Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/408 E. 2019/45 K. 29.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/408 Esas
KARAR NO : 2019/45

DAVANIN KONUSU : Markanın Hükümsüzlüğü, Tecavüzün Tespiti, Önlenmesi
DAVA TARİHİ : 28/09/2016
KARAR TARİHİ : 29/01/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan Asıl Dava; Markanın Hükümsüzlüğü, Tecavüzün Tespiti, Önlenmesi ve Karşı dava; Maddi ve Manevi Tazminat İstemine ilişkin davanın yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA;
İDDİA; Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili firmanın … markasını çeşitli yazı stilleri ve renklerle … yılından beri kullanmakta olup, tüm dünyada … kelimesinin müvekkili ile özdeşleştiğini, müvekkilinin bu markayı ilk olarak 1979 yılında İspanya’da tescil ettirdiğini, Türkiye’de ise 1994 yılında … sayı ile tescil ettirdiğini, yine müvekkiline ait … markasının 5.7.2005 tarihinde yaptıkları müracaat üzerine TPE tarafından … sayılı ile tanınmış marka olarak özel koruma altına alındığını, … markasının tanınmış marka olduğunun mahkeme kararları ile tespit ve kabul edildiğini, markanın 1999 yılından beri Türkiye’de tescilli olarak korunduğunu ve 2005 yılından itibaren de tanınmış marka olarak kayıtlı bulunduğunu, davalıların “… ®” ve “…” markalarını izinsiz ve yasa dışı bir şekilde kullandıklarını, zira davacının tescilli markasının ” …” olduğunu, davalının hem web sitesinde hemde sattıkları ürünler üzerinde kullandıklarını, davalıların bu kullanımlarının … 15.Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan … D.iş tespit dava dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporunda tespit edildiğini, davalıların bu fiillerinin müvekkilinin … markası üzerindeki haklarına tecavüz oluşturduğunu, konu ile ilgili davalılara çektikleri ihtara olumsuz yanıt aldıklarını, davalıların izinsiz kullanımının, müvekkilinin marka hakkına tecavüz olduğunu, ayrıca haksız rekabet de teşkil ettiğini, davalılara ait tescilin “…®” ve “…” kullanma hakkı vermediğini, zira tescilli ” …” markası ile tescilsiz kullanılan “… ®” ve “…” markalarının tamamen farklı markalar olduğunu, kaldı ki davalıların söz konusu tescilinin de haksız bir tescil olduğunu, bu nedenle de hükümsüz kılınması gerektiğini, bu konu ile ilgili benzer davalar bulunduğunu, ” …” markasının müvekkilinin “…” markasını aynen içermekte olduğunu, … ibaresinin markayı farklı kılmadığını, … ibaresinin asli unsur olduğunu ve müvekkilininki ile birebir aynısının kullanıldığını, davalı ile müvekkilinin aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, yine müvekkilinin “www…..com” alan adının sahibi olup, yine … ibaresinin bu alan adının esas unsuru olduğunu, bu nedenlede davalıya ait markanın hükümsüz kılınması gerektiğini, kaldı ki davalının ” …” markasını da kullanmadığı için iptal edilmesi gerektiğini, tescilli markanın kullanıldığını ispat külfetinin davalı yanda olduğunu belirterek davalılardan … Holding’in TPE nezdinde tescilli … no lu ” …” marka tescilini 3.kişilere devrinin önlenmesi, davalıların tescilsiz ve izinsiz kullanımları aleyhine tedbir kararı verilerek kullanımının satışının, dağıtımının, depolamasının, tanıtımının durdurulması davalıların web sitesine erişiminin engellenmesi, davalıların tescilsiz kullandığı “… ®” ve “…” markalarını kullandığı ürünler reklam, broşör, faturalar vb. her türlü ticari evrak ve malzemeye el konulması, toplanması şeklinde tedbir kararı verilmesini, davalı … adına tescilli … nolu ” …” markasının kullanmama nedeniyle KHK 14.madde kapsamında iptali, aynı zamanda markanın KHK 8/1-b, 8/4, 8/5, 35 ve Anayasa 90.maddeleri kapsamında da hükümsüzlüğü, davalıların davacıya ait … ve … ŞEKİL markalarını izinsiz kullanımları nedeniyle marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men’i, ref’i, HMK. 389.madde kapsamında www….com sitesindeki içeriklere erişimin engellenmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalılar vekili beyan dilekçesinde özetle; davacı markasını hazır giyim sektöründe tanındığını ancak halı sektöründe tanınırlığının bulunmadığını, müvekkilinin hazır giyim sektöründe çalışmadığını, dava konusu … markasının 27.sınıftan tescilli bir marka olduğunu, müvekkilinin ayrıca …, …, …, … markalarının sahibi olduğunu, … ibaresinin halılar üzerinde hangi koleksiyona ait olduğunu göstermek için kullanıldığını, halı etiketleri üzerinde kayıtlı “TYPE:…” ibaresi bulunması ile TYPE ibaresinin ingilizcede cins, tür, tip anlamına gelen bir kelime olduğunu, dolayısıyla bu etiketi gören tüketicinin …’ın … ilçesi ile ilişkili olduğunu anlayacağı, davalı markası ile müvekkillerine ait marka karıştırma ihtimalinin bulunmadığını, yine müvekkillerinin internet yoluyla satış yapmadıklarını, müvekkillerinin kötü niyetli olmadıklarını, iktibas bulunmadığını, müvekkilinin markayı eylemli olarak kullandığını asıl davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
KARŞI DAVADA;
İDDİA; Davacı vekili dava dilekçesinde, ihtiyati tedbirin infazı sırasında halıların üzerindeki etiketlerin kesilerek halılara …r verildiğini, müvekkilinin maddi ve manevi açıdan …r gördüğünü belirterek 10.000 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
SAVUNMA; Davalı vekili beyan dilekçesinde; karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık; asıl davada; davalı … adına tescilli … nolu ” …” markasının kullanmama nedeniyle KHK 14.madde kapsamında iptali, aynı zamanda markanın KHK 8/1-b, 8/4, 8/5, 35 ve Anayasa 90.maddeleri kapsamında da hükümsüzlüğü, davalıların davacıya ait … ve … ŞEKİL markalarını izinsiz kullanımları nedeniyle marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men’i, ref’i, HMK. 389.madde kapsamında www.icihali.com sitesindeki içeriklere erişimin engellenmesi, el koyma ve imha ve tedbir talebiyle açılmış olduğu, karşı dava konusunun; davalıların haksız ihtiyati tedbir kararı alması neticesinde tedbirin infazı sırasında halıların …r gördüğü iddiasıyla her bir davacı için 5000 TL’den 10.000 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminatın tahsili taleplerine ilişkindir.
Mahkemece, 07.10.2016 tarihli tensip tutanağı ile 100.000 TL teminat mukabili davalıların “… ®” ve “…” ibareli ürünlerin satışının ve dağıtımının tedbiren engellenmesi, davalıların “www…com” alan adlı internet sitesinde davacının tescilli “…” ibaresi ile satışta bulunduğu dosyada bulunan renkli internet çıktı görsellerinden anlaşıldığı gerekçesi ile … ibareli sayfaların tedbiren çıkartılmasına, uzantısı nedeniyle bu mümkün olmadığı takdirde siteye dava sonuçlanıncaya kadar Türkiye’den erişimin engellenmesine karar verildiği, Davalı-karşı davacının tedbir kararına itiraz üzerine mahkemece 13.12.2016 tarihinde duruşma açılarak davaya konu uyuşmazlıkta davalı adına tescilli ici … ibareli markanın kullanmamaya dayalı iptali talep edildiği gibi davacının tescilli … esas unsurlu markalarda davalının tescilsiz … ibaresini tek başına yahut tescilden farklı olarak davacı markasına yakınlaştırır şekilde kullanmak suretiyle tecavüzde ve haksız rekabette bulunduğu iddiaları mevcut olduğundan sunulan deliler arasında da davalının … ibaresini tescilli markasındaki hali ile aynen kullanmayıp davacı markası olan … ibaresini başlı başına markasal ve ilave şekiller ile kullandığı, ihtiyati tedbirin bu doğrultuda verildiği, tedbir kararından önce kararın verilmesine engel olabilecek bir delilin davalı yanca sunulmadığı gibi karardan sonrada dosyaya esaslı bir belge sunulmadığı, dolayısıyla tedbir kararının kaldırılmasını gerektirir bir neden bulunmadığı gerekçeleri ile itirazın redddine karar verildiği kararın istinaf edildiği ve BAM 16.HD’nin 2017/1648 Esas, 2017/1253 karar sayılı ilamı ile; Davalı-karşı davacı vekili mahkemesinin 7.10.2016 günlü ihtiyati tedbire itirazının KISMEN KABULÜNE, davacı vekili tarafından takdiren 100.000,00 TL (YüzBin TL) teminatın, HMK 393. Maddede öngörülen bir hafta içinde nakden veya muteber bir bankanın kesin ve süresiz teminat mektubu olarak ibraz edilmesi halinde ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile; davacının … ibareli markası ile iltibas oluşturduğu iddia olunan ve davalılarca markasal olarak kullanıldığı belirtilen “…” ve “…®” ibarelerinden oluşan markaları taşıyan halı ürününde ve tanıtımlarda bu ibarelerin çıkarılmasına, çıkarılması mümkün olmayanların satışının ve dağıtımının TEDBİREN ENGELLENMESİNE, davalı-karşı davacının ürünlerinde ürünün cinsini belirtmek için kullandığı cins belirtici “Type veya cins karşılığı olarak belirtilen …” şeklindeki kullanımı markasal olmadığından bu kullanıma ilişkin ihtiyati tedbir talebinin REDDİNE, Davalıların www.icihali.com alan adlı internet sitesinde davacının tescilli “…” ibaresi ile satışta bulunduğu dosyada bulunan renkli internet çıktısı görsellerinden anlaşıldığından, söz konusu internet sitesinden “…®” ibaresinin tedbiren çıkartılmasına, uzantısı nedeniyle bu mümkün olmadığı takdirde siteye dava sonuçlanıncaya kadar Türkiye’den erişimin engellenmesine, davalı-karşı davacıya ait web sitesindeki ürünün cinsini belirtmeye yönelik tanıtımlar bakımından taleplerin REDDİNE karar verildiği anlaşılmıştır.
HMK 266. madde gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Düzenlenen rapor marka hukuku yönünden mahkememizce degerlendirilecek olduğundan raporda hükme dayanak alınan keza alınmayan hususlar gerekçeli kararımızda tartışılmıştır.
Bilirkişiler raporlarında özetle; Davacı markasının tekstil sektöründe bilinen bir marka olduğu; sunulan delillerin, WlPO kriterleri, Yargıtay ve doktrin uygulamalarına, Türk Patent Enstitüsü kayıtları ve bilirkişi heyet raporuna göre davacının markasının tanınmış marka olarak kabulünde gerekli kriterleri sağladığını, Davalılara ait … markasının … markalarına iltibas yaratacak derecede benzer olduğu, … kelimesinin önüne … getirilerek türetilen markanın davacının … markalar serisinde yer alan markaların devamı olarak algılanabileceği ve markaların ya da hak sahiplerinin ilişkilendirilip karıştınlabileceğini, davalıya ait işyerindeki etiketlerden ve www….com isimli web sayfası görüntülerinden davalıya ait … ibareli kullanımlarının dürüst ticari tescil kapsamında olmadığı, marka kullanımının davacının marka hakkım ihlal eder nitelikte olduğu ve iltibas tehlikesi yaratacak şekilde kullanıldığı, haksız rekabet teşkil ettiğini, Her iki markanın da emtia listesinde 27.sınıfı kapsayan aynı ve/veya benzer ürünlerin yer aldığını, … markasının tüm tekstil giyim-ev tekstili sınıflarındaki ürünleri; davalının … markasının ise 27.sınıftaki HALI ürünleri kapsadığı, birbiri ile emtia olarak örtüşen bu ürünlerin tüketicilerin üzerinde iltibasa neden olacağı, markalar arasında karıştırılma riskinin ve seri marka imajının oluşması ihtimali olduğu dolayısıyla hükümsüzlük şartlarının oluştuğunu,Karşı davacının tazminat talepleri hususunda, heyetin değerlendirmesinde; markalar arasında karıştırılma riskinin ve seri marka imajının oluşması ihtimali olduğu ve haksız rekabet teşkil ettiği hususu değerlendirildiğinden dolayı karşı davada tazminat hesabı yapılmadığını bildirmişlerdir.
Davacıya ait … markasının uluslararası alanda da … ve … esas unsurlu seri markalarının 1984 tarihinden itibaren 1 den 34’e kadar değişik sınıflarda ticari marka olarak tescil edildiği, … ibareli … nolu markanın aynı zamanda 27.sınıfta descilli olduğu, davacı yanca sunulan belgeler kapsamından anlaşılmıştır.
ASIL DAVADA HÜKÜMSÜZLÜK İSTEMİ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME;
… markasının 2005 yılından bu yana tekstil alanında tanınmış marka olduğu gerek bilirkişi raporu ile gerekse davacının 05.07.2005 tarihinde yapmış olduğu başvuru akabinde Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından T/01479 SAYI ile TANINMIŞ MARKA olarak özel koruma altına alındığı anlaşılmıştır.
Davalı ise … tescil no.lu “ …” markasını 11.8.2006 tarihinde tescil ettirmiş olup, davacı ise hükümsüzlük davasını 2016 yılında yani 10 yıl geçtikten sonra açmıştır. Davacı asıl davada … markasının giyim sektöründe olduğu kadar, masa örtüleri, duvar kağıtları, halılar, perdeler vb. ürünler üzerinde de aktif olarak kullanıldığını ve tüketici tarafından yoğun bir şekilde tercih edildiğini Bu nedenle iltibas riskinin bulunduğunu ileri sürmekteyse de davacı markasının tanınmış olduğu alan giyim tekstili ürünleri olup, davacının giyim ürünlerinin yanı sıra “halı” vb. ev eşyaları ve aksesuarları ürünleri bakımından da tanınmış olduğu yönünde TPMK nezdinde alınmış bir karar bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Davalı-karşı davacılar, ticaret unvanlarının “…” olduğu,, buna göre markalaşma yoluna gittikleri, şirkete ait diğer markaların; …, …, … vb. markalarında esas unsurlarının … olduğu, bu kapsamda markada … ile birlikte ana unsurlardan birininde … olduğunun kabülü gerektiği, öte yandan markaların bir bütün olarak incelenmesi gerektiği hususu da marka hukukunda bilenen bir inceleme yöntemidir.
Davalının markasını tescil ettirdiği 2006 tarihten itibaren davanın açıldığı tarihe kadar 10 yıllık süre geçmiş olduğundan davacının asıl davada sessiz kalma yoluyla hak kabına uğradığı da anlaşılmıştır. Bu husus taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemece res’en incelenmesi gerekli olan bir husustur. Sessiz kalma yoluyla hak kaybı 556 sayılı KHK’da açıkça düzenlenmemiştir. Ancak AB Marka Konusunda Kanunların Yeknesaklaştırılmasını öngören Yönergesi ve Topluluk Markası Tüzüğü bunu düzenlemiştir. Yönerge m. 9/1 ve Tüzük m. 53/1 ‘e göre, önceki hak sahibinin dava açma hakkını bilmesine rağmen beş yıl süre ile markasının veya benzerinin kullanılmasına karşı çıkmamışsa artık markanın hükümsüzlüğünü talep edemez. Yargıtay da bu konuda aynı görüştedir. Yargıtay HGK, 19.02.1969 tarihli, 1966/130 sayılı kararında “hukuka aykırı davranışın önlenmesine veya hukuka aykırı durumuna son verilmesine ilişkin talebin kullanılmasını çok geciktiren kimsenin MK m.2’de anlamını bulan dürüstlüğe aykırı davranıp davranmadığı ayrı bir sorundur. Aradan çok uzun süre geçtikten sonra, açmış olduğu dava, hakkın sınırları dışına çıkarak yaratılan mal varlığı değerinin yok olması veya sökülüp bozulması sonucuna yol açtığı için hakkaniyete aykırı görülebilirse bu takdirde ilgililerin elde ettiği bu durumdan istifadeye kalkışmak isteyen hak sahibinin bu hakkın MK m. 2’ye göre himaye edilmez” (Yasaman / Yusufoğlu, Marka Hukuku , C II, s. 857).
Davacı bu 10 yıl boyunca davalıya ihtar çekmemiş veya haksız rekabet davası açmamıştır. Bilinmediği üzere, tescilli markanın başkası tarafından tescilsiz kullanılması halinde de marka sahibinin kullanabileceği çok sayıda hukuki yol bulunmaktadır. Ancak, davacı taraf bunların hiçbirini kullanmamış; 10 yıl geçtikten sonra markanın hükümsüzlüğü davasını ikame etmiştir. Bu durum sessiz kalma yoluyla hak kaybına sebebiyet vermektedir.
Avrupa Topluluğu düzenlemelerinde öngörülen beş yıllık süre içinde herhangi bir şekilde marka kullanımına itiraz etmemek sessiz kalma yoluyla hak kaybının yaşanması için yeterli görülmüştür. Ancak sürenin hesaplanmasında somut olayın şartları da önemli rol oynamaktadır. Bu ilke uyarınca, davacı, davasını, “makul bir süre içinde ” açmak zorundadır. Dava hakkı veren bir durumun varlığına rağmen bu duruma uzun süre katlanmak, dava hakkının ortadan kaldırır. İlkenin uygulama alanı bulabilmesi için sessiz kalınması gereken sürenin uzunluğununu ne olduğu somut olayın şartları ve MK m.2 hükmü çerçevesinde belirlenir. İsviçre Federal Mahkemesi kararlarında bu süre 4 ile 9 yıl arasında değişmektedir; ancak somut olaya göre, gerektiği taktirde bir buçuk yıllık bir katlanmanın da sessiz kalma yoluyla hak kaybının vuku bulunması için yeterli olduğu kabul edilmektedir. (‘Yasaman, Marka Hukuku, İstanbul 2005, C. II. s. 170’. ) Somut uyuşmazlıkta ise kullanımdan itibaren 10 yıllık bir süreden sonra dava açılmış olması nedeniyle davacı yan sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğramıştır.
Öte yandan halı sektöründe bilindiği üzere … ibaresi halının cinsini belirtme maksadıyla bir çok firma tarafından tescilsiz olarak da ürün cinsini belirlemede kullanılmakda olup, cins belirleme amaçlı olarak (… İLİ … İLÇESİ halısı olduğunu bildirmeye yönelik) kullanımların yasal olduğu hususu izahtan varestedir, yine davalının … ibaresini … ibaresiyle marka olarak tescil edilmesinde KHK md. 12 uyarınca her hangi bir hukuka aykırılık olmadığı hususu da sabittir. Zira … ibaresi halı emtiasında cins belirtmekte olup, 27.sınıf için tescil edilmiş olsa da zayıf marka olarak korumadan faydalanacak olup, davacının kendi markasının … olduğu ve tanınmış olduğu ve bu tanınmışığın 27.sınıf içinde var olduğu yönündeki iddiası ise marka hukuku ilkelerine göre dinlenebilecek bir iddia değildir. Davacının KHK 8/1-b, 8/4, 8/5, 35 maddelerine dayalı olarak hükümsüzlük taleplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Davalının kötüniyetli olarak marka tescilinde bulunduğu ispat edilememiştir. Davacı markasının 27.sınıf için tanınmış marka olmadığı, markasının …r gördüğü yönündeki iddilalarınında ispat edilmediği, davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığı, kullanmama iddiasına dayalı talep yönünden ise davanın açıldığı tarihteki dayanak yasal düzenleme iptal hükmünün Anayasa Mahkemesince iptal edildiği ve 06.01.2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 14.12.2016 tarihli 2016/148 esas ve 2016/189 karar sayılı kararı ile 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinin iptaline karar verildiğinden, Bu durumda Dolayısıyla esasen bir mülkiyet hakkı tesis eden marka tescil belgesinin (Marka hakkı, sahibine inhisari yetkiler veren ve gayri maddi bir nitelik arz eden sınai mülkiyet hakkıdır.) iptalininde ulusal yasa ile düzenlenmesinin gerektiği,yasal bir düzenleme olmadan oluşan boşluğun hakimin takdiri ile yada Uluslar arası mevzuat hükümleri ile doldurulamayacağı anlaşıldığından ; Anayasa Mahkemesinin 6.1.2017 tarih ve 29940 sayılı RG.yayınlanan 148/189 sayılı ilamları ile 10.1.2017 tarih ve 29944 sayılı Resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun yürürlük tarihi dikkate alındığında, 6.1.2017 tarihi öncesinde açılmış tüm kullanmamaya dayalı hükümsüzlük/iptal davaları açısından yasal boşluk oluştuğundan DAVANIN REDDİNE, karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla, davacının kullanmamaya dayalı hükümsüzlük talebi yönünden de davanın reddi gerektiği anlaşılmıştır.
MARKA HAKKINA TECAVÜZ VE HAKSIZ REKABET İDDİALARI YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME;
Davalıların … markası üzerinde iki farklı kullanımı olduğu ve etiketlerin bir yüzündeki “TYPE: …” şeklindeki kullanımın KHK 12 md. Kapsamında adil kullanım olarak değerlendirilmesi gerektiğine BAM 16.HD ‘nin ilamında da işeret edilmiş olup,davalının etiketlerin diğer yüzündeki “…” markasının tek başına kullanımı ise davalı markasının tescilli olduğu hali ile kulanılmayıp marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil edecek şekilde bir kullanım olduğu hususu bilirkişi raporu ile tespit edilmiş olup, bilirkişilerin davalı kullanımının marka hakkını ihlal ve haksız rekabet teşkil ettiği hususundaki görüşleri mahkememizce de kabul edilmiştir.
Davalının “…” Markasına İlişkin kullanımı … iberesini içermediğinden tescil harici markasal kullanım Hukuka Aykırıdır. Davalının … ibaresi ile oluşturduğu seri markaları bulunduğu hususu gözetildiğinde … ibaresinin … ibaresi ile kullanımı halinde bir ayırt ediciliğinin bulunduğu ancak davacı markasının da 27.sınıf da tescilli olması nedeniyle tek başına cins kullanımı dışındaki kullanımların marka hakkını ihlal niteliğinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Sunulu delillere göre taraf ürünlerinin nitelik ve nicelik olarak birbirinden farlı konsepte bulundukları, satış kanallarının farklı olduğunu, fiyatları arasında farklılık olduğunu iddia edilmiş ise de bilirkişi raporunda tüketicinin aldanma ihtimali bulunduğu yönündeki değerlendirmeleri de dikkate alındığında davalının markasını tescilli olduğu hali ile kullanmayarak davacı markasına yaklaşmak amaçlı kullandığı anlaşıldığından marka hakkını ihlal ve haksız rekabetin oluştuğu hususu sabit görülmüştür.
Tedbir kararının 14.10.2016 günlü infazı sırasında davalı karşı davacıya ait mahalde 45 adet … markalı halı tespit edildiği ve bu halıların etiketlarinin sökülerek teslim alındığının ve yediemine verildiğinin haciz tutanağında yazılı olduğu görülmüştür.Davacı vekilinin değişik tarihli dilekçelerinde bu etiketlerin fotoğraflarının yer aldığı bu etiketlerin bir kısmının en üstünde “Type …” yazısının mevcut olduğu görülmüştür. 556 sayılı KHK nin 12. Maddesine göre “dürüstçe ve ticari ve sanayide kullanılmaları koşuluyla üçüncü kişilerin mal ve hizmetlerle ilgili cins, kalite, miktar kullanım alanı coğrafi kaynak ve diğer niteliklere ilişkin açıklamaları kullanmaları marka sahibi tarafından engellenemez”.Tüm dosya kapsamından davacının tecavüzün delili olarak sunduğu internet sayfalarındaki … ® şeklindeki kullanımının markasal nitelikte bulunduğu, ancak davalıya ait web sayfasındaki halı cinsini belirtmek için kullandığı Type … şeklindeki kullanımının ise markasal nitelikte olmayıp 556 Sayılı KHK’nun 12.maddesi anlamında halı cinsini belirtici açıklama kapsamında kaldığı açıktır.. Ürünün markası kadar cinsinin de tüketici bilgisine sunulması ticari yaşamın gereğidir. Dosyaya Sunulan mütalada; … halılarının çok eskiye dayanan bilinirliğe sahip olduğu belirtildiği gibi aksine delilde sunulmamıştır. Bu durumda davalının halı cinsini belirtme amaçlı olarak … ifadesini kullanması ticari alandaki dürüst kullanım kapsamında kaldığından tecavüz tarihinde yürürlükte olan kararnamenin 12. Maddesi hükmü gereği marka sahibi davacının bu kullanıma engel olma hakkı bulunmamaktadır.
Bu açıdan davacının ref talebi ve tedbir talebi konusunda Bam kararına uygun olarak hüküm oluşturulmuştur.
KARŞI DAVA YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME;
Karşı davada Davacı “ …” markasını kendi adına tescil ettirmiş olup, markayı tescil edildiği hali ile değil “…” markasını aynen yahut ® logosu ile birlikte kullanmakta olduğu hususu … 15. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açılan … D.İş tespit dava dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporunda ve mahkememizce alınan bilirkişi raporunda da tespit edilmiştir.Terbirin infazı sırasında maddi ve manevi …r görüldüğü iddiası karşı davacı tarafından ispat edilmemiştir.
Karşı yanca sunulan görsellerde … İbaresinin tek başına yer aldığı ürünler üzerindeki etiketler sökülmüş olup, verilen tedbir kararında da zaten davanın etkinliğinin sağlanması kapsamında bir tedbir kararı verildiği, … ibaresinin tek başına kullanımında davacının kusurlu olduğundan, tüzel kişi tacirin kendi kusurundan kaynaklanan bir olguya dayanarak , yetkili makamlarca verilmiş tedbir kararının uygulanması sarısında maddi ve manevi …r gördüğü iddasıyla tazminat talebinde bulunması MK 2. maddesine aykırıdır. Halıların ne şekilde …r gördüğü hususu da ispat edilmemiştir. Kaldı ki markanın üzerinde bulunduğu üründen ayrıştırılması durumu zaten Mahkemece verilmiş bir emrin ifası olup, davacının kendi kusurundan kaynaklanan bir olguya dayalı olarak tazminat talep edilemeyeceğinden karşı davanın reddine karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçe kapsamına göre,
I-ASIL DAVANIN DAVANIN KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
A- Davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkin talebin REDDİNE,
B- Davalının tescilli markasını tescilli olduğu şekilde kullanmayıp markasal olarak kullandığı sabit görüldüğünden marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespitine ve önlenmesine, ref’ine,
C- BAM 16.HD’nin tedbire yönelik ilamları dikkate alınarak; Davacının … ibareli markası ile iltibas oluşturan ve davalılarca markasal olarak kullanılan ” “…” ve “…®” ibarelerinden oluşan markaları taşıyan halı ürününde ve tanıtımlarda bu ibarelerin çıkarılmasına, çıkarılması mümkün olmayanların satışının ve dağıtımının TEDBİREN ENGELLENMESİNE, davalı-karşı davacının ürünlerinde ürünün cinsini belirtmek için kullandığı cins belirtici “Type veya cins karşılığı olarak belirtilen …” şeklindeki kullanımı markasal olmadığından, … ili … İlçesine has halı cinsini belirtmede kullanılan kullanımlara ilişkin ihtiyati tedbir talebinin REDDİNE,
D- Davalıların www….com alan adlı internet sitesinde davacının tescilli “…” ibaresi ile satışta bulunduğu dosyada bulunan renkli internet çıktısı görsellerinden anlaşıldığından, söz konusu internet sitesinden “…®” ibaresinin tedbiren çıkartılmasına, uzantısı nedeniyle bu mümkün olmadığı takdirde siteye dava sonuçlanıncaya kadar Türkiye’den erişimin engellenmesine, davalı-karşı davacıya ait web sitesindeki ürünün cinsini belirtmeye yönelik tanıtımlar bakımından taleplerin REDDİNE, Bam kararı sonrasında 31,icra müdürlüğünün … nolu haciz tutanağı ile halılar üzerinden sökülen ve yediemin olarak davacı vekiline teslim edilen etiketlerin karar kesinleştiğinde imhasına, karar kesinleştiğinde yatırılan teminatın davacıya iadesine,
E-Davalının tek başına halı cinsi haricinde , dürüst ticari kullanım haricindeki yani … markasını tek başına taşıyan ilan, reklam, bröşür, tanıtım malzemelerinin hükmün kesinleşmesini mütakip el konularak imha edilmesine, fatura benzeri ticari evrak niteliğindeki ticari iş evrakların ise ticari hayattaki güven ilkesi gereği 3.kişilerin hukuki işlem güvenliğinin korunması adına imha ve el koyma işlemi dışında tutulmasına,
F-44,40 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile; 15,20 TL eksik harcın davalılardan tahsiline,
G-Markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti yönünden; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 3.931 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
H-Hükümsüzlük talebinin reddi nedeniyle; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 3.931 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
J-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinden olan 29,20 TL peşin harç, 29,20 TL başvuru harcı, 2.250,00 TL bilirkişi ücreti ve 227,50 TL tebligat müzekkere masrafı olmak üzere toplam 2.535,90 TL’nin takdiren 1/2’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
II- KARŞI DAVANIN REDDİNE,
A-44,40 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile 297,60 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davalı karşı davacıya iadesine,
B-Reddedilen manevi tazminat talebi yönünden; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 3.931 TL vekalet ücretinin davalı karşı davacılar … DIŞ TİC. A.Ş. Ve …’den alınarak davacı karşı davalı … S.A’ya verilmesine,
C-Reddedilen maddi tazminat talebi yönünden; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 3.931 TL vekalet ücretinin davalı karşı davacılar … DIŞ TİC. A.Ş. Ve …’den alınarak davacı karşı davalı … S.A’ya verilmesine,
D-Davalı karşı davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinden olan 29,20 TL başvuru harcı, 342,00 TL peşin harç ve 197,00 TL tebligat masrafı olmak üzere toplam 568,20 TL’nin davalı karşı davacı üzerinde bırakılmasına,
E-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde taraflara iadesine,
Dair karar davacı- karşı davalı ve davalı-karşı davacı vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi.29/01/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır