Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/383 E. 2020/199 K. 09.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/383 Esas
KARAR NO : 2020/199

DAVA : MARKA İHLALİ VE HAKSIZ REKABETİN TESPİTİ, MEN’İ
DAVA TARİHİ : 21/07/2016
KARAR TARİHİ : 09/07/2020

HSK’nun 02/08/2017 tarih ve 1071 sayılı kararı gereğince İstanbul 3 ve 4. FSHH Mahkemelerinin 08/08/2017 tarihi itibarıyla faaliyetlerinin durdurulmasına, 3. FSHH Mahkemesinde görülmekte olan dava, iş ve arşiv dosyalarının Mahkememize devrine karar verildiğinden, kapatılan İstanbul 3. FSHHM’nin 2016/147 E. sayılı davası Mahkememize tevzi edilerek 2017/383 E. sırasına kaydı yapılmakla, Mahkememizde görülmekte bulunan Marka İhlali ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men’i davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … TİC A.Ş. nin 11/09/2003 tarihinde kurulduğunu, gerek yurt içinde gerekse yurt dışında “…” markası ile oldukça tanındığını ve prestijli bir marka olduğunu, “…” markasının marka sahibi olduğunu, yurt içinde ve yurt dışında fuarlara katıldığını, markasının tanınmasını ve prestijinin artması için yoğun bir şekilde çaba gösterdiğini, davalı şirketin müvekkili firma ile aynı iş kolunda faaliyet gösterdiğini, davalının marka adının ihlaline ve haksız rekabete ilişkin faaliyetlerinin, taraflar arasında yaşanan ihtilaflar ve haksız eylemlerinin müvekkili şirket açısından katlanılamaz hale geldiğini, davalının müvekkiline ait “…” markasını Google Adwords reklamları ve kendilerine ait web adreslerinin kaynak kodlamalarında meta-taging yöntemi kullanılmak veya sair suretle anahtar kelime olarak belirlediğini ve bu sayede müvekkiline ait “…” markası ile google arama motoru üzerinden herhangi bir kişi tarafından arama yapıldığında doğrudan kendi sitesine erişimin sağlandığını, bu eyleme ilişkin ekran görüntüsünün delilleri arasında olduğunu, marka hakkına ihlalin ve haksız rekabetin oluştuğunu, davalının aynı zamanda “…” adı ile “…” internet alan adını kendi adına tescil ettirdiğini, bu sitenin davalı adına kayıtlı olup kullanıldığını, davalının bu eylemlerinin günümüz itibari ile ticari faaliyetler ve müşteri erişimi bakımından son derece önem arz ettiğini, müvekkilinin marka adı altında faaliyet gösterdiğini ve müvekkilinin potansiyel müşterilerinin davalı firmayı müvekkili firma zannederek davalı ile ticari ilişkilerde bulunduğunu, bu eylemlerin aleyhine haksız çıkar sağladığını, maddi ve manevi tazminat hakları saklı kalmak kaydıyla “…” internet alan adının ve “…” markasının Google Adwords reklamları ve kendilerine ait web adreslerinin kaynak kodlamalarında meta-taging yöntemi ve sair şekilde davalı tarafından kullanılmasının tedbiren durdurulmasını, davalı adına olan … internet alan adı tahsisinin iptalini, bu internet alan adının müvekkili adına tahsisini, internet alan adı, adwords ve meta-taging yolu ile yapılan marka hakkı ihlali ve haksız rekabetin tespitini, internet alan adı, adwords ve meta-taging yolu ile yapılan marka hakkı ihlali ve haksız rekabetin menini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın “…” ibaresinin bir marka olduğunu ileri sürdüğünü ancak TPE sicilinde yapılan incelemede böyle bir markanın bulunmadığının açıkça görüleceğini, dolayısıyla mevcut olmayan bir markayı uydurmak suretiyle kullanım hakkının kendisinde olduğunu ifade eden davacı beyanlarının uydurma olup reddinin gerekmekte olduğunu, davacının dosyaya bildirdiği … tescil nolu marka ise “… şekil” logosuna ilişkin yapılmış bir tescil olduğunu, logosunda … ibaresinin kullanılmasının davacının böyle bir markanın sahibi olduğu anlamını taşımadığını, davacının TPE nezdinde yapmış olduğu “…” marka tescil talebinin red edildiğini, “…” ibaresi taşıyan tescili sağlanmış yahut başvurusu yapılmış bir marka bulunmadığını, davacının dilekçesinde belirttiği “… şekil” markasının başvurusunu 2007 yılında yaptığını ve 2008 yılında tescil olduğunu, müvekkilinin ise … alan adının 18.07.2005 tarihinde tescil ettirdiğini, bu durumda davacının marka hakkı olmamasının yanı sıra meşru bir talep hakkının bulunduğunu söylemenin de mümkün olmadığını, tr uzantılı alan adlarının “kısıtlayıcı tahsis modeli” ilkeleri kapsamında verilmekte olduğunu, müvekkilinin 2004 yılından bu yana … ile endüstriyel mutfak üretim ve satışı yapmakta olduğunu, müvekkilinin ticaret unvanının … ibaresini de içermekte olup bu alan adının kullanılmasının usul ve yasaya uygun olduğunu, müvekkilinin alan adını 18.07.2005 tarihinde tescil ettirdiğini, davacının ise davasını 21.07.2016 yılında, yani 11 yıl sonra açtığını, aradan geçen uzunca sürede nizasız olarak bu alan adının kullanımının MK 2. maddesinde belirtilen iyi niyet kurallarına uygun olduğunu, müvekkilinin kuruluşa müteakip alan adını tescil ettirdiği ve 18/07/2005 yılından bu yana kullanmış olduğunu, bu itibarla firmasının tanıtımı için üstün çaba gösterdiğini tüm ticari evraklarında bu alan adını kullandığını, diğer yandan davacının müvekkili ile aynı iş kolunda çalışmakta ve eskiden aynı grup bünyesinde çalışmakta olduğunu, tüm ortakların soyadının “…” olup 50 yıla yakın süredir yaptıkları ticaretlerinde soyadlarını kullanmalarından tabii bir durum olmadığını, tüm bu hususların yanında davacının, müvekkili şirketin kurulmasından itibaren tüm ticari faaliyetlerinden ve alan adından da haberdar olduğunu, 11 yıl sonra böyle bir girişimde bulunmasının tamamen kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin ortağı bulunduğu … A.Ş.’nin Türkiyede çelik sektörünün lokomotif firmalarından olduğunu, mutfak ürün ve malzemelerinin üretim ve satışı amacıyla kurduğu … ile bu alanda sektörün sayılı firmalarından biri haline geldiğini, davacının ise tamamen müvekkili ile rekabet amaçlı olarak … Tic A.Ş. firmasını kurduğunu, iki firmanın da aynı müşteri kitlesine hitap etmekte olduğunu, zira her iki firmanın müşterisinin de iş yerleri ve kurumsal firmalar olup nihai tüketici olmadığını, dolayısıyla herhangi bir potansiyel müşterinin firmaları karıştırma imkanın bulunmadığını, müvekkilinin potansiyel müşterilerinin davacıyı müvekkili zannetmelerinin de mümkün olduğunu, nitekim müvekkilinin piyasada saygınlığı yüksek bir firma olduğunu ve bu benzerlik nedeniyle zarara uğradığını, 11 senedir müvekkilinin kullandığı alan adıyla davacı şirket ile müvekkil şirket arasında yanlışlık meydana gelse idi bugüne kadar bu hususta bir başvuru yapılması gerektiğini ancak müvekkilinin “…” isminin tanınmasını sağladığını, bu prestijli konumuna müvekkili sayesinde ulaştığını, dolayısıyla davacının, davasının ispatını sağlayabileceği hiç bir zararı bulunmayıp bu durumdan asıl müvekkilinin zarar gördüğünü, müvekkilinin bu hususlara ilişkin davacıya karşı tüm talep ve dava haklarını saklı tutduğunu, internet sitelerinin incelendiğinde logoların ve tasarımların farklı olduğunu, firma unvanlarının açıkça belirtildiğinin görüleceğini, firma adresleri ve iletişim bilgilerinin de incelendiğinde hitap ettiği müşteri kitlesinin karıştırma ihtimalinin bulunmadığını, “…” anahtar kelimesi ile arama yapıldığında müvekkilinin sitesinin metatagging yöntemi ile öne çıkarıldığı iddialarının tamamen gerçekdışı olduğunu, arama yapıldığında müvekkilin sitesinin davacının internet sitesinden önce görünmesinin metatag kullanıldığı anlamına gelmediğini, arama sonuçlarında üst sıralarda görünmek, tıklanma sayısı, anahtar kelime vb. gibi kriterlere göre değiştiğini, bu durumun basit bir arama yöntemi ile tespitinin mümkün olmadığını, dolayısıyla ilgili kurumlardan istenecek bilgi ile de müvekkilinin google odwords reklamları yahut metatag kullanmadığının açıkça görüleceğini, açılan davada davacı tarafından iddia olunan iptal nedenlerinin mevcut olmadığını, açılan davanın yasal ve meşruu bir menfaate dayanmadığını, davanın MK 2.madde hükümlerine aykırılık oluşturduğu nedenleri ile reddini talep etmiştir.
TPMK kayıtların istenmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
12/10/2018 tarihli bilirkişi kurulu raporu ibraz edilmiştir.
12/10/2018 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Marka hakkına tecavüz ve haksız rekabete ilişkin yapılan detaylı incelemeye göre; Davalı tarafından kullanılan “…” ibareli tescilsiz kullanımın, davacının … no ile TPMK nezdinde tescilli “…” ibareli marka ile aynı sınıf emtialar üzerinde kullanıldığı, davalı kullanımında … ibaresinin ortak olduğu “…” ibaresinin bulunmadığı, davacının marka başvurusunun 26.02.2007 tarihinde yapılmış olduğu, davalının … alan adının ise 18.07.2005 tarihinde tescil edildiği, dolayısıyla davacının marka başvurusundan önce web adresinin tescil edilerek davalının … ibaresini kullanmaya başlamış olduğu, bu durumda marka hakkına tecavüzden bahsedilemeyeceği, davalıya ait … isimli web sayfasında marka kullanımının “…” şeklinde olduğu, davacının ise ” …” şeklinde kullanımının olduğu, davacı adına … numara ile tescilli “…” ibareli markasının değiştirilerek kullanıldığı, davalının … internet alan adının ve “…” markasının Google Adwords reklamlarında ve kendilerine ait web adresinin kaynak kodlamalarında meta-taging yöntemi ve sair şekilde verilen herhangi bir reklama rastlanmadığı, bu sitenin yukarıda gösterildikçe daha çok tıklandığı ve bununda organik bir yükselmeye neden olduğu, dolayısıyla TTK uyarınca haksız rekabet teşkil edecek herhangi bir eylemin tespit edilemediği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
BÜTÜN DELİLLER BİRLİKTE DEĞERLENDİRİLDİĞİNDE
Dava: Davacı şirket adına tescilli … ibareli markanın, davalı şirket tarafından google adwords reklamlarında … adlı internet alan adında ve internet site içeriğinde aynen … ibaresi ile kullanılmak suretiyle davacı markasına tecavüz – haksız rekabette bulunulduğunun tespitine, men’ine, ref’ine, internet alan adının iptali ile davacı adına tahsisine ilişkindir.
Mahkememizce itibar edilen bilirkişi kurulu raporunda da belirtildiği üzere; Davalı tarafından kullanılan “…” ibareli tescilsiz kullanımın, davacının … no ile TPMK nezdinde tescilli “…” ibareli marka ile aynı sınıf emtialar üzerinde kullanıldığı, davalı kullanımında … ibaresinin ortak olduğu “…” ibaresinin bulunmadığı, davacının marka başvurusunun 26.02.2007 tarihinde yapılmış olduğu, davalının … alan adının ise 18.07.2005 tarihinde tescil edildiği, dolayısıyla davacının marka başvurusundan önce web adresinin tescil edilerek davalının … ibaresini kullanmaya başlamış olduğu, bu durumda marka hakkına tecavüzden bahsedilemeyeceği, davalıya ait … isimli web sayfasında marka kullanımının “…” şeklinde olduğu, davacının ise ” …” şeklinde kullanımının olduğu, davacı adına … numara ile tescilli “…” ibareli markasının değiştirilerek kullanıldığı, davalının … internet alan adının ve “…” markasının Google Adwords reklamlarında ve kendilerine ait web adresinin kaynak kodlamalarında meta-taging yöntemi ve sair şekilde verilen herhangi bir reklama rastlanmadığı, bu sitenin yukarıda gösterildikçe daha çok tıklandığı ve bununda organik bir yükselmeye neden olduğu, bu nedenle TTK uyarınca haksız rekabet teşkil edecek herhangi bir eylemin tespit edilemediği kanaatine varıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-DAVANIN REDDİNE,
2-54,40-TL ilam harcının, peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 25,20-TL harcın davacıdan tahsiline,
3-Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca 4.910,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafın yapmış olduğu yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde taraflara iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 17/07/2020

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır