Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/385 E. 2020/419 K. 28.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/385
KARAR NO : 2020/419

DAVA : MARKAYA TECAVÜZ VE HAKSIZ REKABETİN TESPİTİ, MEN’İ, REF’İ, MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 26/07/2016
KARAR TARİHİ : 28/12/2020

HSK’nun 02/08/2017 tarih ve 1071 sayılı kararı gereğince İstanbul 3. ve 4. FSHH Mahkemelerinin 08/08/2017 tarihi itibarıyla faaliyetlerinin durdurulmasına, İstanbul 3. FSHH Mahkemesinde görülmekte olan dava, iş ve arşiv dosyalarının Mahkememize devrine karar verildiğinden, İstanbul (kapatılan) 3. FSHHM’nin 2016/149 E. sayılı davası Mahkememize tevzi edilerek 2017/385 E. sırasına kaydı yapılmakla, Mahkememizde görülmekte bulunan Markaya Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men’i, Ref’i, Maddi ve Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle: 16. ve 41. sınıfta tescilli … numaralı “…”, 38. sınıfta tescilli … numaralı “…”, 16. ve 41. sınıfta tescilli … numaralı “…” ibareli markaların müvekkilleri adına tescilli olduğunu, müvekkilerine ait aktüel markasının 2002 yılından itibaren kullanıldığını ve markanın sektörde tanınır hale geldiğini, bu kapsamda “http://…” alan adı altında da yayıncılık hizmetlerine devam edildiğini, davalının aynı alanda ve aynı formattaki “http://…” alan adıyla faaliyet göstermesinin, bu sitedeki markasal kullanımların ve davalıya ait “http://…” uzantılı twitter kullanıcı sayfasının tüketiciler nezdinde iltibasa neden olmak suretiyle müvekkillerin markalarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini, davalının internet sitesine ve … uzantılı twitter kullanıcı sayfasına erişimin engellenmesini, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, meni, refi, belirsiz alacak davası hükümlerine göre şimdilik 1.000 TL maddi ve 10.000 tl manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle: Tarafına ait “…” sitesinin 28.05.2005 yılından bu yana haber sitesi olarak faaliyet gösterdiğini, davacıların sitesine oranla iki kat fazla reytingi olduğunu, davacıların internet sitesinin 28.12.2012 yılından itibaren kullanıldığını, tarafına ait “…” markasının 04.02.2009 yılındaki başvuruya binaen … tescil numarasıyla tescil edildiğini, davacıların markasının “…” değil, “…” olduğunu kaldı ki “…” ibaresinin “…” anlamına geldiğini ve habercilik alanında kullanılmasının makul olduğunu, taraflara ait markaların benzemediğini, dolayısıyla tecavüzün söz konusu olamayacağını, taraf markalarının benzediği kabul edilse dahi yıllardır tescilli markasına dayanarak ilgili siteyi kullandığını, gerek tescilli markası gerek sessiz kalma yoluyla hak kaybı dolayısıyla bu taleplerin kendisine karşı ileri sürülemeyeceğini, davacılara ait web sitesinin kendi web sitesinden seneler sonra açıldığını ve çok daha az popüler olduğunu davacıların web sitesinin itibarının zedelendiği iddialarının dayanaksız olduğunu, haksız davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
TPMK kayıtları istenmiş, HMK 266. madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
24/05/2018 tarihli bilirkişi kurulu raporu ibraz edilmiştir.
24.05.2018 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: TPE nezdinde, marka adı içinde “…” kelimesi geçen çok sayıda tescilli marka bulunduğu, teknik inceleme ve değerlendirme sonucunda “…” kelime markasının tescil sahibinin “… Ticaret A.Ş (…)” ve tescil tarihinin 30.06.1998 olduğu, dava konusu “… şekil” kelime markasının tescil sahibinin … (…) ve tescil tarihinin 04.01.2010 olduğu, yapılan araştırmalarda benzer ad ile çok sayıda logonun var olduğu, dava konusu logoların aynı veya benzer olmadığı, aktüel ibaresinin 38. sınıftaki “haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil) haber ajansı hizmetleri” açısından ayırt ediciliğinin düşük olduğu, davalı kullanımlarının, davacının … numaralı markası ile aynı mal ve hizmetlere yönelmişse de işaretlerin farklı olmasına bağlı olarak karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, dolayısıyla marka hakkına tecavüzden söz edilemeyeceği, davalı alan adının davalının … numaralı markasına uygun olarak kullanıldığı, bu kapsamda davalı markasının hükümsüzlüğünün talep edilmediği görüldüğünden davalı kullanımının hukuka uygun olduğu ve davacı markasına tecavüz teşkil edemeyeceği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
25/12/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Ülkenin en büyük basın grubu olan davacı yanın 11 yıl süreyle davalının haber sitesini bildiği hatta haber kaynağı olarak kullandığının tespiti nedeniyle sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığı, markaların esas görsel işitsel kavramsal olarak birbiri ile benzer olduğu, hitap ettikleri tüketici kitlelerinin farklı olduğu, aktüel ibaresinin kullanıldığı sektör itibari ile zayıf marka olduğu, davacı yanca kullanım yolu ile ayırt edicilik ve tanınmışlık kazandırılma hususunun yalnızca dergicilik sektörüne ait olduğu hususları dikkate alınarak davalının markasının hitap ettiği tüketici kitlesi nezdinde davacılar adına tescilli marka ile iltibas oluşturmayacağı bu nedenle de davacıların markalarına tecavüz teşkil etmediği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: Davacıların “…” esas unsurlu markalarına, davalının “…” adlı internet sitesinin alan adında ve içerisinde logosal olarak benzetilerek ve yakınlaştırmak sureti ile kullanılarak markaya tecavüz ve haksız rekabette bulunduğunun tespiti, meni, refi, belirsiz alacak niteliğinde 556 sayılı KHK nın 66/c maddesi gereğince şimdilik 1000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın tahsiline ilişkindir.
MARKAYA TECAVÜZ TALEBİNİN İNCELENMESİ:
Davanın açıldığı tarihte 556 sayılı KHK hükümleri yürürlükte olup 6769 sayılı SMK’nun 10/01/2017 tarihinde yürürlüğe girdiği anlaşılmış ise de, davanın 556 sayılı KHK hükümlerine göre görülüp sonuçlandırılması gerekmiştir. Bir markanın TPE marka siciline tescili zorunlu olmamakla beraber, markanın 556 sayılı KHK çerçevesinde tescil edilmesinin, marka sahibine, markanın tescil kapsamına giren aynı mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılmasını önlemeyi talep etme hakkı verir. (9/1-a madde) Tescilli marka sahibinin tescilden doğan haklarının ihlali, marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirilir. 556 sayılı KHK’nın 61. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmış olup, buna göre 9/1-a maddesindeki ihlal de tecavüz kapsamında değerlendirilir. (61/a madde) marka sahibinin izni olmaksızın markayı veya ayırt edilemeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek (61/b madde) ve markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için ithal etmek veya ticari amaçla elde bulundurmak (61/c madde) da marka hakkına tecavüz olarak değerlendirilir.
Sessiz kalma yolu ile hak kaybı; Kişinin uzunca süre hakkını kullanmaması durumunda bundan sonra kullanmaya kalkması halinde zarar görecek iyi niyetli üçüncü kişileri ve onların mevcut durumunu korumak amacıyla kabul edilmiştir. Hak sahibinin hakkını, haklı bir sebep olmadıkça uzun bir süre kullanmamış ve kullanmayacağına dair karşı tarafta bir kanaat oluşturmuş ise artık bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın kullanılmayacağı kanaati ile iyi niyetli kişinin yapmış olduğu yatırımlar ve vermiş olduğu emekler hukuk tarafından korunmaktadır.
556 sayılı KHK da “sessiz kalma yoluyla hak kaybı” net bir şekilde düzenlenmemiş ancak Yargıtay kararlarında somut olaya göre değerlendirilmek üzere genel itibari ile 5 yıl olarak uygulanmakta idi. 10/01/2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı SMK nun 25/6. maddesinde markanın hükümsüzlüğü taleplerinde 5 yıl boyunca sessiz kalma hususunun düzenlendiği bilinmektedir. Sessiz kalma yolu ile hak kaybının, markanın kötü niyetle tescil edilmesi durumunda dava açma süresiz iken kötü niyetli olmama durumunda hükümsüzlük davası önceki marka sahibine öğrenilmeden itibaren 5 yıllık süre vermektedir.
TPE KAYITLARI İNCELENDİĞİNDE: Davacı … A.Ş. adına … tescil numaralı “…” ibareli markanın 38. sınıfta, … tescil numaralı “…” ibareli markanın ise 05, 16, 21 ve 41. sınıflarda tescilli olduğu, davacı … A.Ş. Adına ise … tescil numaralı “…” ibareli markanın 16. ve 41. sınıflarda tescilli olduğu anlaşılmıştır.
Davalı … adına … tescil numaralı “… + şekil” ibareli markanın ve … tescil numaralı “”… + şekil” ibareli markanın 38. sınıflarda tescilli olduğu anlaşılmıştır.
Davalıya ait haber sitesi 28/05/2005 tarihinde yayına başlamış, 04/02/2009 tarihinde TPE’ye başvurusu yapılmış ve …tescil numarası ile “…” markası ile internet üzerinde yayına devam etmekte olan güncel bir haber sitesidir. Bilirkişiler tarafından yapılan incelemede 26/03/2010 tarihinde davalıya ait dava konusu “…” sitesinin “…” haberinin davacıların kendi yayın grubu gazetelerinden biri olan … Gazetesinin internet haber sitesinde kullanıldığı tespit edilmiştir.
HAKSIZ REKABET TALEBİNİN İNCELENMESİ:
Haksız rekabet hallerinden biri TTK 55/1-a-4 maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak iyi niyet kurallarına aykırı bir davranıştır ve haksız rekabet hali olarak nitelendirilir. Madde hükmüne göre karışıklığa yol açabilecek benzerliklere sebebiyet vermek bir haksız rekabet halidir. Maddede sayılan eylemlere bakıldığında; Bir kişiye ait olan ürün, faaliyet veya işleri ile ilgili olarak üçüncü kişinin karışıklığa yol açacak davranışlarda bulunması halinin haksız rekabetin varlığından söz edebilmek için yeterlidir. Davranışın bilerek yapılması veya bilmeyerek yapılmış olması haksız rekabetin varlığını etkileyecek bir unsur değildir. Haksız rekabet hukuku, kişinin emeğinden haksız olarak yararlanılmasını önlemeyi amaçlamaktadır. Haksız rekabetin söz konusu olabilmesi için iktisadi rekabetin suistimal edilmiş olması gerekir.
MADDİ-MANEVİ TAZMİNAT TALEBİNİN İNCELENMESİ:
Davacı taraf, marka hakkına tecavüz oluşturan eylemler nedeniyle uğranılan zararların tazmini amacıyla fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 1000 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminat talep etmiştir.
556 sayılı KHK’ nın 62.maddesi gereğince; Markası tecavüze uğrayan, şartların varlığı hallinde maddi ve manevi tazminat talep etme hakkına sahiptir. KHK’ nın, marka sahibine tanıdığı diğer talepler gibi tazminat talebinde bulunabilmek için marka hakkına tecavüz şeklindeki haksız fiillin olması ve hukuka uygunluk sebeplerinde birinin olmaması gerekir. Ayrıca maddi tazminata hükmedilmesi için tecavüz fiilin neticesinde zararın oluşması ve davalının/mütecavizin kusurunun da bulunması gereklidir. Kusur şartı, mütecavizin marka sahibinin hakkından haberdar olması, markasının kullanmasının tecavüz oluşturduğunu bilmesi ve buna rağmen tecavüz konusu markayı kullanmaya devam etmesi ile gerçekleşir.
556 sayılı KHK hükümleri, mevzuat, Mahkememizce itibar edilen bilirkişi raporları ve bütün dosya kapsamından: TPE nezdinde içinde “…” kelimesi geçen çok sayıda tescilli marka bulunduğu, “…” kelime markasının tescil sahibinin “…Ticaret A.Ş ” ve tescil tarihinin 30.06.1998 olduğu, davaya konu “… şekil” kelime markasının tescil sahibinin davalı … ve tescil tarihinin 04.01.2010 olduğu, bilirkişi incelemesi neticesinde benzer ad ile çok sayıda logonun var olduğu, taraflara ait logoların aynı veya benzer olmadığı, aktüel ibaresinin 38. sınıftaki “haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil) haber ajansı hizmetleri” açısından ayırt ediciliğinin düşük olduğu, Ülkenin en büyük basın grubu olan davacı yanın 11 yıl süreyle davalının haber sitesini bildiği hatta haber kaynağı olarak kullandığının tespiti nedeniyle sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığı, markaların esas görsel, işitsel, kavramsal olarak birbiri ile benzer olduğu, hitap ettikleri tüketici kitlelerinin farklı olduğu, … ibaresinin kullanıldığı sektör itibari ile zayıf marka olduğu, davacı yanca kullanım yolu ile ayırt edicilik ve tanınmışlık kazandırılma hususunun yalnızca dergicilik sektörüne ait olduğu hususları dikkate alınarak davalının markasının hitap ettiği tüketici kitlesi nezdinde davacılar adına tescilli marka ile iltibas oluşturmayacağı bu nedenle de davacıların markalarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmediği kanaatine varıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-DAVANIN REDDİNE,
2-54,40 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 25,20- TL harcın davacılardan tahsiline,
3-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
Dair davacılar vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 28/12/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır