Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/326 E. 2019/92 K. 26.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/326 Esas
KARAR NO : 2019/92

DAVA : Marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve tazminat
DAVA TARİHİ : 17/02/2016
KARAR TARİHİ : 26/02/2019

Taraflar arasında marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabeten tespiti ve tazminat istemiyle açılan dava dosyası 3 nolu Fikri ve sınai Haklar Hukuk mahkemesinin 2016/39 esas numarasına tevzii edilmiş bu mahkemece yargılama devam ederken HSK’nun 02/08/2017 tarihli ve 1071 sayılı kararı uyarınca İstanbul 3 ve 4. FSH Hukuk Mahkemelerinin 08/08/2017 tarihi itibarıyla faaliyetlerinin durdurulmasına, 3. FSH Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan dava, iş ve arşiv dosyalarının 1. FSH Hukuk Mahkemesine devrine karar verilmiş ve dava dosyası uyap tevzii bürosunca mahkememizin 2017/326 esas numarasına kayıtlanarak yargılamaya mahkememizde devam edilmiştir
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
İDDİA;Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Türkiye’de online çiçek ve hediye sektöründe lider e-ticaret sitesi olduğunu, müvekkilinin “…” ve “…” ibarelerini TPE nezdinde tescilli markalarında, ticaret unvanında ve … alan adlı web sitesinde kullandığını, müvekkilinin aynı zamanda … sayı ile tescilli “…” tanınmış markasının da sahibi olduğunu, ancak hal böyle iken karşı yan tarafından, söz konusu markanın kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bir bağlantısı olmamasına rağmen … alan adlı internet sitesine ilişkin olarak ticare etki yaratacak biçimde Google Adwords Reklam Yönetimi için anahtar kelime olarak izinsiz ve hukuka aykırı kullanarak, müvekkilinin marka tescillerinden ve ticaret unvanın kullanılmasından doğan haklarının ihlal edildiğini ve davalı yanın müvekkilinin tanınmışlığından faydalandığını ve hukuka aykırı menfaat temin ettiğini iddia ederek, tecavüzün durdurulmasını, haksız rekabetin hükmen tespitini, haksız rekabetin önlenip yasaklanmasını, maddi durumun ortadan kaldırılmasını, 5.000,00 TL manevi tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ve 15.000,00 TL maddi ve 1.000,00 TL itibar tazminatının, dava tarihinden itibaren işletilecek kısa vadeli kredilere uygulanan en yüksek reeskont faizi ile davalıdan tahsilini ve hükmün ilanını talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
SAVUNMA; Davalı … vekili cevap dilekçesinde; dava konusu … adlı internet sitesinin müvekkili ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını, alan adresinin kim adına tescilli olduğu, dava ile ilgili olup olmadığı hususu who’s sorgulaması ile kolayca öğrenilebilecekken, bilirkişinin bu kısmı kasten veya bilmeyerek atladığını savunarak, davanın husumet yönünden reddini istediği anlaşılmıştır.
HMK 124. madde kapsamımda davacı yanca taraf değişikliği istemi kabul edilmiş ve site sahibi … davalı olarak uyap sistemine işlenmiştir.Bu davalı yönünden taraf teşkili sağlanmış ancak bu davalı açılan davaya cevap vermemiş, sözlü yargılama oturumuna da iştirak etmemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık, davacının … ibareli tanınmış markasını davalı yanın … … adlı sitelerinde google Adwords aracılığı ile reklam vermek sureti ile kullanarak tecavüzde ve haksız rekabette bulunduğu iddiası ile fiillerinin tespiti ile men ve refi, oluşan maddi durumun giderilmesi, KHK nın 66/c maddesi gereğince 15.000TL maddi ve 1000 TL itibar tazminatı ile 5000 TL manevi taçzminatın tahsili ile verilecek kararın ilanı talepllerine ilişkindir.
HMK 266. madde gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Düzenlenen son heyet raporunun marka hukuku yönünden denetim ve hüküm kurmaya elverişli bulunması nedeniyle rapor mahkememizce kabul edilmiş ve hükme dayanak yapılmıştır.
Bilirkişiler …,… ve … 11.9.2017 tarihli raporlarında özetle ve sonuç olarak; davacı adına tescilli … sayılı “…” markasının TPE nezdinde tanınmış marka olduğu, ancak davacı şirket ile davalı web sitesi sahibinin aynı sektörde mal/hizmet sunduğu göz önüne alındığında, “…” markasının, tanınmış markalara sağlanan geniş korumadan yararlanmasını gerektiren bir hususiyetin somut olayda mevcut olmadığı, somut olay açısından gündeme gelen ihlal halinin gerçekleşmesi için işaretin aynı ya da benzerinin alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ve benzeri biçimlerde kullanılması; kullanımının ticari etki yaratacak şekilde olması ve işareti kullanan kişinin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bir bağlantısı olmaması şartlarının somut olayda mevcut olması gerektiğini, Değişik İş dosyası kapsamında hazırlanan bilirkişi raporundaki tespit çerçevesinde “…” markasının, davalı tarafın web sitesinde anahtar sözcük olarak kullanıldığı hususunun kesin olmadığı ve bu nedenle davalı yanın … ve … alan adlı internet sitelerinde Google Adwords aracılığı ile reklam vermek sureli ile davacı yanın markasını kullanarak tecavüzde bulunduğunun söylenemeyeceğini,…” ibaresinin “…” ve “…” kelimelerinden oluşan bir isim tamlaması olduğu, bu anlamda …nin, web sitesine sahip olan ve çiçekçilik sektöründe faaliyet gösteren neredeyse tüm işletmelerin müşterilerine sunmuş olduğu içerisinde …, …, … gibi ürünleri toplayan ve alıcıya “…” şeklinde gönderilen malın adı olduğunu, bu bağlamda sektörce … ibaresinin “gerçek anlamı çağrıştıracak şekilde kullanıldığı hallerde bu kullanımın jenerik hale gelmiş olduğunu, … adresi açıldığında yönlendirilen … adresinin “kaynak kodu” içerisinde, “… gönderimi” ve ” …” ibarelerinin bulunduğu ve yönlendirici kodların (metatags) programlama dili HTML’de bazı bilgilerin kodlanmasını ifade ettiği, bu kodlanan bilgilerin, internet sayfasının kaynak kodunda yer almasın 556 sayılı KHK. 9/2 bendi uyarınca bir tecavüz halini gündeme getirebileceğini, zira bu şekilde bir kullanımı haklı gösterecek bir durumun bulunmadığı ve burada jenerik ismin kullanımının söz konusu olmadığını, bu bağlamda “… gönderimi’’ ifadesinin gerçek anlamı çağrıştıracak şekilde jenerik isim olarak kullanıldığı ve bu durumun tecavüz teşkil etmeyeceğini, buna karşılık kaynak kodda yer alan “ …” ‘ibaresinin ise gerçek anlamını çağrıştıracak şekilde kullanılmadığı,, ticari etki yaratacak şekilde kullanıldığı ve davacı şirketin markasıyla meşru bir bağlantıya sahip olup olmadığı hususları değerlendirilerek tüm bu değerlendirmeler sonucunda davalı tarafın … isimli \veb sitesinde kullanılan ” …” kaynak kodunun 556 sayılı KHK bendi uyarınca, davacı ‘”…” markasına tecavüz teşkil edecek şekilde kullanılmış olduğunu, davacı yanın maddi tazminat talebini 66/2/c hükmüne dayandırdığı, bu hususla lisans bedelinin ne olacağı hususunun, dosya ekindeki “… İşbirliği sözleşmesinden anlaşılamamakta olduğunu, tecavüze uğrayan markanın sahibi tüzel kişinin, Yargıtay içtihatlarında da kabul edildiği üzere, manevi tazminat talep edebileceği; bu tazminat talebinin ise tecavüze uğrayan markanın .sektördeki imajıma zedelenmesi, markaya duyulan güvenin azalması gibi durumların varlığı halinde süz konusu olabileceğini, davacı tarafın itibarı zedelendiği takdirde KHK 68, madde uyarınca itibar tazminatı talep edebileceği ancak dosyadan davacı şirketin marka itibarının zedelendiğine dair ispatlanmış bir hususun bulunmadığını,haksız rekabet talebinin somut olayın şartlarının kümülatif uygulamaya uygun olmaması sebebiyle kabule şayan olmadığını bildirdikleri anlaşılmıştır.
İkinci bilirkişi heyeti …, … ve … ise 10.8.2018 tarihli raporlarında; Davacının Türk Patent nezdinde tescilli “…” ve “…” markalarının davalıya ait … isimli site metataglarında halen kullanılmaya devam edildiğini,Ayrıca siteye ait arşiv kayıtlarında da iş bu marka ibarelerinin site ana sayfası dahil site içerisindeki birçok sayfanın metataglannda kullanıldığı tespit edildiğini, Google arama motorunda “…” ve “…” ibareleri için yapılan güncel arama sonucunda yönlendirici reklamların yalnızca davacı şirkete ait … alan adlı siteye yönelik yapıldığı gözlemlendiği, ancak geçmiş dönemlerde davalıya ait sitenin Google Adwords reklam uygulanmasında söz konusu marka ibarelerini kullandığı dosyada mübrez deliller İle sabit olduğunu,Davalının bahse konu eylemlerinin davacı yana ait markalara tecavüz teşkil ettiği ve davacı yan ile haksız rekabete sebebiyet verdiğini,Davacının 04.04.2018 tarihli dilekçesinde sunmuş olduğu, sözleşme örneğinin marka lisans sözleşmesi olmadığı, farklı bir işbirliği sözleşmesi olduğunu bildirdiği anlaşılmıştır.
Son alınan mali bilirkişi …’nın 22.10.2018 tarihli raporlarında ise; Davacı şirketin 2015 ve 2016 yıllarında toplam net satışları üzerinden ortalama % 5 oranında faaliyet karı elde ettiğinden, davalın 2015 ve 2016 yıllarında elde ettiği markaya ilişkin toplam net satış cirosunun %5’i oranında rakamın emsal lisans bedeli olarak hesap edilebileceğini,Davalının salt markayı kullanılması yoluyla elde ettiği kazanca ilişkin dava dosyasında bir bilgi ve belge bulunmadığından davaya yönelik lisans bedeli hesaplaması yapılamadığınıbildirdiği anlaşılmıştır.
Davacı yanca emsal lisans sunulmamıştır. Davacı yan lisans seçeneğine göre talepde bulunmuş ancak davacının e ticaret ile geniş bir ürün yelpazesi ile faaliyet göstermesi nedeniyle yapılan incemeler kapsamında davacının tazminat isteminin BK hükümlerine göre hesaplanması gerekmiştir.
Zira lisans seçeneğinde tarafların mali kapasitesi 1. derecede etken ise de tek başına lisans ücreti belirleme de bir kriter değildir.Lisans seçeneğine göre bir tazminat seçimi salt taraf cirolarından haraket ile hesaplanamaz, zira tüketicinin marka olarak bildiği bir ürün yönünden aldanarak yada adworks reklamı sayesinde mi davalıya ulaştığı ve ürün aldığı hususu da önemli bir etkendir. Dolayısıyla zararın belirlenmesi davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açacak şekilde geniş olarak yorumlanamaz. Ancak somut olayda davalının tacir olarak kusuru bulunduğundan bir miktar tazminat hakkaniyete göre belirlenmelidir. Zira tazminatın belirlenmesinde sektörünün genelindeki daralma, yada artış, ülke ekonomisinin koşulları da taraf ciroları kadar gözetilmelidir. Bu husus ise çoğu zaman bilirkişilerce saptanacak bir husus değildir. Bu durumda hakim Borçlar Kanunu’ nun 51. maddesine göre somut olayın özelliklerine, kusurun ağırlığına ve hakkaniyete göre zararı tespit edecektir.
Borçlar kanununun 51/1 maddesinde “Hakimin tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını gözönüne alarak belirleyeceği” , Türk Medeni Kanun’un 4. maddesinde de “Kanun’un takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini yada haklı sebepleri gözönünde tutmayı emrettiği konularda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre karar vereceği” belirtilmiştir. Mali bilirkişi tarafından sunulan raporda davacının 2015-2016 yıllarına ait faliyat kar oranları belli isede davalının vergi kaydına rastlanmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda kaynak kodda yer alan “ …” ‘ibaresinin ticari etki yaratacak şekilde kullanıldığı davalı tarafın … isimli \veb sitesinde kullanılan ” …” kaynak kodunun davacı ‘”…” markasına tecavüz teşkil edecek şekilde kullanılmış olduğu bu durumda davacı markasının faaliyet alanı, davalı yanca markanın kullanıldığı süreye göre 5000 TL maddi tazminat somut olaya uygun lisans olarak görülmüş fazlaya ilişkin istemin şartlarının oluşmadığı anlaşılmıştır.
Davacı manevi tazminat da talep etmiştir. Manevi tazminat yönünden marka hakkına yapılan tecavüzün niteliği, ,davacının manevi ticari varlığında meydana gelen kayıp durumu, manevi tazminatın amaç ve içeriğine, hak, nesafet ve adalet ilkesine takdiren takdiren 2.000- TL manevi tazminatın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilmesi gerekmiş, somut olayda fazla istemin şartlarının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davalı tarafça davacı markası ticari etki yaratacak şekilde kullandığından, bu şekildeki kullanımın hukuka uygun bir kullanım niteliğinde olmayıp, 556 sayılı KHK nın 9/2-e maddesi anlamında marka hakkına tecavüz oluşturduğu ve davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK nın 61 ve 62.maddeleri kapsamında bulunduğu ve eylemin aynı zamanda TTK anlamında haksız rekabet teşkil ettiğinden haksız rekabetin tespiti, durdurulması, giderilmesi, men’ i ve sonuçlarının ortadan kaldırılması talepleri de yerinde görülmüştür.
Davalının eylemi davacının marka hakkına tecavüz ve aynı zamanda haksız rekabet olarak kabul edildiğinden 556 sayılı KHK nın 72. maddesi ile TTK nun 59. maddeleri gereğince hükmün ilanı talebi de yerinde görülmüştür.
Her ne kadar davacı itibar tazminatı dahi talep etmiş ise de, 556 sayılı KHK nın 68.maddesi gereğince, itibar tazminatına hükmolunabilmesi için marka hakkına tecavüz edenin markayı “kötü” veya “uygun olmayan bir şekilde” kullanması ve böyle bir kullanım¸ sonucunda “markanın itibarının zarara uğraması” koşullarının ispatının gerektiği, somut olayda davalının markayı ne şekilde “kötü” veya “uygun olmayan biçimde” kullandığı ve markanın itibarının ne şekilde zarara uğramış olduğu açıklanmamış, bu yönde herhangi bir delil gösterilmemiş ve bu koşullar ispat edilememiş olduğundan itibar tazminatı talebinin reddi gerekmiştir.
Toplanan deliller ve hükme esas alınan her iki heyet rapor içerikleri dikkate alındığında DAVALI … hakkında; Davalının davacıya ait tescilli marka hakkına tecavüzün ve haksız rekebetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, Marka hakkını ihlal nedeniyle 5.000 TL maddi tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek kısa vadeli kredilere uygulanan en yüksek reeskont faiz ile birlekte davalıdan tahsiline, 2.000 TL manevi tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsiline, itibar tazminatı isteminin koşulları oluşmadığından reddine, Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalılardan tahsiline, Davalının davacıya ait tescilli markayı( …) google adworks uygulamaları yolu ile markasal olarak anahtar sözcük olarak reklam verilmesi surketiyle kullanmasının önlenmesine karar verilmesi gerekmiştir.
Davacınnı davayı ilk açarken husumet yönelttiği … yönünden ise bu davalıya husumet düşmediği anlaşılmış dolayısıyla davalı … vekil ile temsil edildiğinden ve bu davalı yönünden davanın başında dava yanlış kişiye yöneltildiğinden husumet düşmeyen bu davalı yönünden davanın husumetten reddine lehine vekalat ücreti takdirine karar verilmesi gerektiğinden yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.
HÜKÜM;Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre,
1-Davalının(…’in) davacıya ait tescilli marka hakkına tecavüzün ve haksız rekebetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine,
-Marka hakkını ihlal nedeniyle 5.000 TL maddi tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek kısa vadeli kredilere uygulanan en yüksek reeskont faiz ile birlekte davalıdan tahsiline,
-2.000 TL manevi tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsiline,
-İtibar tazminatı isteminin koşulları oluşmadığından reddine,
-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalı …’den tahsiline,
-Davalının davacıya ait tescilli markayı( …) google adworks uygulamaları yolu ile markasal olarak anahtar sözcük olarak reklam verilmesi surketiyle kullanmasının önlenmesine,
Davanın yöneltildiği … ile dava ilk açılırken davalı sıfatı ile … gösterilmiş olup,… yönünden husumetten reddine,
2-478,17 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 119,54 TL harcın davalılardan tahsiline,
3-Kabul edilen Maddi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 600,00 TL vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
4-Kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 240,00 TL vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine
5-Kabul edilen markaya yönelik tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 3.931,00 TL vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
6-Reddedilen maddi tazminat talebi yönünden 1.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’ya verilmesine,
7-Reddedilen manevi tazminat talebi yönünden 240,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’ya verilmesine,
8-Reddedilen itibar tazminatı talebi yönünden 1.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’ya verilmesine,
9-Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 29,20 TL başvuru harcı 358,63 peşin harç 405 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 5.500 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 6.292,83 TL yargılama giderinin taktiren 2/3 ünün davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
10-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair verilen karar davacı vekili ile davalı … vekilinin yüzüne karşı, davalı …’in yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi. 26/02/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır