Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/300 E. 2022/131 K. 20.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/300 Esas
KARAR NO : 2022/131

DAVA :Hak sahipliğinin tespiti &kayıt tescil belgelerinin iptali
DAVA TARİHİ : 03/12/2015
KARAR TARİHİ : 20/09/2022

Taraflar arasında hak sahipliğinin tespiti&kayıt tescil belgelerinin iptali istemli açılan dava dosyası İstanbul(Kapatılan) 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2015-250 esas numarasına tevzii edilerek yargılama devam ederken , HSK’nun 02/08/2017 tarihli ve 1071 sayılı kararı uyarınca İstanbul 3 ve 4. FSH Hukuk Mahkemelerinin 08/08/2017 tarihi itibarıyla faaliyetlerinin durdurulmasına, 3. FSH Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan dava, iş ve arşiv dosyalarının 1. FSH Hukuk Mahkemesine devrine karar verilmiş ve kapatma tasarrufu sonrasında dava dosyası mahkememizin 2017/300 esas numarasına kayıtlanarak yargılamaya devam olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin …’ın icracı sanatçı ve eser sahibi olduğu … adlı albümün (Yapım) yayın ve dağıtım haklarını elinde bulundurduğunu, bu hususun Yapım’a ait 03/08/1987 tarihli, 35 ve 36 sayılı kayıt-tescil belgeleri ile kayıt altına alındığını, işbu belgelerin geçersizliğine ilişkin hiçbir mahkeme kararı bulunmadığını, ancak buna rağmen Yapım’a ilişkin 35 ve 36 sayılı kayıt tescil belgelerinin davalı kurum tarafından mevzuatta yer almayan bir işlem tesis edilerek hukuka aykırı bir şekilde iptal edildiğini, eser sahibinin iznini içeren muvafakatname sunulmamış olmasının, mevzuata göre iptal gerekçesi olmadığını, idarenin takdir yetkisini aşarak bu hususu iptal gerekçesi olarak kabul ettiğini, yapıma ait 36 sayılı kayıt tescil belgesine ilişkin hakların “Süreli Devri” ilişkisini gerekçe gösterilmeye çalışıldığını, ancak 35 ve 36. sayılı belgelerin aynı anda ve yönetmelikte belirtilen hiçbir şart yokken iptal edildiğini ve bahsi geçen sözleşmesel ilişkinin intifa ilişkisinden başka bir şey olmadığını iddia ederek, dava konusu yapıma ilişkin müvekkilinin 03/08/1987 tarihli, 35 ve 36 sayılı kayıt-tescil belgeleri ile hak sahibi olduğunun tespitini ve davalı tarafça gerçekleştirilen işlemin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın işbu davada taraf ehliyetinin bulunmadığını, … 9. Noterliğinde gerçekleştirilen sözleşme ile 08/08/2012 tarihi itibariyle davacı firmanın, dava konusu … isimli yapıma ilişkin haklarını plak, kaset, cd gibi her türlü ses taşıyıcı materyal ile kullanımı, çoğaltılması, yayılması, dağıtılması haklarını beş yıl süre ile …Tic.Ltd.Şti’ye devretmiş olduğunu ve davacının dava konusu yapım üzerinde hiçbir hak ve alacağının olmadığının sözleşmede açıkça belirtildiğini, … vekilinin kurumlarına hitaplı 19/03/2015 tarihli dilekçe ile, …’ın (…) eser sahibi ve icracı sanatçısı olduğu “…” isimli müzik albümünün …Firması tarafından izinsiz olarak çoğaltıldığı ifade edilerek, söz konusu yapıma ilişkin 03/08/1987 tarihli ve 35 sayılı ile 03/08/1987 tarihli ve 36 sayılı eser işletme belgelerinin iptal edilmesinin talep edildiğini, söz konusu başvuru üzerine kurum tarafından konunun incelendiğini ve yapıma ilişkin 35 ve 36 sayılı eser işletme belgelerine ilişkin dosya muhteviyatında …’nun iznini gösterir muvafakatnamelerin bulunmadığı, bununla birlikte söz konusu eser işletme belgelerinin düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan yönetmelik gereğince kayıt ve tescil işlemlerinin yapımcıların beyanına müstenit gerçekleştirildiği hususların tespit edildiğini, bunun üzerine … Firmasından söz konusu yapıma ait hakların devrini gösterir sözleşmelerin sunulması istenildiğini ancak ilgili firmanın cevabi dilekçesinde, istenilen izin belgelerinin sunulmasına lüzum görülmediğinin ifade edildiğini, bu nedenle söz konusu yapıma ilişkin 03/08/1987 tarihli, 36 ve 36 sayılı eser işletme belgelerinin 24/06/2015 tarihinde iptal edildiğini, söz konusu iptal işlemine ilişkin İdare Mahkemesinde dava açıldığını ve söz konusu davanın görevsizlik gerekçesiyle reddedildiğini ve görev yönünden red kararından sonra davacı yanca huzurdaki davanın açıldığı, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Davada uyuşmazlık konusu; davacı şirketin yapımcı, …’ ın icracı sanatçı olduğu … adlı albüm üzerinde davacının yapımcı olarak hak sahibi olduğunun tespiti ile davalı yan tarafından tesis edilen 24/06/2015 tarihli … sayılı işlemin iptali talepli taleplerini ilişkin olduğu 16.2.2017 tarihli ön inceleme zaptı kapsamından anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava dilekçesi davalının cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, kapatılan 3.FSHHM’sinin müstemir yetkili hakimince 16.2.2017 tarihinde davacı ve davalı vekillerinin huzurunda ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, davacı yanca yapılan reddi hakim isteminin İstanbul BAM 37.HD’nin 2022/1473 esas- 2022/1413 karar ve 12.5.2022 tarihli ilamı ile “Reddi hakim istemi talebinin reddine” karar verilerek davacı istemi yerinde görülmemiş, tarafların beyanlarında geçen deliller toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
HMK 266. Madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
İlk bilirkişi heyeti Bilirkişiler …ile … 04/07/2019 tarihli bilirkişi raporlarında özetle ; Davaya konu uyuşmazlıkta icracı sanatçının davalı idareye başvurduğunu, davalı idarece yapımcıdan muvafakatnameler istenildiği halde sunulamamış olmakla 35 ve 36 nolu kayıt tescil belgelerinin iptaline karar verildiğini, takdiri Mahkemeye ait olmak kaydıyla söz konusu iptalin mevzuat hükümlerine uygun olduğu görüş ve kanaatine ulaştıklarını bildirmişlerdir.
İkinci bilirkişi heyeti …, …, … 20/02/2022 tarihli bilirkişi raporlarında özetle ; İşletme belgesinin hak sahipliğine kesin karine oluşturmadığı ve aksinin ispat edilebileceğini,5846 yasanın 52. Maddesine göre, mali hakların devri için sözleşmenin yazılı yapılması ve hakların ayrı ayrı gösterilmesinin şart olduğunu ve sözlü olarak verildiği iddialarına itibar edilemeyeceğini, Mali hakların yazılı devrinin ispat şartı olduğu kabul edilmesi halinde, dahili davalının 28 yıl eser işleme belgelerine itiraz etmemesinin zımni muvafakat anlamına geldiği kabul edilebileceğini ancak bu zımni muvafakatin dahili davalının … Telif Hakları ve Sinema Müdürlüğü hitaplı …tarihli dilekçesi ile ortadan kalktığını, bu bağlamda Davalı İdarenin 35 ve 36 no’lu kayıt tescil belgelerini iptalinde mevzuata uygun davrandığı görüş ve kanaatine varıldığını bildirilmişlerdir.
Davacı yanca sunulan 13.3.2020 tarihli uzman görüşünde …, …ve …özetle; Dava konusu *…’ isimli albümün ilk tespitinin, davacı …Ltd. Şti. tarafından yapıldığının sabit olduğu, nitekim ne davalı ne de dahili davalı tarafından bu durumun aksine yönelik herhangi bir iddia bulunmadığının dosyadaki tüm iddia, savunma ve deliller ile de sabit olduğu, 1987 yılında düzenlenen kayıt tescil belgelerine eser sahibi/icracı sanatçının 2015 yılına kadar herhangi bir itirazının bulunmadığının, bu doğrultuda eser sahibi/icracı sanatçının davacı şirkete muvafakatinin olduğunun kabulü gerekeceği, Dahili davalının, kayıt tescil belgesinin tahsis edildiği ve albümün umuma arz edildiği 1987 yılından 2015 yılına kadar sessiz kaldığı göz önünde bulundurulduğunda, dahili davalının davalı İdare’ye vermiş olduğu dilekçedeki taleplerin TMK 2. Maddeye uygun olmadığı, Dahili davalı vekilinin, …Müdürlüğüne …tarihinde vermiş olduğu dilekçede de belirttiği üzere, dahili davalının davacı .. Ltd. Şti. ne değil, dava dışı … Tic. Ltd. Şti. ne muvafakat vermediği ve dava dışı … şirketinin kullanımının durdurulmasını talep ettiği, bu nedenle davalı İdare tarafından verilen dava konusu kararın da hiçbir şekilde temelinin bulunmadığı ve hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu tespit edildiği, Davalı İdare tarafından verilen karar ile yapılan iptal işleminin, Fikir ve Sanat Eserlerinin Kayıt ve Tescili Hakkında Yönetmeliğin *Hukuka Aykırı Kayıt ve Tescilin İptali” başlıklı 13. Maddesine aykırı olduğu, Dahili davalının, davacı şirket tarafından ilk tespiti yapılmış ve piyasaya sürülmüş albüme ilişkin kayıtlı olduğu müzik meslek birliklerine yetki belgesi verdiği ve ilgili meslek birliklerinden bu albüme ilişkin meslek birliği paylarını tahsil ettiği, Tüm bu nedenlerle dava konusu albüme ilişkin davacı şirketin hak sahibi olduğu, davacı şirketin 03.08.1987 tarih 35 ve 36 sayılı kayıt tescil belgelerinde hak sahibi olduğu, İstanbul Telif Hakları Genel Müdürlüğünün… tarih …sayılı işlemin ve kararın hukuka aykırı olduğu ve iptali gerektiği bildirilmiştir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğünden gönderilen 12.6.2018 tarihli “…” isimli esere ilişkin kayıt tescil belgeleri, yapılan tüm işlemleri gösterir şekilde celp edilmiştir.
Toplanan deliller incelendiğinde; Davaya konu uyuşmazlık 35 ve 36 nolu işletme belgelerinin davalı idare tarafından iptali kararının haklı olup olmadığı, davacının mali hakların sahibi olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
3257 sayılı yasanın hükümleri, 5846 sayılı yasanın hükümleri ile kayıt ve tescile ilişkin yönetmelik hükümleri bir arada incelendiğinde; uygulamada eser işletme belgelerinin kayıt ve tescilinde başvurucunun beyanına ve taahhüdüne göre kayıt ve tescil usulü öngörülmüş bu beyanın ileride hatalı, yanlış gerçeğe aykırı olması halinde ise idareye kayıt ve tescil belgesinin iptaline karar verilmesi yetkisi tanınmıştır. Dolayısıyla davalı idarenin kayıt tescil belgelerinin alınması sırasında verilen beyan ve taahhütlerin, eser sahipleri ile icracı sanatçılardan alması gereken muvafakatnamelerin olmaması veya yanlış olması halinde bu belgeleri her zaman iptal etmesi mümkündür.
Davalı idarenin iptal gerekçesi 35 ve 36 nolu yapımlarda …’nun iznini gösterir muvafakatnamelerin bulunmaması, kayıt ve tescil işlemlerinin yapımcıların beyanına müstenit gerçekleştiğinin tespit edilmesi ile davacı ve Dokuz Sekiz şirketinden söz konusu yapıma ilişkin hakların devrini gösterir sözleşmelerin sunulmasının istenmesine rağmen bu şirketlerin cevabi dilekçelerinde istenilen izin belgelerini sunmalarına lüzum bulunmadıklarını bildirmeleridir.
Bilindiği üzer; FSEK 18/3 hükmüne göre; “Bir eserin yapımcısı veya yayımcısı, ancak eserin sahibi ile yapacağı sözleşmeye göre mali hakları kullanabilir”.
Keza FSEK 52. maddesindeki “Mali haklara dair sözleşme ve tasarrufların yazılı olması ve konuları olan hakların ayrı ayrı gösterilmesi şarttır” düzenlemesi dikkate alındığında, basamak sistemi olarak adlandırılan sistem uyarınca, bir eserin bütünüyle devrine ilişkin sözleşmelerin yazılı olarak yapılması gerekmekte olup, böyle bir devrin bulunmaması halinde eserin hangi kapsamda kullanılması için izin verilmiş ise ancak o kapsamda kullanımı yasal ve meşru olacaktır. Diğer bir anlatımla 1987 yılında kaset olarak kullanılmak üzere mali haklar devr edilmişse sözleşmede özel bir düzenleme bulunmadıkça, farklı mecralarda kullanım yada tekrar çoğaltım yönünden icra sanatçıdan izin alındığına dair belge sunulması gereklidir.
FSEK 80 -B hükmüne göre; Bir icra ürünü olan veya sair sesleri ilk defa tespit eden fonogram yapımcıları eser sahibinden ve icracı sanatçıdan mali hakları kullanma yetkisini devraldıktan sonra söz konusu yapımlar üzerinde hak sahibi olurlar.
Toplanan deliller, mali hakların devrine ilişkin yasal düzenlemeler , bu yöndeki yüksek yargı içtihatları ile sunulu deliller birlikte mütalaa edildiğinde; davacının 35 ve 36 sayılı işletme belgelerini alırken icracı sanatçıdan yazılı olarak herhangi bir muvafakatname almadığı , şayet almış ise hangi hakların hangi süre ve hangi mecra için alındığına dair sübut vasıtası olacak hiçbir ispat vasıtası sunmadığı anlaşılmaktadır.
Yazılı bir muvafakatname veya sözleşme ile icracı sanatçıdan açıkça işletme belgelerine konu albüm için gerek yayın gerekse albüm haklarının devri için izin alınmadığı müddetçe icracı sanatçının sonraki yapımlara itiraz hakkı söz konusu olabilecektir. Davaya konu uyuşmazlıkta da icracı sanatçı eser işletme belgelerini düzenleyen davalı idareye başvurmuş olup davalı idarece muvafakatnameler istenildiği halde sunulamamış ve davalı idare tarafından da yönetmelik hükümlerine uygun olarak 35 ve 36 nolu kayıt tescil belgelerinin iptaline karar verildiği ve söz konusu iptalin mevzuat hükümlerine uygun olduğu hususu alınan rapor içerikleri, sunulu deliller ve yasal mevzuat hükümleri kapsamından anlaşılmaktadır.
Dava konusu yapıma ilişkin mali hakların ne şekilde devir edildiğine dair davacı yanın sübut vasıtası olarak delil sunulması gereklidir. Zira eserlere ilişkin “ilk fonogram hakkı sahibine” bir muvafakatname/devir belgesi vb. ile hakların devrinin/kullanım yetkisinin vb. verilip verilmediği/ verildi ise hangi hakları kapsadığı ve 3. Kişilere devir hakkını içerip içermediğinin tam olarak tespiti gerekir.
Kültür Bakanlığı eser işletme belge kayıtları incelendiğinde 36 nolu sayı ile kayıtlı … isimli eserin 3.8.1987 yılında tespit aracı türü olarak ses kasedi ibaresi ile 3000 Adet çoğaltma hakkının … TİC AŞ ‘ye verildiği, daha sonra 7.8.2009 tarihli ek bir karar ile CD formatının da eklendiği anlaşılmaktadır. Bu eser işletme belgesinin arkasında firma unvanının 15.8.2007 tarihinden itibaren … LTD ŞTİ olduğu şeklinde bir kaşe yazısı olduğu, yine bir alt bölümde ise … noterliğinin …(…) nolu satış sözleşme ile … LTD ŞTİ adına tescil edilen … isimli eserin kullanım haklarının 8.8.2012 tarihinden itibaren 8.8.2017 tarihine kadar…Tic. Ltd. Şti.’ye devredildiğine dair kayıt bulunduğu ve 5.9.2012 tarihinde eser işletme belgesinin arkasına şerh edildiği görülmektedir.
Yine aynı esere ilişkin 11.2.2016 tarihli eser işletme belgesinde ise … isimli eserin … olarak yapımcı bölümünde …LTD ŞTİ ‘nin adının YER ALDIĞI, daha sonra 13.10.2010 tarihli ek bir karar ile LP formatının da eklendiği anlaşılmaktadır. Bu eser işletme belgesinin arkasında … TİC LTD ŞTİ’nin ünvanının AŞ olarak düzeltildiği eser işletme belgesinin arkasına 18.3.2016 tarihinde şerh edildiği görülmektedir.
Yine Bakanlık belgeleri arasında Sözleşme başlığı altında …(…) ile …LTD AŞ arasında 28.8.2015 tarihli bir sözleşme imzalandığı ( …TİC AŞ ‘nin yönetim kurulu üyesinin … ve … olduğu, yetkilerinin de bu şahıslar olduğu ticari sicil kaydından anlaşılmıştır.) ve esere ilişkin yayma, çoğaltma, dağıtım ve temsil hakkı ile ilgili olarak Bakanlık tarafından gönderilen yazı içerdiğinde … ve… arasında düzenlenen sözleşme fotokopisinin bulunduğu, ayrıca keza … vekilinin Bakanlığa hitaben sunduğu 19/03/2015 tarihli dilekçe ile, …’ın (…) eser sahibi ve icracı sanatçısı olduğu “…” isimli müzik albümünün …Firması tarafından izinsiz olarak çoğaltıldığı ifade edilerek, söz konusu yapıma ilişkin 03/08/1987 tarihli ve 35 sayılı ile 03/08/1987 tarihli ve 36 sayılı eser işletme belgelerinin iptal edilmesini talep ettiği, söz konusu başvuru üzerine kurum tarafından , … Firmasından söz konusu yapıma ait hakların devrini gösterir sözleşmelerin sunulmasına dair yazı istenildiği, ancak ilgili firmanın cevabi dilekçesinde, istenilen izin belgelerinin sunulmasına lüzum görülmediğinin beyan edildiği, Bakanlıkça 03/08/1987 tarihli, 36 ve 36 sayılı eser işletme belgelerinin 24/06/2015 tarihinde iptal edildiği, iptal işlemine ilişkin İdare Mahkemesinde davacı yanca dava açıldığı ancak davanın görevsizlik gerekçesiyle reddedildi anlaşılmıştır.
Ticari sicil kayıtlarının incelenmesinde; …ŞTİ ‘nin oda kayıt tarihinin 24.11.1983 yılı olup, eski ünvanının …TİC LTD ŞTİ olduğu anlaşılmıştır.
… TİC AŞ ‘nin ise 28.2.2002 tarihinde kurulduğu ve yönetim kurulu üyesinin … ve … olduğu, yetkilerinin de bu şahıslar olduğu anlaşılmıştır.
Davacı yan davanın başında davalı olarak …’ı dava dilekçesinde taraf olarak göstermemiştir. Yargılama belirli bir aşamaya geldiğinde ise 21.9.2020 tarihli ıslah talebi ve delil sunmak için süre talep eden dilekçe sunmuş ve davanın tarafı olmayan …’a yemin teklif edilmesi için talepde bulunmuştur.
Yemin içeriğinde ise “ “…” adlı albümü …Ltd. Şti.’den mi çıkarttınız? “…” adlı albüme ilişkin 31 yıl boyunca hiçbir itiraz ve hak ileri sürmeden beklemenizin sebebi nedir? “…” adlı albümde …Ltd. Şti. yapımcı değil ise albümün yapımcısı kimdi? 1985 yılında …Töreninde, ödül aldıktan sonra yaptığınız teşekkür konuşması esnasında da mı yapımcınızı bilmiyordunuz?” şeklinde soru yöneltilmesini talep etmiştir.
Bilindiği üzere 6100 sayılı HMK’da dahili davalı başlığı altında bir müessese düzenlenmemiş, zorunlu dava arkadaşlığı dışında mevcut davaya başkasının ithaline imkan tanınmamıştır. Dolayısıyla dava açıldıktan sonra ek bir dilekçe ile 3.kişiler davaya dahil edilemeyeceği gibi “mecburi dava arkadaşlığı” dışında ıslah yolu ile dahi taraf değiştirilememektedir. Bu durumda Mahkemece yargılamanın belirli bir aşamasından sonra davaya dahil edilenler yönünden hüküm kurulmayacak, vekalet ücreti ve yargılama gideri takdir edilmeyecek, davanın tarafı olmadığından dolayı yemin de teklif edilemeyecektir. Zira davada taraf olmayan bir kişinin dahili dava yoluyla taraf sıfatı verilerek hakkında hüküm kurulması usule uygun değildir.Bu nedenle taraf sıfatı olmayan … karar başlığında dahili davalı olarak gösterilmişse de hakkında lehe yada aleyhe hüküm kurulması mümkün bulunmadığından kısa hükümde ayrıca bir karar oluşturulmamıştır.
Davacı yan esas yönünden ise; ispat hukuku kurallarına göre davasını ispat edememiştir. Bilindiği üzere; eser işletme belgesinin düzenlenmesi ile hak sahipliği ihdas edilmemekte, mali hakların ve kullanım haklarının devrine ilişkin bir yetki sağlamamaktadır. 5846 sayılı yasanın 52. Maddesinde de belirtildiği üzere; mali haklara ilişkin sözleşme ve tasarrufların yazılı olması ve konusu olan hakların ayrı ayrı gösterilmesi şarttır. Yine Eser işletme belgesinin verilmiş olması, yapımcıların eser sahiplerinden ve icracılardan izin ve muvafakat alma mecburiyetini berteraf etmemektedir.
5846 Sayılı Kanun (FSEK) kapsamında korumaya haiz bir eser/icra/yapım üzerinde, eser sahipleri ve bağlantılı hak sahiplerinin hakları bulunmakta olup, bu hakları kullanma yetkisi eser sahipleri ve bağlantılı hak sahiplerine aittir. Bu haklar, kural olarak eser sahipleri ve bağlantılı hak sahiplerinden veya mali hakları ya da manevi haklarını kullanma yetkisini devralan üçüncü şahıslardan izin alınmaksızın bu haklar üzerinde tasarrufta bulunulması hak ihlali teşkil edecektir.
FSEK md. 18/I gereğince “Mali hakları kullanma yetkisi münhasıran eser sahibine aittir.” Bununla birlikte, FSEK md. 48/I gereğince, “Eser sahibi veya mirasçıları kendilerine kanunen tanınan mali hakları süre, yer ve muhteva itibariyle mahdut veya gayrimahdut, karşılıklı veya karşılıksız olarak başkalarına devredebilirler.”. Bu devir işlemi FSEK md. 52’de “Mali haklara dair sözleşme ve tasarrufların yazılı olması ve konuları olan hakların ayrı ayrı gösterilmesi şarttır”.. denilerek, bahse konu hakların sözleşme ile bağıtlanmak suretiyle tasarrufa konu edilebileceği hüküm altına alınmıştır. Ancak Kültür Bakanlığına ne davacı yanca nede …Tic. Ltd. Şti. tarafından mali hakların usulünce devir alındığını ispat eden belge sunulmadığı anlaşılmıştır.
Öte yandan tacirlerden beklenen özen yükümlülüğünde daha titiz davranılması gereklidir. Davacı yapımcı icracı sanatçıdan hangi hakları, hangi süre ile aldığı hususunda sübut vasıtası olacak hiçbir belge sunamamıştır.. Kaldıkı “ …” adlı yapıma ait 03.08.1987 tarihli, 35 ve 36 sayılı eser işletme belgelerinden de anlaşılacağı üzere; “ …” isimli esere ilişkin 35. Sayılı eser işletme belgesi plak, 36 sayılı eser işletme belgesi ise ses kasedi /sonra CD olarak verilmiştir.İcracı sanatçının eserinin CD olarak kaydedilip sınırsız olarak çoğaltılmasına ilişkin sanatçı tarafından verilmiş bir yetki ve izne ilişkin belge davacı yanca sunulmamıştır. Gelişen teknoloji kapsamında digital haklar alanında her yıl yeni kullanımlar(mecralar) söz konusu olduğundan mali hakları kullanma ve devir hakkına haiz olduğunu iddia eden bu hususu ispat etmek zorundadır. Bu nedenle davacı yanca dava dışı icracı sanatçının uzun süre sessiz kaldığı yönündeki iddiasının ise dinlenemez olduğu anlaşılmıştır. Öte yandan 4630 sayılı kanun 21/02/2001 tarihinde kabul edilmiştir. Yasal düzenlemede telli-telsiz uydu kablolu araçlarla veya radyo televizyonla yayınlar, dijital iletim ve sair ses, görüntü nakli yapan araçlarla yayın konusunda münhasır hak eser sahibinindir. Bilindiği üzere bilişim çağının sürekli yenilikler getirmesi, yeni umuma iletim alanlarının bulunması , müzik endrüstrisinin artık kaset ,CD , LP den uzaklaşması, sanal mecrada tek tuşla binlerce esere uluşmada ki kolaylık gözetildiğinde mali haklar alanında da 2001 yılında hükmün kapsamı genişletilmiş ve düzenlenmiştir. Buna göre, internet ortamında ve dijital gereçlerle dağıtım kendine özgü yeni bir hak tasarruf alanıdır. Nitekim, eski tarihli yapımlarda (Kaset,cd yapımı) albüm sözleşmelerinin düzenlediği dönemde bu haklar mevcut bulunmamaktaydı, Dolayısıyla, davacı ve dava dışı icracı sanatçı arasında o dönemde bir anlaşma var ise bunun sınırsız olarak yorumlanması da mümkün değildir. Bilindiği üzere eser işletme belgelerinin düzenlendiği tarih itibariyle internet ve dijital ortamda hak yönetimi söz konusu olmadığından, keza davacı yanca FSEK 52. Maddesine uygun da bir sözleşme sunulmadığından dava dışı icracı sanatçının haklarını kaybettiği yönündeki iddianın yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.
Toplanan deliller, düzenlenen bilirkişi heyet raporları, eser işletme belgeleri birlikte incelendiğinde; ispat yükü davacıda olup, ispat hukuku kurallarına göre iddiasını ispat etmesi gerektiği ancak davacının dava dışı sanatçıdan mali hakları FSEK 52. Madde kapsamında usulünce devir aldığını ve mali hakları kullanma hakkına sahip olduğunu ispat edemediği, dolayısıyla idare tarafından yapılan işlemde bir usulsüzlük bulunmadığı ,davacı şirketin yapımcısı …’ ın icracı sanatçısı olduğu … adlı albüm üzerinde davacının yapımcı olarak süresiz şekilde mali hak sahibi olduğunun ispat edilemediği, davalı yanın … tarihli… sayılı işlemin kaldırılması ve iptali taleplerinin keza hak sahibi olduğunun tespiti istemlerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından sübut bulmayan davanın reddine, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM:
1-DAVANIN REDDİNE,
2-80,70 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 53 TL harcın davacıdan tahsiline,
3-Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı … yapmış olduğu 60 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
5-Dahili davalı hakkında usulünce açılmış bir dava bulunmadığından, lehe ya da aleyhe yargılama gideri ve vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
6-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
DAİR karar dahili davalı … vekilinini yokluğunda taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİ NEZDİNDE İSNİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi. 20/09/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır