Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/269 E. 2018/343 K. 19.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/269 Esas
KARAR NO : 2018/343

DAVA : Markaya Tecavüzün Tespiti, Men’i, Önlenmesi, Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 06/07/2015
KARAR TARİHİ : 19/09/2018

Taraflar arasında markaya tecavüzün tespiti, men’i ,önlenmesi,maddi ve manevi tazminat istemiyle açılan dava dosyası 3 nolu Fikri ve sınai Haklar Hukuk mahkemesinin 2015/162 Esas numarasına tevzii edilmiş bu mahkemece yargılama devam ederken HSK’nun 02/08/2017 tarihli ve 1071 sayılı kararı uyarınca İstanbul 3 ve 4. FSH Hukuk Mahkemelerinin 08/08/2017 tarihi itibarıyla faaliyetlerinin durdurulmasına, 3. FSH Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan dava, iş ve arşiv dosyalarının 1. FSH Hukuk Mahkemesine devrine karar verilmiş ve dava dosyası uyap tevzii bürosunca mahkememizin 2017/269 esas numarasına kayıtlanarak yargılamaya mahkememizde devam edilmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA; Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin peyzaj ve çiçekçilik sektöründe faaliyetlerini gerçekleştirdiğini ve yaklaşık 20 yıldır bu sektörün içeriside kendi adı ve markasıyla isim yapmış, piyasada tanınan saygın bir şirket olduğunu, müvekkilinin adının bulunduğu özel yazılım stili ile yazılmış “…” logosunun TPE’ye başvurularak marka olarak şirket unvanına tescil edildiğini, müvekkilinin tescil ettiği marka üzerinden ürün satışlarını yaptığını, iş evrakları ve foturaları üzerinde kullandığını ve internet sitesi üzerinde aynı logoyu bulundurduğunu, davalı yanın da müvekkili ile aynı sektör olan çiçekçilik alananında faaliyet gösterdiğini, ancak davalının iltibas yaratmak adına müvekkilinin tescil ettirdiği “…” özgün yazılı logosunu, kendi faturaları üzerinde kullandığını, müvekkilinin faturası ile davalının faturası karşılaştırıldığında, birebir aynı boyutta ve birbirinden ayırt edilemeyecek nitelikte olduğunun görüldüğünü, aynı zamanda davalının internet sitesi olarak www….com.tr alan adını, müvekkilinin intenet sitesinin www…com.tr olduğunu bile bile kullandığını, davalı yanın “…” markasının piyasada meşhur ve maruf bir marka olması nedeniyle, davalı tarafın piyasadaki ticari itibardan yararlanmak istediğini, bu durumun müvekkilinin haklarına saldırı olması yanında çok rahatlıkla tüketicileri yanıltıcı olabileceğini iddia ederek, davalının müvekkilinin haklarını ihlal eden tecavüz teşkil eden iş, iylem ve eylemlerinin, her türlü davranışlarının durdurulmasını, önlenmesini, yasaklanmasını, bu bağlamda, en başta müvekkkile ait tescil edilmiş markanın iş evrakı, fatura ve reklamlarda kullanılması ile işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde veya benzeri biçimlerde kullanması gibi işlem-eylemlerinin durdurulmasını, önlenmesini, yasaklanmasını, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, maddi olarak 1.000,00 TL, manevi tazminat olarak 5.000,00 TL.’nin, davalıdan, dava tarihinden itibaren işleyecek banka avans faizi ile beraber tahsilini ve hükmün ilanını talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 1.6.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat istemini 15.648.95 TL olarak ıslah etmiştir.
SAVUNMA; Dava dilekçesi, tensip tutanağı ve ön inceleme duruşma gün ve saatinin davalı yana usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, ancak dava ile ilgili herhangi bir yazılı yanıtta bulunmadığı, dava vekilinin tebliğ tarihleri ile ilgili açıklama yaparak cevap dilekçesi sunduğu, cevaplarında iddia edilen hususları kabul etmediği ve düzenlenen analiz raporlarındabelirtilen logonun davacı şirketin tescilli logosu olmadığı “…“ yazılarının mevcut olduğu ve bu raporun tüketici ile ilgisinin olmadığı dolayısıyla yanıltıcı unsur taşımadığı, belirterek davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık, davacı adına tescilli areliaflowers&events+şekil ibareli markayı davalı yanın iş evrakları ve materyalleri ile fatura ve vb belgeleri kullanmak sureti ile tecavüzde bulunduğu, tespiti ile menine, KHK 66/b maddesi gereğince 15.648.95-TL ve 5.000.00-TL manevi tazminatın avans faizi ile birlikte tahsili ve kararın ilanı talepli olduğu anlaşılmıştır.
Türk Patent ve marka kurumundan marka tescil belgeleri celp edilmiştir.
HMK 266. madde gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler …, …, … 25.8.2016 tarihli kök ve 4.4.2017 havale tarihli ek raporlarında; Davalı kullanımın, davalı şirket kurucusu Hüseyin Avni Özkan’a yapılan ihtarnameden önce ve sonra olmak üzere iki şekilde gerçekleştiği, davalı şirket kullanımının davacı markası ile iltibas yaratır nitelikte olduğu ve markaya tecavüzü oluşturduğu, Davalı tarafın marka kullanımına ilişkin sözleşmesel bir hakkının bulunmadığı, Davalı tarafın marka başvurusu bulunduğu, tescil edilip edilmediğinin bilinmediğini, tescil edildi ise kullanımının tescilli sınıflarda olması halinde, marka kcrumasının başladığı tarihten sonrası için hukuka uygunluk taşıyacağını,davacının tazminatın 66/b bendine göre hesaplanmasını istediğini, davalı şirket 2013 yılı kayıtlarında ve beyanında Net Karının 15,648,95 TL olduğu ve zarar gören davacıya bu tutarın tazminat olarak belirlenmesinin uygun olacağını bildirdikleri anlaşılmıştır.
Mali bilirkişi tarafından Davalı şirketin defterleri incelemesi yapılmış ve mali belgelerin incelenmesi sonucunda;
2012 yılında 79.009,66 net satış olduğu ve 10.165,10.-TL zarar ettiği,
2013 yılında 610.626,41.-TL net satış olduğu ve 15.648,95.-TL kar ettiği,
2014 yılında 1.088.501,20.-TL net satış olduğu ve 52.534,69.-TL zarar ettiği,
2015 yılında 1.208.759,84.-TL net satış olduğu ve 266.709,71.-TL zarar ettiği tespit edilmiştir. Bilirkişiler tarafından yapılan tespit kapsamından da anlaşalacağı gibi 2012 yılından sonra davacı şirketin markası kullanıldığından davalı şirketin net satış hacminde oldukça artış olduğu anlaşılmış,dolayısıyla bilirkişi heyetince 66-B kapsamında ulaşılan sonuç denetime uygun ve mali veriler ile örtüşen keza hakkaniyet ilkelerine uygun bir tazminat bedeli olduğu anlaşılmıştır.
Davacı manevi tazminatta da talep etmiştir. KHK m. 62/1-b’de, marka hakkı tecavüze uğrayan marka sahibinin manevi tazminat talep edebileceği belirtilmiştir. Mütecavizin kusurlu olması şartıyla, markası ile işletmesinin ticari hayattaki imajının ve kendisine duyulan güvenin sarsılması nedeniyle, marka sahibinin ticari ve kişisel varlığında meydana gelen olumsuz sonuçların ortadan kaldırılması amacıyla manevi tazminat ödenmesine karar verilebilir. Ancak KHK’da hangi hallerde manevi tazminata hükmedilebileceği belirtilmemiştir. Manevi tazminat yönünden marka hakkına yapılan tecavüzün niteliği,davacının manevi varlığında meydana gelen kayıp durumu, manevi tazminatın amaç ve içeriğine, hak, nesafet ve adalet ilkesine takdiren takdiren 5.000 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesi gerekmiştir.
Davalı her ne kadar rapora itiraz etmiş ise de; toplanan delillere göre; marka hakkının ihlal edildiği bilirkişilerin kök ve ek raporları kapsamı ile subuta ermiştir.
TPMK’dan gelen belgeler ve kurumun online sayfasından alınan kayıtlar incelendiğinde;
Davacının 98/005080 nolu Arelia / kuğu şekil markasının 28.04.1998 tarihinde 31.Sınıfta Kuru çiçekler, yapay çiçekler, canlı çiçekler, çelenkler, aranjmanlar, fideler, fidanlar Emtiaları için davacı adına 6.7.1999 tarihinde tescil edildiği, 26.11.199 tarihli bültende yayınlandığı anlaşılmıştır.
… nolu Arelia şekil markasının davacı adına markanın 31. sınıfdaki imtia için 24.10.2012 tarihinde başvurulduğu, 06.4.2015 tarihinde tescil edilen markanın 31.05.2015 tarihinde bültende ilan edildiği anlaşılmıştır.
… nolu arelia şekil markasının davacı adına 41. sınıfdaki emtia için 25.3.2013 tarihinde başvurusunun yapılıdğı, 8.4.2014 tarihinde tescil edildiği, tescil edildiği markanın 31.05.2015 tarihinde bültende ilan edildiği anlaşılmıştır. .
Davacının … nolu … şekil markasının 13.4.2016 tarihinde marka başvurusunun bulunduğu, yargılamanın devamında, 8.1.2018 tarihinde tescil edilen markanın 30.3.2018 tarihinde bültende ilan edildiği anlaşılmıştır.
Yargılama sırasında … adına … no ile tescilli ” … markasının 35. sınıf için 20.11.2014 tarihinde başvurulduğu, 8.6.2016 tarihinde tescil edilen markanın” 31.7.2016 tarihinde bültende ilan edildiği anlaşılmıştır.
… adına …. nolu başvuraya esas markanın 31. sınıf icin … olarak başvuru kaydının bulunduğu ancak TPE ‘nin 30.5.2014 tarihli kararı ile KHK 8. madde hükümlerine göre başvurunun reddine karar verildiğ ianlaşılmıştır.
Davacı yanca sunulan marka ve iş evrakları incelendiğinde davacının ihtarnamaden öncede tescilli ve aynı zamanda karakteristik logosunun da davalı yanın iş evraklarında kullanıldığı hususu sabittir.
Ticaret sicil kayıtları uyap sisteminden dosyaya alınmıştır. Davalı …nin 7.11.2012 tarihinde peyzaj ve çicekçilik alanında faaliyet göstermek için kurulduğu, hüseyin avni özken’ın şirket ortağı ve yetkilisi olduğu, Davacı …ŞİRKETİ’nin ise 17.9.1993 yılında peyzaj ve çicekçilik alanında faaliyet göstermek için kurulduğu, …’ın şirketin eski ortağı olduğu, yetkilisinin … olduğu anlaşılmıştır.
Dosyaya sunulan protokol hükümleri de incelendiğinde; davalı tarafa … şeklindeki ticaret unvanını kullanım hakkının verildiği görülmektedir. Ticaret unvanının esaslı unsuru da … kelimesidir. Ancak verilen hak ticaret unvanına ilişkindir.Ticaret unvanının markasal ve karakterislik logo ile birlikte verildiğine yönelik bir hüküm bulunmamaktadır.Zira bilindiği üzere ticaret unvanı ve marka koruması aynı değildir. Birisi için verilen hakkın diğerini de kapsamasıda mümkün değildir.
Ticaret unvanı; tacirin ticari faaliyetleri sırasında kullandığı isimdir ve TTK 41 ve devamı maddelerde düzenlenmiştir, Marka ise, mal ve hizmeti diğer mal veya hizmetlerden ayırt ettirmeye yarayan isimdir ve 556 Sayılı MarkKHK ile 6759 sayılı SMK ‘da düzenlenmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 10.01.2017 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Sınai Mülkiyet Kanunu’nun “Yürürlük” başlıklı 192. maddesinde 26. maddesiyle 23, 69 ve 46. maddelerinin bazı fıkraları dışında kalan maddelerin kanunun yayım tarihinden itibaren yürürlüğe gireceği belirtilmiştir . Her ne kadar yeni kanun 556 sayılı kanunu ilga etmiş ise de, kanunların yürürlüğü temel prensibinden hareketle, davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK hükümlerinin somut olayda dikkate alınması gereklidir.
556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 9. maddesine göre; a) Markanın tescil kapsamına giren aynı mal veya hizmetlerle ilgili olarak, tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılması, b) Tescilli bir marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk üzerinde, işaret ile tescilli marka arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali olan herhangi bir işaretin kullanılması halinde marka sahibinin, izni alınmadan markasının kullanılmasının önlenmesini talep etme yetkisi bulunmaktadır.
556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61. maddesine göre ise, a) 9 uncu maddenin ihlali, marka hakkına tecavüz teşkil etmektedir. Dolayısıyla 61. maddenin a bendine göre marka hakkına tecavüz sayılan hallerden biri de 9. maddenin ihlalidir. 9. maddenin kapsamına ise aynı veya benzer markaların aynı veya benzer mal veya hizmetlerde kullanılması girmektedir.
Bilindiği üzere, bir markanın sahibinin izni olmadan, başkası tarafından 556 sayılı KHK’ nin 9. maddesinin 1. fıkrasının a, b ve c bentlerinde öngörülen şekilde ve 2. fıkrasında açıklandığı şekilde kullanılması marka hakkına tecavüzdür. Çünkü anılan KHK’ nin 61/a maddesinde tecavüz, 9. maddenin ihlâli olarak ifade edilmiştir.
556 sayılı KHK’ nin 62/1-a ve b maddesi gereğince, marka hakkı tecavüze uğrayan marka sahibi tecavüz fiillerinin durdurulması, giderilmesi, maddi ve manevî zararlarının tazminini isteyebilir. Bu tedbirlerin istenebilmesi için mütecavizlerin kusurunun bulunması da gerekmez.
Davalı Şirket niteliği itibariyle tüzel kişi tacirdir. 6102 sayılı TTK’nda tacir olmaya bağlanan hükümlerden biri de ”basiretli olma” yükümlülüğüdür. Davalı şirket bir tüzel kişi tacir olması sebebiyle, TTKm.18/2 uyarınca basiretli bir tacir gibi davranmak yükümlülüğündedir. Bu hükme göre, faaliyet alanı içerisinde tüm işlemlerini hukuka uygun olarak yerine getirmekle yükümlüdür. Basiretli tacir gibi hareket elme yükümlülüğü olan davalı şirketin, tanıtım faaliyetlerinde kullandığı logonun/markanın halkı yanıltacak nitelikte olmamasına dikkat etmesi, bu konuda gereken özeni göstermesi de bu kapsamdadır.
Protokol hükümleri incelendiğinde; Maddede verilen hak sadece ticaret unvanına ilişkindir, Dolayısıyla davalı tarafın ticaret unvanını ticaret evraklarında ve faaliyetleri sırasında kullanımı mümkün ise de, unvanın esaslı unsurunu,şekil markası ile birlikte markasal kullanımı haksız rekabet ve markaya tecavüz oluşturmaktadır.
Zira davacının markası incelendiğinde siyah zemin üzerinde turucuncu renk ile arelia markasının bir şekil markası olup e harfinin üzerinde çicek tarzında v harfine benzer bir uzantının oluşturulduğu markanın altında küçük puntolarla flowers&events ibaresinin yer aldığı markada baskın olan ve ilk etapta dikkat çeken unsurun arelia şekil ibaresi olup( siyah zemin üzerinde turucuncu renk ile arelia ibaresindeki e harfinin üzerinde çicek tarzında v harfine benzer bir uzantının bulunduğu) davalının bu ibareyi ve logoyu iş evraklarında ,tanıtım materyali olan kartvizitinde ve özellikle de marka daha büyük görünecek ticaret unvanı ise daha küçük olacak şekilde kullandığı dolayısıyla davalı kullanımının tecavüz oluşturduğu sunulan somut deliller kapsamı ile sabittir.
Dava dışı … ‘ın tescil edilen … nolu markası salt … ibaresi olmayıp, kelimeden oluşan bir markadır (…) dolayısıyla bir şekil markası olmadığı için davacıya ait şekil markası hiçbir hukuki gerekçe olmadan kullanıldığından davacının marka hakkı ihlal edilmiş ve davalının eylemi marka hakkına tecavüz olarak değerlendirilmiştir.
Dosyada toplanan tüm deliller, sunulan protokol, davacı ve dava dışı şahsa ait marka tescil belgeleri, kartvizit görseli, ticari sicil kayıtları, who’s kaydı,hisse devrine dair ticaret sicil gazetesi, ticari sicil kayıtları, bilirkişilerin denetim ve hüküm kurmaya elverişli raporları bir bütün olarak incelendiğinde; Davalının davacıya ait tescilli marka hakkına tecavüzün tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, marka hakkını ihlal nedeniyle KHK 66/B kapsamında ve BK hükümlerine göre 15.648.95-TL maddi tazminatın ve 5.000-TL Manevi tazminatın dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, Davalı yanca davacı markasının ticari etki yaratacak şekilde internet ortamı dahil olmak olmak üzere (davalı web adresi olan www…..com.tr) iş evrakı, tanıtım vasıtaları, reklamlar gibi tanıtıcı tüm alanlarda kullanımının yasaklanmasına, Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan alınmasına karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan gerekçe kapsamına göre;
1-Davalının davacıya ait tescilli marka hakkına tecavüzün tespitine, durdurulmasına, önlenmesine,
2-Marka hakkını ihlal nedeniyle 15.648.95–TL maddi tazminatın ve 5000TL Manevi tazminatın dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlekte davalıdan tahsiline,
3-Davalı yanca davacı markasının ticari etki yaratacak şekilde internet ortamı dahil olmak olmak üzere (davalı web adresi olan www…..com.tr) iş evrakı, tanıtım vasıtaları, reklamlar gibi tanıtıcı tüm alanlarda kullanımının yasaklanmasına,
4-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan alınmasına,
5-1.410,52 TL ilam harcının peşin harçtan ve ıslah harcından mahsubu ile 1.057,85 TL eksik harcın davalıdan tahsiline,
6-Maddi tazminat talebi yönünden, Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 3.145 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Manevi tazminat talebi yönünden; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 3.145 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Markaya tecavüz nedeniyle; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 3.145 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinden olan; 27,70 TL başvuru harcı, 102,47 TL peşin harç, 250,20 TL ıslah harcı, 1.800 TL bilirkişi ücreti ve 331,00 TL tebligat-müzekkere masrafı olmak üzere toplam 2.510,94 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davalı tarafın yapmış olduğu yargılama gideri bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
11-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde taraflara iadesine,
Dair verilen karar davacı vekili, davacı şirket yetkilisinin yüzüne karşı, davalı vekiilinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı.19/09/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır