Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/348 E. 2018/277 K. 28.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/348 Esas
KARAR NO : 2018/277

DAVA : marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti meni ve durdurulması ve tazminat istemli
DAVA TARİHİ : 11/04/2016
KARAR TARİHİ : 28/06/2018

Taraflar arasında marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti meni ve durdurulması ve tazminat istemiyle açılan dava dosyası 3 nolu Fikri ve sınai Haklar Hukuk mahkemesinin 2016/81 esas numarasına tevzii edilmiş bu mahkemece yargılama devam ederken HSK’nun 02/08/2017 tarihli ve 1071 sayılı kararı uyarınca İstanbul 3 ve 4. FSH Hukuk Mahkemelerinin 08/08/2017 tarihi itibarıyla faaliyetlerinin durdurulmasına, 3. FSH Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan dava, iş ve arşiv dosyalarının 1. FSH Hukuk Mahkemesine devrine karar verilmiş ve dava dosyası uyap tevzii bürosunca mahkememizin 2017/348 esas numarasına kayıtlanarak yargılamaya mahkememizde devam edilmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının program ve planlama ekibiyle iletişime geçen iki farklı firmanın, “…” adlı bir program için …’den gelen birkaç kişinin belirli bir ücret karşılığında röportaj teklif ettiğini, böyle bir prorgamın olup olmadığının teyidi için müvekkiline bildirimde bulunduklarını, daha sonra müvekkilinin yaptığı araştırmalar neticesinde, davalı tarafından kendisini müvekkilinin …’ya da yayın yapan kanalı olan … olarak tanıtarak müvekkiline ait programları taklit etmek suretiyle … internet sitesi kanalıyla kendilerine maddi ve manevi menfaat sağladığının öğrenildiğini, zira Mahkememizin … D.İş sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporu ile, … adında bir prrogmanın tanımının yapıldığının tespit edildiğini, davalı yanın müvekkili üzerinden haksız kazanç sağladığı ve dolayısıyla da kötü niyetli olduğu yalnızca alan adı taklitinden ya da logo görselinden ibaret olmadığını, davalının ayrıca müvekkilinin “…” adlı prgramı da kullanarak yaratılan “…” adı altında taklit isimle de iltibas derecesinin rekabeti arttırdığını, davalının müvekkilinin … ibareli markalarını halk tarafından iltibasa yol açacak şekilde kullandığını, davalının bu iltibasının aynı zamanda müvekkili ile aynı medya grubunda yer alan kardeş şirketine ait haber akışını, davaya konu sitede yer vererek toplum nezdinde aynı kaynağı işaret eden ve birbiriyle kaynak anlamında ilişkilendirilen … Gazetesi ve … algısını yaratarak oluşturulmak isdendiğini iddia ederek, tecavüzün durdurulmasını, haksız rekabetin varlığının hükmen tespitini, haksız rekabetin önlenip yasaklanmasını, haksız rekabet neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, belirsiz alacak davası hükümlerinin uygulanarak şimdilik 5.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini ve hükmün ilanını talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
SAVUNMA; Davalı cevap dilekçesinde özetle; … isimli bir program üzerinde çalıştıklarının doğru olduğunu, ancak … adını kullanan birçok program ve basılı materyal olduğunu, eko isminin kimseye ait olmadığını … ifadesinin ekonomi kelimesinin kısaltılmış hali olduğunu, …. ve … Türkiye’den kendi adına aldığını, bu durumun da kötü niyetli olmadığını gösterdiğini, dilekçede belirtildiği gibi hiçbir şekilde kişilere gidilerek röportaj teklifinde bulunulmadığını, zaman zaman taraflarınca karşılaştıkarı sorularda, … ile asla ilişkilerinin bulunmadığını, söz konusu çekim çalışmalarının kendi internet sitelerinde bulunduracaklarını ve …’de … programında yayınlayacaklarını özellikle ve üzerine vurgu yaparak taraflara bildirdiklerini, ayrıca … adının sadece bir gruba ait olmadığını ve … adı altında birçok kurum, kuruluş ve ürün bulunduğunu, bunun yanı sıra … isimli internet sitesinin de mevcut olduğunu, … ibaresinin kullanıldığı logolar arasında da büyük farklılıklar bulunduğunu, 31 yıldır medya sektöründe hizmet verdiğini, yapmış olduğu yada yapacağı programları … grubunda da yayınlamak istediğini, bu nedenle … grubu değil, hiçbir medya grubunu karşısına almak istemediğini savunarak, davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE;
Davada uyuşmazlık konusunun, davacı yanın … ibareli markasına davalı yanın adına tescilli internet sitesinde … adı ile tecavüzde ve haksız rekabette bulunduğunun tespiti ile men ve refine, davalı adına tescilli tecavüzlü siteye erişimin engellenmesine, KHK nın 66/c maddesi gereğince şimdilik 5000 TL maddi ve 5000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline ve verilecek kararın ilanı talepli olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili yargılamanın uzamaması açısından maddi tazminat istemlerinden feragat ettiğini beyan etmiştir.
Türk Patent ve marka kurumundan davacıya ait marka tescil belgeleri celp edilmiştir.
HMK 266. madde gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Düzenlenen raporun denetim ve hüküm kurmaya elverişli bulunması nedeniyle rapor mahkememizce kabul edilmiş ve hükme dayanak yapılmıştır.
Bilirkişiler …, … ve …’in 3,1,2018 tarihli raporlarında özetme ; Davalının eylemlerinin MarkKHK m.9/I-b ve MarkKHK m.9/II-e hükümlerince davacının “…” markasına tecavüz teşkil ettiğini,Davalının, davacının faaliyetleri ile karıştırılmaya yol açan eylemleri nedeneiyle aynı zamanda haksız rekabete neden olduğunu,Dava konusu uyuşmazlık açısından davacı tarafın maddi manevi tazminat isteme şartlarının oluştuğunu bildirdikleri anlaşılmıştır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK ye göre markaya tecavüz hallerini belitten 61/a bendi ve onun yollamasıyla 9. maddesine aykırılıklar markaya tecavüz olarak kabul edilmiştir.
Toplanan deliller,bilirkişi raporu, marka tescil belgeleri ile birlikte incelendiğinde; davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 556 KHK’nun 61 inci maddesindeki düzenlemeler ile bu maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde, marka sahibinin izni olmaksızın markanın 9. maddede belirtilen biçimlerde kullanılması hallerinin markaya tecavüz olarak belirtilmiş olması gözetildiğinde ;davacı adına tescilli “…” markasının (…) ile davalının internet sitesinde kullanılan ”…” ibaresini içeren logonun incelenmesinde; Her iki işarette de “…” İbaresinin kullanıldığı, Davacının markasında tümü küçük harflerle yazılan bu İbarenin davalıya ait logoda büyük “…” harfi ve yanında küçük “…” harfleri şeklinde kullanıldığı, Davalıya ait logoda bu harflere ilaveten “…” harfinin altında “…” sözcüğüne yer verildiği, Her iki işarette de Televizyon kelimesinin kısaltılmış hali olan “…” harflerine “…” harfinin sağında yer verilmiş ve “…” harfleri aynı yazı stili (…) île yazıldığı, Her iki işarete ait kompozisyon büyük oranda benzerlik göstermekte olduğu, her iki işarette de “…” harfinin arkasında bir fon kullanılırken “…” harflerinin arkası boş bırakıldığı,davacıya ait “… şekil” markası ile davalının internet sitesindeki içeriklerde kullandığı logonun benzer olduğu, iltibasa neden olduğu, ayrıca davacıya ait markanın markas tescil belgesi incelendiğinde “Radyo ve tv kanalları haber ajansları, eğlence hizmetleri” sınıfında tescilli olduğu, Davalının , … logosunu İnternet ortamında habercilik yapmak amacıyla kullandığı, dolayısıyla davalı tarafından gerçekleştirilen kullanımın tescilli markanın kapsadığı hizmetler ile benzer hizmetleri kapsadığı anlaşılmıştır.
Marka ile davalı tarafından kullanılan işaret arasındaki benzerlik derecesi ve sunulan hizmetlerin birbirleriyle benzer hizmetler olması sebebiyle davalının kullanımının ortalama tüketici nezdinde davacının sunduğu hizmetlerle ilişkilendirilebilecek nitelikte olduğu bilirkişi raporu ile da subut bulmuştur.
Zira günümüzde televizyon kanallarının birer internet sitesine de sahip olduğu gerçeği karşısında , Davalının kendisine ait internet sitesinde davacının markasına benzer bir logo kullanıyor olması ortalama tüketicinin bu İnternet sitesi ile davacıya ait televizyon kanalı arasında bağlantı olduğunu düşünmesine yol açacaktır. Davalının logosunda kullandığı ‘…” kısaltması bu bağlantının kurulmasını ve iltibası kuvvetlendirmektedir.
Davalı işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bir bağlantısı olduğunu ispat edememiştir. Bu sebeple davalının, davacının markasına benzer bir alan adını kullanmış olması davacının markasına tecavüz oluşturmaktadır.
Markaya tecavüz sayılan bir eylem aynı zamanda haksız rekabet de teşkil edebilir. Bu durumda marka sahibi, somut olayın şartlarına uygun düşmesi halinde haksız rekabet hükümlerinin uyuşmazlığa birinci derecede uygulanmasını talep edebilir. Zira marka hukuku ile marka hakkı ve marka sahibi korunuyorken haksız rekabet hukukunun konusu dürüstlük kuralına aykırı ticari yönetim ve uygulamalara karşı emeğin korunmasıdır. Davalının, davacının tescilli markası ile kanştınlabilecek kadar benzer bir logoyu, davacının faaliyet alanı ile benzer bir faaliyet alanında kullanmış olması ve davalının faaliyetinin ticari bir faaliyet olması sebebi ile somut olayda TTK m,55/I-a/4 kapsamında değerlendirilebilecek bir haksız rekabet eyleminin bulunduğu da toplanan deliller ile sabittir.
Haksız rekabet hükümlerin amacı yasada “bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması” şeklinde tanımlanmıştır. Türk Ticaret Kanunu’nun haksız rekabete ilişkin hükümlerinin uygulanması açısından varlığı gereken iyi niyet kurallarına aykırılık kriteri kaynağını Türk Medenî Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenmiş olan dürüstlük kuralından almaktadır. Bu iyiniyet kuralına aykırı hareketler iktisadi rekabetin kötüye kullanımıdır.
Genel anlamdaki haksız rekabet veya özel yasalar gereğince korunan haklara (marka) tecavüz nedeniyle bir zarar doğmuşsa veya henüz zarar doğmamış olmakla beraber doğabilecek ise hatta hiçbir zarar söz konusu olmamakla beraber, haklara tecavüz eden kişi bir kazanç elde etmiş ise hakları tecavüze uğrayanın tazminat hakkı vardır. Bu tazminat, T.T.K. 58. maddesinde açıklandığı üzere haksız rekabet yüzünden müşterileri, kredisi mesleki itibarı, ticari işletmesi veya diğer iktisadi menfaatleri bakımından uğranılan zarar veya zarara uğrama tehlikesi varsa, tecavüz edenin elde etmesi mümkün görülen menfaatlerin karşılığı olarak verilebilir. T.T.K. 58/d. Bendinde de açıkladığı gibi, haklara tecavüz eden, haksız rekabet sonucunda hak sahibinin esasen hiçbir zarara uğramadığını ileri sürerek tazminattan kurtulamaz. Asıl olan bir hakka tecavüzdür. Bu tecavüz varsa, tecavüze uğramayanın bundan ötürü mütecavizin eyleminin durdurulması, sonuçlarının önlenmesi ve zararının somut olaya göre incelenmesi ve takdir edilmesi gereklidir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 54 vd maddelerinde haksız rekabet yaratan eylemler düzenlenmiştir. TTK m. 54/1 hükmü haksız rekabet hukukunun amacı “Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanlann menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.” şeklinde belirterek, bu kısma ilişkin hükümlerin yorumlanmasında dikkate alınacak temel ilkeleri belirlemiştir. 2. Fıkrada ise Kanun Koyucu haksız rekabeti, “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar İle ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” şeklinde tanımlamıştır.
Haksız rekabetin genel tanımını veren bu hükmün yanı sıra, TTK m. 55 hükmü uygulamada sıkça karşılaşılan haksız rekabet hallerini sınırlayıcı olmayacak şekilde saymıştır. Somut olayda ise TTK m. 55/1-a-1 hükmü uygulama alanı bulacaktır.
Davacı vekili manevi tazminat talep etmiştir. Davacıya takdir edilecek manevi tazminat miktarına gelince; manevi tazminat miktarının zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşıdığı, manevi tazminat davasının gerçek anlamda bir tazminat davası olmadığı, maddi hukuka ilişkin zararın tazmin edilmesinin amaçlanmadığı, takdir edilecek miktarın istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli miktar kadar olması gerektiği, , manevi tazminatın bozulan manevi dengenin yerine gelmesi için kanunun öngördüğü bir telafi şekli olduğu bir yönüyle ticari teşebbüslerinde bir ticari varlık olması nedeniyle manevi tazminat talep edebileceği, manevi tazminat miktarı belirlenirken hukuka aykırılık teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur durumu ,eylemin işleniş tarzının da gözetilmesi gerektiği, davalının eyleminin gerek marka hakkına tecavüz gerekse haksız rekabet yarattığı, eylemin geniş kitlelere ulaşması, marka hakkını ihlalin internet yolu ile gerçekleşmesi halinde dahi markanın imajının zedelenmesi neticesinde marka itibarının da zedelendiği, kalite ve güven imajının zarara uğradığı MK’nun 4. maddesine göre hak ve nasafet ilkeleri de gözetildiğinde 5000 TL manevi tazminat isteminin gerekmarka hakkına tecavüz gerekse haksız rekabet açısından manevi tatmin için makul bir bedel olduğu anlaşılmış, hükme dayanak alınan bilirkişi raporu da dikkate alınıdığında;Davalının davacıya ait tescilli marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, men ve ve ref’ine, davacı maddi tazminat isteminden feragat ettiğinden maddi tazminat istemine yönelik talebi yönünden HMK 307.made kapsamında maddi tazminat isteminin feragat nedeniyle reddine, Manevi tazminat istemininkabulü ile 5.000-TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, istanbul kapıtalan 3.FSHHM’nin 2016/15 diş ve 21.3.2016 tarihli ihtiyati tedbir kararının karar kesinleşene kadar devamına, karar kesinleştiğinde yatırılan teminatın davacıya iadesine, hükmün ilanında davacının menfaatinin bulunması nedeniyle Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan tahsiline karar verilmiş ve yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.
HÜKÜM;Yukarıda açıklanan gerekçe kapsamına göre,
1-Davalının davacıya ait tescilli marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, men ve ve ref’ine,
2-Davacı maddi tazminat isteminden feragat ettiğinden maddi tazminat istemine yönelik talebi yönünden HMK 307.madde kapsamında maddi tazminat isteminin feragat nedeniyle reddine,
3- Manevi tazminat isteminin kabulü ile 5.000-TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline,
4-… 3.FSHHM’nin … diş ve 21.3.2016 tarihli ihtiyati tedbir kararının karar kesinleşene kadar devamına, karar kesinleştiğinde yatırılan teminatın davacıya iadesine,
5-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalılardan tahsiline,
6-341,55 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile 170,78 TL eksik harcın davalıdan tahsiline,
7-Haksız rekabet ve marka hakkına tecavüz yönünden; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 3.145 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Manevi tazminat talebi yönünden; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 3.145 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinden olan 170,78 TL peşin harç, 29,20 TL başvuru harcı, 1.800 TL bilirkişi ücreti ve 217,00 TL tebligat müzekkere masrafı olmük üzere toplam 2.216,98 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davalı tarafın yapmış olduğu yargılama gideri bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
11-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde taraflara iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı.28/06/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır