Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/391 E. 2020/413 K. 24.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/391
KARAR NO : 2020/413

DAVA : MALİ – MANEVİ HAKLARIN İHLALİNİN TESPİTİ, MEN’İ, REF’İ VE MADDİ-MANEVİ TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 15/08/2016
KARAR TARİHİ : 24/12/2020

HSK’nun 02/08/2017 tarih ve 1071 sayılı kararı gereğince İstanbul 3. ve 4. FSHH Mahkemelerinin 08/08/2017 tarihi itibarıyla faaliyetlerinin durdurulmasına, 3. FSHH Mahkemesinde görülmekte olan dava, iş ve arşiv dosyalarının Mahkememize devrine karar verildiğinden, kapatılan İstanbul 3. FSHHM’nin 2016/157 E. sayılı davası Mahkememize tevzi edilerek 2017/391 E. sırasına kaydı yapılmakla, Mahkememizde görülmekte bulunan Mali – Manevi Hakların İhlalinin Tespiti, Men’i, Ref’i ve Maddi-Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalılardan … A.Ş.’nin yapımcılığını üstlendiği ve davalı … AŞ’nin sahibi olduğu … isimli televizyon kanalında yayınlanan münferit TV programlarında müvekkiline ait eserlerin izinsiz ve hukuka aykırı kullanılmış/kullanılmakta olduğunu, dolayısıyla müvekkilinin mali ve manevi haklarının ihlal edildiğini, …’nın yapımcılığında “…” isimli müzik yarışmasının 10/10/2011 tarihinden itibaren sırasıyla …,… olmak üzere farklı tv kanallarında yayınlanmış olup 2013-2014 sezonundan itibaren de davalı … TV nin sahibi olduğu … isimli TV kanalında yayınlanmaya devam ettiğini, yarışmanın farklı formatlardaki benzerleri olan “…” ve “…” adlı yarışmalarında yine davalı …’nın yapımcılığında … kanalında yayınlanmaya devam ettiğini, bu programların müzik içerikli olduğunu, birçok müzik eserinin katılımcı yarışmacılar tarafından icra edilmesi suretiyle ve çoğu zaman canlı olarak yayınlandığını, bu halde ilgili yarışma programlarında yarışmacılar tarafından seslendirilen müzik eserlerinin yeniden yorumlanmak suretiyle işlenerek umuma iletildiğini, davalıların anılan yarışmalarda eser sahibine ait toplam 25 eserin yarışmacılar tarafından yeniden işlenmek suretiyle izinsiz ve hukuka aykırı şekilde kullanılmasına müsaade ederek kullandığını, bu sebeple eser sahibinin mali ve manevi haklarını ihlal ettiklerini, performanslarda çoğu zaman yarışmacıların eser sahibinin eserinin yeniden yorumlanması konusunda gösterdiği hassasiyeti ihlal ettiğini, detone olan, şarkıyı eser sahibinin arzu etmediği şekilde ve eserin ilk yayımlandığı halinden daha farklı şekilde seslendiren birçok yarışmacının icrasının eser sahibini derinden yaraladığını, bu performansların TV yayınının haricinde internet ortamında da yayımlanmasının eser sahibinin eserlerinin tanınırlığına ve bilinirliğine zarar verdiğini, eserde değişiklik yapılan bu icraların eser sahibinin manevi haklarına zarar verdiğini, FSEK 15.maddesinde eser sahibinin müstear adı ile eserini umuma arz etme hakkının kendisine ait olduğunun belirtildiğini, ancak ilgili yarışmalarda müvekkilinin eserleri icra edilirken çoğu zaman söz müzik kısmında “…” yazıldığını, oysa ki eser sahibi müvekkilinin sektörde “…” müstear adını kullanmakta olup bu şekilde ünlendiğini, davalının bu eyleminin eser sahibinin eserlerinde kullandığı müstear adın yok sayılmasına, kullandığı ada ilişkin itibarının zedelenmesine yol açarak eser sahibini yaraladığını, dava konusu yarışmalarda münferit yarışmacıların performanslarında eser sahibinin eserlerini yeniden icra etmelerinin “işleme” olup eser sahibinin bu tür bir işlemeye muvafakatinin olmaması sebebiyle mali hakkının ihlal edildiğinin tartışmasız olduğunu, mali haklar yönünden işleme, temsil, umuma iletim hakkının ihlal edildiğini, FSEK 68.maddesi bağlamında rayiç bedelin tespitinde ilgili yarışmaların yayınlanmaya başladığı 10/10/2011 tarihinden 29/09/2014 tarihine kadar ki kullanımlar ile 29/09/2014 tarihinden davanın açıldığı tarihe kadar ki kullanımlar üzerinden hesaplanacak bedellerin ayrı ayrı hesaplanmasını, …’nın 2011-2014 arasındaki kullanımlarda tek başına sorumluyken davalı … TV’nin 29.09.2014 tarihinden sonraki kullanımlarda diğer davalı ile birlikte müteselsil sorumlu olduğunu, müvekkili tarafından davalılara noter aracılığıyla ihtarname gönderildiğini ancak tebliğ tarihinden sonra “…” adlı yarışmada yine müvekkiline ait “…” adlı eserin izinsiz kullanıldığını, müvekkiline ait eserlerin kullanımının men edilmesi yönünde tedbir kararı verilmesini, müvekkilinin manevi ve mali haklarına tecavüz edildiğinin tespitini, tecavüzün meni ve refini, davalıların ödemesi gereken her bir eser üzerinden belirlenecek olan rayiç bedelin tespiti ile tespit edilecek rayiç bedelin üç katının ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle: Dava dilekçesinde davacının 2011 yılından itibaren eserlere yer verdiğini, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, ayrıca dava konusu eserlerin bir çoğunun müvekkili …’de yayınlanmadığını, … açısından davaya itiraz ettiklerini, müvekkili şirketin …’de yayınlanan dava konusu programların yapımcısı olduğunu, söz konusu programların müzik yarışma programları olduğunu, bu tarz programlarda bir takım müzik eserlerinin kullanılmakta olup bu eserlere ait telif ücretlerinin ilgili meslek birliklerine ödendiğini, meslek birliklerine süresinde gerekli bildirimlerin yapıldığını, dava konusu “…”, “…” ve “…” programlarında yarışmacıların performans sergilediğini ve oylama neticesine göre elenmekte veya yarışmaya devam ettiklerini, davacının müvekkillerinden yüksek bedeller talep ettiğini, sanki bir müzik albümündeki gibi eserler için fahiş miktarlı telif bedelleri istenmesinin haksız ve hukuksuz olduğunu, ayrıca yarışma programları olduğu için kısa sürede güncelliğini yitirdiğini ve dava dilekçesinde yazıldığı gibi televizyonlarda defalarca yayınlanmadığını, dava dilekçesinde bahsi geçen internet sitelerinde de davacının iddia edilen videolarının yayınlanmadığını, eserlere ilişkin tarifelerin tespitinde FSEK 42/a maddesi uyarınca ekonomik ve sosyal yönden ve sektörel açıdan zarar görmemek ve olumsuz etkiler ortaya çıkmaması için bir çok unsurun dikkate alındığını, telif hakları ücretlerini belirlemenin amacının yaratıcı eseri dolayısıyla eser sahibine hakkaniyete uygun bir destek vermek ve eseri kullanana da ekonomik koşullara uygun bir gelir temin etmek, böylece piyasada gelirin yaratılmasını ve dengeli paylaşımını sağlayarak, gelir paylaşımı dolayısıyla ortaya çıkabilecek zararlı etkileri ortadan kaldırmak olduğunu, ancak davacı tarafından istenen telif bedellerinin bu amaçları taşımadığını, tamamen rekabet bozucu ve müvekkilinin maddi anlamda yıkıcı bir hal aldığını, istenen telif bedellerinin fahiş miktarlı olduğunu göstermek ve emsal teşkil etmesi bakımından ödenen telif bedellerine ilişkin faturaları ve müzik eserleri için talep edilen telif bedellerini gösteren emsallerin ilgili kuruluşlardan celbini talep ettiklerini, ayrıca bu hususta emsal ve beyanlarını delil listesinde sunacaklarını, dava aşamasından sonra davacının iddia ettiği gibi ilgili eserlerin yayınlanmadığını ve kullanılmadığından dolayı davacının talep ettiği tedbir kararının reddi gerektiğini, davacının ad-soyadının “…” olduğu için bu şekilde kullanım söz konusu olduğunu, eğer doğrusu bilinseydi o şekilde kullanılacağını, davacının isminin Vikipedi’de “…” olarak yer aldığını, davacının adının önemli bazı haber siteleri ve popüler sosyal medya ağı facebookta “…” olarak yer aldığını, sonuç olarak yalan veya yanlış ibareler kullanılmadığını, bu yönden davanın reddinin gerektiğini, diğer kullanımlarda davacının isminin yanlış veya hiç yazılmamasının sehven veya program formatı gereği olduğunu, davacı tarafça belirtilen manevi tazminat istem sebeplerinin hukuka aykırı ve mesnetsiz olduğundan kabul edilemez olduğunu, söz konusu eserleri söyleyen kişilerin kamuoyu tarafından bilinen şarkıcı veya sanatçı olarak tabir edilen kişiler olmadığını, programların yarışma programı olması sebebiyle eserlerin eksiksiz, yanlışsız, doğru bir şekilde söylenmesinin beklenemeyeceğini, ayrıca yarışmacıların profesyonel ve kamuoyuna mal olmuş değerli bir jüri tarafından değerlendirildiğini, jürinin zaten hataları düzelttiğini ve itiraz ettiğini, bu nedenlerle manevi tazminat talebinin reddini, davacıya ait eserlerin müvekkilleri tarafından artık yayınlanmamakta olduğunu ve kesinlikle yayınlanmayacağını, bu nedenle tedbir talebinin reddini, davanın esastan ve zaman aşımından reddine karar verilmesini beyan etmiştir.
Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
09/04/2018 tarihli bilirkişi kurulu raporu ibraz edilmiştir.
09/04/2018 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: İncelenen CD içinde “…” isimli eser hariç olmak üzere ” …” ve “…” programlarında birden fazla kişi tarafından kullanıldığının tespit edildiği, “…” isimli eserin ise CD ve dosyada televizyonda yayın anında çekilmiş fotoğrafı üzerinde ” … ” ibaresiyle bulunduğu, yapılan incelemede bu eserlerin izinsiz olarak kullanıldığının saptandığı, dolayısıyla davacının konuyla ilgili tazminat talebinin uygun bulunduğu ve her bir eser başına en az 1500 TL yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi takdirin Mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
03/10/2018 havale tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda özetle: Davacı …’na ödenmesi gereken bedel üzerinde fikir birliğine varıldığı, tespit edilen bedelin, her bir eserde söz ve beste için toplam olarak ödenmesi öngörülen tutar olduğu, sadece söz için 750 TL ödenmesi uygun görüldüğü, bununla birlikte adı geçen programın “…” denilen televizyonların en çok seyredilen, ana haber bültenleri sonrasında yer alan, zaman diliminde yayınlanması da zikrettikleri 1500-TL nin belirlenmesinde göz önüne alınan bir başka unsur olduğu, ” …” denilen bu zaman diliminin televizyonların en pahalı zaman dilimi olduğu, reklam verenler reklamlarının yayınlanması için en yüksek ücreti bu zaman diliminde yayınlanan reklamları için ödedikleri yine en maliyetli programların bu zaman dilimde yayınlandığı çünkü bu zaman diliminin en çok izleyicinin ekran başında olduğu zaman dilimi olduğu, televizyonların en çok parayı bu zaman diliminde kazandığı, dolayısıyla telifin en üst sınırdan ödenmesinin uygun olduğu, bu şarkıları seslendiren yarışmacıların kısa sürede elendiği ve bir daha programların yayınlanmadığı belirtilerek tespit edilen bedelin eleştirildiği, yarışmacıların performans sergiledikleri, bunu yaparken de popüler şarkıcıların popüler eserlerinin tercih edildiği, davaya konu programların, davalılar … A.Ş. ve … A.Ş tarafından üretildiği, ulusal yayın yapan başka bir deyişle ülke çapında yayınlanan televizyon programları olduğu, aynı zamanda programlara hem … web sayfasında hem de … web adresinde bulunmak suretiyle izleyicilere sürekli olarak erişim olanağı verildiği, … tarafından söz ya da beste için tek başına önerilen rayiç bedelin 600-TL – 1500-TL arasında olduğu, yine … tarafından önerilen rayiç bedelin 500 -TL – 1500 -TL arasında olduğu, heyetçe bir yandan …’ın gerek alanındaki yeterliliği, gerekse eserlerinin dinlenilme ve beğenilme ölçütü dikkate alınarak söz ve beste için eser başına 1500-TL, sadece söz için 750 -TL belirlendiği, dava dosyasında yer alan belgelere dayanarak oluşturulan tabloya göre eserlerin bir veya birden fazla kullanımına ilişkin toplamda 14 defa kullanımından …, 12 defa kullanımdan da … sorumlu olduğu, tazminat talebinin FSEK 68.maddeden kaynaklanması nedeniyle zaman aşımı süresinin 10 yıl olduğu, takdiri Mahkemeye ait olmak üzere 1500 TL bedeli söz ve beste için eser başına, sadece söz için 750 TL eser başına uygun olduğu bildirilmiştir.
23/09/2019 havale tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Davalıların eylemlerinin, davacının eserleri üzerindeki mali (temsil ve umuma iletim) haklarını ihlal ettiği, işleme hakkının ihlal edilmediği, 2011-2012 ve 2013 yıllarına ilişkin mali hak ihlalleri yönünden davalılardan …’nın sorumlu tutulması gerektiği, bu kullanım için hesaplanan bedelin 23.250 -TL olduğu, FSEK 68 maddesi gereği bu bedelin 3 katının (69.750 -TL ) davalıdan istenebileceği, 2014- 2015 ve 2016 yıllarına ilişkin kullanımlardan ötürü ise her iki davalının da müteselsilen sorumlu oldukları, bu döneme ait kullanım bedelinin ise 56.500 TL olarak hesaplandığı, FSEK 68 maddesi gereği bu bedelin 3 katının (169.500 -TL) davalılardan istenebileceği, davacının eser üzerindeki manevi haklarından olan adın belirtilmesi hakkının, davacının adı kendisinin tercih ettiği şekilde kullanılmadığı için, ihlal edilmiş olduğu, bu sebeple davacının manevi tazminat talep etme hakkının bulunduğu ve manevi tazminat miktarını belirlemenin Mahkemenin takdirinde olduğu bildirilmiştir.
Davacı vekili davayı ıslah etmiş, 17/02/2020 tarihinde ıslah harcını yatırmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava: Davacının besteci ve güfte sahibi olarak mali-manevi haklarına sahip olduğu eserlerin, davalılar tarafından izinsiz kullanımı sebebi ile tecavüzün tespiti, men’i, ref’i ile FSEK 68.maddesi kapsamında fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak maddi ve manevi tazminata ilişkindir.
Mahkememizce itibar edilen 23/09/2019 havale tarihli bilirkişi kurulu raporunda da belirtildiği üzere: Davacının, meslek birliklerinden …’nin üyesi olduğu, …’den gelen yazıda da eser bildirim formları üzerinde eserlerin söz yazarı ve bestecisi olarak davacının hak sahibi olduğu, buna göre;
“…” adlı eserin söz yazarı olduğu,
“…” adlı eserin söz yazarı ve bestecisi olduğu,
“…” adlı eserin söz yazarı ve bestecisi olduğu,
“…” adlı eserin söz yazarı ve bestecisi olduğu,
“…” adlı eserin söz yazarı olduğu,
“…” adlı eserin söz yazarı ve bestecisi olduğu,
“…” adlı eserin söz yazarı ve bestecisi olduğu,
“…” adlı eserin Türkçe söz yazarı olduğu anlaşılmaktadır.
Müzik eserleri FSEK 3.maddede düzenlenmiştir. Anılan maddeye göre müzik eserleri sözlü veya sözsüz beste şeklinde olabilir. Sözsüz müzik eserleri yalnızca besteden oluşurken, sözlü müzik eserleri hem beste hem de güfteden (sözlerden) oluşur.
Bir müzik eserinin bestesi ve güftesi aynı kişi tarafından oluşturulabileceği gibi farklı kişilerce de meydana getirilebilir. Beste ve güftenin farklı kişiler tarafından oluşturulması halinde FSEK 9.maddesinde anlamında birden fazla kişinin eser sahipliği söz konusu olur. Bu durumda da her bir eser sahibi kendi meydana getirdiği kısma yönelik ihlaller karşısında FSEK’ten doğan hukuki yollara başvurabilir. Dolayısıyla davacı … hem söz ve müziği kendisine ait olan eserler için hem de yalnızca söz yazarı olduğu eserler için, eser sahibi olarak FSEK’ten doğan dava haklarını kullanabilir.
Bir müzik eserinin umumi mahallerde icra edilmesi, eser üzerindeki mali haklardan olan temsil hakkının kullanılması anlamına gelir. Temsil hakkı FSEK 24.maddede düzenlenmiştir. FSEK 24/l.maddeye göre bir eserden, doğrudan doğruya yahut işaret, ses veya resim nakline yarayan aletlerle umumi mahallerde okumak, çalmak, oynamak ve göstermek gibi temsil suretiyle faydalanma hakkı münhasıran eser sahibine aittir.
Temsil hakkı; Eser sahibinin veya meslek birliğine üye olması halinde, yetki belgesinde belirttiği yetkiler çerçevesinde meslek birliğinin yazılı izni olmadan, diğer gerçek ve tüzel kişilerce kullanılamaz (FSEK 24/3 madde).
Davaya konu olayda; Davacıya ait eserler umumi mahalde icra edilmiştir. Davalılar, davacıdan veya davacının üyesi olduğu meslek birliğinden izin aldıklarına dair delil sunmamıştır, bu nedenle davacının temsil hakkının ihlal edildiği kanaatine varılmıştır. Bu temsilin kayda alınarak televizyon aracılığı ile umuma iletilmiş olması ise FSEK 25. maddede düzenlenen umuma iletim hakkının kapsamına girmektedir.
Yargıtay 03/12/2015 tarihli bir içtahadında; Bir başka sanatçıya ait eserlerin “…”‘ adlı TV programında izinsiz kullanılmasının eser sahibinin FSEK 24.maddesinde düzenlenen temsil ve FSEK 25.maddesinde düzenlenen umuma iletim hakkını ihlal ettiğini belirtmiş ve bu yöndeki ilk derece mahkemesi kararını onamıştır.
Davacının, ihlal edildiğini iddia ettiği bir diğer hak ise işleme hakkıdır.
Bir TV programı veya bir sinema eseri, film ortamına alındıktan sonra bir müzik eserinin görüntülerin üstüne döşenmesi halinde senkronizasyon eyleminden söz edilir. Böylece görüntüyle eş zamanlı olarak fonda müzik eserinden yararlanılmış olur. Eser sahibinin izni olmadan bir müzik eserinin senkronizasyon amaçlı kullanılması işleme hakkının ihlalini oluşturur.
Davaya konu olayda; Müzik eserleri, icracı sanatçılar tarafından temsili kayda alınmıştır. Bu sebeple davalıların eylemlerinin bu haliyle işleme hakkının ihlaline neden olmayacağı kanaatine varılmıştır.
Davacı, davalıların eylemleri sebebiyle eser üzerindeki manevi haklarından “umuma arz hakkı”, “eserde değişiklik yapılmasını men etme hakkı” ve “adın belirtilmesi hakkı”nın ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
FSEK 14/1.maddeye göre bir eserin umuma arz edilip edilmeyeceğine ve gerçekleşecekse umuma arzın zamanı ve tarzına karar verme hakkı münhasıran eser sahibine aittir. Bu hüküm ile eser sahibine iki hak tanınmaktadır: İzni dışında eserin kendi mahremiyet alanından çıkmasına engel olmak ve eserin umuma arzına karar vermesi halinde bunun zamanı ve şeklini belirlemek.
Bir eserin umuma arzı ile birlikte eser alenileşmiş olur. Öğretide baskın olan görüşe göre, eserin umuma arz hakkı bir kere kullanılmakla tükenir.
Temsil hakkının ihlal edildiği durumlarda umuma arz hakkının da ihlal edildiği kabul edilmektedir.
Davacının, eserde değişiklik yapılmasını men etme hakkının (FSEK 16.madde ) ihlali açısından iki ihtimalden söz edilebilir:
1- Prensip olarak eser sahibinin izni olmadan eserde değişiklik yapılamaz. Bu noktada eserde yapılacak değişikliğin bu hakkın ihlali sayılması için mutlaka eserde bir tahrifat veya bozulma meydana gelmesi gerekmez. FSEK 16/1.maddesinde herhangi bir ayrıma gidilmeden “kısaltmalar, ekleme ve başka değiştirmeler” şeklinde genel ifadelerle eser sahibinin eserde yapılacak değişikliklere engel olmasına hak tanınmıştır.
2- Eser sahibi eserde değişiklik yapılmasına izin vermiş olabilir. Bu durumda kendisine izin verilen kişi bu sınırlar çerçevesinde eserde değişiklik yapabilir. Ancak bu sınırın aşılması halinde eser sahibinin eserde değişiklik yapılmasını önleme hakkı ihlal edilmiş olur.
Davalılar tarafından düzenlenen TV programına katılan yarışmacıların eserde değişiklik yaptığını gösteren bir bilgi veya belgeye rastlanmamıştır. Yarışmacıların eserin sözlerini unutması veya eseri icra ederken kendi yorumlarını katmaya çalışması bu kapsamda ihlal olarak değerlendirilemez. Dolayısıyla davalıların eylemlerinin, davacının FSEK 16.maddeden doğan hakkını ihlal etmediği kanaatine varılmıştır.
Adın belirtilmesi hakkı yönünden ise; FSEK 15.maddeye göre eseri, sahibinin adı veya müstear adı île yahut adsız olarak umuma arzetme veya yayımlama hususunda karar vermek salahiyeti münhasıran eser sahibine aittir. FSEK 15. maddesi, eser sahibine hem eseri adıyla veya adsız (anonim) olarak umuma arz etme hakkı hem de eser sahibi eseri adıyla umuma arz edecekse bunun, şekline karar verme hakkı tanımaktadır. Dolayısıyla eser sahibi eserde gerçek adını, bunun kısaltılmış halini veya lakabını kullanabilir. Bu durumda eser sahibinin tercihine saygı gösterilmeli ve eser sahibinin adı kendi istediği şekliyle belirtilmelidir. Aksi halde adın belirtilmesi hakkı ihlal edilmiş olur.
Davacı …, eserlerinde “…” adını kullanmakta, müzik camiasında da bu adıyla bilinmektedir. Yani davacı eserlerinde bu adla tanıtılmayı tercih etmiştir. Davalı … A.Ş. tarafından hazırlanan ve diğer davalı … tarafından umuma arz edilen TV programlarında ise bazı eserlerde davacının adı “…” şeklinde belirtilmiştir. Bu durum davacının FSEK 15.maddesinden doğan manevi hakkının ihlali anlamına gelmektedir.
Davalılar vekili zamanaşımı defini ileri sürmüştür.
Eser üzerindeki hakların ihlalinden kaynaklanan uyuşmazlıklar, haksız fiil karakterli uyuşmazlıklardır. FSEK’te bu davalara ilişkin özel bir zamanaşımı süresi düzenlenmediği için bu davalarda haksız fiillere ilişkin zamanaşımı süresi uygulanmaktadır.
Haksız fiillere ilişkin zamanaşımı süresi T.B.K. 72.maddede düzenlenmiştir. Anılan maddeye göre tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Haksız fiil ani veya sürekli olabilir. Fiil devam ediyorsa zamanaşımı süresi işlemeye başlamaz. Fiilin sürekli olmayıp aralıklarla tekrarlanması halindeyse zamanaşımı süresi her bir fiil açısından ayrı ayrı değerlendirilir.
Davaya konu olayda; Haksız fiiller düzensiz aralıklarla tekrarlanmıştır. Dolayısıyla her bir tecavüz fiili yönünden davacının ( zarar görenin) bu fiili öğrendiği tarih dikkate alınarak 2 yıllık sürenin başlangıcı belirlenmelidir. Her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak 10 yıllık zamanaşımı suresi bulunmaktadır. 10 yıllık bu sürenin dava tarihi itibariyle henüz geçmemiş olduğu anlaşılmaktadır. Zira eser sahibinin haklarına tecavüz oluşturan fiiller 2011 yılında başlamıştır.
Davaya konu olayda; Davalılar kusurludur, zira … A.Ş.,Türkiye’de bir TV kanalı sahibi olup sürekli bu TV kanalında yapımlar ve yarışmalar düzenleyen ve özellikle yarışma programları ile ünlenen bir şirkettir. Dava konusu müzik eserleri de Türkiye’de tanınan, ünlü birçok sanatçı tarafından (…, …, …, …, …, …, … gibi birçok ünlü isim) yorumlanmış ve söz konusu eserlerin eser sahibinin kim olduğu herkesçe bilinen son derece popüler müzik eserleridir. Dolayısıyla söz konusu eserlerin bir yarışma programında kullanılması için izin alınması gerektiğini davalılar bilmelidir.
Bir eserin, bir TV-sinema filmi, yarışma programı, CD, reklam, klip, haber ve sair mecralarda kullanılması ancak eser sahibinin izni ile mümkündür. Bir eser için de ödenecek telif bedelini belirleme yetkisinin, kullanıma izin verecek olan eser ve hak sahiplerinde olduğu her türlü izahtan varestedir. Aksı halde herkesin eser sahibinin talep ettiği bedelleri ödemeden eseri kullanması ve sonrasında da eser sahibinin belirlediği değer dışında bir bedeli Mahkeme kararı uyarınca ödeyerek lisanslaması söz konusu olur ki, bu durumun hukuk düzeni tarafından korunması söz konusu olamaz. Rayiç bedel öncelikle eserin popülaritesi, eserin kullanıldığı yer, kimin tarafından kullanıldığı, ne şekilde kullanıldığı, kullanıldığı programın popülaritesi vs. kapsamında değişiklik göstermektedir.
Davada rayiç bedeller; Davalının yapımcılığını üstlendiği programın izlenme oranı, davacıya ait eserlerin popülerliği ve söz konusu ürünlerin programdaki kullanım şekilleri göz önüne alınarak ve benzeri parçaların bu şekilde kullanılması durumunda piyasada ödenen rayiç bedeller de değerlendirilmelidir.
Davaya konu eserler, Türkiye’de çok bilinen ve çok popüler olmuş eserlerdir. Söz konusu program izlendiğinde, ilgili şarkıların yarışma ile ne şekilde örtüştüğü ve programa ne seviyede bir artı değer kattığı açıkça görülmektedir. Bu program bir müzik yarışması olduğu için kullanılan müziklerin diğer programlara olduğundan daha fazla artı değer kattığı tartışmasız bir gerçektir.
İzinsiz kullanılan eserler yönünden hem davalı yapımcının hem de davalı yayıncının ayrı ayrı sorumlulukları vardır. Dava konusu 8 adet eserin sunulan delillerden anlaşıldığı üzere, 2011-2016 yılları arasında yayınlanan programlarda kullanıldığı tespit edilmiştir.
Söz konusu yarışma programları: 2011-2012 ve 2013 yıllarında, dava dışı … ve … kanallarında yayınlandığı için bu kullanımlardan davalı (… ) … sorumlu tutulamaz ama davalı … A.Ş.’nin sorumluluğu bulunmaktadır. 2014- 2015 ve 2016 yıllarındaki kullanımlarda ise her iki davalının da sorumluluğu vardır. Davacı, dava konusu toplam 8 adet eserden “…” , “…” ve “…” adlı şarkıların sadece söz yazarı, diğer 5 eserin ise hem söz yazarı ve hem de bestecisidir. Buna göre;
2011 yılında:
“…” adlı eser 1 kez olmak üzere bedeli 2.000 TL,
2012 yılında:
“…” adlı eser 1 kez olmak üzere bedeli 1.250 TL,
“…” adlı eser 1 kez olmak üzere bedeli 2.500 TL,
“…” 1 kez olmak üzere bedeli 2500 TL,
2013 yılında:
“…” adlı eser 1 kez olmak üzere bedeli 3.000 TL,
“…” adlı eser 3 kez olmak üzere bedeli 9.000 TL,
“…” adlı eser 1 kez olmak üzere 3.000 TL olmak üzere bu yıllar arasındaki kullanımlar için toplam 23.250 TL bedelden davalı … tek başına sorumludur.
2014 yılında:
“…” adlı eser 1 kez olmak üzere bedeli1.750 -TL
“…” adlı eser 1 kez olmak üzere bedeli 1.750 TL,
“…” adlı eseri 1 kez olmak üzere bedeli 3.500 TL,
“…” adlı eser 1 kez olmak üzere 3.500 TL,
2015 yılında:
“…” adlı eser 6 kez olmak üzere bedeli 24,000 TL,
“…” adlı eseri 1 kez olmak üzere bedeli 4.000 TL,
“…” adlı eser 1 kez olmak üzere bedeli 4.000 TL,
“…” adlı eser 1 kez olmak üzere 4.000 TL,
“…” adlı eser 1 kez olmak üzere 2.000 TL,
2016 yılında;
“…” adlı eser 1 kez olmak üzere bedeli 4.000 TL,
“…” adlı eser 1 kez olmak üzere bedeli 4,000 TL olmak üzere bu yıllar arasındaki kullanımlar için toplam 56.500 TL bedelden davalılar … ve Davalı … (…) birlikte sorumludur.
Davacı, FSEK 68.maddesi uyarınca ihlal edilen hakları için tespit edilecek rayiç bedelin 3 katı tazminat talep etmektedir. FSEK 68/1.maddeye göre ” Eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu kanuna uygun yazılı izin almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya hertürlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isleyebilir.”
FSEK 68.maddesi eser sahibinin izni olmadan gerçekleşen kullanımları düzenlemektedir. Davaya konu olayda eser sahibinin izni alınmamış olduğundan FSEK 68. madde hükmüne göre 2011-2013 yılları için istenebilecek kullanım bedelinin 23.250 TL olup bunun üç katının 69.750 TL olduğu, 2014-2016 yılları için istenebilecek kullanım bedelinin 56.500 TL olup bunun üç katının 169.500 TL olduğu anlaşılmıştır.
Mevzuat ve bütün dosya kapsamından: Davalıların eylemlerinin, davacının eserleri üzerindeki mali (temsil ve umuma iletim) haklarını ihlal ettiği, 2011-2012 ve 2013 yıllarına ilişkin mali hak ihlalleri yönünden davalı … A.Ş’nin sorumlu bulunduğu, bu kullanım için hesaplanan bedelin 23.250 -TL olup FSEK 68 maddesi gereği bu bedelin 3 katının 69.750-TL olduğu, 2014- 2015 ve 2016 yıllarına ilişkin kullanımlardan ise her iki davalının müteselsilen sorumlu oldukları, bu döneme ait kullanım bedelinin 56.500 TL olup FSEK 68 maddesi gereği bu bedelin 3 katının 169.500 -TL olduğu, davacının eser üzerindeki manevi haklarından olan adın belirtilmesi hakkının, davacının tercihi olan … şeklinde kullanılmadığından manevi tazminat talebinin haklı olduğu kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davacının mali (temsil ve umuma arz) ve manevi haklarının ihlal edildiğinin tespitine,
2-FSEK 68.maddesi uyarınca tespit edilen rayiç bedelin 3 katı olan 239.250,00-TL nin (69.750,00-TL sinin davalı … A.Ş den, 169.500,00-TL sinin ise davalılar … A.Ş ve … A.Ş den müteselsilen ) temerrüt tarihi olan 11/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile alınarak davacıya verilmesine,
3-10.000,00-TL manevi tazminatın temerrüt tarihi olan 11/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4- 17.026,26- TL ilam harcından, peşin ve ıslah harcın mahsubu ile eksik 12.769,09 TL harcın davalılardan tahsiline,
5-Maddi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 25.197,50 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 29,20 TL başvuru harcı, 256,17 peşin harç , 4.001 ıslah harcı, 158,30 TL tebligat masrafı, 3500 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 7.944,67 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 24/12/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır