Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/39 E. 2019/43 K. 29.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/39 Esas
KARAR NO : 2019/43

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü, Markaya Tecavüzün Önlenmesi
DAVA TARİHİ : 27/02/2017
KARAR TARİHİ : 29/01/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan Markanın Hükümsüzlüğü, Markaya Tecavüzün Önlenmesi davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA; Davacı vekili dava dilekçesinde, Müvekkili şirketin Birleşik Krallık kanunlarına göre kurulmuş bir şirket olup restoran ve geçici konaklama sektörlerinde faaliyet gösteren çeşitli markaların bağlı olduğu ana şirket olduğunu, İngiltere’de “…”, “…”, “…”. …” ve “…” isimli restoranların sahibi olduğunu, aynı zamanda “…’’ oteli de işlettiğini, davalılardan …’ ün müvekkilinin yaratıcısı ve gerçek hak sahibi olduğu, aynı zamanda isim hakkının bulunduğu ‘‘…” markasının birebir aynısını, kötü niyetli bir şekilde müvekkilin faaliyet gösterdiği sektörle birebir aynı olan 43.sınıf hizmetleri üzerinde … tarih ve … sayı ile tescil ettirdiğini, bu markanın Marmaris’ te kullanılmakta olduğunun tespit edildiğini, davalının “…”adlı işletmede kullandığını tespit ettiklerini….’ ün 10.10,2015 tarihinde … adresinde “… LTD. ŞTİ. İsimli diğer davalı şirketi kurduğunu ve müvekkilİ restoranlarının bir parçası izlenimi verecek şekilde “…” isimli restoranın işletmeciliğini yaptığını, … sayılı “…” markasının 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 25/1. Maddesi uyarınca hükümsüz kılınması gerektiğini, yaratılan marka tecavüzü ve haksız rekabet durumunun tespitini,sonuçlarının ortadan kaldırılmasını, kullanımlarının önlenmesini,hükmün ilanını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA; Davalı vekili cevap dilekçesinde; Türkiye’de bilinmeyen, tanınmayan, Türkiye’de hiçbir zaman mal ve hizmet sunumuolmayan, kullanılmamış,tescil başvurusu dahi olmayan markalarından esinlenmediklerini, marka tescil belgesi sahibi …’ ün uzun zamandır Marmaris ilçesinde basiretli, sınai mülkiyet haklarına saygılı, dürüst ve tanınan bir tacir olarak çeşitli markalar adı altında cafe-barlar işlettiğini, davalının 2015 yılının ilk günlerinde işbirliği yaptığı …’ya … adlı barın … harfi ve logosu ile kendi isminin baş harfi olan ‘… ve müvekkili şirketin mesul müdürü olan …’in En baş harfi olan “…” harflerinin birleştirilmesi ile “…” markasını oluşturduklarını, müvekkilin kendi emeği ile oluşturduğu markayı kullanmayı düşündüğü 43. sınıf dahilindeki “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” için Türk Patent nezdinde araştırılmış ve araştırmanın olumlu olması üzerine basiretli bir tacir olarak 13.03.2015 tarihinde … numarası ile TürkPatent kurumu nezdinde marka tescil başvurusunu yaptığını, tescil süreci akabinde tescil koruması sahibi olduğunu, … İhr. Ltd. Şti’nin de marka başvurusu akabinde TTK hükümlerine uygun ve yasal olarak 10.04.2015 tarihinde kurulduğunu, “…” adlı cafe-bar aynı zamanda ticaret unvanı “…” markası olan davalı şirket tarafından işletildiğini. davacının markaları Türkiye’de kullanılmamış, Türkiye’de hizmet sunmamış Türkiye’de tescil başvurusu dahi yapılmamış bilinmeyen dünyaca tanınmış olmayan markalardan olduğunu, Müvekkilin “…” markasını kesinlikle davacının markasından esinlenerek oluşturmadığını, oluşturmasının mümkün olmadığını, Davacının İngiltere’de hedef kitlesinden mal veya hizmet alan bir tüketicinin Marmaris ilçesindeki “… – barını gördüğünde ve/veya ziyare ettiğinde bu mal ve hizmetlerin davacının markaları île İlintili olabileceğini düşünmesinin imkânsız olduğunu, davacının hükümsüzlük taleplerinin yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davanın reddine karra verilmesi gerektiğini beyan etmişlerdir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık; davacının gerçek hak sahibi olduğu iddiaları ile davalı adına tescilli … nolu “…” markasının hükümsüzlüğü, gerçek hak sahipliği iddiaları kapsamında marka hakkının ihlal, haksız rekabetin önlenilmesi, imha ve ilan ttaleplerine ilişkindir.
HMK 266. madde gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Düzenlenen raporun denetim ve hüküm kurmaya elverişli bulunması nedeniyle rapor mahkememizce kabul edilmiş ve hükme dayanak yapılmıştır, ancak marka hukuku kapsamındaki nihai takdir ihtisas mahkemesi sıfatıyla mahkememizce değerlendirilmiştir.
Bilirkişiler netice olarak raporlarında; … markasının 43. sınıfında davalı adına Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından … adına tescil edilmiş olduğunu, … NOLU MARKA … markası, 29, 30, 32. 33 ve 43. Sınıfta … adına BİRLEŞİK Krallık Fîkrî Mülkiyet ofisi nezdinde tescil edilmiş olduğunu, … NOLU “…” markasın 9,16,21,29,30,32,33 ve 43. Sınıfta … Limited adına birleşik Krallık Fîkrî Mülkiyet ofisi nezdinde tescil edilmiş olduğunu, marka müracatını yaptığı tarih olan 2015 yılında 43.sınıf için davacının gerçek hak sahibi olduğu konusunda dosya kapsamında yeterli delil bulunmadığını, davacı markasının tanınmış marka olmadığını, Türkiye’de kullanımlarının bulunmadığını, Davacının “…” markası üzerinde gerçek hak sahibi olduğu yönünde delil bulunmadığını,markaların ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, Davalı tarafin basiretli bir tacir ilkesi ile Türkiye de marka tescil araştırmasını yaptığı ve Türkiye’ de herhangi bir tescil ve kullanım görmediği için Türk Patent ve Marka Kurumuna marka müracaat işlemini yaptığı ve marka kullanımına marka müracaat işlemi ile birlikte başladığı bu yönde kötüniyetli bir davranıştan söz edilemeyeceğini, davalı tarafın tescilli markası ile uyumlu olan kullanımlarının davacı tarafa ait marka hakkına tecavüz teşkil etmediğini, mahallinde yapılan incelemede 2015 – 2018 yılı ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak davalı firmanın markaya yaptığı yatırım tutarları ve karlılığını raporlarına eklediklerini bildirmişlerdir.
Dosyaya sunulan taraf beyan ve delilleri, Türk Patent ve Marka Kurumundan celp edilen marka tescil belgeleri, bilirkişi raporu ile birlikte incelendiğinde,
Dava 6769 sayılı SMK hükümleri yürürlüğe girdikten sonra açıldığından somut olaya SMK hükümleri uygulanacaktır.
Davacı huzurdaki uyuşmazlıkta gerçek sahipliği, tanımışlık, kötüniyet, karıştırma iddilarına dayalı olarak hükümsüzlük talep etmektedir.
Davacının ülkemizde tescilli markasının bulunmadığı, davacı markasının ise gerek sunulu delillere göre gerekse yapılan bilirkişi incelemesine göre tanınmış marka olma kriterlerini sağlamadığı anlaşılmıştır. Mali bilirkişi incelemesinden davalının tescil sonrasında markasına belirli bir yatırım yaptığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı SMK 19,25/7. maddeleri davalı savunması ile birlikte incelendiğinde davacının Türkiye’de markasını kullandığı yönünde bir delil sunmadığı hususu sabittir. Davalı cevap dilekçesinde de davacının markasını Türkiye’de kullanmadığını beyan etmiş, bu savunmanın aksi davacı yanca ispat edilmemiştir.
Yeni SMK hükümlerine göre davacı davalı markasının başvuru tarihinden veya rüçhan tarihinden önce Türkiye’de tescilli olması şartı ile markasını ciddi olarak kullandığını ispat etmelidir. Davacı markasının Yurt dışında tescilli olduğu anlaşılmış ise de Türkiye’de markasal bir kullanımı bulunmadığı, davacı markasının tanınmış marka olmadığı, davalının ise TPMK nezdinde gerekli araştırmaları yaparak tescil aldığı ve markasına yatırım yaptığı, ayrıca ticaret unvanının da HIX ibaresini içerdiği dolayısıyla davalı kullanımının hukuka uygun bulunduğu, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmediği anlaşılmıştır.
… ibaresi yabancı bir isim-soy isim olarak yurt dışında yoğun olarak kullanılan bir ibare olmakla birlikte davalı gibi sahil beldelerinde ticarethane açan bir çok firmanın artık yabancı cins yada özel isimleri de yoğun olarak işletme adı olarak seçtikleri yada marka olarak aldıkları bilinen bir gerçektir. Globalleşen dünyada bu tür kullanımlar hukuka uygun olup, Türkiye’de hiçbir ticari faaliyette olmayan bir marka sahibinin, Türkiye’de tescille ve ticaret ünvanına dayalı olarak dürüst ticari faaliyet gösteren bir taciri englleme hakkı bulunmamaktadır. Nitekim 6769 sayılı SMK’ da bu nedenle yasal düzenlemeler yapılmış olup, tanınmış marka sahiplerinin dahi ülkemizde bir kullanımları bulunmadığı takdirde tescile engel olamayacağına dair yasal düzenlemeler yapılmıştır.
Davalının sunduğu belgelere göre “…” markası ve ticaret ünvanı üzerinde hem tescil yönünden öncelikli hak sahibi oldukları, 13.03.2015 tarihinden tescil koruması ile mevzuata dayalı ve uygun olarak Marmaris – Türkiye’de ilk defa fiilen ve kesintisiz yoğun bir biçimde hizmet markası (cafe-bar) olarak markalarını kullandıkları, mali bilirkişi raporuna göre yatırım yaptıkları, istihdam yarattıkları, markanın kendileri ile özdeşleştiği, markayı ayırt edici hale getirdikleri, markanın “…” adlı cafe- bar adı ve sloganı altında işletildiği sunulan fotoğraflar ile bilirkişilerin yerinde incelemelerinden anlaşılmıştır.
Davalının tescilde kötüniyetli olduğu iddia edilmiş ise de bu iddia ispat edilememiştir, zira davacının Türkiye’de bir faaliyeti, verdiği lisans vb. ticari faaliyeti bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacının gerçek hak sahibi olduğunu iddia ettiği cafe- bar işlemesinde kullandığı “…” ve “… “markaları adına huzurdaki davayı …şirketi açtığı halde davacı şirketten başka yabancı marka tescil belgelerinde … Limited adına İngiltere’de- Birleşik Krallık Fikri Mülkiyet Ofisi nezdinde tescilli olduğu anlaşılmaktadır. Davacı dilekçesi ekinde Birleşik Krallık Fikri Mülkiyet Ofisi Nezdindeki … tescil numaralı, 05.12.2007 başvuru ve 04.07.2008 tescil tarihli “…” markası tescil belgesini ve … tescil numaralı 26.11.2010 başvuru ve 25.02.2011 tescil tarihli “… “markası tescil belgesini ibraz etmiştir. Dolayısıyla … şirketinin dava şartlarından olan taraf ehliyetini davacı sıfatını-davayı takip etme yetkisini kanıtlayan belgelerinde usulünce sunulmadığı dava dayanağı yapılan hak ve markaların birleşik krallık fikri mülkiyet ofisi nezdindeki sahibi … limited ve … ile hukuki bağlarını ve dava açmaya hak ve yetkilerine dair belge, sözleşme ve/ veya lisans sözleşmelerinin ibraz edilmediği de anlaşılmıştır.
Toplanan delillere göre davacının … ibaresi üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu ispat edemediği, Türkiye’de ticari ve markasal bir faaliyetinin bulunmadığı, iddiaya konu markalarını sadece İngiltere’de kullanmakta ve tescilli olduğu, davacının dava konusu “…” markasının başvuru tarihi olan 13.03.3015 tarihinden önce ve halen Türkiye’de hiçbir şekilde kullanmadığı, davalının markasına ciddi yatırım yapmış olduğu, davalının markayı kullanım şekli, yöntemleri ve amaçları ile hedeflenen müşteri kesiminin farklı olduğu, davalının markaya ciddi yatırım yaparak, istihdam yarattığı, markanın davalı ile özdeşleştiği, markayı ayırt edici hale getirdikleri, davalının marka tescilinde kötüniyetli olmadığı, davalının tescilli markası ile uyumlu olan kullanımlarının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmeyeceği, Türkiye’de tescilsiz ve hiç kullanılmamış “…” ve “…” markalarının iltibas ihtimalinin de bulunmadığı, davacı markasının tannımış marka olmadığı, gerçek hak sahibi olduğunda ispat edilmediği hususları bir arada incelendiğinde subut bulunmayan davanının reddine karar verilerek yukarıda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçe kapsamına göre,
1-Davanın reddine,
2-44,40 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile 13 TL eksik harcın davacıdan tahsiline,
3-Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 3.931 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafın yapmış olduğu 92,40 TL giderin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde taraflara iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 29/01/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır