Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/400 E. 2019/133 K. 21.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/400 Esas
KARAR NO : 2019/133

DAVA : Tazminat (Haksız İhtiyati Tedbirden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/12/2012
KARAR TARİHİ : 21/03/2019

Taraflar arasında haksız ihtiyati tedbir nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine istemiyle açılan dava dosyası 3 nolu Fikri ve sınai Haklar Hukuk mahkemesinin 2013/53 esas numarasına tevzii edilmiş bu mahkemece yargılama yapılıp, 2013/53 esas -2014/165 kakrar nosu ile verilen hükmün tamyiz edilmesi üzerine dava dosyası yüksek mahkeme denetimindeyken HSK’nun 02/08/2017 tarihli ve 1071 sayılı kararı uyarınca İstanbul 3 ve 4. FSH Hukuk Mahkemelerinin 08/08/2017 tarihi itibarıyla faaliyetlerinin durdurulmasına, 3. FSH Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan dava, iş ve arşiv dosyalarının 1. FSH Hukuk Mahkemesine devrine karar verilmiş ve Yargıtay 11.HD’nin 2014/17647 esas, 2015/6324 karar nolu ilamı ile dava dosyası bozularak uyap tevzii bürosunca mahkememizin 2017/400 esas numarasına kayıtlanarak yargılamaya mahkememizde devam edilmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ,
İDDİA; Davacı vekili, davalının başvurusu üzerine İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2012/107 esas sayılı dosyasında verilen ihtiyati tedbir kararıyla müvekkillerinden … Tic. Ltd. Şti’nin markaya ve endüstriyel tasarıma tecavüz ettiğinden bahisle müvekkillerinin mallarının toplanmasına karar verildiğini, tedbir kararının bir haftalık hakdüşürücü süre geçtikten sonra infazının istenmesi nedeniyle kendiliğinden kalkmasına rağmen ihtiyati tedbirin uygulandığını, kararda yer almamasına rağmen … Ltd. Şti’nin ayakkabılarının yanısıra, diğer müvekkili … A.Ş’nin de ürünlerinin toplandığını, yapılan yargılama sonunda kararın Yargıtay’ca bozulduğunu ve tedbir kararının kaldırıldığını, davalının ihtiyati tedbir kararından sonra müvekkilleri hakkında satışları durdurduğu yönünde dedikodu çıkartarak haksız rekabet yaptığını ileri sürerek davalının eyleminin haksız rekabet oluşturduğunun tespitini, şimdilik 15000’er TL maddi, 10000’er TL manevi tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsilini, kararın gazetede ilanını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA; Davalı vekili, müvekkilinin endüstriyel tasarımına yönelik tecavüzün men’i için açılan davada alınan ihtiyati tedbir kararı uyarınca davalı tarafın yaklaşık 200 koli ürününden sadece 7 adetine el konulduğunu, bilirkişi raporunun kendilerine tebliğ edilmediğini, ihtiyati tedbir kararından sonradan haberdar olduklarını, tedbir kararının uygulanmasında hukuksuz bir durumun bulunmadığını, tedbirin zamanında uygulatılması ile birkaç gün sonra uygulanması arasında davacıların zarar farkının bulunmadığını, ayrıca davacıların müvekkili için soyut olarak ve hiçbir somut delile dayanmayan dedikodu nedeniyle uğranılan zararlar şeklindeki iddialarının mesnetsiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; haksız ihtiyati tedbir nedeniyle uğranılan zararın tazmini iddiasıyla açılmıştır.
Bozma öncesinde Mahkememizce; iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, ihtiyati tedbir kararı verilen dosyanın henüz kesinleşmemiş olması sebebiyle HMK 399. maddesinde belirtilen tazminat koşullarının oluşmadığı, mahkemeden verilen 25/05/2012 tarihli ihtiyati tedbir kararının, icra müdürlüğüne 12/06/2012 tarihinde müracaat edilerek uygulanılması istenilmiş ise de, HMK’daki değişikliğe ilişkin uygulamanın henüz oturmadığı dönemde lehine ihtiyati tedbir kararı verilenin uygulama talebinde bulunduğu, ihtiyati tedbir kararında belirtilen çerçevede uygulama yapıldığı, davacı tanıklarının çıkan söylenti sebebiyle davacının zarara uğradığını beyan etmiş iseler de, dinlenen tanıkların davacı çalışanları ve davacı şirketin ortağı pozisyonunda olduğundan yansız ifade veremeyecekleri kanaatinin hasıl olduğu, davacıların tazminat talebine konu zararını maddi delillerle kanıtlayamadıkları gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği , kararın davacılar vekilince temyiz edildiği,Yargıtay 11.HD’nin 2014/17647 esas, 2015/6324 karar sayılı ilamı ile”…HMK’nın 393. maddesinin 1. fıkrası uyarınca, ihtiyati tedbir kararlarının uygulanması, verildiği tarihten itibaren bir hafta içerisinde istenmek zorundadır. Aksi halde bu yönde verilen ihtiyati tedbir kararı, dava açılmış olsa bile kendiliğinden kalkar. Somut olayda davacı yan, bir hafta içerisinde tedbirin uygulanmasını talep etmediği için mezkur ihtiyati tedbir kararı kendiliğinden kalkmış olup, buna dayalı olarak yapılan tüm iş ve işlemlerin yasaya aykırı olduğu sabittir. Öte yandan, dinlenen davacı tanıkları, ortadan kalkmış bulunan tedbir kararına dayalı olarak, davacı şirketin zarar gördüğünü ileri sürmüş iseler de, mahkemece söz konusu tanıkların beyanlarına itibar edilmemiştir. Halbuki aslolan çağrılan tanığın doğruyu söylemesi olup, mahkemece HMK’nın 255 ve 264. maddeleri çerçevesinde herhangi bir iş ve işleme tevessül olunmaksızın tanıkların doğru söylemeyeceklerine yönelik peşin değerlendirmesi isabetli değildir. Bu durumda davacının zararının, gerektiği takdirde dosya üzerinde ve davacı defterleri üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi ve diğer delillerle birlikte değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenlerle davacılar yararına bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacılar yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden davacılara iadesine, 04/05/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” şeklindeki bozma ilamı üzerine, ilam taraflara tebliğ edilmiş,bozmaya uyularak yargılama devam olunmuştur.
Mahkememizce taraflara ait mali kayıtlar celp edilmiştir.
Bozma kararından sonra mali bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Mali bilirkişi raporunda; Satıştan iadelerin 2011 yılında bir önceki yıla göre, %51,05 oranında 16,673,95 TL artış ile 49.338,82 TL olduğu, 2012 yılında %11,60 oranında 5.722,48 TL artış ile 55.061,30 TL olduğu, 2012 yılında dava tarihine kadar olan dönemde bir önceki yıla göre, % 11,49oranında 5,671.45 TL artış ile 55.010. 27 TL olduğu ve ihtiyati tedbir uygulandığı 18.06.2012 tarihinden dava tarihine kadar olan dönemdeki satıştan iadelerin toplam tutarının 8.802,67 TL olduğunu tespit etmiş ve raporda bildirdiği tablo kapsamına göre ;satıştan iadelerin toplam tutarında olağanüstü bir artış görülmediğini, mutad (alışılagelmiş) bir şekilde artış meydana geldiği, hatta 2012 yılında ve dava tarihine kadar olan dönemde bir önceki yıla göre, daha düşük miktarda artış olduğu, ihtiyati tedbir uygulandığı 18.06.2012 tarihinden dava tarihine kadar olan dönemde de satıştan iadelerin toplam tutarına bakıldığında, 2012 yılı dava tarihine kadar olan dönemdeki satıştan İadeler içerisindeki payının %16 (8.802,67 / 55.010,27) seviyesinde olduğu, olağanüstü bir artış olmadığı ve dolayısıyla davacı … Ltd. Şti.’nin ihtiyati tedbir sebebi ile uğranılan bir zararının bulunmadığının tespit edildiğini , Davacılardan … Ltd. Şti.’nin satıştan iadeler hesabının tetkikinde, ihtiyati tedbir sebebi ile uğranılan bir zararının bulunmadığının görüldüğünü, ancak mahkeme aksi kanaate varılacak olursa, ihtiyati tedbir kaynaklı olduğu ifade edilen bu iadelerden dolayı davacı … Ltd. Şti.’nin zararının 2.595,33 TL olabileceğini bildirmiştir.
… 5. icra müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında bulunan haciz tutanağı incelendiğinde yapılan aramada sadece “7 adet numune ürün” alındığı,bu ürünlerin dışında yaklaşık olarak 200 koli ürün tespiti yapıldığı ancak bu ürünlere el konulmadığı anlaşılmıştır. Maddi zarar olgusu tanık beyanı ile ispat edilecek bir husus değildir.Ayrıca İlke olarak, İhtiyati tedbir isteyen tarafın bu tedbiri haksız olarak koydurduğu ispat edildiği takdirde karşı taraf veya üçüncü kişi, bu haksız ihtiyati tedbir nedeniyle uğradıkları zararın ödenmesini, ihtiyati tedbir koydurmuş olan taraftan ayrı bir tazminat davası ile isteyebilir. Haksız ihtiyati tedbir koydurtmuş olan tarafın bundan doğan zararla sorumlu tutulabilmesi için, ihtiyati tedbiri kötüniyetle istemiş ve koydurmuş olması veya bunda her hangi bir ihmalinin bulunması şart değildir. İhtiyati tedbir haksız ve bundan da bir zarar doğmuş ise, bu haksız ihtiyati tedbiri koydurtmuş olan taraf, kusurlu olmasa bile bundan zarar gören karşı tarafa veya üçüncü kişiye tazminat ödemekle yükümlüdür. Ancak davacının tazminat istemi sebepsiz zenginleşmeye de yol açmamalıdır. Zira tedbir nedeniyle zarar gördüğünü ispat yükü davacıdadır. Bu durumda, davalının ihtiyati tedbir kararının alınmasında kusurlu olup olmamasına bakılmaksızın, davacının ihtiyati tedbir kararının uygulandığı dönem içerisinde bu ürünlerin üretim ve satışını yapamaması nedeniyle maddi zararının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi kapsamında gerekli tüm mali incemeler yapılmış, resmi mali kayıtlar celp edilmiş ve mali bilirkişiden rapor alınmıştır. Mali bilirkişi raporunda ; davacı … Ltd. Şti.’nin ihtiyati tedbir sebebi ile uğranılan bir zararının bulunmadığını hatta satışlarda artış olduğunu tespit ettiğinden maddi tazminatın şartlarının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Yüksek mahkeme ilamlarında İhtiyati tedbir, haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklı kusurlu olmasa dahi, zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür. Buna karşılık, haksız ihtiyati tedbir koyduran alacaklının sadece maddi tazminat bakımından kusursuz sorumluluğu söz konusu olup, manevi tazminat yönünden B.K.’nun 49 ncu maddesindeki koşulların oluşması gerekir. Bu maddeye dayalı sorumluluk ise, kusura dayalıdır.
Davacının tedbirden kaynaklı maddi ve manevi yönden zarara uğradığı ispat edilmediği, satışlarında artış olduğunun tespit edildiği, manevi yönden tüzel kişinin ne şekilde zarar gördüğü ispat edilemediği gibi, iş itibarının sarsılması ve buna bağlı müşteri kaybının bulunduğu hususları da ispat edilemediğinden subut bulmayan davanın reddine karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.
HÜKÜM;Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre,
1-Davanın reddine,
2-44,40 TL ilam harcını peşin harçtan mahsubu ile 549,60 TLfazla harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
3-Reddedilen manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 3.931 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Reddedilen maddi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 1.800 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafın yapmış olduğu 80 TL bozma öncesi, 29 TL bozma sonrası olmak üzere toplam 109 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde YARGITAY NEZDİNDE TEMYİZ YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.21/03/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır