E. sırasına kaydı yapılmakla, Mahkememizde görülmekte bulunan Markaya Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Önlenmesi, Durdurulması, Maddi-Manevi Tazminat talepli davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin kendi adına tescilli “…” markası adı altında ürettiği elektronik eşyaların dünya çapında alım, satım ve ticareti işe ile iştigal ettiğini, aynı zamanda “…” markasının dünya çapında tanınmış marka olduğunu, davalı şirketin … markasının birebir aynısını taşıyan taklit ürünleri piyasaya arz etmesi nedeniyle, … Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan şikayet üzerine, … 4.Sulh Ceza Hakimliğinin ve … Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan şikayet üzerine … 6.Sulh Ceza Hakimliğinin D.İş dosyalarından alınan arama el koyma kararı ile toplamda 324.790 adet “…” markalı pillere el konulduğunu ve muhafaza altına alındığını, müvekkili şirket …, Belçika’da yerleşik olup, kendi adına tescilli bulunan “…” markası altında üretilmiş elektronik eşyaların dünya çapında alım, satım ve ticareti ile iştigal ettiğini, dünya çapında sayısız ülkede tescilli ve tüketiciler nezdinde tanınmışlığa ulaşmış bir marka olduğunu, müvekkilinin … markasının pek çok ülkede tescilli ve dünya çapında tanınmış bir marka olduğunu, Türkiye’de Türk Patent Enstitüsü (“TPE”) nezdinde tescilli onlarca markasının yanı sıra, … tarih ve … sayılı “…”, … tarih ve … sayılı “…”, … tarih ve … sayılı “… “, … tarih ve… sayılı “…”, … tarih ve … saydı “…”, … tarih ve … sayılı “… ” markalarının sahibi olduğunu, müvekkilinin tanınmış “…” markasının ülkemizde de yaygın olarak kullanılarak, bu markalara sunduğu mal ve hizmetlerini yoğun reklam ve tanıtım faaliyetleri ile tüketiciler kitlesine ulaştırdığını, müvekkilinin “…” markasının tanınmış marka olduğunu, bu nedenle müvekkilinin izni olmadan söz konusu markanın aynı ya da benzerinin herhangi bir mal ya da hizmet üzerinde kullanılmasının müvekkili ile irtibatlı olunduğu izlenimi yaratılmasının yasaklanmış olduğunu, davalı tarafın müvekkili şirketin … markalarını birebir taşıyan taklit ürünleri piyasaya arz ettiğinin ihbar edilmesine müteakip davalı şirket yetkilileri aleyhinde yapılan şikayetler neticesinde; … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …Sor. sayılı dosyasında yapılan şikayet üzerine … 4. Sulh Ceza Hakimliğinin …D.İş dosyasından alınan arama – el koyma kararı, … Cumhuriyet Başsavcılığının …Sor. sayılı dosyasından yapılan şikayet üzerine … 6.Sulh Ceza Hakimliğinin …D.İş dosyasından alınan arama – el koyma kararı neticesinde davalı şirkete ait üç adreste 18.11.2016 tarihînde yapılan aramalarda toplamda 324.790 adet pil cinsi ürüne el konulduğunu, yakalanan ürünler üzerinde müvekkilinin logolarının Türkçe etiket ve güvenlik uyarısı dahi taşımayan el konulan bu mallar üzerinde yapılan incelemelerde, müvekkili tarafından bu malların taklit olduğunun tespit edildiğini, müvekkillerin “…” markalı ürünlerinin taklidi olan ürünleri davalı şirketin piyasaya arz ettiği ve bu suretle müvekkili aleyhine marka tecavüz ve haksız rekabet yaratığını, davanın kabulü ile tecavüz teşkil eden tüm kullanımların engellenmesini, ilgili ürünlerin imhasını, fazlaya ilişkin talep ve dava haklan saklı tutularak ve talepleri HMK 107 maddesi uyarınca değerlendirilerek, davalının haksız rekabet ve marka tecavüz fiilleri sebebiyle şimdilik 30.000 TL maddi ve 15.000 TL manevi tazminata hükmedilmesine, haksız fiil ve marka tecavüzünün başladığı tarihten itibaren merkez bankasının Türk Lirasına uygulamış olduğu senelik en yüksek mevzuat faizin yürütülmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin 1983 yılında şahıs firması olarak kurulan, 1995 yılından itibaren limited şirket olarak hizmet etmekte olan ve 2011 yılından beri … markalı pillerin Türkiye Distribütör (Genel Dağıtımcısı) ve …, …, …, …, … ve başka markalı pillerin ithalatçısı ve satıcısı olan ticari itibarı yüksek olan bir şirket olduğunu, müvekkili şirketin tamamı orijinal ürünler olan pilleri …’da bulunan …, isimli firmadan fatura karşılığında ithal eden ve yasal vergisi ödenerek Ambarlı gümrük müdürlüğünce denetlenerek teslim alındığını, müvekkilinin yurtdışından ithal ettiği bataryaları(piileri) … raporlarıyla da orijinal olduklarının tescil edildiğini, aynı zamanda haksız rekat ete sebebiyet vermemek ve marka hakkını ihlal etmemek amacıyla bu ürünlerin uluslararası ve yerel mevzuatlara uygun olduğunu test etmek için konusunda uzman ve deneyimli olan … ve … şirketlerinden ortak test raporları alındığını dolayısıyla müvekkilinin … pillerinin orijinalliğine hem … raporlarıyla hem de yaptığı test saparlarıyla teyit edildiğini, müvekkili şirketin yurtdışından pil ithal ettiği …, Ltd firması, 1977 yılında …’da kurulan … grubuna bağlı ve uluslararası ölçekte pil tedarik eden başta … pilleri, energizer akalin pil, …, … ve … gibi pillerin ihracat temsilcisi olan ve dünya çapında bir çok ülkeye bu hizmeti sunan Hong Kong’un en büyük pil tedarikçisi firması özelliğini taşıdığını, dünyanın hemen hemen tüm bölge ve ülkelerinde sayılan 1.000’i aşan iş ortağı ile doğru ve orijinal ürünleri en rekabetçi fiyatlarla tedarik eden ve ihracatını yapan bir firma olduğunu, ihracatçı firma olan … firması, 18.01.2012 tarihli belgelendirme mektubu ile müvekkili şirketin, … pillerinin Türkiye’deki yetkili satıcısı ithalatçısı olduğunun tasdik ettiğini, davacı … firması üretmiş olduğu pilleri …’daki .., … firmasına kendi isteğiyle ücreti karşılığında sattığını, bu aşamadan sonra … firmasının marka hakkından söz etmesi veya pil satmış olduğunun firmalara sahtecilik iddiasında bulunması söz konusu olamayacağını, bu ürünleri kendi bünyesinde üretip sattığını, … … firması da bu ürünleri müvekkiline ücreti karşılığında sattığını, dolayısıyla karşı tarafın iddia ettiği gibi “tescilli markaya tecavüz” veya taklit ürün olması sebebiyle “haksız rekabet suçu” teşkil ettiği yönündeki beyanlarının mesnetsiz olduğunu, bu ürünler … firmasının ihracatçı firma olan … firmasına sattığı ve kendi ürettiği ürünler olduğunu, Müvekkil şirkette ihracatçı firma olan …’den aldığı pillerde herhangi bir değişiklik yapmadan temin ettiği şekilde satışını yaptığını, marka hakkına tecavüz halleri, 556 Sayılı KHK’da sınırlı sayıda düzenlendiğini, … vekilinin İstanbul ve … Cumhuriyet Savcılıklarına yapmış olduğu şikâyet ile müvekkil … Şti. ve yetkililerinin … markalarını taşıyan taklit ürünleri satmak suretiyle marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet suçunu işlediği iddiasıyla, 18.11.2016 tarihinde müvekkilline ait … işyerlerinde el koyulan … markalı pillerin sayısı toplamda 324.792 adet olduğunu, karşı tarafın iddia ettiği gibi müvekkili şirketin ithal etmiş olduğu ve Türkiye’deki satışını yaptığı … pillerin benzerini veya onların esaslı unsurlarını içeren herhangi bir markanın izinsiz kullanılmasının söz konusu olmadığını, davacı vekili tarafından … ve … Savcılıklarındaki dosyalara sunduğu bilirkişi raporlarında da görüleceği üzere müvekkiline ait el konulan mallar üzerinde yapılan incelemede sadece ambalaj üzerinde inceleme yapıldığını ve el konulan pillerin sahte olup olmadığı ile ilgili herhangi bir inceleme yapılmadığını, hukuki dayanaktan yoksun ve yasalara aykırı olarak açılmış olan davanın reddine, usul ve yasalara aykırı olarak konulan ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını, müvekkiline ait taklit ürün olduğu iddia edilen 324.792 ADET … markalı pillerin iadesini ve haksız yere açılmış ve müvekkilimin ticari itibarını zedeleyen ve itibarsızlaştırmaya maruz bırakıldığı için müvekkili lehine, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini, mahkeme masrafları tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
TPMK kayıtları istenmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
24/04/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle: Davacı ve davalı taraflara ait olan “…” ve “…” pil modelleri karşılaştırılarak, inceleme sonucu ilgili görseller yardımıyla raporda ifade edildiğini, taraflara ait olan ve listelenen diğer ürünlerin birbirleri ile aynı teknik özelliklere ve model kodlarına sahip olmadığının anlaşıldığı için inceleme yapılmasına gerek duyulmadığını, yapılan teknik incelemede marka ve modelleri belirtilerek davacı tarafından dosyaya sunulan ilgili ürünlerin referans alınarak teknik incelemesi yapılmış olan davalı tarafa ait ürünlerin “taklit” olup olmadığı hususunun Mahkemenin takdirine bırakıldığını, davalı tarafa ait olan ve taklit olduğu düşünülen ürünlerden alınacak olan farklı model koduna sahip numunelerin yurtdışı ve/veya yurtiçinde bulunan akredite olan uluslararası anlamda tanınan, bağımsız test kuruluşlarından birine gönderilerek kapasiteleri, içerisinde bulunan kimyasal madde ve miktarları, iç direnişleri ve geometrileri, kimyasal bileşenlerin hareketliliği, yük profilleri, görev döngüleri(dolma(şarjlı ise) – boşalma periyodu), sıcaklık değişimleri, boşalma süreleri boyunca gerilim değişimleri ve kesme gerilimleri bakımından testlerinin yapılarak orijinal lisans sahibi üretici (…) verileri ile karşılaştırılmasının daha sağlıklı bir inceleme yöntemi olacağı bildirilmiştir.
26/09/2018 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Davalı şirkete ait adreslerde ele geçirilen 3 ayrı model/paketli (…. ve …) pillerinin davacı tarafından sunulan orijinal aynı menşeli piller ile karşılaştırmalı incelemesi neticesinde ambalaj, paketleme ve pil dış özelliklerinin uyumlu olmadığı, davalı şirkete ait adreslerden ele geçirilmiş olan 2 ayrı model (…) pillerin davalı tarafından sunulan orijinal aynı menşeli kartlı piller ile karşılaştırmalı incelemesi neticesinde ; ambalaj, paketleme ve pil dış özelliklerinin uyumlu olmadığını, davalı şirkete ait adreslerden ele geçirilmiş olan … model … menşeli kartlı piller için orijinal olarak davacı tarafından … menşeli kartlı piller ibraz edildiğini, menşeleri farklı olduğundan dolayı detaylı inceleme yapılamadığı bildirilmiştir.
16/10/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Davalıya ait işyerlerinde ele geçirilen (…) pillerin, davacı tarafından sunulan … (…) aynı menşeili (…) piller ile karşılaştırılması sonucu; Ambalaj, paketleme ve pil dış özelliklerinin uyumlu olmadığı, davalıya ait işyerlerinde ele geçirilen (…) pillerin, davalı tarafından dosyaya sunulan Türkiye’de satılan aynı özellikli ve menşeili (…) piller ile karşılaştırılması sonucu, ambalaj, paketleme ve pil dış özelliklerinin uyumlu olmadığı, dosya içeriğinde menşeileri farklı piller için inceleme yapılmadığı, … ibareli …, …, …, … no.lu markaların 09. sınıfta (bataryalar, batarya şarj aletleri ve bunların parçaları dahil olmak üzere) davacı adına tescil edilmiş olduğu, yapılan teknik incelemede; Davalıya ait işyerlerinde ele geçirilen pillerin davacı tarafından sunulan piller ve davalı tarafından dosyaya sunulan … menşeli ve Türkiye pazarında satılan pillerin ambalaj, paketleme ve pil dış özelliklerinin uyumlu olmadığı tespit edilmiş olmakla davada marka hakkına tecavüz koşullarının mevcut olduğu, davacının pil emtialarında kullandığı “…” markasının davalı tarafından aynı emtialarda kullanılmış olmasının davacının emeğinden haksız faydalanma olarak haksız rekabet kapsamında değerlendirilebileceği, huzurdaki davada tazminata hükmedilebilmesi için aranan kusur şartının gerçekleşmiş olduğunun kabul edilebileceği, talep edilebilecek maddi tazminatın 30.000,00 TL olabileceği, manevi tazminat miktarı takdirin Mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
Mahkememizce 16/10/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporuna itibar edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava: TPMK nezdinde davacı adına tescilli “…” markasına, davalının, “…” ibareli taklit ürünleri piyasaya sürerek davacı markasına tecavüz ve haksız rekabet ettiğinin tespiti, önlenmesi, durdurulması, ihtiyati tedbir kararı verilmesi, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 30.000 TL maddi, 15.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline ilişkindir.
MARKAYA TECAVÜZ TALEBİNİN İNCELENMESİ:
Davanın açıldığı tarihte 556 sayılı KHK hükümleri yürürlükte olup, daha sonra yürürlükten kalktığı ve 6769 sayılı SMK’nun yürürlüğe girdiği anlaşılmışsa da 556 sayılı KHK hükümlerine göre davanın görülüp sonuçlandırılması gerekmiştir. Bir markanın TPE marka siciline tescili zorunlu olmamakla beraber, markanın 556 sayılı KHK çerçevesinde tescil edilmesinin, marka sahibine, markanın tescil kapsamına giren aynı mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılmasını önlemeyi talep etme hakkı verir. (9/1-a madde) Tescilli marka sahibinin tescilden doğan haklarının ihlali, marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirilir. 556 sayılı KHK’nın 61. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmış olup, buna göre 9/1-a maddesindeki ihlal de tecavüz kapsamında değerlendirilir. (61/a madde) marka sahibinin izni olmaksızın markayı veya ayırt edilemeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek (61/b madde) ve markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için ithal etmek veya ticari amaçla elde bulundurmak (61/c madde) da marka hakkına tecavüz olarak değerlendirilir. Bilirkişilerce yapılan teknik incelemede : Davalıya ait işyerlerinde ele geçirilen (…) pillerin, davacı tarafından sunulan … (…) aynı menşeili (…) piller ile karşılaştırılması sonucu; Ambalaj, paketleme ve pil dış özelliklerinin uyumlu olmadığı, davalıya ait işyerlerinde ele geçirilen (…) pillerin, davalı tarafından dosyaya sunulan Türkiye’de satılan aynı özellikli ve menşeili (…) piller ile karşılaştırılması sonucu, ambalaj, paketleme ve pil dış özelliklerinin uyumlu olmadığı böylece davalı eyleminin davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiği anlaşılmıştır.
MADDİ-MANEVİ TAZMİNAT TALEBİNİN İNCELENMESİ:
Davacı taraf, marka hakkına tecavüz oluşturan eylemler nedeniyle uğranılan zararların tazmini amacıyla 30.000 TL maddi, 15.000 TL manevi tazminat talep etmiştir.
556 sayılı KHK’ nın 62.maddesi gereğince; Markası tecavüze uğrayan, şartların varlığı hallinde maddi ve manevi tazminat talep etme hakkına sahiptir. KHK’ nın, marka sahibine tanıdığı diğer talepler gibi tazminat talebinde bulunabilmek için marka hakkına tecavüz şeklindeki haksız fiillin olması ve hukuka uygunluk sebeplerinde birinin olmaması gerekir. Ayrıca maddi tazminata hükmedilmesi için tecavüz fiilin neticesinde zararın oluşması ve davalının/mütecavizin kusurunun da bulunması gereklidir. Kusur şartı, mütecavizin marka sahibinin hakkından haberdar olması, markasının kullanmasının tecavüz oluşturduğunu bilmesi ve buna rağmen tecavüz konusu markayı kullanmaya devam etmesi ile gerçekleşir.
TTK ‘da tacir olmaya bağlanan hükümlerden biri “basiretli olma” yükümlülüğüdür. (TTK 18/2 madde) bu hükme göre bir tacir faaliyetinde kullanacağı markayı seçerken aynı sektörde 3. kişiler adına tescilli/kullanılan bir markanın aynı/benzerini kullanmaması beklenir. Bir tacir faaliyet gösterdiği sektörde kullanılan markaları aynısını veya benzerini, hatta farklı olsa bile markalar arasında bağlantı olduğu ihtimaline sebebiyet verecek markasal kullanımlardan ve tescillerden kaçınmalıdır. Davalının eylemi, davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiği için davalı tüzel kişi tacir olmakla kusur şartının gerçekleştiği anlaşılmış, bu nedenle maddi tazminat talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
KHK 62/2-b ve TBK 58. maddesi birlikte değerlendirildiğinde; Marka hakkı tecavüze uğrayan davacının manevi tazminat isteme hakkına sahip olduğu, KHK’da manevi tazminata hangi koşullarda hükmedileceğine ilişkin bir açıklık bulunmadığından Borçlar Kanunu kapsamında davalı eyleminin, davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiği ve kusur şartının gerçekleştiği kanaatine varıldığından manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HAKSIZ REKABET TALEBİNİN İNCELENMESİ:
Haksız rekabet hallerinden biri TTK 55/1-a-4 maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak iyi niyet kurallarına aykırı bir davranıştır ve haksız rekabet hali olarak nitelendirilir. Madde hükmüne göre karışıklığa yol açabilecek benzerliklere sebebiyet vermek bir haksız rekabet halidir. Maddede sayılan eylemlere bakıldığında; Bir kişiye ait olan ürün, faaliyet veya işleri ile ilgili olarak üçüncü kişinin karışıklığa yol açacak davranışlarda bulunması halinin haksız rekabetin varlığından söz edebilmek için yeterlidir. Davranışın bilerek yapılması veya bilmeyerek yapılmış olması haksız rekabetin varlığını etkileyecek bir unsur değildir. Haksız rekabet hukuku, kişinin emeğinden haksız olarak yararlanılmasını önlemeyi amaçlamaktadır. Haksız rekabetin söz konusu olabilmesi için iktisadi rekabetin suistimal edilmiş olması gerekir. Somut olayda; Davacının pil emtialarında kullandığı “…” markasının davalı tarafından aynı emtialarda kullanılmış olması, davacının emeğinden haksız faydalanma olarak değerlendirilmiştir.
Mahkememizce itibar edilen 16/10/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda belirtildiği üzere: Davalıya ait işyerlerinde ele geçirilen (…) pillerin, davacı tarafından sunulan … (…) aynı menşeili (..) piller ile karşılaştırılması sonucu; Ambalaj, paketleme ve pil dış özelliklerinin uyumlu olmadığı, davalıya ait işyerlerinde ele geçirilen (…) pillerin, davalı tarafından dosyaya sunulan Türkiye’de satılan aynı özellikli ve menşeili (…) piller ile karşılaştırılması sonucu, ambalaj, paketleme ve pil dış özelliklerinin uyumlu olmadığı, bilirkişiler tarafından, menşeileri farklı piller için inceleme yapılmadığı, … ibareli …, …, …, … no.lu markaların 09. sınıfta (bataryalar, batarya şarj aletleri ve bunların parçaları dahil olmak üzere) davacı adına tescil edilmiş olduğu, bilirkişilerce yapılan teknik incelemede; Davalıya ait işyerlerinde ele geçirilen pillerin davacı tarafından sunulan piller ve davalı tarafından dosyaya sunulan … menşeli ve Türkiye pazarında satılan pillerin ambalaj, paketleme ve pil dış özelliklerinin uyumlu olmadığı böylece davalı eyleminin, davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiği, davalı şirketin tacir olduğu ve TTK ‘nun 20/2 maddesi uyarınca basiretli bir tacir gibi davranmak yükümlülüğünün bulunduğu, bu yükümlülük gereğince faaliyet gösterdiği sektörde kullanılan markaların aynısını veya benzerini ve hatta farklı olsa bile markalar arasında bağlantı olduğu ihtimaline sebebiyet verecek markasal kullanımlardan ve tescillerden kaçınması gerektiği, bir kişiye ait olan ürün, faaliyet veya işleri ile ilgili olarak üçüncü kişinin karışıklığa yol açacak davranışlarda bulunması halinin haksız rekabetin varlığından söz edebilmek için yeterli olduğu, davranışın bilerek yapılması veya bilmeyerek yapılmış olmasının haksız rekabetin varlığını etkileyecek bir unsur olmadığı, haksız rekabet hukukunun, kişinin emeğinden haksız olarak yararlanılmasını önlemeyi amaçladığı, haksız rekabetin söz konusu olabilmesi için iktisadi rekabetin suistimal edilmiş olması gerektiği, somut olayda; Davacının pil emtialarında kullandığı “…” markasının davalı tarafından aynı emtialarda kullanılmış olmasının, davacının emeğinden haksız faydalanma olarak değerlendirildiği, bu nedenle davalı eyleminin haksız rekabet teşkil ettiği, davalının eyleminin, davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiği, davalı tüzel kişi tacir olmakla kusur şartının gerçekleştiği bu nedenle maddi tazminat talebinin kabulü ile 30.000 TL maddi ve manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile takdiren 10.000 TL manevi tazminata hükmedilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine, el konulan dava konusu ürünlerin karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan tahsil edilmek suretiyle imhasına ve karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
1-Davalının, davacının marka hakkına tecavüzünün ve haksız rekabetin tespitine, önlenmesine,
2-30.000.00-TL maddi ve 10.000.00-TL manevi tazminatın dava tarihi olan 24/11/2016 tarihinden itibaren merkez bankasının Türk Lirasına uyguladığı en yüksek mevduat faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine,
4-El konulan dava konusu ürünlerin karar kesinleştiğinde imhasına, masrafın davalıdan tahsiline,
5-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan tahsiline,
6-2.732,40 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 2,703,20 TL harcın davalıdan tahsiline,
7- Maddi tazminat yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Manevi tazminat yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Reddedilen manevi tazminat yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11-Davacı tarafın yaptığı 29,20 peşin harç, 29,20 başvuru harcı, 1.500 TL bilirkişi ücreti, 455 TL tebligat ve müzekkere masrafı olmak üzere toplam 2.013,40 TL yargılama giderinden taktiren 1.342,26-TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
12-Davalı tarafın yaptığı 5000 TL bilirkişi ücreti ve 171 TL tebligat masrafı olmak üzere toplam 5.171TL den takdiren 1.723,66-TL nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
13-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin ve davalı şirket yetkilisinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 01/10/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır