Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/410 E. 2018/486 K. 11.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/410 Esas
KARAR NO : 2018/486

DAVA : Tazminat (Cezai Şart-Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/09/2016
KARAR TARİHİ : 11/12/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Cezai Şart-Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA;Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili ile davalı-oyuncu arasında 16/12/2015 tarihinde bir oyunculuk sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşme gereği davalının müvekkilinin yapımcılığını yaptığı …” adlı televizyon dizisinde … karakteri ile oyuncu olarak görev aldığını, söz konusu dizinin … isimli televizyon kanalında yayınlandığını, dizinin toplam 5 bölüm çekildiğini ve … televizyonunda yayınlanarak sezon finali yaptığını, dizinin çekimleri ile çekilen bölümlerinin yeni sezonda yine aynı kanalda yayının devam edeceği hususunun, davalı oyuncu gibi diğer tüm ekibe müvekkili tarfından bildirildiğini, ancak buna rağmen davalının, sözleşmeye uygun olmayan bahaneler ileri sürerek, taraflar arasında imzalanan sözleşmeyi tek taraflı olarak fesh ettiğini, davalının belirttiği fesih sebeplerinin hiçbirinin sözleşmeye aykırılık teşkil etmediğini ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalı ile müvekkili arasında imzalanan sözleşmenin 10.01 maddesi gereği, 15/01/2016 tarihinden hemen sonrasında oyuncunun çalışmalarının başladığını, dizinin yayına 5 ay sonra girmesinin sözleşmeye aykırılık teşkil etmediğini, çekimleri yapılan dizinin ne zaman yayına gireceğinin sözleşme ile hüküm altına alınmadığını, sözleşmede bu yönde herhangi bir hüküm olmamasına rağmen, muhatabın bu nedenle sözleşmeyi fesh etmesinin hukuk uygun olmadığını, bu nedenle fesih iradesini kabul etmediklerini davalı yana bildirdiklerini iddia ederek, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin davalı oyuncu tarafından haksız ve keyfi olarak fesh edilmiş olması nedeniyle, sözleşmeye aykırılık nedeniyle 50.000 USD karşılığı 149.090,00 TL bedelin ve her türlü fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik toplam 100.000,00 TL manevi, 10.000,00 TL maddi ve 1.000,00 TL munzam zararlara karşılık olan toplam 260.090,00 TL tazminatın, temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faazi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava ettiği, anlaşılmıştır.
Davacı vekili 23.5.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile; maddi tazminat istemini 60.000 TL olarak diğer tazmnat istemleri ile birlikte toplamda 310.090.TL nın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
SAVUNMA; Davalı vekili beyan dilekçesinde; oyunculuk sözleşmesinin davacı tarafça ihlal edildiğini, bu nedenle haklı olarak feshedildiğini, sözleşmenin 16.12.2015 tarihinde imzalanmasına rağmen dizinin yayınının 5 ay sonra başladığını, davacının ödemeleri yapmadığını, dîzînin ilk 6 bölümünde yönetmen ve senarist değişikliği yapıldığını, dizinin set ve çalışma koşullarının ağır olduğunu, davalının başrol oyuncularından biri olmasına rağmen dizi içindeki, rolünün az yayınlandığını, davacının cezai şart, maddi ve manevi tazminat taleplerinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, dizinin davalı ayrılmasına rağmen devam ettiğini, bu nedenle davacının maddi kaybı olmadığını, davalının diziden ayrılmasının davacıya manevi zarar veren bir husus olmadığını, sözleşmenin müvekkili aleyhine ağır hükümler içerdiğini, hukuka ve hakkaniyete aykırı nitelikte olduğunu, tüm taleplerinin reddini talep ettiklerini beyan etmişlerdir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE
Dava da uyuşmazlık konusu ön inceleme oturumunda … Televizyonunda yayınlanan davacı yanın yapımcı firma olduğu … adlı TV dizisi için davalı ile yapılan sözleşme çerçevesinde 100000 TL manevi tazminat, oluşan maddi zararlardan kaynaklı şimdilik 10000 TL maddi tazminat ile yine muazzam zarardan kaynaklı 1000 TL maddi tazminatın sözleşmenin 25.02.maddesinde belirtilen 50000 USD cezai şartın ihtarnamenin tebliğ edildiği tarihten itibaren yasal faizi ile tahsili taleplerine ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
HMK 266. madde gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
İlk bilirkişi heyeti …, … ve …’ın 17.7.2017 tarihli raporları kapsamına göre; sözleşeme hükümleri, sektörel uygulamalar kapsamında davalının sözleşmeyi fesih sürecinde sözleşme hükümlerine (m:23:) uygun davranmadığını,ancak davalının davacıya cezai şart ödemesi gerekip gerekmediği, söz konusu talebin haklı olup olmadığı hususunda nihai takdirin mahkemeye ait olduğunu, Davacının, diziden ayrılan davalı oyuncunun yerine yeni bir oyuncu ile anlaştığını,yeni oyuncu … ile bölüm başı 11.000-TL’ye anlaşma yapıldığını, yapımcı firmanın davalı ile 8.000-TLye anlaştığı gözetildiğinde, aradaki bölüm başı ücret farkı açısından teorik olarak 3.000 TL zarara uğradığının görüldüğünü,ancak davalı ile yapılan sözleşmenin tarihî 16.12.2015, yeni oyuncu … ile yapılan sözleşmenin tarihinin 17,08.2016 olduğunu,Davalının sözleşmesinin 14.02 ; Yapımcı, sanatçıya eserin bölümlerinde oynadığı her bölüm için bölüm başına, rakamla 8.000-TL + KDV + Stopaj, ajans komisyonu bölüm başına 7.200-TL ödeyecektir. Yeni oyuncu sözleşmesi m. 14,02 : Yapimcı, sanatçıya yeni sezonun ilk bölümünden İtibaren ilk 73 bölüm için bölüm başına rakamla 11.000-TL, 2. 13 bölüm İçin 12.000-TL, 3. 13 bölüm için 13.000-TL, 39. Bölümden sonra 15.000-TL, 2017 eylülden sonra devam eden bölümlerde 20.000-TL + KDV + Stopaj + %20 ajans komisyonu bedeli ödeyecektir. ‘ hükümlerinin yer aldığını, oyunculuk ücretinin oyuncunun nitelik, ekran-reklam yüzü, bilinirlik gibi hususlar esas alınarak serbest piyasa koşullarına göre belirlenmekte olduğunu ve davalının yerine gelen yeni oyuncuya ödenen ücret ile davalıya ödenen ücretin arasındaki farkın maddi zarar olarak nitelendirilemeyeceğini, dizi ‘filmin sezon finalinin 6. bölümle 03.06.2016 tarihinde yayınlanarak sezon arası verdiği ve yeni yayın dönemine 7.bölümle 30.09.2016 tarihinde başladığını, Davalı oyuncunun davacıya 28.06.2016 tarihinde, yani dizinin sezon finalinden sonra fesih ihbarnamesi gönderdiğini, TV sektöründe yeni yayın dönemi Eylül ayı itibariyle başlamakta ve sezon arası veren bir dizi en az 1 ay çekim yapmamakta olduğunu, davacı yapımcı firmanın, yeni bölüm çalışmalarına Ağustos ayında başladığını,dolayısıyla davacı firmanın diziden ayrılan davalı oyuncu yerine : yeni bir oyuncu bulmak için zamanı olduğunu, oyuncunun dizi çekimleri devam ederken diziden ayrılıp yapımcı firmayı zor durumda bıraktığını söylemenin mümkün olmayacağıını, diziye davalı yerine gelen oyuncunun yine “…” karakteri ile devam ettiğini, bir oyuncunun diziye farklı bir karakterle gelmesi söz konusu olur ise o zaman senaryo, olay ve kurgunun değişikliğinin gerekmekte olduğunu, ancak ilgili dizide böyle bir farklılık olduğunun söylenemeyeceğini,ayrıca dizi senaryolarının”yeni yayin dönemine ; göre değiştirilmesi de mümkün olduğundan , eğer senaryoda bir değişiklik yapılmış ise bunu diziden ayrılan oyuncuya bağlanmasının mümkün olamayacağını, davacı tarafından yeniden ekip kurulması İle kastedilen teknik ekibin ise, diziden ayrılan oyuncu ile ilgisi bulunmadığını, Davacı tarafçadizi film için kiralanan platonun bölüm başı 50.000-TL ye kiralandığı ve oyuncunun diziden ayrılmasıyla çekimlerin yapılamadığı, için platonun kullanılamadığının belirtildiğini, Normal şartlarda haftada 1 bölüm olarak yayınlanan dizinin çekimleri de yayına girebilmesi için 1 haftalık süre içerisinde tamamlanmakta olduğundan 1 ayda 4 bölüm yayınlandığını ve çekildiğini düşünüldüğünde platonun bölüm başı ücretinin 50.000’TLden daha azolduğu sonucuna varıldığını, Davacı tarafından çekimler başlayamadığından yapım, kamera, ses,: ışık, sanat ekibinin çalıştırılamadığı ama buna rağmen ücretlerinin ödendiğinin de iddia edildiğini,. Sinema ve TV sektöründe bahşedilen ekipler bölüm başı ücretle çalıştığını, dizinin kaç bölümünü çekmişler ise ona göre ücret almakta olduklarını, dizi sezon arası verdiğinde tüm bölüm başı çalışan kişilerin sigorta çıkışları yapılmakta ve yeni sezon çekimleri başlayacağı zaman sigorta girişleri tekrar yapılmakta olduğunu, Dizinin reytinglerine bakılırsa davalı oyuncu diziden ayrılmadan önce yayınlanan bölümlerde de reytingde dalgalanmalar söz konusu olduğunu, . davalı oyuncunun diziden ayrılmasıyla reyting oranlarının bir ilgisinin bulunmadığını, TV kanalının da dizinin yayınlandığı zamanda bu oranda reklam alma miktarı ve süresinin de düştüğünü iddia ettiğini, reytinglerde düşme olmadığını aksine 2.06 ve 2.10lara kadar çıktığının tespit edildiğini, davalının diziden ayrılması nedeniyle davalı oyuncunun partneri olan diger başrol oyuncusu …’ın da diziden, davalı yerine gelen oyuncu ile uyumlu çalışamaması ve rolüne adapte olamaması nedeniyle ayrıldığını ve bu nedenle davacı firmanın zarara uğradığını iddia edildiğini, ancak psikolojik durumların neye ilişkin olduğu ve neden kaynakladığı hususunun heyetce tespit edilebilir durumlardan olmadığını, davalının diziden ayrılmasının, oyuncular arasında uyumsuzluk ile bağdaşacak şekilde maddi zarara neden olabilecek bir durum olabileceğinden bahsedilemeyeceğini bildirmişlerdir.
İlk rapordaki tespit ve değerlendirmeler sözleşme hükümlerinden ziyade tahmini olasılıklara göre düzenlendiğinden hükme esas alınacak nitelikte görülmemiş ve yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Zira somut olayda davacı ve davalı arasında bir sözleşeme akdedilmiş olup, öncelikli olarak bu sözleşmenin feshinde davalının haklı olup olmadığının da incelenmesi gereklidir. Bu bakımdan 2. düzenlenen rapor hükme esas alınmıştır.
İkinci bilirkişi heyeti …, …, … ve …’nın 24.4.2018 tarihli raporlarında;
Dosyada mübrez 20 Haziran 2016 tarihli ihtarnameye göre davacı tarafından davalıya ödenmediği iddia edilen oyunculuk ücretinin ödenmesi için ihtar gönderildiği bu ihtarda oyunculuk ücretinin 10 gün içinde ödenmemesi durumunda sözleşmenin feshedileceğinin bildirildiği,bu ihtardan 6 gün sonra ise 23 Haziran 2016 tarihli ihtar ile bu kez önce ihtarda belirtilen oyunculuk ücretinin ödendiğini ancak geç ödeme ile başkaca sebeplerle sözleşmenin feshedildiğinin belirtildiğini,davalının iki ihtarının keşide edildiği tarihler arasında 6 günlük süre olduğunu , sözleşmenin 23. maddesi düzenlemesinde ise 10 günlük süre beklenmediği gibi ilk ihbarda belirtilen ödeme hususunun davacı yanca yerine getirilmesine rağmen fesih yapılması keza ikinci ihtarda belirtilen ödeme hususu dışındaki diğer gerekçeler için ise davacıya önceden 10 günlük süre verilip eksikliğin giderilmesi de istenmediği hususu dikkate alındığında davalının taraflar arasındaki sözleşmeyi feshinin haksız olduğu bildirilmiştir.
Somut olayda hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda sözleşmenin davalı yanca haksız olarak fesh edildiği belirtilmiş olup, feshin haklı yada haksız olduğu hususu hukuki bir değerlendirme olup, dosyada sunulan deliller ve sektör uygulamalarının da bu kapsamda incelenmesi gereklidir. Bu kapsamda Taraflar arasındaki sözleşme hükümleri incelendiğinde bir gecikme halinde davalıya sözleşmeyi fesih hakkı verildiğine ilişkin bir madde düzenlemesi bulunmamaktadır. Ayrıca davalının bu hususa ilişkin fesih öncesinde durumu davacıya bildirdiğine ilişkin bir delil de sunulmamıştır. Bir dizinin yayına girmesi yapımcıdan da ziyade kanal politikası ile ilgilidir ,sektör incelemesi ile mahkememizin ihtisas mahkemesi olması sıfatıyla benzer uyuşmazlıklarda geçen 5 ay gibi bir zaman dilimi normal bir zaman ve süreçtir. Zira yapımcı ve oyuncu, sözleşmeyi imzaladıktan sonra oyuncu için ön hazırlık çalışmaları başlar ve sözleşmede bu süre 1 ay sonrası olarak belirtilmiştir ,kaldi ki bir dönem dizisi projesinin yayına hazır hale gelme sürecinde de 5 ay normal bir süredir. Öte yandan bu süre aslında bilirkişilerce 5 ay değil 4 ay 20 gün olarak tespit edilmiştir. Bu süre zarfında senaryolar yazılır, oyuncular belirtenir, okuma ve kostüm provaları yapılır oyuncularla, saç makyaj vb. tiplemeler çalışılır, oyuncu role hazır hale getirilir. Gerekliyse kadın ya da erkek oyuncuların saçları sakalları uzar, kilo alıp kilo verebilirler, yine dönem dizilerinde kostümler hazır olarak satın alınamayacağından oyuncuların ölçüleri alınıp terzide diktirilmektedir. Bunların hepsi bir süreç /zaman gerektirir. Ekibin diğer kısmı ise mekan hazırlığı, sanat çalışmaları, prodüksiyon İşleriyle ilgilenir , dolayısıyla bu süreç yoğun ve emek isteyen bir süreçtir. Bu sürecin uzun ya da kısa olması tamamen hazırlık sürecinin hızına bağlıdır ama somut olayda geçen süre normal olarak kabul edilmiştir. Ayrıca sözleşmede, ödemelerin bölüm yayınını takip eden 2 haftanın sonunda en geç ödeneceği yazmaktadır. (madde 15) Dolayısıyla sözleşmeden anlaşılan, yayından önce oyuncunun ücret alamayacağı, ancak bölüm yayınlanmazsa çekimi müteakip bir ay içerisinde ödeme alabileceği yönündedir Davalı oyuncunun yayın tarihiyle ilgili sözleşmede herhangi bir talebinin olmadığı, ayrıca bir avans talebinin de olmadığı, dolayısıyla dizinin yayıncı kanalın inisiyatifiyle 6 Mayıs 2016 da yayınlanmasının sözleşmeye ters bir tarih olmadığı, bu konuda yapım firmasının suçlanamayacağı toplanan deliller ile subut bulduğundan davalının bu yönlere ilişkin iddialarının temelinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Yanlar arasındaki sözleşmenin 15.maddesine göre bölümün yayın kuruluşu tarafından yayınlanmasından itibaren iki iş günü içinde bölüm ücretlerinin davalıya ödeneceği kararlaştırılmıştır. Taraf beyanlarından 4, 5 ve 6 bölüm ödemelerinin davalının davacıya gönderdiği ilk ihtardan hemen sonra yapıldığı yani sözleşmede belirtilen süreden sonra yapılmış olduğu ancak sözleşmenin 23 üncü maddesi gereğince davacıya verilen 10 günlük süre bitmeden ödeme yapılması dikkate alındığında bu hususun sözleşmenin feshi için haklı bir gerekçe olamayacağıda tespit edilmiştir.
Yine sözleşmede dizinin yönetmen veya: senaristinin değiştirilmeyeceğine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır , bîr oyuncu için senarist, yönetmen yapım ekibi veya ekipten herhangi birinin değişikliği oyuncuyu bağlamayan, ilgilendirmeyen bir durumdur. Bu değişiklik tamamen yapımcının inisiyatifindedir. Dolayısıyla böyle bir durum, bir oyuncu için projeden ayrılma sebebi olamaz. Çünkü kendisini etkileyen bir durum değildir, oyuncudan beklenen en olumsuz şartlarda dahi rolünü en iyi şekilde oynaması, görevini başarıyla yapmasıdır. İş etiği ve ahlakı da bunu gerektirir. Buna örnek olarak 1. derece yakını öldüğü halde sahneye çıkan tiyatro oyuncuları örnek verilebilir. Davalı sözleşmede çalışma saatlerine ilişkin açık bir hüküm bulunmadığını da ileri sürmüştür. Ancak ülkemizde henüz sendikalaşma iş ve çalışma saatlerinin düzenlenmesi hususunda oturmuş kurumsal ilkeler bağlanmış bir düzenleme bulunmadığından, kurulan meslek birliklerinin ise belli bir süre sonra ideolojik görüşleri ön plana çıkartarak hakların korunması için çaba sarf etmedikleri gerçekleri ile, yayıncı TV kanallarının, dizi sürelerini 110 dakika ve üstünde tutarak her hafta bir sinema filminden bile uzun bölümler talep etmeleri nedeniyle yaşanan yoğunlukların sadece somut olaya özgü değil, tüm sektörü ilgilendiren bir gerçeklik olduğu, oyuncuların da bilerek sözleşme serbestisi içinde bu durumu kabul ederek sözleşme imzaladıkları bilinmektedir.Yine senarist kurduğu senaryoda, kimi zaman bazı karakterleri daha çok öne çıkarırken hikaye gereği bazı karakterleri geride tutar. Bazı bölüm başrol de olsa bazı rolleri hikaye gereği yazmayabilir. Dolayısıyla bir başrolün oyladığı dizide rolünün az olması rolünün ağırlığının olmayışı hususu senaryo ile ile ilgili olup, bu durumda bir fesih sebebi olamaz.
Toplanan delillere Hukuki tasnif ve değerlendirme hakime ait olduğundan dosya kapsamındaki taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafından tek yanlı olarak feshinin hukuka aykırı olduğu görüş ve kanaatine ulaşılmıştır.Bu durumda sözleşme feshinin geçerli bir sebep olmadan dolayısıyla da sözleşmeye uygun olmadan gerçekleştirilmesi nedeniyle davacının talep ettiği tazminat miktarlarının hesaplanması gereklidir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 25.2 inci maddesine göre sözleşmeyi ihlal eden tarafa 10 günlük süre verileceği bu sürede aykırılık giderilmezse 50,000 usd cezai şart ödeneceği belirtilmiştir. Dosyada davacı tarafından davalıya gönderilen üç adet ihtar bulunmakta olup birinci ıhtar 11 temmuz 2016, ikinci ihtar 20 temmuz 2016, üçüncü ihtar 08 Ağustos 2016 tarihli olup bu ihtarlar dikkate alındığında davalıya davacı tarafından sözleşmeye aykırılığın giderilmesi için 10 günlük süre verildikten sonra ihtar gönderildiğinden davacının sözleşmenin 25.2 maddesine dayalı olarak cezai şart talebinde bulunabileceği anlaşılmıştır.
Davalı taraf davacı yana göre, sözleşmenin oyuncu aleyhine hükümler içerdiğini ve geçersizliğini de ileri sürmüştür. Ancak taraflar arasındaki sözleşme sektörde sıklıkla kullanılan standart bir yapımcı-oyuncu sözleşmesidir.,Sözleşme yapılırken taraflar sözleşme ve şartlan konusunda mutabık kalarak sözleşmeyi imzalamışlardır.Sözleşme özgürlüğü kişilerin diledikleri sözleşmeyi kendi belirledikleri kurallar çerçevesinde geçerli olarak yapabilmek hususunda sahip oldukları özgürlük şeklinde tanımlanabilir. TBK da genel ilke sözleşme özgürlüğü ilkesidir, Zira, gerek Türk Borçlar Kanunu madde 26’daki “Taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler.” hükmü, gerekse Anayasalın 48. maddesindeki “ Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir” şeklindeki hüküm sözleşme özgürlüğü ilkesini göstermektedir. Kural olarak hîç kimse, isteği dışında, bir sözleşme ilişkisine girmeye mecbur değildir. Hiç kimse, bir sözleşmenin kurulması için bir öneride bulunmaya zorlanamayacağı gibi, kendisine yöneltilen bir öneriyi kabule de mecbur değildir. Kendi aralarında sözleşme imzalayan kişiler, meydana getirmiş oldukları bu sözleşmeyi tamamen ortadan kaldırabilecekleri gibi, sözleşmenin bir bölümünü de ortadan kaldırabilme Özgürlüğüne sahiptirler. Sözleşmeyi meydana getiren kişiler, sözleşmenin içeriğini de diledikleri gibi oluşturabilme özgürlüğüne sahiptirler. Dava konusu olayda davalı dizi oyuncusu olup sektörü bilmektedir. Dolayısıyla emsal oyuncuların kendi yetenek ve İmkanlarına göre kendisinden beklenebilecek özeni değil aynı faaliyet alanında sözleşme imzalayan oyuncuların gösterdiği tedbiri, beklenen özeni , çalışma şartlarını bilmesinin gerekliliği kabul edilmektedir. Gerekli tedbirleri almadan sözleşme yapan ve yapımcıyı borç altına sokan oyuncunun hiçbir haklı sebep olmadan haksız feshe dayanması ve sözleşmenin batıl olduğunu savunmasını MK 2. maddesine aykırıdır. Zira oyuncu ve teknik ekip bir işe başladıklarında o işten beklentileri, belirli miktar bölüm başı alacakları ücret ve işlerindeki bilmektedirler. Oyuncular için rolünü hakkı ile yapıp sektörde isim yapma, parlama..gibi farklı kişisel ve bazı manevi hedefler de olabilir. O iş tutmadığında, rating yapmayıp da yayından kaldırıldığında, oyuncular ve teknik ekip elbette bir miktar zarar görse de, onlar için de ücretlerinden olmak, yeni iş aramak, başarısız bir projede yer almış olmak gibi (özellikle oyuncularda) negatif durumlara maruz kalsalar da ardından hemen yeni bir iş bulma, yeni anlaşmalar yapılması, ücretin böylece devam etmesi, hızlıca başlanabilen yeni işte başarılı olma ihtimali, eski başarısız işlerindeki sorumluluğu senaryoya, yapıma ya da yönetmene, yayıncı kanala, yanlış tarihe, yanlış güne bağlama gibi birçok mazeretler de bulup, işten en az zararla ayrılabilmektedirler. Ancak bir yapımcı işin başından sonuna dek,, yüzü aşkın insan çalıştırıp hepsine maddi ve manevi taahhütte bulunan, en başta yayıncı kanalla anlaşması ve projeyi kabul ettirmesi, ardından da o projeye başlayıp işin her tür sorumluluğunu alması, raitinglerinden setin aksamamasına, yayıncı kanalla yaptığı ağır taahhütlü sözleşmelerinin hükümlerinin yerine getirilmesine, her hafta RTÜK kuralları ve sözleşme gerekliliklerine uygun bir yayın bandını senaryosundan setine, kurgusundan CD teslimine dek takip etmesine kadar maddi manevi sorumluluk alan ve ciddi bir sermaye yatırıp, zarar etmeden bölüm teslim etmek gibi çok daha ağır sorumluluklara sahip yapımcının başarısızlığında zararını kapatma, özgüvenini toparlatma, yeni bir proje yaratma, başarısız olduğu bir projeye rağmen yeniden kanallara gidip proje sunarak iş almaya çalışma, maddi güçsüzlükler, hukuki süreçler gibi oyuncuya göre daha uzun vadeli ve steresli bir süreç yaşamaktadır.
Yapımcının zarar eden, başarısızlıkla sonuçlanan bir İşin ardından kaybettiği rakamların ise oyuncu ve teknik ekip gibi bölüm başı sıradan rakamlar değil, ciddi maliyet rakamlarına ulaştığı, bu durumun hatta yapımcının güç durumda kalmasına neden olabileceği de bilenen bir sektörel gerçekliktir.
Dosyada mübrez sözleşmenin 25.3. maddesi hükırtüne göre; taraflar cezai şartla birlikte zararlarının tazminini ve mahrum kaldıkları karıda da talep hakkına sahiptirler düzenlemesi dikkate alındığında davacının cezaî şarttan başka zararlarının tazmini ve mahrum kalınan karı da talep hakkı bulunmaktadır. Sektörel teamüllere göre oyuncuların devam eden bir diziden ayrılması sık rastlanan bir durum olmamakla birlikte haklı sebep ve gerekçelerle etik ve doğru bir şekilde diziden ayrılmaları, ancak, hikaye/senaryo ile oyuncunun en haklı sebeplerle ayrılması dahi gerektiğinde, bu durum yapım şirketine bildirilir. Yapımcı da bu durumu senariste bildirerek, bu ayrılış, diziye zarar vermeden, dizinin inandırıcılığını bozmadan, seyirciyi alıştırarak bunun İçin bir hikaye oluşturularak gerçekleştirilir, aksi takdirde bu ayrılış, senaristi ve dizi projesini sinema ve dizilerin en temel öğesi olan ‘inandırıcılık’ acısından zor durumda bırakır. Başrolün yani bir filmi götüren,tüm hikaye ve projenin o karakter üzerine kurulduğu oyuncunun mevcut bir diziden ayrılması maddi ve manevi yönden projeyi etkilemektidir.Zire seyirci, özellikle de TV dizi seyircisi bir diziyi izlerken birçok şeyin yanı sıra çoğunlukla senaryo ve oyunculara göre diziyi hemen benimser ve izlemeye;başlar. Halk arasında ve sektörde de “dizi tuttu ” tabiri ile ifade edilir. Dava konusu dizide henüz daha 5 bölüm yayınlanmış, kemik diye tabir edilen izleyici kitlesi oluşmamışken üstüne bir de başrol karakterin diziden ayrılıp ayni role başka oyuncunun gelmesi seyirci için kötü bir sürpriz olmakla birlikte, seyircinin durumu kabul etmesi beklense bile, zaman alacak riskli bir durumdur.Bir başrol oyuncusunun diziden ayrılması seyirciyi bir anda o inanıp kaptırdığı gerçeklikten çıkararak tekrar yeni bir oyuncuyla o dünyanın içine çekme çalışmalarına sebep olacaktır. Bu da daha çok zaman, emek ve risk anlamına gelmektedir.
Eski oyuncu ve yeni oyuncu ücretleri kıyaslandığında aralarında 3,000 TL lik bir fark olduğu, yapımcının yeni oyuncu ile daha pahalıya anlaştığı,yapımcının eski oyuncu ile devam edilmiş olsa idi bölüm başı 3.000 TL lik bir kar elde edilmiş olacağı anlaşılmaktadır. Parası yatırılmış bir platoda çekimler yapılması ile o platonun boş durması, çalışmaması, dolayısıyla stok yapılamaması elbette yapımcıya para kaybettirecektir. Bu mantığa uygun olan bir gerçekliktir. Bu arada platonun ana mekan olduğu son bilirkişi heyetince izlenen bölümlerden de tespit edilmiştir.Zira dönem dizilerinin hemen hemen tümünde, muhakkak bir plato kurulur ve şu anki reel dünyada mevcut olmayan mekanlar, sokaklar bu plato içerisine kurularak bir dünya yaratılır. Bir dönem dizisinin elbette ki reel mekanları ya da yol çekimleri gibi dönemi etkilemeyecek mekanlara da ihtiyacı olsa ve bu mekanlar kullanılsa da asıl çekimler ve ana mekanlar bu plato içerisine kurulur. Zaten platolara ödenen yüksek fiyatlar da bu yüzdendir.Bilirkişi heyetince eğer gibi ekip ve ekipmana da bir kısım paraları ödendiği halde çekimler yapılmadıysa, bu durumda da yapımcının zarara uğramış olduğunun kabülü gerektiğini bu hususun belgelenmesinin gerektiğini, takdirin mahkemeye ait olduğunu, oyuncunun ayrılması ile düşen ratingleri yükseltmek için daha fâzla eleman çalıştırılmasının nedeninin tamamen davalı oyuncuya mal edilemeyeceğini, ancak yeni oyuncu arayışının, zaman, emek ve para kaybı meydana getirdiğini, dolayısıyla yeni oyuncuyla eski oyuncudan daha yüksek bir ücrete anlaşılmış olduğunun da mecburiyetten kaynaklandığının anlaşıldığını, başrol oyuncusunun ansızın, karşılıklı anlaşma olmadan diziden ayrılmasının haklı sebepleri dahi olsa piyasada pek rastlanan bir durum olmadığından , sektörde pek hoş gözükmeyen etik olmayan durumlardan olduğunu, zira “işe zarar vermemek”, tüm ekibin, oyuncuların ve o diziden dolaylı ya da dolaysız ekmek yiyen pek çok kişinin durumu düşünülünce herkesin ortak duygusu ve sorumluluğu olduğunu, öte yandan erkek oyuncu …’ında Davalı oyuncu ile birlikte dizinin bir diğer başrolü olduğunu, yeni gelen oyuncu ile aralarında doku uyuşmazlığı oluşması, buna istinaden oluşan motivasyon kaybı vs, İle diziden ayrılmak isteyerek, karşılıklı anlaşmalı olarak senaryoda bilinçli bir müdahale ile diziden ayrıldığı düşünüldüğünde davalının ayrılışı ile aynı şekilde değerlendilemeyeceğini, Davalı Sanatçı İle Yapımcı arasında akdedilen 16.12.2015 tarihli Sözleşmenin 14,02 maddesi gereğince; Yapımcı tarafından davalı Sanatçıya Eserin oynadığı her bölüm için, bölüm başına 6.000,00 TL ödeyeceği, davalının yerine anlaşma yapılan yeni oyuncu Sanatçı ….’a ise, 17.08.2016 tarihli Sözleşmenin 14.02 maddesi gereğince, yeni sezonun ilk bölümünden itibaren ilk 13 Bölüm için, bolüm başına 11.000,00 TL ödeyeceği kararlaştırıldığı, yapımcı tarafından, yeni oyuncu Sanatçı …’ bölüm başı 11,000,00 TL ve masrafları ile birlikte 13.475,00 olmak üzere toplam 121.275,00 TL ödeme yapıldığı, ödemelerin 9 bölüm (121,275,00/13.475,00) için yapılmış olduğu, Bu durumda, davalının yerine, yeni oyuncu Sanatçı …. ile sözleşme yapılmış olmasından dolayı, Yapımcının maddi zararı : (11.000 – 8.000 x 9 = 27.000 TL olarak hesap edildiği, Kiracı (Yapımcı) … A Ş. ile Kiraya … Ltd. Şti. arasında, bir aylık kira bedeli 110.000,00 TL + KDV ve kira müddeti 1 yıl olmak üzere, 01.03.2016 tarihli ‘Plato Kira Sözleşmesi” imzalandığı,Yapımcı … A Ş.’nin …banktaki … no’lu mevduat hesabından, Kiraya Veren … Ltd. Şti.’nin …bank’taki 260041 no’lu mevduat hesabına 300.000) TL ödeme yapılmış olduğu dizi flimin çekimlerinin yapıldığı plato için bölüm başı 50.000,00 TL kira bedeli ödendiği ve yapılan ödemenin davalı oyuncunun da yer aldığı 6 bölüm (300.000,00 / 50.000,00) için olduğu , ne varki kira sözleşmesine ilişkin fazla ödeme yapıldığını gösteren başka ödeme görülememiştir. Toplanan delillere göre davalının feshinde haksız olduğu, sözleşme hükümlerine uymadığı, davacı yanca talep edilen cezai şart talebinin yerinde olduğu, ancak Borçlar Kanunun 182/son düzenlemesindeki “Hâkim, aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirir” hükmü somut olayda dikkate alınarak TMK 2. madde gereğince ½ oranında hakkaniyet indirimi yapılmıştır. Davacı cezai şarttan hariç olarak olarak maddi tazminat talep etmiş olup, davalının yerine yeni oyuncu ile sözleşme yapılmış olmasından dolayı, Yapımcının maddi zararı 27.000 TL olarak hesap edilmiştir. Keza davalının sözleşmeyi feshetmiş olmasından dolayı, davacının talep ettiği munzam zarar 1000 TL olarak talep edilmekle bu miktar ,sektörel değerlendirmeler ve hakkaniyete göre BK.nun 50 ve 51. maddelerinde yer alan ilkeler uyarınca uygun bir tazminat olarak belirlenmiş, fazlasının hak edildiği ispat edilememiştir.
Davacı manevi tazminatta talep etmiş olup, Dosya kapsamına ve somut olayın özelliklerine göre davalının haksız feshi nedeniyle davacının yeni oyuncu arayışına girmesi, fesih nedenlerinin gerçekleşmememiş olmasına rağmen bir fesih sebebi yaratılmaya çalışılması dolayısıyla davacının ticari manevi değerlerinde zarar oluştuğu ve somut olayın özellikleri dikkate alınarak 10.000 TL -Manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiğinden yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.
HÜKÜM;Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre,
1- Davanın kısmen kabulüne kısmen reddine,
2- 50.000 usd cezai şart karşılığı 149.090.TL den TMK 2.madde gereğince ½ oranında hakkaniyet indirimi uygulanarak 74.545. TL nin 7.8.2016 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsiline,
3-27.000-TL maddi tazminatın 7.8.2016 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine,
4-10.000 TL manevi tazminatın 7.8.2016 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine,
5-1000 TL munzam zarar tazminatının 7.8.2016 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsiline,
6-7.687,94 TL ilam harcının peşinve ıslah harçtan mahsubu ile eksik kalan 2.392,37 TL eksik harcın davalıdan tahsiline,
7-Kabul edilen cezai şart talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 8.549 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Kabul edilen maddi tazminat talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 3.240 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Reddedilen maddi tazminat talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 3.960 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 3.145 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Kabul edilen munzam zarar tazminat talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 1.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
12-Reddedilen manevi tazminat talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 3.145 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
13-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinden olan 4.441 TL peşin harç, 29,20 TL başvuru harcı, 853,88 TL ıslah harcı, 4.050 TL bilirkişi ücreti, 431 TL tebliğat masrafı olmak üzere toplam 9.805,08 TL yargılama giderinin taktiren 2/3 sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
14-Davalı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinden olan 750 TL’nin 2/3 sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair karar davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı,gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 HAFTA içerisinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi. 11/12/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır